20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMÎ 11 Döviz hesaplannın toplam tutan 35.7 milyar doları bulurken döviz kaynaklan 25.8 milyar dolarda kaldı Rezervler mevduatı karşılaımBARIŞ KARC1OĞLU Türkiye'nin dö\ iz rezervleri, döviz mevduat hesaplanni bile karşılayamıyor. Bankalarda açılan dö\ ız mevduat hesaplannın toplam tutan 35 milyar 760 mil>on dolan bulurken Türkiye'nin dö\iz kaynaklan 25 milyar 843 milyon dolarla sınırlı kaldı. Uzmanlar açığın ıhracatın ıthalatı karşılama oranındaki düşüklükten kaynaklandığını belırtirlerken bankalarda toplanan dövız hesaplannın tamamının bir anda çekilmesı halinde yaklaşık 10 milyar dolarlık bır açık söz konusu oluyor. Ekonomıden sorumlu bakanların \e bürokratlann her fırsatta övündüğü yüksek dö\ ız rezen. len. halkın dö\ ız mevduatlannın tamamını çekmeye kalkması halinde yaklaşık 10 milyar dolarlık açık verıyor. Bu yılın ma>ıs ayı sonu itiban>le mevcut dö\ız me\duat hesaplan 35 milyar 760 milyon dolar olurken ülkenın dö\ ız kay naklan 25 milyar 843 milvon dolarda kaldı. Açığın ihracatın ithalatı karşılama oranındaki düşüklükten kaynaklandığını belirten Istanbul Ünıversitesi Iktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esfender korkmaz. döviz rezervlennin ithalatın 3 katı oranında olması gerektığıni ifade etti. Söz konusu orandan daha fazla olması halinde döviz fiyatlan üzerinde baskı oluştuğunu kaydeden Korkmaz. "Türkiye'de de olan bu. Türkiye'nin dö\ız rezervleri ithalat hacminin çok üzerinde olduğunden Merkez Bankası döviz kurlarını rahathkla baskı altında njtabili>or" dedı. Döviz stoklarının şışkın olmasının nedeninın uygulanan para polıtikalanyla dışandan giren sıcak para olduğunu bclirten Korkmaz. "Yoksa mevduatı karşılayamayan bu rezerv miktan dahi istikrarlı ve üretime dayanan bir rezerv değildir. Geçici bir rezervdir. Döviz kuıiannın gerçeği yansıtan rakamlara gelmesi halinde sıcak para ülkesine hemen geri dönecektir. Türkiye'ye her a> 15 milyar dolar sıcak para girip çıkiyor" dıye konuştu. 14 milyar dolar dış ticaret ve 2 milyar dolarlık cari işlemler açığına rağmeıı dö\ iz rezerv lerındeki şişkinlığın dıkkat çekıcı olduğunu vurgulayan Prof. Korkmaz, şöyle konuştu: "Merkez Bankası'nın 15 mihar dolar döviz rezen i \ar. Bankalardaki dö\iz ise 9 mihar dolar. Herkes parasını çekmeye kalksa 9 mihar dolarlık açık ortaya çıkacak. Bankacılık sistemi vatandaşın 9 mihar dolannı ödeyemeyecek." 24 Mayıs 1996 tarihinde 35 milyar 760 milyon dolar olan dövız mevduat hesabının 11 milyar 249 mılyon doları kredı mektuplu döv iz me\ dııat hesaplarından gelıyor. üerıye kalan mevduatın 21 mılyar 157 milyon doları. yurtıçı döviz mevduat hesabından oluşurken 3 milyar 354 milvon dolar ıse yurtdışı döviz mevduat hesabından kavnaklanıyor. 25 mılyar 843 milyon dolarlık döviz rezervinin ise 16 milyar 717 milyon doları Merkez Bankasrndabulunan döviz rezervleri. 9 milyar 126 milyon dolan da ticari bankalardaki döviz rezervleri. Açığın ihracatın ithalatı karşılama oranındaki düşüklükten kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Esfender Korkmaz, "Döviz rezervleri ithalatın 3 katı olmalı. Bundan daha fazla olması halinde döviz fiyatları üzerinde baskı oluşuyor. Türkiye'nin döviz rezerv leri ithalat hacminin üzerinde olduğundan Merkez Bankası kurları baskı altında tutabiliyor" dedi. SSK taslağı polis, zabıta, SSK memurlan ve katma bütçeli kurum müfettişlerine denetim zorunluluğu getiriyor Kaçak işçi çahştırana polis denetimi TAHSİN AKÇA Sosyal Sıgortalar Kurumu ha- zırladığı yasa taslağında sigor- tasız işçi çalıştıran ışverlerinde denetim yapacak kurum sayısı- nı arttırdı. 506sayılı SSK Yasası'ndade- ğişiklik yapan tai>lak kabul edi- lirse polisler. zabıta memur- ^ ları. SSK'de çalışan di- » ğer memurlar ve kat- •* ma bütçeli kurumla- ' nn müfettişlerine kaçak ışçı çalıştıran işyerle- rinı denetleme zorunlu- luğu getirilecek. Buna göre SSK Ge- nel Müdürü'nün onayı ile görevlen- dirılen kurum me- murları.belırlisü- reler içın sigor- talılann ışlem- lenıleılgiliolarak ışyerlerinde tespıt yapabılecekler. Bakanlıklar. Yargıtay. Danıştay. Devlet Su Işlerı. Karayollangıbıge- nel ve katma bütçeli kurumların müfettiş- lerı ıle beledıye zabı- taları ve polislerin yaptıkları rutın de- netimler sırasında dü- zenledikleri tutanaklar da SSK müfettişlerinınkivle av- nı geçerlılığe sahip olacak. Taslakta söz konusu kuruluş- lann denetim elemanlarını teş- vik etmek amacıyla ödüllendir- me sıstemine geçileceğı de belır- tiliyor. Denetimcilerin düzenleyeeek- leri tespıt tutanağına dayanarak SSK tarafından işverenden tah- sil edılecek idari para cezalannın yüzde 10"u tespiti yapan görev- lilere ödenecvk. Emeklilik yaşı artıyor Taslağa göre y ürıiı lük tarıhın- den sonra ılk kez sıgortalı ola- caklann emeklilik hakkı kazan- maları ıçin kadınlarda 54. erkek- lerde ıse 59 yaş şartı gelıyor. Sı- gortalılık süresı ise kadınlarda en az 20. erkeklerde ise en az 25 yıl olarak belırlendı. Taslağınyasallaşmasi halinde. ilk kez sıgortalı olanların erkek- lerde 7 bin 200. kadınlarda ıse 6 bin 480 gün prim ödemeleri ge- rekiyor. Yasanın Resmı Gazete'de ya- yımlandığı tarıhte emeklilik hakkı kazanmış olanların ise hakları saklı kalacak. Taslakta. ayrıca ışvercne. bır ay içerısinde 30 günden az çalış- tırılan sıgortalılarla ılgıli bunu kanıtlayan belgeleri, prım belge- sineeklemesi şartı da getiriliyor. Kanıt bclgesi vcrılmemesi y a da kurumca geçerli sayılmamasi durumunda ise bildirilmeyen sii- relere ait primler SSK tarafından tahakkuk ettirilerek tahsıl edile- cek. Taslagın 14. maddesınde de prim karşılığı bulunmadığı hal- de iş kazaları. meslek hastalıkla- n, maiullük. yaşlılık veölüm sı- gortalanndan gelir veaylık alan ısçı emeklilerıne odenmekte olan "sosyal yardım zammrnın Hazınc tarafından karşılanması ongorülüyor. Böy lece dev letin sistemc doğ- rudan katılımı amaçlanıyor. Ha- len sosyal yardım zammımıkta- ıı 4 miİyon 690 bin lıra Emekli katsav ılannı SSK önerecek Taslakta yeralan önemli ycni- lıklerden bıri de işçi emekİi ay- lıklarına esas olan katsayı ve gösterge rakamlarının SSK yö- netim kurulunca belırlenmesine olanak verilmesi. Buna göre yönetım kurulu. Çalışma ve Sosyal Giivenlık Ba- kanlığı'na bu konuda öneride Denetimde fikir aynlığı Istifa kararnamesi Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde bekleyen SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu. işyennde te^pıt \e denetim yetkısınin anayasaya aykın olması nedenıvle sendikalannın öruütlülüğü yt'nişlediğinde hiçbir işveren sigortasız is^i çalıştıramaz. \vnca sendikalann bi/e herhangi bir işytrinde sendikasız işçi (,'alıştınldığına ,şt, Kemal Mrçdaroğlu ilişynuyanda konfederasyonlarına bulunması durumunda da gerekli işlemler yapılır" dedı. Denetımin en sağlıklı yolunun bu olduğunu belirten Devrımcı Işçı Sendıkaları Konfedera>yonu Başkanı Rıdvan Budak. "F.gcr anayasadeğişikliği gerekiyorsa vapılmalı" dedı. verilemeyeceğını ıddıa ettı. Anayasadakı kamu hizmctlerını ancak kamu görev lilerınin yerıne getırebıleeeğıne ilı^kın hükum nedeniyle. sendikalann denetımcı tayın edılemeyeceğinı belirten Kılıçdaroğlu. "Zatenişçi bulunabılecek. Bakanlar Kurulu'nun bakanlı- ğın götüreceği önerıden daha yüksek rakamları uygun görnıe- sı halinde ıse emekli aylıkların- da meydena gelecek ek artışlar, yine Hazıne tarafından karşıla- nacak Taslakta prıme esas kazancın tavanının da asgari ücretın 3 ka- tına çıkarılaeağı belırtiliyor. Prım oranlannda ıse herhangi bir değışiklığe gidilmeyeceği belir- tılıvor. DUNYA EKONOMISINE BAKI§ /ERGtN YILDIZOĞLULONDRA Bakır Krizinin Perde Arkası!.. G eçen hafta. hemen herkesin dıkkatı Rusya seçimlerindey- ken dünya metal piyasaları bugune kadar görulmemiş bir malı skandalla çalkalandı. 13 hazi- randa Japonya'nın ve dünyanın en bu- yük ticaret firmalarından bin Sumito- mo, efsanevı bakır dealen Yasuo Ha- manaka'yı ışten attı. Sumıtomo, geçen on yıl boyunca Hamanaka'nın yaptığı izinsız işlemlerden 1.8 milyar dolar za- rarettiğinı açıkladı. Bakır fiyatları tepe- taklak olurken hafta ortasında Sumito- mo'nun gerçek zaranna ilişkin 2.6 mil- yar dolar olarak yapılan tahmınlerı pi- yasalar. hafta sonunda 4 milyar dolara yüksettmiştı bıle (Financial Times 21/06/96). Şimdı herkes bu skandalın deprem dalgalannın nereye kadar uza- nacağını hesaplamaya çalışırken aynı zamanda, "Nasıl oldu da Hamanaka, 1986'dan bu yana yılda ortalama 750 milyon dolarzarar edebıldi? Nıye kim- se bugüne kadar farkına varamadı" so- rusuna cevap anyor. Bay yüzde 5 Otomotıve, elektnk, elektrikli aletler ', ve elektronik sektörlerinin ana girdisi- ; ni oluşturan bakır, dünyanın en strate- ; jik mallanndan bırini oluşturuyor. Ge- ; çen on yılda bu piyasanın yüzde beşı- • ni kontrol ettiğine ınanıldığı içın "bay ', yüzde beş" lakabıyla. efsane adam ha- line gelmıştı Hamanaka (Wall Street Journal 17/06/96). Sumitomo'nun elinden yılda 500 bin ton bakır geçi- yordu ve Hamanaka, çeşitli mali araçları kullanarak bunun 3-4 misli iş yapabiliyordu. Bakır krizi patla- yınca ortaya çıktı ki Hamanaka'nın yaptığı işlemler sonunda, Sumito- mo'nun elinde 2 milyon ton, yani Ba- tı dünyasının kullandığı toplam ba- : kırın yüzde 20'sine eşit büyüklükte • bir stok vardı (FT 22/06/96). Hamanaka. 1986'dan bu yana aktif olmakla birlikte, etkınlığıni arttırdığı ve . söz konusu zararın yaklaşık yüzde 30'unu gerçekleştirdiği 1990'larda dik- katı çekmeye ve basına yansımaya başladı. Hamanaka'nın, bakın hemen her zaman yüksek fiyatlardan aldığı, piyasada büyük hacımli bakır satanla- v anıden cezalandırıcı işlemler yaptığı biliniyordu. Hatta, gözlemcılere göre, 1993'te Şili bakır şirketı Codelco'nun 170 milyon dolar zarar etmesinden Ha- manaka sorumluydu (International Herald Trubine 15-16/06/96). Hamanaka'nın etkınlığıni arttırdığı 1990'larda bakır fıyatlarında anormal artışların olduğu, 1993te bakırın tonu- nun fiyatının 1600 dolardan 1995'te 3000 doların üstüne çıktığı görulüyor. Krizden sonra 1800 dolar duzeyıne dü- şen fiyat, halen 1900-2000 dolar ara- sında, ancak Sumitomo'nun zararları- nı kapatmak için elindeki bakır stokla- nnı çözmesi halinde, Dulin Metal's Yö- netım Kurulu Başkanı Marc Dulin'ın ıfadesıyle "Piyasanın taş gıbi düşme- si" olasılığı var (IHT). Bu arada geçen yıl bakır piyasasındakı anormallığı fark ederek bakıra karşı spekülasyon yap- maya başlayan, Quantum (Gorege Soros),T7ger (Julian Roberts), Ame- rican Iron and Metal > (Hebich Blach) gıbı ' fonlann (Financial Ti- mes 17/06/96) basın- cı da fiyatları aşağ doğru itiyor. Wall Stre- et Journal ve Finan- cial Times'a gore knz- den olumsuz etkılenen yatırım şırketleri ara sında J. P. Morgan, Mankers Trust gıbı yatırım bankalan ve metal şirketlennı ga- ranti eden Lloyds, Midland, Natvvest, Royal Bank of Scot- land. Standart & Chartered gibı ban- kalann adı geçıyor. Su- mitomo'nun zararının 4 milyar dolara ulaşa- cağı tahmin edilirken daha şımdiden Sumi- tomo ile iş yapan ban- kaların zararı, 150 mil- yon doları bulmuş du- rumda. Aniden düşen bakır fiyatlannın etkıle- rinin gerçek boyutları ise ancak gelecek ay- larda belli olacak. Suçlu kim? Daha önce Barings ve Daivva krizlerinde oidugu gıbı, yıne bir tek traderin etkinliği ile ortaya çıkmış görünen bu kriz, gerçekte nasıl oluşa- bildi? Nasıl oldu da tüm kontrol meka- nizmalan, bu izinsiz işlemleri ve biriken zaran tespit etmekte başarısız kaldı? Dikkatler, hemen Hamanaka'nın üze- rinde yoğunşlaştı ve kendı defterlennı kendısinin tutuyor olması, Sumitomo adına tek ımza ile hesap açmaya yet- kisı. zaman ıçinde çok büyük bır oyun- cu olduğu içın kımsenin kendısını sor- gulamak istememesi gıbı nedenler ile- rı sürüldü. Ilk bakışta, fiyatlan yüksel- terek pıyasayı koşeye sıkıştırmayı amaçlayan bır trader, zamanla koşeye sıkışmış. zararlarını saklayamayacak bir noktaya gelerek biriktirdiğı stokla- rın altında kalmıştı. Perde arkası Ancak The Economist dergisinın ıronik bır şekılde "Bu çapta zararede- bilmek içın, ınanılmaz derecede yete- neksız olmak gerekır" sozlerıyle (22/06/96) dikkati çektığı gıbı, tüm fa- turayı Hamanaka'ya çıkarmak doğru mu? Nrtekım Londra Metal Borsası Yo- netım Kurulu'ndan üç kişinin. Busi- ness VVeek'e ayrı ayrı soylediğine gö- re "Hamanaka 'nın yaptıklarının Sumi- tomo 'nun bılgisi dışında olması müm- kun değildir. Hamanaka 'nın yaptığı her şey, Sumitomo'nun ust kademelenn- dekı ınsanların bılgisi dahılındedır'' (1/07/96). Bu noktadan hareket ederek haberlerın ve tartışmaların satır arala- rına dıkkat edersek. ilk anda ilgisiz gi- bi görünen tek tek parçalann bir araya gelerek uluslararası rekabet ve hege- monya mücadelesine daır başka bır resım oluşturmaya başladığını fark edeceğız. Bugün. dünya bakır pıyasasının ış- lemlerınin yüzde 88'inın yapıldığı Lond- ra Metal Borsası'nın (LMB) ışlem hac- mi geçen 8 yılda, yüzde 700 arttı. Pi- yasalar ıse kontrollerin zayıflığından ve borsanın ışlem hacmıni arttırmak içın şıkâyetlere aldırmadığından yakınma- ya başladılar. New York Metal Borsa- sı (NYMB) ve bunun ba- kır işlemleri yapan şırke- ti Comex, senelerdir bu piyasalarda etkınlıklerını arttırmaya çalıştıkları içın LMB en önemli rakıple- riydi. LMB'nin, metal ve özel olarak bakır pıyasa- larında 1980'lerın orta- sından berı, embnyonluk konumundan çıkarak et- kinlik kurmaya çalışan bir diğer rakibi de, Tok- yo Metal Borsası (TMB). İşte krizın perde arkasının oyuncuları bunlar ve bunların ara- sındaki kıyasıya rekabet. LMB, 1994'te. müşte- rılerine, stoklannı depo- lamakta kolaylık olması için, Long Beach Flori- da'da bir depo açtı. LMB'nin bu adımını, NYMB'nin bakır işlemle- rine karşı bır saldın ola- rak gören Comex, depo- ya girip çıkan stoklara ve bunların sahiplerıne dik- kat etmeye başladı. Bu yıllarda, piyasalarda ba- kır fiyatlannın hızlı ve su- ni olarak yükseldiğı ka- naati hâkimdir; Hamana- ka artık önemli bir isim- dır ve hatta Long Beach stoklannı kontrol etmek- te olduğu soylenmekte- dır. Comex, LMB'den Long Beach stoklan ve müştenleri hak- kında bılgi ister, ama rekabetten hu- zursuz olduğu, mızıkçılık ettığı duşü- nüldüğü için başvurusu cevapsız kalır (Wall Street Journal 17/06/96). Daha sonra iş ışten geçtiğınde gorüldü kı, Hamanaka. zaman içınde Long Beach stoklarının yüzde 70'ınden daha fazla- sını kontrol edecek bir düzeye ulaş- mıştı. Anlaşılan, NYMB ıle LMB arasın- dakı rekabet ve LMB'nin ne pahasına olursa olsun pıyasa payını koruma ıs- teği, kontrol mekanızmalarını kırmış ve Hamanaka'ya uygun bir ortam sağla- mıştı. Diğer taraftan TMB, 1980'lerden bu yana piyasada bir etkinlik kurmak için çabalıyor. ancak başarılı olamıyordu. 10 sene once. yanı bır tesadüf eseri Hamanaka, Sumitomo'nun bakır iş- lemlerinın başına geldiğinde, uluslara- rası Japon şırketlen ile işbirliği yapmak- la, destek vermekle ve bunların etkıle- rinı kullanmakla meşhur Japon Sana- yi Bakanlığı, TMB'nın, LMB ile reka- bet edecek bir duzeye gelmesi içın planlar yapıyordu (Financial Ti- mes19/06/96). Bu bağlamda, Sumito- mo'nun büyük bakır stoklan oluştur- ması, TMB'nin geliştinlmesi ıçin önem- li bır araç olacaktı. Diğer taraftan, ha- tırlarsınız 1993-95 yıllan, doların yen karşısında hızla değer kaybettiği ve uluslararası rezerv para olma özellıği- nin sorgulanmaya başlandığı yıllardır. Bır Japon şirketinın, stratejık bir metal olan bakırın bu kadar büyuk bır stoku- nu kontrol ediyor olması, buna bağlı olarak TMB'nin palazlanmaya başla- ması, yenin uluslararası gücünün art- ması anlamına da gelecekti. Sumito- mo'nun bu stratejık konumu ve belki de mısyonu, büyük bır olasılıkla Ha- manaka'nın piyasa fiyatlan üzerinden mal alarak stok oluşturmasına göz yummasına, belkı de onaylamasına yol açtı. Ve küreselleşme Konu bu kadar yakından ilgili oldu- ğu için, küreselleşme üzenne de bir not düşmeden bıtirmek istemiyorum. Kü- reselleşme, tanrısının mürrtlenne göre, sermayenın serbest dolaşımının oluş- turduğu küresel piyasalar. yeni tekno- lojinın de yardımıyla küçük şirketlere de, büyük şirketlerin sahip olduğu avantajlan sağlayarak tekellerın gücü- nü azalttı. Bu durum, uluslararası dü- zeyde demokratik bir ortam yarattı... Barings, Daivva ve şımdı de Sumito- mo krızlerinin gösterdiği gıbi. gerçek bambaşka. Küreselleşme sürecınde kontrolden çıkan piyasalar, küreselle- şirken demokratikleşmediler! Aksine, küresel pıyasaların gizli eli, bir iki şırke- tin, hatta bazen bır tradenn kaprisleri- nı, milyonca uretıci ve tüketici şırketi ve bu şirketlerin kâğıtlarını elinde tutan emeklilik fonlan aracılığı ile emeklilerin yaşam düzeyi, fiyatlan etkileyerek he- pımızın refahı, şırketler batıp çıkarken ışçılerın ve aılelerın gelecegı üzerinde söz sahibi olacak bir konuma yükselt- ti. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK "Hazinei Hassa" Hazine-i hassa "padişahın özel hazinesi" anlamı- na gelir. Sanırsınız ki bu kavram Osmanlı dönemine ilişkin- dir ve yalnızca tarihçileri ilgilendirir; hıç de öyle değil. Günümüzün siyasetçileri, özellikle de hükümet eden- ler devlet Hazinesi'ni kendi özel malvarlığı olarak kul- lanıyor. Siyaset, Hazine'yi yağmalama bataklığına dönüş- müş bulunuyor. Yağma bununla kalmıyor, genel olarak siyasetçiler, özellikle de hükümet edenler, Hazine'yi kendi çıkar- larına kullanmakla yetinmiyor. Hazıne. "devlete borç verebilenlerin", yanı birtoplumsal sınıfınçıkarına kul- lanılıyor. Devletı yağmalamak amacıyla her türtü de- ğer ölçüsünü yitiren siyaset, faizcı sermayeye "hiz- meti" de en ılerı düzeye taşıyor; öbür toplum kesim- lerini yoksullaştırıyor, aç ve ışsiz kalmalarına ve bu- radan her türlü çılgınhğı yapabilir duruma gelmeleri- ne neden oluyor. Sonuçta "emeği" ile geçinenlerin zaranna işleyen bir devlet çarkı egemen oluyor. Bu sömürü sürecı geçen bir ay ıçinde çok somut olarak bir kez daha yaşandı. Neler mi oldu? Devletın iç borçlanma kâğıtlarının faiz oranı, bono faızlerı, son bır ayda, yanı mayıs 14-hazıran 18 ara- sında bileşık faiz olarak yıllık yüzde 106'dan yüzde 127.5'e yükseldı. Yanı devlet, mayıs ortaiarında yüz- de 106 faiz ile "borçlanabilırken" yaklaşık bir ay son- ra yüzde 127.5 ile borç bulabilir bir duruma geldi; fa- ızleri yirmi bir puan yükseltti. Bunun anlamı, hüküme- tın borç aldığı her "yüz bin" lira ıçin her ay 8.8 bin li- ra yerine 10.6 bin lira ödeyecek olmasıdır. Örneğin bır milyar lıralık borç senedi alabilen bir sermaye sa- hibı, mayıs ortalarında bunun karşılığı olarak ayda 88.3 milyon lira aylık kazanç sağlayacaktı; faiz yük- selmesı nedeniyle bir milyar liranın aylık getirisi 106.3 milyon liraya çıkıyor. Aradaki fark yaklaşık 16 milyon lıradır ve brüt" asgari ücretın yaklaşık "ıkı katıdır". Hükümet edenler, aylık "brüt" 8.46 milyon lira olan asgan ücreti yaklaşık yüzde 25 oranında vergilendı- riyor ve bır milyarlık bono faizinin değil bu "faiz artı- şı" farkından doğan aylık 16 milyon liralık "ek getiri- sinden", bunun toplamı olan aylık 106.3 milyon lıra- dan da hıç vergi almıyor. isterseniz "toplamlara" da bakalım, 18 haziranda bu yüksek faizle alınan borç toplamı 135.6 trilyon TL olduğuna göre. yalnızca bu "faiz farkının" yıllık tutan 29.2 trilyon liradır. Bu para, tüm yükseköğretıme ayrılan bütçe ödeneğinin yak- laşık üçte biridir. Faiz, sermaye sahiplerine Hazine elıyle "kazanç aktarmanın aracı" dunjmuna gelmiş bulunmaktadır. • • • Sermaye gelirleri bu yöntemle artarken emek ge- lirlerınde durum nedir? Emeğiyle geçınenler kendi ücret ve maaşlarının "alım gücünü" hesap edebilir- ler. Yılın "ilk beş ayının" enflasyon oranı. tüketici fi- yatlarında yüzde 33.3, toptan eşya fıyatlarında da yüzde 39.9 olduğuna ve yılbaşından bu yana ücret ve maaşlarda bir parasal artış sağlanmadığına göre, emeğiyle geçınenler bu oranda yoksullaşmışlardır. Ücretli, 1996'nın ılk beş ayının sonunda, ekmeğinin yaklaşık beşte ikisıni yitirmıştır. Emekçınin yalnızca beş aylık gelir kaybı tek başına, bunahmdan da öte- de, ağır bir yıkımın göstergesi sayılmaltdır. Sermayenın fiyatı olan faiz yükselirken emeğin fi- yatı ücret sürekli düşmektedir. Emek-sermaye gelir dengesızliği korkunç boyutlara ulaşmakta ve etkıle- rini toplumsal yaşamın her hücresınde gostermekte- dir. Emekçı kesimin enflasyon yoluyla sömürülmesin- de, hükümet edenlerin bütçeyi faizci sermayeye ka- zanç aktarma aracı olarak kullanmaları ikı açıdan et- kili oluyor. Hükümet önce. özellikle "üretım dışı" ser- maye kazançlarından vergi almamakta direniyor; ekonomı vergi dışı bırakılan yüksek sermaye kazanç- larının körüklediği bir fıyat artışına sürüklenıyor. ikin- ci olarak da aynı süreç, sermayeyi üretimden uzak- laştırıyor, buradan mal ve hızmet sunumunu yetersız bırakarak enflasyonu körüklüyor. Kaldı ki üretimsiz- lik, emek kesimı ıçin yalnız enflasyon değil, daha da ürkütücü olan "/şs/zW<"demektır. Özetle, siyasetçi devleti kendi çıkarına yağmala- makla kalmıyor, emekçılerin zaranna ve faizcı çıkar- lara hizmet amacıyla kullanıyor. • • • Geçen hafta yayımlanan "Seçme" başlıklı yazımın son bölümü yayımlanmadı; aslında bu yazıya da uy- gun sayılabılecek bölüm şöyleydi: "Sonuçta 'bilgı çağında bilgisizliğin batağında bir- bırini boğazlayan' ekonomı, inanç, duygu vb. alan- larda 'sürekli sömürülen' bıreylerden oluşan bir top- lum yaratılmış bulunuyor. Çünkü gerçekte siyasal iktidarı ellerinde tutanlar, 'seçme' süreçlerinin 'üoğvu' işlemesiniistemiyor. Ve 'yanlışı seçme' sürüp gıdıyor." Brüt 16 milyon olması bekleniyor Asgari ücrette sona doğru A\KARA(A\KA)- Asgan ücretın belırlenebılmesı ıçin gerekli olan venlerin son yapılan toplantıda komısyona gelmeM ve bu verilerın ücret hesaplamalan ıçinde DİE uznıanlarına verilmesi. asgan ücretın 4 temmuzda yapılacak komısyon toplantısında kararlaştmlabıleceğı ızlenımını doğurdu. Ancak "yürürlük tarihi" konusunda yapılacak tartışmalann bu belırlemeyı gecıktıreceğı ıfade edıldı. Asgan l.creı Tespıt Komisyonu'nun geçen hafta sonu yapılan toplantısında ıstenen \enler Hazıne. Maliye ve DİE temsılcılerı tarafınddn komısyona sıınuldu. Hacettepe LnıversiteMiıden ıstenen beslenme kalıplannın da komısyona venldığı toplantıda. günlük hesaplamanın yapılabılmesı ıcın gelen bılgıler DlF. uzmanlarına teslım edıldı Komisvonun 4 temmuzda yapacağı toplantıya günlük hesaplamaların getırıleceği, yapılacak aylık hcsaplamalarla da asgarı ücrel rakamına ula^ılacağı ıfade edıîdı. Ancak asgurı ücretın belırlenme aşamasında "yürüıiök tarihi" tanişmalarının baslayacağı. bu tartı^ııalar nedeniyle en az brüt lh milyon lıra olması beklenen belırlemenın gecıkebıleceği kaydedıldı. l^vercn temsilcîlen. komisyona getırdıklerı bıronen ıle a^gan ücretın yapılan çalı^malaı sonucıında belırlenmesını. belırlenecek ücıet üzenne koıııılacak bir fark ıle de yumrluk tarıhının ocak avı olnuMnı îMedıler. Henüz bu önerıye reMiıı bır vanıt \ermeven ı^çı kesınıının ıse "Önceden yapılacak bir fark belirlemesinc karşı olduğu" ıfade edıldı l^v1 kcMmınin ocak ayında yenıden toplanılmasını sa\unduğu ve yürurluk tarihi ağustosa kalırsa 4 aylık. eylüle kalırsa da 3 ay lık entlasyonıın belırlenecek asgari ücrete ılavesı ıle yüriırlük tarıhının ocak ayına çekılmcMnı ıstedığı belııtıldı. I>^ı kesımınin. her zaman ısrarlı olduğu "ağuslos" ay ııulan ancak bu ısteklerının gerçeklcfiıie^ı halinde uızgeçebıieceğı ılade edıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle