17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada ama RTE’yi ikna edemedi. RTE’nin kafasında dolaşan tilki yeni anayasayı 2011’e bırakmayı emrediyor. Ülkeyi kalkındırmış. Halkın refahtan başı dönmüş. Demokrasi desen, RTE sayesinde susanlar demokrasisine dönüşmüş. Öyleyse: Artık AKP patentli bir yeni anayasanın zamanı geldi! Güya Cumhuriyetçi. AKP grubu Cumhuriyete yeni bir ad taktı. Dolaylı ifadelerle kendinden önceki dönemleri bir güzel inkâr etti: Çıtkırıldım Cumhuriyeti! Çıtkırıldım dediği Cumhuriyet, RTE gibi geçmişi ve geçmişini inkâr edenleri yetiştiren bir Cumhuriyet. Yaşam koşullarını din kitaplarında arayanlara, RTE gibilerinin partileşmelerine göz yuman bir Cumhuriyet. Son büyük hamlesini 2011’de yapmayı planlıyor. AKP’nin 2011 genel seçim kampanyasında kullanacağı koz, yeni anayasa! Sloganı: Bugün güncel olan sorunların hemen hepsi, AKP patentli yeni anayasa ile çözümlenecek! Türban sorununun çözümünü mü istiyorsun, muhalefetin desteğine gereksinmeyecek biçimde AKP’yi tek başına iktidara getir! İlkokula kızının türbanla gitmesinin engellenmesini dini inançlarına bir türlü sindiremiyor musun, ver oyunu AKP’ye. Ya sen türbanlı hukuk, tıp öğrencisi? Fakülteden mezun olduktan sonra türbanınla avukatlık, yargıçlık yapamıyor, devlet hastanelerinde çalışamamaktan mı yakınıyorsun? Yeni anayasanın bu sakıncaları ortadan kaldırması gerekir mi diyorsun, ver oyunu AKP’ye! Yeni anayasa için oy isterken bakarsınız hızını alamayıp her sokağa bir cami, her eve bir Kuran, bir seccade, her bayramda bir şişe zemzem suyu vaat eder! AKP’nin niyeti, erişmek istediği amaç yeni anayasa ile toplumu geleceğin örtülü başlı, takkeli, cüppeli konuma ve tabii laikliği sıradan, işlevi olmayan, demokratik bir kurala dönüştürmek! RTE açıkladı: AKP eksenli anayasa hazırlıklarını başlattı. Oysa zaman giderek daralıyor. Haziran başında seçim ve gelecek Meclis’in önemli görevi yeni anayasa. Muhalefet partileri, demokratik kuruluşlar da yeni bir anayasa taslağı hazırlamaya başladılar mı acaba? Hazırlıksız bir muhalefet birden karşısında yeni bir AKP anayasa taslağı bulabilir. Muhalefet partilerinin daha çok, iktidara laf yetiştirmeyi yeğlemesi; ülkenin temel sorunlarında hazırlıklara giriştiğini gösteren işaretler vermemeleri; toplumun belirli kesimlerinde kimi zaman karamsarlığa neden oluyor. Ana muhalefet partisi, halkın sorunlarına eğilecek yerde kamuoyunun yadırgadığı bünyesel sorunlarla uğraşıyor. Önceki Genel Başkan Baykal, kurultayda kabul edilen tüzük değişikliğini yeni yönetimin Kurultay toplayarak uygulamaya koyması gerektiğini söyledi. Yeni Genel Başkan ve yetkililer, seçime giderken tüzük değişikliğinin uygulanmasını uygun görmediklerini açıkladı. Eski ve yeni arasındaki tartışma bir çeşit güç gösterisine dönüştüğü sırada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yeni tüzükle ilgili uygulamaya gerek olup olmadığı yolunda inceleme ve araştırmalar yaptığını kamuoyunun bilmediği günlerde, Kurultay’a gerek yok, tüzük sorunu seçimden sonra diyordu Genel Başkan. Yargıtay Başsavcılığı’nın konuyu incelediğinin duyulmasından sonra Milliyet’e verdiği demeçte Genel Başkan, başsavcılığın şu üç olası kararından söz etti: Tüzük değişikliğinin hemen uygulanmasına gerek yok. Kurultayı topla. Tüzük değişikliğini yürürlüğe koy! Beklenen yazı geldi CHP’ye: Tüzük değişikliği yürürlükte, uygula! Oysa Yargıtay Başsavcılığı’ndan uyarı içerikli bir yazı gelmeden sorun çözümlenebilirdi. Engel, Genel Sekreter Önder Sav’dı. Önder Sav’dı zira, yeni tüzük gereği genel başkan, görevlerini saptayacağı 14 genel başkan yardımcısı seçecek… …. partide “güçlü genel sekreterlik” tarihe karışacaktı! Onca büyük sorunlarla mücadele etmesi beklenen, AKP ile savaşımda son umutların başında gelen CHP, ne yazık ki şimdi yeni bir iç kaynaşma olasılığıyla karşı karşıya. SAYFA 28 EK M 2010 PERŞEMBECUMHUR YET 20 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 28 Ekim Oslo Y 8 Helsinki Y 6 Stockholm Y 7 Londra Y 15 AmsterdamY 11 Brüksel Y 11 Paris Y 12 Bonn B 11 Münih B 6 Berlin B 8 BudapeştePB 9 Madrid PB 18 Viyana B 8 Belgrad Y 9 Sofya Y 6 Roma PB 16 Atina Y 20 Zürih B 9 Moskova Y 3 Aşkabat B 17 Taşkent PB 20 Baku B 18 Bişkek PB 13 Tiflis B 21 Kahire PB 32 Şam PB 29 İstanbul Y 19 Edirne Y 18 Kocaeli Y 20 Çanakkale Y 20 İzmir Y 21 Manisa Y 20 Denizli Y 21 Zonguldak Y 17 Sinop Y 17 Samsun Y 20 Trabzon Y 19 Giresun Y 18 Ankara Y 20 Eskişehir Y 18 Konya Y 20 Sıvas B 17 Antalya Y 25 Adana B 30 Mersin B 28 Diyarbakır PB 27 Şanlıurfa PB 28 Mardin PB 24 Siirt B 24 Hakkâri Y 18 Van Y 14 Kars Y 16 Ülkemizin geneli par çalı ve çok bulutlu, Mar mara, Ege, Batı Akde niz, İç Anadolu’nun ba tısı, Batı ve Doğu Ka radeniz, Doğu Anado lu’nun doğusu ile Sam sun, Çorum Amasya, Aksaray, Niğde, Nev şehir, Yozgat ve Kırşe hir çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağa nak yağışlı geçecek. Yağışlar Marmara ve Kuze Ege kıyılarında kuvvetli, akşam ve ge ce saatlerinde Batı Ak deniz kıyıları ile Aydın ve Muğla çevrelerinde çok kuvvetli olacak. Başbakan buyuruyor: Cumhuriyet çıtkırıldım değildir. Başbakan Cumhuriyetin sağlamlığını, sürekliliğini şöyle vurguluyor: Cumhuriyet kökü mazide olan bir atidir. Kime söylüyor bütün bunları? Herhalde, Cumhuriyetin sonunun geldiğini, bittiğini, gelişmeler karşısında dayanamadığını söyleyenlere yönelik olması gereken sözler bunlar... Bildiğiniz böyle biri var mı? Melih Aşık, böyle biri olduğunu dünkü “Açık Pencere”sinde açıklıyor ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 27 Kasım 1995’te, Guardian gazetesine verdiği demeçte Cumhuriyetin sonunun gelmiş olduğunu ilan ediyordu. Bu tanının nedeni Ankara’da halkın büyük bölümünün gecekonduda oturmasıydı. Tayyip Bey’e sorarsanız, Abdullah Bey tanısında yanılıyor. Öyle ya, Tayyip Bey’e göre Cumhuriyet çıtkırıldım olmadığından, öyle gecekondu ile falan yıkılmaz. Tayyip Bey’in birçok sözüne, teşhisine katılmadım. Ama Cumhuriyetin sağlamlığı konusundaki görüşlerini paylaşıyorum. Cumhuriyet sağlamdır. Partilerini, yani milli iradesinin ürünlerini, kıyı ve halkın partileri diye ayıran, halkını inananlar/inanmayanlar diye bölen, kadınlarını başları örtülüler/açıklar diye ikiye bölen “Bir Bölen”e karşın, hâlâ bölünmemekte, direnmektedir. Cumhuriyetin sağlam olduğunu söylerken haklı olan Tayyip Bey “Bu ülkenin bürokratı, hâkimi, savcısı, askeri, polisi ne kadar Cumhuriyetin sahibi ise bu ülkenin köylüsü, esnafı, sokaktaki vatandaşı da o kadar sahibidir” derken de haklıdır. Zaten bütün halkının sahip çıkmadığı, sahibinin belirli zümreler veya kişiler oldukları rejimler, cumhuriyet ve demokrasi değil, oligarşi olurlar. Bu bedahat (açık, herkesin bildiği gerçek) ilk defa Tayyip Bey tarafından dile getirilmiyor. Daha önce, Cumhuriyetin kurucusu da bunu şöyle ifade etmişti: Milletin efendisi köylüdür. Evet, Cumhuriyetin sahibi herkestir, imtiyazlı sahibi ya da sahipleri yoktur. Yalnız Cumhuriyetin sahipleri onu biraz hor tutmuş olmalılar ki, hâlâ tam bir demokrasiye dönüşememiş, kadınerkek eşitliğini sağlayamamış (bu konuda 134 ülkeden 131’inci), basın özgürlüğünü sağlayamamış, cehaleti, açlığı yok edememiştir. Cumhuriyeti demokrasi ile bütünleştirmek esas amaçtır. Sağlığı, sağlamlığı toplum için önem taşıyan cumhuriyet, ister azınlık, ister çoğunluk diktası olsun, onu aşıp, demokrasiye ulaşmış olan cumhuriyettir. Demokrasilerin ise, zaman zaman kırılgan olabilecekleri, gelişmiş demokrasilerde öngörülmüş ve sağlam demokrat niteliklerinin korunması için rejimin kendi kuralları içinde koruma mekanizmaları geliştirilmiştir. Yürütmeyi ve yasamayı da kapsayan yargı denetimi de bunlar arasında yer alır. Demokrasinin kendi kurumları ve kurulları içinde getirilen bu koruma mekanizmaları, milli iradenin kurumları arasında hiyerarşik bir baskı oluşturulmasını da önler, demokrasiye, kendi başına sahip çıkmak amacıyla zuhur edenlerin de oligarşik emellerini engeller. Türkiye’de bütün bu sınırlar içinde, Cumhuriyet kırılgan değil sağlamdır. Cumhuriyet, temeli iyi atıldığı için, demokrasiye yönelen tehlikelere direnebilmiştir. Cumhuriyetin sağlamlığını düşünürken, aklıma Tanzimat’ın ünlü siması Keçecizade Fuat Paşa geldi. Nüktedanlığı ve hazırcevaplığıyla ünlü Fuat Paşa, Abdülaziz’in Avrupa gezisinde, Osmanlı’nın zayıflığını dile getiren bir Avrupalı diplomata şu yanıtı veriyordu: Yanılıyorsunuz ekselans, devletimiz çok güçlüdür; baksanıza biz içeriden, siz dışarıdan bunca yıldır çabalıyor, ama onu bir türlü yıkamıyoruz. [email protected] GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada bir çağrıyla başladı. Çıktığı son yolculukta Deniz Som’u ilk karşılayanlardan olduğunu tahmin ettiğim Erol Geyran, Deniz Som’a, “Şu gün şu saatte Fenerbahçe burnundaki şu kafede Cumhuriyet okurları olarak bir araya gelelim” mesajı çeker. Deniz yayımlar. Tatil günüdür, içi de rahat etmez. Ya gelen çok az olur da Erol Geyran kendisiyle baş başa kalırsa! O da gider... Deniz, kafeden içeri giremez, ağzına kadar doludur. İşte o gün başlayan kıvılcım, Anadolu’nun dört bir yanına yayıldı. Deniz, sorumluluğunu orada bırakmadı, sonraki yıllarda da okur ne zaman çağırdıysa gitti. Deniz Som sadece bıraktığı gazetecilik eserleriyle değil, CUMOK’larla da yaşamaya devam edecek... 1988 yazı mıydı... Cumhuriyet’in İzmir bürosunda haber şefiyim. Bir öğleden sonra İstanbul’dan, haber merkezinden telefon. Deniz Som arıyor: “Balbay, önemli bir haber var. Ama bu tek atımlık bir haber değil... Köyceğiz Dalyan’da caretta caretta deniz kaplumbağalarının yumurta bıraktığı kumsala otel yapılacakmış... Bunu engellemeliyiz... Bir arkadaşımız da bu konuyu başlı başına bir haber alanı edinmeli...” Hakan Kara’yı görevlendirdik... İstanbul’da takipçi Deniz Som olunca gönderdiğimiz her caretta haberi de girdi. O günlerde henüz bilgisayarla evlenmemiş olan Hakan Kara’ya Hakan Caretta demeye başlamıştık... Deniz Som yıllarca Dalyan’ın, caretta carettaların peşini bırakmadı. Otel inşası iptal edildi. Binlerce mil öteden gelip Dalyan İztuzu’na yumurtalarını bırakan caretta carettaların pek çoğu varlığını Deniz Som’a borçlu... Deniz Som benim de üç ayrı alanda yöneticimdi... Cumhuriyet Kitapları’nın organizasyonunda Fazilet Kuza’nın önemli dayanaklarındandı. Ben de bütün kitaplarımı Cumhuriyet Kitap’a verdiğim için her yeni çalışmada defalarca konuşurduk. 20052006’da taslak halindeki iki kitabımın adını beğenmedi, onun önerisi doğrultusunda değiştirdik. Cumhuriyet Gezi ekinin editoryal kadrosunda da en etkin arkadaşımız Deniz Som’du. Ben de “Gezekalın” köşesini yazıyordum. Çok titizdi. Özellikle fotoğrafta sorun olduğunda mutlaka daha iyisini bulmak isterdi. Buluncaya kadar uğraşır, gerilime girerdi. 2001 yılı, haziranın ilk haftası... Eşimle doktordan çıktık, bebeğimiz sağlıklı, muhtemelen ekim ortasında doğacak... Eşimi eve bırakıp gazeteye döndüm. İçim içime sığmıyor. Kabaca bir hesap yaptım, Yağmur’un doğumuna 125 gün var. Bir şey yapmalıyım... Ayının bildiği 40 türkü vardır, 40’ı da ahlat üstüne; aklıma ille gazetecilikle ilgili bir şey geliyor. Deniz Som’u aradım, sevincimi paylaşıp şunu önerdim: “Günlük olaylarla ilgili kimi espriler aklıma geliyor, o gün başka konu yazdığım için güme gidiyor. Senin Vaziyet’te bana küçük bir çerçeve versen, adını koysak... Kızımız ekimde gelmeden her gün selamlasak...” Tamam, dedi... Aradan bir saat geçmedi, köşesinde bana ayırdığı yerin grafiğini geçti. 2008 başında, “Yağmur Ekim’i Yağmur Deniz yapalım, adaşın geliyor” dedim. Öyle devam etti. Tutukluluk sonrasında da pencereyi kapatmadı, içini kendisi doldurarak sürdürdü. Deniz, soyadı gibi bir adamdı. Som altının piyasası yoktur. Alınıp satılmaz. Deniz de öyleydi. Alınıp satılmayacak bir gazeteciydi. İnsanlıkta sevecen... Sorumlulukta inatçı... Görevde çalışkan... Cumhuriyetçilikte militandı... Çok şeyimi kaybettim! [email protected] DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Cumhuriyet Sağlam mı? DİYARBAKIR (Cumhuri yet Bürosu) Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde 17 yıl önce Abdulkadir Kurt’u gözaltın da işkenceyle öldürdüğü iddia sıyla yargılanan “Rambo” la kaplı Asteğmen Salih Üner, müebbet hapse mahkum oldu. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki karar duruş masına Abdulkadir Kurt’un oğlu Mustafa Kurt ve avukatı ile bazı sanık avukatları katıl dı. Savcı, mütalaasında, sanık lardan Asteğmen Salih Üner’in Türk Ceza Yasası’nın (TCY) “işkence yapma suretiyle adam öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına, diğer sanıkların ise beraatına karar verilmesini ta lep etti. Mahkeme heyeti, sa nık Salih Üner’i TCY’nin “eziyet çektirerek kasten öl dürmek” suçundan ağırlaştı rılmış müebbet hapse mahkum etti. Heyet, 14 sanığın ise be aatına karar verdi. ASTEĞMENE MÜEBBET SELAHATTİN ŞAHİN NEVŞEHİR Nevşehir’de 2 yıl önce Yeni Zelandalı Oli via Gaye Watkins’e cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla yargılanan Ali Gülcan’a ceza yağdı. Mahkeme sanığı 20 yıl 5 ay hapse mahkum etti. Kapadokya bölgesini 2008 yılında ziyaret eden Olivia Ga ye Watkins, Aşk Vadisi’ni tek başına gezdiği sırada Ali Gül can’ın saldırısına uğradı. Wat kins’in şikâyeti üzerine 2 yıl önce başlayan davaya, Nevşe hir Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Baba Mustafa Gülcan ise gözyaşları içerisin de oğlunun hata yaptığını be lirterek, Yeni Zelandalı turistin oğlunu affetmesini istedi. Gül can, nitelikli adam öldürmeye teşebbüs suçundan 12 yıl 6 ay ve yine nitelikli cinsel saldırı suçundan 4 yıl 2 ay ve hürriye ti kısıtlama suçundan 3 yıl 9 ay hapse mahkum oldu. CİNSEL SALDIRIYA 20 YIL Darbe günlüklerine yetkisizlikİstanbul Haber Servisi İs tanbul Cumhuriyet Başsavcı Ve killiği “Darbe Günlükleri”yle il gili soruşturma dosyasını yetki sizlik kararıyla Ankara’ya gön derdi. Eski Deniz Kuvvetleri Ko mutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski Kara Kuvvetleri Ko mutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman ve eski Hava Kuvvetle ri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına hakkında, “dar be günlükleri” iddiasıyla yürü tülen soruşturmada, “Ergene kon” soruşturmasıyla irtibatlı ol madığı gerekçesiyle “yetkisiz lik” kararı verildi. Özel yetkili İstanbul Cumhuri yet Başsavcılığı Vekilliği tara fından Yalman, Fırtına ve Ör nek hakkında “Ergenekon” so ruşturması kapsamında yürütülen “darbe günlükleri” iddiasına ilişkin soruşturma tamamlandı. Özel yetkili cumhuriyet savcıla rından Mehmet Ergül, Fırtına, Yalman ve Örnek’in suç tarihle rinin 2002 ile 2004 yılları arasında olduğunu belirterek, soruşturma da “Ergenekon” örgütü ile bir bağlantı kurulamadığını kaydet ti. Ergül, 26 Ekim tarihinde “Er genekon” soruşturmasından ayır dığı dosyada “yetkisizlik” kara rı vererek, dosyayı suça isnat edilen konuların Ankara’da mey dana gelmiş olması nedeniyle Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesini kararlaştırdı. Ergül’ün hazırladığı 4 sayfalık kararda, kuvvet komutanlarının Ergenekon örgütü üyesi ve yö netici olduğu iddiasıyla yargıla nan şüpheliler tarafından hazır landığı iddia edilen darbe plan larına iştirak ettikleri şüphesinin bulunduğu ifade edildi. Döne min Genelkurmay Başkanı Or general Hilmi Özkök’ün soruş turma kapsamında tanık olarak verdiği ifadeye de değinilen ka rarda, “Yakamoz” ve “Ayışığı” darbe planlarının, Özkök’ün bil gisi olduğu için gerçekleştirile mediği bunun üzerine “Sarıkız” adlı darbe planının hazırlandığı belirtildi. “Yakamoz” ile “Ayı şığı” adlı planların Ergenekon sanığı emekli Orgeneral Şener Eruygur’dan ele geçirildiği, “Sa rıkız” darbe planının ise Özden Örnek’in günlüklerinde yer aldı ğı anlatıldı. Kararda, 12 Eylül’de yapılan anayasa değişikliği için halk oylaması sonucu Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiş tiğine dikkat çekilerek, Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları’nın gö revleriyle ilgili suçlamalarda Yü ce Divan olarak görev yapacak Anayasa Mahkemesi’nde yargı lanacakları hükmünün getirildi ği anlatıldı. Suç yerinin Ankara olduğuna vurgu yapılarak, şüp helilerin özel yetkili mahkemede ya da Yüce Divan’da yargılan maları konusundaki karar ise Ankara özel yetkili cumhuriyet savcılarına bırakıldı. Emekli Oramiral Örnek tarafından yazıldığı iddia edilen ‘Darbe Günlükleri’nde 2004 yılında darbe planlandığı ancak hayata geçi rilemediği öne sürülüyordu. Örnek, Yalman ve Fırtına, Ergene kon iddianamelerinde de yer alan darbe iddialarıyla ilgili olarak 5 Aralık 2009 tarihinde Ergenekon savcılarına ifade verdi. Savcılar, 3 emekli paşaya günlüklerde geçen “Sarıkız”, “Ayışığı”, “Yaka moz” ve “Eldiven” kod adlı darbe planlarıyla ilgili sorular yönelt ti. Savcı Zekeriya Öz’ün yürüttüğü soruşturma, yaklaşık 4 ay önce Balyoz soruşturmasını yürüten savcı Mehmet Ergül’e verilmişti. Eski kuvvet komutanları Özden Örnek, İbrahim Fırtına ve Aytaç Yalman hakkında İstanbul’da yürütülen soruşturma, ‘Ergenekon’ soruşturmasıyla irtibatlı olmadığı gerekçesiyle Ankara’ya gönderildi ERGENEKON SAVCILARINA FADE VERD LER ‘En temel dayanaktan vazgeçildi’ Hükümete ‘Öcalan’ uyarısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP’li Er tuğrul Kumcuoğlu ve Tuğrul Türkeş, üyesi oldukları Avrupa Konseyi Parlamenterler Mec lisi’ne (AKPM) 28 milletvekilinin imzasıyla verilen karar tasarısı önergesinde, Kürt sorunu nun çözümüne yönelik Abdullah Öcalan’a “siyaset yolunun açılması”, “ateşkes ihlalle rini denetlemek” için uluslararası komite ku rulması, devlet okullarında “Kürtçe öğretil mesi”nin önerildiğini belirterek, hükümet ve AKP’li AKPM Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu harekete geçmeye çağırdı. Meclis’te düzenle nen basın toplantısında konuşan Türkeş, öner geyle, Türkiye’nin PKK ile muhatap kılınarak ateşkes dayatıldığına işaret etti. Önergede, “hapishanede olan veya yargılama sürecin deki kişilerin normal siyasi faaliyetlerine imkan verecek gerekli adımların atılması” şeklinde öneriler bulunduğunu belirten Türkeş, Abdullah Öcalan’a siyaset, hatta “milletvekil liği” yolunun açılmak istendiğini ifade etti. İstanbul Haber Servisi Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’nce, Ergene kon soruşturması kapsamında “darbe gün lükleri” iddiasıyla yürütülen soruşturma dı şında eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman hakkında ayrıca “örtülü ödenekten usulsüz harcama yapıl dığı” gerekçesiyle bir başka soruşturma açıl dığı belirtildi. Yalman hakkında yürütülen “örtülü ödenek”soruşturmasının da “yetki sizlik” kararı verilerek Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği öğrenildi. Örtülü ödenek de Ankara’ya Hukukçular, savcılığın “yet kisizlik” kararını değerlendir di. Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın avukatı Aydın Me tin, “Savcılık, 2. ve 3. iddia namelerin en önemli daya naklarından kabul edilen Özden Örnek’in günlükleri ile Ergenekon örgütü ara sında bir irtibat olmadığı kararına varıyor. Dolayısıy la savcılık, en temel daya naklarından vazgeçmiş olu yor” dedi. Avukat Celal Ül gen ise şunları söyledi: “Bi lindiği gibi Balbay, ‘Özden Örnek günlükleri’ ile ilgili olarak haber yaptığı için ya da orada geçen sözcükleri haberinde kullandığı için Ergenekon ile irtibatlandı rıldı. Özden Örnek’in 2002 ve 2004 yılları arasında Er genekon örgütü ile bir bağ lantısının olmadığı saptandı ğına göre Mustafa Balbay’ın da hiç gün geçirmeden tahli ye edilmesi gerekir.” İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in avukatı Mehmet Cengiz de “Bütün duruşma larda söyledik. Birinci ve İkinci Ergenekon davalarının da Ankara’ya gönderilmesi gerekirdi. Ama bu talebimizi reddettiler. Çünkü tezgâh Be şiktaş’ta kurulmuştu” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle