Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
27 HAZİRAN 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
Sevgili,
Giden dostlara bir yenisinin eklendiği,
yalnızlığımın biraz daha koyulaştığı bir ortamda
sana bugün dostlardan, dostluktan, özlemlerden
söz edecektim. Ama sonra baktım ki, şu sırada
toplumumuzun en önemli olayı, Bihter’in intiharı ile
noktalanan Aşk-ı Memnu’daki büyük dram.
Gerçekten de şu sıralarda toplum, kendi aklının
intiharına dökmediği gözyaşını Bihter için döküyor.
Üstelik Bihter, Halit Ziya’nın muhayyilesi dışında
hiçbir zaman var olmamış, düşsel bir olgu
(toplumsal aklımızın var olup olmadığı da ayrı bir
konu ya, neyse onu karıştırmayalım). Bihter için
varlık diyemiyorum, çünkü var olmamış ki.
Ama yazının (edebiyatın) gücü öyledir ki, onun
sayesinde, olmamış düşsel olgular “sahiciden”
daha gerçektirler ve yazarın uydurup kahramana
söylettiği, aslında gerçek dünyada hiçbir zaman
söylenmemiş olan sözleri daha etkileyici, daha
kalıcıdırlar. Nitekim şu Bihter’e bak! Yaşayan nice
faniden daha kalıcı ve etkileyici olmadı mı?
Onun için ölümsüz deyimini kullanamayacağım.
Çünkü Bihter hiçbir zaman, gerçekten hayat
bulmadı ki, ölebilsin.
Ama, Halit Ziya’nın muhayyilesindeki genç kadın
olarak doğumu 9 Şubat 1899’da, Serveti Fünun
dergisinde tescil edilen Bihter, aradan geçen 111
yıla rağmen hep aynı kaldığına, uslanmadığına,
yaşlanmadığına, hep aynı değişimi, tekrar tekrar,
her okuyan, her izleyen için yeni baştan
geçirdiğine göre, ona “layemut” sıfatını
yakıştırmak yanlış mıdır?
Bir Osmanlı olarak doğup, ilk şöhretine
kavuşmuş olan Bihter, macerasının Latin harfleriyle
yayımlanması üzerine, daha da ünlendi. Ama onu
şöhretin şahikasına eriştiren, televizyon oldu.
Bu pek nahif, pek zarif zaniye (zina yapan)
hemşiremiz pek alınmasınlar ama (zaten üç gün
önce intihar ettiğine göre, bu satırlardan nereden
haberi olacak ki?) ben onun, öyküsünün beyaz
camda modern döşenmiş atmosferdeki sakız gibi
çiğneye çiğneye uzatılan halini pek sevemedim.
Oysa, öykünün girdisi çıktısı ve kurgusu
konusunda, Berna Moran’ın “Türk Romanına
Eleştirel Bir Bakış” adlı müstesna değerdeki
yapıtının birinci cildinden yazılanlardan epeyce
aydınlanmış durumdayım.
“Aşk-ı Memnu” Türk romanının en önemli
yapıtlarından biridir. TV’deki son diziyi ya da daha
önce Halit Refiğ’in çektiğini izlediysen de,
izlemediysen de, Berna Moran’ın kitabının bu
roman ile ilgili bölümünü (daha doğrusu baştan
sona bir başyapıt olduğuna göre tümünü) mutlaka
oku derim. Böylelikle hem eserin yapısını,
kurgusunu, ustalığını daha iyi kavrar, hem de
başarılı bir romanın nasıl analiz edildiğini, erbabı
tarafından nasıl koklana emile tadının çıkarıldığını
görmüş olursun. Tabii, ben Aşk-ı Memnu’nun
kahramanları kadar, hatta onlardan da çok, o eseri
yarattığı sırada Halit Ziya Uşaklıgil’in halet-i
ruhiyesini (ruh halini) merak ediyorum.
Bilmem bilir misin? Anna Karenina adlı yapıtında,
yine evli bir kadının sonu intiharla biten yasak
aşkının öyküsünü kurgulayan büyük Rus romancısı
Tolstoy, bir yerden sonra, romanın kahramanı
Anna Karenina’dan da, etek düşkünü
Vorosnky’den de nefret ettiğini anlatıyordu bir
dostuna ve şunları ekliyordu:
- Benim yerime şu romanı bitirmeye talip olacak
biri çıksa, hayatımın bir yılını ona seve seve
verebilirim.
Sevgili, “Aşk-ı Memnu”yu izlememiş olmamı, dizi
seyircilerini küçümsemek olarak yorumlama sakın!
Unutma ki, eserin orijinali de Servet-i Fünun
dergisinde dizi halinde 413 sayı tefrika edilmişti.
Zaten dizilerin geçmişi de televizyondan çok
daha eskiye dayanır. 19. yüzyıl Avrupası’nda,
büyük romancıların eserleri gazetelerde tefrika
edilirdi. Alexandre Dumas’nın bütün ünlü yapıtları
günlük tefrikalar halinde yayımlandı önce.
Günümüzde de eserlerini TV dizisi haline
sokmalarında şaşılacak bir yön yok. Çünkü onlar,
iki yüzyıl öncenin dizi yazarları ve bu türün
öncüleriydiler gerçekte.
Şu edebiyatın gücüne bak sen! Yazarların kendi
kafalarından geçirdikleri, aslında var olmayan
insanların kurmaca dramları, Tanrı’nın yarattığı
gerçek insanlar tarafından, sahici kardeşlerinin
gerçek mi gerçek trajedilerinden daha etkileyici
bulunabiliyor.
Tanrı’nın kullarının nasibi trajedilerden daha
etkilisini kurgulamaya kalkan yazarlarınki de az
cüret değil hani! Hoş, onların cüretleri de yakında
solda sıfır kalacak ya!
Bilimin gelişmesi neticesinde, yüzyılın sonuna
kalmadan, kul yapısı Bihter’ler ve Anna
Karenina’lar çıkacak, diyorlar ortaya. Neyse ben
onlara yetişemeyeceğimden aklımı bu konuyla
fazla teşviş eylemiyorum (karıştırmıyorum.)
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
‘Aşk-ı Memnu’ Bitti
asirmen@cumhuriyet.com.tr
FARUK KESKİN
ANTALYA - CHP Genel Başkanõ
Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Baş-
kanõ Mehmet Ali Şahin’in buluşma-
kucaklaşma çağrõsõna Antalya’dan
yanõt verdi ve Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan’õn istemesi halinde gö-
rüşebileceklerini söyledi.Kõlõçdaroğ-
lu, 1950’de CHP’nin kapatõlmamasõnõ
“talihsizlik” diye değerlendiren Kõrk-
lareli Valisi Cengiz Aydoğdu’ya da
tepki göstererek “Vali önce valiliği-
ni yapmalı” dedi.
Önceki gün Manavgat, Alanya ve
Serik’te katõldõğõ mitinglerin ardõndan
dün sabah konakladõğõ otelde sivil top-
lum örgütlerinin temsilcileriyle bir
araya gelen CHP Genel Başkanõ Kõ-
lõçdaroğlu, toplantõ öncesi gazeteci-
lerin sorularõnõ yanõtladõ.
TBMM Başkanõ Şahin’in “iktida-
rın ve muhalefetin buluşması, ku-
caklaşması” çağrõsõnõn anõmsatõl-
masõ üzerine Kõlõçdaroğlu, “Bugüne
kadar ortamı geren değil, tam ak-
sine sükûnetten yana bir politika iz-
lenmesinden yana oldum. Ben terör
olaylarına karşı çıktım, bu konuda
ulusal bir politika izlenmesi ge-
rektiğini tavsiye ettim. Sayın Baş-
bakan da böyle bir görüşmeyi ar-
zu ederse bizim açımızdan hiçbir
sakıncası yok” diye konuştu.
Kõrklareli Valisi Cengiz Aydoğ-
du’nun Abant Platformu’ndaki ko-
nuşmasõnda “DP’nin 1950’de ikti-
dara geldiğinde CHP’yi kapatıp, İs-
met İnönü’yü de tarihteki huzurlu
yere göndermemiş olması en büyük
talihsizliktir” şeklindeki sözleriyle il-
gili de şunlarõ söyledi:
“Bürokratik kadrolar siyasal-
laştıkça bu tür demeçleri almak
artık bizi şaşırtmıyor. AKP’nin va-
lileri, kaymakamları ve devletin di-
ğer birimlerini siyasallaştırması
maalesef bu tür söylemlerin ba-
sında yer bulmasına neden oluyor.
Vali önce valiliğini yapmalı. Vali
devletin ve hükümetin temsilcisi-
dir. Tarihi sorgulamak valinin işi
değil. Eğer vali gerçekten bu tür
konuşma yapma ihtiyacını hisse-
diyorsa görevi bırakıp AKP kad-
rolarında yer almalıdır. Bizde o za-
man kendisine o gerekli yanıtı
veririz. Şu anda o yanıt verecek
değerde görmüyorum.”
Daha sonra CHP il örgütünü ziya-
ret eden Kõlõçdaroğlu, izdiham nede-
niyle zor anlar yaşadõ. Yaklaşõk bin ki-
şilik bir grup tarafõndan karşõlanan Kõ-
lõçdaroğlu’nu takip eden gazeteciler
de ezilme tehlikesi geçirdi. Parti bi-
nasõ önünden yurttaşlara seslenen
Kõlõçdaroğlu’nun konuşmasõ sõk sõk
“Devrimci Kemal”, “Halkçı Ke-
mal” sloganlarõyla kesildi.
‘O fotoğraf beni üzdü’
Daha sonra Kemer’in Göynük bel-
desinde gazetecilerin sorularõnõ ya-
nõtlayan Kõlõçdaroğlu, Başbakan Er-
doğan’õn mevzide çömelmiş fotoğ-
rafõyla ilgili “O fotoğraf beni çok
üzmüştür. Türkiye’nin sınırları
içinde bulunan bir siperde çömelen
bir Başbakan görmek istemem
ben” diye konuştu. Erken seçim ola-
sõlõğõnõn bulunup bulunmadõğõ yö-
nündeki bir soruya ise Kõlõçdaroğlu,
“Biz her koşulda seçime hazırız.
Ancak bu konuda karar AKP’ye
ait. Toplumun yoğun baskısı sonu-
cunda da erken seçime evet diye-
CHP lideri Kõlõçdaroğlu, TBMM Başkanõ Şahin’in buluşma-kucaklaşma çağrõsõna Antalya’dan yanõt verdi
‘Erdoğan isterse görüşürüm’
bilir. Çünkü AKP artık iradesini
kaybetmiş durumda. Sorunlar yo-
ğunlaştıkça söylemleri sertleşiyor,
bürokrasiyi daha sert kullanıyor,
devletin kurumlarını yerli yersiz
eleştiriyor. Biz zeminin kaydığını
görüyoruz” yanõtõnõ verdi.
Bu arada, Kõlõçdaroğlu’nun progra-
mõnõ iki gündür takip eden gazeteciler,
yaşadõklarõ sõkõntõlarõ da dile getirdi-
ler. Bir gazetecinin, iki gündür zor şart-
larda çalõştõklarõnõ, kamerasõnõn kõrõl-
dõğõnõ, başka bir gazetecinin de parti-
lilerce yumruklandõğõnõ söylemesi
üzerine Kõlõçdaroğlu, “Eğer size yö-
nelik bir şiddet olmuşsa veya çalış-
manız engellenmişse ben CHP Ge-
nel Başkanı olarak bu şiddete ma-
ruz kalan arkadaşlarımdan özür di-
liyorum” dedi.
‘Halka hizmet edeceğiz’
Daha sonra Kemer ilçesindeki Çõ-
narlõ Kavşağõ’nda parti otobüsünün
üzerinden yurttaşlara seslenen Kõlõç-
daroğlu, şöyle devam etti:
“Recep Bey, ‘Ülkeye demokrasi’
dedi, demokrasinin içini boşalttı,
‘Özgürlük’ dedi, özgürlüğün içini bo-
şalttı, ‘Hak’ dedi, hakkın içini bo-
şalttı. Tekel işçileri hak aradı, biber
gazı, cop, soğukta havuza atıldılar.
‘Demokrasi’ dediler, şimdi vatan-
daşımız telefonla konuşmaktan kor-
kuyor. Bu nasıl demokrasi, bu na-
sıl gelişme? Bütün bunları tersyüz
edeceğiz. Recep Bey’in bir hedefi
var, ‘Acaba bir AK Parti devleti ku-
rabilir miyiz?’ diye. Yargıyı ele ge-
çirecek, valileri ele geçirecek, hayatın
her alanını ele geçirecek ve baskı ya-
pacak. Şuradan açıkça söylüyo-
rum: AKP döneminde valiler
AKP’ye hizmet ediyor halka değil.
Bizim dönemimizde valiler halka
hizmet edecek, iktidara değil.”
BARIŞ YAMAN
KONYA - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli,
29 Mart seçimlerinde MHP’nin kazandõğõ beledi-
yelere çok aşõrõ derecede bir baskõ uygulandõğõnõ
belirterek “Kaynakların zamanında belediyelere
ulaştırılmadığını ve başarısız olabilmeleri için
her yola başvurulduğunu görüyor, hissediyor
ve biliyoruz” dedi.
Bahçeli, Çatalhöyük Kültür Şenlikleri ve toplu
açõlõş törenlerine katõlmak için gittiği Konya’nõn
Çumra’da, ilk olarak Belediye Başkanõ Yusuf Er-
dem’i makamõnda ziyaret etti. Ziyaretin ardõndan
Belediye Çay Bahçesi’nde yapõlan birinci toplu
açõlõş törenine katõlan Bahçeli, Çumra’da belediye-
nin yaptõğõ çalõşmalarõn takdir edilmesini istedi.
Bahçeli, Bahçeli, “Kamu hizmetlerinden en iyi
şekilde faydalanmanın yolu belediyeler aracılı-
ğıyla gerçekleştirilebilir” diye konuştu.
‘MHP’li belediyelere
baskı uygulanıyor’
CHP’DEN AKP’YE ÇAĞRI
‘Şaibeyi
kaldırmak
elinizde’
SEVİL ARINAN
ANKARA - Fethullah Gülen’in
onursal başkanlõğõnõ yaptõğõ Gazete-
ciler ve Yazarlar Vakfõ’nca düzenle-
nen Abant Platformu’nda Adalet Ba-
kanõ Sadullah Ergin’in “Turgut
Özal ve Eşref Bitlis’in ölümleri
şaibeli” açõklamasõna CHP’liler tep-
ki gösterdi.
CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ
Hakkı Süha Okay, “Madem öyle,
devlet olanakları elinde olan Ada-
let Bakanı Sadullah Ergin, şaibeli
diye nitelendirdiği olayların üze-
rindeki şüpheyi kaldırsın. Ayrıca
bu dönemde valiler iktidarın il
başkanı gibi davranıyor. Vali dev-
letin valisidir ve haddini bilmeli-
dir” diye konuştu. CHP Genel Baş-
kan Yardõmcõsõ Nevin Gaye Erba-
tur, Ergin’in söz konusu ölümler fai-
li meçhul cinayetse delilleriyle açõk-
lamasõ gerektiğini vurguladõ. CHP
Genel Başkan Yardõmcõsõ Umut
Oran, Ergin’in hiçbir bilgi ve belge-
ye sahip olmadan bir cemaat toplan-
tõsõnda Özal ve Bitlis’in ölümüyle il-
gili açõklama yapmasõnõn dikkat çe-
kici bir durum olduğunu belirtti.
Yörük çadırına ziyaret
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya’nın Kor-
kuteli ilçesine bağlı Yazır köyünde Teklicek mevk-
isindeki 58 yaşındaki Gülsüm Kahraman’a ait
yörük çadırını ziyaret etti. Kılıçdaroğlunun, “Duy-
duğuma göre İngilizce öğreniyormuşsun” demesi
üzerine Gülsüm Kahraman, kahkaha attı. Kılıçda-
roğlu, gazetecilerin Deniz Baykal’ın yakın çevresi-
ne “Antalya programına davet edilmedim. Davet
edilseydim gidebilirdim” dediğini anımsatması üze-
rine şunları söyledi: “CHP’nin geleneğinde şöyle
bir olay var: Eğer bir ile gidiyorsak o ilin milletve-
killeri zaten davet edilmiyor. O ilin milletvekili on-
lar. Önceki genel başkanımız bu süreçte öyle anlı-
yorum ki belki başka programları vardı. O nedenle
burada bulunamadı. Biz diğer illerden milletvekille-
rini davet ediyoruz, eğer davet ise ama gidilen ilin
milletvekillerine herhangi bir davet söz konusu
değil. Antalya milletvekillerinin hiçbirine de özel bir
davet yapmadık. Zaten onlar Antalya milletvekili,
doğal olarak da buradalar.” (Fotoğraf: AA)
Tarihçiler, Başbakan Erdoğan’õn ‘çömelme’ eleştirileri üzerine verdiği yanõtõn şõk olmadõğõ görüşünde
‘Kendini Atatürk’le mi kõyaslõyor?’
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan’õn, Gediktepe’deki çömelmiş fotoğrafõ-
na ilişkin “Atatürk gibi ayakta durmak falan
diyorlar, tarihi de bilmiyorlar. Aç biraz ta-
rih oku, aç biraz Gazi Mustafa Kemal Ata-
türk’ün siper arkasında nasıl durduğunun re-
simlerini gör” şeklindeki sözlerine tarihçiler-
den yanõt geldi.
Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd.
Doç. Dr. İsmet Görgülü, “Duatepe’de çe-
kilmiş fotoğrafta Atatürk yaralıdır. Çünkü
Sakarya Savaşı öncesinde attan düşmüş ve
iki kaburga kemiğini kırmıştır. Orada otur-
ması çekinceden değildir, ızdırap vardır.
Başbakan’ın Atatürk üzerinden yanıt ver-
mesi şık değil” dedi. Görgülü şöyle konuştu:
“Atatürk’ün Büyük Taarruz’da daha çar-
pıcı olan ve bilinen bir fotoğrafı daha var-
dır. Kocatepe’de, bir eli çenesinde olan fo-
toğraf. Orada, Atatürk’ün bulunduğu yer-
den bakıldığında, karşıda Yunan mevzile-
rindeki askerler görülebilmekte. Mevziler
o kadar yakındır. Fakat o durumda bile Ata-
türk ayaktadır”
Prof. Dr. Şerafettin Turan, fotoğraf üze-
rinden yapõlan tartõşmalarõ “gereksiz” buldu-
ğunu belirterek, “Binlerce Atatürk fotoğrafı
gördüm lakin kendisinin çömeldiği bir fo-
toğrafı anımsamıyorum. Ancak benim an-
lamadığım tartışmanın bu kadar kısır bir
döngü içinde yer alması. Atatürk mü kah-
ramandır, o mu? Tartışma bu noktaya mı gi-
decek Başbakan Erdoğan kendisini Ata-
türk’le mi kıyaslıyor? Eğer kıyaslıyorsa,
bırakın kıyaslasın derim ben. O kendisini
Atatürk düzeyine çıkartmaya çalışıyor. Ken-
di egosu bu. Bu nedenle sözlerine prim ver-
memek gerekli?” dedi.
‘Olmadık şeylerden nem kapıyor’
Prof. Dr. Sina Akşin de, “Askeri gerekli-
lik varsa elbette çömelmek gerek. Ancak Sa-
yın Başbakan, olmadık şeylerden nem ka-
pıyor. AKP denilmesini de hakaret kabul et-
mişti. Böyle şeylerle uğraşması yersiz” gö-
rüşünü dile getirdi.
Erdoğan Gediktepe’deki fotoğrafa gelen
eleştiriler üzerine “Atatürk’ün siperde na-
sıl durduğunun resimlerine bakın” demişti.
AB SEMİNERİ ANTALYA’DA BAŞLADI
‘Rotamızı kimse değiştiremez’
ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu ) -
Devlet Bakanõ ve Başmüzakereci Ege-
men Bağış, Türkiye’nin Batõ’ya dönük
rotasõnõ değiştirmeye kimsenin gücünün
yetmeyeceğini söyledi.
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nin
(ABGS) Antalya’da düzenlediği “Medya
Mensupları İçin AB Semineri” dün Ba-
kan Bağõş ile Avrupa Hareketi Başkanõ ve
Avrupa Parlamentosu Eski Başkanõ Pat
Cox’un katõlõmõyla başladõ. Bağõş semine-
rin açõlõş konuşmasõnõ yapmadan önce ge-
çen hafta yasamõnõ yitiren gazetemiz baş-
yazarõ İlhan Selçuk’a tanrõdan rahmet di-
ledi. Bağõş, konuşmasõnda ise Türkiye’nin
AB’ye girebilmek için 45 yõldõr uğraş ver-
diğini belirterek, “2004 yılında tam üye-
lik müzakerelerinin başlamasının nede-
ni reformlardır. Avrupa’nın Türki-
ye’ye karşı olan önyargısını yıkmanın
yolu da bu reformları arttırmaktadır”
dedi. Türkiye’nin Avrupa’nõn 6., dünya-
nõn ise 17. en büyük ekonomi gücü haline
geldiğini vurgulayan Bağõş, AB üyeliği
sürecini hâlâ algõlamakta zorluk çeken,
korkan, endişe duyan yurttaşlar, siyasiler
bulunduğunu ifade ederek “Bu korkular,
maalesef Avrupa’da da var. Bunun
üzerinden siyaset yapanlar var. İletişim
bu nedenle çok önemli” diye konuştu.
ESKİ YARSAV BAŞKANI EMİNAĞAOĞLU
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Eski YARSAV Başkanõ Ömer Faruk
Eminağaoğlu, İstanbul 13. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nin Erzincan Cumhuriyet
Başsavcõsõ İlhan Cihaner’in davasõnõ
Albay Dursun Çiçek’in “İrticayla Ey-
lem Planı” davasõyla birleştirme kararõ-
nõ, “Türk hukuk tarihinde örneği
yok” diye niteledi. Bunu hukuksal yön-
den açõklayabilmenin mümkün olmadõ-
ğõnõ belirten Eminağaoğlu, “Bir dava-
nın iki ayrı yerde görülmesi, böyle bir
örnek hiç olmadı. Adalet Bakanlığı ve
belli basın kamuoyunu yanıltıyor.
Yargı üzerinde oyun oynanıyor” dedi.
Bir süredir belirli medya gruplarõnda
Yargõtay’õn kararõna uyulmamasõ doğrul-
tusunda bazõ yayõnlar yapõldõğõna dikkat
çeken Eminağaoğlu, “Bu karar da bu
makalelerin yönlendirmesinin yansı-
ması. Bu, siyasi iradenin yönlendirme-
sinin somut örnekleridir. Ama hukuk
içinde süreç yürüyecektir. Yargıtay Ce-
za Genel Kurulu’na dosya gelecektir.
Aynı kuzudan iki post çıkmayacağına
göre yerel mahkemenin kararının yok-
luğuna karar verilerek süreç tamamla-
nacaktır” dedi. Eminağaoğlu, bir davanõn
iki ayrõ yerde görülmesi gibi bir olayõn
şimdiye kadar yaşanmadõğõnõ kaydetti.
‘Yargı üzerinde oyun oynanıyor’
DEVLET BAHÇELİ
CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya’nõn Elmalõ ilçesine bağlõ Tekke
köyünde düzenlenen 5. Uluslararasõ 26. Ulusal Abdal Musa Anma Etkinlikleri’ne
katõldõ. Kõlõçdaroğlu, etkinliklere katõlanlara “Süleyman sizsiniz, mühür sizin eli-
nizde olacak. O mührü ben inanıyorum ki Abdal Musa Şenliği’ne gelenler, haksız
yere tutuklanan ve yargılananlar için kullanacaktır. Sizin vereceğiniz her karara
biz saygı göstereceğiz ve o kararın gereği neyse onu yerine getireceğiz” dedi.
‘Mührü haksız
tutuklamalara
karşı kullanın’