25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CUMHURİYET 11 ARALIK 2010 CUMARTESİ AÇI MÜMTAZ SOYSAL CHP’den Ne İsteniyor? Ne Yapmalıdır? Cumhuriyet Halk Partisi, kuruluş ilkelerine, varlık nedenine aykırı olarak ulus devletin sınırlarını tartışarak emperyalizmin yedeklediği özerklik ya da federasyon gibi tuzaklara düşürülemez. Son günlerde bazı çevrelerden partinin kimlik kaymasına yöneldiği eleştirisini alırken sağ cepheden de başka öneriler yapılmaktadır. ONUNCU KÖY BEKİR COŞKUN Yumurta Gırgırı BÖYLE darkafalı, mizah duygusundan yoksun, hoşgörüsüz ve anlayışsız toplum az bulunur. Şu tabloya bakın: İstanbul’un Dolmabahçe’sinde ve Ankara’nın Mülkiye’sinde olanlar üzerine konuşup yazan bir yığın insan oldu, ama tek kişi çıkıp da “Ne istiyor bu üniversiteliler?” diye sormadı. Saray kapısındaki cop, tekme ve gaz gösterisinin ardından birkaç ağız ve birkaç kalem “Ne bu şiddet bu celal” diye sorduysa da, rektörlerden ve siyasilerden hiçbiri, bu vesileyle de olsa, gösterilerin gerisinde ne gibi bir rahatsızlığın yattığını sorgulamak ya da bu konuda kamuoyunu aydınlatmak gereğini duymadı. Ne giriş sınavlarındaki sıkıntılar, ne yüksek öğretimin ticarileşmesi, plansızlığı ve istihdam sorunlarından kopukluğu, yurtlar ve oralara sızan dincilik, ne de gençliğin barınma ve beslenme dertleri. Üstelik; bunlar ana babaların merak ettiği sorunlar olduğu halde. e kadar eleştirmiş ve kızmış olursanız olun, kabul etmelisiniz ki, gençler gösterileriyle en azından medyaya seslerini ve varlıklarını duyurmak başarısını göstermiş sayılırlar. Üstelik, İstanbul’daki olayda polisin ölçüsüzlüğü, Ankara’da da Anayasa Komisyonu Başkanı’nın uyarı dinlemezliği kendilerine yardım etmiş sayılır. “Yumurta Şenliği”ne gelince; ondaki anlamı, gülünçlü ölçüyü ve öğrenci deyimiyle “gırgırı” sezmemek için herhalde hiç öğrencilik etmemiş, yatılı okumamış olmak gerekir. Olaydan gereken sonuç çıkarılamamış ve öğrenci dertleri üzerine hâlâ eğilinmemişse suç herhalde üniversitelilere ve hele dekanlara, rektörlere yıkılamaz. ğrenciler, kamuoyunun dikkatini çekmek için, başka yerlerde yapılanlarla karşılaştırıldığında yine de çok ölçülü ve “öğrencice” davranmış sayılırlar. Ne yani, mağaza camları kırılıp arabalar mı yakılmalıydı? Kızlarla oğlanlar soyunup çırılçıplak caddelere mi çıkmalıydılar? Siyasal’daki olay için bir akşam önce, güle oynaya, muziplik olarak “Yumurta Şenliği”ni düşünmüşlerdir belki. Yumurta tabanca kurşunu değil ki; çarpınca kırılır, seyredenler de gülmekten kırılır. Sayın Kuzu da polis şemsiyeleri gerisinde siper alışının resmine baktıkça gülmeliydi ertesi sabah. Ölen yaralanan kişi, kırılan cam bile yok. Ne tuhaf, gülümseme de yok, kaşlar hep çatık. Ali Rıza KOCA Eski Muğla CHP İl Başkanı B N u günlerde, Cumhuriyet Halk Partisi, yine sınavdan geçiyor. Bu sınavda sınıfta kalmasını, iç kavgaya gömülmesini, ayrıntılarda boğulmasını isteyenler el ovuşturuyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ateş çemberinden geçen, kökü ulusal direnişe dayanan devrim partisinin adıdır. O, hep kimliğine sahip çıkarak yenilenmiş, örgüt yapısını daima diri tutmayı başarmıştır. Olayları irdelerken, siyasi partilerin doğuş koşullarına, toplum hayatındaki izlerine bakarsak genellikle partileri, doğuş koşulları ve toplumsal tabanının şekillendirdiğini görürüz. O halde Cumhuriyet Halk Partisi’nin yerini, toplumsal yükümlülüklerini bilerek eleştiri ve öneriler bu bağlamda yapılmalıdır. Daha Mustafa Kemal Atatürk’ün sağlığında, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulmuş (17 Kasım 1924) örgütlenmesi sırasında ise laikliğe aykırı davranışlar sergilemiştir.. Arkasından da Şeyh Sait isyanı başlatılmıştır.. modernleştirici bir parti, emperyalizme bağımlı, dinciliğe tutsak edilemez. “Kimliği ve ideolojisi kısaca özetlenen Cumhuriyet Halk Partisi’nden ne isteniyor?” sorusunun yanıtını doğru vermek gerekiyor. Türban tartışmaları Ülkemizde bilerek yaratılan, zorla gündeme taşınan Güneydoğu veya Kürt sorunu ile öğrenim özgürlüğü, giyim kuşam sorunu diye sunulan türban tartışmaları iç barışı da kalkınmayı da engellemektedir. Zararı da bölge halkı, halk çocukları ve yoksul yığınlar görmektedir. Türban, gündeme, giyim kuşam ve kadınların özgürlük sorunu olarak gelmemiştir. Tam tersine, kadınlarımızın inanç kutsiyetini hiçe sayan ve kötü amaçla kullanan bir siyasal tuzaktır. CHP siyasi kurgulamanın dışında olan inanç ve ibadet özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkacaktır. Öte yandan ülkemiz, dış güçlerce dayatılmış bir başka sorunla 25 yıldır boğuşmaktadır. Ülkemizin güneydoğusunda feodal bağların çözülmemesinden kaynaklanan ve adına “Kürt sorunu” denen bir gerçek vardır. Biliyoruz ki Kurtuluş Savaşı yıllarında Doğu’da tüm bölücü bölgesel kurgulamaları yapan baş aktör İngiliz emperyalizmidir. Bugün ise aynı görevi ABD almıştır. Tırnaklarını Ortadoğu’ya geçirmiş, bölgedeki göreceli istikrarı yok etmiştir. Şimdi görünürde Irak’tan çekilirken Kürtlere bir hami bulması gerekmektedir. Bu “görev” de Türkiye’ye verilmektedir. Ancak Türkiye’nin kendi içindeki Kürt vatandaşları ve dışarıdaki Kürt komşuları ile doğal akış içinde bir ilişki kurması, ABD’nin işine gelmemektedir. Böylesi bir çözümleme ABD’nin tırnaklarının bölgeden sökülmesi anlamına gelecektir. Sorun da tam burada düğümlenmektedir. Pentagon’da ABD’nin tezgâhlarında bölge için yazılan senaryolar, Türkiye, İran ve Suriye’deki iç dinamikler nedeniyle çarklar sorunsuz çalışmadığı zaman da yeni senaryolar, yeni kurgulamalar yapılmaktadır. Bu günlerde BDP’nin ve PKK’nin talepleri her gün yenilenmekte, çıta giderek yükseltilmektedir.. Federasyon, bölgesel özerklik gibi ilişkiler dillendirilmeye başlanmıştır. Dillendirilen öneriler, ne Kuzey Irak Kürtlerinin ne de bizim vatandaşlarımızın lehinedir... Bunlar, düpedüz emperyalist bir kurgulamadır. Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi, ulusal mücadeleyle elde edilen, vazgeçemeyeceği kazanımları vurgulayarak kamuoyuna ilan etmeli, belirgin hale getirmelidir. UFO... Habere göre son bir yılda en çok UFO’yu Türkler gördüler. Ben de geceleri hep havaya bakarım. UFO var mı?.. Çünkü Türklerin yarısı UFO görmüştür, kalan yarısı da görmek için havaya bakar. UFO’lar en çok köylülere gözükür. Bunun nedeni, önüne bakmak zorunda olan şehirlilere karşın, köylülerin daha çok havaya bakma olanakları. Ve havaya bakmışken, kimsenin görmediği bir şeyi görme eğilimleri... Sonuçta en çok UFO görenler Türkler... Bizim Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan neredeyse iki yıldır içerden “Biz buradayız...” diye bağırıyorlar, gören yok... UFO olmadığı zamanlarda?.. Şeyh Efendi’nin uçtuğunu görürlerdi... Gelişen çağdaş teknoloji ile birlikte herkes uçağa binip uçunca, Şeyh Efendi’nin uçması keramet olmaktan çıktı… Şimdi UFO yeter ki uçsun… Ama EtBalık uçtu, Sümerbank uçtu, SEKA uçtu, Telekom uçtu, Petkim uçtu… Orman arazileri uçtu, dere yatakları uçtu, tarım alanları uçtu, Hazine mülkleri tamamen uçtu... Kimse görmedi... UFO’dan önce Şeyh Efendi’nin aynı anda birçok yerde, değişik mekânlar, hatta değişik şehirlerde gözüktüğünü anlatırlardı birbirlerine... Ama televizyon yaygınlaşıp bizim Reha Muhtar da aynı anda birçok yerde gözükünce... Şeyh Efendi’nin yerine UFO geçti... Dikkatle izliyorlar... Ama dünyanın en pahalı benzinini Türkler kullanır, kurşunsuz benzinin litresi dört lira oldu iki gün önce. Bunun dörtte üçü vergidir. Yani halkımızın binip gittiği arabanın deposundaki benzinin dörtte üçünü alıyorlar ellerinden… Haberleri yok… Ekmeklerini azalttılar… Simitlerini yürüttüler… Sofralarını, yudumlarını, lokmalarını çaldılar… Havaya bakıyorlar: UFO var mı?.. bcoskun@cumhuriyet.com.tr Güneydoğu raporu CHP kökenli SHP’nin hazırladığı Güneydoğu raporundaki öneriler önemlidir. Nedense bu rapor gerilere itilmiş, Güneydoğu sorunu artık Kürt sorunu olarak önümüzde durmaktadır. Sisler arasındaki açılım söylemleri, kapalı kapılar arkasındaki pazarlıklar ne acı ki daha çok kan dökülmesine, anaların daha çok ağlamasına yol açmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi, kuruluş ilkelerine varlık nedenine aykırı olarak ulus devletin sınırlarını tartışarak emperyalizmin yedeklediği özerklik ya da federasyon gibi tuzaklara düşürülemez. Son günlerde bazı çevrelerden partinin kimlik kaymasına yöneldiği eleştirisini alırken, sağ cepheden de başka öneriler yapılmaktadır. CHP’nin ulusal duruşunu “statüko” diye ifade ederek statükodan(!) çıkıp AKP’nin açılım kervanına katılması beklenmektedir. Bağımsızlıkçı ve ulusal bağlamda sorunları aşacak, korku imparatorluğunu yenecek, çözülen toplumsal dokumuzu yeniden yaratacak iktidar olmaya en yakın parti CHP’dir. O, tarihsel kimliğine sahip çıkarak yenilenmeli, örgütlerdeki durağanlığı bir biçimde aşarak 1980 öncesi var olduğu varoşlara, yoksul kesimlere, doğal tabanına ulaşmalıdır. Parti içi demokrasi, tarihsel kucaklaşma, doğru bir yönlendirme CHP’ye iktidar yolunu açacaktır. Mezhep ayrılıkları Tarihsel deneyler göstermiştir ki, dünyanın her yerinde inançları, etnik farklılıkları, bölgeciliği, mezhep ayrılıklarını hep emperyalizm kullanmıştır. Arkasına emperyalizmi alan dincilik ve bölücülük (inançlı sade Müslümanları tenzih ediyor, ayrı tutuyorum) modernleşmenin ve çağdaşlaşmanın karşısında daima ittifak halindedir. Türk Aydınlanma devrimi, ulusal egemenlikbağımsızlıközgürlük ayakları üzerinde duran, aklı ve bilimi temel alan bir eğitim sistemiyle, çağdaşlaşmayı temel almıştır: Ulus devlet için eğitim birliği, hayati önemdedir, eğitim birliği olmadan kalkınma ve çağdaşlaşma olamaz. O nedenle bağımsızlıkçı, Ö mumtazsoysal@gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle