20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2010 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Bu Zafer Hem Haberal’ın, Hem de Demokrasinindir Ergenekon davasından 2009 ylında gözaltına alınan ve 15 aydır tutuklu bulunan Prof. Mehmet Haberal kendisi hakkında tutuklama kararı veren ve tahliye taleplerini gerekçesiz reddeden yargıçları dava etmişti. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, davalıların dokuzunun Mehmet Haberal’a 1500’er lira tazminat ödemeye mahkûm etmiştir. Böylelikle, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kararıyla Mehmet Haberal’ın içeride tutulmasının hukuki bir karardan çok, haksız bir fiilin neticesi olduğu tebeyyün etmiş bulunmaktadır. Bu karar, Mehmet Haberal’ın kendisini içeride tutan cüppe sahibi kişileri hukuk ile ezmesidir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kararı, Ergenekon şakşakçılarının suratına indirilmiş bir şamardır. Şimdiye kadar hep söyledik, Ergenekon davasında hukuk dışı davranışlar olmaktadır. Belki sanıklar içinde, hukuka aykırı davranmış kişiler vardır. Ama öte yandan, iddianame ve sorgulamalar o denli izana aykırıdır ki toplumun vicdanının rahatsız olmaması mümkün değildir. Kararda Haberal’a sorguda sorulan 180 sorudan hiçbirinin terör ve terör örgütü ile ilgili olmadığı anlaşılmaktadır. Oysa Haberal hakkındaki suçlama terör örgütü kurma ve yönetmektir. Bu husus davanın özünü etkileyecek önemdedir. Bir de ülkemizde ne yazık ki hukukçular ile hukukçu geçinenlerin öz ile ilgili görmedikleri bir başka husus vardır ki o da tutuklamadır. Tutuklama, usul hukukunda öngörülen bir tedbirdir. Tutuklama kurumunun uygulanması için, suçun vasfının yanı sıra başka hususların da bulunması gerekmektedir. Eskiden suçun ağır cezalık olması, tutuklama için öngörülen koşullardan biriydi. Şimdi ise tutuklama için öngörülen suçlar kanunda sayılmıştır. Ama bu da yetmez tutuklama kararının verilmesi için. Aynı zamanda sanığı suçu işlediğine dair kuvvetli belirtilerin bulunması da şarttır. Yukarıdaki koşullara ek olarak, aynı zamanda sanığın kaçma veya delilleri karartma yahut da sanıkları veya tanıkları etkileme şüphesinin bulunması gerekmektedir. AİHM’nin aradığı koşul bütün bu ölçütlerin bulunmasıdır. Yoksa yalnızca suçun belirli suçlar arasında sayılması ve sanığın bunu işlediği yolunda kuvvetli belirtilerin olması yetmez, kaçma ve delilleri karartma şüphesinin de bunlara ek olarak mevcut olması zorunludur. Bütün bu hususlara Haberal özelinde göz atalım: Mehmet Haberal’a terör örgütü kurmak ve yönetmek ile ilgili bir soru bile sorulmamışken, bu suçun işlendiğini dair kuvvetli belirtilerin neler olduğu ileri sürülebilir ki? Eğer öyle bir belirti var ise bu sanığa sorulmaz mı? İnsaf! Mehmet Haberal’ın kaçma şüphesi bulunmadığı ise açıkça ortadadır. Nitekim tutuklama ve tahliye taleplerinin ret kararlarında, kaçma şüphesini belirten ve kanıtlayan tek sözcük bile yer almamaktadır. Zaten genelde tutuklama veya tahliye talebinin ret kararlarında doğru dürüst bir gerekçe yazılmaya tenezzül bile edilmemektedir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin kararını okuyan izan sahibi bir kişi şunu söyler: -Demek ki Haberal’ın özgürlüğü hukuka aykırı olarak kısıtlanmış, yani ona karşı hukuk kılıfına uydurulmaya çalışılan bir suç işlenmiştir. Suçun mağdurları konusunda daha ileri gidip şunları da ekleyebiliriz: -Haberal şifa dağıtan bir hekim olduğuna göre, onun özgürlüğünü gasp edenler aynı zamanda, onun tedavisinden mahrum kalan insanların hayatlarıyla da oynamışlardır. Bir operatörü mesleğinden men edecek, kim bilir belki de onu bir daha yeniden hiç icra edemeyecek şekilde özgürlüğünden yoksun kılmak, yalnız ona değil, aynı zamanda topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Aynı husus, diğer tutuklular, örneğin Balbay ve Tuncay Özkan konusunda da geçerlidir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararı, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaya yetmese bile, tescil etmeye yaramıştır. [email protected] AKP hükümeti seçim öncesi sosyal güvencesi olmayanlarõn oylarõ için süre uzatõmõna gidiyor Yeşil kart yine rüşvet olduAYŞE SAYIN ANKARA - AKP hükümeti, ge- lecek yõl yapõlacak genel seçimler öncesinde, yeşil kart ‘kartı’nõ yi- ne elinde tutacak. TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün kabul edi- len yasayla, yeşil kartlõlarõn Sosyal Güvenlik Kurumu’na devri 2012 yõlõna ertelenirken muhalefet hü- kümeti, “seçim rüşveti” vermek- le suçladõ. TBMM Genel Kurulu’nda önce- ki gece kabul edilen yasayla, yeni öğretmen ve polis kadrosu açõlõrken AKP’nin 2007 seçimleri öncesinde “bol keseden” dağõttõğõ yeşil kart uygulamasõnõn 2 yõl daha sürdürül- mesi benimsendi. Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlõk Sigortasõ Yasasõ uyarõnca, 1 Ekim 2010 tarihinden itibaren, yeşil kartlõlarõn SGK kap- samõna alõnmasõ öngörülüyordu. Meclis’te kabul edilen yasayla, 9.5 milyon yeşil kartlõ, sağlõk hizmet- lerinden ücretsiz yararlanmaya de- vam edebileceği gibi, vali ve kay- makamlar, yeni yeşil kart da vere- bilecek. AKP hükümeti, Temmuz 2007 seçimleri öncesinden sayõsõ 14 mil- yonu bulan yeşil kartõn, 5 milyon 340 binini, seçimlerden kõsa süre sonra, 31 Ağustos 2007’de “oto- matik vize” sistemini gerekçe gös- tererek iptal etmişti. MHP Kahramanmaraş Milletve- kili Mehmet Akif Paksoy, yeşil kart uygulamasõnõn tek amacõnõn “erken veya zamanında” yapõla- cak seçimlerde, bu alanõn istismar edilmesi olduğunu savunarak, “Tıp- kı elektriksiz köylere beyaz eşya dağıttığınız gibi seçim zamanı yeşil kart dağıtacaksınız” dedi. BDP Muş Milletvekili Nuri Ya- man ise, AKP’nin “sosyal devlet” ilkesini nedense hep seçimler ön- cesinde anõmsadõğõna dikkat çeke- rek şu görüşleri dile getirdi: “Tab- lo göstermektedir ki iktidar Do- ğu Anadolu ve Güneydoğu Ana- dolu bölgelerini gerekli yatırım- ları yapmayarak, insanları iş sa- hibi haline getirmeyerek çalış- maya müsait bu nüfusu adeta ya- rattığı sadaka kültürü ile bir oy deposuna dönüştürmüş ve bu gayretlerini de maalesef sür- dürmektedir.” AKP’nin TBMM’den geçirdiği yeni düzenlemeyle, 2007 seçimleri öncesinde “bol keseden” dağõttõğõ yeşil kart uygulamasõnõn 2 yõl daha sürdürülmesi benimsendi. Yasayla, 9.5 milyon yeşil kartlõ, sağlõk hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaya devam edebileceği gibi, vali ve kaymakamlar, yeni yeşil kart da verebilecek. TBMM ADALET KOMİSYONU Taş atan çocuklar yasası alt komisyonda ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Ka- muoyunda “taş atan çocuklar” olarak ad- landõrõlan yasa teklifinin TBMM Adalet Komis- yonu’ndaki görüşmele- rinde, Anayasa Mahke- mesi Raportörü Osman Can’ın, “Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı alması halinde hükümetin bunu yok sayması” yönündeki önerisi tartõşma çõkardõ. Muhalefet milletvekil- leri “Anayasa Mahke- mesi’nin baskı altına alınmaya çalışıldığını” belirterek hükümeti sus- kun kalmakla eleştirdi. AKP’li Abdurrah- man Kurt, Mehmet Emin Ekmen ve Yıl- maz Tunç tarafõndan hazõrlanan, “Taş atan çocuklar”la ilgili tek- lif TBMM Adalet Ko- misyonu’nda görüşül- dü. Komisyon, teklifin komisyonda bekleyen aynõ yöndeki yasa ta- sarõsõ ile birleştirilerek alt komisyona gönde- rilmesini kararlaştõrdõ. Alt komisyon çalõşma- larõnõn önümüzdeki hafta tamamlanarak dü- zenlemenin Meclis ta- tilinden önce çõkarõl- masõ planlanõyor. MHP Ordu Millet- vekili Rıdvan Yalçın, görüşmeler sõrasõnda teklifin ancak bazõ maddelerinin yetişkin- ler ile ilgili olduğunu savundu ve “Niyeti- niz neyse mertçe or- taya koyun” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle