Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 HAZİRAN 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMÎ 11
Döviz hesaplannın toplam tutan 35.7 milyar doları bulurken döviz kaynaklan 25.8 milyar dolarda kaldı
Rezervler mevduatı karşılaımBARIŞ KARC1OĞLU
Türkiye'nin dö\ iz rezervleri, döviz
mevduat hesaplanni bile
karşılayamıyor. Bankalarda açılan
dö\ ız mevduat hesaplannın toplam
tutan 35 milyar 760 mil>on dolan
bulurken Türkiye'nin dö\iz
kaynaklan 25 milyar 843 milyon
dolarla sınırlı kaldı. Uzmanlar
açığın ıhracatın ıthalatı karşılama
oranındaki düşüklükten
kaynaklandığını belırtirlerken
bankalarda toplanan dövız
hesaplannın tamamının bir anda
çekilmesı halinde yaklaşık 10 milyar
dolarlık bır açık söz konusu oluyor.
Ekonomıden sorumlu bakanların \e
bürokratlann her fırsatta övündüğü
yüksek dö\ ız rezen. len. halkın dö\ ız
mevduatlannın tamamını çekmeye
kalkması halinde yaklaşık 10 milyar
dolarlık açık verıyor.
Bu yılın ma>ıs ayı sonu itiban>le
mevcut dö\ız me\duat hesaplan 35
milyar 760 milyon dolar olurken
ülkenın dö\ ız kay naklan 25 milyar
843 milvon dolarda kaldı.
Açığın ihracatın ithalatı karşılama
oranındaki düşüklükten
kaynaklandığını belirten Istanbul
Ünıversitesi Iktisat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Esfender korkmaz. döviz
rezervlennin ithalatın 3 katı oranında
olması gerektığıni ifade etti. Söz
konusu orandan daha fazla olması
halinde döviz fiyatlan üzerinde
baskı oluştuğunu kaydeden
Korkmaz. "Türkiye'de de olan bu.
Türkiye'nin dö\ız rezervleri ithalat
hacminin çok üzerinde olduğunden
Merkez Bankası döviz kurlarını
rahathkla baskı altında njtabili>or"
dedı. Döviz stoklarının şışkın
olmasının nedeninın uygulanan para
polıtikalanyla dışandan giren sıcak
para olduğunu bclirten Korkmaz.
"Yoksa mevduatı karşılayamayan bu
rezerv miktan dahi istikrarlı ve
üretime dayanan bir rezerv değildir.
Geçici bir rezervdir. Döviz kuıiannın
gerçeği yansıtan rakamlara gelmesi
halinde sıcak para ülkesine hemen
geri dönecektir. Türkiye'ye her a> 15
milyar dolar sıcak para girip çıkiyor"
dıye konuştu. 14 milyar dolar dış
ticaret ve 2 milyar dolarlık cari
işlemler açığına rağmeıı dö\ iz
rezerv lerındeki şişkinlığın dıkkat
çekıcı olduğunu vurgulayan Prof.
Korkmaz, şöyle konuştu: "Merkez
Bankası'nın 15 mihar dolar döviz
rezen i \ar. Bankalardaki dö\iz ise 9
mihar dolar. Herkes parasını
çekmeye kalksa 9 mihar dolarlık
açık ortaya çıkacak. Bankacılık
sistemi vatandaşın 9 mihar dolannı
ödeyemeyecek." 24 Mayıs 1996
tarihinde 35 milyar 760 milyon dolar
olan dövız mevduat hesabının 11
milyar 249 mılyon doları kredı
mektuplu döv iz me\ dııat
hesaplarından gelıyor. üerıye kalan
mevduatın 21 mılyar 157 milyon
doları. yurtıçı döviz mevduat
hesabından oluşurken 3 milyar 354
milvon dolar ıse yurtdışı döviz
mevduat hesabından kavnaklanıyor.
25 mılyar 843 milyon dolarlık döviz
rezervinin ise 16 milyar 717 milyon
doları Merkez Bankasrndabulunan
döviz rezervleri. 9 milyar 126
milyon dolan da ticari bankalardaki
döviz rezervleri.
Açığın ihracatın
ithalatı karşılama
oranındaki
düşüklükten
kaynaklandığını
belirten Prof. Dr. Esfender
Korkmaz, "Döviz rezervleri
ithalatın 3 katı
olmalı. Bundan
daha fazla olması
halinde döviz
fiyatları
üzerinde baskı
oluşuyor.
Türkiye'nin döviz
rezerv leri ithalat
hacminin üzerinde
olduğundan Merkez
Bankası kurları
baskı altında
tutabiliyor" dedi.
SSK taslağı polis, zabıta, SSK memurlan ve katma bütçeli kurum müfettişlerine denetim zorunluluğu getiriyor
Kaçak işçi çahştırana polis denetimi
TAHSİN AKÇA
Sosyal Sıgortalar Kurumu ha-
zırladığı yasa taslağında sigor-
tasız işçi çalıştıran ışverlerinde
denetim yapacak kurum sayısı-
nı arttırdı.
506sayılı SSK Yasası'ndade-
ğişiklik yapan tai>lak kabul edi-
lirse polisler. zabıta memur-
^ ları. SSK'de çalışan di-
» ğer memurlar ve kat-
•* ma bütçeli kurumla-
' nn müfettişlerine kaçak
ışçı çalıştıran işyerle-
rinı denetleme zorunlu-
luğu getirilecek.
Buna göre SSK Ge-
nel Müdürü'nün
onayı ile görevlen-
dirılen kurum me-
murları.belırlisü-
reler içın sigor-
talılann ışlem-
lenıleılgiliolarak
ışyerlerinde tespıt
yapabılecekler.
Bakanlıklar.
Yargıtay. Danıştay.
Devlet Su Işlerı.
Karayollangıbıge-
nel ve katma bütçeli
kurumların müfettiş-
lerı ıle beledıye zabı-
taları ve polislerin
yaptıkları rutın de-
netimler sırasında dü-
zenledikleri tutanaklar
da SSK müfettişlerinınkivle av-
nı geçerlılığe sahip olacak.
Taslakta söz konusu kuruluş-
lann denetim elemanlarını teş-
vik etmek amacıyla ödüllendir-
me sıstemine geçileceğı de belır-
tiliyor.
Denetimcilerin düzenleyeeek-
leri tespıt tutanağına dayanarak
SSK tarafından işverenden tah-
sil edılecek idari para cezalannın
yüzde 10"u tespiti yapan görev-
lilere ödenecvk.
Emeklilik yaşı artıyor
Taslağa göre y ürıiı lük tarıhın-
den sonra ılk kez sıgortalı ola-
caklann emeklilik hakkı kazan-
maları ıçin kadınlarda 54. erkek-
lerde ıse 59 yaş şartı gelıyor. Sı-
gortalılık süresı ise kadınlarda
en az 20. erkeklerde ise en az 25
yıl olarak belırlendı.
Taslağınyasallaşmasi halinde.
ilk kez sıgortalı olanların erkek-
lerde 7 bin 200. kadınlarda ıse 6
bin 480 gün prim ödemeleri ge-
rekiyor.
Yasanın Resmı Gazete'de ya-
yımlandığı tarıhte emeklilik
hakkı kazanmış olanların ise
hakları saklı kalacak.
Taslakta. ayrıca ışvercne. bır
ay içerısinde 30 günden az çalış-
tırılan sıgortalılarla ılgıli bunu
kanıtlayan belgeleri, prım belge-
sineeklemesi şartı da getiriliyor.
Kanıt bclgesi vcrılmemesi y a da
kurumca geçerli sayılmamasi
durumunda ise bildirilmeyen sii-
relere ait primler SSK tarafından
tahakkuk ettirilerek tahsıl edile-
cek.
Taslagın 14. maddesınde de
prim karşılığı bulunmadığı hal-
de iş kazaları. meslek hastalıkla-
n, maiullük. yaşlılık veölüm sı-
gortalanndan gelir veaylık alan
ısçı emeklilerıne odenmekte
olan "sosyal yardım zammrnın
Hazınc tarafından karşılanması
ongorülüyor.
Böy lece dev letin sistemc doğ-
rudan katılımı amaçlanıyor. Ha-
len sosyal yardım zammımıkta-
ıı 4 miİyon 690 bin lıra
Emekli katsav ılannı
SSK önerecek
Taslakta yeralan önemli ycni-
lıklerden bıri de işçi emekİi ay-
lıklarına esas olan katsayı ve
gösterge rakamlarının SSK yö-
netim kurulunca belırlenmesine
olanak verilmesi.
Buna göre yönetım kurulu.
Çalışma ve Sosyal Giivenlık Ba-
kanlığı'na bu konuda öneride
Denetimde fikir aynlığı
Istifa kararnamesi
Cumhurbaşkanlığı
Köşkü'nde
bekleyen SSK
Genel Müdürü
Kemal
Kılıçdaroğlu.
işyennde te^pıt \e
denetim yetkısınin
anayasaya aykın
olması nedenıvle
sendikalannın
öruütlülüğü
yt'nişlediğinde
hiçbir işveren
sigortasız is^i
çalıştıramaz.
\vnca sendikalann
bi/e herhangi bir
işytrinde
sendikasız işçi
(,'alıştınldığına
,şt, Kemal Mrçdaroğlu ilişynuyanda
konfederasyonlarına bulunması durumunda da
gerekli işlemler yapılır" dedı.
Denetımin en sağlıklı yolunun
bu olduğunu belirten
Devrımcı Işçı
Sendıkaları Konfedera>yonu
Başkanı Rıdvan Budak. "F.gcr
anayasadeğişikliği
gerekiyorsa
vapılmalı" dedı.
verilemeyeceğını ıddıa ettı.
Anayasadakı kamu
hizmctlerını ancak kamu
görev lilerınin yerıne
getırebıleeeğıne ilı^kın hükum
nedeniyle. sendikalann
denetımcı tayın
edılemeyeceğinı belirten
Kılıçdaroğlu. "Zatenişçi
bulunabılecek.
Bakanlar Kurulu'nun bakanlı-
ğın götüreceği önerıden daha
yüksek rakamları uygun görnıe-
sı halinde ıse emekli aylıkların-
da meydena gelecek ek artışlar,
yine Hazıne tarafından karşıla-
nacak
Taslakta prıme esas kazancın
tavanının da asgari ücretın 3 ka-
tına çıkarılaeağı belırtiliyor.
Prım oranlannda ıse herhangi bir
değışiklığe gidilmeyeceği belir-
tılıvor.
DUNYA EKONOMISINE BAKI§ /ERGtN YILDIZOĞLULONDRA
Bakır Krizinin Perde Arkası!..
G
eçen hafta. hemen herkesin
dıkkatı Rusya seçimlerindey-
ken dünya metal piyasaları
bugune kadar görulmemiş
bir malı skandalla çalkalandı. 13 hazi-
randa Japonya'nın ve dünyanın en bu-
yük ticaret firmalarından bin Sumito-
mo, efsanevı bakır dealen Yasuo Ha-
manaka'yı ışten attı. Sumıtomo, geçen
on yıl boyunca Hamanaka'nın yaptığı
izinsız işlemlerden 1.8 milyar dolar za-
rarettiğinı açıkladı. Bakır fiyatları tepe-
taklak olurken hafta ortasında Sumito-
mo'nun gerçek zaranna ilişkin 2.6 mil-
yar dolar olarak yapılan tahmınlerı pi-
yasalar. hafta sonunda 4 milyar dolara
yüksettmiştı bıle (Financial Times
21/06/96). Şimdı herkes bu skandalın
deprem dalgalannın nereye kadar uza-
nacağını hesaplamaya çalışırken aynı
zamanda, "Nasıl oldu da Hamanaka,
1986'dan bu yana yılda ortalama 750
milyon dolarzarar edebıldi? Nıye kim-
se bugüne kadar farkına varamadı" so-
rusuna cevap anyor.
Bay yüzde 5
Otomotıve, elektnk, elektrikli aletler
', ve elektronik sektörlerinin ana girdisi-
; ni oluşturan bakır, dünyanın en strate-
; jik mallanndan bırini oluşturuyor. Ge-
; çen on yılda bu piyasanın yüzde beşı-
• ni kontrol ettiğine ınanıldığı içın "bay
', yüzde beş" lakabıyla. efsane adam ha-
line gelmıştı Hamanaka (Wall Street
Journal 17/06/96). Sumitomo'nun
elinden yılda 500 bin ton bakır geçi-
yordu ve Hamanaka, çeşitli mali
araçları kullanarak bunun 3-4 misli
iş yapabiliyordu. Bakır krizi patla-
yınca ortaya çıktı ki Hamanaka'nın
yaptığı işlemler sonunda, Sumito-
mo'nun elinde 2 milyon ton, yani Ba-
tı dünyasının kullandığı toplam ba-
: kırın yüzde 20'sine eşit büyüklükte
• bir stok vardı (FT 22/06/96).
Hamanaka. 1986'dan bu yana aktif
olmakla birlikte, etkınlığıni arttırdığı ve
. söz konusu zararın yaklaşık yüzde
30'unu gerçekleştirdiği 1990'larda dik-
katı çekmeye ve basına yansımaya
başladı. Hamanaka'nın, bakın hemen
her zaman yüksek fiyatlardan aldığı,
piyasada büyük hacımli bakır satanla-
v anıden cezalandırıcı işlemler yaptığı
biliniyordu. Hatta, gözlemcılere göre,
1993'te Şili bakır şirketı Codelco'nun
170 milyon dolar zarar etmesinden Ha-
manaka sorumluydu (International
Herald Trubine 15-16/06/96).
Hamanaka'nın etkınlığıni arttırdığı
1990'larda bakır fıyatlarında anormal
artışların olduğu, 1993te bakırın tonu-
nun fiyatının 1600 dolardan 1995'te
3000 doların üstüne çıktığı görulüyor.
Krizden sonra 1800 dolar duzeyıne dü-
şen fiyat, halen 1900-2000 dolar ara-
sında, ancak Sumitomo'nun zararları-
nı kapatmak için elindeki bakır stokla-
nnı çözmesi halinde, Dulin Metal's Yö-
netım Kurulu Başkanı Marc Dulin'ın
ıfadesıyle "Piyasanın taş gıbi düşme-
si" olasılığı var (IHT). Bu arada geçen
yıl bakır piyasasındakı anormallığı fark
ederek bakıra karşı spekülasyon yap-
maya başlayan, Quantum (Gorege
Soros),T7ger (Julian Roberts), Ame-
rican Iron and Metal >
(Hebich Blach) gıbı '
fonlann (Financial Ti-
mes 17/06/96) basın-
cı da fiyatları aşağ
doğru itiyor. Wall Stre-
et Journal ve Finan-
cial Times'a gore knz-
den olumsuz etkılenen
yatırım şırketleri ara
sında J. P. Morgan,
Mankers Trust gıbı
yatırım bankalan ve
metal şirketlennı ga-
ranti eden Lloyds,
Midland, Natvvest,
Royal Bank of Scot-
land. Standart &
Chartered gibı ban-
kalann adı geçıyor. Su-
mitomo'nun zararının
4 milyar dolara ulaşa-
cağı tahmin edilirken
daha şımdiden Sumi-
tomo ile iş yapan ban-
kaların zararı, 150 mil-
yon doları bulmuş du-
rumda. Aniden düşen
bakır fiyatlannın etkıle-
rinin gerçek boyutları
ise ancak gelecek ay-
larda belli olacak.
Suçlu kim?
Daha önce Barings
ve Daivva krizlerinde
oidugu gıbı, yıne bir
tek traderin etkinliği ile ortaya çıkmış
görünen bu kriz, gerçekte nasıl oluşa-
bildi? Nasıl oldu da tüm kontrol meka-
nizmalan, bu izinsiz işlemleri ve biriken
zaran tespit etmekte başarısız kaldı?
Dikkatler, hemen Hamanaka'nın üze-
rinde yoğunşlaştı ve kendı defterlennı
kendısinin tutuyor olması, Sumitomo
adına tek ımza ile hesap açmaya yet-
kisı. zaman ıçinde çok büyük bır oyun-
cu olduğu içın kımsenin kendısını sor-
gulamak istememesi gıbı nedenler ile-
rı sürüldü. Ilk bakışta, fiyatlan yüksel-
terek pıyasayı koşeye sıkıştırmayı
amaçlayan bır trader, zamanla koşeye
sıkışmış. zararlarını saklayamayacak
bir noktaya gelerek biriktirdiğı stokla-
rın altında kalmıştı.
Perde arkası
Ancak The Economist dergisinın
ıronik bır şekılde "Bu çapta zararede-
bilmek içın, ınanılmaz derecede yete-
neksız olmak gerekır" sozlerıyle
(22/06/96) dikkati çektığı gıbı, tüm fa-
turayı Hamanaka'ya çıkarmak doğru
mu? Nrtekım Londra Metal Borsası Yo-
netım Kurulu'ndan üç kişinin. Busi-
ness VVeek'e ayrı ayrı soylediğine gö-
re "Hamanaka 'nın yaptıklarının Sumi-
tomo 'nun bılgisi dışında olması müm-
kun değildir. Hamanaka 'nın yaptığı her
şey, Sumitomo'nun ust kademelenn-
dekı ınsanların bılgisi dahılındedır''
(1/07/96). Bu noktadan hareket ederek
haberlerın ve tartışmaların satır arala-
rına dıkkat edersek. ilk anda ilgisiz gi-
bi görünen tek tek parçalann bir araya
gelerek uluslararası rekabet ve hege-
monya mücadelesine daır başka bır
resım oluşturmaya başladığını fark
edeceğız.
Bugün. dünya bakır pıyasasının ış-
lemlerınin yüzde 88'inın yapıldığı Lond-
ra Metal Borsası'nın (LMB) ışlem hac-
mi geçen 8 yılda, yüzde 700 arttı. Pi-
yasalar ıse kontrollerin zayıflığından ve
borsanın ışlem hacmıni arttırmak içın
şıkâyetlere aldırmadığından yakınma-
ya başladılar. New York Metal Borsa-
sı (NYMB) ve bunun ba-
kır işlemleri yapan şırke-
ti Comex, senelerdir bu
piyasalarda etkınlıklerını
arttırmaya çalıştıkları içın
LMB en önemli rakıple-
riydi. LMB'nin, metal ve
özel olarak bakır pıyasa-
larında 1980'lerın orta-
sından berı, embnyonluk
konumundan çıkarak et-
kinlik kurmaya çalışan
bir diğer rakibi de, Tok-
yo Metal Borsası
(TMB). İşte krizın perde
arkasının oyuncuları
bunlar ve bunların ara-
sındaki kıyasıya rekabet.
LMB, 1994'te. müşte-
rılerine, stoklannı depo-
lamakta kolaylık olması
için, Long Beach Flori-
da'da bir depo açtı.
LMB'nin bu adımını,
NYMB'nin bakır işlemle-
rine karşı bır saldın ola-
rak gören Comex, depo-
ya girip çıkan stoklara ve
bunların sahiplerıne dik-
kat etmeye başladı. Bu
yıllarda, piyasalarda ba-
kır fiyatlannın hızlı ve su-
ni olarak yükseldiğı ka-
naati hâkimdir; Hamana-
ka artık önemli bir isim-
dır ve hatta Long Beach
stoklannı kontrol etmek-
te olduğu soylenmekte-
dır. Comex, LMB'den
Long Beach stoklan ve müştenleri hak-
kında bılgi ister, ama rekabetten hu-
zursuz olduğu, mızıkçılık ettığı duşü-
nüldüğü için başvurusu cevapsız kalır
(Wall Street Journal 17/06/96). Daha
sonra iş ışten geçtiğınde gorüldü kı,
Hamanaka. zaman içınde Long Beach
stoklarının yüzde 70'ınden daha fazla-
sını kontrol edecek bir düzeye ulaş-
mıştı. Anlaşılan, NYMB ıle LMB arasın-
dakı rekabet ve LMB'nin ne pahasına
olursa olsun pıyasa payını koruma ıs-
teği, kontrol mekanızmalarını kırmış ve
Hamanaka'ya uygun bir ortam sağla-
mıştı.
Diğer taraftan TMB, 1980'lerden bu
yana piyasada bir etkinlik kurmak için
çabalıyor. ancak başarılı olamıyordu.
10 sene once. yanı bır tesadüf eseri
Hamanaka, Sumitomo'nun bakır iş-
lemlerinın başına geldiğinde, uluslara-
rası Japon şırketlen ile işbirliği yapmak-
la, destek vermekle ve bunların etkıle-
rinı kullanmakla meşhur Japon Sana-
yi Bakanlığı, TMB'nın, LMB ile reka-
bet edecek bir duzeye gelmesi içın
planlar yapıyordu (Financial Ti-
mes19/06/96). Bu bağlamda, Sumito-
mo'nun büyük bakır stoklan oluştur-
ması, TMB'nin geliştinlmesi ıçin önem-
li bır araç olacaktı. Diğer taraftan, ha-
tırlarsınız 1993-95 yıllan, doların yen
karşısında hızla değer kaybettiği ve
uluslararası rezerv para olma özellıği-
nin sorgulanmaya başlandığı yıllardır.
Bır Japon şirketinın, stratejık bir metal
olan bakırın bu kadar büyuk bır stoku-
nu kontrol ediyor olması, buna bağlı
olarak TMB'nin palazlanmaya başla-
ması, yenin uluslararası gücünün art-
ması anlamına da gelecekti. Sumito-
mo'nun bu stratejık konumu ve belki
de mısyonu, büyük bır olasılıkla Ha-
manaka'nın piyasa fiyatlan üzerinden
mal alarak stok oluşturmasına göz
yummasına, belkı de onaylamasına
yol açtı.
Ve küreselleşme
Konu bu kadar yakından ilgili oldu-
ğu için, küreselleşme üzenne de bir not
düşmeden bıtirmek istemiyorum. Kü-
reselleşme, tanrısının mürrtlenne göre,
sermayenın serbest dolaşımının oluş-
turduğu küresel piyasalar. yeni tekno-
lojinın de yardımıyla küçük şirketlere
de, büyük şirketlerin sahip olduğu
avantajlan sağlayarak tekellerın gücü-
nü azalttı. Bu durum, uluslararası dü-
zeyde demokratik bir ortam yarattı...
Barings, Daivva ve şımdı de Sumito-
mo krızlerinin gösterdiği gıbi. gerçek
bambaşka. Küreselleşme sürecınde
kontrolden çıkan piyasalar, küreselle-
şirken demokratikleşmediler! Aksine,
küresel pıyasaların gizli eli, bir iki şırke-
tin, hatta bazen bır tradenn kaprisleri-
nı, milyonca uretıci ve tüketici şırketi ve
bu şirketlerin kâğıtlarını elinde tutan
emeklilik fonlan aracılığı ile emeklilerin
yaşam düzeyi, fiyatlan etkileyerek he-
pımızın refahı, şırketler batıp çıkarken
ışçılerın ve aılelerın gelecegı üzerinde
söz sahibi olacak bir konuma yükselt-
ti.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
"Hazinei Hassa"
Hazine-i hassa "padişahın özel hazinesi" anlamı-
na gelir.
Sanırsınız ki bu kavram Osmanlı dönemine ilişkin-
dir ve yalnızca tarihçileri ilgilendirir; hıç de öyle değil.
Günümüzün siyasetçileri, özellikle de hükümet eden-
ler devlet Hazinesi'ni kendi özel malvarlığı olarak kul-
lanıyor.
Siyaset, Hazine'yi yağmalama bataklığına dönüş-
müş bulunuyor.
Yağma bununla kalmıyor, genel olarak siyasetçiler,
özellikle de hükümet edenler, Hazine'yi kendi çıkar-
larına kullanmakla yetinmiyor. Hazıne. "devlete borç
verebilenlerin", yanı birtoplumsal sınıfınçıkarına kul-
lanılıyor. Devletı yağmalamak amacıyla her türtü de-
ğer ölçüsünü yitiren siyaset, faizcı sermayeye "hiz-
meti" de en ılerı düzeye taşıyor; öbür toplum kesim-
lerini yoksullaştırıyor, aç ve ışsiz kalmalarına ve bu-
radan her türlü çılgınhğı yapabilir duruma gelmeleri-
ne neden oluyor. Sonuçta "emeği" ile geçinenlerin
zaranna işleyen bir devlet çarkı egemen oluyor.
Bu sömürü sürecı geçen bir ay ıçinde çok somut
olarak bir kez daha yaşandı. Neler mi oldu?
Devletın iç borçlanma kâğıtlarının faiz oranı, bono
faızlerı, son bır ayda, yanı mayıs 14-hazıran 18 ara-
sında bileşık faiz olarak yıllık yüzde 106'dan yüzde
127.5'e yükseldı. Yanı devlet, mayıs ortaiarında yüz-
de 106 faiz ile "borçlanabilırken" yaklaşık bir ay son-
ra yüzde 127.5 ile borç bulabilir bir duruma geldi; fa-
ızleri yirmi bir puan yükseltti. Bunun anlamı, hüküme-
tın borç aldığı her "yüz bin" lira ıçin her ay 8.8 bin li-
ra yerine 10.6 bin lira ödeyecek olmasıdır. Örneğin
bır milyar lıralık borç senedi alabilen bir sermaye sa-
hibı, mayıs ortalarında bunun karşılığı olarak ayda
88.3 milyon lira aylık kazanç sağlayacaktı; faiz yük-
selmesı nedeniyle bir milyar liranın aylık getirisi 106.3
milyon liraya çıkıyor. Aradaki fark yaklaşık 16 milyon
lıradır ve brüt" asgari ücretın yaklaşık "ıkı katıdır".
Hükümet edenler, aylık "brüt" 8.46 milyon lira olan
asgan ücreti yaklaşık yüzde 25 oranında vergilendı-
riyor ve bır milyarlık bono faizinin değil bu "faiz artı-
şı" farkından doğan aylık 16 milyon liralık "ek getiri-
sinden", bunun toplamı olan aylık 106.3 milyon lıra-
dan da hıç vergi almıyor. isterseniz "toplamlara" da
bakalım, 18 haziranda bu yüksek faizle alınan borç
toplamı 135.6 trilyon TL olduğuna göre. yalnızca bu
"faiz farkının" yıllık tutan 29.2 trilyon liradır. Bu para,
tüm yükseköğretıme ayrılan bütçe ödeneğinin yak-
laşık üçte biridir.
Faiz, sermaye sahiplerine Hazine elıyle "kazanç
aktarmanın aracı" dunjmuna gelmiş bulunmaktadır.
• • •
Sermaye gelirleri bu yöntemle artarken emek ge-
lirlerınde durum nedir? Emeğiyle geçınenler kendi
ücret ve maaşlarının "alım gücünü" hesap edebilir-
ler. Yılın "ilk beş ayının" enflasyon oranı. tüketici fi-
yatlarında yüzde 33.3, toptan eşya fıyatlarında da
yüzde 39.9 olduğuna ve yılbaşından bu yana ücret
ve maaşlarda bir parasal artış sağlanmadığına göre,
emeğiyle geçınenler bu oranda yoksullaşmışlardır.
Ücretli, 1996'nın ılk beş ayının sonunda, ekmeğinin
yaklaşık beşte ikisıni yitirmıştır. Emekçınin yalnızca
beş aylık gelir kaybı tek başına, bunahmdan da öte-
de, ağır bir yıkımın göstergesi sayılmaltdır.
Sermayenın fiyatı olan faiz yükselirken emeğin fi-
yatı ücret sürekli düşmektedir. Emek-sermaye gelir
dengesızliği korkunç boyutlara ulaşmakta ve etkıle-
rini toplumsal yaşamın her hücresınde gostermekte-
dir.
Emekçı kesimin enflasyon yoluyla sömürülmesin-
de, hükümet edenlerin bütçeyi faizci sermayeye ka-
zanç aktarma aracı olarak kullanmaları ikı açıdan et-
kili oluyor. Hükümet önce. özellikle "üretım dışı" ser-
maye kazançlarından vergi almamakta direniyor;
ekonomı vergi dışı bırakılan yüksek sermaye kazanç-
larının körüklediği bir fıyat artışına sürüklenıyor. ikin-
ci olarak da aynı süreç, sermayeyi üretimden uzak-
laştırıyor, buradan mal ve hızmet sunumunu yetersız
bırakarak enflasyonu körüklüyor. Kaldı ki üretimsiz-
lik, emek kesimı ıçin yalnız enflasyon değil, daha da
ürkütücü olan "/şs/zW<"demektır.
Özetle, siyasetçi devleti kendi çıkarına yağmala-
makla kalmıyor, emekçılerin zaranna ve faizcı çıkar-
lara hizmet amacıyla kullanıyor.
• • •
Geçen hafta yayımlanan "Seçme" başlıklı yazımın
son bölümü yayımlanmadı; aslında bu yazıya da uy-
gun sayılabılecek bölüm şöyleydi:
"Sonuçta 'bilgı çağında bilgisizliğin batağında bir-
bırini boğazlayan' ekonomı, inanç, duygu vb. alan-
larda 'sürekli sömürülen' bıreylerden oluşan bir top-
lum yaratılmış bulunuyor.
Çünkü gerçekte siyasal iktidarı ellerinde tutanlar,
'seçme' süreçlerinin 'üoğvu' işlemesiniistemiyor. Ve
'yanlışı seçme' sürüp gıdıyor."
Brüt 16 milyon olması bekleniyor
Asgari ücrette
sona doğru
A\KARA(A\KA)- Asgan
ücretın belırlenebılmesı ıçin
gerekli olan venlerin son
yapılan toplantıda
komısyona gelmeM ve bu
verilerın ücret hesaplamalan
ıçinde DİE uznıanlarına
verilmesi. asgan ücretın 4
temmuzda yapılacak
komısyon toplantısında
kararlaştmlabıleceğı
ızlenımını doğurdu. Ancak
"yürürlük tarihi" konusunda
yapılacak tartışmalann bu
belırlemeyı gecıktıreceğı
ıfade edıldı. Asgan l.creı
Tespıt Komisyonu'nun geçen
hafta sonu yapılan
toplantısında ıstenen \enler
Hazıne. Maliye ve DİE
temsılcılerı tarafınddn
komısyona sıınuldu.
Hacettepe LnıversiteMiıden
ıstenen beslenme kalıplannın
da komısyona venldığı
toplantıda. günlük
hesaplamanın yapılabılmesı
ıcın gelen bılgıler DlF.
uzmanlarına teslım edıldı
Komisvonun 4 temmuzda
yapacağı toplantıya günlük
hesaplamaların getırıleceği,
yapılacak aylık
hcsaplamalarla da asgarı
ücrel rakamına ula^ılacağı
ıfade edıîdı. Ancak asgurı
ücretın belırlenme
aşamasında "yürüıiök
tarihi" tanişmalarının
baslayacağı. bu tartı^ııalar
nedeniyle en az brüt lh
milyon lıra olması beklenen
belırlemenın gecıkebıleceği
kaydedıldı. l^vercn
temsilcîlen. komisyona
getırdıklerı bıronen ıle
a^gan ücretın yapılan
çalı^malaı sonucıında
belırlenmesını. belırlenecek
ücıet üzenne koıııılacak bir
fark ıle de yumrluk tarıhının
ocak avı olnuMnı îMedıler.
Henüz bu önerıye reMiıı bır
vanıt \ermeven ı^çı
kesınıının ıse "Önceden
yapılacak bir fark
belirlemesinc karşı olduğu"
ıfade edıldı l^v1
kcMmınin
ocak ayında yenıden
toplanılmasını sa\unduğu ve
yürurluk tarihi ağustosa
kalırsa 4 aylık. eylüle kalırsa
da 3 ay lık entlasyonıın
belırlenecek asgari ücrete
ılavesı ıle yüriırlük tarıhının
ocak ayına çekılmcMnı
ıstedığı belııtıldı. I>^ı
kesımınin. her zaman ısrarlı
olduğu "ağuslos" ay ııulan
ancak bu ısteklerının
gerçeklcfiıie^ı halinde
uızgeçebıieceğı ılade edıldı.