25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 27 HAZİRAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Sevgili, Giden dostlara bir yenisinin eklendiği, yalnızlığımın biraz daha koyulaştığı bir ortamda sana bugün dostlardan, dostluktan, özlemlerden söz edecektim. Ama sonra baktım ki, şu sırada toplumumuzun en önemli olayı, Bihter’in intiharı ile noktalanan Aşk-ı Memnu’daki büyük dram. Gerçekten de şu sıralarda toplum, kendi aklının intiharına dökmediği gözyaşını Bihter için döküyor. Üstelik Bihter, Halit Ziya’nın muhayyilesi dışında hiçbir zaman var olmamış, düşsel bir olgu (toplumsal aklımızın var olup olmadığı da ayrı bir konu ya, neyse onu karıştırmayalım). Bihter için varlık diyemiyorum, çünkü var olmamış ki. Ama yazının (edebiyatın) gücü öyledir ki, onun sayesinde, olmamış düşsel olgular “sahiciden” daha gerçektirler ve yazarın uydurup kahramana söylettiği, aslında gerçek dünyada hiçbir zaman söylenmemiş olan sözleri daha etkileyici, daha kalıcıdırlar. Nitekim şu Bihter’e bak! Yaşayan nice faniden daha kalıcı ve etkileyici olmadı mı? Onun için ölümsüz deyimini kullanamayacağım. Çünkü Bihter hiçbir zaman, gerçekten hayat bulmadı ki, ölebilsin. Ama, Halit Ziya’nın muhayyilesindeki genç kadın olarak doğumu 9 Şubat 1899’da, Serveti Fünun dergisinde tescil edilen Bihter, aradan geçen 111 yıla rağmen hep aynı kaldığına, uslanmadığına, yaşlanmadığına, hep aynı değişimi, tekrar tekrar, her okuyan, her izleyen için yeni baştan geçirdiğine göre, ona “layemut” sıfatını yakıştırmak yanlış mıdır? Bir Osmanlı olarak doğup, ilk şöhretine kavuşmuş olan Bihter, macerasının Latin harfleriyle yayımlanması üzerine, daha da ünlendi. Ama onu şöhretin şahikasına eriştiren, televizyon oldu. Bu pek nahif, pek zarif zaniye (zina yapan) hemşiremiz pek alınmasınlar ama (zaten üç gün önce intihar ettiğine göre, bu satırlardan nereden haberi olacak ki?) ben onun, öyküsünün beyaz camda modern döşenmiş atmosferdeki sakız gibi çiğneye çiğneye uzatılan halini pek sevemedim. Oysa, öykünün girdisi çıktısı ve kurgusu konusunda, Berna Moran’ın “Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış” adlı müstesna değerdeki yapıtının birinci cildinden yazılanlardan epeyce aydınlanmış durumdayım. “Aşk-ı Memnu” Türk romanının en önemli yapıtlarından biridir. TV’deki son diziyi ya da daha önce Halit Refiğ’in çektiğini izlediysen de, izlemediysen de, Berna Moran’ın kitabının bu roman ile ilgili bölümünü (daha doğrusu baştan sona bir başyapıt olduğuna göre tümünü) mutlaka oku derim. Böylelikle hem eserin yapısını, kurgusunu, ustalığını daha iyi kavrar, hem de başarılı bir romanın nasıl analiz edildiğini, erbabı tarafından nasıl koklana emile tadının çıkarıldığını görmüş olursun. Tabii, ben Aşk-ı Memnu’nun kahramanları kadar, hatta onlardan da çok, o eseri yarattığı sırada Halit Ziya Uşaklıgil’in halet-i ruhiyesini (ruh halini) merak ediyorum. Bilmem bilir misin? Anna Karenina adlı yapıtında, yine evli bir kadının sonu intiharla biten yasak aşkının öyküsünü kurgulayan büyük Rus romancısı Tolstoy, bir yerden sonra, romanın kahramanı Anna Karenina’dan da, etek düşkünü Vorosnky’den de nefret ettiğini anlatıyordu bir dostuna ve şunları ekliyordu: - Benim yerime şu romanı bitirmeye talip olacak biri çıksa, hayatımın bir yılını ona seve seve verebilirim. Sevgili, “Aşk-ı Memnu”yu izlememiş olmamı, dizi seyircilerini küçümsemek olarak yorumlama sakın! Unutma ki, eserin orijinali de Servet-i Fünun dergisinde dizi halinde 413 sayı tefrika edilmişti. Zaten dizilerin geçmişi de televizyondan çok daha eskiye dayanır. 19. yüzyıl Avrupası’nda, büyük romancıların eserleri gazetelerde tefrika edilirdi. Alexandre Dumas’nın bütün ünlü yapıtları günlük tefrikalar halinde yayımlandı önce. Günümüzde de eserlerini TV dizisi haline sokmalarında şaşılacak bir yön yok. Çünkü onlar, iki yüzyıl öncenin dizi yazarları ve bu türün öncüleriydiler gerçekte. Şu edebiyatın gücüne bak sen! Yazarların kendi kafalarından geçirdikleri, aslında var olmayan insanların kurmaca dramları, Tanrı’nın yarattığı gerçek insanlar tarafından, sahici kardeşlerinin gerçek mi gerçek trajedilerinden daha etkileyici bulunabiliyor. Tanrı’nın kullarının nasibi trajedilerden daha etkilisini kurgulamaya kalkan yazarlarınki de az cüret değil hani! Hoş, onların cüretleri de yakında solda sıfır kalacak ya! Bilimin gelişmesi neticesinde, yüzyılın sonuna kalmadan, kul yapısı Bihter’ler ve Anna Karenina’lar çıkacak, diyorlar ortaya. Neyse ben onlara yetişemeyeceğimden aklımı bu konuyla fazla teşviş eylemiyorum (karıştırmıyorum.) DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Aşk-ı Memnu’ Bitti asirmen@cumhuriyet.com.tr FARUK KESKİN ANTALYA - CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Baş- kanõ Mehmet Ali Şahin’in buluşma- kucaklaşma çağrõsõna Antalya’dan yanõt verdi ve Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan’õn istemesi halinde gö- rüşebileceklerini söyledi.Kõlõçdaroğ- lu, 1950’de CHP’nin kapatõlmamasõnõ “talihsizlik” diye değerlendiren Kõrk- lareli Valisi Cengiz Aydoğdu’ya da tepki göstererek “Vali önce valiliği- ni yapmalı” dedi. Önceki gün Manavgat, Alanya ve Serik’te katõldõğõ mitinglerin ardõndan dün sabah konakladõğõ otelde sivil top- lum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya gelen CHP Genel Başkanõ Kõ- lõçdaroğlu, toplantõ öncesi gazeteci- lerin sorularõnõ yanõtladõ. TBMM Başkanõ Şahin’in “iktida- rın ve muhalefetin buluşması, ku- caklaşması” çağrõsõnõn anõmsatõl- masõ üzerine Kõlõçdaroğlu, “Bugüne kadar ortamı geren değil, tam ak- sine sükûnetten yana bir politika iz- lenmesinden yana oldum. Ben terör olaylarına karşı çıktım, bu konuda ulusal bir politika izlenmesi ge- rektiğini tavsiye ettim. Sayın Baş- bakan da böyle bir görüşmeyi ar- zu ederse bizim açımızdan hiçbir sakıncası yok” diye konuştu. Kõrklareli Valisi Cengiz Aydoğ- du’nun Abant Platformu’ndaki ko- nuşmasõnda “DP’nin 1950’de ikti- dara geldiğinde CHP’yi kapatıp, İs- met İnönü’yü de tarihteki huzurlu yere göndermemiş olması en büyük talihsizliktir” şeklindeki sözleriyle il- gili de şunlarõ söyledi: “Bürokratik kadrolar siyasal- laştıkça bu tür demeçleri almak artık bizi şaşırtmıyor. AKP’nin va- lileri, kaymakamları ve devletin di- ğer birimlerini siyasallaştırması maalesef bu tür söylemlerin ba- sında yer bulmasına neden oluyor. Vali önce valiliğini yapmalı. Vali devletin ve hükümetin temsilcisi- dir. Tarihi sorgulamak valinin işi değil. Eğer vali gerçekten bu tür konuşma yapma ihtiyacını hisse- diyorsa görevi bırakıp AKP kad- rolarında yer almalıdır. Bizde o za- man kendisine o gerekli yanıtı veririz. Şu anda o yanıt verecek değerde görmüyorum.” Daha sonra CHP il örgütünü ziya- ret eden Kõlõçdaroğlu, izdiham nede- niyle zor anlar yaşadõ. Yaklaşõk bin ki- şilik bir grup tarafõndan karşõlanan Kõ- lõçdaroğlu’nu takip eden gazeteciler de ezilme tehlikesi geçirdi. Parti bi- nasõ önünden yurttaşlara seslenen Kõlõçdaroğlu’nun konuşmasõ sõk sõk “Devrimci Kemal”, “Halkçı Ke- mal” sloganlarõyla kesildi. ‘O fotoğraf beni üzdü’ Daha sonra Kemer’in Göynük bel- desinde gazetecilerin sorularõnõ ya- nõtlayan Kõlõçdaroğlu, Başbakan Er- doğan’õn mevzide çömelmiş fotoğ- rafõyla ilgili “O fotoğraf beni çok üzmüştür. Türkiye’nin sınırları içinde bulunan bir siperde çömelen bir Başbakan görmek istemem ben” diye konuştu. Erken seçim ola- sõlõğõnõn bulunup bulunmadõğõ yö- nündeki bir soruya ise Kõlõçdaroğlu, “Biz her koşulda seçime hazırız. Ancak bu konuda karar AKP’ye ait. Toplumun yoğun baskısı sonu- cunda da erken seçime evet diye- CHP lideri Kõlõçdaroğlu, TBMM Başkanõ Şahin’in buluşma-kucaklaşma çağrõsõna Antalya’dan yanõt verdi ‘Erdoğan isterse görüşürüm’ bilir. Çünkü AKP artık iradesini kaybetmiş durumda. Sorunlar yo- ğunlaştıkça söylemleri sertleşiyor, bürokrasiyi daha sert kullanıyor, devletin kurumlarını yerli yersiz eleştiriyor. Biz zeminin kaydığını görüyoruz” yanõtõnõ verdi. Bu arada, Kõlõçdaroğlu’nun progra- mõnõ iki gündür takip eden gazeteciler, yaşadõklarõ sõkõntõlarõ da dile getirdi- ler. Bir gazetecinin, iki gündür zor şart- larda çalõştõklarõnõ, kamerasõnõn kõrõl- dõğõnõ, başka bir gazetecinin de parti- lilerce yumruklandõğõnõ söylemesi üzerine Kõlõçdaroğlu, “Eğer size yö- nelik bir şiddet olmuşsa veya çalış- manız engellenmişse ben CHP Ge- nel Başkanı olarak bu şiddete ma- ruz kalan arkadaşlarımdan özür di- liyorum” dedi. ‘Halka hizmet edeceğiz’ Daha sonra Kemer ilçesindeki Çõ- narlõ Kavşağõ’nda parti otobüsünün üzerinden yurttaşlara seslenen Kõlõç- daroğlu, şöyle devam etti: “Recep Bey, ‘Ülkeye demokrasi’ dedi, demokrasinin içini boşalttı, ‘Özgürlük’ dedi, özgürlüğün içini bo- şalttı, ‘Hak’ dedi, hakkın içini bo- şalttı. Tekel işçileri hak aradı, biber gazı, cop, soğukta havuza atıldılar. ‘Demokrasi’ dediler, şimdi vatan- daşımız telefonla konuşmaktan kor- kuyor. Bu nasıl demokrasi, bu na- sıl gelişme? Bütün bunları tersyüz edeceğiz. Recep Bey’in bir hedefi var, ‘Acaba bir AK Parti devleti ku- rabilir miyiz?’ diye. Yargıyı ele ge- çirecek, valileri ele geçirecek, hayatın her alanını ele geçirecek ve baskı ya- pacak. Şuradan açıkça söylüyo- rum: AKP döneminde valiler AKP’ye hizmet ediyor halka değil. Bizim dönemimizde valiler halka hizmet edecek, iktidara değil.” BARIŞ YAMAN KONYA - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, 29 Mart seçimlerinde MHP’nin kazandõğõ beledi- yelere çok aşõrõ derecede bir baskõ uygulandõğõnõ belirterek “Kaynakların zamanında belediyelere ulaştırılmadığını ve başarısız olabilmeleri için her yola başvurulduğunu görüyor, hissediyor ve biliyoruz” dedi. Bahçeli, Çatalhöyük Kültür Şenlikleri ve toplu açõlõş törenlerine katõlmak için gittiği Konya’nõn Çumra’da, ilk olarak Belediye Başkanõ Yusuf Er- dem’i makamõnda ziyaret etti. Ziyaretin ardõndan Belediye Çay Bahçesi’nde yapõlan birinci toplu açõlõş törenine katõlan Bahçeli, Çumra’da belediye- nin yaptõğõ çalõşmalarõn takdir edilmesini istedi. Bahçeli, Bahçeli, “Kamu hizmetlerinden en iyi şekilde faydalanmanın yolu belediyeler aracılı- ğıyla gerçekleştirilebilir” diye konuştu. ‘MHP’li belediyelere baskı uygulanıyor’ CHP’DEN AKP’YE ÇAĞRI ‘Şaibeyi kaldırmak elinizde’ SEVİL ARINAN ANKARA - Fethullah Gülen’in onursal başkanlõğõnõ yaptõğõ Gazete- ciler ve Yazarlar Vakfõ’nca düzenle- nen Abant Platformu’nda Adalet Ba- kanõ Sadullah Ergin’in “Turgut Özal ve Eşref Bitlis’in ölümleri şaibeli” açõklamasõna CHP’liler tep- ki gösterdi. CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Hakkı Süha Okay, “Madem öyle, devlet olanakları elinde olan Ada- let Bakanı Sadullah Ergin, şaibeli diye nitelendirdiği olayların üze- rindeki şüpheyi kaldırsın. Ayrıca bu dönemde valiler iktidarın il başkanı gibi davranıyor. Vali dev- letin valisidir ve haddini bilmeli- dir” diye konuştu. CHP Genel Baş- kan Yardõmcõsõ Nevin Gaye Erba- tur, Ergin’in söz konusu ölümler fai- li meçhul cinayetse delilleriyle açõk- lamasõ gerektiğini vurguladõ. CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Umut Oran, Ergin’in hiçbir bilgi ve belge- ye sahip olmadan bir cemaat toplan- tõsõnda Özal ve Bitlis’in ölümüyle il- gili açõklama yapmasõnõn dikkat çe- kici bir durum olduğunu belirtti. Yörük çadırına ziyaret CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya’nın Kor- kuteli ilçesine bağlı Yazır köyünde Teklicek mevk- isindeki 58 yaşındaki Gülsüm Kahraman’a ait yörük çadırını ziyaret etti. Kılıçdaroğlunun, “Duy- duğuma göre İngilizce öğreniyormuşsun” demesi üzerine Gülsüm Kahraman, kahkaha attı. Kılıçda- roğlu, gazetecilerin Deniz Baykal’ın yakın çevresi- ne “Antalya programına davet edilmedim. Davet edilseydim gidebilirdim” dediğini anımsatması üze- rine şunları söyledi: “CHP’nin geleneğinde şöyle bir olay var: Eğer bir ile gidiyorsak o ilin milletve- killeri zaten davet edilmiyor. O ilin milletvekili on- lar. Önceki genel başkanımız bu süreçte öyle anlı- yorum ki belki başka programları vardı. O nedenle burada bulunamadı. Biz diğer illerden milletvekille- rini davet ediyoruz, eğer davet ise ama gidilen ilin milletvekillerine herhangi bir davet söz konusu değil. Antalya milletvekillerinin hiçbirine de özel bir davet yapmadık. Zaten onlar Antalya milletvekili, doğal olarak da buradalar.” (Fotoğraf: AA) Tarihçiler, Başbakan Erdoğan’õn ‘çömelme’ eleştirileri üzerine verdiği yanõtõn şõk olmadõğõ görüşünde ‘Kendini Atatürk’le mi kõyaslõyor?’ SELDA GÜNEYSU ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Er- doğan’õn, Gediktepe’deki çömelmiş fotoğrafõ- na ilişkin “Atatürk gibi ayakta durmak falan diyorlar, tarihi de bilmiyorlar. Aç biraz ta- rih oku, aç biraz Gazi Mustafa Kemal Ata- türk’ün siper arkasında nasıl durduğunun re- simlerini gör” şeklindeki sözlerine tarihçiler- den yanõt geldi. Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İsmet Görgülü, “Duatepe’de çe- kilmiş fotoğrafta Atatürk yaralıdır. Çünkü Sakarya Savaşı öncesinde attan düşmüş ve iki kaburga kemiğini kırmıştır. Orada otur- ması çekinceden değildir, ızdırap vardır. Başbakan’ın Atatürk üzerinden yanıt ver- mesi şık değil” dedi. Görgülü şöyle konuştu: “Atatürk’ün Büyük Taarruz’da daha çar- pıcı olan ve bilinen bir fotoğrafı daha var- dır. Kocatepe’de, bir eli çenesinde olan fo- toğraf. Orada, Atatürk’ün bulunduğu yer- den bakıldığında, karşıda Yunan mevzile- rindeki askerler görülebilmekte. Mevziler o kadar yakındır. Fakat o durumda bile Ata- türk ayaktadır” Prof. Dr. Şerafettin Turan, fotoğraf üze- rinden yapõlan tartõşmalarõ “gereksiz” buldu- ğunu belirterek, “Binlerce Atatürk fotoğrafı gördüm lakin kendisinin çömeldiği bir fo- toğrafı anımsamıyorum. Ancak benim an- lamadığım tartışmanın bu kadar kısır bir döngü içinde yer alması. Atatürk mü kah- ramandır, o mu? Tartışma bu noktaya mı gi- decek Başbakan Erdoğan kendisini Ata- türk’le mi kıyaslıyor? Eğer kıyaslıyorsa, bırakın kıyaslasın derim ben. O kendisini Atatürk düzeyine çıkartmaya çalışıyor. Ken- di egosu bu. Bu nedenle sözlerine prim ver- memek gerekli?” dedi. ‘Olmadık şeylerden nem kapıyor’ Prof. Dr. Sina Akşin de, “Askeri gerekli- lik varsa elbette çömelmek gerek. Ancak Sa- yın Başbakan, olmadık şeylerden nem ka- pıyor. AKP denilmesini de hakaret kabul et- mişti. Böyle şeylerle uğraşması yersiz” gö- rüşünü dile getirdi. Erdoğan Gediktepe’deki fotoğrafa gelen eleştiriler üzerine “Atatürk’ün siperde na- sıl durduğunun resimlerine bakın” demişti. AB SEMİNERİ ANTALYA’DA BAŞLADI ‘Rotamızı kimse değiştiremez’ ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu ) - Devlet Bakanõ ve Başmüzakereci Ege- men Bağış, Türkiye’nin Batõ’ya dönük rotasõnõ değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini söyledi. Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nin (ABGS) Antalya’da düzenlediği “Medya Mensupları İçin AB Semineri” dün Ba- kan Bağõş ile Avrupa Hareketi Başkanõ ve Avrupa Parlamentosu Eski Başkanõ Pat Cox’un katõlõmõyla başladõ. Bağõş semine- rin açõlõş konuşmasõnõ yapmadan önce ge- çen hafta yasamõnõ yitiren gazetemiz baş- yazarõ İlhan Selçuk’a tanrõdan rahmet di- ledi. Bağõş, konuşmasõnda ise Türkiye’nin AB’ye girebilmek için 45 yõldõr uğraş ver- diğini belirterek, “2004 yılında tam üye- lik müzakerelerinin başlamasının nede- ni reformlardır. Avrupa’nın Türki- ye’ye karşı olan önyargısını yıkmanın yolu da bu reformları arttırmaktadır” dedi. Türkiye’nin Avrupa’nõn 6., dünya- nõn ise 17. en büyük ekonomi gücü haline geldiğini vurgulayan Bağõş, AB üyeliği sürecini hâlâ algõlamakta zorluk çeken, korkan, endişe duyan yurttaşlar, siyasiler bulunduğunu ifade ederek “Bu korkular, maalesef Avrupa’da da var. Bunun üzerinden siyaset yapanlar var. İletişim bu nedenle çok önemli” diye konuştu. ESKİ YARSAV BAŞKANI EMİNAĞAOĞLU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski YARSAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ İlhan Cihaner’in davasõnõ Albay Dursun Çiçek’in “İrticayla Ey- lem Planı” davasõyla birleştirme kararõ- nõ, “Türk hukuk tarihinde örneği yok” diye niteledi. Bunu hukuksal yön- den açõklayabilmenin mümkün olmadõ- ğõnõ belirten Eminağaoğlu, “Bir dava- nın iki ayrı yerde görülmesi, böyle bir örnek hiç olmadı. Adalet Bakanlığı ve belli basın kamuoyunu yanıltıyor. Yargı üzerinde oyun oynanıyor” dedi. Bir süredir belirli medya gruplarõnda Yargõtay’õn kararõna uyulmamasõ doğrul- tusunda bazõ yayõnlar yapõldõğõna dikkat çeken Eminağaoğlu, “Bu karar da bu makalelerin yönlendirmesinin yansı- ması. Bu, siyasi iradenin yönlendirme- sinin somut örnekleridir. Ama hukuk içinde süreç yürüyecektir. Yargıtay Ce- za Genel Kurulu’na dosya gelecektir. Aynı kuzudan iki post çıkmayacağına göre yerel mahkemenin kararının yok- luğuna karar verilerek süreç tamamla- nacaktır” dedi. Eminağaoğlu, bir davanõn iki ayrõ yerde görülmesi gibi bir olayõn şimdiye kadar yaşanmadõğõnõ kaydetti. ‘Yargı üzerinde oyun oynanıyor’ DEVLET BAHÇELİ CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya’nõn Elmalõ ilçesine bağlõ Tekke köyünde düzenlenen 5. Uluslararasõ 26. Ulusal Abdal Musa Anma Etkinlikleri’ne katõldõ. Kõlõçdaroğlu, etkinliklere katõlanlara “Süleyman sizsiniz, mühür sizin eli- nizde olacak. O mührü ben inanıyorum ki Abdal Musa Şenliği’ne gelenler, haksız yere tutuklanan ve yargılananlar için kullanacaktır. Sizin vereceğiniz her karara biz saygı göstereceğiz ve o kararın gereği neyse onu yerine getireceğiz” dedi. ‘Mührü haksız tutuklamalara karşı kullanın’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle