29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ARALIK 2010 CUMARTESİ EKONOMİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] 13 Mustafa Koç: Ekonomide küresel örneklerin peşine takılmak her zaman doğru olmayabilir Sürükleniyoruz Koç, ABD Merkez Bankası’nın 600 milyar dolarlık kamu kâğıdını almak için basacağı dolarların, gelişmekte olan ülkeler için tehlike yarattığını, sıcak paraya önlemden önce sıkı bir maliye politikasına gereksinim duyulduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa V. Koç, “Küresel gelişmeleri belirleyen ülkelerin siyasetçilerinin olaya ‘gemisini kurtaran kaptan’ anlayışıyla bakmaları, tüm küresel ekonomiyi yeni bir çalkantıya doğru sürükleme potansiyeli yaratıyor” dedi. TÜSİAD’ın, 2010’un üçüncü ve son Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısı Ankara’da yapıldı. Koç, ABD Merkez Bankası’nın 600 milyar dolarlık kamu kâğıdını almak için basacağı dolarların gelişmekte olan ülkeler için bir tehlike oluşturduğunu ifade etti. İhracat sektörlerini olumsuz etkileyecek böyle bir gelişmenin işsizliğin artmasıyla sonuçlanacağını vurgulayan Koç, “Küresel gelişmeleri belirleyen ülkelerin siyasetçilerinin olaya ‘gemisini kurtaran kaptan’ anlayışıyla bakmaları, küresel ekonomiyi yeni bir çalkantıya sürükleme potansiyeli yaratıyor” şeklinde konuştu. TÜSİAD YİK toplantısının basına kapalı olan bölümünde ise Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, İran ile ilgili nükleer silahlanma, uranyum takası gibi konularda bilgi verdiği ve “Nükleerde yeni bir OPEC oluşsun istemiyoruz” dediği öğrenildi. Ermenistan ile ilişkilere de değindiği ifade edilen Davutoğlu’nun “Bana Davutyan benzetmesi yapılıyor, haksızlık ediliyor. Basın bu konuları abartıyor” diye konuştuğu kaydedildi. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Su Akar... Suyun aktığı dere yatağının yolunu keserseniz, su akmak için bizim için uygun olsa da olmasa da, kendine yeni yollar arar, bulur. Kurutulmuş dere yatakları üzerindeki yerleşimlerde, en sıradan bir yağmurda evleri su basmasının nedeni bundandır. 12 Eylül’ün solu, gençlik örgütlülüğünü silindir gibi ezmesi yetmemiş, bireysel küresel değerler saldırısı, yasaklı anayasal, yasal düzenlemeler, Özalizm derken gençliğin toplumsal düzeni sorgulamayı unutun, kendi yaşamına ilişkin sesininsoluğunun çıkmadığı bir sürece geçilmişti. Erdoğanizm, YÖK’ün, üniversitelerin tüm yönetim kadroları ile ele geçirilmesi, yeniden fethi üzerine tuz biber ekmişti... Erdoğanizmin yerleştikçe demokratik tahammülsüzlüğü katlanan, en sıradan protesto, eleştiriyi diktatoryal cezalandırmalarla kökten ortadan kaldırmayı, korku salmayı amaçlayan iktidar üslubundan gençlik de üzerine düşen payı almıştı. Protesto eylemine katılan, pankart açan gençlerin hapislerde yatması, okullarından uzaklaştırılmaları örnekleri arttıkça, korku, sindirme, polis gücü ile şiddet, terör estirmenin dozu katlandıkça çaresizliğin ürettiği yeni yol arayışları kaçınılmaz gündeme girdi... Şimdi ağzı olan konuşuyor, en sıradan bir protesto eyleminin yıllarca hapis, ağır polis dayağı, işkencesi, okuldan uzaklaştırma cezası olarak geri dönmesinde sesleri solukları çıkmayanlar, gençliğin isyanına yol açan sorunları gündeme taşımayı akıllarının ucundan geçirmeyenler, demokratik hak arama yolları varmış gibi, öğrencilere tehdit boyutu ağır basan öğütler veriyorlar... En parlak, demokratik öğütler(!) Başbakan Erdoğan başta AKP’li bakanlar, YÖK yönetimi, yandaş medya korosundan çıkıyor... Yumurtaları atacaklarına yemiş olsalar.. akıllansalar 1968’ler, 1980’lerde yaşananlar, ödenen ağır bedellerle yüz yüze gelmeyecekleri mantığının, daha doğrusu “Hak ararsan çok pahalıya ödersin” türünden faşizan, çok ağır tehdidinin kafalara yerleştirilmesi amaçlanıyor... Su örneği ile suya akacak yol açmadan, çıkmaya çalıştığı yolların bir daha bir daha, daha acımasız tıkanması yöntemleri deneniyor... Hak aramada demokratik yollarını ortadan kaldırmış olarak, öğrencilerin çıkışlarının yasal, demokratik olmadığı tezleri ile, daha şiddetli yöntemler, cezalandırmalara, bedeller ödemeye mahkum olacakları anımsatılıyor... İktidar korosu bu kadarı ile de yetinmiyor. Başbakan birinci ağızdan, öğrencilerin şiddet görmesini kamuoyu gündemine taşıyan medyayı, muhalefeti yasadışı öğrenci eylemleri, örgütlenmeleri, provokasyonların sorumlusu, suç ortağı ilan ediyor... Hırslarını alamıyorlar; Başbakan, bakanlar önde, yumurtaların atıldığı etkinliğin düzenlendiği üniversite, dekan, öğretim üyelerinin istifalarını istiyorlar... Fren tutmayan öfkeleri ile iktidar gücü kullanılarak hesap sorulacağı ilan ediliyor, soruşturma açılması sağlanıyor... Yetmiyor öğrenciler, öğretim üyelerine, AKP iktidarının en büyük “tehdit, terör, silah aracı” olmuş “Ergenekoncu” suçlaması, damgası yapıştırılıyor... Benim içimi en çok 1968’ler kuşağına çok pahalıya mal olan ilk provokasyon cinayetinin, Taylan Özgür’ün öldürülümesiyle yaşanan gelişmelerin anımsatılması sızlattı... O tarihlerde üniversite haberlerini yazan haberci olarak, görüş mesafesi içinde Taylan’ın nasıl arkadan atılan kurşunla öldürüldüğüne tanıklık etmiştim. Yanımda duran, üniversitelerden sorumlu en üst görevdeki emniyetçiyi kolundan çekerek, başını ellerimle çevirerek uyarmış, silahını yavaşça cebine sokan tetikçinin bir arabaya doğru yürüyüp gitmesini önlemeye çalışmış ama başaramamıştım... O tarihlere kadar genç insanın önlenemeyecek kimi öfkeli çıkışlarına hoşgörü ile bakabilirsek, genel olarak demokratik örgütlülükler çatısı altında, gençliğin toplumsal sorunları da masaya yatıran, düzeni sorgulayan çıkışları yanında, tümü ile gençlik, eğitim, özlük sorunlarına ilişkin yasal, örgütlü hak arayışlarının çizgisi, rengi değişmeye başlamıştı. Bilimsel yaklaşımla bugünkü yaşananlara ilişkin olarak da söylendiği üzere “yasal, demokratik iletişim, hak arama yolları” tıkanmıştı. Ülkemiz, demokrasimiz, en çok da kuşak kuşak gençliğimize çok pahalıya mal olan gelişmelerin sorumlusu, bugün AKP korosunun iddia ettiği gibi, gençliğin akılsızlıkla yanlış yol seçmesi değildi. İçdış, kirli düzenin iktidar odakları, oynayacakları oyunlar için provokasyonda en çok gençliğin dinamizmini kullanmayı seçmişler, birçok kuşak gençliği harcamışlardı. Elbette akılcı olmak, provokasyon tuzaklarına düşmemek gerek. Ama ya suyun tüm çıkış yolları kapatılırsa?.. Boyner: Af reformla gelmeliydi Koç’tan sonra söz alan TÜSİAD Başkanı Boyner ise şunları söyledi: Vergi reformu gerekli: Kamu alacaklarından pek çok alanda önemli ölçüde feragat edilmesi keşke yapısal nitelikte bir vergi reformu ya da bu vergi reformunun da içinde bulunduğu bir makro ekonomik uyum paketi ile birlikte sunulabilseydi. Bu tür bir kamu alacağı feragatinin sık başvurulabilecek bir araç olmadığı nettir. Yoksu kurallara uygun davranan vatandaşların zarar görmesi ve kamu gelirlerinde ciddi aşınmalar olacaktır. Seçim yasaları geçsin: Türkiye Haziran seçimlerine barajı düşürmüş, partilerin iç yapısını ve işleyişini daha özgürlükçü hale getirmiş olarak gitse Türkiye demokrasisi bundan yalnızca güç kazanacaktır. Hükümet’e gelir adaletsizliği eleştirisi: Dünyanın en büyük 16. ekonomisi olmakla övünen Türkiye, Dünya Bankası İnsani Kalkınma Endeksi’nde toplam 169 ülke arasında 83. sıradadır. OECD ortalamasının da hayli altındadır. Kadın ve eğitimde sıkıntılar: İnsani Kalkınma Raporu’nun cinsiyetler arası eşitlik endeksine göre Türkiye 138 ülke içinde 77. sıradadır. Dünya Ekonomik Forumu’nun Cinsiyetler Arası Mesafe Raporu’na göre ise Türkiye 134 ülke içinde 126’ncıdır. 15 yaş üzeri nüfusumuzun yüzde 10’u okuryazar değil. Bunların yüzde sekseninin kadın olması, sorunu daha da yakıcı hale getiriyor. Türkiye’nin yerini seçim belirleyecek: ABD’nin başat olduğu tek kutuplu dünya tedavülden kalkarken, Soğuk Savaş sonrası belirsizlik sona erecek. 2011 genel seçimleri tarihi önem taşıyacaktır. Erdoğan’a iyiniyet eleştirisi: AB üyelik heyecanının yerinde yeller estiğini görüyoruz. Sudan lideri Ömer el Beşir’e gösterilen ihtimam ve benzeri görüntüler, İsrail ile keskin kriz gibi nedenlerle, Türkiye’nin stratejik eksenini kaydırdığına dair bir algı da yaygınlaşmıştır. Komşularımızın birbirileriyle yaşadıkları sorunları Türkiye’nin tek başına ve sadece iyi niyetle çözemeyeceği bellidir. 10 yılın bilançosu: Sivilleşmede önemli ölçüde mesafe kaydedildi. Ancak hukukun üstünlüğünün tesisi, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, kuvvetler ayrılığının işlerliği, yasamanın temsili niteliğinin artması gibi konularda daha yapılacak çok iş bulunduğu aşikârdır. Seçimde sıkı maliye hoş karşılanmıyor Koç’un dikkat çektiği diğer noktalar özetle şöyle: Seçimleri yaklaşmış bir Türkiye’nin de benzeri bir bakış açısını benimseyip hataya düşmemesi ve kriz sırasındaki göreceli performansını sürdürerek kendi kendine ilave zararlar vermemesi gerekiyor. Kuşkusuz seçim döneminde sıkı maliye politikasından söz etmek hoş karşılanmayacak. Ama, siyasetin asıl işlevi, uygulama güçlüklerini ortadan kaldıracak, teoriyi hayatın içine sokacak yolları ve yöntemleri geliştirmek olmalı. HALKBANK BANKA ALIYOR Halkbank Genel Müdürü Hüseyin Aydın, bankanın İstanbul’a taşınmasıyla ilgili çalışmalara çok önceden başladıklarını hatırlatarak, şu andaki genel müdürlük yapısına bakıldığında faaliyetlerini yüzde 60 İstanbul, yüzde 40 Ankara’da sürdürdüklerini söyledi. Aydın, yurt dışı faaliyetlerine ilişkin de “Fırsatları değerlendiriyoruz. Biz Balkanlar’ı önemli bir coğrafya, stratejik bir bölge olarak görüyoruz. Bu bölgeyi çok önemsiyoruz. Balkanlar’da bir banka satın alımıyla ilgili sonlara gelmiş durumdayız” dedi. YIL BOYU KONUŞ, HASAT ZAMANI ÖDE Vodafone’nun Şekerbank işbirliği ile başlattığı “Tüm Yıl Konuş, Hasat Zamanı Öde” kampanyası ile Şekerbank’tan kredi kullanan tüm çiftçiler Vodafone cep telefonu faturalarını aylık değil senede bir kere hasat zamanı ödeyecek. Kampanyada, standart 750 bin lira limit söz konusu. bu kişiye ve ihtiyaca göre değişebilecek. Kampanyaya katılmak isteyenlerin Vodafone telefon faturası için Şekerbank’a otomatik ödeme talimatı vermesi gerekiyor. DİAGEO MEY İÇKİ’Yİ ALABİLİR İngiliz alkollü içecek üreticisi Diageo, Mey İçki’yi satın almak için görüşmeler yürütüyor. Reuters’in haberine göre Diageo Mey İçki’yi 2.5 milyar dolar karşılığından satın alabilir. Satış, Mey İçki’nin sahibi ABD’li yatırım şirketi Texas Pacific Group’a halka arzın yanında bir başka alternatif sunabilecek. Johnnie Walker, Smirnoff gibi içkileri üreten Diageo, hızlı büyüyen piyasalara giriyor. Texas Pasific Group, Mey İçki’yi 2006’da yaklaşık 800 milyon dolara satın almıştı. Diageo ve TPG, henüz açıklama yapmadı. [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle