Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ
EKONOMI/PARA RAPORU
Bir talanın anatomisî
ÇETİN YİĞENOĞLU
U
zanlar yönetımı ele ge-
çirir geçırmez önce
yaklaşık otuz bin or-
taklı halka açık bir şir-
ket olan ÇEAŞ'mkapı-
lannı dış dünyaya kapattıJar. Bunun için
ana sözleşme değişikliği yaparak şir-
ketin yönetim ve genel kurullannı
Adana dışında, örneğin Istanbul'da
Holiday Inn ya da Çınarotellerinde top-
iamaya başladılar. Bu, küçük ortakla-
nn tasfıyesi anlamına da geliyordu.
Çünkü çağdaş yatınm sistemlerini,
borsa cıngözlüklerini bılmeyen halk
ÇEAŞ pay senetlerini eskiden olduğu
gibı altın saklarcasına yastık altında ko-
ruyordu. Dolayısıyla örgütlenip ilan-
lan izleyerek genel kurullarda hakkı-
nı arama, koruma bilincinden de yok-
sun kalıyordu. Genel kurullara katıl-
mayarak senetlerini ^ ^ ^ ^ ^
Takasbank'ta ya da
yetkili bankalarda ko-
rumava alıp bir mak-
buz edinmeyi bilme-
diklen için de Uzan-
lar'ın başka iştirakle-
rine aktardıklan kay-
naklar üzerinde hiçbir
zaman hak sahibi ol-
duklannı kanıtlayama-
yacak duruma düş-
müşlerdı. Çünkü, kav-
ga su yüzüne çıktığın-
da Uzanlarçeşitli ma-
nipülasyonlarla ÇE-
AŞ'taki paylannı yüz-
de yetmişe çıkarmıştı.
Senetlerini elden çı-
karmak zorunda ka-
lan zavallı küçük ya-
tınmcı ıse genye dö-
nük haklannı koru-
maktan aciz duruma
düşmüştü. Bunu çok
ıyi bilen Uzanlar yönetime yüzde otuz-
dört payla geldikleri halde şirketin kü-
çük ortaklanna ait yüzde altmışlık pay
üzerinde de hak sahibiymişçesıne dav-
randılar.
Uzanlar'ın I993'te ÇEAŞ'ın başı-
na geçmelerinden yaklaşık biryıl son-
ra "sivil darbe" olarak degerlendiril-
mesi gereken 5 Nisan kararlanyla anı-
lacak 1994 ekonomik bunalımı başgös-
tcrmişti. Ülkeyi sarsan bu bunalım-
dan Uzanlar'ın da etkilenmemesi dü-
şünülemezdı. Çünkü özelleştirmenin
en büyük müteahhitlerindendıler. Bir
yandan Özelleştirme Idaresı'ne tak-
sitleri, yabancı finans kuruluşlanna
borçlan, bir yandan da sahibi olduk-
lan Adabank'la Imar Bankasrnın kay-
nak gereksinmesi Uzanlar'a ait holdıng-
lerde sıkıntıya yolaçıyordu.
ÇEAŞ gibi bir şirket varken sıkın-
tının sözü mü olurdu? Bır kez, kediye
ciğer teslim edilmiştı. bu yazının ka-
leme alındıgı sırada ayda üç trilyon-
luk gelir getiren ÇEAŞ'ın mevduatla-
n zaten ilk iş olarak Adabank'la Imar
Bankası'na faizsiz ya da düşük faizle
yatınlmıştı. Özelleştirme taksitleri bu
bankalardaki ÇEAŞ mevduatlanyla
Uzanlar '94'te şeytana uychı• Sıkıntıya düştüklerinde şöyle bir genel durum değerlendirmesi yaptılar ve baktılar ki ÇEAŞ'tan çektikleri para 7.6
trilyona, devlete olan borçlan da 3.8 trilyona dayanmıştı. Bu parayı geri ÇEAŞ'a döndürmek hiç de akıllıca değildi.
rahathkla karşılanıyordu.
Bu Uzanlar için bir cepten öbür ce-
be aktarmak gıbı bır şeydı. Çünkü.
yaptıklan ilk işlerden biri de ÇEAŞ pay-
lannı kendilerine ait ya da denetimle-
rindeki şirketlere aktarmak olmuştu.
Süreç içinde yüzde kırka ulaşan ÇE-
AŞ'taki paylan Ladik, Gaziantep. Trab-
zon. Şanlıurfa. Bartın, Rumeli Çimen-
to ile Kepez, Yapı Tıcaret, Rumeli Hol-
dıng, Tel?im ve Standart inşaat adlı şir-
ketlere aktanlmıştı. ÇEAŞ'ın yüzde
kırk payı Uzanlar adına bu şirketlere
devredılmıştı. I994bunalımınındoruk-
larında ıse Kepez dışında hiçbirı
İMKB'ye kayıtlı olmayan bu şirketle-
nn yüzde yirmı ıle yüzde kırka beş
oranındaki payı satın aldınlarak bu
kez ÇEAŞ sözkonusu şirketlere ortak
edilmişti. Yani ÇEAŞ'lakarşılıklıola-
^^^^m
rak birbıriennın orta-
gı olmuştu bu şirket-
ler...
Işte işin püf nok-
tası burada. Çünkü iş-
lemlerlMKBaracılı-
ğıylayapılmadıgı için
bır lıralık senetler ÇE-
AŞ'ayüz liradan sa-
tılmış olabilirdi.
Uzanlar bunu bu
küçük çıkarları için
mı. ya da durup du-
rurken mı yapmışiar-
dı? Hayır... Büyük
olasılıklal 994 buna-
lımı yüzünden "şey-
tana uvmuşlardı."
Sıkıntıya düştüklenn-
de şöyle bır genel du-
rum değerlendirme-
si yaptılar ve baktılar
kı ÇEAŞ'tan çektik-
leri para 7.6 tnlyona,
devlete olan borçlan
da 3.8 tnlyona dayanmıştı. Bu parayı
geri ÇEAŞ'a döndürmek hiç de akıl-
lıca değildi. Dahası, kendilerinin yok
olmalan demekti. Zaten buparalarol-
masayokolupgıtmişlerdibıle... 1994
ekonomik bunalımına dayanamayan üç
özel banka Impeks. Marmara ve TYT
Bank batmışlardı. Batan bu üç banka-
dan o dönemde daha zayıf oldukfen
savlanan Adabankla Imar Bankası'nı
kurtaran sihirli güç ÇEAŞ'ın k3ynak-
larıydı. Evet, Uzanlar açısmdan bu
kaynağı tekrar ÇEAŞ'a döndürüp de
ne olacaktı ki... 7.6 trilyonun yansı
devlete vergi verılecek, öbür yansı-
nın büyük bölümü de küçük yatınm-
cıya kâr payı olarak dağıtılacaktı.
Devlete ve millete zarar
Bu rakamı da artık 7.6 trilyon ola-
rak "'tclafTuz etmemek" gerekıyor.
Çünkü geçen 24 Ocak 'ta geçıcı olarak
yönetime geldiklennde l .3 tnlyon da-
ha götürmüşlerdi. Şubat ayı içinde tah-
sil edilen enerjı bedellerinden ne ka-
dannı götürdüklen ıse henüz belli de-
gıl. Ancak bunun dışında ÇEAŞ ve
Kepez senetlenyle manıplasyon ya-
parak 228 milyar ve şirket mevduatı-
nı faizsiz ya da düşük faizle kendi ban-
kalannda kullanarak beşyüz milyar li-
ralık zarar eklendiğinde küçük ortak-
lar zaranna gelişen rakamı on trilyon
olarak görmek gerekiyor. Buna Ber-
ke inşaatına kalitesiz ve fazla satılan
çimento nedeniyle elde edilen haksız
kazanç eklendiğinde ise ortaya onbir
tnlyon rakamı çıkıyor.
Devleıin zarannda ıse gerek kaçm-
lan ergıler, Berke inşaatının gecikme-
si nedeniyle üretilmeyen enerji kaybıy-
la birlıkte hesap edilmesı durumunda
yaklaşık (1996 rakamlanyla) onbeş
trilyondan söz etmek gerekiyor Yukar-
da sözü edilen onbirtnlyon 1994-1995
rakamlandır. I996verileriyleparanın
zaman maliyeti gözönüne alındığında
küçük yatınmcıların ve devletin top-
lam kaybının kırk-elli trilyonla konu-
Bu transferin önemli yanlanndan bi-
n uluslararası finans çevreleriyle iliş-
kiler ise öbürü Türkiye Cumhuriyeti
hazinesinın denetiminden kaçmaktı.
Nitekim 24 Ocak'ta işbaşına gelir gel-
mezgötürdüklen 1.3 trilyonun Kıbns'a
kaydınlmasının nedeni de buydu sa-
nınm.
Uzanlar hep zarar veriyor
Berke olayı ıse bu ülkeye yapılan en
büyük kötülüklerden bın olarak anı-
lacaktır. Çünkü Berke hidroelektrik
santralı (HES) 1996 başında üretime
başlayarak ÇEAŞ'ın toplam üretımi ka-
darenerji üreterek ülke kalkınmasına
katkıdabulunacaktı. Uzmanlar Berke
HES'in ömrünü onsesiz yıl olarak ön-
görmüşlerdi. Berke HES'ten bekle-
nen günlük gelir ise 270 bin ABD Do-
Uzanlar'ın ÇEAŞ'ta yaptıklan ka-
ba çizgileriyle böyle. Aynntılan dos-
yalanmaya kalkılsa şimdiden insan
boyunu aşar. Gerek küçük yatınmcı-
Iann, gerek ülke ekonomisinin gerçek
kaybı. kuruş kuruş hesabı, aralannda
hukuk, maliye, ekonomi, banka, inşa-
at ve elektrik mühendisliği konulann-
da uzmanlann da bulunacağı otuz-kırk
kişilik uzmanlar grubunca aylar sü-
ren araştırmadan sonra ortaya çıkabi-
lir.
Köpeksiz köyde...
Olayın en önemli boyutu kamuoyu-
nun da ÇEAŞ gerçeğinin bır yanını
öğrenmeye başladığı 3 Kasım 1995 'ten
sonraki gelişmelerdi.
Gelışmeler kamuoyunun yakından
izlediğı gibi Mike Hammer romanı
• 1994 ekonomik
bunalımına
dayanamavan üç
özel banka İmpeks,
Marmara ve TYT
Bank batmışiardı.
Batan bu üc
bankadan o
dönemde daha
zayıf olduklan
savlanan
Adabank'la İmar
Bankası 'nı
kurtaran sihirli güç
ÇEAŞ'ın
kaynaklanydı.
Kalitesiz çimento nedeniyle bitirilemeyen Berke Barajı'nın vergiierie biriikte zaran 96 rakamlarryJaonbeş trilyon.
şulması hiç de yanlış olmayacaktır.
ÇEAŞ talanında başka ıştiraklere
kaynak aktanmı, mevduatın Ada-
bank'la Imar Bankası'nda tutulması-
nın yanısıra bır başka örtülü kazanç sa-
vı döviz hesabıyla ilgiliydı. ÇEAŞ dö-
vizleri bilındigi gibi Uzanlar'ın Kıb-
ns'takı kıyı bankalan Imar ve Ada Off
Shore'de mark yüzde 4.5, dolar yüz-
de 2.5 faizle tutuluyordu. Türkiye'de
yüzde on ikı gibi dövize en yüksek fa-
izi vermekle övünürlerken ÇEAŞ'ın
dövizini sudan ucuza kullanarak ayn-
ca örtülü kazanç saglamışlardı. Söz-
konusu örtülü kazançtan vergi öde-
medıkleri için aynca on beş milyar li-
ra ceza ödemek zorunda kalmalan gi-
den kaynağın yanında devcde kulak ka-
hrdı
Ancak, bu dövız işinin en önemli bo-
vufu içinde önemli miktarda dövizin
de bulunduğu ÇEAŞ kaynağının Kıb-
ns'taki bankalan aracılıgıyla Lıechtens-
tein'in Başkenti Vaduz'da bulunan
Pakrak Finance and Credıt Corpora-
tion adlı bankalanna kaydınlmasıydı.
• Devletin zarannda
ise gerek kaçınlan
vergiler, Berke
inşaatının gecikmesi
nedeniyle üretilmeyen
enerji kaybıyla birlıkte
hesap edilmesi
durumunda yaklaşık
(l 996 rakamlanyla)
onbeş trilyondan söz
etmek gerekiyor.
lan'ydı. Bu, ayda beş yüz milyar ge-
lir demekti. Uzanlar'ın sayesinde da-
ha şimdiden bır buçuk ay zaman, iki
milyara yakın da ulusal gelir yitirilmiş
demekti. Yitıren yalnız devlet ve kü-
çük yatınmcı değildi. Yitirenler ara-
sında ışçilerde vardı. Işçilerin üçte bi-
ri (528 işçi) işini yıtirmışti.
kıvamında. westcrn filmi hızında so-
luk soluğa gelişmişti.
Oiayı ana başlıklanyla anımsama-
ya çalışırsak gelışmeler 3 Kasım
1995'te Enerjı ve Tabii KaynaklarBa-
kanlığı'nın ışletmelere. SPK'nin de
yönetime elkoymasıylabaşlamıştı. Bu
arada Uzanlar şirketi terkederken ka-
salan boşalttıklan yetmıyormuş gibi
bilgisayar kayıtlannı da sılmişlerdi.
Senetlerin ederi 19 bin liradayken
İMKB'de ÇEAŞ tahtası kapatılmış,
28 bin liradan el altından satılırken
yeniden açılmış 52 bin liraya dek çık-
mıştı. Ve birileri bu manipülasyondan
trilyonlarca lira kazanmıştı. Bu arada
daha önce Uzanlar'ı hırsızlıkla suçla-
yan şirketin ABD'lı ortagı Temple-
ton'ın sahibi Mark Mobıus yüzde on-
dörtlük payını satmış, bunu da Uzan-
lar'ın adamı olduğu savlanan iki kişı
üç trilyon ödeyerek satın almıştı. Nı-
tekim bu senetler 24 Ocak'taki genel
kurulda Uzanlar lehine kullanılmıştı.
24 Ocak'tan önce Aralık ayında SPK
genel kurul çağnsı yaparak senetlenn
Takasbank'adevrinı istemişti. Aynca
Uzanlar'ın yenisiyle değiştirilmek üze-
re bastırdığı senetler de geçersiz ilan
edilmışti. Ancak. Uzanlar Takasbank'a
gelmediler Bunun üzerine SPK de
Uzanlar'a giriş kartı vermedi. Daha
sonra mahkeme karan almalanna kar-
şın genel kurula katılmadılar. Genel ku-
rul yüzde onikiyle açıldığı için topla-
namadı. Çünkü anasözleşme değişik-
liği için üçte ikı çoğunluk gerekiyor-
du. Bu başanlamadı. Belki de SPK'nin
ÇEAŞ konusunda yaptığı en önemli ha-
ta buydu.
Bu arada 30 eylül itıbanyla ÇE-
AŞ'ın Adabank'la Imar Bankası'nda
2.5 trilyon mevduatı belirlenmesine
ve birçok kez istenmesine karşın sa-
dece 3.5 milyar ödenmişti.
Ancak bir sihirli el devreye girip de
Enerjı ve Sanayi ba-
kanlıklannın tutum
değiştirmesi üzerine
olaylann ivmesi art-
tı. Uzanlar bankala-
nnda tuttukları 2.5
trilyondan iki yıldır
ödemedıkleri enerjı
ve fon bedellerine ait
haczi kesinleşen 1 6
trilyonu Enerji Ba-
kanlıgı'na ödedıler.
Bunun üzerine daha
önce "küçük ortak-
ların payını da tas-
fiye et" dıyen Ener-
jı Bakanlığı birden
tutum değıştırdi.
CHP'lı Sanayi Ba-
kanlığı da CHP'nin
başını çok agntacak
bir kararla hususi
murakıp (özel denet-
çi) atadı. Aynı dö- MB^HB
nemde CHP lideri Deniz Baykal'ın
da SPK yetkı yasa tasansını siyası çı-
karamacıylaflnterstar'dakjrmıa kol-
tuğa oturma karşılığında ödün) tuttu-
ğu savı ortaya atılmıştı. Bu nedenler-
le çıkar ve rüşvet söylentilen "ayyu-
kaçıkrı". Enerji Bakanlığı'nın tutum
değişikliği de DYP'yi karıştırmıştı.
Rüşvet söylentılennden bazı yerel yar-
gıçlar da payını almıştı.
Olay hukuk savaşı görüntüsünde
tam bır "zenci saçı"na dönmüştü.
CHP ve DYP'li bakanların kararını
yargı bozmuştu. Ankara 10. Idare ve
Bölge Mahkemeleri ile Adana Asliye
Ticaret Mahkemeleri SPK lehınde ka-
rar verince sular durulacak gibi gö-
rünmüştü. Ancak ÇEAŞ'ın önü hâlâ
görünmüyordu. Uzanlar paraya o ka-
dar sıkışmış olacaklar kı 24 (3cak ge-
nel kuruluyla göreve gelir gelmez ay
sonunda raporun çözülmesini bekle-
meden, dört gün önce, yani 26 Ocak'ta
elli milyar repo faızınden vazgeçerek
1.3 trilyonu bankalan aracılıgıyla Kıb-
ns'a aktanvermişlerdi. On iki günlük
bu dönemde bakanlığa ödemeleri ge-
reken enerji bedellerini de ödemeye-
rek "zimmetlerine" geçirdiklen pa-
ra miktan 2.2 tnlyona ulaşmıştı.
Uzanlar paraya o
kadar sıkışmış
olacaklar ki 24
Ocak genel
kuruluyla göreve
gelir gelmez ay
sonunda raporun
çözülmesini
beklemeden, dört
gün önce, yani 26
Ocak'ta elli milyar
repo faizinden
vazgeçerek 1.3
trilyonu bankalan
aracılıgıyla Kıbns'a
aktanvermişlerdi.
Ellennde mahkeme karan olması-
na karşın SPK'nin atadığı yönetim ku-
rulu ıse beceriksizlikten mi, bilerek
mi bir türlü işin başına gecemiyordu.
Dahası polis tarafından şirketten atı-
lıyordu. Ve 16 Ocak cumagünü... Ya-
ni dokuz günlük uzun ramazan bayra-
mı tatili öncesinde çalışma saatinin
bitimine bır ık; saat kala SPK'nin ata-
dığı Hüseyin Özbek başkanlığmdaki
ÇEAŞ yönetim kurulu "güvenli ortam
bulamadıkları. sabote edildikleri,
Uzanlar'ın televizyonlan aracılıgıy-
la onurlarıyla ovnandığı, devletin
bazi organiannın da kendilerini yal-
nız bıraktığı gibi gerekçelerle istifa
ettiğini" açıklıyordu.
Bu açıklamanın üzennden bir saat
geçmeden SPK tarafından yapılan
açıkJamada 558 sayılı KHK'ye göre ye-
nı bir yönetim ataya-
mayacakları, dolayı-
sıyla şirketi fesh etmek
ya da kayyum atamak
üzere sorumluluğun
Sanayi ve Ticaret Ba-
kanlığı'nda olduğu bil-
diriliyordu. Bu haberi
duyan Uzanlar ise iş
gününün bitimine bir
saat kala yeni toplanan
enerji bedeli birtnlyo-
nu bankalanna trans-
fer etmek için Halk
Bankası yetkilileriyle
hemen temasagecmış-
ler. ama sonuç alama-
mışlardı. Bu durumda
ÇEAŞ uzun süre yö-
netimsız kalacak de-
mekti. Dokuz günlük
uzun tatil nedeniyle ne
en büyük ortak Uzan-
lar, ne de Sanayi ve Ti-
caret Bakanlığı kayyum atanması ko-
nusunda gınşımde bulunabılecekler-
dı. Bakanlığın fesih yoluna gıtmesi
ise siyası bır karardı. Bu da yeni ata-
nacak kabmenın tutumuna bağlıydı.
ANAREFAH iktidanndaUzanlaraley-
hıne bir uygulamanın çıkması zorgö-
rünüvordu. Çünkü ÇEAŞ yangını sü-
rerken Uzanlar Interstar'dan erken ge-
nel seçımlen kastederek "25 Aralık
gelecek-yanı ANAP ıktıdar olacak-
Çiller gidecek" sloganını haykınyor-
lardı. ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın bir
iftar yemeğınde Cem Uzan'ı sağ ya-
nına oturtması ANAP'ın Uzanlar'ı ko-
ruyacağını doğrularnitelikteydi. işte,
SPK'nin böyle bırortamda tam da hü-
kümet bunalımının çözülmek duru-
munda olduğu sırada ÇEAŞ yönetimin-
den ayrılması "havlu atma" diye de
yorumlanıyordu. Çünkü ANARE-
FAH'tan Uzanlar aleyhine bırsıyasi ka-
rann çıkması güç görünüyordu. Dola-
yısıyla ÇEAŞ'ta bır biçimde ortaya
çıkacak çözüm de marta,yani bahara
kalmış görünüyordu.
Sözün kısası bu "ÇEAŞ bulgunı"
daha çok su götüreceğe benzıyordu.
SÜRECEK
fiS^indekrnlanrna nLıi Sosyal güvenlik anlayışmın yeni bir tanımlama ve yapılanmaya gereksinimi var
aşılır? Prim oranlannın
arttınlması çözüm olabilir
mi? Sizce uygulanabilecek
diğer çözüm önerileri
nelerdir?
Sistem yerıîden ele ahnmah
ZEKERİYA TEMİZEL: Politık
demagojik vaatler yanşından önem-
li bir pay alan sosyal güvenlik siste-
mi, aktüerya hesaplanyla ilgilendi-
rilmeksizin gerçekleştirilen erken
emekliler, fon yaratılmadan bağlanan
sefalet düzeyli emekli ödemeleri ile
çalışamaz duruma getirilmişrir.
Sosyal güvenlik
kurumlan, 1990 yı-
lında Gayri Safı Mil-
liHasıla'nın(GSMH)
yüzde 04 'ü oranında.
1 trilyon lira dolayın-
da fazla verirken
1994 yılında yüzde
09'uorarunda, 35 tril-
yon lira açık vermiş-
tir. Sosyal güvenlik
kurumlan açıklannın
1995 yıhnda 79 tril-
yon lira olarak ger-
çekleşeceği tahmin
edilmektedir. 1994ve
1995'te sosyal güven-
lik kurumlannın acık-
lan, genel bütçe açı-
ğının yüzde 40 kada-
nnı oluşturmuştur.
Bu büyüklüklere
karşın ülkemizde ha-
len 20 milyon dola-
yında insan, sosyal
güvenlik şemsıyesin-
den yoksundur. Bu-
na karşılık isteğe bağ-
lı erken emeklilik uy-
gulamalan ile ülke,
genç emeklilerle dol-
durulmuştur. Bu uy-
gulamalar ile sadece
Emekli Sandığı kap-
samındaki 2 milyona
yakın iştirakçinin 500
bini önümüzdeki yıl-
larda emekli oiabile-
cektir.
Bu durum 1.8 olan iştirakçi emek-
li oranını daha da bozacaktır. Bağım-
lılar dıkkate alındığında bu oran da-
ha da bozulmakta ve bağımlılık ora-
nı 4.6'ya çıkmaktadır. Yani bir çalı-
şanın prim ödemesine karşılık Emek-
li Sandığı yaklaşık 5 kışıye hızmet
götürmektedir. Bu oran SSK ve Bağ-
Kur'da 4'tür.
• TEMİZEL
Türkiye'de toplam
sosyal harcamalar,
GSMH'nin yüzde
10'undanazdırve
uluslararası
standartlardan da
düşüktür.
GSMH'nin yüzde
1 'inden bile daha
az bir kısmı yaşlı,
sakat, yoksul ve
işsizleri
desteklemek için
kullanılmaktadır.
Sosyal güveniik kapsamındaki in-
sanlara sağlanan haklar ıle yüklenen
yükümlülükler arasında da büyük
farklılıklar bulunmaktadır. Emekli
Sandığı en az 5.025.000 lira emekli
maaşı öderken Bağ-Kur'da bu maaş
1.177.300 lira olarak ödenmektedir.
Bağ-Kur'dan yaşlılık aylığı alanlann
yüzde 84'ünün geli-
ri, asgari ücretin al-
tındadır. Sosyal gü-
venlik kurumlan ara-
sında norm ve stan-
dart birliği sağlana-
mamıştır.
Özellikle SSK ve
Bağ-Kur tarafından
sağlanan sağlık hiz-
metlen, sigortalılan
sağlığına kavuşturan
değil, sağlıklannı bo-
zan boyuttadır. Buna
karşın nüfusun yüzde
40"ı sağlık açısından
sigorta kapsarrunın dı-
şındadır.
Türkiye'de toplam
sosyal harcamalar,
GSMH'nin yüzde
10'undan azdır ve
uluslararası standart-
lardan da düşüktür.
GSMH'nin yüzde
1 'ınden bile daha az
bır kısmı yaşlı, sakat.
yoksul ve işsizlen des-
teklemek için kulla-
nılmaktadır Türki-
ye'deki sosyal güven-
lik ve emeklilik siste-
mindeki tıkanma. sos-
yal güvenlik kunımla-
nnın sosyal ve mali
açıdan sağlamlaştıra-
cak mali ve yapısal
reformla aşılabilir.
Ulusal sosyal korun-
ma sisteminin başlıca harcamalannı
gerçekleştiren üç emeklilik sistemi,
mali tutarsızlıldanndan kurtanlarak,
nonn ve standart birliğine ka\Tişturu-
larak, kurumlar tarafından sunulan
hizmetlerdeki farklılık ve adaletsız-
likler gıderilerek ve yönetim açısın-
dan tek çatı altında toplanarak bu re-
form gerçekleştirilebılir.
Kurumlann ıdari ve mali özerklik-
lerinin sağlanması, birikecek fonlan-
nı endekslenmiş emekliliğe dönüş-
türmeye olanak sağlayacak düzenle-
meler yapılması, ortak hizmetlerin
aynı bırim tarafından yürütülmesi su-
retiyle tasarruf ve etkinlik sağlanma-
sı. prim toplanılması konusunda ıse
Maliye Bakanlığı örgürüde\reye so-
kularak vergi tahsilatı ile birlıkte prim
tahsilatının da yapılması, bu refor-
mun ana hatlannı oluşturmalıdır.
Bu reform gerçekleştirilirken emek-
lilik sigortası ile sağlık sigortasının bir-
birinden aynlması, değişik kunımla-
nn elınde bulunan ve sağlık hizmetı
sunan sağlık kurumlannın bir yöne-
tim altında toplanması bır diğer ilke
olmalıdır.
ONURKUMBARACIBAŞI: Sos-
yal güvenlik sistemi bir çorbaya dön-
dü. Direkt Hazine yardımı oîmadan
sosyal güvenlik primleri ödenemiyor.
Bunun ana nedeni, sigortalı çalışan-
lann azlığı.
Sigortasız çalışan kişi o kadar çok-
tur ki Türkiye'de. Bu. sigorta sistemi-
nin işlemesmı de engelliyor. Çünkü
yük çok biniyor. Aynca bu primlerin
karşılayamayacağı ek sosyal haklar ge-
tirildi. Burada bir reform yapmak zo-
runludur.
Gümrük birliğinin bir yaran da si-
gortasız ışçi çalışımını önleyecek.
Çünkü haksız rekabet yaratacaic. Her-
kes bu yüzden bırbinni denetleyecek.
Prim oranlan Türkiye'de diğer ül-
kelere göre yüksek değil.
Türkiye'de artık bir köle ticareti
başlamıştır. Birtaşeron işçi sistemiy-
le köle ticareti yapılmaktadır. Hiç
kimsenin üzerine de gidemiyorsunuz.
Bunlar gümrük birliğiyle kalkacak.
Çünkü böyle devam ederseniz haksız
rekabet yaratacak.
Burada çok sorun var. Bunu yalnız-
ca primlerle ilgilendirmemek gere-
kiyor. Ek verilen sosyal yardımlan
da prime eklemek gerekir. Prim öde-
yenlerin sayısını da arttırmak şart.
Örneği çok yanlış biröneri var. As-
gari ücretten vergi
alınmaması. Bunu
yaparsak Türki-
ye'deki bütün çalı-
şanlar asgari ücret-
ten gösterilir ve ver-
gi alamazsınız.
NECATtÖZn-
RAT: Prim oranla-
nnın arttırılması,
sosyal güvenlik ku-
ruluşlannın mevcut
problemlerine çö-
züm olarak görül-
memektedir. Halen
ülkemizde uygulan-
makta olan yasal
prim oranlan, AB
ülkelerinde uygulanan prim oranlan-
na yakındır.
Bu oranlann arttınlması, kayıt dı-
şılığın yaygınlaşmasını teşvik etme-
nın yanında rekabet gücünü ve sos-
yal banşı olumsuz etkileyecektir.
Ülkemizde aktif/pasif sigortalılar
arasındaki dengenin bozulması, prim
miktan ile emekli aylığı ilişkisinin
sağlanamaması, primlerin zamanın-
da tahsil edilememesi, kurumlann or-
ganizasyon yapılannın iyileştirileme-
mesi, plasmanlann verimli şekilde
değerlendirilememesi, aktüeryal den-
gelere bakılmaksızın kurum mevzu-
atlannda değişikliğe gidilmesi, yaş
sının olmaksızın emekJilik hakkının
sağlanmış olması ve prim karşılığı
olmadan yapılan sosyal yardım zam-
mı ödemeleri ve sigortacılıkJa bağdas-
mayan yükümlülükler, sosyal güven-
lik kurumJannın fınansman sıkıntıla-
nnı arttırmıştır. Bu durum, işçi ve
memur emekli aylıklannın düşük ol-
masına rağmen bütçeye önemli mik-
tarda yük getirmektedir. Bu sebep-
lerden dolayı sosyal güvenlik kurum-
lanyla ilgili refonn niteliğinde dü-
zenlemelere gidilmesi kaçınılmazol-
muştur. Refonn sürecinde sosyal dev-
let anlayışı çerçevesinde sosyal güven-
lik ve sağlık hizmetlerini, toplumun
bütününe aşama aşama yaygınlastıran
çağdaş, etkin ve bürün fınansal kay-
naklan belirgin birsistemin oluşturul-
ması amaçlanmalıdır.
Özel sigortacılığın, mevcut sosyal
• KUMBARACIBAŞI
Ek verilen sosyal yardımlan
da prime eklemek gerekir.
Prim ödeyenlerin sayısını da
arttırmak şart. Örneği çok
yanlış bir öneri var. Asgari
ücretten vergi alınmaması.
Bunu yaparsak Türkiye'deki
bütün çalışanlar asgari
ücretten gösterilir ve vergi
alamazsınız
sigorta sistemine ilave ve isteğe bağ-
lı bir sistem olarak desteklenmesi ve
bu kapsamda özel sağlık ve özel emek-
lilik sigortasının teşvik edilmesi yö-
nünde gerekJi düzenlemelerin yapıl-
ması da önemini korumaktadır.
Sosyal güvenlik kuruluşlannın uzun
vadede tek çatı altında toplanması he-
defı doğrultusunda norm ve standart
birliğine kavuşturulması, sigortacı-
lık hizmetlenyle sağlık hizmetlerinin
aynlarak söz konusu kuruluşlann sağ-
lık hizmetı sunmayan, ancak bu tür hiz-
metlenn finansmanını sağlayan oto-
nom bir yapıya kavuşturulmasına yö-
nelik kurumsal v eyasal düzenlemeça-
hşmalan sürdürülmektedır.
Bu çerçevede Sosyal Sigortalar Ku-
rumu ve Bağ-Kur ile ilgili kurumsal
ve yasal düzenlemeleri ıçeren kanun
tasanlan hazırlanarak TBMM'ye su-
nulmuştur. Aynca, geniş kapsamlı ve
uzun dönemli bir refotmun gercekleş-
tirilmesi için Dünya Bankası destek-
li bir proje yürütülmektedır.
Sosyal güvenliğin asgari ölçüde ge-
lir garantisi sağlayan bir sistem olma
ilkesi korunarak sigortalı olmak ve
sigortalı çalıştırmaktan kaçışlann se-
beplennı ortadan kaldıracak yönde
çalışmalar sürdürülmektedir. Kayıt
dışı sektörün kayıt içine alınması, va-
tandaşlann sosyal güvenlik sistemi-
ne olan güveninin arttınlması, sos-
yal güvenlik kurumlannın asli görev-
lennden olmayan sağlık hizmetleri, ilaç
üretımi. inşaat, emlak, arsa, rant te-
sislen ışletmesi gibi
yan hizmetlerin özel-
leştirilmesı veyadev-
ri suretıyle kurumun
asli görevi olan sigor-
taeılık hizmetlerinin
daha verimli hale ge-
tirilmesi için başlatı-
lan çalışmalann so-
nuçlandı.ılması ge-
rekmektedir.
Işgücümaliyetleri-
ni arttıran, ancak üc-
retle doğrudan ilişki-
si olmayan sigortalı
işçi istihdamını güç-
leştiren ve işverenle-
re büyük külfetler
yükleyen konut edındirme yardımı
ve çalışanlann tasarrufa teşvik edil-
mesi ve bu tasarnıflann değerlendi-
rilmesine dair kanun hükümlennin
yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacı
devam ermektedir.
TBMM ihtisas komisyonlannda
görüşülmekte olan işsizlik sigortası ka-
nun tasansınm kanunlaşması, işçi açı-
smdan sigortalı çalışmayı teşvik ede*ı
bır işlev görecek. aynca sosyal güven-
lik programlannın finansmanına da
olumlu bir katkı yapacaktır.
Emekli Sandığı da reform süresin-
ce diğer sosyal güvenlik kurumlany-
la ujumlu hale getirilmehdir. Özellik-
le aktüeryal denge kavramının zorun-
lu gördüğü miktarda karşılığı öden-
memiş sigorta hizmetinin verilmesi uy-
gulamalanna son venlmelidir.
SÜRECEK