19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Değinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN H&nsanblr I adadır • dlyen AkşltCöktürKÜ nasıl anlamalıyız? Bağımsız kişlllğlnl koruyan, çevre- sindeetklnliğlnl sürdüren, saygı duyulan özgür bir Insandır o! Kırklı yıllann Ikin- ci yansında Anka- ra'da blr "cadı ka- zanı" kaynatıldığı zaman, kurtuluşu kuzeydoğuya glt- mekte bulan Cey- hun Atuf Kansu içln "Turhal" bir ada glbiydl. o adayla bütünle- şen Kansu; Ana- dolu'yu. Anadolu Insanını tanıma- dan gerçek kur- tuluşa vanlama- yacağını anladı. Demek ki döne- min Ankara'sın- dan uzaklaşmak insanın kendine ulaşmasını kolay- laştıracaktı. insan kendini tanıdık- ça, kendinln gerl- slnde dururken daha görkemll göründükçe.Ak- şltGöktürk'ün sözü yenl blr an- lam kazanıyor. Her ne kadar "Iklncl Yenl", 50 kuşağım aşan blr "güvencin curna- tası" sayılsa da, Aydın Şlmşek, bu kuşaktaki ozan- larda "başat blr slyaset anlayışı" görmese de, "Bu kuşağın her ya- zan bir adadır" demek gereğlni duyuyor. içimizdeki adalar Aydın Şimşek, Altın Portakal'daKomal özer Şiiri Toplugörüş- mesi'nde değişmeceli bir söz olarak "ada"yı kullanırken: "Genel çiz- gisini bireyleştirme üzerine kurmuş olan kuşağın yazarlan, hayatın tüm alanlanna yönelik ve sanatsal çalışmalarda sınır tanımazlar" demeyi de unutmuyor (İZ'İM, Kemal özer Şiirinin Genel Başlıklan, Mayıs-Hazi- ran2010). Aydın Şimşek "Adaiar Kitabı" adındaki şiirler toplamıyla "2010 Ceyhun Atuf Kansu Şiir ödü- Hi"ne değer görüldü. Uzak bir adanın gorkemli yalnızlığı içindeki Ceyhun Atuf Kansu'yu anarak Aydın Şimşek'in şiirli dünyasına geçmek daha anlamlı olacak. ESKİTÜRK DİL KURUMU ZAMANI Seçici Kurul Üyesi Emin özdemir, yalnız bir biçem özelliği olarak değil, bir saygı borcunu ödemek için. ödülle ilgili görüşlerini "Ceyhun Atuf Kansu'ya Mektup" olarak düzenler. Ceyhun Atuf'un şiirli dünyasından geçerek odülü kazanan ozana gelmek Emin özdemir'in yıllar süren çalışmasında gelenek oluşturmuştur. Emin özdemir, Ceyhun Atuf Kansu'daki top- lumcu duyarlığı anımsatırken ondan el alan ozanda bir kan bağı arar. En azından toplum so- runlanna ikji duymayan bir ozan kimliği olmama- sına özen gösterir. Ceyhun Atuf Kansu'yu tanımış olmak ayncalık- tır. Eski Türk Dil Kurumu günlerimizde o bizim en yakınımızdı. Emin özdemir de, Adnan Bin- yazar da anımsar: Yazı Kurukı toplantılanmız özel bir şenlik içinde geçerdi. Benim şakacı dav- ranışım en ağır toplantılan bile yumuşatırdı. Ceyhun Ağabey koltuğuna gömülür, sigarasın- dan bir derin soluk alır, Türk Dili dergisine gelen şiirleri okuyuşumu dinlerdi. önce onun gorüşünü alırdık. "Bombok!" derdi. "Ama falancanın şiiri" diye açıklamaya çalışır- dık. Koltuğundadoğrulur, "Bir bakayım şuna Mustafa" derdi. "Eh, fena da değil be çocuklar" derdi. Emin özdemir de, Adnan Binyazar da anımsa- mış olmalı: Bir "Yazı Kurulu" toplantısından son- ra Cebeci'de, Tıp Fakültesi Hastanesi'nde yatan Tahsin Saraç'ı yoklamaya gitmiştik de, çimenler üzerinde Ceyhun Abi takla atmıştı. Kötülüklerden uzak bir bahar akşamıydı. Ama Tahsin Saraç'ın röntgen filminde bütün goğsünü dolduran kocaman bir yürek vardı. Nice toplum- sal baskılaıia içini daraltan bir yürek. DAR ZAMANLAR Nazım Hikmet, cumhuriyetin ilk dönemindeki dayatmalara aldırmayan bir ozandı. O aldırmazlık nice çilelerden geçmesine yol açtı. "40 Kusağı Toplumculan", Ikinci Dünya Sa- vaşı'ndaki yıkımlann, çelişkilerin tanığı olmuşlar- dı. 80'li yıllardan sonra baskı dönemlerinin acısını çeken "Yenl Toplumcular", topluma değişik bir açıdan bakmak gerektiğine inandılar. Aydın Şimşek 80'li yıllarda şiire girdi. Her şiir kitabının bir bütün oluşturmasına özen gösterdi. "Susmalar Kitabı" ile "Sesler Kltabı"nda bu bütünü görmeyenler"Adalar KJtabTnı yeterince degeriendiremez. Fahri özdemir mi söylemişti? Günümüzde 12 bin ozan varmış. İnsanın inanası gelmiyor. Seçici kurulda nice ozan adaylan konuşulur- ken Emin özdemir bozulan şiirte ilgili şöyle yargı- lara vanyor "Türnceleri kınp alt alta ya da yan yana dizile- meyi şiir sanıyorlar. Bir de imge sakjınına yaka- lanmışlar ki anlatılır gibi değill Şuradan buradan devşirdikleri, aralannda çağnşımsal hiçbir kan bağı olmayan imgeleri üst üste yığıyor, bu yığışı- mı şiir diye adlandınyorlar." (SİNCANİSTASYO- NU, Mayıs2010). Emin Özdemir, "Adalar Kitabı"yla ödülü kaza- nan Aydın Şimşek'le ilgili gerekçeyi şöyle açıklı- yor: "Aydın Şimşek, ada imgesinin odağına insanı yerleştiriyor, onun ölümsüz sesini, bu sese yan- sıyan aşkını, acısını, yalnızlığını yogun, kan ba- sıncı yüksek bir dille şiirleştiriyor." Aydın Şimşek, Akşit Göktürk'ün ada imgesine getirdiği yorumla şiire giriyor: "Bir ada ortamı, kendisini belirleyen, dışanya kapalılık, kendisiyle sınırianmışlık, duran-zaman biçimi gibi özellikleriyle 'dışan'nın, dış dünyanın karşıtıdır." Nice yenilgilerden sonra insan kendine çekil- mek ister. Aradığı ada o iç dinginliğidir. Hele de bir sevi yenilgisinden geçiyorsa, kendine sığın- ması kolay değildir: "Sen de gidince bir ada aradım anladım çok zormuş adasıziık..." Kendi içindeki adaya çekilmek, orada benliğini bulmak insana bilgece bir ruh yeteneği kazandı- rabilir. Ama insanın kendini yalnızhkla sınaması kolay değildir. NediyorduMetinEtoğlu: "Yalnızlık koyar insana Toprakölür.suölür. Eski Robenson, hani şu bildiğimiz Aşktan ve gayeden uzak." Kendini yalnızhkla sınayan Aydın Şimşek nes- nelerin öte yüzünü görür: j "Va/vaç bir taş oturur önümüzde Birazdan toza dönüşecek elbet." KAÇADAVARİÇİMİZDE? Bir ozanın yaşama serüvenindeki iniş çıkışlan ada imgesiyle bütünleştirmesi, sevi ilişkisinin ay- nntılannda nice yenilgilerden geçmesi, bunlan değişik adalar halinde yaşaması, yaşamanın an- lamı olarak yorumlanabilir. Ama sevi de kurtarmıyor insanı. Içimizden ge- çen o rüzgâr nerde? "Kumlardan yapılmış aşk ve derinden gelen dakja." Üstümüzde çağın acımasız karanlığı varken, devleti ele geçiren erk ölüm buyururken, Tann in- sandan elini çekmişken, hangi sevi insanı kurta- racak? "Ey ölümlerden ölüm buyuran erk, ben sana çoktan itiranm bu tende Çağın devleti de tannsı da benden uzakta, yolu karanlıkdilllalolsun." Böyle bir yenilgiden geçen insanı sevi ilişkisi iyileştirir mi? SAYFA 22 Aıııu AyOııı ^ımyeK leh uir uOuUuıı Uogıı. ıv ı mizdeki takımadalardan söz açıyor. Belki de irili ufaklı yüzlerce ada var içimizde. Sevi dediğimiz büyülü iliski bir "Ada Yoteukığu"na çıkmak değil midir? "Biraşkın sokağından çıkıp Akşamın nefesine dayâdın sabnnı Uzun uzun öptüm derin gözterini Sesini öptüm, kelimelerini acılannı Geçip giden zamanda kalan kokunu Huzursuz taylann soluğundan çıkıp Yollann tozkı dualanyla geldin Acılann, kelimelehn, yorgunluğun kaldı Geçip giden yaz yağmurlannda EHerimizde susan çocuklar indiler bahçelere Anılanmızda büyüyen adalardan birmasal." Nice sevi ilişkisi anılarda kalmıştır. Yalnızlığa düşmenin üzgünlüğüdür o anılara dalmak. Ger- çek bir seviyi korumak kolay değildir. Artık ken- dimizden usanıyoruz. Nazım Hikmet "Hapiste Yatacak Olana Bazı ögütJer" verirken diyor ki: "Birdekimbilir sevdiğin kadın seni sevmez olur ufakişdeme yemyeşil bir dal kınlmış gibi getir içerdeki adama." İnsan "içerde" olmasa da o kırgınlığın acısını çekebilir. Aydın Şimşek de, "içerde" olsa bile, yaşamaya ilişmenin sevi gücüyle dacağına inanıyor. Kıriara dalıp gitse bile yine kendine, kendi yalnızlığına dönüyor insan: "Uzun günleryaşadım hap'ishanelerde, boynumu hiç çekinmeden uzatbm aşk için...aşka. Hapishanelerie aşk arasında iliştim hayata, durmadan yeniledim kendimi bir başka getecede. Aşk, evlerde tutsaktı, insanlar hapishanelerde. Ben bir ada sessizliğinde yaşlandım." SEVİ OLMASAYDI Aydın Şimşek'in "Adalar Kitabı" kendimizle ödeşmeye çağınyor bizi. Kendimizi sevi ilişkisiyle sınamamız yeterli olmayabilir. Fuzuli diyor ki: "Aşk imiş her ne vâr âlemde llm bir kfl ü kal imiş ancak." Sevi olmasaydı yaşamaya direnmeyi. kavganın içinde olmayı öğrenemezdik. "Susmalar Kitabı"ndaki suskunluğun altında bile sevi vardı. Ne diyordu Şükrü Erbaş: "Aşkın kaçınılmaz olarak coşkuyu içerdiği se- sin, 'sesler'in her şeyi tüketen o ucuz çoğullu- ğundan. o çoğulluğun ortak akjısından, dolayı- sıyla saygısız bir saldından korunması için sus- maya dönüştürükjüğü, bize susmanın çoktan unuttuğumuz erdemini işaret eden şiirler toplamı, -Susmalar Kttabı". İçimizdeki adaya çekilmek, susmanın dinginli- ğinde acılarımızı yatıştırmaktır. Sevi yenilgisinden sonra bir boşluğa dalarak kendimizi avutmaya çalışıyoruz: "Aşk deniyor boşluğa ve dolup boşalıyor boşluk..." Ama Ceyhun Atuf Kansu Tumal'a çekilirken, ormanlarla çevrili o adada, Anadolu insanını keş- federken umutsuz değildi. Kızamıklı çocuklann izbe evlerine bir kış güneşi gibi sızarken, en on- maz acılann seviyle yatışacağına inanıyordu. Aydın Şimşek, Ceyhun Atuf'tan el alan bir ozan. Sevi aydınlığının gücünü öğretiyor bize. "Dayandım aşk ile yürüttüm gemiyi" diyerı "Cahtt Srtkı Tarancı gibi "Gönül Adası n ndan bakıyor toplumun karmaşık yapısına: "Sokak ağzına kadar kan... Kanöpüyorbabalar. devtet kan olup akıyor iki tenin arasından cehennem yaratarak uzaklara düşen yalnızlık büyüyor heryerde." Aydın Şimşek, ada yalnızlığından suç toplu- muna bakarken sevi ilişkisinin gücüne inanıyor. Ada imgesini düşlem gücümüzde yeniden yaşa- tırken sevi ilişkisiyle kendimizde bir başka insan oluştuğuna inanalım. • Bu sayiayla iletişim kumbilmek için dergUerinizi ve ı kıtaplannızı aşağıdaki admse gönderinu: \ Mustafa ŞerlfOnaran \ Hekimküy Sıtesi 20. Sok. No: B 06800 Ûmitkûy-Ank. Tel.: , (0312)235 9111-23623 46 | C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle