25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
i y MRRT 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYMfe SAGLIK MLdedekicanavarTavuk geni taşıyan patates, akrep genl taşıyan pamuk, balık genli domates sofralarda. Değişime uğratılmış ürünler hem ekolojik sistemi hem insan yaşamını tehdit ediyor... ÖZLEMGÜVEMIJ üreselleşınenin "sayısız nimetle- rinden*' biji olan Genetiği Değiş- tirilmiş Organizma (GDO) mini- mum alanda en yüksek verime ulaş- mak hedefîyle yola çıktı ancak bu- gün pek çok ülke bu ürünleri sınır- lanndan sokmuyor. GDO, doğal bitki ve hayvan üreme şekillerin- den çok daha hızL il«rleme kaydedıyor, an- lar ve rüzgârlar GDO'lu polenleri alıp kla- sik yöntemlerle ekilmiş arazinin üzerine bı- rakıyor. Sonunda kolera balcterisinin genini taşıyan yonca. tavuk geni taşıyan patates, akrep ge- ni taşıyan pamuk, balık genli domates gibi "Frankenştayn Gtdalar" sofralanmızda bır tabak yemek oluyor. Henüz Türkıye'de GDO'lann tüketiciye ulaşıp ulaşmadığı bi- linmiyor ancak bilinen bir şey var ki o da bu alanda bir denetimin söz konusu olmadığı. TÜRKİYE/DE DENENIYOR Arca Atay, Levent Gürsel Alev ve Ekolo- jik Ürün Yetiştiricisi (EKODER) tarafindan hazırlanan, sivil toplum kuruluşlannın im- zasına açılan "Genetiği Değiştirilmiş Orga- nizmalar Deklarasyonu" ıle 21. yüzyılın in- san yaşamına yönelik en büyük tehditlerin- den biri olan GDO'lann gerçek yüzünü or- taya konuyor. Deklarasyonda yer alan bilgi- lere göre Türkiye'de 1998 yılmdan beri pa- tates, mısır ve pamukta deneme amacıyla genetik değışiklik yapılarak üretim yapılıyor. Türkiye'de GDO'lann biyoteknoloji ve biyo- güvenilirlikleri noktasında mevzuat çalış- malan da çok yeni. Özellikle gümrük kapılannda GDO'lanm tespiti yapılamıyor. Bu konuda Ankara İl Kontrol Labo- ratuvarı dışında çalışanbirkurum yok. Bu tür ürün- lenn ithalatında, ürünlerin etiketli olup olmadığı an- laşılamıyor. Örneğin Amerika'nın etiketleme zorunluluğu yok ve ora- dan gelen ürünlenn mut- laka incelenmesi gerekiyor. HUKUKSAL CELİŞME HENUZ YOK Biyogüvenlik Koordinasyon Komitesi üye- si Prof. Dr. Turhan Uslu'nun araştırmalan- na göre 2002'de A B D ve Arjantin'den ithal edilen soya fasulyesî, soya yağı, soya küspe- si. mısır ve mısıryağında, toplam ithalahn yüz- de 73'ünü GDO'lar olu^turdu. Batı'da çev- reci akımlann mücadeleleri sonucunda, GDO'lu ürünlerin ekimi ve ülkeye sokulma- sı, ciddi engellerle karşılaşırken AB mevzu- atı ile karşılaştınldığında bu ürünlerin üre- timi, ihracah, ıthalatı bakımından Türkiye'de herhangi bir hukuksal gelişme yok. AB'ye üye olduktan sonra ticarete konu olan biyo- teknoloji ürünleri de Türkiye'ye gelebile- cek. Örneğin, geni değiştirilmiş buğday çe- şitleri buğdaym anavatanı olan Türkiye'de üretilmeye başlandığında genetik kaynaklar büyük bir tehdit altına sokulacak. DOĞAL ZENCİNLİK TEHDİT ALTINDA Biyoteknolojinin, canlılar üzerinde patent hakkı iddia edilmesinin önünü açması nede- niyle Türkiye'nin huıkuki düzenlemeleryap- ması gerekiyor. Tüakiye'de bir biyogüvenlik çerçeve yasasmın olması, 1992'de yapılan Rio Dünya Çevre Konferansı'nda imzala- nan Cartagena Protokolü'nün, TBMM'de onaylanması gerekiyor. Kanunun hazırlanma- sında Türkiye açısından önemle üzerinde durulması gereken nokta da sahip olunan bi- yolojik zenginliğin, yerli gen kaynaklannın korunması. Biyoteknolojik yöntemlerin; GDO'lu ürünlerde yabancı genlerin doğaya kanşımına neden olması, Türkiye'nin doğal zenginliği için bir tehdit oluşturuyor. GDO'lu ürünler ile ilgili en temel yaklaşım, u gerek- li olan bflgiler, doğası değiştirilmiş canb or- ganizmaya, bu orgajuzmanm amaçlanan kul- lanımma\tolasıpotansrvel\çabaçe\Te\çbağ- holarak her olayda «leğişebflir" şeklinde özet- lenebilir. Oysa bu prensip ile Avrupa Birli- ği'nin "bir ülkede onaylanan üretim, bürün üye devletler için geçerüdir" yaklaşımı ile çehşiyor. AB ile mtüzakere sürecinde bu ko- nunun da tartışılması gerekiyor. CENETİK ÇEŞİTLİLİK KAYBOLACAK GDO'yla ilgili etn önemli kaygılardan bi- ri de aktanlmış ge-nlerin doğal bitki türüne atlayarak bulundufcdan çevredeki doğal tür- lerde genetik çeşitliliğin kaybına neden ol- malan. Türkiye. hsiyolojik zengınlik bakı- mından çok şanslı bırülke. Ülkemizde 120 memeli, 413 kuş, 9 3 sürüngen, kurbağagil- lerden 18 tür, 276 <leniz balığı türü, 192 iç- sular balığı türü t>ulunuyor. Bunlarm yam ALERJİK VE TOKSİK ETKİDE BULUNUYOR G enetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) ürünler insan sağlığını ciddi boyutlarda tehdit ederken doğal bitki ve hayvan üreme şekillerini değiştinyor, ekosistemdeki tür dağılımını ve dengeleri bozuyor. GDO'lar, antibiyotiklere karşı dayanıklılık oluşturuyor, gıda olarak kullanımda insan ve hayvanda toksik ya da alerjik etki yapıyor, doğrudan alım durumunda insan ve hayvan bünyesindeki mikroorganizmalarla birleşebiliyor. GDO'lu ürünlerin oluşturduğu sağhk risklerini doğrulayan bilimsel araştırmalara her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Örneğin, Brezilya fındığının bır genine sahip olan transgenik soya fasulyesi, fındığa alerjisi olanlarda alerjıye neden oluyor. Yapılan çalışmalar, bitkılerdeki alerjikliğın böceklere ve hastalıklara karşı oluşan savunma mekanızmalarındaki proteinlerle bağlantılı olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, hastalıklara ve böceklere direnç göstermeleri için değişrinlen transgenik bitkılerin diğer bitkilerden daha yüksek bır alerjik potansiyele sahip olabileceğine dikkat çekiyor. sıra 60-80 bın kadar böcek türü, çiçekli ve çiçeksiz tohumlu bitkilerden 9 bin tür bili- nıyor. Alg, mantar, yosun gibi diğer bitki gruplannın sayısı ise ıyi bilinmıyor. Bitki türü sayısı da 11 bın cıvannda. Çeşitli tür- lerbirbirleriyle etkileşım ıçensinde bulunur ve bizim de içerisinde bulunduğumuz eko- lojik sistemi sağlıklı tutarlar. Tür çeşitliliği sistemin kendi kendini dengelemesini sağ- layan en önemli araçlardan biridir. Türün bir çeşıdi felakete uğradığında. diğer çeşitlerin farklı genetik özellikleri türün yaşamının sürdürülmesini sağlar. TÜKETİCİ BILINÇLENMELİ Ekolog Barry Commo- ner'e göre, ekolojik sis- temler aşın stres altında bı- rakıhrsa, anı. şaşırtıcı fela- ketleryaşanabilir. Commo- ner. "Ctosing Circle* adlı eserinde "Sistemin dina- mik kendi kendini den- geleyen özeDikleri, ona is- tikrar kazandınr. Eğer aşın ölçüde stres al- tina sokuhırsa. bu aym özellikler dramatikbir çöküşe yol açabüir. Ekolojik sistem bir yük- setteçtir, öyle ki biryerdeki küçük birçalkan- tiıun başka bir yerde büyük, uzak, uzun sü- re ertelenmiş etkileri olabiür" görüşlenne yer veriyor. GDO'lu ürünler, 13 ülkede 60 milyon hek- tar arazide üretiliyor. Bu üretimin büyük bö- lümü ABD. Kanada. Arjantin ve Çin'de ger- çekleşıyor. Özellikle Hindistan, Çin, Meksika, Arjantin, Filipinler, Fransa, Hol- landa gibi ülkelerde bu ürünlere karşı pro- testolar gün geçtikçe artıyor. GDO'lara kar- şı en etkili mücadele türlerinden bıri tüketı- cilerin bilinçlenmesi. Örneğin insan beslen- mesinde soya fasulyesini en çok kullanan Japonya, artık GDO'lan geri çeviriyor. Ora- da GDO'lu soyayı kimse almak istemiyor aruk. Bu yüzden Japonya'da GDO'lu soya çok ucuz. Ingiltere'deki büyük gıda imalatçılann- dan Unile\er ve Cadbury kendi üretim hat- lannda GDO girdilerinın kullanımını yasak- lamak konusunda anlaştılar. DOĞANIN RİTMİNE SAYCI... Ekolojik Hareketler Platfor- mu'nun hazırladığı "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar Deklarasyonu"nda da bu ko- nuyla ilgili alınması gereken onlemler şöyle stralaruyor: ı/ GDO'lu ürünlerin Türkiye'ye girişi yasak- lanmalı. GDO'lu tanm ya- pılmamalıdır. Tanmsal üreti- min doğal evrelerine ve ritmine saygılı olunmalıdır. %/ GDO'lu ürünlerin ülkeye girişinin mümkün olması durumunda üzerinde ne ol- duklannı belirten etiketlerin olmasım isti- yoruz. t/ GDO'lu ürünlerin kullanılmış olma- sı ihtimaline karşı GDO'lu ürün kullandı- ğı bilinen ithal bazı ürünler mercek altına ahnmalı, Cargill, Novartis, Zene- ca. Du- Pont. Syngenta, Monsan- to ve Dow Chemical gibi GDO üreticisi şirketlerin Türkiye'ye getirdiği ürünler incelenmeli. ^ GDO'lu ürünlerin yüzde 98'i böcek ilacı ıçerdiğı için Sağhk Bakanlığf nın il- gili kuruluşlannca denetlenmelı. f/ Ulusal Biyogüvenlik Komitesi'ne baş- ta ekoloji-çevre örgütleri olmak üzere, zi- raat odalan, tanmla ilgili tüm sivil toplum kuruluşlan ve tüketici örgütleri katılmalı- dır. */ Türk Gıda Kodeksi mevzuatında GDO'lu ürünler tanımlanmah ve insan sağ- lığına zararlı olduğu için yasaklanmalıdır. */* İnsan sağhğını tehdit edecek, kamu dü- zenini bozacak, çevre sağlığına, ekolojik sis- teme ve biyolojik çeşitliliğe zarar verece- ği düşünülen buluşlara patent verilmeme- li, var olan patentlerin de iptal edilmesi gündeme getirihnelidir. */ Genetiği değiştirilmiş tanm ve yem ürünleri için mevcut yasa. yönetmelik ve me\ r zuatlanmız, gümrüklerimiz, analiz için laboratuvarlarımız hazır değildir. Bu hazır- lıklann bir an önce yapılması gerekmek- tedir. *^ Devlet ve sivil top- lum kuruluşları yerli gen kaynaklannın ko- runması ve ıslahı için kurum- sallaş- / . / / / malı. t 40 günde 3 Idlogram enetiği değiştirilmiş organizmalann doğal bitki ve hayvan üreme şekillerinden çok daha hızlı ilerleme kaydetmesi, yeni yaşam förmlarının gelişmesine yol açıyor ve bunu dünyanın e\Tİmsel gelişimine uygun olmayacak şekilde, kontrol edilemeyecek hızda yapıyor. GDO'lar gıdalann doğal çeşitlihğene zarar vererek yeni Frankeştaynlann ortaya çıkmasına yol açıyor. Prof. Dr. Tahir Aksoy, bu konuyla ilgili incelemelerini şöyle aktanyor: "Çiftök hayvanlan içinde. benim bi/zat çahşnğım tavuklar büyük bir değişime uğradnar. Doğadaki bütün canlılann betirli bir oram vardır. \ani hepsinin kalbi, akciğeri, karaciğeri, bedcnindcki parçalar bir denge içindedir. Bir 'broiler', 42 günde 2,3 kilograma ulaşrvor, göğüs etleri ve butlan geüşiyor, ama kalbi ilkel bir tavuğunki gibL Bu zavalh kalp, günde 300- 400 kere atarak kanı pompalnor, akciğerler de küçük. 42 günlük 'Broiler'de kalp ve akciğer basıncu tıpkı 80 yaşmda şişman bir insanm dunununa düşüyor. Kannda sular toplanıyor. Bunu yaşatabilmek için oksijen vermek gerekhor. Bu hay^-anlann bağışıklık sistemteri kâğıt gibi olmuş. Ayağmı ıslatsamz koK enfeksivonuna yakalanryor. Hiç hastalık yapmayan şeyler şimdi bunlarda hastatağa yol açıyor." Genetik bozulma ithal edilen ~i ürünler için ^ mevzuat yok.. tSKEM)ERUV(Cumhuri>et)-Tanmve S Köyişleri Bakanı Sami Güçlü ithal edilen tanm ürünlerindeki genetik bozulmayla , ilgili bir mevzuat olmadığını belirterek "Urünlerinin transgenetik olup olmadığına „-, üişkin herhangi bir be>an aranmıyor. : » Bugüne kadar etikedcrinde genetik olarak değiştirilmiş organizma bulunduğuna dair Z beyan buhınan ürünlerin itbalaüna da izin n ı : verümemiştir" dedi. Bakan Güçlü, Hatay -> I Millervekili Dr. Züheyir Amber'in. genetik - yapısmı değiştirme metodu ıle üretılen ve insan sağlığında ciddi tehlikeler oluşturan -" gıdalann Türkiye'ye ithal edilip edilmediği' ^ yönündeki soru önergesini yanıtladı. Güçlu," yanıtında genetik olarak değiştirilmiş * ürünlerle ilgili mevzuat bulunmadığını, -1 ancak çalışmalann devam ettiğini ifade etti. , Bakanlığa bağlı Ankara II Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü bünyesinde "! Türkıye'ye ithal edilen hammadde, işlenmij^ veya işlenmemiş gıda ve yemlerde Genetik * Modifıye Organizma (GMO) ıçerip içermedıklerini behrleyecek Biyogenetik ,,'^ Laboratuvan kurulduğunu anlatan Bakan _ ^ Güçlü. yurtdışından ithal edilen tohumluklann genlerinde değişiklik ,„ yapılmadığına ilişkin taahhütname ,;,î ahndığını vurguladı. ^ İşitme aygıtı alamıyorlar 40 bin SSK'li duynıak için ihale bekliyor ANKARA (ANKA) - Çalışma \ e Sosyal - ' Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğhı, - j i SSK"lilerin 2-3 yıldır işitme aygıtı alamadığnı kabul etti.Edirne millervekili '"_ Rasûn Çakır' ın konuyla ilgili soru ' : önergesini yanıtlayan Başesgioğlu, SSK Yönetim Kurulu'nun 7 Mart 2002 tarihli " • karanyla SSK'lilerin işitme aygıtı ihtiyaçlannın bünyesinde odyoloji merkezi'.'^ bulunan SSK bölge, eğitim ve hizmet hastanelerince karşılanmasına karar verildiğini bildirdi. Başesgioğlu, Ankara t \ Eğitim Hastanesi'nce 24 Ekim 2003 r 1 tarihinde 39 bin 140 adet işitme aygıtı için __ - ihale yapıldığını bildirdi. Ihalenin onaylandığını kaydeden Başesgioğlu. ihaleyi alan 7 firma ile ilgili sözleşmelerin şubat -; ayında tamamlandığını bu tarihten sonra iseo yapılan ıtirazlann Kamu ihale Kurumu'nda . görüşüldüğüne işaret etti. Bakan Başesgioğlu. SSK'lilerin ancak itirazın ^ incelenmesinden sonra işitme aygıtlanna : N kavuşabileceğini açıkladı. ~vy Evde bakım merkezi Saghk hîzmeti; eliııiziıı altmda İstanbul Haber Servisi - Bayındır Hastanesi * bünyesinde hizmet veren Evde Bakım Merkezi, pansumandan aşıya kadar birçok ".' sağlık hizmetini evinize kadar getiriyor. Hastalara daha iyi hizmet vermek için özel eğitimden geçen profesyonel hemşırelerin _,j yanı sıra doktorlann da 24 saat hizmet f • verdiği Evde Bakım Merkezi Ankara'da çalışıyor. Sunulan hizmetler arasında diyabetik hasta bakımı, laboratuvar tetkikleri için numune alma ve sonuç gönderme, pratik kan şekeri ölçümü, pansumanlar, her türlü ; enfeksıyon ve aşı uygulamalan, la\Tnan, * fizyoterapi, kemoterapı, kolostomi bakımı, tansiyon takibi ve hipertansiyon kontrol eğitimi, EKG çekımi, tüm laboratuvar hizmetleri, yeni doğan bebek ve anne bakım eğitimi, yara ve yanık bakımı, ameliyat sonrası bakım bulunuyor. Riski yükseltiyor HIV kalp ] damannı tıkıyor WASHINGTON (AA) - AIDS hastalığına yol açan HIV taşıyan kişilerin kalp rahatsızhğına yakalanma riskinin daha yüksek olduğu bildirildi. California Üniversitesi'nde göre\ r li öğretim üyesi • Priscilla Hsue, HFV \irüsü taşıyanlarda , özellikle kalp damarlannda tıkanıkhk ve kalınlaşmaya rastlandığını, hastahğın hızla, ilerlediğini söyledi. Hsue, bu kişilerde diğçr risk faktörleri olan yüksek kolesterol ve tansiyonun ciddiyetle tedavi edilmesi , gerektiğini kaydetti. Hsue ve iş arkadaşlannın, Amerikan Kalp Derneği'nia dergisinde yayımlanan araştırması kapsamında, ortalama 45 yaşında ve 11 yıldır HIV taşıyıcısı olan 148 kişinin incelendiğı, yaklaşık 3.5 yıldır çok sayıda , ilaçtan oluşan kürler kullanıldığı belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle