19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK 2010 PAZAR 4 ALİ SİRMEN HABERLER DÜNYADA BUGÜN CHP milletvekili Kulkuloğlu, Kayseri Belediye Başkanı Özhaseki ile ilgili yeni belgeler açıkladı Türkiye’yi Seçen Kız Sevgili, Kitap ve dergilerle aramın iyi olduğu ilkokul yıllarımda, beğendiğim ünlü tarihi veya çağdaş kişileri hep içimde bir eksiklik duygusuyla izlerdim. Ne yazık; derdim kendi kendime, Türk ve Müslüman değil, bir de olaydı!.. Sanıyorum ortaokula geldiğimde, bu duygudan kurtulmuştum. Sonra da yaşamım boyunca kendimi Türk olduğum için başkalarından ne üstün gördüm ne de aşağı. Mesleğim dolayısıyla, yaşamım boyunca içinde yaşadığım toplumu çokça eleştirdim, ayıplarını çekinmeden sıraladım, geri kaldığı birçok alanı çekinmeden söyledim. Okuyup öğrendikçe, 20. yüzyılın başında harikalar yaratan bir toplumun parçası olduğumun da farkına vardım. Bu Aydınlanma hamlesini görmeden bu toplumu eleştirenlerin büyük haksızlıklarına isyan ettim. Bunun dışında ne öğündüm Türk olmam ile ne de yerindim. Doğaldı da, ben Türk olmayı seçmemiştim. “Bir daha dünyaya gelirsem, yine Türk olmayı seçer miyim?” sorusunu hiç sormadım kendi kendime, çünkü hem bir kere daha dünyaya gelmeye imkân yoktur hem de Türklük, Fransızlık, Amerikalılık doğumla gelen değil, sonradan edinilen bir şeydir. Daha doğrusu, genelde öyledir. Ama bir kadın biliyorum ki o Türkiye’yi gelişmiş yaşında bilerek, isteyerek, kendi özgür iradesiyle seçmiştir. “Hayatını Seçen Kadın ‘Hocaların Hocası’ Nermin Abadan Unat” kitabı işte o kadının öyküsünü anlatıyor. Artık herkesin tanıdığı Nermin Abadan Unat, daha imparatorluk yıkılmadan önce bu topraklara göç edip İzmir’e yerleşen Mustafa Süleymanoviç ile Barones Elfride Karwunski’nin kızı olarak Viyana’da dünyaya geliyor. Çok zengin bir çocukluk geçiriyor, babasını çok küçük yaşta yitiriyor, mali müzayaka içine düşüyor aile. Annesi kızını oturdukları Budapeşte’deki sekreterlik okuluna göndermeyi planlıyor. Ama Atatürk Türkiyesi’nde eğitimin bedava olduğunu artık kızların da okuyabildiğini öğrenmiş olan 14 yaşındaki Nermin okumak istiyor ve Türkiye’ye gitmeye karar veriyor. Sonrasını birlikte okuyalım: “... Türk Büyükelçiliği’ne gitmeye karar verdim. Ne ablama ne anneme söyledim. Gittim kapıcıya dedim ki ‘Ben Büyükelçiyi görmek istiyorum’... O sırada Büyükelçimiz Behiç Erkin, Türkçe bilmediğim için ‘Almanca mı Türkçe mi, konuşayım’ diye sordum. ‘Fransızca konuş’ dedi. Ben önce kendimi tanıttım, sonra mektebe girmek istediğimi ve bana destek olmalarını istediğimi söyledim. ‘Ben Türkiye’ye gideyim orada okullar var okumayı bırakmak istemiyorum’ dedim.” Budapeşte’de Büyükelçi Behiç Erkin’in verdiği 3. sınıf tren bileti, restoran yemek kuponları ve İstanbul Emniyet Müdürü’ne hitaben yazılmış mektup ile seçtiği Türkiye’ye daha Türkçe bile bilmeden gelen Nermin sonra ne mi oluyor? Türkiye’nin ilk kadın siyaset bilimcisi, Türkiye’nin ilk kadın gazetecilerinden biri, Türkiye’nin ilk kadın senatörlerinden biri, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin ilk kadın asistanı, ilk kadın doçenti, ilk kadın profesörü ve ilk kadın kürsü kurucusu, Türkiye’nin ilk gazetecilik okulu, Basın Yayın Yüksekokulu’nun kurucularından biri ve ilk kadın müdürü. Türkiye’nin uluslararası göç ve kadın hakları konusundaki en önemli isimlerinden biri. Türkiye’nin uluslararası alanda tanınan saygın kadın akademisyeni ve de “Hocaların Hocası” oluyor. 14 yaşında okuyabilmek için Türkiye’yi seçen Nermin Türkiye’yi, orada kız çocuklarına da parasız eğitim olanağı olduğu için daha Türkçe bilmeden kendi özgür iradesiyle seçen, bu müstesna kadının öyküsünü “mutlaka oku” demeyeceğim Sevgili, çünkü okuyacağına eminim. Doğan Yayınları’ndan çıkan bu nehir söyleşi kitabı okuduktan sonra yazarı Nermin Abadan Unat’ın öğrencisi, değerli gazeteci Sedef Kabaş’ı kıskandığımı söyleyeyim. Ben de öğretmenim Necdet Kut için böyle bir kitap yazmak isterdim. Bilmiyorum, hâlâ Nermin Hanım’ın kendine özgü koşulları içinde olup da, yine Türkiye’yi seçmeye karar veren bir kız var mı, dünyanın herhangi bir yerinde? Ama olsa bile, acaba burada O Atatürk Türkiyesi’nden ne kaldı? Unutma! Nermin öyle herhangi bir Türkiye’yi değil, Atatürk Türkiyesi’ni seçmişti. [email protected] ‘Kayseri’deki iddia doğru çıktı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kayseri Belediyesi’ndeki 17 kişilik rüşvet çetesi içinde yer alan itirafçı Hacı Ali Hamurcu’nun Çavdarlar Petrol’e rüşvet karşılığı verildiğini açıkladığı izinlerin daha sonra belediyece geri alınması ve mahkeme kararıyla bilirkişi raporu, belediyenin mevzuata aykırı işlem yaptığını ve dolayısıyla Hamurcu’nun iddialarının doğru olduğunu ortaya koydu. CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu’nun, Kayseri Anakent Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ile ilgili yaptığı açıklama şöyle: Soruşturma kapatıldı: Kay ‘Özhaseki onurluysa istifa etmeli’ ‘Hamurcu’nun yasal şartları tutmadığı halde Çavdarlar Petrol’e izin verildiği iddialarını encümen kararıyla iznin geri alınması, mahkeme kararı ve bilirkişi raporu kanıtlıyor. Özhaseki iddiaları seri Büyükşehir Belediye Başkanı’nın adının da karıştığı Kayseri’deki “rüşvet, irtikap, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık” olayında soruşturma sağlıklı yapılmamış, rüşvet ve yolsuzluk olayı belediye, adliye ve valilik üçgeninde kapatılmıştı. Kayseri’deki rüşvet çetesi: Soruşturma kapsamında Hamurcu, 17 Temmuz 2007 tarihli Kayseri Emniyet Müdürlüğü’ndeverdiği 26 sayfalık ifadesinde Kayreddetmiş ve ‘O ifadeleri veren çocuğun ifadelerinden biri dahi gerçeğe yakın görünüyorsa yarın istifa etmeye hazırım’ demişti. Kendisini her onurlu insan gibi sözünün arkasında durmaya çağırıyoruz.’ seri Büyükşehir Belediyesi’nde kendisinin de bulunduğunu iddia ettiği 17 kişilik bir rüşvet çetesinin varlığından bahsetmiş ve buna dayanak oluşturan olayları anlatmıştır. 250 milyar liralık rüşvet: Ha murcu ifadesinde Çavdarlar Petrol ile ilgili de “Evrakları olumlu hazırlamam için talimat verdiler, evrakları tanzim ettim. Komisyon raporu imzaladı, bu rapora istinaden de yasal şartları tutmayan bu benzin istasyonuna Geçiş Yolu İzin Belgesi tanzim edildi. Karşılığında 250 milyar para geldi ve dağıtıldı. Başkanın payı dünürü sarrafa gönderildi” iddiasında bulundu. ‘Dönen dolapları açıklarım’: Hamurcu ile Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mustafa Yalçın arasında anlaşmazlık doğması ve Hamurcu’nun Yalçın’a dönen dolapları açıklayacağını söylemesi üzerine, belediye apar topar geçmişte yasalara ve ilgili mevzuata aykırı ruhsat ve izin verdiği Çavdarlar Petrol’e dönük işlemler başlattı. Belediye izni geri aldı: Hamurcu’nun 17 Temmuz 2007’deki 26 sayfalık ifadesi sonrası 25 Temmuz 2007’de belediye encümeni 24553 sayılı kararı ile daha önce verdiği ruhsatı iptal etti. Hamurcu haklı bulundu: Çavdarlar Petrol ile belediye arasındaki 2007/254 sayılı davaya ilişkin Kayseri 1. İdare Mahkemesi’nin kararında “İstasyonun güney cephesinde KİLER firmasınca bir hiper marketin kurulduğu, inşa edilen hipermarketin işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı tespit edilmiştir” ifadesi yer aldı. Bilirkişi de Hamurcu’yu doğruladı: Aynı taraflar arasındaki 2009/704 Esas sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da “Bu benzinliğe dönük belediyenin plan tadilatının şehircilik ilkeleri ve planlama tekniklerine uygun olmadığı, LPG tank ve pompalarının TSE standardına uygun olmadığı, trafik güvenliği açısından tehlikeli ve yetersiz olduğu belirlenmiştir” denildi. YAZI ULAŞMADI Deniz Feneri’nde davet bilmecesi ALİCAN ULUDAĞ BAŞHEKİM SİRAÇ AKGÜL ‘AKP’liler ihale için baskı yaptı’ BATMAN (Cumhuriyet) İhaleye fesat karıştırdığı gerekçesiyle önceki hafta tutuklanan eski Batman Bölge Devlet Hastanesi Başhekimi Siraç Akgül, savcılığa verdiği ifadede hastane yolsuzluklarının AKP’li vekiller ve il yöneticilerinin yakınları aracılığıyla yapıldığını, kendisinin de göz yummadığı için hedef haline getirildiğini iddia etti. Batman Bölge Devlet Hastanesi’nde inceleme yapan müfettişlerin, altı aylık dönemde hastaneyi yaklaşık 1 milyon 900 TL tutarında zarara uğrattıkları yönündeki raporu üzerine başlatılan operasyonda İl Sağlık Müdürü Mehmet Baş ile birlikte tutuklanan eski Başhekim Siraç Akgül, Batman’da Cumhuriyet Savcısı Necati Gök’e verdiği ifadesinde hakkındaki suçlamaları reddetti. Akgül, bazı ihalelerde ve hastanenin yapım işlerinde Mehmet Baş ile önceki vali ve vali yardımcılarından baskı gördüğünü savunan Akgül, şunları söyledi: “Bu iş Batman iktidar milletvekilleri, AKP il başkanı, il sağlık müdürlerinin istekleri, telkinleri ve baskıları sonucu gerçekleşti. Benim üzerimde iktidar partisi milletvekillerinin kardeşleri olan Av. İbrahim İnal ve Faruk Ekmen’dir. Bu ikisi abilerinin nüfuzunu kullanarak sürekli üzerimde baskı kurdular, ben bu baskılara rağmen hastaneyi kurdum. Ben, başhekimden daha çok her gelen şeyi imzalamak zorunda kalan bir memur durumuna düştüm, menfaat sağlamadıkları için beni görevden aldılar.” ANKARA Deniz Feneri e.V. davasının Türkiye uzantısıyla ilgili soruşturma kapsamında Alman makamların, ifade alma işlemleri için Türk savcılara 3 Ocak 2011 tarihini verdiği belirtiliyor. Ancak Alman makamlarından gelmesi gereken resmi yazı henüz savcılığa ulaşmadı. Bu yüzden de gerekli hazırlıklar yapılamıyor. Soruşturma iki yıldır sürüyor Yaklaşık 2 yıldır sürdürülen Deniz Feneri soruşturması kapsamında Almanya’dan alınacak adli yardım konusundaki tıkanıklık aşılamıyor. Odatv.com’da, Alman makamlarının Türk savcıların bu ülkeye gitme talebini olumlu karşıladığı ve Türk savcıların 3 Ocak 2011’de işlemlerine başlaması üzerinde anlaşmaya varıldığı belirtildi. Ancak Türk savcıların Almanya’ya gitmesi için gerekli resmi yazı Ankara’ya ulaşmadı. Adalet Bakanlığı’na böyle bir yazının gelmediği öğrenilirken davet yazısının Berlin Büyükelçiliği ile Dışişleri Bakanlığı’ndan birinde olduğu belirtiliyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle