25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 2010 CUMARTESİ HABERLER POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA CUMHURİYET SAYFA 5 ‘Gençler niçin öfkeli?’ Öğrencilerin siyasilere karşı tepkilerini daha fazla polis gücü ile çözmenin mümkün olmadığını belirten Ümit Boyner, “Gençleri yeterince dinliyor muyuz? Unutmayalım ki gençlik muhalefet demektir. Bizim tartışan, konuşan, sorgulayan gençlere ihtiyacımız var” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, yumurtalı öğrenci tepkilerini “Sayın Kuzu ve Sayın Batum’un maruz kaldığı durumu onaylamak mümkün değil. Gençlere iğne batırırken kendimize çuvaldız batırmalıyız. Yarınlar gençlerin diyoruz. Hepimizin bir kez düşünmesi lazım. Gençlerimiz niçin öfkeli? Gençlere nasıl bir gelecek devrediyoruz? Genç işsizliği ortada, gençlerin eğitimle ilgili kaygıları yeterince cevaplanmıyor” diye değerlendirdi. Ankara’daki Yüksek İstişare Kurulu’nda konuşan Boyner, bu olayları, “Bu olayların arkasında örgütler var; bunlar öğrenci bile değil” gibi argümanlar veya daha fazla polis gücü ile çözmenin mümkün olmadığını ifade ederek “Gençleri yeterince dinliyor muyuz? Onlara özgür düşünmeyi, özgür ifade etmeyi öğreten, bağımsız üniversiteler verebiliyor muyuz? Unutmayalım ki gençlik muhalefet demektir. Bizim tartışan, konuşan, sorgulayan gençlere ihtiyacımız var” dedi. Gençlere, “taleplerini ifade biçimleri tercihlerinde yanlış tarafa düşmemeleri için eylemlerinde şiddete başvurmamalarını” önerebileceğini belirten Boyner, “Ama bizlere, iş dünyasına, kanaat önderlerine, siyasetçilere, yöneticilere düşenin de anlayış, empati ve diyalog kurma çabası olduğuna tüm kalbimle inanıyorum. Susturma, azarlama, biber gazı, dayak, etiketleme ve yasaklama değil” diye konuştu. Boyner şöyle devam etti: “Ayrıca bazı öğrencilerin cürümleriyle kıyaslanamayacak ağırlıkta cezalara çarptırılması, artık çoktan geride bıraktığımızı umduğumuz ceza fetişizminden mustarip, pederşahi bir otorite anlayışını çağrıştırmaktadır. Bu da demokrasiye yakışmaz, sığmaz.” TÜSİAD Başkanı Boyner, ‘siyasetçilere düşen susturma, biber gazı ve dayak değil’ dedi Derin Akan Irmağın Kıyısında... Yağmurlu günlerde bir ıssızlık çöker insanın içine... Derin bir ırmak gibi sisler içinde... Donmuş dumanı anımsatan yolculuklarda... Oturup düşünürsünüz bir köşede... Yerinizden kalkıp, pencere önüne giderek bahçeye bakarsınız, okulun bahçesine... Aklınıza ışıksız tepeler gelir, ormanlar, denizler, dağların yamaçlarında açan hüzün çiçekleri... Gecenin esintilerini, ilkyaz akşamlarını, kıyı kasabalarını düşünürsünüz. Yağmur hızlanmıştır o anda... Eylem yapan üniversiteli gençlerin nasıl coplanıp yerlerde sürüklendikleri bir film şeridi gibi geçer gözlerinizin önünden. Birden 60’lı yılların sonları gelir aklınıza... 70’li yıllar... 12 Mart ve 12 Eylül’ler... Yıl 2010’un aralık ayıdır... Ülkeyi yönetenler hâlâ suskun bir gençlik ister, her eylemin arkasında bir örgüt olduğunu düşünür. Biri açık açık şöyle der: “Bunlar organize işler...” Aynı gün Londra’da üniversiteli gençlerin eylemleri yansır televizyon ekranlarına. Yine düşünmeye başlarsınız... Uzun tutuklulukların yaşandığı, öğrencilerin coplanıp kasıklarına tekme atıldığı, Romanların tecrit edildiği, Müslüman olmayanın mezardan çıkarıldığı bir ülkede İnsan Hakları Günü’nün nasıl kutlanacağını düşünürsünüz. Soğuk, yağmurlu bir İstanbul sabahıyla uyandığımda, denizden esen rüzgârı hissettim... Hava yağmurluydu, kara dönüşecekti akşam. Yaşamın nasıl değiştirildiği, saman sarısı kâğıtlara siyah kurşunkalemle yazılan anıların anlatıldığı yıllara döndüm. Suskun, oturup tartışmayan bir gençlik yetiştirmiştik... 12 Eylül bir silindir gibi ezip geçmişti tüm değerlerimizin üzerinden... Milyonlarca kitap toplanıp yakılmıştı... 80 kuşağı öyle yetiştirildi ki anlatmaya hiç gerek yok. Yılgınlık, boşvermişlik, köşe dönücülük, vahşi kapitalizmin güler yüzü küreselleşme. Şimdilerde bir avuç üniversiteli gençlik 1990 doğumluydu... Onlar düşünce özgürlüğünü savunuyordu... İşkencenin sokağa taştığı bir dönemde ileri demokrasiden, insan haklarından söz edilebilir miydi? Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) raporuna göre, 1 Ocak30 Kasım 2010 arasında Türkiye’de 28 kişi yargısız infaz edilmiş, 9 kişi faili meçhul cinayetle yaşamını yitirmişti. İşkenceye uğrayanların sayısı ise 2002’ydi... Adil yargılamada her yıl geriye giden bir ülke.. üniversite gençliğinin eylemlerini terör örgütüne bağlayan bir düşünce ve onların destekçileri sözde yazarlar, aydınlar, bilim insanları... Sessizliğimiz kelimelerin çığlığını dipsiz kuyulardan çıkarmalı, bu oyun bozulmalı! Ve sormalıyız birlikte: “Faili meçhul cinayetleri, yargısız infazları ülkeyi yönetenler neden gündeme getirmiyor?..” Vasiyeti üzerine Bodrum Torba Mezarlığı’na gömülen Kanadalı emekli diplomat Himmelbach’ın mezarının, halkın tepkisi üzerine yeniden açılarak gözden ırak bir yere taşınması... Amasra’da kentin altı kilometre dışına çıkarılan Roman yurttaşların çığlığını duydunuz mu? “Toplama kampında yaşıyoruz... Hiçbir yetkilinin eli uzanmıyor bize...” Yaşamın dingin suyu yüreklerde akmıyor. Bir umursamazlık... Boşvermişlik... Neden, niçin? Sokağa taşan işkence ve bu ülkeyi yönetenlerin, her olaya bir kılıf araması... “Öğrenci eylemlerinin arkasında Ergenekon var... 27 Mayıs öncesi olduğu gibi ‘Ordugençlik el ele’ hareketinin bir provası yapılıyor... Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı istifa etmelidir.” İki eli böğründe ağlayan bir kadın... Acı, hüzün ve gözyaşı... Gözlerinizi yumduğunuzda pamuk gibi atılmış beyaz bulutları, mavi bir derinliği görmek istiyorsunuz biliyorum. Pırıl pırıl sözcüklerle donatılmış bir yaşamı özlediğinizi biliyorum. Hayatın sayfalarında gerçekleri göstermek, o yaşamı mavilerle donatmak uğruna demokrasi mücadelesi veren gençler için yazıyorum bu yazıyı. Umutlarımızı çoğaltmak için, yaşamı aşklarımızla örmek için... Bir kuşun karanlığın içinden kanatlarını çırparak havalanması ve şafağın sökmesi için... ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Bakan: Eleştiriyi geliştirmeliyiz Toplantıya geç katılan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da öğrenci protestolarıyla ilgili olarak, Türkiye’de “Hem eleştirel kültürü hem eleştirel kültürün ötesine geçen protesto kültürünü geliştirme olgunluğuna erişmemiz lazım” değerlendirmesinde bulundu. Öğrenciler atmasın diye yumurta üreticilerini konuşturdu AA uzman görüşüne başvurdu Haber Merkezi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan protesto gösterilerinde yumurta kullanan öğrencilere yönelik “kızgın” açıklamalarını sürdürürken Anadolu Ajansı da (AA) başbakan ve bakanların açıklamaları doğrultusunda eylemlerde yumurta kullanılması konusunda yumurta üreticilerinin görüşüne başvurdu. AA’nın görüşlerini aldığı, Kayseri Tavukçuluk ve Yumurta Üreticileri AŞ Genel Müdürü Ahmet Behiç Salt, Türem Yumurtacılık AŞ Genel Müdürü Zafer Kaya, Afyonkarahisar’ın Başmakçı ilçesindeki Yumurtacılık Kooperatifi Başkanı Nevzat Tezcan yumurtanın protesto eylemlerinde kullanılmamasını istedi. Başyem AŞ İşletme Müdürü Faruk Aktaş ise “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” diyerek eylemlerden memnun olduklarını söyledi. hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle