18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 2010 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Yazarımız Server Tanilli’nin rahatsızlığı nedeniyle yazısını yayımlayamıyoruz. TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Anlaşılıyor ki, PKK ile Hizbullah arasında bir süredir küllenmeye yüz tutmuş kavga yeniden alevlenecek!.. Şu “Ergenekon” karambolünde herkesin birbirini “militarist”, “darbeci” ve “ajan” diye suçladığı ortamda PKK’nin yayın organları belki de arı kovanına çomak sokuyor! Lafı uzatmadan PKK’nin ajansının dün servise koyduğu “Velioğlu Özel Harp Dairesi’yle birlikte çalıştı” başlıklı habere göz atalım. Diyarbakır kaynaklı bu habere göre Emniyet Genel Müdürlüğü, 17 Ocak 2000’de polisle girdiği çatışmada öldürülen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu ile ilgili olarak İçişleri Bakanlığı’na bir rapor sunmuş! Haberde şöyle deniliyordu: “Geçen yıl hazırlanan raporda, Mardin’de 14 Mart 1999’da ele geçirilen bir örgütsel dokümanda Velioğlu ve örgüt yönetiminde bulunan ordudan atılma bir albayın, Özel Harp Dairesi ile ilişkilerinin bulunduğu belirtiliyor. Albay düzeyinde iki askeri yetkilinin Velioğlu ile teması sürdürdüğü; Ergenekon davasının tutuklu sanığı Levent Ersöz’ün Şırnak Alay Komutanlığı yaptığı dönemde ise kentte Hizbullah’a yönelik tek bir operasyon olmadığı kaydediliyor. Ayrıca MİT’in askerlerin kontrolünden sivillere devredilmesinin ardından, Hizbullah içindeki ajanların deşifre olmaya başladığı ve örgütün bunları infaz ettiği belirtiliyor...” Bu haber üzerine iki saptama yapmak doğru olacak; ilki, böyle bir rapor gerçekten İçişleri Bakanlığı’na sunuldu mu bilinmiyor! İkincisi, varsa böyle bir rapor niye “Ergenekon” rüzgârının Cumhuriyet rejimini sarsmaya çalıştığı bir dönemde yazıldı ve gündeme getirildi?.. Aslında Hizbullah’ı devletin kurduğuna ilişkin kimi çevrelerce ısrarla dillendirilen iddialara hep karşı çıktım. PKK, Güneydoğu’da eylemlere başlarken Hizbullah zaten vardı!.. Onlar 1979’da İran’da gerçekleştirilen dinci darbenin ardından Tahran’ın “rejim ihracı” çabalarında kullanılmışlardı! Örgüt liderleri orada eğitilmiş ve Türkiye’ye gönderilmişti! PKK 1984’te eylemlere başlarken onlar “Menzil” adı verilen kitabevinde “fikri çalışmalar” yapıyorlardı... Yani bir devlet büyüğü henüz, “Hiç tespih çeken elle tetik çeken el bir olur mu” şeklindeki o veciz sözü söylememişti!.. Peki, Hizbullah-PKK çatışması “Kürt’ü Kürt’e kırdırma” stratejisinin bir parçası mıydı?.. Örgüt kendi iradesiyle mi PKK milislerine saldırmıştı?.. Yoksa yüzlerce kişinin ölümüne yol açan kavga bir hâkimiyet mücadelesi miydi?.. Tüm bu soruların tek karşılığı var; dönemin devlet yetkilileri, nasıl olsa teröristler ölüyor diye PKK-Hizbullah kavgasından mutlu oldular ve Hizbullahçılara göz yumdular!.. O halde ölümünden 10 yıl sonra Velioğlu’nun PKK tarafından “özel harpçi” diye lanse edilmesinin altında ne var?.. Şu da bir gerçek ki, iki örgüt arasında büyütülmek istenen gerginlik aslında son dönemde AKP eliyle yaratılan polis- asker kavgasının da bir uzantısıdır!.. Bu kavga, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu’nun Batı Çalışma Grubu’yla ilgili belgeleri İçişleri Bakanlığı’na verdiği iddiasıyla 28 Şubat sonrası 58 gün tutuklu kaldığı dönemin de yansımasıdır! Nitekim Orakoğlu, bu tutukluluğun ardından Hizbullah’ın askerlerle ilişkisini ısrarla gündeme getirmeye başlamıştır. Örneğin Orakoğlu, 6 Nisan 2009 tarihli Sabah gazetesine verdiği röportajda şöyle demiştir: “Ergenekon’un naylon terör örgütleri kurma gibi bir stratejisi var. Ben Hatay Emniyet Müdürü’yken, İl Alay Komutanlığı’na Vicdan Başaran’ın atanması nedeniyle Adana Bölge Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz kente geldi. Üçümüz yemeğe gittik. Yemek sırasında uzun boylu birisi hep ayakta duruyordu. Koruma zannettim. Cingöz, ‘Gel otur Hüseyin’ dedi. Tabii Hizbullah operasyonundan sonra o adamın Hüseyin Velioğlu olduğunu öğrendik.” Orakoğlu ve onun gibi düşünenler o zaman şu sorulara da yanıt versinler de kimin özel harpçi olduğunu biz de anlayalım: Askerin denetiminde olduğu ileri sürülen Hizbullah, eylemlerinin çok büyük bölümünü neden polis sorumluluk bölgelerinde gerçekleştiriyordu?.. Ve 16 Şubat 1992’de, “Hizbullah çevik kuvvet merkezinde eğitiliyor” başlığını kapak yapan 2000’e Doğru dergisinin muhabiri Halit Güngen’i kim öldürdü?.. Ergenekon Kumpasında ‘Özel Harp’ Kavgası!.. ‘Kanı Bozuk’a Yanıt!.. Hadi kimileri siyaseti rant ve çıkar uğruna kullanmayı bir alışkanlık haline getirmekten çekinmeyebilir... Herkes devlet yönetmede becerikli de olmayabilir!.. Hatta bazıları hükümet meselesini yüzüne gözüne bulaştırıp memleketin tüm evlatlarını polis-asker, Türk- Kürt ve sağcı-solcu demeden birbirine düşürebilir de!.. Peki, milletin vekili sıfatını her nasılsa almış biri, kendi yurttaşına nasıl “kanı bozuk” diyebilir?.. Belli ki böyleleri 1937 yılındaki bir konuşmasında, “İleri hükümetçiliğin temel prensibi, halkı kudretine olduğu kadar şefkatine de samimiyetle inandırabilmesidir. Ben, kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim” diyen Büyük Önder Atatürk’ten zerre kadar ahlak ve ders almamışlar!.. Yani, bir ülkenin başbakanı, yandım bittik diyen gariban çiftçiye “Ananı al da git” derse... Hakaret, aşağılama ve gerginlikten sorumlu devlet Bakanı Bülent Arınç zaten bir avuç kalmış vatansever gazeteciye önce “tuhh” sonra da “yuhh” diye hakaret ederse... AKP Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan, “Şimdi biz onları fişliyoruz. 40 sene onlar bu halka yaptı, inşallah sıra bizde” diye aslında “Ergenekon” sürecinin asıl amacını itiraf ederse... Çorum Milletvekili Ahmet Aydoğmuş da çıkar, tıpkı Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in Mart 2008’de yaptığı gibi hükümeti eleştirenlere, “Bu kanı bozuk insanlar hayatın her yöresinde olabilirler” diye terbiyesizce saldırır!.. Anayasa Mahkemesi’nin “Laiklik karşıtlarının odağı” diye damgaladığı bir partinin lideri, bakanı ve milletvekilleri AKP’nin icraatlarını beğenmeyen milyonlarca yurtsevere ağzına geleni söyleme hakkını nereden alıyor?.. Evet, ben de bir yurttaş olarak, laiklik karşıtı olduğu için... işbirlikçi ve ABD güdümlü olduğu için; ülkeyi yokluğa, yoksulluğa, yolsuzluğa, kavgaya ve kaosa sürüklediği için AKP’ye karşıyım!.. Bu yüzden ağzı bozuk AKP milletvekilinin sözünü de aynen iade ediyorum!.. İLHAN TAŞCI ANKARA - Başbakan Yar- dõmcõsõ Cemil Çiçek’in cema- at soruşturmasõnõ yapan Erzin- can Cumhuriyet Başsavcõsõ İl- han Cihaner’i 23 Şubat 2009 tarihinde ilk gözaltõ işlemini yaptõğõ anda aradõğõ ortaya çõktõ. Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’na (HSYK) sunulan olaya ilişkin “tuta- nağa”göre Çiçek, şüphelile- rin bõrakõlmasõ için başsav- cõya õsrarcõ oldu. İsmailağa ve Fethullah Gülen cemaatine yönelik soruşturma başlatmasõnõn ardõndan, hakkõnda 26 yõla kadar hapis istemiyle da- va açõlan ve Ergenekon üyesi olduğu gerekçesiyle tu- tuklanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ İlhan Cihaner’in gördüğü siyasi baskõya ilişkin HSYK’ye ulaştõrdõğõ tutanakta ilginç ayrõntõlar yer aldõ. Erzin- can Cumhuriyet Başsavcõsõ İl- han Cihaner’in imzasõnõ taşõ- yan tutanak, 23 Şubat 2009 ta- rihinde, saat 18.00’de düzen- lenmiş görünüyor. Tutanakta İsmailağa soruşturmasõnõn yal- nõzca numarasõ verilerek, bir kõsõm şüphelilerin gözaltõna alõndõğõnda Erzincan Başsavcõ- lõğõ’nõn kullandõğõ “2235822” No’lu telefonun 23 Şubat 2009 tarihinde “Bakan Cemil Çiçek tarafından” arandõğõ belirtildi. Yapõlan görüşme, tutanakta şöyle anlatõldõ: “ ‘Bu durum seçim öncesi partimizi çok zor durumda bõ- rakõr. Cezanõn alt sõnõrõ üst sõ- nõrõ belli. Cezaevleri zaten do- lu. Gözaltõndakileri serbest bõ- rakõn’ şeklinde sözler söyle- miş, kendisine cevaben yasal gereğinin yapılacağı bildiril- miş olmasına rağmen benzer cümlelerle ısrar etmesi üzeri- ne yasal gereğinin yapılacağı bildirilerek konuşma sonlan- dırılmıştır. Başsavcılık sekre- terine konuşmanın tarih ve saatini not alması talimatı ve- rilmiştir.” Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek, başsavcõ Cihaner’in id- diasõnõn üzerinden 2.5 ay geç- mesine karşõn suskun kalmõştõ. TBMM Anayasa Komisyo- nu’nda Türkiye İnsan Haklarõ Kurumu Kanun Tasarõsõ’nõn görüşmeleri sõrasõnda sorular üzerine Çiçek, “Bir tek cümle dahi benim bu olayı (başsav- cıyı aramayı) kabul ettiğime dair hiçbir yerde görülemez” derken, birkaç gün sonra da görüşmeyi doğrulamõştõ. Cemil Çiçek, Başsavcõ Ciha- ner’i aramasõnõ “Şimdi bakın o tarihlerde seçimler var. Olaylar hassas. Yani seçim atmosferi... Şimdi küçücük bir yerde 50-60 çocuk gözal- tına alınıyor. Bu durumu siz merak etmez misiniz? Yani gazeteci olarak merak etmez misiniz? Seçim atmosferinde ne oluyor diye bir bakmaz mısınız? Bir müdahale söz konusu değil. Ne oluyor onu öğrenmek istedim... Çünkü seçimler var” sözleriyle sa- vunmuştu. Cihaner’in HSYK’ye gönderdiği belgede Başbakan Yardõmcõsõ Çiçek’in 23 Şubat’ta aradõğõ bilgisi yer alõyor Çiçek’in ricasõ tutanakta İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - İzmir Barosu, Erzincan Başsavcõsõ İl- han Cihaner’in gözaltõna alõnmasõ ve tutuklanmasõ sõrasõnda hukuk ihlali yap- tõklarõ gerekçesiyle, Erzurum Özel Yet- kili Cumhuriyet Savcõlarõ ve Erzurum 2. Ağõr Ceza Mahkemesi Hâkimleri haklarõnda soruşturma başlatõlmasõ iste- miyle HSYK’ye başvurdu. Baro ayrõca Erzurum ve Erzincan’da görevli bazõ personel hakkõnda da, göz- altõ, arama ve el koyma işlemi sõrasõnda yasadõşõ davrandõklarõ savõyla Erzincan Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na da başvu- ruda bulundu. İzmir Barosu Başkanõ Özdemir Sök- men imzasõyla ilgili kurumlara iletil- mek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcõ- lõğõ’na verilen dilekçelerde, Hâkimler ve Savcõlar Yasasõ’na dikkat çekildi. HSYK’ye gönderilen dilekçede, anaya- saya göre hiç kimsenin yasa uyarõnca bağlõ olduğu mahkemeden başka merci önüne çõkarõlamayacağõna vurgu yapõl- dõ. 2802 Sayõlõ Hâkimler ve Savcõlar Yasasõ’nõn, 88. maddesinin, “Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüs- tü halleri dışında suç işlediği ileri sü- rülen hâkim ve savcılar yakalana- maz, üzerleri ve konutları arana- maz” hükmü içerdiği vurgulanan dilek- çede şu görüşlere yer verildi: “Hâkimler Savcılar Yasası’nda, bi- rinci sınıf hâkim ve savcılar, disiplin cezası, soruşturma ve kovuşturma bakımından Yargıtay üyeleri hakkın- daki hükümlere tabidir denmesine ve birinci sınıf hâkimler ancak Yargı- tay’da yargılanır hükmüne karşın bu ilkeler ihlal edilmiştir. Anayasaya gö- re, yasalara aykırı emir ve talimatlar yerine getirilemez. Amir emrinde ıs- rar eder ve bu emrini yazılı olarak yinelerse, emir yerine getirilir. Bu halde emri yerine getiren sorumlu ol- maz. Konusu suç teşkil eden hiçbir emir yerine getirilmez. Yerine geti- renler sorumluluktan kurtulamaz.” ‘Tutuklamada hukuki ihlaller var’ Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ Cihaner’in tutuklanmasõyla ilgili olarak İzmir Barosu suç duyurusunda bulundu Gazeteci Halit Güngen’in katili bulunamadı. Baba Oktay: Oğlumu öldürdüler SELAHATTİN GÖKATALAY MALATYA - Emniyet Genel Mü- dürlüğü Özel Harekât Dairesi eski Başkanõ Behçet Oktay, ölümünün 1. yõldönümünde memleketi Malat- ya’nõn Hekimhan ilçesinde anma tö- reni düzenlendi. Baba Mehmet Ok- tay, oğlunun mezarõ başõnda yaptõğõ açõklamada gözyaşlarõna hâkim ola- madõ. Oktay, “Oğlum intihar etme- di. Öldürdüler ve devlet sahip çık- madı. İntihar süsü verdiler. ‘İntihar etti’ dediler. Maalesef benim oğlum öldürüldü. Öldürdüler. Benim di- yeceğim bu kadardır” diye konuştu. Sivil darbe uyarısı Gazetemiz okurları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilci ve üyele- ri, gazetemizin Ankara Temsilcisi, yazarımız Mustafa Balbay ve ay- dınların serbest bırakılması amacıyla düzenledikleri eylemlerini dün de sürdürdüler. Cumhuriyet’in Şişli’deki merkez binasının bahçesindeki “Balbay’ın yanı başındayız” nöbetine katılanlar “Sivil darbe ülkeyi çökertti”, “AKP ülkeyi uçurumun kenarına getirdi” yazılı pankartlar taşıdı. (Fotoğraf: CEM GÜLDEMİR) ERGENEKON SANIĞI SAĞIR ‘Türban için Danõştay’õ basmam’ HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasõnda Cumhuri- yet gazetesinin bombalanmasõ ve Danõş- tay’a silahlõ baskõn eylemlerinin sanõğõ İs- mail Sağır’õn çapraz sorgusuna devam edildi. Dini hassasiyeti olmadõğõnõ söyle- yen Sağõr, “Başörtüsü için Danıştay’ı basacak halim yok” diye konuştu. Silivri’de İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah- kemesi tarafõndan görülen birinci Ergene- kon davasõnõn 136. duruşmasõnda Başkan Köksal Şengün, çapraz sorgusuna devam edilmek üzere İsmail Sağõr’õ sanõk kürsü- süne çağõrdõ. Savcõ Nihat Taşkın’õn soru- larõ üzerine İsmail Sağõr “Dini hassasiye- tim yok. Osman Yıldırım ‘Azmettiricim Muzaffer Tekin’ dedi. Ben Muzaffer Te- kin’i tanımam” diye konuştu. Savcõ Taş- kõn’õn “Alparslan Arslan, Tekin Irşi, Er- han Timuroğlu ve Osman Yıldırım’ın di- ni hassasiyetlerine ilişkin gözlemleri” konusundaki sorusunu İsmail Sağõr, “Er- han’ın öyle bir siyasi görüşü yok. Al- parslan Arslan ile dini açıdan bir sohbe- timiz olmadı. 5 vakit namaz kılan biri gibi görünüyor ama ben namaz kıldığını görmedim” diye yanõtladõ. Başkan Şen- gün’ün söz verdiği Alparslan Arslan ise “Burada yargılanan Ergenekon adı ve- rilen, iddia edilen yapılanma ile şahsı- mın alakası yok. Bu arkadaşları ise bu- rada göz teması ile tanıdım” dedi. Genel kurul hamamda yapıldı İZMİR (AA) - Hamamda yapõlan İzmir Hamamcõlar ve Banyocular Esnaf Odasõ Genel Kurulu’nda Divan Kurulu peştamal giyerek çalõştõ. İzmir Esnaf ve Sanatkârlar Odalarõ Bir- liği Başkanõ Zekeriya Mutlu, sektörü canlõ tut- mak amacõyla genel kurulu hamamda yaptõkla- rõnõ, Türk hamam kültürünün yaşatõlmasõ ge- rektiğini söyledi. 127 üyesi bulunan odanõn başkanlõğõna, kullanõlan 55 oyun tamamõnõ alan Nafi Karaca yeniden seçildi. Devlet dairesinde ‘böcek’ BATMAN (AA) - Batman İl Sağlõk Mü- dürlüğü’nün Satõn Alma Şubesi’nde bir odaya yaklaşõk 15 gün önce taşõnan 3 memur, arõzala- nan ampulü değiştirmek isterken duy içinde bir cihaz gördüler. Durumun İl Sağlõk Müdürü Meh- met Baş’a bildirilmesi üzerine “böcek” olduğu iddia edilen cihaz incelenmek üzere Batman Em- niyet Müdürlüğü’ne gönderildi. İl Sağlõk Müdür- lüğü önünde bir araya gelen Sağlõk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasõ (SES) ve Sağlõk Sen üyesi bir grup, olaya tepki gösterdi. Ahmet Vardar yaşamını yitirdi İstanbul Haber Servisi - Gazeteci Ahmet Vardar, pankreas kanseri nedeniyle tedavi gördü- ğü hastanede, 73 yaşõnda yaşamõnõ yitirdi. Birçok gazete ve televizyonda çalõşan ve 2 yõl önce Va- tan gazatesinde köşe yazarlõğõ yaparken emekli olan Vardar’a yaklaşõk 4 ay önce pankreas kanse- ri teşhisi kondu. Önceki gün evinde fenalaşan Vardar hastaneye kaldõrõldõ. Vardar, dün akşam saatlerinde yaşamõnõ yitirdi. Cenazesi, bugün Fa- tih Camisi’nde öğle namazõnõ takiben kõlõnacak cenaze namazõnõn ardõndan, Edirnekapõ’daki Sa- kõzağacõ Şehitliği’nde toprağa verilecek. Danıştay itirazı reddetti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danõş- tay İdari Dava Daireleri Kurulu, Adalet Bakanlõ- ğõ Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nin, Adalet Bakan- lõğõ müfettişlerinin, hâkim ve savcõlar hakkõnda dinleme ve teknik takip yapma kararõ aldõrmasõ- na olanak tanõyan hükmünün yürütmesini dur- durmasõna yapõlan itirazõ oybirliğiyle reddetti. Eski YARSAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağa- oğlu, 24 Ocak 2007 tarihli Adalet Bakanlõğõ Tef- tiş Kurulu Yönetmeliği’nin 98. maddesinin 1. fõkrasõndaki, “İnceleme ve” ibaresinin, a bendin- deki “inceleme ve” ibaresinin ve (ç) bendindeki “haberleşmenin tespiti ve dinlenmesi gibi delil toplama” ibaresinin iptali ve yürütmesinin dur- durulmasõ istemiyle Danõştay’da dava açmõştõ. Mahkemeden iptal kararı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anaya- sa Mahkemesi, doktor, diş hekimi, memur, avu- kat, eczacõ, sendika kurucusu olabilmek için milli savunmaya karşõ suçlar, devlet sõrlarõna karşõ suç- lar ve casusluk, kamunun sağlõğõna karşõ suçlar- dan hapis cezasõna mahkûm olmamak şartõnõ geti- ren yasa hükmünü anayasaya aykõrõ bularak iptal etti. CHP, Anayasa Mahkemesi’nde dava açmõştõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle