19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B 17 HAZİRAN 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Çankaya bu sonuçtan memnun değildi. İktidar yine ortada kalmõş; Korutürk’ü zorla- yacak bir sonuç vermişti. Ne yapacaktõ? Kuşku yok demok- ratik gelenekler neyi gerektiriyorsa buna göre hareket edecek, parla- mentoda en çok milletvekili ile tem- sil edilen partiye, CHP’ye hüküme- ti kurma görevini verecekti. CHP Genel Başkanõ’na gönderdi- ği mektupta; Atatürk ilkelerini ve anayasada yazõlõ esaslarõ titizlikle ko- ruyacak... Milli birlik ve beraberliği her türlü dar particilik anlayõşõnõn üs- tünde tutacak bir hükümet kurmasõ- nõ istiyordu. Bu mektupta sözünü ettiği öğele- re bakõlõrsa Korutürk; CHP’nin MSP ile bir koalisyon kurmasõnõ istemi- yordu. Olaylar öyle gelişti ki... Önce CHP lideri, Başbakan Ecevit, AP ve MHP ile görüşmeyeceğini ilan etti. MSP ve CGP ile görüştü. Tek ba- şõna iktidar olma umutlarõnõn arttõğõnõ söyledi. Ecevit’in partilerle görüştüğü sõrada Ko- rutürk’ün değerlendir- melerini Baransel an- lattõ: “MHP neyse ama sayın Ecevit’in AP ile görüşmemekte diren- mesini doğru bulmu- yorum. Parlamentoda 190 san- dalyeye sahip bir parti görmez- likten gelinemez. Kaldı ki daha bir- çok sorunun çözümünde CHP’nin AP ile işbirliği yapması gerekir. Ayrıca mektupta da değindiğim gibi ‘dar bir parti anlayõşõ’ dışında kalma ilkesine, Sayın Ecevit bu tu- tumuyla ters düşmüştür.” Cumhurbaşkanõ bu sözleri doğ- rultusunda harekete geçti. 18 Haziran 1977 günü Ecevit’i Köşk’e davet etti. Baransel’e söyle- diği düşüncelerini CHP liderine de yi- nelemiş olmalõ ki; Ecevit, görüşme- den sonra “Bu aşamada AP Genel Başkanı ile de görüşme gereğini duyduğunu” açõkladõ. Bu aşamada bu görüşmeden olum- lu bir sonuç çõkmasõ beklenmiyordu. CHP ile AP sürekli kavgalõydõlar. CHP lideri MHP’yi kanlõ sağ sol ça- tõşmalarõnda sağõn temsilcisi olarak görüyordu. Ecevit, Demirel’le buluştu. Tabii bir sonuç çõkmadõ. Demirel, Ecevit’in isteklerini geri çevirdi. Başbakan’õn hükümet kurma tur- larõ tamamlanmõş oldu. Ecevit Köşk’e geldi. Bir an önce hükümeti kurmak istiyordu. Ama ortak yoktu. Bu, bir CHP hükümeti olacaktõ! Köşk’ün Bakanlar Kurulu listesi- ni onaylayacağõnõ umut ediyordu ve herhalde 213 milletvekili ile kurdu- ğu hükümetin Mec- lis’ten güvenoyu ala- cağõ umudundaydõ. Başta AP ve MSP ile MHP, Ecevit hü- kümetine karşõ derhal ve ağõr biçimde yük- lenmeye başladõlar. Korutürk’ün kabi- ne listesini onaylamasõnõ istiyorlar- dõ. 21 Haziran 1977 Salõ günü Ecevit, cebinde Bakanlar Kurulu listesi Köşk’e geldi. Bakanlar Kurulu listesinde Koru- türk’ün isteğiyle kimi ufak tefek de- ğişiklikler yapõldõ. Köşk, Bakanlar Kurulu listesini onayladõ. Kõyamet koptu. Hükümete derhal “Çankaya Hü- kümeti” damgasõ vuruldu. Kulis derhal faaliyete geçti. Şu so- ru yanõt arõyordu: CHP hükümeti güvenoyu alabile- cek miydi? Baransel gülüyor: “Sayın Koru- türk’e basında ve siyaset dünya- sında saldırılar sürerken ben de nasibimi aldım. Biliyorsun, Fikret Otyam’ın kızı Elvan’la evlenmemize sen önayak olmuştun. Yakın çev- re içinde gördükleri bana da ‘sol- cu yazarõn damadõ’ diye saldırdılar.” Bu özel anõdan sonra Baransel, ba- sõnõn ve partilerin saldõrõlarõna ve Ko- rutürk’ün değerlendirmelerine geçti: “Kim ne yazarsa yazsın, kim ne derse desin verdiğim kararın çok isabetli olduğuna inanıyorum. Bundan zerre kadar endişem yok. İç ve dış baskıların kesinlikle et- kisi söz konusu değil. Arzu eder- dim ki Cephe Hükümeti yeni hü- kümete normal bir devir teslim iş- lemi yapsın. Bu olmadı. Kaygı ve- rici bir durum. Bu telaş nedendir? Köprüler niye hemen atılır. On gün içinde her şey belli olacak. Hükümet güvenoyu alırsa göre- ve devam edecek, demokratik me- kanizma yeniden işleyecek. Cephe Hükümeti’nin günahları ve sevapları ile tarihe geçmesi la- HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Kader Değilmiş Geçenlerde National Geographic’te ABD’nin küçük bir maden kasabasında yaşanan bir felaketin belgeseli vardı. “Kömür Madeni Felaketi” (Coal Mine Disaster) adlı bir belgesel bu meraklıları için... Kömür madenine inen işçiler, beklenmedik bir biçimde galerilere hızla dolan su nedeniyle bir anda kapana kısılıyorlar. İçlerinden daha şanslı olan bir bölümü, havalandırma koridorunu bularak kurtuluyor. Ama selin geldiği bölümde kalan 9 kişilik ekip buradan çıkamıyor. Yukarıda durumun farkına varan yetkililer ve işçiler hemen olay yerine gelip ne yapacaklarını düşünüyorlar. Saatler geçtikçe bütün kasaba alana toplanıyor, kameralar, gazeteciler geliyor. Mühendisler, içerideki suyu boşaltmak için bir yol arıyorlar ve bulabildikleri bütün pompaları kullanıyorlar. Ama bu çok işe yarayan bir çaba değil, çünkü su çok fazla. Bunun üzerine dev bir matkap getirip içeriye bir boru indirmeyi düşünüyorlar. Saatler sonra dev matkap bulunuyor. Çalışma başlıyor. Matkap tam 60 metre aşağıya inecek. Bu arada içeride mahsur kalan işçiler artık umutsuzluğa kapılmış durumda. Hem su giderek yükseliyor hem de içerideki oksijen azalıyor. Dev matkabın sesini duymaları onların küçük de olsa kurtuluş şansı doğduğunu düşünmelerine yol açıyor. Ama saatler geçiyor ve hâlâ bir sonuç alınamıyor. Üstelik hiç beklenmedik bir şey oluyor ve dev matkabın ucu kırılarak deliği tıkıyor. Yapılacak iki şey var, yeni bir matkap getirmek ve yeni bir delik açmak ya da suyu boşaltmak ve başka bir yol düşünmek. Ama öncelikle yeni bir matkap o çevrede yok ve bunlar nadir bulunan dev makineler. İkincisi, yeni bir delik açmak da saatler sürecek. Matkap operatörü, mühendisler kanallarla ilgili hesaplamalar yaparken saatlerce uğraşıyor ve matkabın ucunu oradan çıkartmayı başarıyor. Delme işlemi yeniden başlarken aşağıdakiler artık birbirlerine iple bağlanıyor ve cesetlerinin suda kaybolmaması için dua ediyorlar. Matkap aşağıya ulaşacağı sırada mühendisler bir tehlikeye dikkat çekiyor. Delik açıldığında su bir anda işçilerin olduğu yeri kaplayabilir ve onları boğabilir. Bunun üzerine ne yapmaları gerektiğini düşünüyorlar. İçeriye matkabı çalıştıran dev kompresörlerle hava basıp suyu tutmaya karar veriyorlar. Ancak bu hiç denenmemiş olay tam tersi bir etki de yaratabilir. Bu nedenle birinin buna karar vermesi gerekiyor. Vali, işçilerin ailelerinin, tüm kurtarma çabasındaki kasabanın ve canlı yayındaki televizyonların önünde, saatlerinin çok azaldığını bu nedenle bu denemeyi yapacaklarını bildiriyor ve sorumluluğu üzerine alıyor. Aradan tam 70 saat geçtikten sonra matkap işçilere ulaşıyor. Borunun içinden gönderilen bir kafesle 9 işçi tek tek kurtarılıyor. Bir ülkede sorumluların, yetkililerin ve bilim adamlarının böyle bir durumda nasıl çalıştığını, daha en baştan, madenin planlarına baktığınız anda içerideki 9 işçiyi “kaderlerine terk etmek”ten başka çare olmadığını düşüneceğiniz bir yerde bile neler yapılabileceğini anlatan bir belgeseldi. Demek ki dedim iki saat izledikten sonra, bazı şeyler kader değilmiş. [email protected] zım. AP Genel Başkanı memleke- ti hükümetsiz bırakmamak için bü- yük çaba göstermiş ve Cephe Hü- kümeti’ni kurmuştur. Ancak ku- rulan böyle bir hükümetin yürü- meyeceği daha başından belliydi. Ancak başka demokratik alter- natif de yoktu. Şimdi ikinci bir cephe hüküme- ti modelini oluşturmak istemesi ha- kikaten insanı şaşırtıyor.” Ecevit güvenoyu almayõ beklerken Demirel, Ecevit hükümetinin güve- noyu almamasõ için kollarõ sõvamõş, eski ortaklarõyla görüşmelere başla- mõştõ. Ecevit’in hükümet kurma görevi- ni aldõğõ günün gecesi Demirel’le ko- nuştum. Seçim gecesi CHP’de zafer şen- likleri yapõlõrken bir grup partili oto- büslerle Demirel’in Güniz Sokak’taki evinin önüne gitmiş, “Nazmiye pa- bucu yarım / Çık dışarı oynayalım” diye bağõrmõştõ. Demirel o geceyi, o seslenmeleri anõmsayõnca sinirinden yerinde du- ramõyor ve: “Hadi bakalım, olsun hükümet. Nasıl olacakmış görelim!” diyordu. 217 evet oyuna karşõ 229 oyla Ecevit hükümeti güvenoyu alamadõ. (21 Haziran 1977 - 21 Temmuz 1977). Milliyetçi Cephe kazanmõştõ! 1977 genel seçimlerinden birinci çõkan CHP güvenoyu sõnõrõna ulaşamadõğõ için iktidar yine ortada kalmõştõ Çankaya zor durumda 2. MC Hükümeti yola çõktõ. CHP ise Korutürk’ü, hükümeti kurma görevi verirken Ecevit’e yazdõğõ mek- tubun içeriği nedeniyle eleştiriyordu. Oysa Baransel’in söylediğine göre Ko- rutürk’ün o mektubu yazmayõ düşündü- ğü günlerde CHP’nin bütün ağõr toplarõ Köşk’le sõkõ temas içindeydiler. Hükü- metin güvenoyu alamamasõ üzerine bu kez mektup üzerinden Cumhurbaşka- nõ’na yüklenmeye, mektubun “Ecevit’in manevra alanını daralttı- ğını” söylemeye başlamõşlardõ. MC’nin yeniden bir araya gelmesini Köşk’ün engellemesini istiyorlardõ. Ko- rutürk, geleneği devam ettirdi ve seçim- de ikinci parti konumuna gelen AP li- deri Demirel’e görev vermeye hazõr- landõ. 5 Temmuz 1977’de Demirel’i davet ederken danõşmanõ Çoker ile basõn da- nõşmanõ Baransel’e, Demirel’e vermeyi düşündüğü bir mektup hazõrlamalarõnõ istedi. Ecevit’e verilen mektubun bir benzerini hazõrladõlar. Mektubu Cum- hurbaşkanõ’nõn onayõna sundular; Ko- rutürk’ün yüzü solgundu. Mektubu okudular, dikkatle dinledi. Sonrasõnõ Baransel’den öğrenelim: “Evet, dedi Cumhurbaşkanı, hazırla- dığınız mektupta üzerinde durulan görüşler gerçekleri yansıtıyor. Ancak Demirel bunlardan da çeşitli mana- lar çıkarıp, mektuptaki ifadelere da- yanarak polemik yoluna gidebilir. Ayrıca bize karşı son derece ölçüsüz ve insafsız davranan bu zata böyle zarif ifadelerle seslenmek doğrusu içimden gelmiyor.” Mektup yerine hükümeti kurma gö- revi verdiğini ifade eden kõsa bir yazõy- la yetinildi. Görev verirken Ecevit’le bir buçuk saat konuşan Korutürk’ün Demirel’i kabulü üç dakika sürdü. Cumhurbaşkanõ; “Demirel’in yö- nelttiği ağır suçlamaların altında kal- mak istemediğini bu hareketiyle gös- termek istemişti”. Demirel, MSP ve MHP ile 2. MC’yi kurdu. (21 Temmuz 1977-9 Ocak 1978) Kazandı mı kaybetti mi?.. 19 77 yõlõnõn Ağustos ayõnda Cum- hurbaşkanõ Korutürk, yaz dönemi çalõşmalarõ için İstanbul-Florya Köş- kü’nde iken kõsa aralõk- larla Başbakan Demirel, Genelkurmay Başkanõ Semih Sancar ve Milli Savunma Bakanõ Sadet- tin Bilgiç ile görüştü. Görüşmelerin konusu Kara Kuvvetleri Komu- tanlõğõ’na yapõlacak ata- maydõ. Yakõn çevresine söyle- diğine göre Korutürk, atama konusunda hükü- metle aynõ görüşte değil- di. Olay patladõ ve geliş- meler şöyle seyretti: Kara Kuvvetleri Ko- mutanõ Namık Kemal Ersun’du. Geçmişte Si- lahlõ Kuvvetler içindeki bazõ kõpõrdanmalarda et- kin roller oynamõştõ ve politikacõlarõ ülke sorun- larõnõn çözümünde yeter- siz buluyordu. Başbakan Demirel’e sempati duy- madõğõnõ çeşitli vesileler- le yaptõğõ konuşmalarda ifade etmişti. O sõrada bir olay ya- şandõ. 3. Ordu’da Kolor- du Komutanõ olarak gö- rev yapan Korgeneral Ali Fethi Esener, Keban Ba- rajõ’nõn açõlõş töreninde Başbakan Demirel’e bir plaket verdi. Ersun Paşa bu olaydan duyduğu memnuniyetsizliği bir mektupla Genelkurmay Başkanõ Sancar’a bildir- di. Politikacõlara şirin gö- rünme amacõnõ taşõyan bu hareketin cezalandõrõlma- sõnõ istedi. Ersun Paşa, 2. MC Hü- kümeti işbaşõna geldikten bir süre sonra görev süre- si bitmeden emekliye sevk edildi. Kara Kuvvetleri Ko- mutanlõğõ’na üç orgeneral adaydõ: 1. Ordu Komuta- nõ Orgeneral Adnan Er- söz, 2. Ordu Komutanõ Orgeneral Şükrü Olcay ve 3. Ordu Komutanõ Or- general Ali Fethi Esener! Kõdem sõrasõna göre kuvvet komutanlõğõna Adnan Ersöz’ün gelmesi gerekiyordu. Fakat Demi- rel, Ali Fethi Esener’in Kara Kuvvetleri Komuta- nõ olmasõnõ istiyordu. Başbakanlõk Esener’le ilgili kararnameyi Koru- türk’e gönderdi. Cumhurbaşkanõ bu ata- maya şiddetle karşõ çõktõ. Korutürk “Askerlikte hi- yerarşi çok hassas bir konudur. Bunun bozul- ması bazı sakıncaları da beraberinde getirir” di- yordu. Başbakan ise Esener’de direniyordu. Köşk ile Başbakanlõk arasõnda yazõşma trafiği başladõ. Sonunda çözümle ilgili formül bulundu. 30 Ağustos’ta üç orgeneral emekliye sevk edildi ve aynõ gün… 12 Eylül kapõyõ aralõyor... Ü ç yõl sonra 12 Eylül 1980 darbesinin lideri olacak, Ege Ordu Komutanõ Orgeneral Kenan Evren, 30 Ağustos 1977’de Kara Kuvvetleri Komutanlõğõ’na atan- dõ. Korutürk’ün görevi sona erdikten sonraki dönemlerde de, 12 Eylül’den sonra da Köşk’te basõn danõşmanlõğõ- na devam eden Ali Baransel’e Kenan Evren’in anlattõğõna göre önünde kõ- demli üç orgeneral varken Kara Kuv- vetleri Komutanlõğõ’na atanacağõnõ “aklının ucundan bile geçirmiyor- muş”!.. 3. Ordu’da süresini tamamladõktan sonra emekli olmayõ bekliyormuş ve bu nedenle eşiyle İzmir’de aldõğõ bir evin eşyalarõnõ yavaş yavaş yerleştirmeye başlamõşlar. 30 Ağustos günü öğleden sonra ma- kam odasõnda çalõşõrken Cumhurbaş- kanlõğõ Hukuk Danõşmanõ Fahri Çoker telefonda Kara Kuvvetleri Komutanlõ- ğõ’na atanma kararnamesinin imza- landõğõnõ söylemiş. Baransel’e söyle- diğine göre “çok şaşırmış”. Altõ ay sonra Genelkurmay Başkan- lõğõ’na getirildi. Genelkurmay Başkanõ Orgeneral Semih Sancar’õn görev süresi iki yõl uzatõlmõştõ. Dolaşan söylentilere göre Sancar’õn görev süresinin bir yõl daha uzatõlma- sõna 2. MC Hükümeti’nden sonra iş- başõna gelen Ecevit Hükümeti karşõ çõ- kõyordu. Sonraki gelişmeleri Baransel, Ev- ren’den dinlemiş: “Beni o günlerde Milli Savunma Bakanı Hasan Esat Işõk ziyaret etti. Ge- nelkurmay Başkanı olarak Ecevit’in beni düşündüğünü, ancak Sancar’ın görev süresinin bir yıl daha uzatıl- mamasının ordu içinde bir rahatsız- lık yaratıp yaratmayacağı konusunda endişeleri olduğunu bildirdi. Ben de Hasan Esat Bey’e, ‘Sayõn Bakan siz hiç merak etmeyin. Koskoca Silahlõ Kuv- vetler, Genelkurmay Başkanõ’nõn gö- rev süresi bir yõl daha uzatõlmõyor di- ye rahatsõzlõk duymaz. Böyle bir işle- me tavõr koyan Genelkurmay Başka- nõ’nõn arkasõndan kimse gitmez’ dedim. Sonra atamam gerçekleşti.” Tabii Orgeneral Kenan Evren, ordu geleneğine göre Sancar emekli olunca Genelkurmay Başkanlõğõ’na Kara Kuv- vetleri Komutanõ’nõn geleceğini bili- yordu. Kara Kuvvetleri Komutanõ da kendisi idi. Evren, “Kısa süre sonra Ec- evit’le Hasan Esat Işık beni ziyaret et- tiler. Ben de iade-i ziyarette bulun- dum” diyor. ...12 Eylül’ün liderleri sahneye girdi SÜRECEK Gazeteci Miser uğurlandı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Geçirdiği kalp krizi sonrasõ önceki gün yaşama veda eden Radikal gazetesinin Ankara gece sorumlu- su, gazeteci Behzat Miser (42), son yolcu- luğuna uğurlandõ. Mi- ser için Radikal gaze- tesi Ankara bürosunda düzenlenen törene, gazetenin Ankara temsilcisi Murat Yetkin, Milliyet gazetesi Ankara Temsil- cisi Fikret Bila, gazetemiz Ankara Temsilcisi Ut- ku Çakõrözer, Miser’in ailesi, yakõnlarõ, arkadaş- larõ ve çok sayõda gazeteci katõldõ. Miser’in cena- zesi Karşõyaka Mezarlõğõ’nda toprağa verildi. Buradaki törene de Miser’in ailesinin yanõ sõra CHP Genel Başkanõ Kemal Kõlõçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Hakkõ Süha Okay, DSP Genel Başkanõ Masum Türker, eski bakan- lardan Erkan Mumcu, eski DSP Genel Başkanõ Zeki Sezer, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi ile eski Ankara Anakent Belediye Başkanõ Murat Karayalçõn, Ankara Sanayi Odasõ Başkanõ Nuret- tin Özdebir ve Türkiye Gazeteciler Sendikasõ Genel Başkanõ Ercan İpekçi katõldõ. 13 bin personel alınacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlõk Bakanlõğõ, 790’õ diş tabibi, 306’sõ eczacõ, 5 bin 865’i hemşire, 2 bini ebe, 1950’si sağlõk memu- ru, 2 bin 416’sõ ise diğer sağlõk personeli pozis- yonlarõnda istihdam edilmek üzere 13 bin 327 sözleşmeli personel alacak. Başvurular, 23-28 Haziran 2010 tarihlerinde “www.osym.gov.tr” internet adresinden yapõlacak. İşadamı Talu’ya ihlal davası İstanbul Haber Servisi - İşadamõ Eren Ta- lu hakkõnda, boşanma aşamasõnda olduğu spiker eşi Defne Samyeli’nin elektronik postalarõnõ izin- siz aldõğõ ve 3. kişilere gönderdiği iddiasõyla 5 yõla kadar hapis cezasõ istemiyle dava açõldõ. Yargõlama önümüzdeki günlerde başlayacak. FOTOĞRAF:NECATİSAVAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle