19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 26 ARALIK 2010 PAZAR [email protected] 12 PAZAR YAZILARI Meydanı’nda yılbaşı gezintileri nce ince kar atıştıran ve pencere camlarında ıslık çalan çok soğuk bir pazar sabahında sıcacık yatağınızda uyanıp da neler düşlersiniz onu bilemem? Adına “petra” denen ve Almanya’da yaşamı altüst eden kötü hava koşulları insanları günlerdir şaşkına uğrattı. Vaktinde kalkmayan ya da iptal edilen uçak seferleri ve otoyollarda yaşanan kaosu TV haberlerinden izlemişsinizdir. Böyle dondurucu soğuklarda insanlar sokaklarda pek görünmek istemezler. Oysa Noel ve yılbaşı günlerinin büyüsünü yaşamak isteyen genç kuşaklar her yerde varlar. Bilhassa Münih gibi renkli bir kentte, kentin can damarının geçtiği Marien Meydanı’nda dolanıp tur atmak, Noel pazarlarından tarçınlı kurabiye “lebkuchen” alıp bir iki bardak tarçınlı sıcak şarap “glühwein” höpürdetmek âdettendir. Tahta geleneksel oyuncakların satıldığı tipik barakaların önünden geçip mum ve karanfil kokusunu koklamak da Münihlilerin alışkanlıklarından sayılır yüzlerce yıldan bugüne gelen... Klasik müzik dinleyerek yaşanan bu alışkanlıklar yılbaşı günü en yüksek noktaya çıkar. Evlerde bir köşeye kondurulan çam ağaçlarına olan ilgi ise nedense eski yıllara oranla bu sene azalmış gibi geldi bana. Tasarruf önlemleri ve insanların delice cüzdan boşaltmaktan kaçınmaları artık iyice dikkat çekiyor. Arada bir çıkan kar fırtınasından evlerine sığınan yaşlı başlı Almanların torunlarını sevindirmek için pencere camlarına yapıştırdıkları Noel baba tasvirleri, yıldızlar ve ıvır zıvır ise gözlerden kaçmıyor. Sivri damlı tipik evlerin balkonları, çatıları haftalardır beyaz örtü altında... Sokaklarda her köşe başında Roman çalgıcılar, akerdeoncular ve dilenciler. Gününü gün edenler için sokaklara yansıyan bu yoksulluğu görmek zor!.. Oysa AB’nin resmi istatistik kurumu Eurostat’ın son verileri her 4 MÜN H Avrupalıdan birinin yoksulluk sınırında olduğunu ortaya koydu. Rapora bakılırsa 42 milyon EROL ÖZKAN Avrupalı ise açlık sınırının altındaymış. Almanya’da ise nüfusun yüzde 15.2’si yoksulluk sınırında yaşıyormuş. Bu acı gerçek Münih’te sokaklarda ve metro girişlerinde tesadüf edilen, rastlanan yoksul insan görüntüleriyle insanı acı acı düşündürtüyor. Saç sakal birbirine karışmış, partal giysiler içinde, önünde bir marketin önünden yürüttüğü alışveriş arabasına yüklediği plastik torbalar dolusu eşyası ve kap kacağı ile dolaşan bu çok yoksullar, ucuz kutu şarabına talim edip, sürekli ısınacakları bir köşe bulma telaşındadırlar... Kiliselerin karınlarını doyurduğu bu yoksul kesim kısacası “penner”ler Münih’te her yerde insanın karşısına çıkarlar. Bu yaşama dayanabilecekleri kadar dayanan ve sonunda bir parkta tahta ve kartonlar üstünde ya da metrolarda mazgallar üzerinde donarak ölen bu biçareler hayal kırıklıkları ile sekteye uğramış bir yaşamın izlerini yüzlerinde taşırlar. Öyle ya da böyle, hafta sonlarında Marien Meydanı’nda çok şeye tanık olur insan... Değişik yaşam kesitlerine ait yığınla örnek... Dilenciler, canlı heykeller, roman müzisyenler, alışveriş çılgınları arasında turistler şu yaşadığımız günlerde başı çekiyorlar. Geveze İtalyanlar, her şeye meraklı Japonlar ve Arap turistler... İki katlı sarı otobüslerle kenti turlayanların en çok takıldıkları yer ise Marien Meydanı... Meydandaki minicik ahşap dükkânlardan hediyelik eşya seçenler ya da mum ve karanfil kokuları içinde geleneksel “glühwein”larını yudumlayanlar kesinlikle yeni yıl düşleri kuruyorlardır. Ben ise akşam alacaları içinde atkıma bürünüp durakta tramvay beklerken, Ayvalık’ı özleyip balıkçı kahvelerini ve Cunda Adası’nda volta atıp daracık sokaklarında dolaşmayı, bir kedi yavrusunu tutup sevmeyi ve iki kadeh kırmızı şarapla esrik olmayı düşlerim... İyi pazarlar... [email protected] Marien Yaz ortasında Noel... G üney yarıkürede Noel yaz ortasına denk gelse de kimse buna aldırmıyor. Noel Baba karlarla kaplı kalın kürklü giysileri ve ren geyikleriyle günlük hayattaki yerini alıyor. Noel döneminde Brezilya’nın Sao Paulo kentinin merkezi Paulista Caddesi’ndeki büyük iş merkezleri arasında en şık binaya sahip olmak için adı konulmamış bir yarış var. Belediyenin Noel için caddenin ortasına kurduğu devasa tak ziyaretçilerini ağırlıyor. Vitrinlerini haftalar öncesinden Noel için süslemeye başlayan mağazalar ise pamuktan karlarla veya kristal kar taneleri ile son hazırlıklarını tamamlıyorlar. Alışveriş merkezlerinde sakalları ve şapkalarıyla Noel Babalar oyuncak ren geyiklerinin önünde çocuklarla ilgileniyor. Yani her şey sıradan görünüyor. Ancak her şey, görmeye alıştığımızdan oldukça farklı. Aralık ayının son günlerinde hava 35 derece, insanlar Noel süsleriyle parlayan yüksek binaların gölgesine sığınıyor, çocuklar Noel biniyor. Ancak bu imajın pek tuttuğu SAO PAULO takındaki görevlilere ren geyiğini söylenemez. Ne çocuklar yazlıkçı gösterip “Bu hayvanın adı ne?” Noel Baba’yı seviyor ne de Noel için diye soruyor, Noel Babalar çevreyi süsleyenler. Sokaktaki bereleri ile yakıcı güneşin altında insanın ise zaten kürkler içinde terliyor ve vitrinlerdeki kar geyikleriyle uçarak gelen Noel kristalleri de Sao Paulo’nun Baba’yla bir problemi olduğu pek ONUR UYGUN gördüğü tek kar taneleri olarak söylenemez. Güneyin halkları ister kalıyor. Genelde kar ve kış ile oyunbozan olmamak, ister özleştirilen Noel ve yılbaşı güney eğlencenin dışında kalmamak için yarıkürenin çoğunda farklı işliyor, çünkü bu olsun kuzeyin Noel kültürünü benimsemiş. iki gün neredeyse yazın ortasına denk geliyor. Meşrubat kutularının üzerindeki kar kristalleri Çok istisnai durumlar dışında Güney ve kutup ayıları insanlar bu meşrubatları Amerika’da Noel’de kar görmek oldukça zor. sıcaktan bunaldığı için alıyor olsa da kimseyi Yine de kuzey yarıküre merkezli filmlerle, rahatsız etmiyor. Ancak bu durum herkes için reklamlarla, hikâyelerle bütün dünyaya ihraç geçerli değil. Ulusal kimliğe önem veren ve edilen Noel ruhu güneyi de ele geçirmiş. kuzeyden gelen bu devasa kültür ihracatını Aslında her sene güneye özgü bir Noel için reddeden yetkililer de var. Örneğin 1992 birkaç deneme oluyor. Sakallı ve şapkalı Noel yılında Brezilya’nın Amazonas eyaletinde Baba kalın giysileri yerine sadece şort giyip meclise sunulan bir yasa tasarısı, eyaletteki geyiklerinden vazgeçiyor ve bir sörf tahtasına bütün Noel Baba canlandırmaları için tropik bir kıyafet öngörüyordu. Reddedilen bu teklife göre Noel Baba karakteri Brezilya folkloruna uygun hale getirilecek, bere ve kürk mantolar gibi “uygunsuz” kıyafetlerle resmedilmesi yasaklanacaktı. Teklif neredeyse ciddiye bile alınmadı ve kuzeyin Noel kültürü bir güvenoyu almış oldu. Uzun lafın kısası, yılın bu vakti, kuzey yarıkürenin güney üzerindeki hükmünün en açıkça görüldüğü zamanlardan biri olmaya devam ediyor. Güneyin sıcak ikliminde her ne kadar eğreti dursa da Noel gelince yapay karlar ve kürklü Noel Baba günlük hayattaki yerini alıyor. Din aynı din olsa da Noel’in güneyde yaz ortasına denk geliyor olması ne kuzeyde ne de güneyde neredeyse kimseyi ilgilendirmiyor ve hayatlarında kar görmemiş olan insanlar da dahil olmak üzere bütün dünya kuzeyin Noel’ini ortak bir şekilde kutluyor. [email protected] İ ‘Öfkelenin!’ ılın son pazar yazısını yazmak Vous!” kitapçığı insanları, özellikle için konu çokluğundan ne de gençleri yaşadığımız koşulları, seçeceğimi bilemiyordum. Şöyle haksızlıkları kabul etmemeye, lapa lapa yağan karla zaafları bile sosyal adaletsizliğe öfke duymaya, güzelleşen Paris’i yazıp bedavaya toplumu barışçıl yollardan isyan turizm reklamı yapabilirdim. etmeye çağırıyor. Çağdaş Fransız Gazeteci gözüyle kapanan Demokrasisi ve toplumun temelini havaalanları, tıkanan demiryolları, oluşturan 15 Mart 1944’te Ulusal felce uğrayan karayollarına Direniş Komitesi programının rağmen; kara, yağmura, fırtınaya, berhava edildiğini, hiçbir bilinçli gri ve hatta karanlık günlere yurttaşın bu gelişme karşısında rağmen müzelerde, sinemalarda, duyarsız ve ilgisiz kalmaması, mağazalarda, ortalıklarda öbek kızması, öfkelenmesi, isyan etmesi öbek dolaşan insanların gamsız gerektiğini savunuyor. 20 Ekim’de mutluluklarını yazabilirdim. Etraf 8 binlik ilk baskıyla çıkan kitabın sayfalarla hoş fıkralar, sıcacık satışı, 20 Aralık’ta altıyüz bine hikâyeler, tatlı masalları besleyecek vurmak üzere bütün listelerin malzeme kaynıyordu. O ışıl ışıl dev başında yer alıyor. 4 aydır Sarkozy ticaret merkezlerinin, Paris’i Paris ve neoliberal şürekasının kılan pırıl pırıl butiklerin siyasetine başkaldıran Fransa’nın vitrinlerini süsleyen kaliteli dekor yeni manifestosuydu adeta elimde ve aksesuvarlar; sayısı yüzlerle tuttuğum kitapçık. Etrafımdaki ölçülen tonton Noel Babaları; her herkese hediye ediyorum. Çok biri moda/kadın dergilerinden kişide aynı refleksi görüyorum. çıkmışcasına şık ve güzel anneleri Durum tespitini, “Direniş öfkeden yansıtabilirdim. Tüketim çılgınlığı, doğar... Durmayın kızın, sokakta donanlar, kapanan itaatsizlik edin!.. Ne demek fabrikalar, gelir dengesizliği, devlet en basit yurttaş sıradanlaşan kayıtsızlıklar, ihtiyaçlarını karşılamaktan bencillikler... Öfkeliydim... Evvelki acizmiş. Kim bugünkü hafta sulu kar altında, kafamda zenginliklerin Nazizm’in yıktığı uçuşan konular, gözüm çevrede Avrupa’nın kurtulduğu bürodan dönüyordum. Oldubitti günkünden daha az olduğunu cazip bulduğum kitapçı söylemeye cüret edebilir?.. vitrinlerinden bir tanesinde değme Direniş Hareketi’nin o kadar Noel Babalara taş çıkartacak mücadele ettiği paranın iktidarı sevimlilikte gülümseyen bir Noel hiçbir dönemde bu kadar büyük, Dede’nin fotoğrafına takıldım. küstah, bencil olmamış, Tanıdıktı siması. Televizyonda ve hizmetkârları hiçbir zaman bu çalıştığım radyoya denli devletin tepesine birkaç defa konuk yerleşmemişlerdi. PAR S olarak geldiğinde Şimdi hepsi görmüştüm. Beni bir özelleştirilmiş, kamu anlık yanıltan sanırım yararını hiçe sayan kitapçı vitrinin yılbaşı bankalar yalnızca üst teferruatıyla düzey yöneticilerinin donatılmasıydı. 94. gelirleri ve UĞUR HÜKÜM baharını süren hissedarlarının Stéphane Hessel insan kârlarını gözeten insan bakan gözleriyle sermayelere yanı başındaki kitabını işaret dönüştüler. En yoksulla en ediyordu: “Indignez Vous! / zengin arasındaki fark hiçbir Öfkelenin (Kızın)!” (Indigène Yay.) zaman bu kadar derin; para HenriPierre Roché’nin romanı ve yarışı ve rekabetini teşvik asla bu François Truffaut’nun aynı ismi kadar belirleyici olmamıştı...” taşıyan başeseri “Jules ve sözleriyle yapan Hessel, tek çareyi Jim”inden Jules ve filmin kadın şiddeti tasvip etmeyen barışçıl yoldan mücadelede görüyor: kahramanı Catherine’nin gerçek “Soyut bir özgürlük ve liberalizm oğulları olan Stéphane 1917’de anlayışı adına denetimsiz tilkiyi Berlin’de doğmuştu. Babası Franz kümese salıveremeyiz. Barış ve Hessel yazarçevirmen yarı Yahudi demokrasiyi tehdit eden Alman, zengin Protestan Alman bir uluslararası mali piyasaların aileden gelen annesi Helen Grund diktatörlüğüne karşı uygar bir ise ressam ve yazardı. Aile 1924’te toplum üyesi ve siyasi, iktisadi, Paris’e yerleşmişti. 1935’te Fransız vatandaşlığına geçen genç Stéphane entelektüel sorumlu hiç kimse eli kolu bağlı kalamaz. Biz Direniş yüksek tahsili sırasında başlayan Hareketi’nin son gazileri, Özgür savaşta esir düşmüş, 1940’ta Fransa savaşçıları yeni nesilleri hapisten kaçmış ve Londra’da Direniş mirasımızı, ideallerimizi General De Gaulle’ün yanında devralmaya, yaşatmaya, direnişe katılmıştı. General kadar direnmeye çağırıyoruz. Direnişin komünistlerle de yakın olan kişilik yolu öfkeden geçer. iki kez daha Nazilere yakalanmış, Yaşadıklarımıza kızın, ancak her seferinde kaçmayı öfkelenin!” Aydınlık ve sol duyulu başarmıştı. Savaş sonrasında BM bir öfkenin bütün dünyayı sarması İnsan Hakları Bildirgesi’ni umuduyla tüm okurlarımıza hazırlayan komisyonun 12 mücadele azmi yüksek, mutlu ve üyesinden biriydi. Büyükelçilik sağlıklı bir 2011 dileriz. dahil 40 yıllık diplomat hayatının yanı sıra, şu ana kadar yorulmaksızın Filistin, kâğıtsız ransa’daki en eski solcumuz, göçmenler gibi belli başlı ağabeyimiz, eşsiz bir aydınlık uluslararası veya ulusal davaların ve laik toplum savaşçısı Profesör takipçisi olan kişilik vasiyet Fahrettin Petek’i (88) 24 niyetine küçük bir yergi kitabı Aralık’ta yitirdik. Hepimizin başı yayımlamıştı. sağ olsun. Başlığının tam karşılığı olmasa da acilen Türkçeye kazandırılması [email protected] zorunlu 30 sayfalık “Indignez Y tutulabilir mesajlara dönüşüyor G ri ülke beyaza bürününce ilk Belçika Posta İdaresi gelenekle sevinen çocuklar oluyor. Kar geleceği ilginç ve yaratıcı bir demek; kartopu oynamak ve üründe buluşturmayı başardı. kardan adam yapmak demek, Teknolojinin hasarlarını gidermek onlar için. Kışa hazırlıksız bağlamında basit ama anlamlı bir yakalanan Belçika’da yaşamın adım. Anketler Belçikalıların yıl olumsuz bir şekilde etkilenmesi sonu kutlama dileklerini özellikle umurlarında bile değil! “Zorunlu de orijinal ve kişisel olmaları haller dışında trafiğe çıkmayın, halinde çok sevdiğini gösteriyor. evde kalın” tavsiyeleri, aksayan Ancak yıl sonunda orijinal bir kamu taşımacılığı, havaalanında fikir bulmak da hiç kolay değil. mahsur kalan binlerce yolcudan Bu nedenle Belçika Posta İdaresi daha önemlisi “yağan karın 15 Aralık’tan itibaren SMSkolay kartopu olabilmesi ya da KART gönderme seçeneği kardan adam yapmaya elverişli sunuyor. Klasik tebrik kartı ile olması”. SMS arasında yeni ve orijinal bir Üzerine beyaz bir yorgan örtünen kutlama şekli. Tebrik kartı, SMS Brüksel, çocukluğumun yeni yıl veya email: Kişisel olması kutlama kartpostallarını koşuluyla Belçikalı hepsini çağrıştırıyor. Özellikle beğeniyor. ağaçların karlar altındaki Belçikalının BRÜKSEL manzarasının gerçek mi yoksa almayı tercih kartpostal mı olduğunu ayırt ettiği tebrik etmek zor. Teknoloji, yönteminde alışkanlıklarımızı istemesek de kişisel köklü bir şekilde değiştiriyor. dileklerin Gönderilene özel olarak yazıldığı kâğıt ERDİNÇ UTKU yazılan, sevgi, el emeği ve özen tebrik kartı dolu klasik yeni yıl kartları açık ara önde, yerini SMS, ekart, email onu telefon ve mesajları ve sosyal paylaşım “özel olarak yazılmış kişisel ağlarındaki yazışmalara bırakıyor. SMS” izliyor. Geçen yıl bu amaçla 100 milyon Belçikalıların yüzde 92’si kişisel SMS gönderildi. Belçikalıların mesaj içeren tebrik kartlarını çok yüzde 60’ı yılın son günü tebrik hoş buluyor. Yüzde 51’i standart SMS’i gönderiyor ve alıyor. mesajla gönderilse bile tebrik Belçikalıların yüzde 39’u yılbaşı kartlarını seviyor. Belçikalıların gecesindeki SMS trafiğini bir yüzde 60’ı kişisel bir mesajla yeni gurur ve arkadaş sayısıyla yıl kartı gönderiyor. Belçikalıların övünme ölçütü olarak görüyor. yüzde 40’ı kişisel SMS yolluyor. “SMS kadar basit ama mektup Belçikalıların yüzde 37’si ise yıl çekiciliğinde” sloganıyla “SMSsonu dileklerini telefonla Kart” uygulamasını başlatan aktarıyor. Belçikalıların yüzde 25’i çok sayıdaki kişiye birden “genel ve kişisel olmayan” SMS göndermek zorunda kalıyor. Belçikalıların yüzde 84’ü ise kişisel mesaj içeren SMS almayı tercih ediyor. Belçikalıların sevimli ve orijinal dileklerden hoşlandığından yola çıkan Posta İdaresi’nin çözümü bu yıl SMSkart oldu. Adından da anlaşılacağı gibi konsept çok basit: Gönderici yeni yıl kutlama mesajını SMS ile belirtilen numaraya gönderiyor. Bu SMS mesajı posta idaresi tarafından yeni yıl tebrik kartına dönüştürülüyor ve adresi yazılı olan alıcının posta kutusuna ulaştırılıyor. Hem de sadece 1.20 Avro karşılığında. Elektronik dileklerin elle tutulabilir mesajlara dönüştürüldüğü orijinal bir yöntem. SMSkart iskambil kâğıdı boyutlarında (55 X 70 mm) ve altı farklı çeşidi var: SMSnoelağacı, de SMSnoelşapkası, het SMSrengeyiği, de SMSmelek, het SMSminik İsa ve de SMShavai fişek. 6 tür karttan hangisinin gönderileceği ise rastgele belirleniyor. SMSkart 15 Aralık7 Ocak tarihleri arasında gönderilebiliyor. Başta Avrupa’nın gri ülkeleri olmak üzere dünyanın tüm ülkelerinde beyaz dışındaki renklerin de varlığının fark edildiği, yaşamın her alanında renkkörlüğü tedavi edilmiş bir 2011 dileğiyle hepinizin yeni yılını kutlarım. [email protected] Elektronik dilekler elle C MY B C MY B F
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle