23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 26 ARALIK 2010 PAZAR 2 Sabah bir gazete alıyorsunuz, başlıkları okuduktan sonra köşelere bir göz atıyorsunuz. Tam 32 yazarın uzunlu kısalı yazıları karşınıza çıkıyor. İşiniz gücünüz var, hepsini okumak değil, şöyle bir göz atmak için bile vaktiniz az. Akşam okurum deyip geçiyorsunuz, akşam oluyor TV, dostlar, arkadaşlar, yemek, sonra uyku saati... Şöyle bir saydım gazeteleri, adlarını versem de olur vermesem de Hürriyet’ten Cumhuriyet’e, Milliyet’ten Vatan’a ve ötekilere kadar tek tek saydım. İstanbul’da çıkan gazetelerdeki köşe yazarları kaç tane biliyor musunuz? Tam 290!.. Hemen her gazetede otuz, yirmi, kırk köşe yazısı var. Bir o kadar da yazar... Bilmem dünyanın önde gelen ülkelerinin basınında bu kadar çok köşe yazarı var mıdır? Hiç olabilir mi? Alışmış olduğun gazetedeki yazıları okumanın bile bir süresi bir uygun zamanı var. Bir de düşünün OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL 290 Köşe Yazarı! her gün köşe dolduran 290 vatandaşı!.. Ben elli yılı aşkın bir süredir köşe yazısı yazan biriyim. Vatan’da, Cumhuriyet’te, Barış’ta, Milliyet’te... O günlerde bu kadar çok köşe de yoktu, köşe yazarı da... Bu yazar bereketi son sekiz on yılda arttıkça arttı. Bakıyorsun adam Başbakan’ın danışmanı, hop atılıyor bir gazetenin köşesine... Bakıyorsun bir başkası alışveriş dünyasından gelmiş, oturup her gün köşe dolduruyor... Ama kaç kişi okuyor bu 290 köşe yazarını? Hürriyet’te 30, Star’da 27, Zaman’da 36, haydi Cumhuriyet’i de katalım, bizde her gün 17 köşe var. Kimi zaman bir iki sayı daha ekle, tamam olsun. Ben çocuk yaşımdan beri gazete alırım, okurum. Eskiden makaleleri, fıkraları kaçırmazdım. Gerektiğinde keser saklardım, notlar alırdım, yararlanırdım. Şimdilerde bilgisayardan izliyorum Türk basınını, dolayısıyla köşe yazarlarını... Okumak şöyle dursun, göz atmak bile zor geliyor! Çoğunlukla iktidar övgüsü, yandaşı, destekçisi... Pek azı ülke gerçeklerini elinden geldiğince okuruna anlatmayı başarıyor... Bir de sözü uzatmasalar, bilinen gerçekleri değil de, az bilinen, hatta bilinmesin diye gizlenen gerçekleri yazmaya çalışsalar!.. 290 köşe yazarı olan bir ülkede sahici bir basın özgürlüğü olduğu söylenebilir mi? Madem ki her gün 290 kişi düşüncesini yazıyor, topluma sunuyor; işte demokrasi diyebilir miyiz, bütün bu karmaşaya? Gerekir miydi bu yazı, bilmiyorum! Övünmeli miyiz 290 köşemiz var diye? Siz ne dersiniz? İnsan Tiplerimiz… tatürk, çocuklara, gençlere ve öğretmenlere özel önem gösterirdi. İlk günde, yeni kuşakların yetişmesini imamlardan alıp güvendiği öğretmenlere bırakmıştı. Gözü gibi koruduğu, kurduğu Cumhuriyetin korunmasını da gençlere vermişti. Ya şimdi neler oluyor? Ankara Siyasal’a polis gözetiminde gidebilen iktidarın bir milletvekiline gençler yumurta attıklarında adları ‘beyinsiz’e çıkıyor!Yetmedi. Dekan ve rektörün de görevden alınmaları buyruluyor! Aynı vekil, ertesi gün İstanbul’da konuşurken üniversite öğrencileri salona alınmıyor. Atatürk yaşıyor olsaydı, yapılanlara acaba ne derdi? Olay, 1930’lu yılların başında, Ege illerinin birinde geçer. Vali, bir öğretmenin kendi ilinden alınması ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN A Nusret ERTÜRK için Bakanlığa yazar. Atatürk bunu duyar duymaz valiye telefon açar: ‘Siz benim öğretmenim için böyle düşünmüşsünüz. Siz bir başka il beğenin…’ Cumhuriyet, başı dik, sırtı pek, onurlu, güvenli kişiler yetiştirmek için yola çıkmıştı. Osmanlı’nın kul, köle insan tipinden Cumhuriyetin düşünen, eleştiren, özgür birey tipine geçmek kolay mıydı? Tarikatın, cemaatin kümelendiği yerlerden geçerseniz, belden eğilmiş, kamburlaşmış, korkmuş, pısmış, seslerini yitirmiş tipler görürsünüz. Bilgi düzeyi yüksek bireylerin semtinde ise özgüven, saygı, sevgi, insanca sıcak ilişkiler yansır... Kimisi, bilgi öğrenemediği günü yok sayar, dövünür. Bazısı ise bağırır, çağırır, çam devirir, kabadayılık tipiyle övünür... Elin Köpeği... Önceki günkü Hürriyet’in birinci sayfasında vardı; ABD’de bir köpeğe 1022 isim öğretmişler, tek tek neyin ne olduğunu biliyor. Psikoloji uzmanlarından oluşan bir ekip, bunu medyanın önünde deneyler yaparak kanıtladı. 1022 kelime belli cisimlerin isimleri. Eğitmenler ona neyin ismini söylüyorlarsa, bir koşu gidip onu getiriyor Chaser adındaki köpek. Başka bir şeyi asla getirmiyor. Bu bir başarı... Biz Postal’a ne dersek diyelim, o her zaman gidip benim bilgisayar çantamı getirir. Daha doğrusu bilgisayar çantamın yarısını... Çünkü götüre getire bilgisayar çantamın yarısı yok. Ben de zaten misafirlere bir küçük gösteri yapacağım zaman “Koş bilgisayarımın çantasını getir” diyorum. Koşarak gidiyor, gözlerimiz kapıda sessizce bekliyoruz. Eğer gidip de gelmediyse genelde zaten gidip gelmiyorsorun yok... O zaman biz de dönüyoruz memleket meselelerine... Chaser 1022 kelimenin ne olduğunu biliyor da... Biz; diyelim ki şu kelimeyi öğretemedik gitti adama: “Hukuk...” O gidip “buyruk” getiriyor önümüze. Kendisi neyi buyurduysa onu “hukuk” sanıyor. ABD’li bilim adamları border collie cinsi köpek Chaser’e bunu üç senede öğrettiler. 50 senedir “demokrasi” diyor bir ulus... Ne geliyor önüne?.. “Kömür çuvalı...” Chaser öncelikle “getir” ile “götür” kelimelerini ayırt ediyor demek ki... “Götür” denildiğinde götürdüğüne, “Getir” denilince koşup getirdiğine göre... Bizim şaheser bilmiyor... Huzur, güven, barış içinde “insan gibi yaşamayı” getireceğine size... Bir bakıyorsunuz ki cebinizdekini de götürdü... Bence doğayı iyi gözleyin... Nasıl demişti ünlü birisi: “İnsanları tanıdıkça, hayvanlara sevgim artıyor...” bcoskun@cumhuriyet.com.tr C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle