23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
FERİDE ESEN BİLGİN Bir 23 Nisan daha geçip gitti. İnsan yaşlandıkça, yıllar, aylar, günler hızla geçiyormuş gibi geliyor. Bu hızlı geçişin uyandırdığı korkuyu yenmek için olsa gerek, şimdilerde yaşlanmak yerine ‘yaş almak’ sözcüğü kullanılmaya başlandı. Zaman değişimleri de birlikte getiriyor. Değişimin güzelden yana oluşu yaşama sevinci yaratıyor; o zaman yaşlanmakta olan kişinin yüzünde anlamlı deneyimlerle geçen bir ömrün izlerini görebiliyoruz. Hiç unutmuyorum; bir izlencede yaşlı bir sanatçı estetik ameliyatlar konusunda “Ben yıllar yılar boyu yaptığım, yüzüme anlam katan o çizgilerime kıyabilir miyim, ameliyatla yok eder miyim hiç” demişti. Emekle yoğrulan yaşlı yüzler nasıl anlamlıysa, yaşama sorumluluk boyutunda ilk adımını atan çocuk yüzleri de o denli anlamlı. Geçen 23 Nisan’daki, çocuk yüzlerinde geleceğe olan umudun pırıltılı tazeliği yansıyordu. Ankara’daki törenlerin açılışında görevli biri kız biri erkek sunucu, ‘resmi geçit’ başladığında, görevlerini başarıyla yapmanın sevinci ile yüzleri ışıl ışıl, yerlerine dönüyorlardı... 23 Nisanların alışılmış bir günlük bürokratik yer değiştirme gösterisinde görev alan çocuk yüzlerinde ise arkadaşları arasından seçilmiş olmanın özgüveni yansıyordu. Heyecan ile özgüven arasındaki gelgitler onlarda, bir an önce söze başlama isteği doğuruyordu. Sergilenen, çocuklara özel ‘oyun tadındaki gösteride’ gerçek Başbakan’dan görevi bir gün için devralan 23 Nisan Başbakan’ı güzel kızın heyecan dolu sabırsızlığı, ses tonundaki tınıyla pekişiyordu. “Konuşmama başlayabilir miyim” sorusuna Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’nın verdiği yanıt, biz gazeteciler için gözden kaçmaması gereken önemli bir ‘haber’ değeri taşıyordu: Oyundan gerçeğe izlenen gösteride, “Yetki artık senin. İster asar, ister kesersin” diyebilen bir Başbakan ‘çoğunluğun diktatörü’ sanısını, kameralar önünde tüm ulusa sergilerken küçük kıza da son derece yanlış bir öğüt verdiğinin ayırdına varamadı. “Üzülerek söylüyorum ki Sayın Başbakanıma katılmıyorum” diyerek Atatürk Cumhuriyetinin önemini vurgulayan küçük kıza ve tüm ulusa karşı ‘Başkanlık Sistemini’ savunurken sergilediği ‘tek adam’ olma hevesinin yanlışlığını kavrayamadı. Bu nedenle oynadığı ‘anayasa değişikliği’ oyununda aslında sistemle yapılan sakıncalı dansı görmezden geldi. Meclis’teki ‘Anayasa’ adlı oyunun “uyku arası anayasa oylaması” sahnesindeki başrol oyuncusu, koltuklar arasında yıldız oyuncu tavrıyla dolaşmaktan olacak uyuyan milletvekillerinin gülmece ustalarına taş çıkartacak teatral görüntüsünü algılayamadı. Milletvekilleri ise ekranlara yansıyan trajikomik görüntülerini emir komuta zinciri içindeki sürekli uyku halleri nedeniyle görmediler. Kısacası, Meclis sahnesinde uyuyanlara inat, uyanık olanlara “Demokrasi bu mu” dedirten sorunun, dramatik etkisini kimlerin kavradığı bilinemedi... Aslında büyük bir aceleyle sahneye konulan ‘Anayasa’ adlı oyunda: Muhalefet ne derse desin ben devletim, devlet benim; yargı ben olmalıyım; Meclis’te ben çoğunluğum, öyleyse millet de benim, anlamındaki tavrı gerçek Başbakan’ın ‘23 Nisan Başbakanı’ küçük kıza söylediği “Yetki artık senin; ister asar, ister kesersin” sözleriyle örtüşüyordu. Bu sözlere ters düşen ise “barış” biblosuydu. “Merkel’in kendisine armağan ettiği ‘barış güvercini’ biblosunu şiddet içeren sözlerle küçük kıza vermesi büyük çelişki..” diyecektim ki Türkiye’ye, bilinen tavrı ile çelişen Merkel’in armağanı barış biblosu, bana ‘Truva Atı’nı çağrıştırdı: Oyun ve oyuncaklar dünyasında yeniden canlanan ‘Truva Atı’ndan ‘Barış’ biblosuna, Merkel’den Sultan’a derken boğazımda bir yumruk düğümlendi. Soluk almaya çalışırken Mehmet Başaran öğretmenin, “Koca Bir Troya Dünya” şiiri boğazımdaki düğümü belleğimde çözüverdi: Kazılırken böğründe toplu gömütler Senin ellerin mi bunlar Avrupa Çırpınırken her çalıda bir yürek Senin gözlerin mi bunlar Nasıl bakacaksın yüzüne tarihin Ah dünya koca bir Troya Yaşamı savunan Hektor’u sürüklüyor Her yerde kanlı araba Sonra birden, beynimde oynayan tragedya ‘23 Nisan Başbakanı’ küçük kızın gülen gözlerine bırakıverdi yerini: “Ulu önder Atatürk, en iyi yönetim şeklini Cumhuriyet olarak öngörmüştür.” Belleğimde canlanan Cumhuriyet kızıydı, gördüğüm ise umut ışığı… Gençliğin sesi yaşlılık kaygısını yenmişti. Olumsuzluğu da giderecekti, giderebilirdi… CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Babaları Sağ Olsun!.. Tayyip Bey CHP’ye sık sık şu tarz sözlerle yükleniyor: - Taş taş üzerine koymayı beceremezler… Bence çok haklı!.. CHP’lilerde hakikaten böyle bir yetenek mevcut değil. AKP’li politikacılar ise aile boyu yetenek... Sevgili İlhan Taşcı, “Babam Sağ Olsun” kitabında, başta Abdullah Gül, Tayyip Bey, eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım olmak üzere iktidar çocuklarının ticari hayattaki akıl almaz başarılarını, taş taş üstüne koymakta nasıl mahir olduklarını belgeleriyle anlatmıştı... Ben, oğlu gemi sahibi olan Tayyip Bey’in söylediği şu sözleri hep gülümseyerek anımsarım: - Gemi almasaydı da iş takibi mi yapsaydı?.. İlhan Taşcı’nın kitabında Pepe ailesi de anlatılıyordu… 2002-2007 yılları arasında Orman ve Çevre Bakanı olarak görev yapan Osman Pepe yoksul bir aileden geliyordu. İller Bankası bursu ile Karadeniz Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü bitiren Pepe, kitabın yazıldığı tarihte toplam sermayesi 2 milyon liraya (eski parayla 2 trilyon) ulaşan 5 aile şirketine sahipti. Osman Pepe’nin bakanlığı 2007’de sona erdi. Aradan 3 yıl geçti. Ve öğrendik ki, Tanrı Pepe ailesine bu süre içinde “yürü” değil, “koş ya kulum” demiş!.. Vatan gazetesinin günlerce süren yayınları, Pepe ailesinin üç yıl içinde 2 trilyonluk sermayeden 240 milyon dolarlık yatırım yapabilecek seviyeye sıçradığını gösteriyor!.. Gelin bu muhteşem yükselişin ayrıntılarını birlikte görelim... - Osman Pepe’nin şirketinde muhasebeci olarak görev yapan Cüneyt Turkut ve bir diğer çalışan Mahmut Tüfekçi, Temmuz 2007’de Kar Enerji Ltd. adlı şirketi kurup Gürcistan’da 7 adet hidroelektrik santralı yapma ve işletme hakkını aldı. Pepe bakanlıktan ayrıldıktan 14 ay sonra bu şirketin tüm hisseleri Pepe ve oğullarının Pekar grup isimli şirketine devrediliverdi. Bu santrallar en az 240 milyon dolar değerinde… - Osman Pepe bakanlığını sürdürürken muhasebeci Cüneyt Turkut 28 Ocak 2005’te Hat- San isimli şirketi kurdu. 7 ay sonra Pepe’nin bakanlığı Yalova Altınova tersaneler bölgesine onay verdi. Pepe bakanlıktan ayrıldıktan 14 ay sonra Turkut her zamanki gibi şirket hisselerini Pepe ve oğullarının Pekar şirketine devretti. Değeri 40 milyon dolar... - Orman ve Çevre Bakanı Osman Pepe, Karadeniz’in cennet diye tanımlanan beldelerinden Amasra’da ormanlık alanı katleden mermer ocağına 2006’da işletme izni verdi. Büyük ağaç katliamı yapan Karayel Madencilik şirketinin ortağı kimdi dersiniz? Tabii ki muhasebeci Cüneyt Turkut!.. Bir sürü hisse devirleri sonrasında bugün madencilik şirketini tam yetkiyle Pepe’nin oğulları İsmail ve Mustafa Talha yönetiyor… Çin’e ve ABD’ye mermer ihraç eden şirketin değerini ise Tanrı bilir!.. Yerim dar olmasa bu müthiş başarı öyküsünü ballandıra ballandıra anlatacaktım. Ama elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, siz bu yeteneğe şapka çıkarıp hayranlık duymaz mısınız? - Taş taş üstüne koymayı geçin, taş ustası bunlar taş!.. Bir Yurtsevere Mektup (60) Sevgili kardeşim Balbay, Türkiye tam anlamıyla bir cenderenin içinden geçiyor. Yargıyı da karanlığa havale edecek anayasa değişiklikleri, Kurtuluş Savaşı’nın önderi TBMM’de bir bir kabul ediliyor... Hem de demokrasi, özgürlük, insan hakları şarkılarıyla!.. Ancak, içerden ve dışardan elbirliğiyle ülkeyi bu karanlığa sokmaya çalışanlar, bu ülkenin yiğit, aydınlık insanlarının böylesine bir kölelik düzenine asla razı olmayacağını göremiyorlar. Bu güzelim ülkeye bu kötülüğü yapanların sandığa gömüleceğine olan inancım her geçen gün daha da perçinleniyor... Yarın Silivri’de kucaklaşmak üzere, seni ve tüm yurtseverleri, dışarıdaki milyonlar adına bir yurtseverin tüm kararlılığı ve gücüyle selamlıyorum kardeşim… e-posta: umitzileli@gmail.com Oyunlardan Oyuncaklara Bir Bakış KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 6 MAYIS 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 TOBB’a hükümet denetimi: Tehditle karışık teftiş! Diktatör Faruk Yıldız: “Diktatörler emperyalizmle savaşılarak kurulan cumhuriyetlerde değil, muz cumhuriyetlerinde yetişir!” Koyun Hamza Saykan: “Kürşat Tüzmen, ‘Başbakan uçurumdan atlıyorsa, bize yakışan onun arkasından atlamaktır’ demiş. Koyun musun be kardeşim!” Coplu Ahmet Önen: “Polis memuru olsaydım amirime sorardım: Bugün çiçek verdirdiğin işçiyi bir yıl önce neden coplattın!” YağmurDeniz Hava Kuvvetleri’nin tatbikatı YOBAZLAR Gölcük depreminin nedeni olarak kadınların açık saçık giyinmesini göstermişti. Aynı kafa, Konya ovasında oluşan obrukların nedenini Hava Kuvvetleri’nin eğitim tatbikatına bağladı. Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şubesi’nin düzenlediği “bilimsel” panelde konuşulanları yerel televizyon Kon-TV’nin haberlerinden öğreniyoruz: “10 ton bombanın atıldığı Anadolu Kartalı eğitim tatbikatında patlama sesleri bütün Konya’dan duyuldu. Peki bu patlamalar birçok köyün tehdit altında olduğu Karapınar’daki obruk oluşumu tetikler mi? ‘Obruklar ve Bilinmeyenler’ konulu panelde ‘obrukların çevreye, yerleşim yerlerine ve sosyal yaşama etkisi’ konulu bir sunum gerçekleştiren Konya Büyükşehir Belediyesi APK Daire Başkanı Cemil Evirgen, Anadolu Kartalı tatbikatında atılan bombaların yol açtığı etkilere dikkat çekti. Evirgen ‘Geçtiğimiz günlerde basında yer alan haberlere göre tatbikatta tonlarca bomba atıldı. Burada tabii enerji yayılımı dalga şeklinde oluyor ve zaten yeraltı su seviyesi düşmüş olan Karapınar civarında titreşimin etkisiyle karstik yapılar artmaya başladı. Özellikle Karapınar’ın daha çok kuzey tarafından obruk oluşumları vardı. Batı ve güney tarafında da obruk oluşumları başladı’ dedi.” Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” HER telden çalan civanımın padişahı Fatih Sultan Recep geçenlerde “18 yaşın altında çocuklar çalıştırılıyorsa ve bu çocuklara asgari ücret değil, 200 lira, 100 lira gibi ücretler veriliyorsa bu emek sömürüsü değil de nedir?” diye sormuştu. Mustafa Saraç, hazretin merakını gideriyor: “18 yaşın altındaki çocukların çalıştırılmasını ‘emek sömürüsü’ olarak tanımlayan sultan, Ankara Siteler’de ticaret yapan Hilmi Babacan adlı yurttaşımızı da sömürüyle suçlamış olmaktadır. Hilmi Babacan, Devlet Bakanı Ali Babacan’ın öz babası olup, Hilmi Bey’in ilkokul çağındaki K.B.’yi (Bakan Babacan’ın oğlunu) kendine ait işyerinde parayla çalıştırdığını bizzat Ali Babacan itiraf etmektedir. Bu arada, patron Hilmi Bey, 7 yaşından beri K.B’ye saati 1 lira ödediğini söylemektedir. Bu ücret asgari ücretin çok altında bir rakama tekabül etmektedir ki, sultan hazretlerinin ölçütleriyle, hem asgari yaş sınırının hem de asgari ücret sınırının ihlal edildiğini, dolayısıyla işçi K.B.’nin katmerli sömürüyle karşı karşıya kaldığını söylemek mümkündür. Sultan, 18 yaşın altında çocukların çalıştırılmasını emek sömürüsü sayıyor ise, Kayseri’de ticaret yapan Ömer Gül adlı yurttaşımıza da sömürü suçlaması yöneltmiş olmaktadır. Ömer Gül, Çankaya’daki AKP’li Abdullah Gül’ün öz amcası olup, Abdullah Gül’ü ortaokul yıllarında -yani 18 yaşından küçük iken- ‘gazoz pazarlamacısı’ olarak istihdam ettiğini övünerek anlatmakta, ‘Abdullah bir akrabamızın çocuğuyla birlikte benim dükkânıma geldi, ben onlara satmaları için gazoz verdim’ demektedir. Sultan bu demeciyle, Edirne eşrafından Mustafa Unakıtan adlı şahsa da ‘Emek sömürüsü yaptın’ demiş olmaktadır. Mustafa Bey, eski bakan Kemal Unakıtan’ın öz babası olup, Edirne’de kendisine ait bakkal dükkanında çocuk Unakıtan’ın emeğini istismar, pardon istihdam etmiştir. Karabük’ün Ekincik köyünde fırıncılık ve ziraat ile iştigal eden Abdullah Şahin de sultanın ithamlarına hedef olmaktadır. Abdullah Bey, Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’in öz babası olup, Mehmet Ali Şahin’i ekin tarlasında ve fırınında çalıştırmış bulunmaktadır. Aynı şekilde, Cemil Çiçek Yozgat’ta, Binali Yıldırım Erzincan’da, babalarının tarlalarında çocuk yaşta çalıştırılan bakanlardandır. Sultanın emek sömürüsüyle suçladığı şirketlerin, AKP’li bakan-yakınlarını rehber edinmekten başka kabahatleri bulunmamaktadır!” Emek Sömürüsü HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Pişmaniyeye verilen bir başka ad... Uzaklõk işareti. 2/ Ağaç- lõklõ yol... Sõğõr sürüsü. 3/ Bir yolun yokuş olan bölümü... Zehir. 4/ Afyon- karahisar’õn bir ilçesi. 5/ İştahõ açmak için ye- mekten önce içi- len içki. 6/ Yapraklarõ salata gibi yenen ko- kulu bir bitki... “Gör- dek” de denilen ve tat- lõ sulu göllerde yaşayan bir balõk. 7/ Antalya ilinde antik bir kent. 8/ Utanma duygusu... Kaz Dağõ’nõn antik dö- nemlerdeki adõ... Olumsuzluk belirten bir önek. 9/ Buhar ban- yosu... Ege ve Akdeniz kõyõlarõmõzdaki küçük koyla- ra verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Diş diplerinde oluşan kireç tabakasõ... Akõl. 2/ “Yal- nõz --- bir gözü yazacak mõsralarõm” (F. N. Çamlõbel)... Bir işgününde aynõ süre içinde çalõşanlarõn tümü. 3/ Kü- çük tabak, küçük sahan. 4/ Ağacõ koyu kahverengi ya da siyaha boyamada kullanõlan beyaz ve billursu toz. 5/ Nâzım Hikmet’in bir oyunu... Tavõr, davranõş. 6/ Bir nota... Bir Avrupa ülkesinin başkenti. 7/ Artvin ilinde, “ulusal park” kapsamõna alõnan bir vadi. 8/ Dantel ya da yün örmekte kullanõlan, ucu çengelli kõsa şiş... Es- ki ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanõlan deyim sözü... Çõplak vücut resmi. 9/ Zayõf, kuru, sõska... Bir işletmenin ani batõşõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Ç E V İ R M E T A B A R A S K A P A N İ K A T A K A B M A V E R A Ç İ L M A T İ Z U L A Ş T İ A L P A R A K A G A P A R D Ü F O S Y A B A N 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle