Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Pamııkta ihracat sorunu ABD yolcusu
çiftçi birlikleriyle ilişkiye giren Ege Çiftçiler Derneği, pamuk ihracatma getirilen kısıtlamanm
tnası durumunda Avrupa ülkeleriyle ABD'nin, Türk tekstiline kota uygulamasmı isteyeceklerini açıkladı
Amerikalı
kaldınlmaması
MERİHAK
İZMİR -Türkiye'n\n pa-
muk ihracatına koyduğu ko-
tayı Avrupa Birliği Konse-
yi'ne şikâyeteden Egeli çift-
çiler. konuyu ABD'ye gö-
türme hazırlığında. ABD'li
çiftçi birlikleriyle ilişkiye
giren Ege Çiftçiler Derneği.
kotanın kaldınlmaması du-
rumunda Avrupa ülkeleriy-
le ABD'nin. Türk tekstiline
kota koymasını isteyeceğini
açıkladı. Olayın "kandava-
sına" döndüğünü belirten
Ege Çiftçiler Derneği Baş-
kanvekili Suat Zeytinoğlu.
"Pamuk ihracatına uygula-
nan kotavı kaldırmazlarsa
tekstil ürünlerine kota geli-
yor" dedi.
Türk tekstilcisi ve pamuk
üreticinın tartışmasına hü-
kümetlerin çözüm getireme-
mesi. ka\ ganın sınır ötesine
taşmasına yol açti. Tekstılci-
nin. dünyada pamuk üretı-
minindüştüğübırdönemde,
pamuğun iç piyasaya ancak
yeteceği görüşünden hare-
ketle. dönemin başbakanı
Tansu Çiller"e çjkarttırdığı
kısıtlama. hâlâ sürüyor. Ilk
önce konan 60 sentlik fon.
gümriik bırliğine girilme-
siyle birlikte bufonunkaldı-
nlarak verine kotanın konul-
• Sorunu ABD'ye
kadar götüreceklerini
belirten Ege Çiftçiler
Derneği Başkanvekili
Suat Zeytinoğlu,
"Avrupa'dakı dava,
bitmek üzere. Pamuk
ihracatına uygulanan
kotayı kaldırmazlarsa
tekstil ürünlerine kota
geliyor. ABD zaten
ticarette destekli
mahn girmesi
konusunda hassas.
Tüm çabamız
üreticimizin dünya
fiyatlanndan ürün
satabilmesidir" dedi.
ması. pamuk piyasasını rü-
müyle tüccann eline teslim
etti. Fiyatlan istedıkleri za-
man yükselten. istedikleri
zaman frenleyen tüccar.
köylünün zararetmesine ne-
den oldu.
Sezonun başlamasıyia
birlikte önceki sezonun da
altında ürünlerini satan üre-
tici borç batağına saplanır-
ken fiyatlar tekstilcinin
kontrolüyle hep a> nı düzey-
de kaldı. Geçen sezon 105
Fivatlan istedikleri zaman \iikselten, istedikleri zaman frenle\en tüccar, kövlünün zarar etmesine neden oluvor.
bin lira dolayında sezonu
kapatan pamuk. şeni sezon-
da uzun süre yine bu fiyat-
tan işlem gördü. Üretici bu
fiyattan ürününü satarken
aracı \e büyük üreticiler. s-
tok vaparaİc fiyatların >ük-
selmesıni bekledi.l ni;>anda
12) bin 412 liradan işlem
gören standart I pamuk. 24
nisanda 125 bin 514 lira>a
çıktı. Kurban Bayramı son-
rası ise pamukta büvük bir
çıkışyaşandı. 3mayısta 140
bin 667 liradan işlem gören
pamuk fiyatmı düşürmek is-
teyen tüccar. piyasaya gir-
medi ve alım yapmadı. Bu-
na karşın fiyatlann artışi en-
gelenemedi. 17 mayısta pi-
yasaya giren tüccar 152 bin
İiradan pamuk alırken dün
fiyat 167 bin liraya çıktı.
Pamuk fiyatlarının yük-
selmesinde ithalat silahını
elinde tutan tekstilci, hükü-
mete v aptığı baskılarla Tariş
\e Çukobirlik gibi tanm sa-
tış kooperatifleri birlikleri-
nin piyasadaki etkenliğini
kırarak fiyatlarda istediği
oynamayı >aptı. Bu aşama-
da devreve giren \e hükü-
meti kotayı kaldırması için
ikna etmeye çalışan Ege
Çiftçıler Derneği konuyu
uluslararası boyuta taşıdı.
Ege Çiftçiler Derneği Yö-
netim Kurulu Başkanvekili
Suat Zeytinoğlu. Av rupa
Birliği yargı organlarına ka-
dar konuvu eötürdüklerini
vurgulayarak "DTM'ye şi-
kâyet edeceğimi/i bildirdik.
Ancak istemlerimizidikkate
almadılar. Biz de başvuru-
muzu >aptık. kotalı ihracat,
topal ördek gibi. Türkiye'de
pamuk, garibanın elinden
çıktı. Dayanma gücii olma-
yan üretici 110-120 bin lira-
dan sattT dedi.Zeytinoğlu.
şunlan söyledi:
"Yunanlı üretici bir kilo
pamuk elde ettiğinde v üzde
70'i kadar destek aliNor.
Sübvansiyona karşın oradan
pamuk alamıyoruz. Bizde
yüzde 8 sübvanshon var.
Yiizde 70 sübvansiyon alan
satamıvor. maalesefv üzde 8
alan çifrçüniz. şu andaki fî-
> atların \ üzde 30-40 altında
satıyor. İnsan, o zaman ada-
let bu işin neresinde diyor.
Sübvanse, üretici kesesinden
veriliyor tekstilciye. Tekstil-
cinin gücü fazla, zulmünü
vapacak anlıyoruz. Ama sır-
tuıı de\ letedayamasına üzü-
lüyoruzT
üreticininbirbölümünün
buğdav üretimıne kaydığını
da dile getiren Zeytinoğlu.
"İnsanlar neden işini güeü-
nü bırakıp başka ürün ara-
maya zorluvorlar? Yazık.
ABD'li çiftçi birlikleriyle te-
mas kurduk. Onlara da ko-
ta koyduracağız. Olay, kan
davasına döndü, oraya ka-
dar da götüreceğiz. Avru-
pa'daki dava, bitmek üzere.
Pamuk ihracatına uygula-
nan kotayı kaldırmazlarsa
tekstil ürünlerine kota geli-
yor. ABD.zaten ticarette des-
tekli malm ABD'ye girmesi
konusunda hassas. Tüm ça-
bamız, üreticimizin dünya fi-
yatlanndan mallarını sata-
bilmesinedir. Bunun için de
ihracatuı serbest hırakılma-
sıgerek~dedı.
Odalar Birliği'ne yeniden seçilen Miras, bugün 4 başkanvekilini belirleyecek
TOBB'de gözler, vekîlliklerdeİZMİR (Cumhurivet Ege Bürosu)-
TOBB'de gözler. vönetim kurulunda
görev dagılımınaçevrildi. TOBB Baş-
kanı Fuat Miras'ın; sanavi ve ticaret
odalarını temsilen AN Osman l'lu-
soy'u. sanayi odalarını temsilen Zafer
Çağlayan'ı. borsaları temsilen Hasan
Ozmen'ı. ticaret odalarını temsilen de
Aü Zafer Taciroğlu'nu başkanvekili
yapması beklenıvor. tstanbul Sanayi
Odası'ndan yönetime giren Köksal
Yü'celen'ın muhasip üye olacağı bıldı-
riliyor.
TOBB seçimlerinde bölgesel dağı-
lımlara dıkkat ederek yönetiminı oluş-
turan Miras'ı. bugün zorlu bir toplan-
tı beklıyor. 4 başkanvekilini belirleye-
cek olan Miras'ın. Istanbul'da voğun
olarak çaltşttğı bildınliyor. Miras, bu-
gün yeni yönetim kuruluyla ılk toplan-
tısını yapıyor.
Ilk toplantıda yapılacak olan görev
dağılımı TOBB'nin iki yıllık patronu-
nun. çalışma ekibini de belirlemiş ola-
cak. Miras'ın 4 başkanvekilliğini An-
kara, İstanbul. lzmir ve Anadolu ara-
Miras'ın zorlu toplantısı Taciroğlu temsikisi. Özmen. İzmir'den gelecek. Çağla\an,sıralamada 2'incL
sında paylaştırmast beklenıyor.
Sanayicıler. Miras' ın. TOBB Genel
Kurulunda sundugu listeyle yönetımı
aşağı yukan belirlemiş olduğuna dik-
kat çekiyorlar.
Sanayıciler, Miras'ın listesındekı sı-
ralamaya göre, Trabzon Sanayi Ticaret
Odası Başkanı Ali Osman Ulusoy. An-
kara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağ-
layan. Ankara Ticaret Borsası Başka-
nı Erol Gemalmaz ile tstanbul Ticaret
Odası'ndan Ali Zafer Tacıroğlunun
başkanvekilliğine getirılebıleceğını
belirtıyorlar. istanbul Sanayi Oda-
sı'ndan Köksal Yüceler'in isemuhasip
üyehğine kesin bakıvorlar. Mıras'ın
başkamekilliğinin oluşumunda yöne-
tim kurulundaki gibi. dengelere dikkat
etmesi bekleniyor. Buna göre. İz-
mir'den Özmen'in başkanvekili olaca-
ğı bildiriliyor.
Miras'ın bu aşamada Ankaradan i-
ki kışiyi başkanvekilliğine almasının
sorun varatabileceği belırtili\or. Bu
aşamada Miras'ın önüne ıki seçeneğin
çıktığı \urgulanı\or. Bunlardan ilki.
Çağlayanın Ankara"dan sanayi odası-
nı temsilen başkanvekili olması. Bu
durumunda. İzmir'den borsa temsılci-
si Özmen'in başkanvekili olacaâı öğ-
renildi. Gemalmaz'ın Ankara'yı ve
borsaları temsilen başkanvekili olma-
sı durumunda İzmir'den Ege Bölgesi
Sanayi Odası Yönetım Kurulu Başka-
nı Atıl Akkan'ındiğerbaşkanvekili ol-
ması beklenıvor.
TUSİAD temsilciliğinin acılısı
Türk ve AB'li sanayici
Brüksel'de buluşuyor
Ekonomi Senisi - Türk ve
Avrupalı sanayici
işadamlan. TÜSİAD'ın
Brüksc' temsilciliğinin
açılışında bir araya
gelirlerken Başbakan Mesut
V ılmaz da Avrupalı
parlamenterlerle görüşecek.
Avrupa Birliği Komisyonu
Başkanı JaquesSanter'in
davetlisı olarak 3
haziran pazartesı
günü Brüksel'e
gidecek olan
Başbakan Mesut
Yılmaz. Avrupa
Parlamentosu
Başkanı klaus
HaenschiO AB Komisyonu
Başkanı Santer ile
TLSlAD'ın Brüksel
temsilciliğinin açılışını
yaptıktan sonra Belçika
Başbakan" ı Jean-Luc
Dehaene ile bir araya
celecek.
Brüksel'de Avrupa Bırligi
kurumlannın bulunduğu
"A\rupa Mahallesi"ndekı
kendi binasında faaîıyete
geçen TL'SİAD temsilcıliği.
bir ^andan TÜSİAD ve
TİSK'in üve olduğu Avrupa
Sanavi velşveren
Konfederasyonları Bırlığı
LNlCE'detürközel
sektörünü temsil
ederken bir
v andan da Av rupa
Birliği kurumları
ile Türk özel
sektörü aras>mda
doğrudan iletışımı
geliştirmek ıçin
çalışacak. Dr. Bahadır
Kaleağası tarafından
yürütülecek olan temsilcilık.
türk işdünvasının Batı
A\rupa'daki ilişkilennı takıp
edeceği bir ırtıbat bürosu
olarak da faaliyet
sösterecek.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDM
nemli potansiyelle-
rini zayıflatarak bir
başka krizin eşiği-
ne getirmişti.
A
ralık 1994'te yaşadığı döviz
krizi ve devalüasyonun arka-
sından şiddetli bir ressesyona
giren Meksika şkonomisinde topar-
lanma işaretleri belirdi. Ancak dikkat-
li bir bakış, Meksika'nın bir ekonomik
krizden çıkarken bir diğerinin eşiğine
gelmekte olduğunu gösteriyor. Mek-
sika'ya bakınca data fabula naratur{\)
deyimini anımsamamak elde degil. KlSirdÖngÜ
İhracata dayalı toparlanma
1995 yılında Meksika ekonomisi,
yüzde 7 gerilemiş ve enflasyon, bir
önceki yılın tek haneli rakamlarından
yüzde 51 'e fırlamıştı. Şiddetli bir de-
valüasyondan sonra ihracat yüzde 33
arttı. dış ticret açığı yüzde 1.55 milyar
dış ticaret fazlasına dönuştü. Bu se-
nenin ilk 4 ayında rakamlar ekonomik
gerilemenin yavaşladığını, dış ticaret
fazlasının arttığını gösteriyor. 1996'nın
ilk 4 ayında GSMH, yıllık olarak yüz-
de 1 geriledi. Dış ticaret fazlası 2.8
milyar dolara yükseldi ve enflasyon,
nisanda yıllık yüzde 36.9'a geriledi.
İhracat ise yıllık yüzde. 20 civarında
bir hızla artmaya devam ediyor.
Bunlar madalyonun bir yüzü. Ma-
dalyonun öbür yüzünde ise bir başka
manzara var. Dünya Ekonomik Foru-
mu uluslararası rekabet kapasitesi in-
deksine göre Meksika, 48 ülke içinde
sondan ikinci. OECD ülkeleri içinde
. ise sonuncu. Öyleyse Meksika, bu dış
ticaret fazlasını ve müthiş dış ticaret
artışını ve ekonomik topaıianmayı ne-
ye borçlu? Mexico City'de Centre For
Free Enterprise Research'ün müdü-
rü ekonomist Roberto Salinas-Le-
on'a göre bu başarının nedeni sürek-
I) devalüasyon, ithalatın azaltılması ve
gerçek ücretlerin düşük tutulması
(Wall Street-Journal 28/5/1996).
1995 Mart ayından bu yana tüketici
talebinin sürekli olarak her ay düşmüş
ve işsizliğin azalmamış olmasj (Busi-
ness Week 3/6/1996) bu tespiti des-
tekliyor ve ekonomik toparlanmanın,
ulusal ekonominin aleyhine ve bir
avuç ihracatçının yararına gerçekleş-
tirildiğini gösteriyor. Roberto Salinas-
Leon'a göre, bu ekonomik toparlan-
ma yaşanırken Meksika ekonomisi,
tarihinin en şiddetli parasal krizi için-
de kıvranıyor; üretkenliği ve rekabet
gücü hızla aşınıyordu. Anlaşılan, bu
ekonomik toparlanma, bir iyileşme
yaratmamış, aksine ne olursa olsun
dış ticaret fazlası yaratalım, döviz el-
de edelim ve uluslararası güveni sağ-
layalım anlayışı ekonomiyi, uzun dö-
Meksika: Bir Krizden Öbürüne
Şimdi dış ticaret
fazlasının yarattığı
güven ortamında
yabancı sermaye,
tekrar yavaş da ol-
sa Meksika'ya dö-
nerken, gelişen ta-
lebe paralei peso
da tekrar değerlen-
meye başladı ve 1
dolar = 7.4 peso
düzeyine geldi. Ge-
çen sene sadece
düşük ücretlere ve
devalüasyona da-
yanarak ihracatı
arttıranlar, şimdi bu
gelişme karşısmda
sıkışmaya başladı-
lar. Uretkenlik geliş-
mediği ve iç pazar
sürekli zayıfladığı,
dolayısıyla kaçacak
yer de olmadığı
için, ihracat lobisi-
nin elinde devalü-
asyon politikasın-
dan başka bir araç
yok. Ulusal Dış Ti-
caret Konseyi Baş-
kanı Gilberto
Marmn'a göre
Meksika'nın dışarı-
da rekabet etmeye
devam etmesi için
pesonun ABD ve
Meksika enflasyon
oranları göz önüne
alınarak gerçek anlamda yüzde 10
değer kaybetmeye devam etmesi ge-
rekiyor.
Meksika bir kısırdöngüye girmiş
durumda: Uluslararası piyasalarda
güven sağlamak, dış borçlannı öde-
mek için dış ticaret fazlası yaratmaya
çalışttkça ulusal ekonomi tahrip olu-
yor, yoksulluk artıyor ve siyasi istikrar-
sızlık derinleşiyor. Böylece hem birta-
raftan gelecekteki ihracat olanakları
yok ediliyor hem de çok istediği ya-
bancı sermaye gelmeye başlayınca.
pesogüçleniyorve Meksika'nın ulus-
lararası rekabet şansı azalmaya baş-
lıyor. Bu kısırdöngü içinde, ister iste-
mez döviz gelirleri azalacak ve bir sü-
re sonra tekrar dış ticaret açığının ge-
ri gelmesi, yabancı yatırımcılann gü-
veninin sarsılması vb. ile Meksika
başladığı noktaya dönecek. Aslında
tam da başladığı noktaya döneme-
yecek. Çünkü arada geçen zaman
içinde ulusal ekonomi daha da tahrip
olmuş, rekabet gücü gerilemiş, yok-
sulluk artmış, dolayısıyla toplumsal
gerginlikler daha derinleşmiş olacak.
Toplumsal istikrar aşınıyor
Daha şimdiden bu senaryonun ilk
işaretleri görülmeye başlandı. Rober-
to Salinas-Leon'un tespit ettiği gibi
bir taraflan gerçek
ücretlerin düşmesi
yoluyla devalüas-
yonların, ekonomik
toparlanmanın yü-
kü, işçilerin omuz-
larına yıkılmış du-
rumda. Bunun yanı
sıra, bizim ekmek-
le aynı toplumsal
değere sahip olan
tortilla piyasasın-
da, devlet desteği-
nin kaldırılması ve
serbestleştirilme
koşulları daha da
ağırlaşacağa ben-
zer. Bu piyasa, ek-
mek dağıtım sektö-
ründe tekel duru-
munda olan Bimbo
şirketiyle mısır unu
piyasasını kontrol
eden Mesco şirke-
tinin kontrolüne
geçmek üzere.
Mesco'nun ulusla-
rarası gıda piyasa-
sının devlerinden
Archer Daniels
Midland'le işbirli-
ğine girmeye hazır-
landığı da gelen
haberler arasında
{The Economist,
25.5.1996). Buge-
lişmelerbirtaraftan
mahalle fırınlarını
yok ederken. diğer
taraftan mısır üreti-
cisi küçük köylüyü
dev tekellerin ve
dünya mısır fiyatlarının dalgalanmala-
nnın insafına bırakacak. Her ülke için
olduğu kadar. Meksika için de ekono-
mik gelişme ve siyasi istikrar açısın-
dan son derece önemli olan tanm/ta-
hıl sektörü. dünya ekonomisinin, ya-
nı dışsal dinamiklerin eline bırakılıyor.
Yoksullaşma ve bunun özellikle kır-
sal ekonomilerde yarattığı basıncın
bir sonucu Çiapas Kızılderilileri ayak-
lanmıştı. Zaman içinde taraflar, hükü-
metin verdiği tavizlerle de karşılıklı gö-
rüşme noktasına gelmişlerdi. Şimdi
bir taraftan hükümetle Çiapas arasın-
daki ilişkiler yeniden bozulmaya baş-
larken. diğer taraftan bir başka Kızıl-
derili bölgesi olan Guerroro 'da artan
yoksulluğun yarattığı toplumsal hu-
zursuziuktan dolayı köylüleri üzerinde
asker ve polis baskısının artmaya ve
yeni bir ayaklanmanın mayalanmaya
başladığı haberleri geliyor {Internati-
onalHerald Trıbune, 31.5.1996).
Roberta Salinas-Leon'a göre reka-
bet gücünün gerçekten artması, dö-
viz kurlarına değil, işçi eğitimine ya-
pılacak yatırıma. teknolojik yenilen-
meye ve bu yolla üretkenliğin arttırıl-
masına bağlı. Salınas-Leon, "Meksi-
ka halkının yaşam standartlan ise an-
cak bu şekılde artabilir" diyor. Peki, a-
ma tüm bunlar için gerekli siyasi yapı
ve ekonomik kaynak nerede?
Çok partili sistem değişimi
Meksika. çok partili sisteme geçti-
ğinden beri, siyasi partiler ve devlet
yapısı hızlı birdeğişim geçiriyor. Geç-
mişin halkçı. diğer bir deyişle yönet-
mek için geniş kesimlerin tüketim ve
üretim gereksinimlerini göz önüne
alan, içsel dinamiklere öncelik veren
politikalar terk ediliyor.
Serbestleştirme. özelleştirme ve dı-
şa açılma ile piyasa ekonomisi yay-
gınlaştırılarak Meksika global ekono-
minin dinamiklerine bağlanıyor. Mer-
kezi kontrol mekanizmaları zayıflıyor.
Bu, görünüşte bir siyasi çoğulculuk
getirirken Meksika devletinin işleyiş
süreçlerinde de belirsizliğin artması-
na yol açıyor (Business Week,
31.5.1996).
Kaynak sorununa gelince, piyasa
ekonomisi koşullarında kaynak yarat-
manın iki yolu var: Birincisi ülke için-
de işçileri daha ucuza çalıştırarak da-
ha fazla üretmeye zorlayarak kârları
yükseltmek ve bu yolla tasarruflan
arttırmak. ikincisi borç almak. Birinci-
si yoksullaşma ve siyasi istikrarsızlık
demek. ikincisi ise global düzeyde
borç verilebilir fonlan kontrol eden ya-
tırımcıların isteklerine uyulmadığı tak-
dirde gerçekleştihlemiyor. Uluslara-
rası mali sermaye ise uzun dönemli
yatirım ve gelişmeyi değil. kısa dö-
nemli getiri oranlarını, ülkenin döviz
yaratma olanaklarını düşünerek ha-
reket ediyor.
Bu koşullarda Meksika ve birçok az
gelişmiş ülke, devalüasyon, resses-
yon, devalüasyon.. çemberi içinde bir
krizden diğerine gidip gelirken insa-
nın aklına da ister istemez, "Sende bu
ense, bunda da bu para varken..." di-
ye başlayan hikâye geliyor...
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Oyuncaklaşma
Ekonomik ve siyasal bunalım giderek derinleşiyor;
derinleştikçe de çözüm olasıhkları zayıflıyor. Bu du-
rumda tekil ayrıntılar üzerinde durmak tamamıyla an-
lamsızlaşıyor; çünkü sorunlar yumağı, başı ve sonu
belli olmayan çok ağır zincirlerden oluşan bir yapıya
ya da karmakarışık bir "oyuncakçı dükkânı "na ben-
ziyor.
Ekonomi, uygun deyimiyle. "baştan kara" gidiyor.
Yılın neredeyse yansının geride kalmasına karşın. hü-
kümet yeni bütçeye göre düzenlemesi gereken 1996
Yılı Programı'nı yayımlamış değildir. Oysa 1996, VII.
Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın ilk uygulama yılıdır ve ek-
sik bir başlangıç. 2000 yılına dek uzayacak dönemin
ekonomik gelişmelerini çok olumsuz etkıleyecektir.
Ekonomi, "uzun dönem için" değil, gelecek bırkaç ay
ıçın bile "önünü görme" olanağını tümüyle yitirmıştır.
Durum, bu köşede sürekli vurgulanan sermaye biri-
kimi şaşkınlığından daha da ağır bir bunalıma gidiş-
tir.
Bizi yönetenlerın bir türlü aigılamak istemediği bu
durum yabancıları harekete geçırmiş bulunuyor. IMF
ve Dünya Bankası temsılcilerini, "kredi notu" veren
özel kuruluşlann görevlilerının gelişi izledi. Hastalan
üzerine görüş alışverişi yapan doktorlar gibi, bir taraf-
tan değışik toplum kesımlerinı "yokluyorlar", öbür ta-
raftan da ekonomiyi yönetenleri "uyarıyorlar". Çok
tehlikeli virajlardan geçmekte olan ekonominin her an
"bir kazaya" uğrayabileceğinı özenle vurguluyor, an-
cak karşılarında "siyasal sorumlu" bulamıyorlar.
Çok ağır "yapısal sorunları" bulunan Türkiye eko-
nomisinde bunalımın iki ana "göstergesi" vardır: Enf-
lasyon ve dış ödeme güçlüğü.
Tühkiye son yıllarda dünya "enflasyon ligi"nde yu-
karılara tırmanıyor. En son verilere göre, tüketici fiyat-
larının yıllık artışı Venezuela'da yüzde 85.8, Türkiye'de
de yüzde 80.8'dir. Bunları, Rusya 68.3. Meksika 36.9
ve Brezılya 18.2 ile izliyor. Bir başka anlatımla, gele-
neksel olarak enflasyon bağımlısı ülkeleri ve Rusya'yı
geride bırakan bir fiyat artışı yaşıyor Türkiye. Gerçek-
te Türkiye, -1974 sonrasındakı kımi ınişçıkışları bir ya-
na bırakırsanız- "kesintısiz yuksek enflasyon" ile bu-
nun getirdiği ekonomik, toplumsal ve siyasal yıkım-
ları yaşıyor.
Görünürde döviz sıkıntısı çekilmemekle birlikte dış
açığın giderek büyüdüğü görülüyor. Kaldı kı. ekono-
miyi yönetenler yılbaşından bu yana dış ekonomik
ilişkilerin sayısal verılerini açıklamıyor. Bu olgu. heryö-
nüyle "dolarlaşmış" bulunan ekonomiyi daha çok "bi-
linmezliklerin" ıçıne atıyor.
Bu ortamda hükümet edenler. geçen hafta birbirle-
riyle "Hazine'yiyağmalama" kavgası verıyordu.
• • •
Sıyasete gelince, orada bir "oyuncaklaşma" süre-
ci yaşanıyor. Meclis'ın çalışmasından hükümet ortak-
lıklarmın oluşumuna dek her siyasal konu artık "şeri-
atçı part/"ye göre bıçımlenıyor. Öbür partiler de söy-
lem ve davranışlarını bu partiyi gözeterek oluşturuyor.
Siyaset, gerçekte. şeriatçı partinin "oyunca^/"yapıl-
mış bulunuyor.
Onde gelen sermaye çevreleri, şeriatçı partiyi ken-
dileri için "nasıl evcilteştıreceklerini" tartışıyor; kimi
"önemli" sıyasetçıler de bu partinin işbaşına gelme-
sine toplumun hazır olmadığı "kaygısını" taşıdıkları-
nı, bunun "zamanının" gelmediğı "kanısında" olduk-
lannı vurguluyor. Ve böylelikle de "siyaset yaptığını"
sanıyor.
Bu olgular tüm toplum yapısına yansıyor. Kamu yö-
netimi mekanizması işlemiyor. Sorun yalnı'z "kararsız-
lık" ya da "geleceğı kestirememenin" çıldırtıcı yıkımı
değil. siyasetin üst noktalannın oyuncaklaştığını göz-
lemenin yarattığı bunalımdır.
• • •
Oyuncaklar. belki insanlık kadar eskidir. Arkeolojik
kazılardadeğişik uygarlıkların oyuncaklan bulunuyor;
en çok karşılaşılan da "taşbebek" oyuncaklamntş. Yal-
nız bunların "tarihsel gelişmesı" ile uygarlığın ilerle-
mesi arasında belli bir koşutluk varmış; önce "kolları
ve bacakları oynayan" taşbebekler yapılmış; bunu,
başı oynayan bebeklerın yapımı ızlemış.
Günümüzde oyuncakların iki özelliğinin bulunması
ayrıca ıstenıyor. Bunlardan birincisi, oyuncak parça-
cıklarının değişik biçimler alabilmesi. birçok oyunca-
ğa dönüşmesidir. Kısaca "esnekliktir". Aranan ikinci
özellik ise "uzaktan kumanda" edilmeleridir. Uzaktan
kumandalı oyuncakların yaygınlaşması, günümüzün
üretim teknolojisinin gelişmişlik düzeyini de yansıtıyor.
• • •
Biçim değiştirme esneklikleri ve uzaktan kumanda-
lı özellikleriyle Türkiye'nın sıyasetçilerinin çok büyük
bölümü, yıllardır toplumun istem ve özlemlerini oyun-
cak yerine koydular, sorunlara çözüm bulmadılar.
Gelinen nokta ise çok ilginç. yıllardır toplumu oyun-
cak yerine koyanlar sonuçta "kendılen oyuncaklaş-
tı", Üstelik geçmişte yalnızca IMF ve Dünya Bankası
vardı, son yıllarda bunlara yabancı "ekonomiyi değer-
lendirme kuruluşları" eklenmişti; bunların tamamı
"Batı'dandı"; şimdilerde bir de "Doğu'dan" şeriatçı
parti eklendi.
Oyuncak gürültüsü nedeniyle çıldırmanın bir yara-
rı yok. Oyuncaklardan, "eğlenmenin dışında ne bek-
lenir" de demeyın. Oyuncakların asıl işlevi "öğretici-
lıktir". Ve önemli olan, bu siyasal "oyuncak dükkânı "nı
baştan sona yeniden düzenlemektir.
Toplum olarak "oyuncak olmamanın" bir başka yo-
lu bulunmuyor.
İTO Başkanı Mehmet Yıldırım
dünyası siste
araba kullanıyor'
(1) Burada senin hıkâyen anlatılıyor.
Ekonomi Senisi-
İstanbul Ticaret Odası
Yönetim Kurulu Başkanı
Mehmet Yıldınm vılın ilk
avına aıt dış ticaret
istatistıklerinin halen
öğrenilemenıesi yüzünden
hem kamu sektörünün
hem de özel sektörün
önünü göremediğini
söyledi. Yıldınm.
"felafısi mümkün
olmayacak sürprizlerle
karşılaşmamak için
istatistiklerin bir an önce
hazırlanıp açıklanması
gerekir" dedi.
Dış ticaret rakamlarını
bile hazırla\ama\anlardan
ciddi sorunlara çözüm
getirmelerinin
beklenmesini aşırı
iv imserlik olarak
nitelendiren İTO Başkanı
Mehmet Yıldınm" Havati
önem tas.iv an dış ticaret
verilerinin, gümrüklerdeki
voni vapılanmadan
kaynaklanan sorunlar
nedeniyle henüz
ha/ırlanamadığı
duvunılan ahnmaktadır.
Eğer. bu doğruvsa ülke
bürokra&tsi siyasi
istikrarsızlığa rağmen
görev ini yapmaktadır'
diyenlerin yanıldığı
ortadadır"dedi.
^'ıldı^m şövle de\am
etti:
"Bugün hiç kimsc
önünü görememektedir.
Hem de\let hem özel
sektör şaşkın
durumdadır. Adeta siste
araba kullanıyoruz.
Döviz kuru ne olacak;
ihracatı arttıncı. ithalatı
daraltıcı önlem
gerekiyor mu: kritik
sektörlerde durum
nedir. ne \apmak
gerekir kimse bilmiyor.
\eriler olmadan
ekonominin gidişi
hakkında votuıtı
vapınak sağlıklı
olmavacaktu. Kapının
eşiğinde bekleyen >edi
şiddetindeki depremin
etkisi sanıldığından
daha ağır olacaktır."