23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 29 AĞUSTOS 2010 PAZAR 20 KÜLTÜR ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Muhteşem Yarışma, Muhteşem Öyküler “Bakın hanımefendi beğenmediğiniz şu pizzayı ya da iğrenç bulduğunuz şu şarabı, yeniden yapıp önünüze getiremem… Ama isterseniz, sizi mem- nun etmek için bir arya söyleyebilirim…” O akşam İtalya’da, Perugia’daki pizzacı çok kalabalıktı. Hanımefendi ve dostları hiçbir şeyden memnun olmuyordu. Ne yediklerinden, ne içtikle- rinden, ne de servisten… Bütün akşam garson kızı azarlayıp durmuştu. Ama o biliyordu ki “müş- teri her zaman haklıdır” ve ne yapıp edip bu işi kaybetmemesi gerekir! O anda bildiği yapabildiği en iyi şeyi düşündü ve pattadak arya söyleme önerisinde bulundu. (Bugüne kadar da o lokanta- da böyle bir şeyin olmuşluğu yoktu!) Hanımefen- di, yüzünde küçümseyici bir gülümsemeyle “söy- le bakalım” dedi. Garson kız aryasını söyledi. Bitirdiğinde, Hanımefendi onu kucaklıyor ve masadaki dostlarına dönüp, “haydi bakalım, her- kes, hepiniz cebinde ne varsa şu tabağa doldur- sun” diyordu. Garson kızın adı Pervin Çakar’dı. Önceki ak- şam Leyla Gencer Şan Yarışması’nda üçüncülü- ğü Beyaz Rusya’dan Anna Lapkovskaya ile pay- laşan soprano Pervin Çakar… Yarışma sonrasında ondan yaşam öyküsünü dinlerken etkilenmemek olanaksızdı. 1981 doğumlu. Mardin’de, beş çocuklu yoksul bir ailenin çocuğu… Diyarbakır Güzel Sanatlar Li- sesi’nde kazandığı “kompozisyon yarışmaları”… Önceleri işi gücü yazmak… Ama herhangi bir şenlikte şarkı söylemek gerektiğinde türkü ya da Türk halk müziği parçaları söyleyen de o. Bir ho- casının “sende opera sesi var” demesi… Opera ne ki? O sözcüğü bile duymamış! Hocasının ona armağan ettiği bir Callas plağı… Ama dinleye- mez çünkü evde plak çaları yok! İlk kez operayı Ankara’da izler. Kararını verir operacı olacaktır. Ankara Gazi Üniversitesi’de hocası Oylun Erdayi… Ankara Devlet Operası’na sözleşmeli girmesi… Bir İtalyan menajerin “İtalya’ya gitmeli- sin” önerisi. İtalya’ya gidiş, ailenin öfkesi ve bağ- ların kopuşu… Yokluk yoksulluk ama azimle mü- ziğe sarılması. İtalya’da kah kiliselere sığındı, manastırlarda yaşadı, kah temizlikçi olarak çalıştı. Ama en iyi hocalardan vazgeçmedi! Ve İtalya’da irili ufaklı sayısız opera ve konserlere çıkmaya başladı. Ar- dından ödüller gelmeye başladı. 2009’da “Rigo- letto”nun Gilda’sı; “Maria Stuarda”nın Anna Kennedy’siydi… “İtalya’da her türlü işi yaptım. Ama hocalarım beni hep çok sevdi, çok beğendi ve hep ücretsiz ders verdi.” Pervin Çakar önümüzdeki hafta İspanya’da Monserrat Caballé Şan Yarışması’na giriyor! İyi şanslar Pervin, kalbimiz ve dualarımız se- ninle! Sevgili Okurlar, VI. Leyla Gencer Şan Yarışma- sı’nın Aya İrini’deki final gecesi, muhteşemdi! Olağanüstüydü! Benzersizdi! Her anı bir daha beni terk etmeyecek biçimde gönlüme yerleşti! Sonuçları dün bu sayfada okudunuz. Konserin muhteşemliği finalistlerin düzeyinden, Gürer Ay- kal yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Or- kestrası‘nın performansından, ama aynı zamanda şefle finalistler, şefle orkestra elemanları, şefle dinleyici arasındaki sıcacık ilişkiden ve iletişimden doğuyordu. Konuştuğum tüm jüri üyelerine göre de, bu yıl ki finalistlerin düzeyi olağanüstüydü. Jüri üyeleri finale kalmış dokuz şancıyı da öve öve bitireme- diler. Ama işte şan acımasız bir olay! En parlak, her- kesin favorisi olan bir finalist o gün hastalanabilir, burnu tıkanabilir, boğazı ağrıyabilir, bir heyecan, bir esinti, her şeyi altüst edebilir… İnsan sesi bu! Çalgı değil ki akort edebilesin! (Üzülme Aylin, da- ha nice yarışmalar var önünde!) Sevgili Okurlar, yukarıda anlattığım Pervin Ça- kar’ın öyküsü, hiç kuşkunuz olmasın, olağanüstü dokuz öyküden sadece biri! Hepsi birbirinden il- ginç öyküler! Hepsi bir tutkunun, adanmışlığın, sonsuz çabanın öyküsü. Birinci olan Güney Afrikalı Cape Town doğumlu (1985) Pretty Yende’nin , üçüncülüğü paylaşan Anna Laqpkovskaia’nın (1983) öyküleri de Pervin’inki denli zorlu. Yarışma gecesi en zorlu sınavı ise bence ikinci- liği kazanan bariton Kartal Karagedik (1984) ver- di! Neden mi? Jüride dünyanın en usta, en ünlü baritonlarından biri Renato Bruson vardı da on- dan! Onun karşısında söylemek her bariton için artı bir zorluktur! Neee? Koca Renato Bruson İstanbul’da mıydı? Yaaa öyleydi. İKSV’ye naçizane önerim: Lütfen önümüzdeki Leyla Gencer Şan Yarışması’nda, Paris Hilton’u jüriye alın ki, medyamız biraz ilgi göstersin! Tüm katılımcıları, kazananları ve emeği geçen- leri kutluyorum. zeynep@zeyneporal.com faks:0212.247 16 50 kultur@cumhuriyet.com.tr ‘3. Karia, Karialõlar ve Mylasa Sempozyumu’ sona erdi Kariauygarlığınınizinde Muğla Milas’ta Pers satrabõ Hekatomnos’un mezarõnda gerçekleştirilen soyguna dair yeni bilgiler elde edildi Yüzyõlõn lahtinde önemli ipucu ÖZGEN ACAR ANKARA - Geçen hafta Cumhuriyet Pa- zar’da, Milas’ta bulunan “Yüzyılın lahtinin gizemli soygunu”nu duyurmuş ve lahtin önemini anlatmõştõk. Anõmsanacağõ üzere “gece köstebekleri” Milas’ta “Uzunyuva” denilen bir sit alanõn- da 17-18 Ocak ve 12 Mayõs 2008 tarihlerin- de görkemli bir mezar odasõna inmişler ve içe- ride (2.75x2.15x1.80m) boyutlarõnda anõtsal nitelikte bir mermer lahit bulmuşlardõ. Kabartmalõ lahtin bir yüzünde Pers satrap- lõğõ ile bağlantõlõ İÖ. 4. yüzyõldan yerel “He- katomnid Hanedanı”nõn “aile fotoğrafı” ni- teliğinde bir görüntü, arkeoloji dünyasõnda bü- yük heyecan yaratmõş, Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay da mezara inerek in- celemelerde bulunmuştu. Bodrum’da dünyanõn “yedi harikasından biri” kabul edilen 55 metre yüksekliğindeki “anıt mezarına” gömülmesinden önce Mav- zolos’un bu lahti kullandõğõ ya da babasõ He- katomnos’a ait olabileceği tartõşmasõnõ baş- latmõştõ. Bir başka tartõşma da mezar odasõnda ko- nulmasõ gelenek olan değerli ölü hediyeleriyle ilgiliydi. Ailenin küçük kõzõ Ada’nõn Bod- rum’da bulunan “görkemsiz” lahtinden “gör- kemli” altõn takõlardan oluşan bir hazine ele geçirilmişti, ancak Milas’taki “görkemli” la- hitte ölü hediyelerinden geriye yalnõzca bir hançer ya da kõlõç kabzasõnõn pasõndan izler kalmõştõ. Kaçak kazõyõ yapanlarõn ölü hediyelerine el koymalarõndan iki yõl sonra lahte internette müşteri ararlarken soygun ortaya çõkmõştõ. Soyguncular, mezar odasõnõn mermer du- varlarõnõ dikey olarak 2m ve ayrõca yatay ola- rak da 50cm delerek lahte ulaşmõşlardõ. Ya- zõmõzda yetkililere şu soruyu sormuştuk: “Akla bir soru geliyor? Gece köstebek- leri ‘metal dedektörden’ başka beton del- meye yarayan ‘karot’ kullanmışlardı. Mi- las’ta ya da çevrede bu ‘karot’ aracını kim- ler kullanıyordu? Bu aracı satan firmalar iki yıl önce bu araçları kimlere pazarla- mışlardı? Uzunyuva’da ilk deliğin açıldı- ğı yerde çukuru örten (2x2m) genişliğinde bir brandayı bırakan ve üzerinde adı ya- zılı olan ‘doğalgaz’ firmasının bu olayla bağ- lantısı nedir? Unutulmamalı ki doğalgaz- cılar ‘karot’ kullanıyorlar!” Milas güvenlik yetkililerinin el koyduğu bu brandanõn şimdi de resmini açõklõyoruz. Soy- gunun en önemli ipucu olan “karot” kulla- nõmõnõ tamamlayan ve hatta “kullanıcıları- na” dolayõsõyla soygunculara götürecek bu brandadaki “parmak izleri” ve bu izlerin sa- hipleri hakkõnda yapõlan işlemleri merak ediyoruz! Bu arada kendi müfettişlerini Milas’a gönderen Bakan Günay’õn bir yazõ ile İçiş- leri Bakanlõğõ müfettişlerini harekete geçir- mek istemesi, “yerel yönetimlerin soy- gunla ne gibi bağlantısı var?” sorusunu da akla getiriyor. MİLAS (Cumhuriyet) - Bu yõl 27-28 Ağustos tarihleri arasõnda yapõlan “3. Karia, Karialılar ve Mylasa Sempozyumu” dün sona erdi. Sempozyum boyunca Karia uygarlõğõna ait buluntular tartõşõldõ. Milashan Otel’de gerçekleşen sempozyumda Türk, İtalyan, Alman, İngiliz ve İsveçli kazõ heyeti başkanlarõ ve arkeologlar, kazõ süreçlerini ve kazõlarõn bugünkü durumunu, yapõlmasõ gerekenleri konuştu. İasos İtalyan Arkeoloji Ekibi Başkanõ Dr. Fede Berti, İasos’taki 50 yõllõk kazõ sürecini anlattõ, Bodrum yolu üzerindeki Bargilya kazõlarõnõ yürüten ekibin başkanõ Prof. Dr. Wolfang Blümel ve Alabanda antik kentindeki kazõlarla ilgili de Prof. Dr. Malcolm Nalcon Errington sunum yaptõ. Prof. Dr. Ender Varinlioğlu da, Keramos ve Pisye kentlerinin, en son buluntulardaki yazõtlara göre Rodos’la güçlü ilişkilerin olduğunun ortaya çõktõğõnõ bildirdi. Etkinliğin ikinci gününde, Doç. Dr. Bilal Söğüt, Stratonikei şehir kapõsõ ve yakõnõndaki Bizans yapõlarõ hakkõnda bilgi verdi. Etkinlikte, Prof. Dr. Mustafa Şahin de Myndos’ta bulunan Asar Adasõ kazõsõna yönelik sunum gerçekleştirdi. Prof. Dr. Sevinç Günel ise Çine ovasõndaki Tepecik Höyüğü kazõlarõna yönelik çalõşmalarõ anlattõ. Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar da, “Gurbetteki Karyalılar” başlõklõ sunum gerçekleştirdi. Etkinlik kapsamõnda gazetemiz yazarõ Özgen Acar’õn hazõrladõğõ “Anadolu’da Persler ve Pers olmayan tek satraplık merkezi: Milas” başlõklõ sunum da yapõldõ. Sempozyumda Lagina kazõ başkanõ Prof. Dr. Ahmet Tırpan da bu kentin tarihçesine yönelik bilgileri aktardõ. Lagina kazõlarõnõn sonlandõrõldõğõnõ bildiren Tõrpan, açtõklarõ dava sonucunda yürütmenin durdurulmasõ kararõ verildiğini, yeniden çalõşmalara başlayacaklarõnõ kaydetti. “Uzunyuva kim tarafından, ne için, ne zaman inşa edildi?” başlõklõ sunumu yapan Prof. Dr. Frank Rumscheid da, bölgede bulunan lahitin Kral Mausolos için yapõmõna başlandõğõnõ ancak başkentin Halikarnas’a taşõnmasõyla yeni bir anõt mezar yapõldõğõnõ söyledi. Prof. Dr. Rumscheid, Uzunyuva bölgesinde amfitiyatro bulunduğuna yönelik bilgilerin olduğunu da belirterek, Topbaşõ’ndaki çalõşmalarda tiyatroya yönelik bir ize rastlanmadõğõnõ da kaydetti. Fuat Güner / Fuat Güner / EMI MFÖ’nün F’si, üçlünün tenoru ve gitarcõsõ, Türk popunun en değerli emekçilerinden biri Fuat Güner. Kimine göre MFÖ’nün en güzel bestelerinin sahibidir Güner ve bu şarkõlar hak- sõzca geri planda kalmõştõr. Güner ilk solo albümünü kendi adõyla (an- cak tam adõ olan Aziz Fuat Güner adõyla) 1999 yõlõnda yayõnlamõştõ. Maalesef bu adla yayõn- lanmõş bir albümün Fuat Güner’e ait olduğu- nu hiç kimse anlayamamõştõ. Ayrõca kapakta da Güner’in uzaktan çekilmiş siluet gibi bir fotoğrafõ bulunuyordu. Yanlõş isim ve kapakla çõkan albüm, hak ettiği ilgiyi göremeyerek sa- natçõnõn adõnõ çağrõştõrõrcasõna ta- lihsiz bir azizliğe uğramõştõ. Oysa üzerinde yõllarõn birikimi ve emeği var- dõ çalõşmanõn. Sadece Güner’in mi, Erdal Kı- zılçay’dan, Fikret Kızılok’a, Atilla Özde- miroğlu’dan bir şarkõda düet yapan Nilüfer’e kadar bir dolu önemli sanatçõnõn emeği vardõ. Üstelik bir şarkõya klip de çekildi, ama ne ya- zõk ki, yukarõda sayõlan ve benzer nedenlerden dolayõ albüm, kimvurduya gitmiş, sessiz se- dasõz karanlõğa gömülmüştü. Zamanõnda hak ettiği ilgiyi göremeyen bu al- büm, şimdi Fuat Güner adõyla EMI tarafõndan yeniden basõldõ ve piyasaya verildi. Albümde söz ve müzikleri Güner’e ait bestelerin yanõ sõ- ra, dört Fikret Kõzõlok, bir de Alev Sönmez şar- kõsõ yer alõyor. Eskimemiş tõnõsõyla, zamana yenilmemiş gü- zel sözleriyle gerçekten iyi bir albüm. Bu kez gereken ilgiyi gösterelim Fuat Güner’in al- bümüne. Hem iyi bir albüm dinleyelim, hem de zaman geçtikçe kuşaklar değişikçe pop mü- ziğimizin ne kadar yozlaştõğõnõ anlayalõm. muratbeser@§muratbeser.com Ratatat / LP4 / XL Recordings Elektronik müzik ikilisi Ratatat, “LP4” ile beni gerçekten şaşõrttõ. Çünkü bu albüm, iki yõl önce çõkardõklarõ “LP3”ün kaydõ sõrasõnda ortaya çõkan materyalden arta kalanlarõ içeriyor. İşin ilginci, bunlar “LP3”teki parçalardan çok daha iyi. Neden bir grup ha- li hazõrda elinde olan iyi parça- larõ çõkardõğõ albüme koymayõp, sonra ikinci bir albüm olarak ya- yõnlar? Doğrusu garip... Prodüktör, synth uzmanõ, basçõ Evan Mast ile gitarist Mike Stroud, 4. albümleri LP4’da ses yelpazesi- ni genişletip daha deneysel bir tarz izlemiş- ler. Gitar, synth ve elektronik perküsyonun yanõ sõra canlõ perküsyon, yaylõlar, klavsen, piyano ve çeşitli ses örneklerini de kullanarak orkestrasyonu zenginleştirmişler. Albümün genelinde bu defa davul ve bas öne çõkmakla birlikte, iki parçada hiç perküsyon kul- lanõlmamasõ ilginç. Ancak elektronik ekipman yerine gerçek müzik aletleriyle çalõnan “We Can’t Be Stopped” ve “Mahalo” gibi şarkõ- larõn bir elektronik dans albümü için biraz ga- rip kaçtõğõnõ da belirtmek gerek. LP4’ün Ratatat’õn daha önceki albümlerin- den eksik olan yönü, hit olabilecek bir parça- ya sahip olmamasõ. Ama bu, albümde sağlam altyapõya sahip, dinamik parçalar da yok an- lamõna gelmiyor. Örneğin, “Drugs”, “Neckb- race” ve “Party with Children” daha ilk din- leyişte çekiyor insanõ. Bana çok hitap etmese de, kabile şarkõsõ havasõndaki “Bob Gandhi” ve sitar benzeri seslerle Asya’ya uzanan “Ba- re Feat” gibi parçalar da var. Sonuçta kendi içinde tür geçişlerini barõndõran parçalarõyla gü- zel bir albüm LP4. Bir yargõya varmadan ön- ce birkaç kez dinlemeyi hak ediyor. www.zulalkalkandelen.com Milas’ta bulunan anõtsal nitelikteki mermer lahiti geçen haftalarda büyük heyecan yaratmõştõ. Soyguncularõn lahtin duvarõnõ delerek el koyduklarõ ölü hediyelerine müşteri ararken ortaya çõkan soygunda önemli ipuçlarõ bulundu. Birinci ipucu “Karot”un izleri. İkinci ipucu doğalgaz firmasının brandası… Lahitte hanedanın aile fotoğrafı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle