07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ EKONOMI/PARA RAPORU Bir talanın anatomisî ÇETİN YİĞENOĞLU U zanlar yönetımı ele ge- çirir geçırmez önce yaklaşık otuz bin or- taklı halka açık bir şir- ket olan ÇEAŞ'mkapı- lannı dış dünyaya kapattıJar. Bunun için ana sözleşme değişikliği yaparak şir- ketin yönetim ve genel kurullannı Adana dışında, örneğin Istanbul'da Holiday Inn ya da Çınarotellerinde top- iamaya başladılar. Bu, küçük ortakla- nn tasfıyesi anlamına da geliyordu. Çünkü çağdaş yatınm sistemlerini, borsa cıngözlüklerini bılmeyen halk ÇEAŞ pay senetlerini eskiden olduğu gibı altın saklarcasına yastık altında ko- ruyordu. Dolayısıyla örgütlenip ilan- lan izleyerek genel kurullarda hakkı- nı arama, koruma bilincinden de yok- sun kalıyordu. Genel kurullara katıl- mayarak senetlerini ^ ^ ^ ^ ^ Takasbank'ta ya da yetkili bankalarda ko- rumava alıp bir mak- buz edinmeyi bilme- diklen için de Uzan- lar'ın başka iştirakle- rine aktardıklan kay- naklar üzerinde hiçbir zaman hak sahibi ol- duklannı kanıtlayama- yacak duruma düş- müşlerdı. Çünkü, kav- ga su yüzüne çıktığın- da Uzanlarçeşitli ma- nipülasyonlarla ÇE- AŞ'taki paylannı yüz- de yetmişe çıkarmıştı. Senetlerini elden çı- karmak zorunda ka- lan zavallı küçük ya- tınmcı ıse genye dö- nük haklannı koru- maktan aciz duruma düşmüştü. Bunu çok ıyi bilen Uzanlar yönetime yüzde otuz- dört payla geldikleri halde şirketin kü- çük ortaklanna ait yüzde altmışlık pay üzerinde de hak sahibiymişçesıne dav- randılar. Uzanlar'ın I993'te ÇEAŞ'ın başı- na geçmelerinden yaklaşık biryıl son- ra "sivil darbe" olarak degerlendiril- mesi gereken 5 Nisan kararlanyla anı- lacak 1994 ekonomik bunalımı başgös- tcrmişti. Ülkeyi sarsan bu bunalım- dan Uzanlar'ın da etkilenmemesi dü- şünülemezdı. Çünkü özelleştirmenin en büyük müteahhitlerindendıler. Bir yandan Özelleştirme Idaresı'ne tak- sitleri, yabancı finans kuruluşlanna borçlan, bir yandan da sahibi olduk- lan Adabank'la Imar Bankasrnın kay- nak gereksinmesi Uzanlar'a ait holdıng- lerde sıkıntıya yolaçıyordu. ÇEAŞ gibi bir şirket varken sıkın- tının sözü mü olurdu? Bır kez, kediye ciğer teslim edilmiştı. bu yazının ka- leme alındıgı sırada ayda üç trilyon- luk gelir getiren ÇEAŞ'ın mevduatla- n zaten ilk iş olarak Adabank'la Imar Bankası'na faizsiz ya da düşük faizle yatınlmıştı. Özelleştirme taksitleri bu bankalardaki ÇEAŞ mevduatlanyla Uzanlar '94'te şeytana uychı• Sıkıntıya düştüklerinde şöyle bir genel durum değerlendirmesi yaptılar ve baktılar ki ÇEAŞ'tan çektikleri para 7.6 trilyona, devlete olan borçlan da 3.8 trilyona dayanmıştı. Bu parayı geri ÇEAŞ'a döndürmek hiç de akıllıca değildi. rahathkla karşılanıyordu. Bu Uzanlar için bir cepten öbür ce- be aktarmak gıbı bır şeydı. Çünkü. yaptıklan ilk işlerden biri de ÇEAŞ pay- lannı kendilerine ait ya da denetimle- rindeki şirketlere aktarmak olmuştu. Süreç içinde yüzde kırka ulaşan ÇE- AŞ'taki paylan Ladik, Gaziantep. Trab- zon. Şanlıurfa. Bartın, Rumeli Çimen- to ile Kepez, Yapı Tıcaret, Rumeli Hol- dıng, Tel?im ve Standart inşaat adlı şir- ketlere aktanlmıştı. ÇEAŞ'ın yüzde kırk payı Uzanlar adına bu şirketlere devredılmıştı. I994bunalımınındoruk- larında ıse Kepez dışında hiçbirı İMKB'ye kayıtlı olmayan bu şirketle- nn yüzde yirmı ıle yüzde kırka beş oranındaki payı satın aldınlarak bu kez ÇEAŞ sözkonusu şirketlere ortak edilmişti. Yani ÇEAŞ'lakarşılıklıola- ^^^^m rak birbıriennın orta- gı olmuştu bu şirket- ler... Işte işin püf nok- tası burada. Çünkü iş- lemlerlMKBaracılı- ğıylayapılmadıgı için bır lıralık senetler ÇE- AŞ'ayüz liradan sa- tılmış olabilirdi. Uzanlar bunu bu küçük çıkarları için mı. ya da durup du- rurken mı yapmışiar- dı? Hayır... Büyük olasılıklal 994 buna- lımı yüzünden "şey- tana uvmuşlardı." Sıkıntıya düştüklenn- de şöyle bır genel du- rum değerlendirme- si yaptılar ve baktılar kı ÇEAŞ'tan çektik- leri para 7.6 tnlyona, devlete olan borçlan da 3.8 tnlyona dayanmıştı. Bu parayı geri ÇEAŞ'a döndürmek hiç de akıl- lıca değildi. Dahası, kendilerinin yok olmalan demekti. Zaten buparalarol- masayokolupgıtmişlerdibıle... 1994 ekonomik bunalımına dayanamayan üç özel banka Impeks. Marmara ve TYT Bank batmışlardı. Batan bu üç banka- dan o dönemde daha zayıf oldukfen savlanan Adabankla Imar Bankası'nı kurtaran sihirli güç ÇEAŞ'ın k3ynak- larıydı. Evet, Uzanlar açısmdan bu kaynağı tekrar ÇEAŞ'a döndürüp de ne olacaktı ki... 7.6 trilyonun yansı devlete vergi verılecek, öbür yansı- nın büyük bölümü de küçük yatınm- cıya kâr payı olarak dağıtılacaktı. Devlete ve millete zarar Bu rakamı da artık 7.6 trilyon ola- rak "'tclafTuz etmemek" gerekıyor. Çünkü geçen 24 Ocak 'ta geçıcı olarak yönetime geldiklennde l .3 tnlyon da- ha götürmüşlerdi. Şubat ayı içinde tah- sil edilen enerjı bedellerinden ne ka- dannı götürdüklen ıse henüz belli de- gıl. Ancak bunun dışında ÇEAŞ ve Kepez senetlenyle manıplasyon ya- parak 228 milyar ve şirket mevduatı- nı faizsiz ya da düşük faizle kendi ban- kalannda kullanarak beşyüz milyar li- ralık zarar eklendiğinde küçük ortak- lar zaranna gelişen rakamı on trilyon olarak görmek gerekiyor. Buna Ber- ke inşaatına kalitesiz ve fazla satılan çimento nedeniyle elde edilen haksız kazanç eklendiğinde ise ortaya onbir tnlyon rakamı çıkıyor. Devleıin zarannda ıse gerek kaçm- lan ergıler, Berke inşaatının gecikme- si nedeniyle üretilmeyen enerji kaybıy- la birlıkte hesap edilmesı durumunda yaklaşık (1996 rakamlanyla) onbeş trilyondan söz etmek gerekiyor Yukar- da sözü edilen onbirtnlyon 1994-1995 rakamlandır. I996verileriyleparanın zaman maliyeti gözönüne alındığında küçük yatınmcıların ve devletin top- lam kaybının kırk-elli trilyonla konu- Bu transferin önemli yanlanndan bi- n uluslararası finans çevreleriyle iliş- kiler ise öbürü Türkiye Cumhuriyeti hazinesinın denetiminden kaçmaktı. Nitekim 24 Ocak'ta işbaşına gelir gel- mezgötürdüklen 1.3 trilyonun Kıbns'a kaydınlmasının nedeni de buydu sa- nınm. Uzanlar hep zarar veriyor Berke olayı ıse bu ülkeye yapılan en büyük kötülüklerden bın olarak anı- lacaktır. Çünkü Berke hidroelektrik santralı (HES) 1996 başında üretime başlayarak ÇEAŞ'ın toplam üretımi ka- darenerji üreterek ülke kalkınmasına katkıdabulunacaktı. Uzmanlar Berke HES'in ömrünü onsesiz yıl olarak ön- görmüşlerdi. Berke HES'ten bekle- nen günlük gelir ise 270 bin ABD Do- Uzanlar'ın ÇEAŞ'ta yaptıklan ka- ba çizgileriyle böyle. Aynntılan dos- yalanmaya kalkılsa şimdiden insan boyunu aşar. Gerek küçük yatınmcı- Iann, gerek ülke ekonomisinin gerçek kaybı. kuruş kuruş hesabı, aralannda hukuk, maliye, ekonomi, banka, inşa- at ve elektrik mühendisliği konulann- da uzmanlann da bulunacağı otuz-kırk kişilik uzmanlar grubunca aylar sü- ren araştırmadan sonra ortaya çıkabi- lir. Köpeksiz köyde... Olayın en önemli boyutu kamuoyu- nun da ÇEAŞ gerçeğinin bır yanını öğrenmeye başladığı 3 Kasım 1995 'ten sonraki gelişmelerdi. Gelışmeler kamuoyunun yakından izlediğı gibi Mike Hammer romanı • 1994 ekonomik bunalımına dayanamavan üç özel banka İmpeks, Marmara ve TYT Bank batmışiardı. Batan bu üc bankadan o dönemde daha zayıf olduklan savlanan Adabank'la İmar Bankası 'nı kurtaran sihirli güç ÇEAŞ'ın kaynaklanydı. Kalitesiz çimento nedeniyle bitirilemeyen Berke Barajı'nın vergiierie biriikte zaran 96 rakamlarryJaonbeş trilyon. şulması hiç de yanlış olmayacaktır. ÇEAŞ talanında başka ıştiraklere kaynak aktanmı, mevduatın Ada- bank'la Imar Bankası'nda tutulması- nın yanısıra bır başka örtülü kazanç sa- vı döviz hesabıyla ilgiliydı. ÇEAŞ dö- vizleri bilındigi gibi Uzanlar'ın Kıb- ns'takı kıyı bankalan Imar ve Ada Off Shore'de mark yüzde 4.5, dolar yüz- de 2.5 faizle tutuluyordu. Türkiye'de yüzde on ikı gibi dövize en yüksek fa- izi vermekle övünürlerken ÇEAŞ'ın dövizini sudan ucuza kullanarak ayn- ca örtülü kazanç saglamışlardı. Söz- konusu örtülü kazançtan vergi öde- medıkleri için aynca on beş milyar li- ra ceza ödemek zorunda kalmalan gi- den kaynağın yanında devcde kulak ka- hrdı Ancak, bu dövız işinin en önemli bo- vufu içinde önemli miktarda dövizin de bulunduğu ÇEAŞ kaynağının Kıb- ns'taki bankalan aracılıgıyla Lıechtens- tein'in Başkenti Vaduz'da bulunan Pakrak Finance and Credıt Corpora- tion adlı bankalanna kaydınlmasıydı. • Devletin zarannda ise gerek kaçınlan vergiler, Berke inşaatının gecikmesi nedeniyle üretilmeyen enerji kaybıyla birlıkte hesap edilmesi durumunda yaklaşık (l 996 rakamlanyla) onbeş trilyondan söz etmek gerekiyor. lan'ydı. Bu, ayda beş yüz milyar ge- lir demekti. Uzanlar'ın sayesinde da- ha şimdiden bır buçuk ay zaman, iki milyara yakın da ulusal gelir yitirilmiş demekti. Yitıren yalnız devlet ve kü- çük yatınmcı değildi. Yitirenler ara- sında ışçilerde vardı. Işçilerin üçte bi- ri (528 işçi) işini yıtirmışti. kıvamında. westcrn filmi hızında so- luk soluğa gelişmişti. Oiayı ana başlıklanyla anımsama- ya çalışırsak gelışmeler 3 Kasım 1995'te Enerjı ve Tabii KaynaklarBa- kanlığı'nın ışletmelere. SPK'nin de yönetime elkoymasıylabaşlamıştı. Bu arada Uzanlar şirketi terkederken ka- salan boşalttıklan yetmıyormuş gibi bilgisayar kayıtlannı da sılmişlerdi. Senetlerin ederi 19 bin liradayken İMKB'de ÇEAŞ tahtası kapatılmış, 28 bin liradan el altından satılırken yeniden açılmış 52 bin liraya dek çık- mıştı. Ve birileri bu manipülasyondan trilyonlarca lira kazanmıştı. Bu arada daha önce Uzanlar'ı hırsızlıkla suçla- yan şirketin ABD'lı ortagı Temple- ton'ın sahibi Mark Mobıus yüzde on- dörtlük payını satmış, bunu da Uzan- lar'ın adamı olduğu savlanan iki kişı üç trilyon ödeyerek satın almıştı. Nı- tekim bu senetler 24 Ocak'taki genel kurulda Uzanlar lehine kullanılmıştı. 24 Ocak'tan önce Aralık ayında SPK genel kurul çağnsı yaparak senetlenn Takasbank'adevrinı istemişti. Aynca Uzanlar'ın yenisiyle değiştirilmek üze- re bastırdığı senetler de geçersiz ilan edilmışti. Ancak. Uzanlar Takasbank'a gelmediler Bunun üzerine SPK de Uzanlar'a giriş kartı vermedi. Daha sonra mahkeme karan almalanna kar- şın genel kurula katılmadılar. Genel ku- rul yüzde onikiyle açıldığı için topla- namadı. Çünkü anasözleşme değişik- liği için üçte ikı çoğunluk gerekiyor- du. Bu başanlamadı. Belki de SPK'nin ÇEAŞ konusunda yaptığı en önemli ha- ta buydu. Bu arada 30 eylül itıbanyla ÇE- AŞ'ın Adabank'la Imar Bankası'nda 2.5 trilyon mevduatı belirlenmesine ve birçok kez istenmesine karşın sa- dece 3.5 milyar ödenmişti. Ancak bir sihirli el devreye girip de Enerjı ve Sanayi ba- kanlıklannın tutum değiştirmesi üzerine olaylann ivmesi art- tı. Uzanlar bankala- nnda tuttukları 2.5 trilyondan iki yıldır ödemedıkleri enerjı ve fon bedellerine ait haczi kesinleşen 1 6 trilyonu Enerji Ba- kanlıgı'na ödedıler. Bunun üzerine daha önce "küçük ortak- ların payını da tas- fiye et" dıyen Ener- jı Bakanlığı birden tutum değıştırdi. CHP'lı Sanayi Ba- kanlığı da CHP'nin başını çok agntacak bir kararla hususi murakıp (özel denet- çi) atadı. Aynı dö- MB^HB nemde CHP lideri Deniz Baykal'ın da SPK yetkı yasa tasansını siyası çı- karamacıylaflnterstar'dakjrmıa kol- tuğa oturma karşılığında ödün) tuttu- ğu savı ortaya atılmıştı. Bu nedenler- le çıkar ve rüşvet söylentilen "ayyu- kaçıkrı". Enerji Bakanlığı'nın tutum değişikliği de DYP'yi karıştırmıştı. Rüşvet söylentılennden bazı yerel yar- gıçlar da payını almıştı. Olay hukuk savaşı görüntüsünde tam bır "zenci saçı"na dönmüştü. CHP ve DYP'li bakanların kararını yargı bozmuştu. Ankara 10. Idare ve Bölge Mahkemeleri ile Adana Asliye Ticaret Mahkemeleri SPK lehınde ka- rar verince sular durulacak gibi gö- rünmüştü. Ancak ÇEAŞ'ın önü hâlâ görünmüyordu. Uzanlar paraya o ka- dar sıkışmış olacaklar kı 24 (3cak ge- nel kuruluyla göreve gelir gelmez ay sonunda raporun çözülmesini bekle- meden, dört gün önce, yani 26 Ocak'ta elli milyar repo faızınden vazgeçerek 1.3 trilyonu bankalan aracılıgıyla Kıb- ns'a aktanvermişlerdi. On iki günlük bu dönemde bakanlığa ödemeleri ge- reken enerji bedellerini de ödemeye- rek "zimmetlerine" geçirdiklen pa- ra miktan 2.2 tnlyona ulaşmıştı. Uzanlar paraya o kadar sıkışmış olacaklar ki 24 Ocak genel kuruluyla göreve gelir gelmez ay sonunda raporun çözülmesini beklemeden, dört gün önce, yani 26 Ocak'ta elli milyar repo faizinden vazgeçerek 1.3 trilyonu bankalan aracılıgıyla Kıbns'a aktanvermişlerdi. Ellennde mahkeme karan olması- na karşın SPK'nin atadığı yönetim ku- rulu ıse beceriksizlikten mi, bilerek mi bir türlü işin başına gecemiyordu. Dahası polis tarafından şirketten atı- lıyordu. Ve 16 Ocak cumagünü... Ya- ni dokuz günlük uzun ramazan bayra- mı tatili öncesinde çalışma saatinin bitimine bır ık; saat kala SPK'nin ata- dığı Hüseyin Özbek başkanlığmdaki ÇEAŞ yönetim kurulu "güvenli ortam bulamadıkları. sabote edildikleri, Uzanlar'ın televizyonlan aracılıgıy- la onurlarıyla ovnandığı, devletin bazi organiannın da kendilerini yal- nız bıraktığı gibi gerekçelerle istifa ettiğini" açıklıyordu. Bu açıklamanın üzennden bir saat geçmeden SPK tarafından yapılan açıkJamada 558 sayılı KHK'ye göre ye- nı bir yönetim ataya- mayacakları, dolayı- sıyla şirketi fesh etmek ya da kayyum atamak üzere sorumluluğun Sanayi ve Ticaret Ba- kanlığı'nda olduğu bil- diriliyordu. Bu haberi duyan Uzanlar ise iş gününün bitimine bir saat kala yeni toplanan enerji bedeli birtnlyo- nu bankalanna trans- fer etmek için Halk Bankası yetkilileriyle hemen temasagecmış- ler. ama sonuç alama- mışlardı. Bu durumda ÇEAŞ uzun süre yö- netimsız kalacak de- mekti. Dokuz günlük uzun tatil nedeniyle ne en büyük ortak Uzan- lar, ne de Sanayi ve Ti- caret Bakanlığı kayyum atanması ko- nusunda gınşımde bulunabılecekler- dı. Bakanlığın fesih yoluna gıtmesi ise siyası bır karardı. Bu da yeni ata- nacak kabmenın tutumuna bağlıydı. ANAREFAH iktidanndaUzanlaraley- hıne bir uygulamanın çıkması zorgö- rünüvordu. Çünkü ÇEAŞ yangını sü- rerken Uzanlar Interstar'dan erken ge- nel seçımlen kastederek "25 Aralık gelecek-yanı ANAP ıktıdar olacak- Çiller gidecek" sloganını haykınyor- lardı. ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın bir iftar yemeğınde Cem Uzan'ı sağ ya- nına oturtması ANAP'ın Uzanlar'ı ko- ruyacağını doğrularnitelikteydi. işte, SPK'nin böyle bırortamda tam da hü- kümet bunalımının çözülmek duru- munda olduğu sırada ÇEAŞ yönetimin- den ayrılması "havlu atma" diye de yorumlanıyordu. Çünkü ANARE- FAH'tan Uzanlar aleyhine bırsıyasi ka- rann çıkması güç görünüyordu. Dola- yısıyla ÇEAŞ'ta bır biçimde ortaya çıkacak çözüm de marta,yani bahara kalmış görünüyordu. Sözün kısası bu "ÇEAŞ bulgunı" daha çok su götüreceğe benzıyordu. SÜRECEK fiS^indekrnlanrna nLıi Sosyal güvenlik anlayışmın yeni bir tanımlama ve yapılanmaya gereksinimi var aşılır? Prim oranlannın arttınlması çözüm olabilir mi? Sizce uygulanabilecek diğer çözüm önerileri nelerdir? Sistem yerıîden ele ahnmah ZEKERİYA TEMİZEL: Politık demagojik vaatler yanşından önem- li bir pay alan sosyal güvenlik siste- mi, aktüerya hesaplanyla ilgilendi- rilmeksizin gerçekleştirilen erken emekliler, fon yaratılmadan bağlanan sefalet düzeyli emekli ödemeleri ile çalışamaz duruma getirilmişrir. Sosyal güvenlik kurumlan, 1990 yı- lında Gayri Safı Mil- liHasıla'nın(GSMH) yüzde 04 'ü oranında. 1 trilyon lira dolayın- da fazla verirken 1994 yılında yüzde 09'uorarunda, 35 tril- yon lira açık vermiş- tir. Sosyal güvenlik kurumlan açıklannın 1995 yıhnda 79 tril- yon lira olarak ger- çekleşeceği tahmin edilmektedir. 1994ve 1995'te sosyal güven- lik kurumlannın acık- lan, genel bütçe açı- ğının yüzde 40 kada- nnı oluşturmuştur. Bu büyüklüklere karşın ülkemizde ha- len 20 milyon dola- yında insan, sosyal güvenlik şemsıyesin- den yoksundur. Bu- na karşılık isteğe bağ- lı erken emeklilik uy- gulamalan ile ülke, genç emeklilerle dol- durulmuştur. Bu uy- gulamalar ile sadece Emekli Sandığı kap- samındaki 2 milyona yakın iştirakçinin 500 bini önümüzdeki yıl- larda emekli oiabile- cektir. Bu durum 1.8 olan iştirakçi emek- li oranını daha da bozacaktır. Bağım- lılar dıkkate alındığında bu oran da- ha da bozulmakta ve bağımlılık ora- nı 4.6'ya çıkmaktadır. Yani bir çalı- şanın prim ödemesine karşılık Emek- li Sandığı yaklaşık 5 kışıye hızmet götürmektedir. Bu oran SSK ve Bağ- Kur'da 4'tür. • TEMİZEL Türkiye'de toplam sosyal harcamalar, GSMH'nin yüzde 10'undanazdırve uluslararası standartlardan da düşüktür. GSMH'nin yüzde 1 'inden bile daha az bir kısmı yaşlı, sakat, yoksul ve işsizleri desteklemek için kullanılmaktadır. Sosyal güveniik kapsamındaki in- sanlara sağlanan haklar ıle yüklenen yükümlülükler arasında da büyük farklılıklar bulunmaktadır. Emekli Sandığı en az 5.025.000 lira emekli maaşı öderken Bağ-Kur'da bu maaş 1.177.300 lira olarak ödenmektedir. Bağ-Kur'dan yaşlılık aylığı alanlann yüzde 84'ünün geli- ri, asgari ücretin al- tındadır. Sosyal gü- venlik kurumlan ara- sında norm ve stan- dart birliği sağlana- mamıştır. Özellikle SSK ve Bağ-Kur tarafından sağlanan sağlık hiz- metlen, sigortalılan sağlığına kavuşturan değil, sağlıklannı bo- zan boyuttadır. Buna karşın nüfusun yüzde 40"ı sağlık açısından sigorta kapsarrunın dı- şındadır. Türkiye'de toplam sosyal harcamalar, GSMH'nin yüzde 10'undan azdır ve uluslararası standart- lardan da düşüktür. GSMH'nin yüzde 1 'ınden bile daha az bır kısmı yaşlı, sakat. yoksul ve işsizlen des- teklemek için kulla- nılmaktadır Türki- ye'deki sosyal güven- lik ve emeklilik siste- mindeki tıkanma. sos- yal güvenlik kunımla- nnın sosyal ve mali açıdan sağlamlaştıra- cak mali ve yapısal reformla aşılabilir. Ulusal sosyal korun- ma sisteminin başlıca harcamalannı gerçekleştiren üç emeklilik sistemi, mali tutarsızlıldanndan kurtanlarak, nonn ve standart birliğine ka\Tişturu- larak, kurumlar tarafından sunulan hizmetlerdeki farklılık ve adaletsız- likler gıderilerek ve yönetim açısın- dan tek çatı altında toplanarak bu re- form gerçekleştirilebılir. Kurumlann ıdari ve mali özerklik- lerinin sağlanması, birikecek fonlan- nı endekslenmiş emekliliğe dönüş- türmeye olanak sağlayacak düzenle- meler yapılması, ortak hizmetlerin aynı bırim tarafından yürütülmesi su- retiyle tasarruf ve etkinlik sağlanma- sı. prim toplanılması konusunda ıse Maliye Bakanlığı örgürüde\reye so- kularak vergi tahsilatı ile birlıkte prim tahsilatının da yapılması, bu refor- mun ana hatlannı oluşturmalıdır. Bu reform gerçekleştirilirken emek- lilik sigortası ile sağlık sigortasının bir- birinden aynlması, değişik kunımla- nn elınde bulunan ve sağlık hizmetı sunan sağlık kurumlannın bir yöne- tim altında toplanması bır diğer ilke olmalıdır. ONURKUMBARACIBAŞI: Sos- yal güvenlik sistemi bir çorbaya dön- dü. Direkt Hazine yardımı oîmadan sosyal güvenlik primleri ödenemiyor. Bunun ana nedeni, sigortalı çalışan- lann azlığı. Sigortasız çalışan kişi o kadar çok- tur ki Türkiye'de. Bu. sigorta sistemi- nin işlemesmı de engelliyor. Çünkü yük çok biniyor. Aynca bu primlerin karşılayamayacağı ek sosyal haklar ge- tirildi. Burada bir reform yapmak zo- runludur. Gümrük birliğinin bir yaran da si- gortasız ışçi çalışımını önleyecek. Çünkü haksız rekabet yaratacaic. Her- kes bu yüzden bırbinni denetleyecek. Prim oranlan Türkiye'de diğer ül- kelere göre yüksek değil. Türkiye'de artık bir köle ticareti başlamıştır. Birtaşeron işçi sistemiy- le köle ticareti yapılmaktadır. Hiç kimsenin üzerine de gidemiyorsunuz. Bunlar gümrük birliğiyle kalkacak. Çünkü böyle devam ederseniz haksız rekabet yaratacak. Burada çok sorun var. Bunu yalnız- ca primlerle ilgilendirmemek gere- kiyor. Ek verilen sosyal yardımlan da prime eklemek gerekir. Prim öde- yenlerin sayısını da arttırmak şart. Örneği çok yanlış biröneri var. As- gari ücretten vergi alınmaması. Bunu yaparsak Türki- ye'deki bütün çalı- şanlar asgari ücret- ten gösterilir ve ver- gi alamazsınız. NECATtÖZn- RAT: Prim oranla- nnın arttırılması, sosyal güvenlik ku- ruluşlannın mevcut problemlerine çö- züm olarak görül- memektedir. Halen ülkemizde uygulan- makta olan yasal prim oranlan, AB ülkelerinde uygulanan prim oranlan- na yakındır. Bu oranlann arttınlması, kayıt dı- şılığın yaygınlaşmasını teşvik etme- nın yanında rekabet gücünü ve sos- yal banşı olumsuz etkileyecektir. Ülkemizde aktif/pasif sigortalılar arasındaki dengenin bozulması, prim miktan ile emekli aylığı ilişkisinin sağlanamaması, primlerin zamanın- da tahsil edilememesi, kurumlann or- ganizasyon yapılannın iyileştirileme- mesi, plasmanlann verimli şekilde değerlendirilememesi, aktüeryal den- gelere bakılmaksızın kurum mevzu- atlannda değişikliğe gidilmesi, yaş sının olmaksızın emekJilik hakkının sağlanmış olması ve prim karşılığı olmadan yapılan sosyal yardım zam- mı ödemeleri ve sigortacılıkJa bağdas- mayan yükümlülükler, sosyal güven- lik kurumJannın fınansman sıkıntıla- nnı arttırmıştır. Bu durum, işçi ve memur emekli aylıklannın düşük ol- masına rağmen bütçeye önemli mik- tarda yük getirmektedir. Bu sebep- lerden dolayı sosyal güvenlik kurum- lanyla ilgili refonn niteliğinde dü- zenlemelere gidilmesi kaçınılmazol- muştur. Refonn sürecinde sosyal dev- let anlayışı çerçevesinde sosyal güven- lik ve sağlık hizmetlerini, toplumun bütününe aşama aşama yaygınlastıran çağdaş, etkin ve bürün fınansal kay- naklan belirgin birsistemin oluşturul- ması amaçlanmalıdır. Özel sigortacılığın, mevcut sosyal • KUMBARACIBAŞI Ek verilen sosyal yardımlan da prime eklemek gerekir. Prim ödeyenlerin sayısını da arttırmak şart. Örneği çok yanlış bir öneri var. Asgari ücretten vergi alınmaması. Bunu yaparsak Türkiye'deki bütün çalışanlar asgari ücretten gösterilir ve vergi alamazsınız sigorta sistemine ilave ve isteğe bağ- lı bir sistem olarak desteklenmesi ve bu kapsamda özel sağlık ve özel emek- lilik sigortasının teşvik edilmesi yö- nünde gerekJi düzenlemelerin yapıl- ması da önemini korumaktadır. Sosyal güvenlik kuruluşlannın uzun vadede tek çatı altında toplanması he- defı doğrultusunda norm ve standart birliğine kavuşturulması, sigortacı- lık hizmetlenyle sağlık hizmetlerinin aynlarak söz konusu kuruluşlann sağ- lık hizmetı sunmayan, ancak bu tür hiz- metlenn finansmanını sağlayan oto- nom bir yapıya kavuşturulmasına yö- nelik kurumsal v eyasal düzenlemeça- hşmalan sürdürülmektedır. Bu çerçevede Sosyal Sigortalar Ku- rumu ve Bağ-Kur ile ilgili kurumsal ve yasal düzenlemeleri ıçeren kanun tasanlan hazırlanarak TBMM'ye su- nulmuştur. Aynca, geniş kapsamlı ve uzun dönemli bir refotmun gercekleş- tirilmesi için Dünya Bankası destek- li bir proje yürütülmektedır. Sosyal güvenliğin asgari ölçüde ge- lir garantisi sağlayan bir sistem olma ilkesi korunarak sigortalı olmak ve sigortalı çalıştırmaktan kaçışlann se- beplennı ortadan kaldıracak yönde çalışmalar sürdürülmektedir. Kayıt dışı sektörün kayıt içine alınması, va- tandaşlann sosyal güvenlik sistemi- ne olan güveninin arttınlması, sos- yal güvenlik kurumlannın asli görev- lennden olmayan sağlık hizmetleri, ilaç üretımi. inşaat, emlak, arsa, rant te- sislen ışletmesi gibi yan hizmetlerin özel- leştirilmesı veyadev- ri suretıyle kurumun asli görevi olan sigor- taeılık hizmetlerinin daha verimli hale ge- tirilmesi için başlatı- lan çalışmalann so- nuçlandı.ılması ge- rekmektedir. Işgücümaliyetleri- ni arttıran, ancak üc- retle doğrudan ilişki- si olmayan sigortalı işçi istihdamını güç- leştiren ve işverenle- re büyük külfetler yükleyen konut edındirme yardımı ve çalışanlann tasarrufa teşvik edil- mesi ve bu tasarnıflann değerlendi- rilmesine dair kanun hükümlennin yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacı devam ermektedir. TBMM ihtisas komisyonlannda görüşülmekte olan işsizlik sigortası ka- nun tasansınm kanunlaşması, işçi açı- smdan sigortalı çalışmayı teşvik ede*ı bır işlev görecek. aynca sosyal güven- lik programlannın finansmanına da olumlu bir katkı yapacaktır. Emekli Sandığı da reform süresin- ce diğer sosyal güvenlik kurumlany- la ujumlu hale getirilmehdir. Özellik- le aktüeryal denge kavramının zorun- lu gördüğü miktarda karşılığı öden- memiş sigorta hizmetinin verilmesi uy- gulamalanna son venlmelidir. SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle