12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 2010 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Kara Yıldönümü: 6 Mayıs Demokrasi tarihimizin kara yıldönümlerinden birini daha yaşıyoruz; 38 yıl önce bugün, 6 Mayıs 1972 sabaha karşı, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildiler. İnfazdan hemen hemen altı ay önce 9 Ekim 1971 tarihinde Ali Elverdi başkanlığındaki, iddia makamında Baki Tuğ’un bulunduğu askeri mahkemece o zaman yürürlükte olan Türk Ceza Kanunu’nun 146. maddesi gereğince idama mahkûm edilmişlerdi. İdam cezaları onaylanmak için parlamentoya geldiğinde, İnönü ve Ecevit aleyhte oy kullanırlarken Süleyman Demirel idamın lehinde tavır almıştı. Demirel daha sonra, Ali Elverdi’yi AP’den milletvekili olarak atayacaktı. Altı ay süresince aydınlar, demokratlar, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının infazlarını engellemek için kampanyalar yürüttüler ama başarılı olamadılar. Türkiye’de, Süleyman Demirel’in başını çektiği sağ kesim, Deniz Gezmiş’lerin idamlarını, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamlarına bir misilleme olarak görüp göstermişlerdir. Sanki bir ayıbın utancı, başka bir ayıpla giderilirmiş gibi... Deniz Gezmiş’lerin idamlarıyla birlikte Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın asılmaları ayıbına bir yenisi eklenmiş, 16-17 Eylül 1971 tarihinin yanında bir kara gün daha yaşanmıştır. Demokrat Parti’nin iktidar dönemi için ne düşünürseniz düşünün, dilerseniz, Türk demokrasisinin bugüne dek süren kimi hastalıklarının tohumlarının o dönemde atıldığını ileri sürün, sanırım yine de içinize sindiremezsiniz o idamları. Şahsen ben ne o idamları içime sindirebiliyorum ne de DP’nin siyaseten mahkûm edilmesine taraftar olmama karşın, Yassıada Yüksek Adalet Divanı hukukunu... Deniz Gezmiş’lerin idamına da aynı nedenle karşı olmamın yanı sıra, aynı zamanda o davadaki kararın hukukun kendisine aykırı olduğu, o davada suçun unsurlarının oluşmadığı için idam kararının aslında bir cinayet olduğunu düşündüğüm için de karşıyım. O idam cezasını verenler, hukuki bir cinayet işlemişlerdir. O idam kararını oylarıyla onaylayanlar, üç idama karşı üç idam misillemesi ile yanıt vermeye kalkarak bir ayıba yeni bir ayıp, bir utanca yeni bir utanç ekleyerek, siyasi bir cinayetin ortak failleri arasında yer almışlardır. “Anayasayı tebdil, tağyir ve bu kanunla kurulmuş Büyük Millet Meclisi’ni iskata veya vazifesini yapmakten men’e cebren teşebbüs” olarak nitelenen suçun oluşması için yalnız cürmi kasıt yetmez. Cezacıların da belirttiği gibi, bu suçun işlenebilmesi için, aynı zamanda “elverişli vasıtaların” bulunması gerekir. Elverişli vasıtalar ise iki Kalaşnikof, üç tabanca, beş militan olmayıp toplar tüfekler, uçaklar, donanmalar, kolordular, ordular gerekmektedir. Bunlar olmadığı zaman suçun unsurları tamamlanmış olmaz. Örneğin elli kişi, hep birlikte bu suçu işlemeye karar verseler ve ellerine geçirdikleri ekmek bıçaklarıyla Ankara’ya doğru yola çıksalar; bu suç oluşmamış ve bunların o zamanki TCK 146/1’den mahkûm edilmeleri hukuken mümkün değildir. Bu tartışma yalnızca geçmiş olaylarla ilgili değil. Günümüz için de önem taşımakta. Çünkü Deniz Gezmiş’ler olayında, cebir şiddetle rejimi değiştirme sonucunu doğurmaya elverişli vasıtalar oluşmadığı için suçun tekemmül etmemiş olan unsurları, bazı hallerde silah, top tüfek, ordu kolorduya gerek kalmadan da oluşabilmektedir. Elverişli vasıtalar, devletin erkini ele geçirmek için gereklidir. Ama biri veya birileri, devletin erkini, şu ya da bu şekilde, hatta yasal yollardan eline geçirdikten sonra, bunu örneğin anayasanın temel niteliklerini çiğneyerek rejimi değiştirmek için kullanırlarsa, ceza hukukçuları bunu “manevi cebir” olarak nitelemekte ve suçun unsurlarının oluştuğu görüşünde birleşmektedirler. Eski Türk Ceza Kanunu’nun 146. maddesine karşılık gelen bugünkü Yeni Ceza Yasası’nın 309-311. maddeleri ise manevi cebir unsurunun varlığı halinde uygulanabilecektir. Garip bir ülke; Türkiye, yasalar çıkarılırken de, yorumlanırken de, uygulanırken de garip... [email protected] Devlet Denetleme Kurulu’nun raporunda, dinlemelerdeki keyfiliği önleyici tedbirlerin alõnmadõğõ belirtildi Telekulak sõnõr tanõmõyorFIRAT KOZOK ANKARA - Cumhurbaşkanlõğõ Devlet De- netleme Kurulu (DDK), toplumsal bir korku mekanizmasõ haline dönüşen telefon dinleme- lerini mercek altõna aldõ. Kurulun raporunda, dinlenecek kişilerle ilgili yeterli sõnõrlamala- rõn bulunmadõğõ, toplumun tamamõnõn dinlen- mesinin önüne geçecek bir ölçüt olmadõğõ, şüphe seviyesi ve yoğunluğu aranmadõğõ ve keyfiliği önleyici tedbirlerin alõnmadõğõnõn al- tõ çizildi. DDK’nin Telekomünikasyon İleti- şim Başkanlõğõ’nõn faaliyet ve işlemlerinin denetlenmesine ilişkin rapor- da, yasal düzenlemelerdeki eksiklikler ve belirsizlikler şöyle sõralandõ: ? İstihbari amaçlõ iletişimin denetlenmesinde, tedbirin uy- gulanacağõ kişilerle ilgili ye- terli sõnõrlama getirilmemiştir. ? Önleme amaçlõ iletişimin denetlenmesi için son çare prensibi getirilmemiştir. ? Toplumun bir kõsmõnõn ve- ya tamamõnõn mahkeme kara- rõyla önleme amaçlõ olarak ile- tişiminin tespit edilmesinin önünde engel yoktur. ? Önleme amaçlõ dinleme yapõlma imkânõ olan suçlarõn işleneceğine ilişkin şüphe sevi- yesi ve yoğunluğu aranmamaktadõr. ? Terör örgütü faaliyeti çerçevesinde dinle- melerin müteaddit defalar uzatõlma olanağõ- nõn bulunmasõ, keyfiliği önleyici güvenceler bakõmõndan sõnõrlandõrõlmõştõr. ? Adli amaçlõ iletişimin denetlenmesindeki “kuvvetli şüphe” tabirinin ne olduğu tam olarak netleştirilmemiştir. ? Mobil telefon yerinin tespitinin hangi hal- lerde kullanõlmasõ gerektiği ile hâkim yetkisi- nin sõnõr ve şartlarõ gibi konular tam ve açõk- lõkla düzenlenmemiştir. Raporda, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun sorumluluğuna ilişkin “Teleko- münikasyon hizmeti veren işletmecilerin denetiminde, milli güvenliği olumsuz etki- leyebilecek bazı tespitler yapılmıştır. Tele- komünikasyon İletişim Başkanlığı’nca ya- pılan denetim sonuçlarının Bilgi Teknoloji- leri ve İletişim Kurum Başkanlığı’na iletil- mesine rağmen, kurul tarafından gerekli işlemler yapılmamıştır” ifadesi kullanõldõ. Raporda mahkeme kararlarõ ve savcõlõk ta- leplerine ilişkin şu görüşlere yer verildi: ? İletişimin denetlenme- sinde en önemli problemler- den birini tedbirin hukukili- ğinin gereği gibi denetlene- memesi oluşturmaktadõr. ? Mevzuata aykõrõ bir biçimde, muhtelif cumhu- riyet başsavcõlõklarõndan dinleme veya kayda alõn- ma işlemi yapõlan tüm nu- maralarõn tespit edilip gön- derilmesine ilişkin talep- lerde bulunulmuştur. ? Dinleme ve kayda almaya ilişkin tedbirle- rin uygulanmasõ sõrasõnda kayõt etmekte kul- lanõlan CD’lerin ses kayõtlarõnõn kapladõğõ alanõn cumhuriyet savcõlarõnca yeterince kontrol edilmediği görülmüştür. ? Dinleme ve kayda alõnma yoluyla yapõlan iletişimin denetlenmesinde, ülke çapõndaki evrakõn tamamõnõn kolluk merkezlerindeki sistemden görülmesi, CMK’nin 157. madde- sinde belirtilen soruşturmanõn gizliliğine ay- kõrõlõk teşkil etmektedir. Sarıgül, Bamir Topi’yi ağırladı Marmara Grubu’nun düzenlediği uluslar- arası bir toplantıya katılmak için İstan- bul’da bulunan Arnavutluk Devlet Başka- nı Bamir Topi, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün daveti üzerine Şişli Belediyesi’ni ziyaret etti. Açılış konuşması- nı yapan Sarıgül, “Osmanlı döneminden bu yana ülkemizdeki Arnavut kökenli yurttaşlarımıza hizmet sağlamaktayız” de- di. Bamir Topi ise “Türkiye ile ilişkileri- miz, kardeşlik temellerine dayanmaktadır. Türkiye ile siyasi ilişkilerimiz mükemmel seviyede, artık ekonomik ilişkilerimizi güç- lendirme aşamasındayız” diye konuştu. Daha sonra Sarıgül, Arnavutluk Devlet Başkanı Topi’ye plaket verdi. Sarıgül Ar- navutluk devlet başkanının ardından Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge İvanov’la makamında görüştü. Sarıgül’e teşekkür eden İvanov iki ülke arasında- ki ilişkilerin güçlendirilmesine önem verdiklerini söyledi. Sarıgül ise iki ülke arasında geçmişe dayanan bir dostluk olduğunu bu dostluğun gelişmesi için ikili görüşmelerin devam edeceğini be- lirtti. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ) YÜRÜTME DURDU AKP Adana’yı yine yitirdi YUSUF BAŞTUĞ ADANA - Büyükşehir Belediye Başkanõ Aytaç Durak’õn İçişleri Bakan- lõğõ’nca görevden alõnma- sõnõn ardõndan kurayla başkanvekilliğine seçilen AKP’li Mahmut Çelik- can’õn başkanvekilliğine yapõlan itirazõ değerlendi- ren Adana 2. İdare Mah- kemesi yürütmeyi dur- durma kararõ verdi. Adana Barosu’na ka- yõtlõ avukat Yusuf Akın- cı’nõn 20 Nisan’da yaptõ- ğõ başvuruyu görüşen mahkemenin kararõnda şu ifadeler kullanõldõ: “İlçe belediye başka- nının, Büyükşehir bele- diye başkanvekili ola- rak seçilmesine ilişkin dava konusu kararda hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmamıştır. Hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işle- min, uygulanması ha- linde telafisi güç zararlar doğuracağından yürü- tülmesinin durdurul- masına...” Mahkemenin verdiği kararõ değerlendiren avu- kat Yusuf Akıncı hukuka aykõrõ gördüğü bir konuda dava açtõğõnõ söyledi. Da- va açõnca çevresinden tep- kiler aldõğõnõ belirten Akõncõ şunlarõ söyledi: “İnsanlarda bir korku var. Ama hukukçular da korkarsa işin için- den çıkılmaz. Yanlışa yanlış denilmeli. Bu ka- rar Çelikcan’ın başkan- vekilliğinden düşürül- düğüne ilişkin bir ka- rardır.” Mahkemenin yürütme- yi durdurma kararõ ver- mesinden sonra Çelikcan ile yarõşan MHP’li Coş- kuntuncel’in başkanve- kili olabileceği bildirildi. Kentte yapõlan yorumlar- da belediye meclisinin ye- niden toplanabileceği ve yeni bir başkanvekilliği seçimi yapõlabileceği de dillendirildi. Tarkan’ın dosyası özelyetkilimahkemede İstanbul Haber Servisi - İstanbul’daki uyuşturucu operasyonuyla ilgili olarak aralarõnda şarkõcõ Tar- kan Tevetoğlu’nun da bulunduğu 17 şüpheli hak- kõnda açõlan dava dosyasõ “görevsizlik” kararõyla Beşiktaş’taki özel yetkili İstanbul Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İstanbul Cumhuriyet Savcõsõ Emin Ateşağaoğlu, tarafõndan hazõrlanan iddianameyi değerlendiren, 3. Ağõr Ceza Mahke- mesi “uyuşturucu madde ticareti yapmak” su- çunun “suç işlemek için teşkil edilmiş örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olduğundan” görevsizlik kararõ vererek, dosyayõ özel yetkili İs- tanbul Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. İddianamede Tarkan Tevetoğlu için “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulun- durmak” suçunu düzenleyen ve 1 ile 2 yõl arasõn- da hapis cezasõ öngören TCK’nin 191. maddesi- nin 1. fõkrasõ uyarõnca yargõlanmasõ talep ediliyor. İKİ YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR Telefon dinlemelerini mercek altõna alan Cumhurbaşkanlõğõ Devlet Denetleme Kurulu tarafõndan hazõrlanan raporda, savcõlõklarõn mevzuata aykõrõ biçimde telefon dinleme talebinde bulunduğu belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle