Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 MAYIS 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
21
İ| Trure filmi
göstervne girmiş.
Biz her giin
yafiyorvz!
Elektronik posta: denizsoin9cumhui1yetconi.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- ABD Türkiye'den
yeni üsler istiyormuş...
"A/e aerek vardı...
Bütün memleket onlann!"
Hattuşa c4 bin yıllık bır Anadolu \ J4 bin yıllık bır Anadolu
uygariığı olan Hititlerin
başkenti Hattuşa ile
aynı coğrafyadaki
Çorum'u tanrtmak ve
mektup küttürünü
yaşatmak için
Çorum Belediyesi
"Hattuşa-Çorum'a
En Güzel Mektup"
yarışması düzenledi.
Mürekkepli kalem ve el
yazısı ile yazılması
istenen mektuplann 21
Haziran'a dek Çorum
Belediyesi'ne iletilmesi
gerekiyor. Ödül 500
milyon lira.
Tavşan
Göksel Kaya: "ABD
ılımlı Islam konusunda
AKP'yi destekliyor, AB
ise Türkiye'de laikliğin
gerilemekte
olduğunu söylüyor.
Yani tavşana kaç,
T tazıya tut diyorlar."
evgiliAtam...UlusalKurtuluşSavaşı'nıbaş-
latmak üzere attığın ilk adımın 85. yılını bu
kez bir garip kutluyoruz... Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğü'nün bayram öncesi yurt
genelinde astığı afişlerde "Zararlı alışkanlıklar ilk adım
ve ilk tadımla başlar'' yazıyor. Bir vakıf gençleri "za-
rarlı" alışkanlıklardan kurtarmak için bayram öncesi
gençlere 1 milyon Kuran dağıtıyor...
Sen, millet dilini öğrensin diye harf devrimi yapmış
dinini öğrensin diye Kuran'ı Türkçeye çevirtmiştin.
Şimdi Osmanlı'nın yazı karakteriyle basılan Kuranlar
piyasadançekiliyoryerineVehhabiabecesiyleSuudi
Arabistan'da bastınlan Kuranlar piyasaya sürülüyor...
Yetmiyor. gençlere 1 milyon Kuran bedava dağıtılı-
yor.
Sevgili Atam... Şu sıra üniversiteler medreseleşti-
rilmek isteniyor; rektörler. dekanlar, profesörler yürü-
yor. Sayıları iki elin parmaklarını bulmayan ve kendi-
lerine öğrenci diyen bir grup, hükümetin polisiyle bir-
İlk adım
likte öğretim üyelerinin yolunu kesiyor. Gazeteler bu
zibidileri yazıyor, televizyonlar bunlan ekrana taşıyor;
üniversiteler "devrimci kılıklılar"ın da işbirliği ile elden
gidiyor.
Sevgili Atam... Memleketin hali bildiğin gibi değil.
Fabrikalanmız, tersanelerimiz ya kapatılıyor ya satı-
lıyor. Askerimizin başına çuval geçiriliyor. Kaldırdığın
kapitülasyonlar Gümrük Birliği olarak aynen işliyor.
Devletin hazinesini, maliyesini Düyun-u Umumiye
Idaresi yerine Uluslararası Para Fonu yönetiyor.
Bir yandan Avrupa Birliği'nin kapısında ulusal onu-
rumuzu ayaklar altına alıyorlar öte yanda Amerika
Birleşik Devletleri'nin kapısında el pençe divan du-
ruyorlar.
Bir yandan borç para için yalvanyorlar öte yandan
lüks içinde yaşıyorlar.
Mandacılık, vatana ihanet, satılmışlık, işbirlikçilik
her yanımızı sardı.
TürkiyeCumhuriyeti'ni "Ilımlı islam Cumhuriyeti"ne
dönüştürmenin hesaplannı yapıyorlar.
Içeride ve dışarıda takıyye, ikiyüzlülük diz boyu...
Halk işsizlikten kınlıyor.
Halk açhk sınırının altında yaşıyor.
Sevgili Atam... Sen, savaş alanlannda kazanılan üs-
tünlüğün ancak eğitim alanında da aynı başarı sağ-
lanırsa zafer olabileceğini söylemiş; öğretmenlere
nasıl birbüyükgörevdüştüğünü bizeanlatmıştın. Bi-
liyor musun ki bir-öğretmenevine kısa kollu bluz giy-
diği için bir genç kızımız alınmazken içeriden kara
çarşaflı bir kadın çıkıyordu.
Sevgili Atam... Bayram öncesi yurt geneline asılan
afişlerdeki "Zararlı alışkanlıklar ilk adım ve ilk tadım-
la başlar" sözü boşuna değil... Emanetine ihanet ha-
lindeyiz... Bizi asla affetmemelisin!
TruvaZehra Zeyneloğlu:
"Truvalılann Türk olup
olmadıklan
tartışılıyor... Son
yıllardaki iç ve dış
siyasetimize bakınca
Truvalılann Türk
olması gerekiyor;
bizden başka hangi
millet o tahta atı
içeriye alırdı!"
SESStZ SEDASIZ (!) Devlet Konservattıvarı ve piyanolar
Istanbul Üniversitesi Devlet Konser-
vatuvarı'nda "Yapalı Firması" tarafın-
dan akort ve tamiri yapıldığı söylenen
piyanolann anzalannın giderilmeme-
si konusunda öğretim görevlilerinin
verdıkleri şikâyet dilekçelerini yaz-
mıştık...
Konservatuvar Müdürü Prof. Dr.
Meral Yapalı, "Yapalı Firması" ile bir
ilişkisi olmadığını söyledi. Isim benzer-
liğinin 12 yıl önce boşandığı eski eşi-
nin soyadından kaynaklandığını belirt-
ti ve 7 yıldır müdürlük yaptığı konser-
vatuvarda bu şirkete ilk kez bir iş ve-
rildiğini bildirdi.
Prof. Dr. Yapalı, piyanoların onarı-
mından hemen sonra ortaya çıkan arı-
zalar konusunda ise "Bilindiği üzere
10O'ün üzerinde piyano öğrencisi bu-
lunan bir okulda, piyanolar devamlı
bozulacak, akort düşecek, pedal ça-
lışmayacak, teller kopacak ve yeniden
onarılacaktır" dedi. Konservatuvar
Müdürü, öğrencilerin sınavlan öncesi
söz konusu şirket tarafından tüm pi-
yanolann anzalarının da giderilmiş
, olacağını belirrti.
Prof. Dr. Meral Yapalı ile konu-
şurken ortaya başka bir sorun çıktı.
Istanbul Üniversitesi Devlet Konserva-
tuvarı'nda enstrümanların bakım ve
onarımını yapacak bır uzman yoktu.
Çünkü hükümet böyle bir kadro vermi-
yordu. iş, imam hatiplere gelince Tür-
kiye'yi germekte sakınca görmeyen bir
iktidardan sanatçı yetiştiren bir eğitim
kurumuna ilgi göstermesi de zaten
beklenemezdi!
Yüksek Yerilim Hattı
Laik cumhuriyete bu kadar YÖKJen-
meyin lütfen şeriatçı abiler!
erdincutku • yahoo.com
ÇED KÖŞESİ
KİM KİME DLM DUMA BEHÎÇAK behicakCti turk.net
OKTAY EKİNCt
Sönmez Targan'm Kitabı
Kitabın adı "Cumhuriyete
Kafa Tutanlar" olacaktı...
Sanat yaşamını emekçilerin
dünyasına adayan ressam trfan
Ertel bu ada göre kapağını bile
yapmıştı...
"Ne diyorsunuz?" deyince
sustuk...
"Beğenmediniz mi?" deyin-
ce konuştuk;
- "Cumhuriyete kafa tutula-
maz; çünkü tutanın zaten kafa-
sı olamazL"
• • •
Arkadaşımız Sönmez Tar-
gan'ın yeni kitabı, sayısız dem-
lenmelerinden birindeki bu
sözlerin ardından "Yeşil Tu-
zak" adıyla derlendi; genç yaş-
ta vitirdiği "•yoldaşı" ve karde-
şı Edip Targan'ın anısına ada-
narak Hasat Yayınlan'ndan
çıktı.
Ağabeyimiz îlhan Selçuk da
yazılannın ne anlama geldiği-
ni önsözünde şöyle özetledi;
"Kitaba egemen felsefe, in-
sancıJ. evrenseL devrimci, de-
mokrat. sosyalist yelpazenin
tümünü kucaklayan sıcak bir
yaklaşım... Solun hiçbir mez-
hebi ve meşrebi dışlanmamış!.."
tlhan Selçuk'un bu saptama-
sı, aslında Sönmez'in kişiliği-
ni de tanımlıyor.
"Sol" demek,
onun için sade-
ce siyasi an-
lamda top-
lumculuk
ya da eme-
ğin yanda-
şı partici-
lik demek
değil...
Gerçi, biricık
kızlannın adının
da "Emek" ol-
ması. hem Ay-
ten Targanın
hem de Sön-
mez'in ortak dünyalannı yete-
rince tanımlıyor.
Ancak yine de "sol" demek
Sönmez için aynı zamanda na-
muslu olmak demek, dürüst ol-
mak demek ve her şeyden ön-
ce de "yurtsever" olmak de-
mek.. Bu nedenle ülkenin ve
ulusun çıkarlannı koruyan her
türlü "sol" düşünce. Emek'in
babası için kutsaldır.
Anadolu'nun en yüce doruk-
lanna "dağcüann devrimcisT
olarak da tırmandığı zaman.
karşısında uzanan ufaklarda
hep "vatanını" seyretti... Bu
büyük güzelliğin sonsuza dek
bağımsız ve başı dik yaşaması
için gösterilen her çabayı da ay-
tıı dağlann tanıklığında kutsa-
dı, kucakladı, destekledi...
•••
Sönmez Targan. Cumhuri-
/et'te yayımlanan yazılanndan
lk seçkisini "V'enseremos"
adıyla derlediği kitabında ya-
yımlamıştı. Gençlik yıllann-
daki Latın Amerika'dan dün-
yaya yayılan ateşli devrım rüz-
gârlannı yelkenlerine doldu-
ran bir "Anadohı dağcısı" ola-
rak, o yıllann ünlü ŞiH şarkısı-
nı yazılanna adeta fon müziği
yapmıştı.
Bu kez ise son yıllarda her
yurtsever gibi Sönmez'in de
yüreğini sızlatan "şeriatçıhğa"
karşı, aynı de\Tİmci ruhla kâ-
ğıda kaleme sanlıp, içinden
geçenleri yansıttığı yazılanru
bizlere sunuyor...
Yeşil Tuzak'ın sayfalannda
ilerledıkçe, bir yazıda dikkat
çekilen gelışmelerin ardından
diğerinde değinilen konulann
nasıl da "aynı bedefe" yönelik
olduğunu daha açık görebili-
yorsunuz.
Bu hedefin ne olduğu ve gü-
nümüzdekı "yaşamsaT önem
kazanan gerçekliğini ise yine
kitabın sunuşunda şöyle anım-
satıyor;
"Kabul etmek gere-
kirsebugünTür-
kiye, ya-
km ta-
rihin
en
önemii
kınlma-
lanndan birini yaşryor. Os-
maıuYnın son dönemi de da-
hil Cumhuriyet'i de içine aJan
yüz yıllık bir süreçte gericilik,
bu ülkc için hep potansiyel bir
tehfike olmasma karşuı siyasal
erki eBne geçirmek şöyle dur-
sun, yaıuna bile yakİaşama-
nuşü..."
Peki, şimdi ne yapmalı?..
Sönmez Targan'ın yazı-
lannı okurken kafalara
Ağn'nın takılan bu sorunun ya-
doruğunda... (1973) mtını nasıl vermeli
0
Sözü yine llhan
Ağabey "e bırakmak en doğru-
su. Önsözünün sonsözü, aynı
zamanda Cumhuriyet Koope-
ratiffni yöneten Sönmez'in
son yıllarda neden hep Anado-
lu kentlerinde etkinlikler dü-
zenlediğinin de sanki "gerek-
çea* gibi:
"LaikGkten sosyaüzme giden
yolun Aydmlanmacılan Ana-
dolu'da birleşebilseler, ülkevi
dinciliğe ve bölünmeye man-
kûm etmek isteyen iç ve dış tu-
zaldann hiçbir kıynıeti harbi-
yesi kaJmayacak..r
Bugün 85 yıl önce .Ajıadolu
ihtilalinin ilk adımlannı oluş-
turan 19 Mayıs 1919 coşkusu-
nun bayramını kutluyoruz...
Sönmez Targan'ın kitabı da
aynı bayramın "sonsuza dek
güvencesi" için gerekli duyar-
lılığın belgeseli sanki...
ÇÎZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasarackn mynet.com
.^v.-
«â*OT*-
HARBİ SEMtH POROY
Rejlk Durbuş'ın "Riiya Tabirleri"şürlerinden esin... y<£ A,
semihporoyfa yahoo.com
HAYAT EPtK TÎYATROSU MLSTAFA BÎLGÎN
TARİHTE BUGÜN MÜMAZARIKAN incic.nuuntaz-arikan.com
Oekinci(« cumhuriyetcom.tr
KAOIN SACLARI KISAUNCA..
f92.?'P£ SuSÜM, KADIN SAÇ MODASt/V/N £7K:tC-£&tYL£ İL.GILI
e/ipoe, B/4T-/ s/ıstNrMDA rs/s
K/tC/N SAÇ BİÇİMİfJD£Kİ OLAĞAM DlŞt
ÖJ ÜDÜKJ&M KAPAMAStA/A YOL.
S4ÇIN SAfCtMI VE 6/Ç.iM
Ö
/'ff DE
KALMtŞTI.. KtSA SAÇ MOOASI-
A/A PABALEL OC^/SAK, &AŞA 774MAM£N
4PKALA/2 &ÖZPE A/cSESUAfl
0 PU&JMÜNA GBLMİÇTI- ZATEfJ PE/C KlSA
OLAN SAÇLAR BU ?*PtCAL4&İj4 iyİCS SİZ-
LENMİŞTİ f SU AGAPA ETE-/O_£G. DE,
HEAAEN ALTfA/A £>£/£
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
f
Kuş
r
u Böceğe Çevirmek
AKP milletvekillerinin oylarıyla TBMM'den geçen
YÖK Tasansı nedeniyle gergin günler yaşadık, yaşıyo-
ruz. Eğer AKP hükümetinin hesabı tutar da yasa yürür-
lüğe girerse ımam hatip lısesi mezunlannın üniversite-
ye girişleri kolaylaşacak. Imamlaryargıç, diplomat ola-
cak.
Ben bu "meslek lisesi" düzenini başından beri ya-
dırgıyorum. Yadırgayışım, sadece "imamlıkve hatiplik"
öğreten okullarla da sınırlı değil; "motorustası", "yapı
ustası", "hastane teknikpersoneli" ve nitelikli eleman
yetiştiren öbür meslek "liseleri"ri\ de yadırgıyorum. Bil-
diğim kadanyla Avrupa'nın başka hiçbir ülkesinde söz-
gelimi "laborant", "elektrikçi", "duvarcı" gibi eleman
yetiştiren "lise" düzeyinde okullara rastlanmıyor. 0 ül-
kelerde "lise" deyince insanlann aklına öğrencileri üni-
versitelere ve yüksekokullara hazırlayan orta dereceli
okullargeliyor. "Lise"sözcüğü Latince "lyceum"vees-
ki Yunanca "lykeion" sözcüklerinden geliyor. "Lyke-
ion" sözcüğü bu anlamda ilk kez ünlü filozof Aristote-
les'in Apollon Tapınağı'ndaki okulunu tanımlamak için
kullanılan "lykeios" sözcüğünden türemiş. Biz ise "li-
se" sözcüğünü Fransızca "lyc ee" sözcüğünden almı-
şız. Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlük'ünde "lise",
"öğrencileri ortaokuldan sonra en az üç yıllık bir eği-
timle hayata veya yükseköğretime hazırlayan orta eği-
tim kurumu" olarak açıklanıyor. Almancada ise bu söz-
cüğün karşılığı olarak "lyzeum" ya da daha çok
"gymnasium" kullanılıyor. Eski Yunanca "gymnasion"
ve "gymnos" sözcüklerinden türeyen "gymnasium"
sözcüğü, "üniversiteye öğrenci hazırlayan okul" anla-
mını taşıyor. Görüldüğü gibi "//se"nin elektrikçilik, du-
varcılık, motorculuk gibi meslek eğitimiyle bir ilgisi ol-
madığı gibi imamlık- hatiplikle veya papazlıkla da bir il-
gisi yok.
örneğin, Almanya'da "ticaret" ve "müzik" dışında
"meslek" öğreten bir "lise" mevcut değil. Bu, öbür Av-
rupa ülkelerinde de aşağı yukan böyle. Almanya'da
çocuklar eğer bir meslek öğrenmek istiyorlarsa, 9-10
yıllık ilköğretım okullanndan sonra yüzde 50 okul ders-
lerini, yüzde 50 de işyerinde çıraklığı esas alan 2 ya da
3 yıllık meslek okullanna gıdiyorlar. Onlar gibi ailelen de
meslek okulunu bitirince üniversiteye gidilemeyeceği-
ni biliyorlar. Çocuklar ilende üniversiteye ya da üniver-
siteye eşdeğerli bir yüksekokula girmek istiyorlarsa,
bunun karannı ilköğretim okulunun 4. sınıfının sonun-
da veriyorlar ve bu dört yılın üzerine dokuz yıllık lise eği-
timi alıyorlar. Dolayısıyla liselere yalnızca ileride üniver-
siteye devam etmek isteyen öğrenciler devam ediyor.
Üniversiteye ya da eşdeğerli yüksekokullara gitmek
isteyen meslek okulu mezunlanna ise ydlar tümden ka-
palı değil. Diyelım ki çocuk "motormeslek okulu"nu bi-
tirdi ve teknik üniversiteye gitmek istiyor. Bu durumda
önce "teknik meslek yüksekokulu "na gitmek zorunda.
Eğer ilköğretimde yalnızca 9 yıl okumuşsa, önce ıkı yıl-
lık bir okula devam ederek ilk yıl ilköğretim okulunun
10. sınıf derslerinı, ikinci yıl da "teknik meslek yükse-
kokulu" hazırlık derslerini okuyup sınava giriyor. Bu sı-
navı başanrsa "teknik meslek yüksekokulu"na alınıyor,
burada üç yıl ve yine "meslek dersleri ağırlıklı", ama
aynı zamanda da "lise dersleri takviyeli" bir öğrenim
görüyor. Eğer mezuniyet puanları tutarsa "okuduğu
meslekle ilintili" bir üniversite ya da yüksekokula ka-
bul ediliyor. Kısacası 9 yıllık ilköğretimden sonra, 3 yıl
meslek eğitimi aldıktan sonra üniversiteye girebilmek
için toplam 5 yıl daha okuyor. En sonunda sıra, süresi
en az 5 yıl olan teknik üniversiteye geliyor. özetle, bir
Alman öğrenci, eğer meslek eğitiminden sonra yükse-
köğrenim görmek ve üniversite diploması almak isti-
yorsa altı yaşından başlayarak tam 22 yıl dirsek çürü-
tüyor. Bizde ise çocuklar, 8+3+5= 16 yılla, yani aynı du-
rumdaki bir Alman öğrenciden 6 yıl daha az okuyarak
yüksek mühendis oluyorlar. 14 yaşında çalışmak zo-
runda kalan, fakat daha sonra "ekonomi doktoru" olan
Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in de bu uzun
öğrenim yolunun başanlı öğrencilerden bırı olduğunu
buraya not olarak düşüyorum.
Türkiye'de ise eğitim alanında baştan aşağıya bir
komedi oynanıyor. Sonuçlan çok ağır olacak, drama,
trajediyedönüşecek bir komediye... Biz, birçokşey gi-
bi 7/se"yi de, "üniversite "yi de zaten kuşa çevirmişiz.
Beterin beteri var derler, çok doğru, şimdi de yeni ya-
salarçıkartıp "kuş"u böceğe çevırmeye çabalıyoruz. Bı-
zi Avrupa Birliği'ne alacaklanna kesin inandığımızdan
olacak, Fransız, Alman, Ingiliz mühendislerine üniver-
site mezunu çıraklaryetiştirmeye çalışıyoruz. Avrupa'ya
kabul duamızı ise hemalde imam hatip dıplomalı dip-
lomatlar okuyacaklar Avrupa kapılannda. Ne diyelim,
Allah duyarda kabul eder, inşallah.
(Faks:0212-234 68 73)
(e-posta: dkavukcuoglu <
r
superonline.com)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6
SOLDANSAĞA:
1/ Bır gaz ya
da bu borusu-
na takılarak
akışı ayarla-
yan ya da ke-
sen anahtar... 4
Kuzu sesi. 2/
Mersin'in Si-
lifke ilçesınde
antik bir
kent... tki ya
da daha çok
kola aynlan
değnek. 3/ Tatlımsı
lezzette bir mandalı-
na cınsi. 4/ Evlere,
çeşmeden su taşıma\ı
iş edinmiş olan kim-
se... Kemiklerin yu-
varlak ucu. 5/ Genel-
likle ateşli bir hastalık
sonrası deride fiske-
ler durumunda beli- 8
renkabarcık... Darve 9
kalınca tahta. 6/ Sarı
katran çıkanlan birçeşit çam ağacı. 7/Tantal elemen-
tinin simgesi... Kazaklarda ve Kırgızlarda saz şair-
lerine verilen ad. 8/Eski dilde su... Bilgisiz, kültür-
süz kimse... Ekolojide, bir canlının varlığını sürdü-
rebildiğı yaşama ortamırun en küçük buimi. 9/Öğe,
unsur... Pasta hamuru.
YUKARTOAN AŞAĞı\'A:
1/Kesilmiş. yüzülmüş, temizlenmiş ama bölünmemiş
ko\ırna verilen ad... Eylemleri olumsuz yapmakta kul-
lanılan ek. 2/ Sınır nişanı... Yemek yerken kullanılan
bir araç. 3/ Japonya'da üretilen ünlü bir fayans. 4/ Gü-
zel ötüşlü küçük bir kuş... Bütün kutsal Hint metınle-
rinin başında ve sonunda yinelenen mistik hece. 5/
Olağandışı. ilginç. hayal ürünü anlamında kullanılan
sözcük... Osmanlılarda ulema sınıfından kişilenn giy-
diği uzun üstlük. 6/Karlı havada kanatlan ıslandığı için
uçamayan keklik. 7/Uzaklık işareti... Hücum. 8/ Ana-
dolu halklanrun en eski ana tannçası... Argoda esrar...
Duvar içinde bırakılan oyuk bölüm. 9/ Bir toplulukta
çalışan insanJann her biri... Bir gösterme sıfatı.