19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 AĞUSTOS 2010/ SAYI 1275 CumhurİYet Sanat hayatımızın en özel yerinde Annemin oyunculuğundan esinlenmiyorum - Glttiğinizde kaçtığınız bir düzen vardı. Şimdi ise kızınız bu düzenin içinde. Neler gözlemliyorsunuz? S. Yıldızoğlu: Yeni olduğu için Yasemin'e iyi. Çünkü yeni şeyler öğreniyor. Ben ise geldiğimde bir iki dizide oynadım. Ancak açıkçası oyun sergileyecek fırsat bulamadım. 0 kadar hızlı geçiyordu ki her şey. Benim bir oyuncu olarak derdim zaten oynamanın keyfine varmak. Ben isim olmak istemiyorum, tatmin olamıyorsam da anlamı yok. Yasemin'de de aynı dert var. Biz, her şeyi çok ciddiye alıyoruz. Y. Allen: Geldikten sonra çok teklif geldi ama temkinli adım atmayı tercih ettim. Bu hem avantaj hem de değil. Bir süre çalışmamış oldum. Ama diğer yandan piyasayı dışarıdan tanımaya çalıştım. İnsanlarlatanışıp, nasıl hareket edilmesi gerektiğini öğrendiğim, uzaktan inceleme fırsatı bulduğum bir dönemdi. ZUHAL AYTOLUN B ir ingiliz kızı olarak Türkiye'ye geldi, yerleşti. Sonja Eady olan adı sanatçı Kayhan Yıldızoğlu'yla evlendikten sonra artık Suna Yıldızoğlu'ydu. Sinema filmlerinde rol almaya başladı. Işıklar bir anda ona döndü. Çok sayıda filmde rol aldı. Sonra gün geldi ani bir kararla Avustralya'ya yerleşti. 10 yaşındaki kızı Yasemin ve üç yaşındaki oğlu Kaan'la beraber. O dönemde tek istediği bu "Suna Yıldızoglu"ndan kaçmaktı. Ancak aynı zamanda oğlu ve kızını da bu hayattan uzaklaştırmak istedi. Kızı Yasemin Allen'e gelen tepkilerle "Baktım ki küçük bir diva yetişiyor, buradan uzaklaştırmam gerekti" diyor. Uzun yıllar kaldılar Avustralya'da. Çocukları eğitimine devam etti, Yıldızoğlu da kâh iş bulamadığı için sabahın en erken saatlerinde arabayla pasta ekmek dağıttı, kâh Türkiye'den götürdüğü bilezikleri orada pazarladı. Peki kendinden uzaklaşabildi mi? "Evet" diyor, "Yaratılan o sosyetik karakterden kurtulup, kendi içime dönebildim." 14 yaşındaki oğlu Kaan şimdilerde konservatuvara hazırlanıyor, müzik bölümünü istiyor. Kızı Yasemin Allen ise artık 21 yaşında, oyunculuk yapıyor. Yeni sezonda "Yerden Yüksek" adlı dizide Erasmus programıyla Türkiye'ye gelen bir Fransız öğrenciyi canlandıracak. Biz de ingiltere'den Türkiye'ye gelerek, burada biryaşam kuran Suna Yıldızoğlu'nun yıllar içinde yaşadıklarını, tüm bunların oyuncu kızı Yasemin'e etkilerini ve onun kariyerini dinlemek üzere buluştuk. Pek çok ortak noktaları ve benzerliklerinin yanı sıra hayatlarının belli ki en temelinde yer alan sanat dünyalarını da konuştuk. - Avustralya'ya gittiniz ani bir kararla. Bu nasıl bir karardı? Suna Yıldızoğlu: Gitmeye kararverdim, çünkü Suna Yıldızoğlu'ndan kurtulmak istiyordum. Yasemin Allen: Bir sabah yatağımda yatarken annem yanıma geldi. "Günaydın kızım" dedi "Avustralya'ya gitmek ister misin?" Sabah sabah bu soruya "Olur tabii neden olmasın" diyebildim. Gittiğimde 10 yaşındaydım, pek bir şey bilmiyordum. Bir ada var, adamlar atlarla geziyor, timsahlar var. Sonra intemetten baktım, güzelmiş dedim. -Siziyoranneydi? S. Yıldızoğlu: Hiçbir şey bana heyecan vermiyordu. Evet, dizilerde oynuyordum ama hiçbir şey beni zorlamıyordu, yeni bir şey öğrenmiyordum. Ruhum tatmin olmadı. 1995'te "Sokaktaki Adam" filminde en iyi kadın oyuncu ödülü almıştım. En son heyecan verici şey o filmdi. Daha sonra da sinema filmi yapmadım. - Peki sizi doyuracak nasıl bir heyecan anyordunuz? S. Yıldızoğlu: Genç bir oyuncuyken her şey yenidir. Öğrenecek çok şey olur. Her rol aslında seni zorlar. Büyük ustalarla çalıştım. Ama sonra olaylar biraz sabitleşmeye başladı. Özel televizyonların açılması yeni bir heyecandı ama o da beklediğimiz gibi olmadı. Sonra Yeşilçam'a geçtim. Arabesk bir dünyaydı. Bir ingiliz kızı için böyle biı dünyayı keşfetmek ilginç oldu. Ama oradan da çok beslendim. Hatta birden halk sanatçısı oldum. -Türkü albümü çıkardınız, eleştiri de aldınız. S. Yıldızoğlu: Olumlu eleştiriler de aldım ama bazıları da yerden yere çarptı. Hatta bir yabancı nasıl Âşık Vcysel okur dediler. Benim bildiğim Âşık Veysel evrenseldir. - Birbirinizl mesleki anlamda nasıl besliyorsunuz? S. Yıldızoğlu: Oyunculuk konusunda pek yardım edemiyorum. Orada ana kız kavramı araya giriyor, karşısında annesini görüyor. Onu silmek çok zor. Y. Allen: Annemle pek çok anlamda benzerliğimiz var. Ancak ben onun genç bir versiyonu olarak çıkmak istemiyorum. O yüzden de oyunculuk anlamında da çok esinlenmemeye çalışıyorum. - Annenizin gölgeslnde kalma ya da adınızın onun adıyla anılması gibi bir durum var mı sizce? Y. Allen: Öyle bir derdim yok. Annemle gurur duyuyorum. Zamanında çok çalıştı ve çok da saygı duyulan bir insan. Annemin ismiyle anılmakla bir sorunum olamaz. Yapabilirsem yaparım, yapamazsam da problem değil. • Yasemin Allen, Suna Yıldızoğlu'nun 21 yaşındaki oyuncu kızı. Şimdilerde Yerden Yüksek adlı diziyle ekrana gelecek. Hedefi oyunculukta ilerlemek. Annesinden çokça besleniyor. Ancakİ ona öykünmemeye özen gösterdiği kesin. En büyük ortaklıkları da sanat. 1 Turkiye canımı acrtıyor - Bir dönem hayatınız çok ilgi çekmişti. Magazin dünyasıyla aranız nasıi? S. Yıldızoğlu: Çetin Alp'le beraber olduğum yıllarda kıyametler kopmuştu. Sağ olsunlar, o yorumlar dokuz yıllık ilişkimizi bayağı olumsuz etkiledi. Çetin de komplekse girdi. Oysa ben onunla beraberdim, onu tercih etmiştim. Ama gazetelerde o kadar çirkin şeyler yazıldı ki. 0 da bir süre kendisiyle dalga geçti uyum sağlamak için, olmadı, ilişki bitti. -Türkiye'ye dönüşünüz ikinci bir hayat gibi. Bu hayatta mahreminizi koruyabiliyor musunuz? S. Yıldızoğlu: Ben meşhurken de kimse dokunmuyordu. Zaten hiçbir gazeteciye telefon açıp, şuradayım beni çekin demedim. Projem olmadıkça da konuşmadım. 0 yüzden hiçbir şikâyetim yok. Sadece kızım iki yaşındayken altını tutamıyor diye yazdılar. Babasıyla gazeteyi bastık. - Siz, anneninizin hayatıyla ilgili bir şey yapmak ister misiniz? ilginizi çeklyor mu hikâyesi? Y. Allen: Benim hayata bakışımla anneminki çok benziyor. Yaşamdan istediğimiz şeyler aynı. Sanat hayatımızın en özel yerinde duruyor. 0 yüzden birbirimizden etkileniyoruz. Hayattan çok büyük isteklerimiz yok. Her zaman kapılarımızfarklı şeylere açık. Ama hayatını kurgulamak konusunda kendisi çalışıyor şu aralar. S. Yıldızoğlu: Derdim özel hayatımı yazmak değil. Çünkü o zaman başkasının hikâyesini de anlatmış oluyorum. Türkiye ile olan ilişkimi, aşkımı, sürtüşmelerimi yazıyorum. 1974'te geldim. 0 gün bugündür yaşadıklarımı, gördüklerimi, hissettiklerimi anlatmak istiyorum. Bir ingiliz kızı gelip, Suna Yıldızoğlu olacak, kocaman bir isim olacak ve Türkiye'de kalacak. Böyle bir örneği yok zaten. 0 yüzden de biriktirdiklerimi anlatma derdindeyim. Hiç düşünmedim gitmeyi, aşkıma çok sadığım. Ama bazen Türkiye canımı çok acıtıyor, hele de bu dönemde. Eskiden nezaketliydi herkes, sanatseverdi. Artık bu ortamları bulamıyorum. - Çocuklarınız bu dünyanın içinde. Onlar için kaygı duyuyor musunuz? S. Yıldızoğlu: Hayır duymuyorum. Çünkü onlar bu dünyayı biliyor. Ben, kendim için kaygı duyarım. Yasemin bu dünyanın kızı. 0, bu dünyayla başa çıkacak. Hatta iyi ki varlar ki ben de onlarla öğreniyorum yeniden. • - Sokakta, sahnede ingiliz olmanızın bir etkisinl gördünüz mü? S. Yıldızoğlu: Görmedim çünkü Türkiye'de o dönem fazlasıyla gereksiz bir Avrupa hayranlığı vardı. Oysa ben İngiltere'nin bir köyünde doğup büyüdüm. iyi de bir eğitim gördüm. Hatta eğeı bir yere gelmişsem ve kafam çalışıyorsa o eğitim sayesindedir. Ben sosyetik değilim. Babam ve annem işçi sınıfından. Buraya biı geldim, bambaşka bir dünyaya girdim. - O yüzden mi kaçtınız? S. Yıldızoğlu: Evet. Sarışın, mavi gözlü, iri göğüslü olunca başka bir etiket yapıştırılıyor. Sol egilimli, halkçı ve feminist bir kadın, sadece tipinden dolayı farklı bir şekilde yansıtılıyor. Bir gün saçlarımı siyaha boyattım, isyanlardayım. Belki o zaman kafamla ilgilenirler diye düşündüm. Fayda etmedi. Yasemin de çok güzel bir kızdı. Baktım ona da ilgi artıyor. Bir gün aynaya bakıyordu, "Ben çok güzelim değil mi?" dedi. Küçük bir diva ortaya çıkıyordu. Ondan çok korktum ve gitmeye kararverdim. - Peki siz olsanız, bu ortamda böyle bir karar verip gider miydiniz? Y. Allen: Ben de şöhreti çok sevmiyorum. Ama herhalde dayanabildiğim kadar kalırdım. Çünkü çok sevdiğim ve istediğim bir iş oyunculuk. Hiçbir şey bedava değil. Bir tercih yapıyorsan feda etmen gereken şeyler var. Herkesin gözü önünde yaşadığınız için bir şeylerden vazgeçmek gerekebiliyor. - Avustralya'da oyunculuk eğitimi almışsınız. Şimdi de Yerden Yüksek adlı diziyle ekrana geleceksiniz. Peki nedir oyunculuktaki hedefleriniz? Y. Allen: Lisede, opsiyon olarak drama eğitimi aldım iki yıl. Sahnede henüz açılamamıştım, sonra Türkiye'ye geldik. "Yerden Yüksek" dizisinde bir Erasmus öğrencisini canlandıracağım. Şimdilerde ona yoğunlaştım, gözlem yapıyor, karakteri analiz etmeye çalışıyorum. Hedeflerime gelince, başarısızlıktan korkan bir yapım var. Bana göre oyunculukta ufak bir hataya dahi yer yok. O yüzden hırslı olmak, çok çalışmak lazım. Bu anlamda elimden geldiğince en iyisini yapmaya odaklanıyorum. Ne ikinci bir Suna Yıldızoğlu olmayı ne de büyük bir şöhreti hedefliyorum. Ben yürüdüğüm yolda, kendi yolumda en iyi olmak istiyorum. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle