25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Kılıçdaroğlu, protestocu bir annenin çocuğunu kaybettiğini anımsattı, polis şiddetini savunan Erdoğan’a seslendi 7 ‘Emine Hanım’a bir sorsun’ Erdoğan’ın öğrencilerin ‘illegal örgüt mensubu’ olduğuna ilişkin sözlerine Kılıçdaroğlu, “Onları dinlemeyeceksiniz bir de illegal diyeceksiniz. Ne yapmış illegal” diye tepki gösterdi. TÜREY KÖSE/KIVANÇ EL GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ ‘ERDOĞAN SUÇUNU KAPATMAYA ÇALIŞIYOR’ aşbakan Tayyip Erdoğan’ın suçunu kapatmak için şikayet etme yöntemini benimsediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Ülkeyi iyi yönetemediği için suçunu kapatmak istiyor. Bütün annelere sesleniyorum, şiddet sonunda çocuğunu kaybeden bir annenin dramını anlıyorlarsa Başbakan’ın suç işlediğini kabul etsinler. Hiçbir anne çocuğunu kaybetmek istemez. ‘Hamile bir kadının orada ne işi var’ diyenler var. Protesto olağan bir yürüyüş. O öğrencilere bir arkadaşı mı şiddet uyguladı? Hayır. Öğrenci grupları arasında bir olay da değil. Devletin meşru güçlerinin orantısız gücü söz konusu. Başbakan bunlarla ilgili olarak bir vicdan azabı çekiyor mu, çekmiyor mu? Bir annenin çocuğunu düşürmesi, B ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, öğrenci protestolarında orantısız güç kullanıldığını vurgulayarak “Bir anne çocuğunu kaybetti. Başbakan suç işlediğini kabul etsin. Emine Hanım’a bir sorsun. Emine Hanım bundan rahatsız değil mi?” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın eylemci öğrencilerin “illegal örgüt mensubu” olduğuna ilişkin sözlerine de Kılıçdaroğlu, “Onlar bu ülkenin öğrencileri, onları dinlemeyeceksiniz bir de onlara illegal diyeceksiniz. Ne yapmış illegal” diye tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “1968 olayları” benzetmeleriyle ilgili olarak da, “1968’i kavramayanlar gençlerin sorunlarını anlayamaz. 68 olayları dünyayı gençleştirdi” dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu İstanbul ve Ankara’daki öğrenci protestolarını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Öğrencilerin illegal örgütlenme olduğunun iddia edildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, “Bir Başbakan şikâyet edemez. Şikâyet makamı değildir. Başbakan talimatları desteklediğine göre talimatı kendisi vermiş oluyor. Talimat ile bir annenin çocuğunu düşürecek kadar şiddet uygulanmasını içine sindiriyor mu? Emine Hanım’a sorsun bakalım. Emine Hanım bundan rahatsız mı, değil mi?” Başbakan Erdoğan’ın kendi suçunu örtmek istediğini vurgulayan CHP lideri, “Ama onun suçlu olduğunu her yerde ilan edeceğiz. Ülkeyi yönetemez konuma getirdi. Öğrencilerin sorunları var neden dinlemiyor bu sorunları. Öğrenci diyor ki ‘sorunum var’ yurt, harç, burs sorunu var. Onlar bu ülkenin öğrencileri, onları dinlemeyeceksiniz bir de onlara illegal diyeceksiniz. İllegal örgüt üyesi olduğu nerede yazıyor. Ne yapmış illegal?” dedi. Birisi illegal bir örgütten ise istihbarat örgütleri sana bağlı, polis, MİT sana bağlı. İllegal örgütü yakalarsın savcıya teslim edersin. Başbakan olağan bir eylemde orantısız şiddet kullanılarak çocuğunu kaybeden bir annenin dramını kapatmak için bütün öğrenci eylemlerini illegal diye nitelendiriyorsa bu doğru değildir” diye konuştu. 1968 olaylarını kavramayanların gençliğin sorunlarını anlayamayacaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “68 olayları dünyayı değiştirmiştir. Dünyada yeni ufuklar açmıştır. Dünyanın gençleşmesine yol aç mıştır. Bugün 68 kuşağından olanlar 68’liyim diye övünüyorlar, utanmıyorlar. Dünyanın her yerinde böyledir. Övünülen bir olayı utanılan hale getirmek siyasetçinin görevi midir? Gençlik idealizmi temsil eder. Gençlik bireysel çıkarları temsil etmez. Gençliğin söylemleri ülke sorunları ile örtüşürse gençlik haklıdır. Ülke sorunuyla örtüşüyor mu örtüşmüyor mu buna bakacaksınız. Gençlik var olan sorunların çözümünü istiyor. İllegal yapılanma değildir. AKP daha düne kadar özgürlük, demokrasi demiyor muydu? Özgürlük diyen insan, demokrasi diyen bir insan anayasanın gerek lerini yerine getirmek zorundadır. Taş atıp banka camı mı kırdılar, polise biber gazı mı sıktılar, coplarla polise mi saldırdılar? Tam tersine orantısız güç kullanıldı ve öğrenciler yerlerde süründürüldü.” Yumurta atılmasının şık olmadığı görüşünü de yineleyen Kılıçdaroğlu, “Protesto daha demokratik yöntemlerle yapılabilirdi. Varsa bir protesto, alkışlama, salonu boşaltma gibi yöntemler, bu tür eylemler daha demokratiktir. Ama eylemler nedeniyle dekanın, rektörün istifasını istemek üniversiteyi tanımamak demektir. Üniversiteyi bilmemek demektir” diye konuştu. CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum’un öğrencilere yönelik “faşizan” sözüne de değinen Kılıçdaroğlu, “Süheyl Bey, ‘Ben sizi dinledim, anlattınız şimdi beni dinleyin, beni dinlemeyince bu faşizan bir hareket olur’ diyor. Bunun üzerine söylenen bir söz” değerlendirmesini yaptı. CHP’nin haksızlığa uğrayan her kim olursa o vatandaşların yanında olacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aksi halde demokrasiyi kim savunacak. Coplu demokrasiyi mi savunalım? Orantısız güç kullanıldı, kadın çocuğunu kaybetti... Ne yapalım bunlara alkış mı tutalım? Öyle bir anlayış olabilir mi? Bu anlayış AKP anlayışıdır. Bu anlayışın ürünüdür ki AKP her söylediğinin toplumda kabul edilmesini istiyor. Karşıt görüşü, karşıt düşünceyi birilerinin dile getirmesine tahammülü yok. Karşıt düşünceyi dile getirene baskı uyguluyor. Sadece öğrencilere değil işadamlarına da yapıyor. İşadamı mı konuştu. AKP’yi mi beğenmedi, Maliye’den denetim elemanı dünyanın cezasını kesiyor. Öğrencinin işyeri yok. Ceza yazamazlar sırtında çanta taşıyor sadece. Onları cop ile susturuyorlar. Bu olay AKP’nin demokrasiden ne kadar uzak olduğunu gösteren bir olaydır. Böyle bir anlayış olabilir mi?” Beyler Korkuyor musunuz? (2) Yinelemek zorunluğunu duyduğum yazı, 3 Mart 2005’te bu sütunlarda yayımlanmıştır. BeşiktaşBursaspor maçı öncesinde ve sonrasında yaşanan şiddet olayları, 13 Haziran 2008’den beri TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda beklemeye alınmış olan değişiklik tasarısının tetiklenmesine neden olmuştur. Önce yürürlükteki yasayı anımsatmak istedim. Değişiklik tasarısını da ikinci yazıda irdelemeyi düşünüyorum. Spordaki, özellikle de futboldaki şiddet, azalması bir yana yaygınlaşarak diye nitelendirilebilecek biçimde sürüyor. “Nereden biliyorsun” denilirse söyleyeyim. Gazetelerde yayımlanan fotoğraflardan, ekranlarda tekrarlanan görüntülerden! Ve gördükçe kafamdaki soru çengeli daha da katmerleşiyor... Siyasal iktidarlarımızın en önemli övünme nedenlerinden biri, çok sayıda yasa yapmaktır. Bu durum neredeyse yasa yapılmasını bir önceki yıla oranla daha arttırmak yolunda bir yarışa bile dönüştürebilmektedir. Bu konuda dikkati çeken yeniliklerden biri de 7 maddelik bir yasa ile sayısı 10’a kadar ulaşabilen başka yasaların değiştirilmesidir. Uygulama, yasama tarihimize “torba yasa” diye bir kavram da kazandırmıştır. İktidarlarımız, çok sayıda yasa arasına yalnızca kendileri ile yandaşlarının yararına olanlarla uygulanamayacak olanları da sokma konusunda uzmanlık edinmişlerdir. Ötekileri bir yana bırakıp uygulanmayan, daha açık deyişle uygulanamayan yasaya gelelim. Söz konusu yasa, 7 Mayıs 2004 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Yasa” adını taşıyor. Ama önce anayasadaki bazı kuralları anımsayalım. 26’ncı madde “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlığını taşıyor ve hürriyetleri saydıktan sonra şöyle diyor: “Bu hürriyetin kullanılması, suçların önlenmesi, suçların cezalandırılması, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amacıyla sınırlanabilir.” “Basın Hürriyeti” kenar başlıklı 28’inci madde de bir fıkrasıyla yayın yasağını belirliyor: “Yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi için, kanunla belirlenecek sınırlar içinde, hâkim tarafından verilecek kararlar saklı kalmak üzere, olaylar hakkında yayın yasağı konamaz.” Anayasa böyle diyorsa da söz konusu yasanın 16’ncı maddesinin üst başlığı “Yayın Yasağı” olarak konulmuş ve şöyle denilmiş: “Spor müsabakalarını canlı olarak yayımlayan yayın kuruluşu ile diğer yazılı ve görsel yayın kuruluşları, bu kanunun amacına aykırı nitelikteki afiş, pankart, söz, fiil ve davranışları yayımlayamaz. Canlı yayın halinde vuku bulan yasak söz, fiil ve davranışlar haber amaçlı da olsa birden fazla yayımlanamaz. Basın ve yayın organları; söz, yazı veya davranışlarla spor kulüplerini, taraftarlarını, spor adamlarını şiddete, kulüpler arası husumete veya suça teşvik edici eylem ve davranışlarda bulunamaz, eleştiri amacı dışında aşağılayıcı yorum veya haber yayımlayamaz.” Yasaya aykırılıklar da 22 maddede yaptırıma bağlanmış. 2005 yılı için öngörülen cezalar gerçek kişiler için 11 bin 120 YTL, tüzelskişiler için de 55 bin 600 YTL. Peki bu cezaları kimler uygulayacak? Yasaya ve daha sonra çıkarılan yönetmeliğe göre il ya da ilçe spor güvenlik kurulları. Kurullar illerde valiler, ilçelerde de kaymakamların başkanlığında toplanıyor. Kurullara neredeyse herkes katılabiliyor ama gazetecilik meslek kuruluşlarının bir üyesi var. Yukarıda belirttiğim para cezalarını belirleme yetkisi de bu kurullara verilmiş. Yasanın yürürlüğe girişinden bu yana izlediğiniz televizyonlarda ya da okuduğunuz gazetelerde tanık olduklarınıza karşın, cezalandırılan bir gerçek kişi ya da yayın kurumu olduğunu duydunuz mu? Ben duymadım. Ne hikmetse kurullar görmezden gelmeyi yeğliyor, şiddet olayları da azalmıyor! Yasalar yanlış olabilir ve değiştirilmesi için savaşım verilebilir. Ama uygulanmasın demek kimsenin hakkı değildir. Bu yazıyı “muhterem muhbir vatandaş” sıfatıyla yazmadım. Bir spor disiplin kurulu cesaretini toplayıp ceza verse de idari yargı aracılığı ile Anayasa Mahkemesi’ne gidilse düşüncesi ağır bastığı için yazdım. oerinc@cumhuriyet.com.tr Avusturya Anayasa Mahkemesi’nin kararının Aleviliğin yasal inanç olarak tanınmasını sağlayacağı bildirildi ‘Yasal inanç’ olmaya doğru Alevi İslam İnanç Toplumu sözcüleri Maral ve Sarı, yaptıkları açıklamada Avusturya Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla, Aleviliğin ‘yasal inanç’ olarak tanınmaya başlandığını duyurdu KADİM ÜLKER VİYANA Avusturya devleti tarafından “Avusturya’da Alevi İslam İnanç Toplumu” olarak uzun yıllardır tanınma mücadelesi veren Viyana Alevi Kültür Birliği tarafından yapılmış tanınma başvurusunun önemli adımının atıldığı duyuruldu. “Avusturya’da Alevi İslam İnanç Toplumu” sözcüleri Ertürk Maral ve Rıza Sarı tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Avusturya Anayasa Mahkemesi’nin tarihi bir karara imza attığı” duyuruldu. Anayasa Mahkemesi’nin kararında “Avusturya’da İslamın Batıni yorumu olan Aleviliğin yasal inanç olarak tanınmasının önündeki engeller 9.12.2010 tarihi itibarıyla kaldırılmış bulunmaktadır” denildi. “Alevilerce kutsal olan muharrem orucu günlerine denk gelen bu karar bizleri sevindirmiştir” ifadesi kullanılan açıklamada şunlar yer aldı: “Avusturya Anayasa Mahkemesi, Viyana Alevi Kültür Birliği’nin 12 Alevi kuruluşu adına, Alevi yol önderleri, dedelerin verdiği görevle yaptığı başvuruyu reddeden Bakanlık Din İşleri Dairesi’nin işlemini anayasaya aykırı bularak kaldırdı. Böylece Alevilerin kendi İslam anlayışlarına göre biçimlendirecekleri bir inanç kurumuna kavuşmalarının önündeki engel ortadan kalktı. Emevi İslam cemaatinin engellemeleri Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla tuz buz oldu. İslam adına birden çok inanç toplumu kurulmasının önü açıldı. İslamı, Emevi cemaatinin tek başına temsil edemeyeceği, mevcut durumun, din ve vicdan hürriyetine aykırı olduğu tespit edildi. Bir süre önce Alevilerin İslam olmadığını zırvalayan, Emevi cemaati başkanı Anes Şakfeh kendi zırvalarıyla baş başa kaldı.” SORUN ÇÖZÜLEMİYOR ‘Sorun çözecek partiyi seçin’ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanlar Kurulu toplantısına katıldı. Kılıçdaroğlu, yurttaşlara “Eğer bir parti ‘Ben ne yaparsam yapayım zaten onlar bana oy veriyor’ derse sizin sorunlar çözülmez, derdinizi niye çözsün, nasıl olsa sizi çantada keklik görüyor. Çözüm istiyorsanız çözümü üretecek partileri en azından denemeniz lazım” dedi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) İlköğretim öğrencisinin türban ısrarı ABİDİN YAĞMUR Kılıçdaroğlu, Baykal’ı dinleyecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün eski Genel Başkan Deniz Baykal ve eski Genel Sekreter Önder Sav’la bir araya gelerek görüşlerini dinleyecek. Baykal’ın bu görüşmede Parti Meclisi (PM) seçimlerinin çarşaf liste ile yapılması gereği üzerinde durması bekleniyor. Kılıçdaroğlu’nun ise “olağan kurultayda seçimlerin çarşaf liste ile yapılmasından yana olduğu ve görüşmede herhangi bir isim ya da sayı pazarlığına girmeyeceği” ifade edildi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, dün öğle saatlerinde Baykal’ı arayarak görüşme isteğini aktardı. Baykal’ın “Bugün oldukça yoğunum, yarın görüşebilir miyiz” sözleri üzerine görüşmenin bugün saat 12.00’de TBMM’de yapılması kararlaştırıldı. Kılıçdaroğlu’nun Baykal ve Sav’la yapacağı görüşmeler öncesinde listeyi “bizzat yapacağım” vurgusu yapması özellikle Baykal ekibinde rahatsızlık yarattı. Kılıçdaroğlu’nun bugünkü görüşmede de Baykal’ı “dinleyeceği, görüş ve önerilerini alacağı, liste, isim ve rakam pazarlığı yapılmasının söz konusu olmayacağı” kaydedildi. Baykal’ın da görüşmede isim vermesinin söz konusu olmayacağı, PM listesiyle ilgili “genel” anlayışını ortaya koyacağı, PM’nin çarşaf liste ile belirlenmesi gereği üzerinde duracağı kaydedildi. Çelik, pazartesi günü akademisyenler, örgüt temsilcileri ve gazetecilerle bir araya gelecek Alevilik 4. sınıfta okutulmaya başlanacak FIRAT KOZOK ANKARA Devlet Bakanı Faruk Çelik, din kültürü ve ahlak Bilgisi ders kitapları için Alevilikle ilgili müfredat hazırlayan komisyonun çalışmasını pazartesi günü akademisyenler, gazeteciler ve bazı Alevi kanaat önderleriyle paylaşacak. Komisyonun çalışmasına göre, Alevilik ilköğretim 4. sınıftan itibaren kitaplarda işlenecek ve 11 üniteden oluşacak. Cemevleri ve Alevi Bektaşi kanaat önderlerinin fotoğrafları, deyişler kitaplara girecek. Zorunlu din dersi konusunda Alevi bir yurttaşın iç hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM’ye başvur ması sonrasında mahkeme 2007’de müfredatın ihtiyaçlara cevap vermediği yönünde karar vermişti. Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ders kitaplarına Alevilikle ilgili bölümler eklemiş ve bunu AİHM’ye göndermişti. Ancak daha sonra AİHM’ye bir başvuru daha yapılmıştı. Devlet Bakanı Faruk Çelik de bunun üzerine Alevi örgütleriyle bir araya gelerek daha kapsamlı bir çalışma başlatma kararı almıştı. Yapılan görüşmelerin ardından bir komisyon kurulmuş, komisyonda hem Alevi örgütlerinden temsilciler hem de Talim ve Terbiye Kurulu’ndan yetkililer görev almıştı. Ancak bazı Alevi örgütleri, bakanlığın taleplerini kabul etmediği gerekçesiyle komisyondan çekilmişti. Komisyon yaptığı çalışmasını bir süre önce tamamlayarak Bakan Çelik’e sunmuştu. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre komisyonun yaptığı çalışma sonucunda Aleviliğin ilköğretim 4. sınıftan itibaren ilköğretim ve ortaöğretim müfredatına yerleştirilmesi kararlaştırıldı. Bakan Çelik, önümüzdeki eğitimöğretim yılından itibaren kitaplara girecek olan müfredatı pazartesi günü Bilkent Otel’de Alevilerle paylaşacak. Toplantıya Alevi dedelerin C MY B C MY B Pazartesi günü anlatacak den Ali Yüce, Ali Ekber Yurt, Ahmet Uğurlu, Abidin Erol, İsmail Eker, Celal Çelik ve Baki Güngör’ün yanı sıra Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç, Dünya Ehli Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun’un da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi davet edildi. Toplantıya davet edilmeyen Alevi Bektaşi Federasyonu’nun Genel Başkanı Ali Balkız, “Sonuçta bizim açımızdan bir şey değişmeyecek. Biz elbette bu dersin içeriğiyle ilgilendiğimiz kadar, zorunlu halden çıkarılmasını istiyoruz. Temel talebimiz budur. Onun için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. MERSİN Mersin Sakarya İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisi M. Ç, perşembe ve cuma günü derslere türbanlı olarak girdi. Öğretmenler Milli Eğitim Müdürlüğü’nün “sorunu kendi üzerlerine yıktığını” belirtirken Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Hasan Kütük, “Bu çocuğun eylemi binlerce aileye emsal olabilir. Milli Eğitim Bakanlığı bu sorunu bugün çözmelidir” dedi. Mersin’de 13 yaşındaki M.Ç. ekim ayından bu yana, derslere türbanla girmek için girişimlerde bulunuyor, Milli Eğitim Müdürlüğü ise öğrenciyi rehberlik servisi odasına alarak ikna etmeye çalışıyordu. Geçen hafta sağlık raporu alan M.Ç, raporunun dolduğu gün okula yine babasıyla birlikte gitti ve sınıfına oturdu. Perşembe günü gerçekleşen olay üzerine öğretmenleri tutanak tutarak durumu Mersin Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bildirdi ancak M.Ç. tüm gün derste kaldı. M.Ç. dün yine türbanını çıkarmadan sınıfına girip dersi dinledi. Okulda görevli bir öğretmen, durumu Milli Eğitim’e bildirdiklerini ancak yetkililerin sorunu çözmek yerine öğretmenlerin çözmesini beklediğini söyledi. Öğretmen, “Öğrenci türbanlı şekilde gelip sırasına oturdu. İkna etmeye çalıştık ama asla ikna olmuyor. Tam bir militan gibi. Zaten babası da sürekli yanında. O derse girdiğinde babası da okul bahçesinde bekliyordu. İki arada bir derede kaldık. O çocuk derse o şekilde girdikçe öğretmenler olarak zor durumda kalıyoruz, basın haber yaptıkça soruşturma tehdidi geçiriyoruz” diye konuştu. Eğitimİş Mersin Şube Başkanı Hakan Arslan da olayda Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ihmali olduğunu, öğretmenlere “tutanak tutun” diyen müdürlüğün başka bir çözüm yolu bulmadığını belirtti. Mersin’de bulunan Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı Hasan Kütük de “İlköğretim çağında bir çocuğun okula bu şekilde gelmesi, birilerinin emellerini o çocuk üzerinden gerçekleştirmeye çalıştığını gösteriyor” dedi. ‘Dokunulmazlıkları kaldıralım’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP’li Akif Hamzaçebi, AKP’li Hüseyin Çelik’in “CHP’nin dokunulmazlık dosyası oranının, yüzde 70 olduğuna” ilişkin sözlerine yanıt verdi. Hamzaçebi, “Acaba AKP grubunda kaç milletvekilinin, zimmete para geçirme ve kalpazanlık iddiasıyla dokunulmazlıklarının kaldırılması talebi var? Sayın Çelik, kendisine, partisine, güveniyorsa, gelsin dokunulmazlıkları kaldıralım” dedi. Bakıtkal toprağa verildi İstanbul Haber Servisi Kartal’da işlettiği bahis oynanan bayide, boğazı kesilerek öldürülen CHP’nin eski Kartal İlçe Başkanı Yılmaz Bakıtkal (71) toprağa verildi. Bakıtkal için, Maltepe Merkez Camisi’nde tören düzenlendi. Cenaze törenine eski bakanlardan Hasan Fehmi Güneş, Ercan Karakaş, CHP Milletvekili Mehmet Sevigen, parti üyeleri katıldı. Bakıtkal’ın cenazesi, Pendik Yeni Şıhlı Mezarlığı’nda defnedildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle