25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-* 7 MAPT 2004 ÇARŞAMrtBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultunn cumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO ~T 1 j « i *-|i E\İN İLYASOĞLU GÜZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN ıi" n~* • n • • • • fi istanbul da ılk seslendınl• Erol Erdinç yönetimindeki îstarıbul Devlet Senfoni Orkestrası Cemal Reşit Rey'in. Birinci Senfonisi'ni ilkkez çalarken Gürer Aykal yönetimindeki Borusan Istanbul Filarmoni Orkestrası ise Fazıl Say'ın 3 . Piyano Konçertosu'nun ilkseslendirilişini gerçekleştirdi. 'Ilk seslendiriler'. komser salon- lannın program notlanna yazıhrken görkemli sıfatlarla tanıtılır: "Dün- yada ilk kez. dünya prömiyeri, Türkiye'de ilk" gibılerden. Kon- serlerde dağıtılan program notlan ne de olsa tarihi belge nitelıği taşır. tyice araştırmadan 'ilk' demek teh- likeli bir söylemdir. Eskıden nice Türk bestecisının yapıtı Türkiye'de kimsenın haben bile oLmadan ilk seslendinsini yurtdışında yapmıştı. Oysa bugün >*urtdışında büyük or- kestralarla ilk seslendirisi yapılan Türk bestelennden hemen haberi- miz oluyor. Ve onlann sınır dışında- ki 'dünya prömiyeri' oluşuylagu- rur duyuyoruz. Belki ilk seslendıri deyimini garantiye almak için o kent ıçin ılk kez demek daha doğru ola- caktır. Geçen on gün içinde îstanbul için büyük bir rastlantıyla a r t arda ilk seslendiriler dınledik. Ö n c e Cemal Reşit Rey'in Birinci Senfonisi, Erol Erdinç yönetimindeki îstan- bul Devlet Senfoni Orkestrası ta- rafından ilk kez çalındı. Bız Istan- bullu dinleyıcıler bu yapıtı ilk kez duyuyorduk ve Cemal B e y *in teme- lini kurduğu İDSO da ilk kez çalı- yordu. Taa 1941 "de yazılnuş. Beste- cisi yönetiminde ilk k e z Ankara Devlet Operasf nın açılış töreninde, 1948de ve Roma S a n t a Cecilia Orkestrası'yla 1951'de çalınmış, bundan da Türkiye'de kimsenin ha- beri bile olmamış. Ilginç yönü bes- tecinin o tarihe dek yazdığı yapıtlar- daki folklorik etkiler y a da kendı çağdaşlan ve dostlan olan Fransız Izlenimcileri duyulmuyor bu yapıt- ta. Yer yer saray müziğinin nazlan- masıyla orta Avrupa rüzgân esiyor. Belki de önceki on yıl boyunca yaz- dığı operetlerden arta kalan bir dra- matik etkinlik bile var. Bestelendi- 1) Meral Güneyman, 2) Betin Güneş, 3) Fazıl Say, 4) Cemal Reşit Rey, 5) Yüksel Koptagel. ğınden 63 yıl sonra Istanbullularla buluşan bu yapıtın ardından. Cemal Reşit Rey'in 100. doğum yılıyla di- ğer yapıtlannın da gündeme gelme- sini, tüm partisyonlannın gün yüzü- ne çıkmasını dileriz. Zira çözüleme- yen yayın hakkı sorunlan yüzünden Cemal Reşit Rey'in onca yapıtı raf- larda unutulmakta. Betln Güneş'ten 10. Senfoni Müzik tarihinde birçok besteci dokuz senfoni ardından lO.'yu yaz- maya çekınmiş, ya da ömrü yetme- miştır. Ama Köln Senfoni Orkestra- sı'nın Şefi Betin Güneş, 10. Senfo- nisi'ni bitirir bitirmez l l.'sinin de hazır olduğunu söyleyince bu önü- ne geçilemez coşkuyu ancak lcutla- mak gerekir. Önceki cumartesı ge- cesi Cemal Reşit Rey salonunda o- nun 10. Senfonisi kendi yönetimin- de çalındı. Bu yıl içinde tamamlan- mış ve ilk kez WDR Köln Radyo- su Senfoni Orkestrası tarafından yıne bestecisinin yönetiminde 4 Mart'ta Köln'de seslendirilmişti. Neredeyse 20. ve 21. yüzyılda kul- lanılmış her türlü yöntemin orkest- ra yazısına uyarlandığı, yüksek do- ruklarda gezinen ve baştan sona içinden ışık geçen bir senfoni. Be- tin Güneş"in kendine özgü stilize or- yantalizmi yine belirgin. Bu denli dolu dolu malzemeyle belki de bir- kaç senfoni yazılabilirmiş! Borusan tstanbul Filarmoni Orkestrası da, Gürer Aykal yöne- timinde Fazıl Say'ın 3. Piyano Kon- çertosu'unun ilk Türkiye seslendin- sini geçen hafta gerçekleştirdi. Fa- zıl Say yine kendi usta piyanisthgi- ne göre yazmış bu konçertoyu da. Kurt Masur ve Radio France ta- rafından sipanş edılmış, Kurt Ma- sur'un rahatsızhğı üzenne 14 Ocak 2002'de Paris'te Eliahu Inbal tara- fından yönetilmiş. Yine bestecinin tutkunu olduğu Aşık Veysel'i say- gıyla anan bir yapıt. Bir film müzi- ği dramatizmı içinde Anadolu top- raklanndan New York'taki 11 Eylül terörüne dek uzanıyor. Yer yer piya- nonun vurma çalgı gibi kullanıldığı yapıtın en önemli özelliklerinden (ve Fazıl'ın getirdiği yeniliklerden) birisi, piyanonun orkestradaki diğer çalgı gruplanyla tmı birliği arayışı. Bu haftakt IDSO programında ça- lınan Yüksel Koptagel'in Fossil Süiti 1982'de Pans'te SACEM Teş- vik Ödülü almış. Ancak onu Istan- bul'da ilk kez bir senfonik orkestray- la dinledik Barok döneme ait peş peşe dizilmiş saray danslannın za- rafetini andıran, Türk folklorunun renk ve tempolannı yine Barok kar- şıtlıklanyla sunan bir süit. Meliha Doğduyal'ın Elegie'si ise tambirağıttı. 1998'deyazılan yapıt ilk kez 1999'da Hollanda'da çalın- mış. Yaylı çalgılann buz gibi rüz- gârlar estiren inatçı ama dramatık söylemine karşın sıcacık bir sopra- no saksofonun ezgisi yedi dakikalık acıklı bir öykü anlatıyordu. tki ayn ses dokusunun birlikte yolculuğu, 21. yüzyıl başının yeni deyişlerine güzel bir örnekti. Etklll yorumiar Geçen haftadan kulaklanmızda kalan yalnız yeni besteler değil do- ğal ki. Son derece etkileyıci yorum- lar da tstanbul müzik dünyasına renk kattı. Örneğın iDSO'yu yöne- ten Yugoslav orkestra şefı Sayın Vesna Soucun tıtız yöneticilıği... Meral Güneyman'ın Gershvvin'in Rhapsody in Bule'sunu ıpekimsi bir anlatım ve virtüöz bir yorumla sunuşu... Gürer Aykal yönetiminde- ki Borusan Filarmoni Orkestra- sının Şostakoviç'in çok ender ses- lendırilen 9. Senfonisi'nı, üfleme sololar başta olmak üzere, bütün çalgı topluluklannın ayn ayn başa- nsıyla bir plak kaydı tıtızliğınde çal- ması... Uzun süredir Brahms yorumunu özlediğımız tdil Biret'ın Betin Gü- neş yönetimindekı WDR Köln Rad- yo Senfoni Orkestrasıyla bestecinin 2. Konçertosu'nu ustalıkla seslen- dirisi.. . Rus piyanist Ovçinnikov'un önceki hafta Erol Erdinç yöneti- mindeki IDSO ile çaldığı Mozart'ın güzelim 20. konçertosu... Ve piya- nist Zeynep İ çbaşaran ın Boğazi- çi Üniversitesı konserleri çerçeve- sinde çaldığı incelikli Liszt yapıtla- n, Istanbul'da düzeyli bir müzik or- tamının yaşandığını gösteren örnek- lerden bırkaçı. evini(5 boun.edu.tr Bottîcellî ve oğhınun sergisi • FLORANSA (AFP) - Önümüzdeki dört ay boyunca, Floransa'daki Palazzo Strozzi. Botticellı e Filippino, Passione e Grazıa" adlı, büyük usta ve oğlu Filippino Botticelli'nin eserleri sergiyelenecek. Mimari bir mücevher' ûlarak kabul edilen bina, 3ctticelli ve oğullanna destek vermiş olan Stozzi ailesinin. 15. yy. jaıatından bir kesit lieliğı de taşıyan bu »ergide, Sandro Bctticelli'nin ve oğlunun daıa önce sergilenmemiş yantlan da yer alacak. BUGÜN •BOĞAZİÇİ ÜTTVTRStTESt \LBERT LONG HALL BNASI'nda 19.30'da Eıder Sakpınar'ın yaetiminde İzmir Kıdınlar Orkestrası knsen. (0 212 28702 32) •BABYTON'da 2 30daGilad Atzmon &The Orient House Esamble konseri. ((212 29273 68) BtFSAK'ta 19.30'da Iferiş Tezer'ın 'Zone Sitemi' adlı söyleşi. (012 292 42 01) •\KBANK KÜLTÜR SNAT MERKEZİ'nde 1 OO'da Zeynep Tnbay dan "Açık Ders' aa 'dans atölyesi ve 1 OO'da Emre Argun'un *sydam gösterisi'. (İ112 252 35 00) •KURALDIŞI tTABEVİ'nde 15.00'te Hri Baykam'ın '»nat, Siyaset ve Frşey Üzerine Özgür Svleşi'sı ve imza günü. \21633089 70) Gerçek bir Türk dostuydu Antünina Sverçevskaya. Kültür Senisi - Türk edebiyatı, Türk kül- tür yaşamı. Türk aydınlan bir dostunu daha kaybetti. Dr. Antonina Sverçevskaya, o yüre- ği sevgı dolu, sıcacık insanın kalbi, 11 Mart 2004 günü Moskova'da durdu. Oysa daha ya- pılacak çok işı, yazılacak çok kitabı vardı. Al- dığı Türkoloji eğitımi üstüne tarih alanuıda uz- manlaşmıştı. 1983'te yazdığı ve Moskova'da basıimış olan 'Türk-Sovyet Kültür îlişkileri 1925-1981' adlı kıtabının dwamını yazıyordu. Türk okuru 2002'de Cem Yayınevi'nden çı- kan 'Nâzım Hikmet ve Tiyatrosu' adlı kitap ıle tanıdı onu. Onun sayesinde, Türk tiyatro- severiNâzını'ınilktıvatrodenemelerini,'Ivan tvanoviç Var mıydı, Yok muydu?' adlı oyu- nun Sovyet döneminde başına gelenleri arşiv bılgılerinden öğrendi. Nâzım Hikmet ile Vera Tulyakova'nınnikâhşahitleriolacakkadarya- kın arkadaşlanydı. Ünlü Türkolog Prof. Svet- lana Uturgauri ile ortak derledikleri, ince in- ce dokuduklan 'Kardeşim Nâzım' kitabı 2002'de yayımlandı Türkiye"de. Tüm Türkle- n seviyordu "Ortak tarihimizdeki yazılma- mış konulan bulalım, güzeUikleri ortaya çı- karahm'* diyordubıkıp usanmadan. Sverçevs- kaya'nın cenazesi dün Moskova'da toprağa ve- rildi. Üretken, sevgi dolu, paylaşımcı yüreği- nin izleri hafızalanmızda hep sıcacık kalacak. A T E Ş TtlATROSU fRİDAvJulide Kural SON 7 OYUN HER ÇARŞAMBA SAAT: 20.00 MUAMMB) KAflACA TİYATHOSU Gl;e Tel: 0212.249 42 78 20 MART C.TESI SAAT: 20.30 KUIKÖY HMJC EİİTİM IEWEZİ GijeTel: 0216.330 10 27 CumfujriyBi Ça|n m*l2 Ttl 11216145» 1S 56 1885 ORTAOYUNCULARIST1KUL CAD. N0:140 TEL (0 212) 25118 65-W FAX: (0 212) 244 43 27 www.ortaoyuncular.com Ferhan Şensoy'un BIRIBIZIDIK1ZLIY0R p Perşembe 20.00 KULTUR BAKANLIĞI NIN (CATKIIARIYLA Ferhan Şensoy FERHANGİ ŞEYLER 21 Mart Pazar 15.00 Ferhan Şensoy'un BENİ BEN Mİ DELİRTTİM? psi'komik oyun Cuma. Ctesi 20.00 BiletSatış/Rezervasyon: Ortaoyuncular Gtşesi/O 212 25118 65-66 TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI ISTANBUL ŞUBESİ KONFERANS "DÜNYADAKİ GELİŞMELER ve TÜRKİYE'YE YANSIMALARI" Prof. Dr. Erol MANİSALI I.Ü. Iktisat Fak. Öğretim Üyesi Açılış ve Sunuş Ahmet ATALIK TMMOB ZMO Istanbul Şube Başkanı Gökhan GÜNAYDIN TMMOB ZMO Başkanı Tarih: 18 Mart 2004 Perşembe Saat: 14.00 Yer : Kadıköy Belediyesi Barış Manço Eğitim ve Kültür Merkezi. Moda Cad. Nail Bey Sk. No: 37 (Caferağa Spor Salonu Yanı) Moda-İSTANBUL KIRMIZI BALIK ÇOCUKEVİ AİLE SEMİNERLERİ - 6 "BÜYÜKANNE VE BÜYÜKBABALARLA SOHBET" SUNUŞ: DR. ERDAL ATABEK TARİH: 21 MART 2004 PAZAR - SAAT: 12.00 YER: Kadıköy Evtendirme Dairesi Üstü SöğütJüçeşme-KADIKÖY Bostancı: Tel: 0216417 16 36 Tel-Fax: 0216366 14 31 MecKJıyeköy: Tel: 0212 213 95 88 Tel-Fax: 0212 213 87 40 e-mail: kirmizibalik o superonline.com KONUYA İLGİ DUYAN HBtKES ÇAĞRUMR 72 SAYFA 3C33Û0C T DEMIRTAŞ CEYHUN Fethı Naci -e Kemal Tahirı riege; enaırıyor ROMANDAN KORKMAK Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. BEDRİ YILDIZ Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. SEVİMSARI Nüfus cüzdanımı, SSK sigorta kartımı, vergi kartımı ve tasarruf teşvik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. ALÎKAMACI TARİH GERÇEKLİ ROMAN İNSAN ŞİİR bırakınız ölsünler '.' '. f USUN O/B1LGEN * ; '.'-'•. rit K K TEMCL DEMİRER t' •,, - - .\ \. YASEMİN YAZICI V . K- ( _ ( A/APK.İ " ••• Atl MERT '. • VŞE l ~-ut" / GURAY ÖZ -rV--. • A: •/'" f ; SEYYIT NEZİR •' •••". '.'• '• ' ERSAN ERÇELIK -v 'V~.'-\ '-••.<'(. CELIL DENKTAŞ ••'.'• - '. ' ABDULLAH ŞEVKI Yazanmız Bertan Onaran 'ın geçen hafta teknik bir sorun nedeniyle eksik çıkan yazısını yeniden yayım- lıyoruz. Değerii dostum Metin Aydoğan, Müdafaa-i Hukuk'un 64. ve 65.sayılarında yine çok yararlı bir yazı hazırladı: Doğu Aydınlanması Hani şu uygarlık dediğimiz birikimin, evrendeki bütün oluşumlar gibi, kesintisiz işbirliğine, aralık- sız bir bayrak yanşına dayandığını somut kanıtlar- la gözler önüne seren bir çalışma. Oteden beri, bugün de söz konusu birikimin yal- nız ve özellikle Batı'nın ürünü olduğunu savunan, bu yanlış inancı sürdürüp yaşatmaya çalışan Ba- tı'nın ve onun ünlü adlarının unutturmaya, yok say- maya çalıştıklan Türk ve Arap aydınlanmasının bü- yük insanlannı anımsattı. Bakın 800-872 yılları arasında yaşamış Ebu Yu- suf el-Kindi ne demiş: "Evrende her şey birbirine neden-sonuç ilişkisiyle bağlıdır. Bu nedenle varlık- lardan birinin tam olarak bilinmesi öbürterinin debi- linmesini sağlar... Dünyada değişmeyen, kalıcibir şey yoktur. yalnız akıl dünyasında süreklilik vardır. Bu yüzden insan, aklın nimetlerine, Tann inancına, bilime ve iyi edimlere yönelmelidir." Doğu biliminde, ilk öğretmen sayılan Aristo'nun ardından ikinci öğretmen kabul edilen; Türkistan'ın Farabi kentinde doğmuş: kitaplan arasında, alçak- gönüllü, sessiz ve üretken bir yaşam sürmüş; İHe- ne dek Türk kılığında gezmiş; bilimin her dalıyla il- gilenmiş Farabi. daha 870-950 arasında yansız, somut bilimin temellerinden birini şöyle atmış:-. "Dinsel konular, nesnelerin gerçek nitelikleri bi- linmeden, birtakım benzetmeler, yerini bulmamış uyumsuz yaklaşımlaria ele alınıyor." Ara sıra rastlanan özü-sözü bir Batılı düşünür- lerden ingiliz T.J. Boer, onun için şu saptamayı yapmaktan çekinmeme bilgeliğini gösterebilmiş: Farabi, ayn yasalardan çoK bütün evrende ge- çerli tek bir yasanın gerekliliğine inanıyordu. Fara- bi'nin bu inancı, yüzyıllarca sonra, büyük doğabi- limci Einstein'ın, 'birleştirilmiş öğe' kavramına u- laşmaya çalışırken sezdiğinin aynısıdır. Şimdi de 965-1039 yılları arasında yaşamış Ha- san Ibnü'l- Heyzem'in şu saptamasını okuyalırn: "Felsefenin görevi, açık ve kesin bilgi sunmaktır; bu niteliğinden ötürü, bütün bilimlerin anasıdır; fel- sefenin temelinde mantığın bulunması buyüzden- dir." Ya 1128-1198 yılları arasında yaşayan Ibn Rüşd'ün saptamaları? < "Inanç ve inanca dayalı bilgi, bilimin süzgecin.- den geçmeli; inanç ve akılkendi alanlannda bağım- sızolmalıdır." Hey gidi hey! laikliğin tanımlandığı,yj- la bakın! Şunlan da o düşünüp dile getirmiş: "Değişim, kaçınılması olanaksız, sorunlu bir ev- rimdir" : "sürekli devinime dayanan bu evrim, llk- siz sonsuz bir süreçtir"; "her devinimin nedeni, kendinden önceki başka bir devinimdir"; "devinlfn olmasazamandaolmazdr; "sonsuz olan, değişîm- dir" ; "bir başlangıç ve sonun olduğu düşünüle- mez"; "yoklukdiye bir şeyyoktur''; "nedeniolan her şey, aynı zamanda zorunluluktur". ınanılırgibi mi? Bütün bunlar Lavoisier'den.S- enstein'dan kaç yüz, kaç bin yıl önce söyleniyor! Vee, şimdi de gelin, ulular ulusu(?) Hegel'4n, 1770-1831 arasında, uygarlık tarihinin ünlü Aydın- lanma Çağı'nda yaşayan amansız ırkçının dediği- ni okuyalım: "özbilinçancakBatı'daözgürieşir. Doğulular, in- sanın insan olduğu için özgür olduğunu bilmezter. Bu nedenle, Doğu'ya özgü her şey in felsefeden sL- linip atılması gerekir!" Aman Tannm! Evrendeki her şeyin o uçsuz bu- caksız'enerji okyanusundan doğduğunu; Ibn Rüşd ile Einstein'ın ortaklaşa bildiklerini, evrende hiçbir şeyin özgür olmadığını; her devinimin kendinden önceki bir devinimden, her variığın başka bir var- lıktan doğduğunu; bütün öğelerin sımsıkı birbirine bağlı bulunduğunu; ayrıca, canlılar dünyasında, birbirlerinden sorumlu olduklannı usunun köşesin- den bile geçirmemiş bir düşünürf?), bir yol göste- rici! Ama titreyip kendine gelmesi gerekenler yalnız bu zavallı ırkçı Batılılar değil; aynı zamanda, onla- rın çaldıklan zurnayla binlerce yıldır, seve seve, kı- vıra kıvıra oynayan Doğulular, geri bıraktırılanlar, sömürülenler! Umut var mı dersiniz? Son can çıkmadan umut kesemeyiz! sbonaran ' hotmail/yahoo.com A . Bayin<zd»n tutfen ısrana îstayiniz İMZA CUNU BAKIRKÖY KİTAP GÜNLERİ ismet Kemal Karadayı Hüseyln Kıvanç n/lneEpgen Ahmet Nergls Yer: Bakırköy Belediyesi Kültür Merkezi Saat: 14.00 Tarih: 17 Mart 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle