16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
[email protected] 28 EK M 2010 PERŞEMBE CUMHUR YET SAYFA EKONOMİ 15 CMYB C M Y B İstanbul Ticaret Odası Başkanı Yalçıntaş’ın da tutuklandığı mahkemenin ifade tutanaklarında ilginç ayrıntılar var ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Yargıda rüşvet operasyonu kapsamında tutuklanan avukat Necdet Okcu, “hukuka aykırı olarak elde ettiği parala rı” kendisiyle birlikte tutuklanan yardımcı sı Yavuz Çay’ın banka hesabı üzerinden ‘ak lamakla’ suçlandı. İstanbul Dünya Ticaret Merkezi (İDTM) ve CNR Fuarcılık arasındaki tahliye davasında yargıya rüşvet verildiği iddiasıyla İstanbul Ti caret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş’ın da tu tuklandığı mahkemenin ifade tutanaklarında il ginç ayrıntılar ortaya çıktı. Buna göre Okcu, mahkemede “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yüksek yargı mensubuna rüşvet vermek suçuna iştirak etmek, ayrı suç kas tıyla hareket edip iki defa yargı görevi ya panları etkilemek, ayrı suç kastıyla hareket edip on defa nitelikli dolandırıcılık suçlarına bizzat iştirak etmek”le suçlandı. Okcu, mahkemede kendisine gelen “rüşvet” paralarını bürosunda yardımcı personel olarak ça lışan Yavuz Çay’ın hesapları üzerinden aklamaya çalıştığı iddialarına, “Yavuz benim yanımda yaklaşık 15 yıldır evladım gibi çalışan per sonelimdir. Onun hesabına gelen bir kısım pa ralar bana aittir. Yanımda çalıştığı için gelen bir kısım paraları da kendisi alıp bir kısım yerlere götürmesi gerektiğinden onun hesa bına gönderilmiştir. Suçla herhangi bir ilgi si yoktur” yanıtını verdi. Çay, hâkimin soru üze rine, “Yanında çalıştığım Necdet Okcu tatil de veya Ankara’da olmadığı zamanlarda onun adına bir kısım harcamaları yapabil mem için zaman zaman benim hesabıma para yatırdığı olurdu. Ben teker teker nere ye ne verdiğimin notunu alır ve bilahare bun ların hesabını verirdim” savunmasını yaptı. Bu savunmaları inandırıcı bulmayan hâkim se “Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerle rini gayrimeşru kaynağını gizlemek ve meş ru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak amacıyla hukuka aykırı olarak elde ettiği gelirleri Yavuz Çay ile fikir birli ği içinde hareket edip Çay’ın banka hesapları üzerinden havalesini yaptırıp bilahare Yavuz Çay’ın hesabından nakit olarak suçtan kay naklanan malvarlığı değerlerini aklama su çunu işlediği kanatine” vardı. Okcu ve Çay, mahkeme sonunda tutuklanmıştı. Bu arada soruşturması kapsamında aranan avukat Abdullah Pehlivan Ankara emniyeti ne gelerek teslim oldu. Pehlivan’ın AKP İs tanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık’la si yasete atılmadan önce aynı avukatlık bürosunda çalıştıkları ortaya çıkmıştı. Soruşturmayla il gili aralarında Reina’nın sahibi Mehmet Ko çarslan’ın da yer aldığı 6 kişi aranıyor. CNR Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem, yargıya rüşvet operasyonuyla ilgili “Bu süreç bizim için bir aklanma sürecidir. Yaşadığımız travmanın şokun dan hâlâ kurtulabilmiş değiliz” dedi. Son beş yıldır sü regelen çeşitli davalar olduğunu, hepsini kazandıklarını belirten Erem’in açıklamaları şöyle: “Maddi manevi çok zarar gördük, ama artık işimize konsantreyiz. CNR Fuarcılık olarak dava sürecinden maddi manevi çok zarar gör dük. Dava sürecini ben Allah’a havale ettim. O yüzden kendime, ekibime gü vencim sonsuz. Tüm saldırılara rağmen işimizi yapmaya de vam ediyoruz. Rakiplerimizden birinin de bu işe karıştırılmış olduğunu duymak epey üzdü biz. İDTM alanında toplam 80 milyon dolarlık yatırım yaptık.” Olayın ortaya çıkmasının ardından İşadamı Remzi Gür beni aradı ve geçmiş olsun dileklerini iletti. Ben de kendisine teşekkür ettim. Bunun dı şında bir diyalog gerçekleşmedi. Ayrıca Başbakan’a hiçbir şekilde bir dosya veya rapor göndermedim. Ancak bir mek tup yazarak mağduriyetimi anlattım. Bu olay nedeniyle bir işkadını olarak yaşadıklarımı, karşılaştığım güçlükleri ve uğradığım haksızlıkları dile getirdim. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Ku rulu Başkanvekili Şekib Avdagiç düzenle diği basın toplantısında şu açıklamaları yaptı: İTO Yönetim Kurulu, İTO Meclisi kısaca İTO camiası olarak tek vücut bir şekilde Sayın Başkanımız Murat Yalçın taş’ın arkasındayız. Biliyoruz ve inanıyo ruz ki Sayın Başkanımız hiçbir yasadışı, hukuk dışı faaliyetin içinde değildir, olma mıştır. Murat Yalçıntaş’ın masumiyetin den zerre kadar şüphemiz yoktur. Tutukla ma kararına itiraz için 7 günlük bir süre bulunuyor. Bu süreyi en doğru şekilde kul lanıp, kanunun bize verdiği yetkiye daya narak itirazda bulunacağız. Bu itiraz so nucunda mutlaka başkanımızın aramıza katılacağına emin olmak istiyoruz. Böyle bir beklenti içindeyiz. İDTM’nin kendine göre öncelikleri ve menfaatları var. Bunlar doğrultusunda bir süreç yönetiliyor. Bu sürece bağlı olarak yürüyen birtakım mahkemeler var, davalar var. Do layısıyla burada bunun bir hesap laşma olarak algılanması... Bu nun çok doğru olmadı ğını düşünüyorum. Örgüt kurmakla suçlanan avukat Necdet Okcu, kendisine gelen paraları önce yardımcısının hesabına yatırmış, sonra nakit olarak geri almış. Uyum Gıda halka açılacak Ekonomi Servisi Ankaralı GSR Enerji, ilk defa dikey eksenli türbin üretimi için kolları sıvadı. İthalatın da önüne geçmeyi planlayan şirket, 2011’de 900 milyon dolarlık ciro yapmayı planlıyor. Türkiye’de rüzgâr enerjisine yapılan yatırım her geçen gün artıyor. Bugüne kadar rüzgâr enerjisine 1000 MW’lık yatırım yapıldı, 500 MW’lik bölümünün inşası sürüyor, 750 MW’lık yatırım da planlamaya alındı. Türkiye’de rüzgâr türbini üretimi yapılmıyor. Bu yüzden rüzgâr türbinleri yurtdışından ithal ediyor. Ankaralı GSR Enerji, ithalatın önüne geçmek ve daha verimli rüzgar türbini üretmek için harekete geçti. GSR patenki kendine ait olan ve klasik rüzgar türbinlerinin aksine dikey eksenli enerji elde eden WAW türbinlerinin üretimine başladı. GSR Enerji Genel Müdürü İsmail İnci düzenlediği basın toplantısında “Bizim türbinlerimiz diğerlerine göre verimlilikte yüzde 10, kilovat birim başı maliyette de yüzde 20 daha iyi” dedi. Ekonomi Servisi Market zinciri Uyum Gıda, gelecek yıl yüzde 100 büyüme hedefiyle hisselerinin yüzde 30’unu halka arz edecek. Talep toplama yöntemiyle gerçekleşecek halka arzın tarihi 45 Kasım 2010 olurken hisse fiyatı ise 8.75 TL olan halka arzda beklenen nakit girişi 52.5 milyon TL. Uyum Gıda, halka arzdan elde edeceği gelirin tamamını yeni mağazalar açmak için kullanacak. Uyum Gıda A.Ş. Genel Müdürü Sait Koç, perakende sektörünün hareket halinde olduğunu ifade ederken, birinci gruptakilerin satın alma yoluyla veya yeni mağazalar açarak hızla büyüdüğünü, ikinci grupta yer alanların üçüncü gruptan satın almalar yaparak veya yeni mağazalar açarak arayı açmamaya çalıştığını, üçüncü grubun ise hızla küçüldüğünü söyledi. Koç, önümüzdeki 10 yıl içinde pazarın yüzde 50 ya da 60’ının en fazla 10 perakendeci şirket tarafından yönetiliyor olacağını vurguladı. Koç, bu yılı yüzde 16 büyümeyle ve 200 milyon TL’nin üzerinde bir ciroyla kapatmayı öngördüklerini, şu anda 33 olan mağaza sayısını gelecek yıl 73’e çıkartmayı hedeflediklerini kaydetti. Hisense, Anadolu Grubu ile Türkiye’de Ekonomi Servisi Güney Koreli tüketici elektroniği firması Samsung ile bu yıl başında yollarını ayıran Anadolu Grubu, ayrıldıktan sonra kurduğu Antek Teknoloji ile Çinli televizyon markası Hisense’i Türkiye’ye getirdi. Tanıtım toplantısında konuşan Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, “Önce satış, pazarlama ve servisle başlayacağız. 3 yıl sonra ihracat ağırlıklı olmak üzere Türkiye’de TV üretimini düşünebiliriz” dedi. 41 yıllık geçmişi olan Hisense, düz panel televizyonda Çin’de yüzde 15’lik pazar payı ile ilk sırada, dünyada ise yüzde 5 ile ilk 10 arasında yer alıyor. Dünya çapında 60 bin çalışanı, geçen yıl sonu itibarıyla 8.2 milyar dolarlık cirosu var. Türkiye’de 200 satış noktasının yanı sıra Metro ve CarrefourSA’larda satışa sunulan TV modellerinin fiyatı 799 TL’den başlıyor. Mustafa Nevzat, Oscar’ı hak ettiEkonomi Servisi Türkiye’de ABD Gıda ve İlaç Kurumu’nun (FDA) onayını alan ilk Türk ilaç firması olan Mustafa Nevzat, kasım ayı sonunda kendi geliştirdiği, markası da ruhsatı da kendisi ne ait ilk kanser ilacı sevkıyatını da gerçekleştir meye hazırlanıyor. Halen ABD’ye bitmiş ürün ihracı da dahil, 33 ülkeye ihracat yapan Mustafa Nevzat İlaç’ın (MN) Genel Müdürü Levent Selamoğlu, “Bu, sa dece MN’nin değil, Türk ilaç endüstrisinin de geldiği ileri noktayı temsil ediyor. Bir firma için Amerika’ya ilaç satmak, Oscar almak gibi bir şey. İlk kez onkoloji gibi zor bir alanda bir Türk firması dünya oyuncusu olacak” dedi. Yurtdışına “MN Pharma ceuticals” adıyla açıldıkları nı belirten Selamoğlu, özetle şunları vurguladı:  Biz, kendi ARGE’sini oluşturmuş, 87 yıllık geçmişe sahip, 1200 uzman çalışanı, 5 üretim tesisi ile köklü bir ku ruluşuz. Mamul ilaç ve ilaç hammaddesi üreticisiyiz. Bugün dünya piyasala rında fason değil, ruhsatına sahip olduğumuz 268 ürünümüz var. 220 ürünümüz de ruhsat aşa masında. Bunun yaklaşık 30’u ABD piyasası için. İhracat hacmimiz 26.5 milyon kutu.  Ürünlerimizi yurtiçi ve dışı talepleri dikka te alarak kendi ARGE’mizde geliştiriyoruz. Jenerik ilaçlar konusunda (bunlara ‘eşdeğer’ deniyor) ka muoyunda yanlış bir algılama var. Zannediliyor ki bir ilacı alıp bileşenlerine bakıyor, aynısını ya pıyorsun. Aslında öyle değil. Bu en az 11.5 yıl sü recek bir prosesin sonunda gerçekleşiyor. En az 10 yıllık çabanın ürünü  Ama bizim esas işimiz, katma değerli jene rikler üretmek. Burada molekül keşfedilmiyor. Ama jeneriğe, örneğin yan etkisini azaltmak ya da gidermek gibi etkinliğini art tırmak gibi bir işlev yükleniyor. Örneğin şimdi ADB’ye gön dereceğimiz onkoloji ürünü böyle. Molekülü kanserli hüc reye kadar taşıyor ve orada et kinleştiriyor.  Bir katma değerli jene rik geliştirmek, tüm aşama ları ile ortalama 10 yıl çalış mayı gerektiriyor. Bir ilacı satmak bile en az iki yıllık bir çalışma istiyor. Firmay la anlaşıyorsunuz ama bu yetmiyor. Otoriteye ortala ma 1500 sayfalık bir rapor sunuyorsunuz. O bitti mi FDA geliyor, sizi iğ neden ipliğe denetliyor. Örneğin, biz 2004’te baş vurduk, 2006’da denetim geldi, sonra onay al dık. Şimdi ABD dışında FDA onayı almış en der firmalardan biriyiz. Avrupa’da lisans almak daha da zor. Onu da başardık, European Me dicine Agency’nin (EMA) onayını da aldık. Es kiden randevu almakta zorlandığımız firmalar, şimdi işbirliği için hafta başı buradalar. ŞİRKET BİLANÇOLARI TOFAŞ, 2010’un dokuz aylık döneminde 264.7 milyon lira net kâr elde etti. Şirket 2009’u 360 milyon 351 bin lira kârla kapatmıştı. ERDEMİR, 2010’un ilk dokuz ayında 627.7 milyon lira net kâr açıkladı. Şirket, 2009’u 168 milyon 690 bin 422 lira zararla tamamlamıştı. TAV Havalimanları Holding, yılın ilk dokuz ayında 79 milyon lira net kâr elde etti. Şirketin konsolide cirosu ve operasyonel kârlılığı yüzde 28 artışla 172 milyon Avro’ya çıktı. ARCELORMİTTAL’in 3. çeyrek net kârı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48 artış gösterdi. Geçen yıl üçüncü çeyrekte 910 milyon dolar net kâr elde eden şirket, bu yıl söz konusu dönemde kârını 1.35 milyar dolara çıkardı. FİAT, üçüncü çeyrekte 170 milyon Avro kâr et ti. Fiat, kamyon ve traktördeki yüksek satışlardan ötürü geçen yıl üçüncü çeyrekte 21 milyon Avro olan kârının, bu yıl aynı çeyrekte 170 milyon Av ro’ya çıktığını açıkladı. BOEİNG, ticari uçak satışlarındaki artış nede niyle üçüncü çeyrekte 837 milyon dolar net kâr elde etti. 2008 başında onkolojik ürünler tesisini devreye alan Mustafa Nevzat İlaç Sanayii, kendi ARGE’sinde geliştirip FDA’dan ruhsatını aldığı ilaçları kasım ayı sonundan itibaren Amerika’ya göndermeye hazırlanıyor. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Cumhurun Başı Başbakan Erdoğan’ın farklılığını koyma adına çok sık kullandığı cumhurun, Türkçesi halkın, çıkarlarının siyasal partiler üstünde korunması sorumluluğu cum hurbaşkanındır. Cumhuriyetin en üst düzeyde tem silinin üzerinde, siyasal iktidar icraatları ile Meclis ka rarlarının kamu yararı, hukuka uygunluk denetimi, hal kın çıkarlarının ayırımsız savunulması sorumluluğu Cumhurbaşkanlığı kurumuna ait olduğu içindir ki... Se çilme koşulları ne olursa olsun, Meclis’in çoğunluğunu ele geçirmiş partinin kurucu üyesi olsa da cumhur başkanlığına seçilmiş kişinin icraatlarında, partiler üs tü, tarafsız kimlikle kalmasını önkoşul görür. Uzlaşma aranmadan, halk iradesi gibi görünse de siyasal dayatma amaçlı kulanıldığında bu amacından uzaklaşan referandumla seçilen Sayın Gül, en ba şından halkın cumhurbaşkanı kavramına oturtul makta şansız bir konuma düşürülmüştü.“Benim de Cumhurbaşkanım” cümlesini yürekten kurabilme miz için, geldiği siyasal kimlikten, iktidar amaçların dan arındığını kanıtlama yolunda çok daha anlamlı ça balar göstermesi gerekliydi. Sayın Gül, dünyaya karşı bizi resmen cumhurbaş kanımız olarak temsil etse de bizim, hepimizin yürekten cumhurbaşkanımız olarak kabul görüleceği sınavlardan hiç de iyi notlar alamadan bugünlere gelindi. Cum hurbaşkanlığı makamı icraatlarına, atılan imzalara, içe riklerine şöyle bir bakmak, iktidar icraatları, Meclis’in kararlarının hukuka uygunluk, kamu yararı deneti minden geçirilmesi hak götüre, bir türden onay ma kamı gibi çalıştığını ortaya koyuyor. Şipşak onay ör neklerindeki eleştirilerde, “Tartışmalar sürecinde uz manlar titizlikle çalıştılar, hazırdık” yanıtının doğrulu ğu bu tabloyu değiştirmiyor... Sayın Gül, AKP’de en üst görevlerde siyaset ya parken 12 Eylül hukukunun Cumhurbaşkanlığı’na ta şıdığı aşırı yetkilerden yakınanların başını çekenler ara sındaydı. Demokratikleşmeden yana yasal değişim lerin yapılmamasından elbette doğrudan sorumlu tu tulamaz. Ancak Cumhurbaşkanlığı iradesini kullanır ken, savunduğu tarafsızlık, demokratikleşmeden ya na aşırı, haksız bulduğu yetkileri kullanmadan ka çınması beklenirdi değil mi? Oysa 12 Eylül’ün YÖK’ün diktatoryal yapısını mumla aratacak AKP yapılaş masına en büyük katkıyı verdi. Kendisi ve AKP kadrolarının şiddetle eleştirdikleri Sayın Sezer’in sınırlı üniversitelerde rektörlük seçimleri oy sonuçlarına sadık kalmayarak, seçim yetkisini kul lanmasına rahmet okutan bir dengesizlikte, çoğunlukla rektörlük seçimlerinde büyük oy farkları ile oynamakta, en düşük oylulardan rektör seçmekte hiçbir sakınca görmedi. Sayın Sezer’den çok farklı kriterlerle; Sayın Sezer’in yetkisini kullanmada tek kriterin, beğenin be ğenmeyin “Cumhuriyet rejimine, Atatürk devrimleri ne, laikliğe bağlılık, bilimsel liyakat, etik kimlik” tartı şılmaz belirleyici ölçütlerdi. Sayın Gül’ün büyük oy fark ları ile seçilmişler arasındaki yer değiştirmelerinin kri terlerinin açıklaması var mı? Referandum süreci, sonrası iktidardan yana üst yar gının ele geçirilmesi sürecindeki rolüne hiç girmesek daha iyi olacak... Yine medyamızın medyatik pazarlaması ile Cum hurbaşkanı Sayın Sezer’in yetki kullanımına yönelik ağır eleştirileri, “piyasaların oynatılması” suçlamala rının gündemlerini anımsamaya çalışalım. Kendileri anayasa hukukçusu, yargıç kökenli, ayrıntılı gerekçeleri yazılmış kararlarıyla, çok sayıda iktidar icraatı, Mec lis’ten çıkmış yasayı geri çevirdikleri gerçeği karşısında dönemin iktidarlarının tepkilerini çekmiş olmaları ka çınılmaz. Ancak “iktidarların önünü kesen Cumhur başkanı” yargılaması, imajı haklı mı? Anayasal sistem, demokrasimiz, onay makamı cumhurbaşkanı mı, yoksa kamu yararı, hukuka uygunluk kriterleri ile ya sama ve yürütmeyi denetleyen Cumhurbaşkanlığı ma kamını mı öngörmüş? İkincisi doğru ise hepimizin, cumhurun, halkın tarafsız cumhurbaşkanı sınavında Sayın Sezer’in notu ne kadar yüksekse, Sayın Gül’ün notu o kadar aşağıda kalıyor. İnsan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni, güç ler ayrılığı temelinde oturmuşsa o kadar sağlam, ayak ta durur, halktan yana denetimle işlerlik kazanır. Mec lis çoğunluğu, demokratik olmayan güçlü iktidarın üs tüne demokrasinin olmazsa olmazları, kamu kurum larının, özerk kurumların ele geçirilmesi operasyon ları işlemişse, Cumhurbaşkanlığı makamı onay ma kamına dönüşmüşse, üstüne üstlük parlamento dı şı muhalefetin ayakları, hukuk düzeni içinde kurulmuş, güçlü sivil toplum örgütlenmeleri, muhalefetleri, sen dikalar, meslek örgütleri, demokratik sivil toplum ku rumları buharlaşmışsa... Yerlerine alt kimlikleri, inanç lara ilişkin bu çağla uyumsuz demokratik olmayan ku rumlar; aşiretler, cemaatler, mezhepler, ırk başta her tür alt kimliği öne çıkaran örgütlenmeler konulmaya çalışılıyorsa... En temel insan haklarımız ile birlikte, de mokrasimiz, laik Cumhuriyetimiz tehdit altındadır... Köşk, resepsiyon tartışmalarına bir de bu eksen den bakmak gerekmiyor mu? [email protected] Rüşveti aklama yöntemi Mustafa Nevzat İlaç’ın Genel Müdürü Levent Selamoğlu, 2009 yılında üretimden satışları nın 250 milyon dolar civarında gerçekleştiğini söyledi. CEYDA EREM: TRAVMANIN ŞOKUNDAN KURTULAMADIK GSR dikey eksenli türbin üretecek TO YÖNET M MURAT YALÇINTAŞ’A SAH P ÇIKTI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle