25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
H l - Her yönüyle öyle. Romanda da var işte kamplara bölünmüş bir yurttan ve insanlarından bahsediliyor; kimimiz solcuyuz, kimimiz sağcı, kimi- miz komünist, kimimiz faşist deniliyor. Kırcnış kırılmış. Parça parça, lime lime. Ama yine de aynı bütünün parçasıyız. Hayatlanmız da böyle, taııgomuz da böyle. Aksak ritimli. Hem neşeli hem hüzünlü. Romandaki karakterler de bu ritmin insanı. Asla bir Arjantin tango- sunun hırçınlığı yok, bir yerde mesela çiftetelli başlayıverebiüyor ansızın. - Bir Selim 1leri klasiği şeytanminare- îeri metaforu bu yapıtınızda da karşı- mıza çıkıyor... - Şeytanminareleri beni çocuklu- ğumdan beri müthiş etkileyen bir şey. Onuıı içindeki aslmda sadece bir yan- kımadan ibaret olduğunu bilsem de o uzaklardaıı gelen boğuk seslenişle bü- yülenirim. Şeytanminarelerini o başta da bahsettiğimiz nadir otoriter aııla- rımdan birinde Fatma Asaf a ben ya- madım. - Hiç de sevmedi Fatma Asaf, gıcık oldu hatta... - (Gülerek) Çok kızıyor. Şeytanmi- nareleri içinde bir diken gibi... Kızdı mı da küfür gibi sarf ediyor bu kelime- yi adeta. Çünkü bir türlü duyamıyor Ufuk Işık'ın duyduklarını, o tango- yu... - Bu Yalan Tango'da hayli söylenme- ce, nitelemeyi mazur görün hayli ''iç dırdır" var ki o "iç dırdır" biçeminizde bir "iç tirad"a dönüşüyor... Füsun Akath da bir yazısında "vıdı vıdı" demişti çok hoşuma gitmişti. Çok da zor çünkü yazınız bitnıiyor, bi- temiyor, dallanıp budaklanabiliyor, sü- rüklenebiliyorsunuz. Ama ben galiba en çok bunu seviyorum. Her Gece Bodrum'da da bu "dırdır", "vıdı vıdı" yoğun. Bunu sevmem de, gelişmemdc itici gücü olan birtakım romanların da etkisi var. Virginia Woolf un Dalgalafı mesela. Kişiliğimle de ilgili tabii, ben bir şeyi kafamda 150 kere talılü ede- rim, yaptığım şeye bin kere pişman olurum. Bin kere kendinıi haklı zanne- der, sonra bin kere daha haksız oldu- ğumu idrak ederim. Yani bu dırdır be- nim iç dünyamda da hep vardır. Onun olmadığı bir romanı düşünmek iste- mem. "Bu Yalan Tango" da benden bir iç dırdır daha oldu! (gülüyor.) "BU COĞRAFYA, İNSANINA ACI ÇEKTİRMEYE FAZLA ODAKLANIYOR" - Edebiyattmıztn unutulmaz isimleri, Bu Yalan Tango'da birer karakter ola- rak karşımızda, Fatma Asafın anılarm- dan süzülüyor imgeleri birer birer... - "Pişman, yapayalnız bir adamdı Yahya Kemal", "Tanpınar çok yalnız- dı, yakından tanıdım onu" diyor bir yerde Fatma Asaf mesela. Nurullah Berk'i özlüyor, Sabahattin Ali'yi özlü- yor ve katilinin üç beş sene yatıp sırra kadem basışına isyan ediyor. Ni- hal Atsız'ı, Ibra- him Çallı'yı anımsıyor, iste- meye istemeyc resimlerini sattı- ğında bilhassa. Hüseyin Rahmi Tanpmar'ı, hatta Virginia Woolf u da anımsıyor sık sık. Fatma Asafı anlatırken onlar- sız olmazdı. O dönemleri dü- şündüğümüz va- C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1055 kit bu insanlar aynı çevrede yaşamış, üreüııiş. O çağı iki türlü anlatmak mümkündü, ya sahte isimlerle bir çev- re, sosyal ortam çizecektim ya da ro- mana gerçek isimleri ve kişilikleriyle dahil edecektim. Ikincisini tercih ettim öteki türlüsü eğreti duracaktı. Tüm o insanlarm en önemli ortak noktası da üzerlerindeki baskıydı. Yakın çağın sa- natımızın, hayatımızın üzerindeki etki- leri, maruz kalınan baskılar yani ada- mrn Karacaahmet Mezarlığı'nda resim yapıyor diye başına gelenler, bütün bunlar romanda geçmeliydi, anımsatıl- malıydı diye düşündüm. Yani baskıya karşı bir tavar da var Bu Yalan Tan- go'da. - Fatma Asai'da romanın biryerinde Sabahattin Ali ve Nihal Atsız için "Çok iyi arkadaştıîar" diyorkavgalarmı üstü örtülü anımsatırken... - Ben çok yakın arkadaşlıkları oldu- ğunu daha önce hiç bilmiyordum çün- kü baktığınızda Nihal Atsız'ın lçimiz- deki Şeytanları gayet eleştirel bir ro- man aynı şekilde Sabahattin Ali'nin Içimizdeki Şeytan diye ona verdiği bir cevap var. Kıyasıya bir savaş gibi. Ama sonra Sevengül Sönmez, Sabahattin Ali'nin mektuplarını yayımladığı vakit çok şaşırdım. Ozellikle Atsız'ın yazdığı mektuplardan çok yakın dost oldukları ortaya çıkıyor ve ne oldu ki o dönem böylesine birbirini yok eden insanlar haline dönüştüler. Dava açmalar falan. Biraz da bunların tekerrür etmemesi isteğiyle bunları yazıyorum galiba. - yine Fatma Asaf romanda "Mudu insanlarm hikâyelerini yazamıyorum " dediğinde çok da iyi anhyoruz bu ne- denle? - Çünkü insanma acı çektirmeye faz- la odaklanıyor bu coğrafya. Mutsuz in- sanlar ordusu gibiyiz. - Bu sahicilikler görecesindc senaryo kıvammda akmaya bashyor Bu Yalan Tango... Roman hayat konulu "hazin " bir Türk filmi olarak sonlanıyor ade- ta... - (Gülerek) Vallahi evet... Tam şizof- renik bir Türk filmi oluyor. Bir tarafta insani gel-gitler, ağdah bir melodram işte hıçkırüclar falan... Derken birden- bire ironik bir tarafa doğru koşmaya başlıyor. Muzip espriler, komik laf söylemeler falan alıp başmı gidiyor... Sonra yine bir yerde ciddileşiyor daha doğrusu ciddileşmeye çalışıyor. Çünkü fark ediyorum ki yazarken ipin ucu kaçmış... Onun için ne kadar uğraştım tekrar ciddüeşmesi için anlatamam... Yazarken bir harita, plan program gö- zeunediğim için, alıp başunı gidebildi- ğim için bu gel-gitlerde canun çıktı so- nunu acıklı bitireceğim diye. (gülüyo- gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Bu Yalan Tango / Selim 1leri/Eve- rest Yaymlan/ 376 s. Camze Akdemlr Ne sellnt Iteri... 28 ÇELEBl \BRAH\IAZEK'\BURDURLU HA.SAN AÜ YÜCEL AR'lf N\HAT HASENE ILGW \SWA\LVVIKKAET ERTAYLAN , • . NAKMK GÛRGÜNA-V BELÜ SAYFA 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle