18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Aydın kıyıma uğrar. Meslek hastalıklarının nedeni genellikle bellidir, faili de... Aydınınki ise çoğunlukla belirsiz... Kıyılan aydınlarımızın yakınları bir araya geldiler, ortak bir platform oluşturdular... Olumlu bir adım. Tek tek sürdürülen çabalar cılız dereler gibi günlük gelişmeler çölünde kuruyup gidiyordu. Her şey bir yana seslerini birleştirmeleri ve tek yürek olmaları önemli bir duruş. Aileler Meclis’e de gittiler, gerekirse yeni bir araştırma komisyonunun kurulmasını istediler. Aklıma ister istemez önceki yıllarda kurulan komisyonlar geldi. Büyük bir özveriyle ve iyi niyetle çaba harcayan komisyon üyeleri... Raporun yazımı sırasında öne çıkan görüş ayrılıkları... Bu alanda sürdürülecek tüm çabalara saygımız var, sonuna kadar desteklemek görevimiz, sorumluluğumuz. Ancak iyi niyetle başlatılan bu girişimlerin, baştan belirlenmiş kimi kurguların parçası olmasına da gönlümüz elvermiyor. Peşrevi uzun tuttuk... Vurgulamak istediğimiz şu: Türkiye’nin yakın tarihinde meydana gelen tüm olayları aynılaştırıp tanımsız bir “devlet yaptı” etiketi yapıştırma girişimi var. Genel bakış olarak, bir kıyım aydınlatılamamışsa devlet sorumludur. Ancak “devlet sorumludur” ile “devlet yaptı” aynı şey değil. Sağduyulu tüm kesimlerin ortak özlemi, geçmişteki tüm faili meçhullerin aydınlatılması ve ülkemizde iç barışın bozulmamak üzere sağlamlaştırılması. Yanılmayı yürekten diliyorum ama iktidar medyasının bu yöndeki gelişmeleri aktarış biçiminden şunu seziyorum: Her şey aydınlatılıyor havası içinde yeni toplumsal çelişkiler, fay hatları yaratılıyor. Adı öne çıkan aydın yakınlarının birçoğunu tanıyorum. Tümünün iyi niyetinden zerre kadar şüphem yok. Ancak onların bu çırpınışlarından ortaya çıkan enerjinin yukarıda anlatmaya çalıştığım bambaşka bekleyişleri beslediği dikkati çekiyor. Durumu biraz daha somutlaştırmak gerekirse... Mustafa Balbay’ın kişi olarak içinde bulunduğu durumu bir kenara koyuyorum; Ergenekon iddianamesinde Cumhuriyet gazetesi için şu söyleniyor: Terör örgütünün gücü, üssü. Yanlış okumadınız, yıllarca terör saldırılarına hedef olan, pek çok yazarı hain saldırılarla katledilmiş olan Cumhuriyet gazetesi iddianamenin diliyle aktarmak gerekirse “Ergenekon silahlı terör örgütünün” gücü olmakla suçlanıyor. Ergenekon davasının demokrasiyi güçlendireceği, bunun asrın temizlik davası olduğu görüşünü savunanlar yakın tarihi kendilerince “temize çekip” tüm aydın kıyımlarını da aynı adrese yolluyorlar. Görünümün özeti bu... Ergenekon soruşturması kapsamında silah ve patlayıcı bulunması, bunlar bağlamında kimi “suç unsuru” oluşturan dosyanın mahkemeye taşınması şu soruyu öne çıkarıyor: Hiç mi bir şey yok, baksanıza silahlar var?.. Anadolu’da orta büyüklükte bir kasabanın, orta büyüklükte bir mahallesinin, orta büyüklükte bir sokağını kuşatıp arama yapsanız onlarca silah, geçmişte adam yaralamaktan vergi kaçırmaya kadar pek çok suça bulaşmış kişi ele geçirirsiniz. Bunların da tümünü birleştirirseniz, alın size örgütlü suç! Silivri’de tutuklu yargılananlardan biri de bir emlakçı. Dükkânını kiraya vermiş, depo olarak kullanılmış. Dükkânda silah ele geçirilmiş. Avukatı bu davaya müvekkilinin nasıl dahil edildiğini duruşmada anlattığı bir fıkra ile açıklamaya çalıştı. Büyük bir orman yangını güçlükle söndürülmüş, sonrasında orman içinde hasar tespit çalışması yapılırken bir dalgıç cesedi bulunmuş. Ormanda dalgıç! Meğer, yangına denizden su taşıyan helikopterlerden biri suyla birlikte denizdeki dalgıcı da alıp yangına atmış! GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Emekli kuvvet komutanlarıyla subayların, muvazzaf amiral ve subayların gözaltına alındığını, sade vatandaşlar gibi TV’lerden öğrenmişlerdir. Yargı bağımsızlığı ve devlet kurumlarının işleyişi konularında kendine özgü duyarlı olan bir iktidarın; elbette generallerin, amirallerin, emekli, muvazzaf subayların gözaltına alınmasından daha önceden haberi olur mu? Olmaz! Olamaz: RTE Madrid’de işadamlarına seslenirken önüne konulan bir nottan askerlerin gözaltına alındığını öğrendi. Hiç renk vermedi. Yüzünde, sesinde titreşim izlenmedi. Geçmişteki olayların soruşturması da olsa bir noktadan sonra asıl amacın TSK’yi hedef aldığını içeren olayları görmezden gelerek son olayları izlemekle yetinen medyamız, haberi, “Başbakan da gözaltıları gerçekleştikten sonra haber aldı” diye verdi. RTE’nin ekranda verdiği görüntü, medyanın RTE’nin gözaltı olaylarını daha sonra öğrendiğini vurgulayan haberler ne ölçüde gerçeği yansıtıyor? Günlerdir bu soruya yanıt aranmadı. Oysa... Hükümet denetimindeki Anadolu Ajansı ile AKP borazanı TRT; 22 Şubat sabahı erken saatlerde örneğin eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın evinde arama yapıldığı haberini yayımladılar. SKY TV muhabirleri koştu gitti Doğan Paşa’nın konutuna. Emekli Orgeneral -Baykal’ın anlattığına göre pijamaları üstünde, ayağında terlikler- belki kahvaltıya hazırlanıyor, belki de gazete okuyordu. Kapıya dayanan muhabir ile kameramandan haberi işitince… evinde (hatta yazlığında) arama yapılmadığını söyledi. Gerçek de -o saatte- öyleydi. Gerçek sabahın o saatinde öyleydi ama… iki saat sonraydı. Polisler dayandı Çetin Doğan’ın kapısına, evinde aramaya başladılar. AA ile TRT arama tarama, gözaltına alınacağı haberini nasıl oldu da olayın gerçekleşmesinden saatler önce öğrendi? SKY TV haberin kimden kaynaklanabileceğini isim veya kurum vererek adlandırmadı ama… olayın gelişmesini saat saat açıkladı. Haberin iktidar yanlısı yayın organlarına yine iktidar borazanlığı yapan kişi veya kurumun verilmiş olabileceğini duyumsattı. Fakattt SKY TV’nin yayınından sonra; TRT’den gelen açıklama hayli ilginç: Mesleksel bir başarıydı gözaltına alınma haberini saatler önce vermek! Doğruydu. Ancak iktidar borazanı olanlar bir olayı gerçekleşmeden önce öğrenmeyi başarabilir! Olayı AKP Türkiye’sinde yaşanan güncel olaylardan biri daha diye küçümseyerek omuz silkip geçmeyelim. Gözaltı olayları İstanbul, İzmir ve Ankara’da gerçekleştirildi. Savcılık adı geçenlerin evlerinde şu veya bu gerekçeyle arama yapılmasını, daha sonra adı geçenlerin toplanıp İstanbul’a getirilmesini kime emretti? Savcılık herhalde bu talimatı listede adı geçen kişilerin oturduğu semtlerdeki karakollarla vermedi. Emniyet müdürlüklerine bildirdi. Oradan gereken yerlere veya şubelere savcılık emri iletildi ve doğal olarak Emniyet Genel Müdürlüğü bilgilendirildi. Gözaltılar İçişleri Bakanı’na önceden bildirilmemiş olabilir mi? İçişleri Bakanı’nın gerçekleşecek gözaltı operasyonlarının kimleri içerdiğini Başbakan’ına iletmemiş olması olanaklı mı? Madrid’de Başbakan’ın gözaltı haberini daha önce bilmiyor gibi davranması -devletteki hiyerarşik işleyişi bilen hemen herkesin kabul edeceği gibi- görsel bir yakıştırmadır ve… …gözaltıları daha önce haber alan Başbakan; Madrid’de önüne gelen notta gözaltına alınanların listesini dikkatle incelemiş olmalıdır. Ülkede sinek uçsa daha önce haber alan AKP iktidarı döneminde bu yargının aksi düşünülemez. Ergenekon soruşturmasında sıra sıra dalgalar daha gerçekleşmeden “Neler olacak daha neler” diye duyuran... bu iktidar, hatta başbakan, yardımcıları değil mi? Yoksa, yoksa... yargı gibi AKP’lileştirilen güvenlik güçleri de (polis de) bağımsız mı? Güldürmeyin insanı! [email protected] SAYFA 26 ŞUBAT 2010 CUMACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Şubat Oslo K -3 Helsinki K 1 Stockholm B 4 Londra Y 8 AmsterdamB 7 Brüksel Y 7 Paris Y 9 Bonn Y 10 Münih Y 11 Berlin Y 11 Budapeşte B 9 Madrid PB 15 Viyana Y 11 Belgrad Y 15 Sofya Y 12 Roma Y 17 Atina Y 17 Zürih B 12 Moskova K 2 Aşkabat Y 15 Taşkent B 18 Bakû PB 9 Bişkek Y 11 Tiflis Y 12 Kahire Y 18 Şam Y 16 İstanbul Y 12 Edirne B 13 Kocaeli Y 14 Çanakkale B 13 İzmir B 17 Manisa Y 18 Denizli Y 18 Zonguldak Y 12 Sinop Y 10 Samsun Y 12 Trabzon B 12 Giresun B 14 Ankara Y 13 Eskişehir Y 9 Konya Y 8 Sıvas Y 8 Antalya Y 17 Adana Y 15 Mersin Y 15 Diyarbakır B 13 Şanlıurfa B 15 Mardin B 10 Siirt B 13 Hakkâri B 6 Van B 7 Kars B 5 Ülkemiz gene- li parçalı çok bu- lutlu, Marma- ra’nın doğusu, İç Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz, Doğu Anado- lu’nun batısı ile Gümüşhane, Bayburt, Gazi- antep, Kilis ve Adıyaman çev- releri yağışlı ge- çecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP’nin, kapatõlan DTP ile teröristler için Habur pazarlõğõ yaptõğõ iddiasõyla İç- işleri Bakanõ Beşir Atalay hak- kõnda verdiği gensoru önerge- si reddedildi. AKP’li Mehmet Zekai Özcan’õn muhalefetle birlikte kabul oyu kullanmasõ dikkat çekti. Görüşmeler sõrasõnda sõk sõk muhalefet ve iktidar milletve- killeri arasõnda tartõşma yaşadõ. CHP’liler, AKP’nin “30 so- ruda demokratik açılım” ki- tapçõğõna karşõ hazõrlattõklarõ “AKP’nin açılım fiyaskosu” ki- tapçõğõnõ, yakõnlarõndaki MHP ve AKP sõralarõna dağõttõ. Ancak AKP grup yöneticilerinin iste- ğiyle, CHP’nin kitapçõğõ toplatõldõ. Görüşmelerde konuşan CHP’li Hakkı Süha Okay, “Bir baş- savcının 7 saat ifadesi alınıyor, 3 kuvvet komutanı 72 saat em- niyette tutuluyor, ama terörist 4 saatte serbest bırakılıyor. Hu- kuk ‘yalama’ olmuştur Türki- ye’de. Sayın Bakan, belki bugün gensorudan kurtulacak ama ayarlama işlerinden dolayı Yü- ce Divan’dan kurtulamayacak” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter de, kürsüden “4 sa- atte bırakılacaklar” manşetinin yer aldõğõ Taraf gazetesini göste- rerek, “Habur’da Adalet Ba- kanlığı Müsteşar Yardımcısı ne aramaktadır? Bu ayarlama işini gerçekleştirmek için mi oraya gönderildi?” açõklamasõ- nõ yaptõ. Serter, “Ergenekon da- vasında bir komutan alınıyor 7- 8 saat sorgulanıyor. Sorgulan- sın. Peki Habur’da 34 kişi 4 sa- atte nasıl sorgulanır? Çünkü bi- ri Silivri hukukudur, öbürü Habur hukukudur. Bir de De- niz Feneri hukuku var. İçişleri Bakanı’nın hâkim ayarlaması AKP’nin teamülüdür” dedi. ‘Bizimle mezara gider’ BDP’li Sırrı Sakık’õn ise Ah- met Türk ile Atalay arasõndaki görüşmede kendisinin de bulun- duğunu, bir pazarlõk yapõlmadõğõnõ söylerken, “Birçok kez görüş- meler yaptık, ama öyle terbiye aldık ki bu ülkenin barışı için birçok şey bizimle mezara gi- der” demesi dikkat çekti. Habur’un “açılım”õn özünü oluşturduğunu belirten MHP Grup Başkanvekili Oktay Vu- ral ise “Habur ABD Başka- nı’nın TBMM’de yaptığı ko- nuşma sonucunda dışarıdan hazırlanan senaryoların uy- gulama alanı olmuştur. Habur tesadüfi değil, planlıdır, suç- üstü hali vardır” diye konuştu. ‘Benim fikrim belli’ Gensoru önergesinin günde- me alõnmasõ 146 kabul oyuna karşõlõk 310 oyla reddedildi. AKP Milletvekili Özcan, genso- ru önergesinin gündeme alõnma- sõ için muhalefetle birlikte kabul oyu kullandõ. Özcan, “Benim bu konudaki fikrim belliydi. Ha- bur’da yapılanların doğru ol- madığını, bunların araştırıl- ması gerektiğini, kimler hata- lıysa ortaya çıkarılması gerek- tiğini söyledim. İsterdim ki, AKP de buna katılsın. Bu yü- kün ağırlığını kimse taşıya- maz” dedi. AKP’den bazõ mil- letvekillerinin de oylamaya ka- tõlmamasõ dikkati çekti. İstanbul Haber Servisi - Eski Genelkurmay Başkanõ Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye’nin sõ- kõntõlõ bir dönemden geçtiğini ve şu anda yargõnõn el attõğõ olaylar bu- lunduğunu belirterek “Takdir edersiniz ki yargı orada devam ederken devam eden bir olay hakkında benden bir yorum bek- lemeniz doğru bir yaklaşım ol- maz” dedi. Beykent Üniversitesi Stratejik Araştõr- malar Merkezi tarafõndan Taksim Yerleş- kesi’nde düzenlenen “Terörle Mücadele- nin Hukuki Yönleri” konulu panele katõ- lan Büyükanõt gündemdeki olaylarla ilgili yorum yapmaktan kaçõndõ. Konuşmasõnõn ardõndan bir gazetecinin “Şu an birlikte görev yaptığınız bazı askerler gözaltın- da ya da tutuklandı. Bu olaylara nasıl bakıyorsunuz?” sorusu üzerine Büyükanõt, buraya önemsediği bir konuda düşüncelerini paylaş- mak için geldiğini söyledi. Büyü- kanõt, “Askerin ne kadar hukuk bilmesine ihtiyaç varsa, kanun- ları yapan hukukçuların da te- rörü ve terörle mücadeleyi bil- mesi gerek. Türkiye, sıkıntılı bir dönemden geçiyor... Türki- ye istikrarlı bir ülke olmalı. Bu tür sıkıntılardan kurtulmalı. Enerjisini daha çok Türkiye’yi ileriye götürecek sahalara yansıtmalı” diye konuştu. Bü- yükanõt, gündeme ilişkin sorular üzerine de, “Konuşacak bir şey yok” dedi. “Bir şafak vakti polisler sizin kapınıza da gelse ne yaparsınız?” sorusunu yönelten gazeteciye Büyükanõt, “Sana gelseler sen ne yaparsın?” diye yanõt verdi. Şahin: Komutanlar için üzüldüm ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin, emekli komutanlarõn gözaltõna alõnmasõyla ilgili olarak yargõ sürecinin sabõrla takip edilerek sonucunun beklenmesi ge- rektiğini söyledi. TSK’de çok önemli görevlerde bulunmuş komutanlarõn böyle bir iddiaya muha- tap olmasõndan dolayõ üzüntü duyduğunu belirten Şahin, “Ama inşallah sonuçta adalet yerini bulur diye değerlendiriyorum” diye konuştu. İzmir’de protesto mitingi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir Cumhuriyet İçin Güç Birliği Platformu, ordu ve yargõya sahip çõkmak için yurttaşlarõ, yarõn saat 16.00’da Cumhuriyet Alanõ’nda buluşmaya çağõr- dõ. Platformdan yapõlan açõklamada, Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin şerefli subaylarõnõn, tarikatlarõ so- ruşturan cumhuriyet savcõlarõnõn hapse atõldõklarõ vurgulanarak “Orduya, yargõya yapõlan saldõrõlarõ protesto etmek için yurttaşlarõ 27 Şubat 2010 Cu- martesi günü saat 16.00’da, bayraklarõyla birlikte Cumhuriyet Meydanõ’na çağõrõyoruz” denildi. ‘Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi yasaklanabilir’ BURSA (Cumhuriyet) - Terör örgütü li- deri Abdullah Öcalan’õ İmralõ’da sorgulayan ve idam istemli dava açan eski DGM Savcõsõ Talat Şalk, Öcalan’õn sürekli avukatlarõyla görüşmesi ve dõşarõya bilgi göndermesini normal bulmadõ- ğõnõ söyledi. Şalk, “Türkiye’nin bunu engelle- mek için elinde bir koz var. ‘Benim İmralõ’mda Öcalan, avukatlarõ aracõlõğõyla örgütünü yönete- mez’ demeli. Türkiye bu görüşmeleri yasakla- yabilir. Nedense bu yola gitmiyor” dedi. Sadak’a 10 ay hapis DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Siirt’in Eruh ilçesinde 15-16 Ağustos 2009 tarihinde dü- zenlenen Çõrav Kültür ve Sanat Festivali’nde yaptõğõ konuşma nedeniyle terör örgütü propa- gandasõ yaptõğõ iddiasõyla hakkõnda dava açõlan Siirt Belediye Başkanõ Selim Sadak hakkõnda dün karar çõktõ. Terör örgütü propagandasõnõ yapmaktan 1 yõl hapis cezasõ verilen Sadak, iyi halden 10 ay hapis cezasõna çarptõrõldõ. Atalay hakkõndaki gensoru reddedilirken AKP’li Özcan kabul oyu verdi ‘PAZARLIK YAPILMADI’ - İçişleri Bakanı Atalay, Habur’a gi- rişler öncesinde bir partinin gösteri düzenleyeceği yönünde- ki haberler gelmesi üzerine kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk’le görüştüğünü bildirdi. Atalay, “Görüşme- de gelişler sırasında herhangi bir yasadışı eyleme se- bebiyet verilmemesi için herkesin sorumlu davran- ması ve katkıda bulunması hususu ele alınmıştır” dedi. Görüşmede pazarlık yapılmadığını ileri sü- ren Atalay, “Tüm taraflar yalanlıyor, ama ne anamuhalefet ne yavru muhalefet bunun hiç- birine inanmıyor. Cezaevindeki birine ina- nıyorlar” dedi. Yüce Divan uyarõsõ Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı ile yaptığı üçlü zirvenin ardından geldiği Mec- lis’te gensoru görüşmeleri sırasında Başbakan Yar- dımcısı Arınç ile yan yana oturdu. Erdoğan, ağzını eliy- le kapatarak Arınç’a uzandı ve bir şeyler söyledi. İkili- nin arasına daha sonra Başbakan Yardımcısı Çiçek oturdu. Erdoğan ve Arınç, bu kez de Çiçek’in arkasın- dan birbirlerine uzanarak konuşmaya devam etti. Erdo- ğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile de yine ağzını eliyle kapatarak bir süre konuştu. MECLİS’TE ‘FİSKOS’ TRAFİĞİ SAKIK: CHP 1999’DA İTTİFAK YAPMAK İSTEDİ 20 militan iddiası Meclis’i karıştırdı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - TBMM’deki gensoru görüşmeleri sõrasõnda BDP’li Sırrı Sakık’õn CHP lideri Deniz Baykal’õn 1999 yõlõnda kendile- rine elçi göndererek “bana 20 ta- ne militan gönderin onları aday edeyim” dediğini söylemesi tar- tõşma yarattõ. Görüşmelerde konuşan BDP’li Sakõk, “1999 seçimlerine gi- derken CHP lideri Baykal’ın kendilerine elçi göndererek it- tifak yapmak istediğini” söy- ledi. CHP’liler tepki gösterir- ken, Sakõk sözlerini şöyle sür- dürdü: “Sayın genel başkanınız bize elçi gönderdi. Ben, Sayın Türk ve sizden bir heyet gel- diler oturduk konuştuk. ‘Ben sayõn Türk’ü, Sakõk’õ, Yurttaş’õ, Bozlak’õ kaldõramam ama bana 20 tane militan gönderin onlarõ aday edeyim’ dedi. O gün bi- zimle ittifak kurmaya hazır olanların, bugün bize tepeden bakıp üzerimizden siyaset yap- maya kalkışmasına müsaade edemeyiz.” CHP’li Mustafa Özyürek, sataşma gerekçesiyle söz alõrken, “Baykal daha o za- man HEP ile SHP’nin işbirli- ğine de karşı çıkmıştır. 1999’da böyle bir ittifaktan bahsedil- mesi söz konusu değildir” de- di. Yeniden söz alan Sakõk, “1999’da Genel Başkan Yar- dımcınız yanında bir heyetle Willy Brand’a (Sokağın ismi) 1/1’e gelip oturdular. Beni da- ha çok konuşturmayın, yine 1999’a giderim. Eşref Erdem’in evinde... 1999’u da var, 1990’ı da var. Kimin hangi terör ör- gütüyle ilişkisi olduğu belli. Sizin yeriniz neresi; Silivri, Erzincan, Erzurum...” dedi. Görüşmelerin ardõndan Sa- kõk’õ yalanlayan Baykal ise “Si- yasi yaşamım boyunca, ne ben, ne benim yönetimimdeki CHP, hiçbir şekilde terörle ilişkili, hiçbir kişi ya da partiyle ilişki kurmasını bırakın, projesini, düşüncesini bile aklından ge- çirmemiştir” dedi. Erdoğan: Manidar Başbakan Tayyip Erdoğan ise görüşmelerden sonra, sorular üzerine “İşin taraftarı değilim ama, kendisinden olayları ya- şayan birisi olarak dinlemiş olduk. Tabii manidardır” dedi. Büyükanıt: Sıkıntılı bir dönem Eski Genelkurmay Başkanõ, hukukçularõn da terörü bilmesi gerektiğini söyledi PANELDE PROTESTO - Büyükanıt’ın panelde yaptığı konuşma sırasında bir öğrenci, “Biraz da bu halkın çocukları olarak biz ko- nuşmak istiyoruz” diye bağırdı. İki öğrenci “Emperyalizme hayır” pankartı açıp “Ameri- ka defol bu vatan bizim” sloganı attı. Büyüka- nıt’ın korumaları ve üniversitenin güvenlik güçleri tarafından salonundan çıkarıldı. (AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle