Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ
HABERLER
Sırdaş hesabın
kaldrılması
tstendi
• ANKARA (UBA)-
ANAP istanbul
Milletvekili Emir Kul,
bankalann "sırdaş hesap"
adı altında açtığı
hesaplann kayıt dışı
ekonomiyi destekleyici,
kara parayı aklayıcı, mal
bildirimini zedeleyeceği
ve vergi kaçağına neden
olduğu gerekçesiyle
kaldınlmasını içeren bir
kanun teklifı verdi.
Meclis Başkanlığı'na
verilen kanun teİdifînde
sırdaş hesabın
kaldınlması isteminin
yanmda, Hazine
tarafından ihraç edilen
devlet tahvili ve Hazine
bonolartnın bankalarca
satılmasında da bu
menkul değerleri
alanlann gerçek veya
tüzelkişi olarak
belirlenmesinde yarar
olduğu dile getirildi.
Demirel cuma
namaa kıldı
• İSTANBUL (AA)-
Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel,
Dolmabahçe'deki Bezm-i
Âlem Valide Sultan
Camii'nde cuma namazı
kıldı. Cumhurbaşkanı
Demirel, Etiler'deki
evinden saat 12.20
sıralannda aynlarak
Bezm-i Âlem Valide
Sultan Camii'ne geldi.
Burada İstanbul Vali
Vekili Rıdvan Yenişen ve
Emniyet Müdürü Orhan
Taşanlar ıle cuma namazı
kılan Demirere, camiye
girerken ve çıkarken
vatandaşlar sevgi
gösterisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Demirel
de şapkasıyla vatandaşlan
selanıladı. Bu arada, aynı
camiye cuma namazı için
gelen vatandaşlar, sıkı bir
aramadan geçirildi.
Çiüer'den AB
atağı
• ANKARA (ANKA)-
Başbakan Tansu Çiller,
Yunanistan'm gümrûk
birliği kapsamındaki mali
işbirliğini engellemeye
yönelik yogun girişimler
üzerine salı günü öğle
saatlerinde Roma'da,
italya Başbakanı ile bir
görüşme yapacak.
Çiller' in görüşmede
Yunanistan'm mali
işbirlığıne ilişkin haksız
tutumuna dikkat
çekeceğı, AB'nin
Türkiye'ye yönelik
yükümlülükleri
anımsatacağı ögrenildi.
Baykal'a baskın
• ANKARA (ANKA)-
CHP'de işten atılan işçiler
adına bir grup, CHP
Genel Başkanı Deniz
Baykal ile Antalya'daki
evinde görüştü. Baykal 'ın
olayın bu boyutlara
gelmesinden üzüntû
duyduğunu söylediği ve
Ankara'ya döndügünde
taraflarla görûşerek
sorunun çözümü için
çalışacağı yönünde söz
verdiği ögrenildi.
Bayramdan önce, partiye
zarar vermemek için
genel merkezdeki oturma
eylemine son veren
işçiler, aralannda
belirledikleri bir grubu
temsilci olarak
Antalya'ya gönderdiler.
Baykal 'dan önce
Antalya'ya giden ve
evinin önûnde bekleyen
gnıbun, başta genel
sekreter Adnan Keskin
olmak üzere yönetimi
şikâyet ettiği ögrenildi.
DYP açıklaması
• ANKARA (AA) - DYP
Genel Merkezi'nden
yapılan açıkJamada,
Genel Başkan ve
Başbakan Tansu Çiller ile
ilgili Yüce Divan dosyası
hazırladıklan belirtilen
partilere ilişkin
dosyalann "asıl
kendilerinin elinde
olduğu" bildirildi.
AçıkJamada, "Hiçbir
dönem bu kadar temiz
olmamıştır" denildi. DYP
Genel Merkezi'nden, dûn
gazetede yer alan "Çiller
için Yüce Divan dosyası
hazır" başlığı altında
yayımlanan haberle ilgili
olarak açıklama yapıldı.
Açıklamada, şöyle
denildi: "Bugüne kadar
söz konusu haberlerde
belirtilen iddıalarla ilgili
olarak her türlü açıklama,
inceleme ve soruşturma
yapılmıştır. Buna rağmen,
bazı partiler sıkıştıkça,
gündemsı/ kaldıkça bu
gibi konulara
sığınmaktadır. Dosya
hazırladıklan belirtilen
partilerle ilgili dosyalar
asıl bizim elimizdedir."
Memurin Muhakematı Hakkında Kanun'un değiştirilmesi için baskılar yoğunlaşıyor
'Hukuk ayıbı düzeltilsin'İZMİR (Cumhurivet Ege Bürosu) -,
Osmanlı döneminden kalma " Memurin
Muhakematı Hakkında Kanun "un
değiştirilmesi yolundakı istemler
büyüyor. Yasanın değiştirilmesinin, bir
hukuk ayıbını ortadan kaldıracağı
vurgulanıyor.
Suç işleyen ya da suçlanan devlet
memurlannın yargılanma yöntemeni
belirleyen 24 Şubat 1913 tarihli yasal
düzenlemeye yönelik tepkiler artıyor.
Yasayı değerlendiren Izmir Barosu
Başkan Yardımcısı Cafer Ozkan, yasanın
suç işleyen memuru koruyacak nitelikte
uygvılandığını belirterek "Uygulamada
yasa kapsanu. zoıiama yollarla
genişletilmektedir" demiş ve ivedilikle
değiştırilmesini istemişti. Muğla
Cumhuriyet Başsavcısı Ertem Türker de
yasanın değiştirilmesi gerektiğini
vurgulayarak şunlan belirtmişti:
"Bizde iyi not veren öğretmen, baba
öğretmendir, memurunu korman amir.
baba adamdır anlayışı vardır. Bu
anlayıştan olsa gerek, ben hcp Memurin
Muhakematı Kanunu'na da\anarak
karar veren idarcnin karariaruıa şüphe ile
bakmışımdır. Bir memur için yargjlansın
ya da yargılanmasın diye verilen
kararlardan şüphe du\ muşumdur.
Çünkü bu kararları verenlerin hukukJa
ilgikri tartışıhr. Bu kurulda >er alan bir
veteriner, ne denli hukukla ilgili olabilir?
Ortada bir suç var, ben cumhuriyetin
savcısı olarak kamu davası açanuyorum.
Böyle şey olmaz. Bu kanun
kaJdınlmalıdır. Arnk cumhuriyet,
cumhuriyetin savcılanna güvenmeüdir."
Bu tepkilere ek olarak Muğla Barosu
Başkanı avukat BirdaJ Ertuğnıl da
yasanın hemen kaldınlması gerektiğini
vurguladı. Ertuğrul, "Devlet çağdaşsa bu
kanun, devletin a> ıbıdır. Bu kanun,
anayasanın eşitlik ilkesine a> kındır. Devlet
memuruna işlediği bir suçtan \atandaşa
göre daha ağır vaptınm u>gulanmalıdır.
Devlet memurunu korudukça, o memur
suç işlemeye devam ediyor. Çağdaş bir
devkt, buna izin vermez" diye konuştu.
Yasayı demokrasiye \e hukuka aykın
olarak niteleyen Denizlı Barosu Başkanı
Tuncer Ydmaz da \argilama karan
verecek olan il idare kurulunda olaya
"ahbap- çavuş" ilişkisiyle yaklaşıldığını
savundu. Yargılamada ayncalık
olamayacağını belirten Yılmaz. "Memur
olanlann yargılanmasına idare kurulu,
diğer vatandaşlann \argılanmasına ise
savcılık karar verecek. Bu, dünyanuı
hangi ülkesinde görülmüştür? Türkiye bu
utançtan kurtulmahdır. Siyasi iktidariar
hfikümet olunca kendi kadrolaşmalannı
sağladıklan için bu yasayı değişüfmek
istemiyorlar" dedi. Yasanın devletin
sırtında "kambur" olduğunu savunan
Yılmaz, bu kambur kalkmadıkça
adaletten, demokrasiden ve hukuktan söz
etmenin doğru olmayacağını söyledi.
Manisa Barosu Başkanı Av. Hüseyin
Erkenci, memurun korunması biçiminde
uygulanan yasanın ilkel ve çağdışı
kaldığını, Türkiye'nin 2000 yılına
gelirken bu ayıbı taşımaması gerektiğini
bildirdi. Uşak Barosu Başkanı
Abdurrahman Yılmaz ise yasanın
kaldınlması yerine, günün koşullanna
göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini
savundu.
Balıkesir Barosu Başkan Yardımcısı
avukat Kemal Çeükboya da memurun
yargılanıp yargılanmayacağına karar
veren il-ilçe idare kurullan yetkilerinin
yeniden gözden geçirilmesini istedi.
Gazeteci Metin Göktepe'nin gözaltında
polislerce öldürülmesi ve
yargılanmalanyla ilgili gelişmelerde
gündeme gelen Memurin Muhakematı
Hakkında Kanun'un, kesinlikle
değiştirilmesi gerektiğini savunan
Çelikboya şu görüşlere yer verdi:
"Bu kanun, cumhurivetin kuruluşundan
sonra oluşan idari ve hukuki
müesseselerie uyum sağlayamamaktadır.
Bu kanunun anayasaya a\kınlığı da sık
sık tarbşümaktadır. Yeni vasama
döneminde yargı deneyimi ve bilgisi
olmayan üyelerden oluşan, yargı
bağımsızlık ve teminatına tabi
buJunmayan özei idare kuruUannın
yetkileri \eniden gözden geçirilerek
anayasanın yargının nitcliği konusundald
emredici hükümleri, memur yargılanması
uygulamalannda da yaşama
geçirilmelidir."
Elektriğin vücut yüzeyinde iz bırakmaması, işkencecileri bu yönde bir eğilime yönlendiriyor
İşkenceci elektrik seviyor• Elektrik işkencesi son yıllarda moda
oldu. TlHV'nin İstanbul, Ankara ve
Izmir'deki merkezlerinde özel yöntemlerle
elektrik işkencesi ortaya çıkanlıyor. Vajina
içine ya da penis deliğine uygulanan
elektrik işkencesini saptamak çok güç.
Ancak, burada işkenceciler açısından bir
'risk' var; sorgulananın ölmesi. Ölümle
sonuçlanabilecek böylesi bir durumda
işkenceciye, "Sorgudapencereden atladı"
demek kalıyor. Ancak, işkence uygulanıp
uygulanmadığı otopside ortaya çıkıyor bu
kez. Yani işkenceci, köşeye sıkışıyor.
SERDARKIZ1K
İZMİR - "Gözterimi kapattüar. Zoria
soydular. Islak battaniyenin üstûne
yabrdılar. Cinsel organıma, göğüs
uçlanma, dudaklanma elektrik
verdiler. Şoke oldum_"
tnsanlık ayıbı işkence, 16 yaşındaki
liseli S.T.'nin kaleminden böyle
anlatılıyor. Manisa Emniyet
Müdürliiğü'nde örgût üyesi olduğu
savıyla gözaltına alınan S.T.'nin bu
ifadesi, Başbakanlık ve Manisa
Emniyet Müdürlüğü binalannın
kapısına asılan dosyalarda da yer
aldı. CHP tzmir Milletvekili Sabri
Ergül tarafından kapılara asılan "Bıı
ülkede işkence vardır" dosyasında,
S.T. ve arkadaşlannın 'insanı
ürküten, utandıran' bu ifadeleri,
yakında Avrupa Parlamentosu ve
Avrupa lnsan Haklan Mahkemesi'ne
gidecek. S.T. ve arkadaşlannın
elektrikli çığlıkJan, Türkiye'yi bir
kez daha insan haklan açısından
tnasaya yatırtacak...
Elektrikie işkence diğer yöntemlere
göre son yıllarda daha öne çıkmaya
başladı. Elektriğe işkencecilerin
gösterdiği rağbetin gerisinde yatan
neden, vücut yüzeyinde belirgin bir
iz bırakmaması.
Hekimin çıplak gözle yaptığı
muayenede genellikle "Herhangi bir
Akit gazetesi yazan Yılmaz Yalçıner, 'Müslümanlann' 20 yıldır şehit vermediğini söyledi
4
Şeriat savaşr* çağrısı• 1979yılında
öldürülen Metin
Yüksel için
düzenlenen anma
töreninde konuşan
Yalçıner,
"Müslümanlar 20
yıldan bu yana şehit
vermiyor. Geçici
dünya zevklerinin,
holdinglerin
peşinden koşuyor.
Siz siz olun
kendinize
'belediyede ya da şu
bakanlıkta çahşıyor'
dedirtmeyin. Din
uğruna şehit oldu
dedirtin" dedi.
İstanbul Haber Servisi-12
Eylül öncesinde "Akıncı
Gençlik Dernekteri"
çatısı altında örgütlenen
ve amaçlan "demokratik
cumhuriyeti yıkıp yerine
şeriat de\1eti kurmak
oton"radikal islamcı
gençlik liderlerinden
Metin Yüksel, için
ölümünün 17.
yıldönümünde mezan
başında bir anma töreni
düzenlendi. Siyasi bir
gösteriye dönüştürülen
törende konuşan Akit
Gazetesi yazan Yılmaz
Yaiçıner, din uğruna cihat
çağnsı yaptı.
23 şubat 1979tarihinde
Fatih Camii'nin
avlusunda öldürülen
Metin Yüksel için dün
önce Edirnekapı
Mihrimah Sultan
Camii'nde daha sonra da
Edirnekapı'daki mezan başında
anma töreni düzenlendi. Yüksel
için dualann okunduğu törende
konuşan Akit Gazetesi yazan
Yılmaz Yalçıner, tüm
1979 yılında öldürülen Yüksel için Mihrimah Sultan Camisi'nde anma töreni düzenlendi. (KEREM ILGAZ)
peşinden koşuyor. Siz siz olun
kendinize 'belediyede ya da şu
bakanlıkta çahşıyor'
dedirtmeyin. Din uğruna şehit
oldu dedirtin. Ben sizden bu
şekilde şehit düşenlerin
düşünceterini sarvunacak bir
Müslümanlan din uğruna
savaşmaya çağırdı. Metin
Yüksel'in Müslümanlarla gurur
duymadığını belirten Yalçıner.
şöyle konuştu: "Müslümanlar 20
yıldır şehit vermiyor. Geçici
dünya zevklerinin, holdinglerin
Şüheda Vakfi kurmanra
istiyorum."
Sadrettin Yüksel Efendi'nın oğlu
Metin Yüksel, cuma namazından
sonra Fatih Camii'nin avlusunda
ülkücüler tarafından pusuya
düşürülerek öldürülmüştü.
Tunceli'de büyük operasyon
• PKK'nin Sıvas
yolunu kesmek
için, Tunceli'nin
Aliboğazı
mevkii ve
Munzur
Dağlan'nda
TÎKKO ve PKK
militanlanna
karşı başlatılan
operasyona 30
bin kişilik askeri
bir güç katılıyor.
TUNCELİ (Cumhuriyet) - Tunceli
ve yöresinde bannan PKK ve
TİKKO militanlanna karşı
sürdürülen operasyon genişletilerek
devam ediyor. Karlar enmeden
teröristlerin Sıvas bölgesine
geçmesini engellemeye yönelik
operasyonlara 30 bin kişilik askeri
güç katılıyor. Kobra ve Sikorsky
helikopterlerinin sürekli
bombaladığı örgıit bannaklannın
çevresinde dün başlayan
çatışmalann da yoğun olarak
sürdüğü bildiriliyor. Özellikle
Sıvas'ta yaşanan olaylann,
Tunceli'den sızan PKK'Iilerce
gerçekleştirildiğı ıddialan üzerine
güvenlik güçlerince bir süredir
Tunceli ve çevresinde sürdürülen
operasyonlar, örgüt üyelerinin
yoğun olarak görüldüğü Aliboğazı
ve Munzur Dağlan'na kaydınlarak
sürdürülüyor. Trakya'dan gelen ve
Tunceli'de konuşlanan 41.
Mekanize Tugayı, Bolu'dan gelen
121. Piyade Komando Birliği ile 3.
Ordu ve Tunceli Jandarma Bölge
Komutanlığı'na bağlı birliklerin
katıldığı operasyonda ağır silahlar,
uzun menzilli toplar ve Kobra ile
Sikorsky helikopterleri kullanılıyor.
Güvenlik güçleri, özellikle
Aliboğazı bölgesinde bannan ve
sayılan 400 civannda olan PKK
militanlannın, karlann erimesinden
önce Sıvas bölgesine geçişlerini
engellemek için çaba harcandığını
söylediler. Sıvas ve yöresindekı
huzursuzluğu bu bölgeden giden
teröristlerin çıkardığına inanan
askeri yetkililer, Tunceli kırsahnda
üslenen 500 civannda PKK, 150
civannda TİKKO ve 20 kadar da
DHKP-C militanına yönelik
operasyonlann genişletilerek
sürdürüleceğini söylediler. Bölgede
özellikle dünden itibaren
genişletilen operasyonlarda Hozat,
Ovacık ve Çemişkezek üçgeninde
karşılaşılan PKK'li gruplarla
çatışmalann devam ettiği, dün
bölgeye giden Kobra
helikopterlerinin çatışma bölgesini
yoğun olarak bombaladığı
belirtiliyor. Ancak ölü ve yaralı
olup olmadığına ilişkin bilgi
alınamıyor.
travma ve darbe trine rastlanmadı"
diye raporlar yazılıyor. Ancak
uygulanan bölgeden alınan
biyopsiyle işkencenin varlığı
kanıtlanıyor. Türkiye tnsan Haklan
Vakfı İzmir Temsilcisi ve İzmir Tabip
Odası Muayene ve Rapor
Komısyonu Başkanı Prof. Dr. Veli
Lök'ün konuyla ilgili söyledikJeri,
hem bu tür işkenceye uğrayanlara
hem de hekimlere yol gösteriyor.
Tabii bu sözlerde işkencecilerin de
'çıkarabiiecekleri dersler' var. Prof.
Lök, vücut yüzeyinde belirgin izleri
olmasa da elektrikie işkencenin
saptanabileceğini söylüyor. Ancak
burada en önemli konu, geç
kalmamak.
Eğer uygulamanın
üstünden 3 hafta
geçmemişse, biyopsi
yöntemiyle, işkencenin
varlığı bilimsel olarak
ortaya çıkıyor. Özel
tekniklerin uygulandığı bu
yönfemle ilgili Prof. Dr.
Lök şunlan anlatıyon
"Elektrik işkencesi, son
yıllarda giderek artan bir
işkence türii. Bunun da
temel nedeni. işkence
izierinin falaka ve kaba
dayağa göre daha zor
saptanabilmesi. Elektrik
işkencesini, uygulamadan
sonraki üç hafta içinde
biyopsi yöntemiyle
saptavabilivonı/. Bunun
için eiekrik uvgulanan
bölgeden biyopsi ahnıyor.
Alınan doku, özel
tekniklerie bo\ama yapüıp,
incek'nrvor. Histopatoiojik
olarak elektrik uygulanan
yerde son derece tipik
değişiklikleroluyor.
Bunlan da kesin olarak
saptayabiliyoruz—"
Vajina içine ya da penis
deliğine uygulanan elektrik
işkencesini saptamak daha
güç. Ancak Lök'ün
vurgulamasına göre burada
da işkenceciler açısından
bir 'risk' var: Sorgulananın
ölmesi. tşkencecinin
istemediği bu durum için
Lök, "Söz konusu bu
bölgelere yapılan işkencede
ölüm riski, çok yüksektir"
diyor.
Ölümle sonuçlanabilecek
böylesi bir durumda
işkenceciye "Sorguda
pencereden atiadı" demek
kalıyor. Ancak otopside
işkence uygulanıp
uygulanmadığı ortaya
çıkıyor bu kez. Yani
işkenceci köşeye
sıkışıyor...
Elektrik işkencesi
görenler eğer 3 hafta
geçmemişse ve tutuklu
değillerse vakfin Ankara,
Izmir ve İstanbul
merkezlerine başvurabilir.
Prof. Lök, hiçbir ücret
almadan gerekli
muayenelerin yapıldığını
belirtiyor. Bu arada
hekimlere de bir uyansı var
Prof. Dr. Lök'ün:
"Önemli olan işkencenin
kalknıasL, bu insanlık
suçundan ülkemizin
anndınlmasL Bu açıdan
hekimlere önemli
sorumluluklar düşüyor.
Yapılan başvuruda hekim,
çıplak gözle elektrik
işkencesinden
kuşkulanabilir. Ancak
kesin tanm koyabiunesi
için, kişiyi biyopsiye sevk
edebihne olanağının olması
lazun. Biyopsi her yerde
abnabilir. Patolog şüpheye
düştüğünde bu işle uğraşan
bizim uzmanlarunıza
başvurabilir. Alınan
biyopsi, merkeze
gönderilebilir. Ama tercih
ettiğûniz, kişinin
gönderttmesidir."
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Cezaevinde Bayram
Bir süredir cezaevlerindeki siyasi tutuklu ve mah-
kûmlardan mektuplar alıyoaım. Siyasi tutuklu ve mah-
kûmlar dokuz günlük bayram ve hafta sonu tatilini
acaba nasıl geçiriyor?
Cezaevinde yatanlar bilir; hafta sonu tatil günleri,
geçmek bilmeyen, can sıkıcı günlerdir. Duruşma do-
ğal olarak yoktur. O günlerde görüşme de yapılmaz.
Mutlak olarak kendinizle ve hapishane yaşamıyla
başbaşasınızdır... Sıkıntı cuma akşamından başlar:
"Uyudum, uyandım, değişen hiçbir şey yoktu/lssız
cuma, sıradandı ve soğuktu... "1982 sonDahannda Mal-
tepe Askeri Cezaevi'nde yazdığım, ıssız bir cuma ak-
şamının betimlenmesiyle başlayan 'Güz Başlangı-
cında Bir Hafta Sonu İçin Üç Şiir'de, geçmek bilme-
yen bu hafta sonu günlerinin huznü ve cansıkıntısı yan-
sır...
Duruşma olmayışı anlaşılır bir şey, fakat hafta so-
nu günlerinde cezaevi ziyareti neden yapılmasın? Bu-
nu, 70'li yıllarda bir süre Sağmalcılar Cezaevi'nde de
savcılık yapan kardeşim Namık Kemal Behramoğ-
lu'na sordum... Cuma akşamları sayım yapıldığı ve
hafta sonunda cezaevi personeli de tatil yapacağı için,
hafta sonlannda cezaevi ziyareti yapılamıyormuş. Yi-
ne 70'li yıllarda Isviçre'de mesleğiyle ilgili bir semi-
nere katılan kardeşim, bu ülkede cuma günleri de ce-
zaevi ziyareti yapılmadığını söyledi. Başka ülkelerde-
ki uygulamaları bilmiyor.
Başka ülkelerde uygulama nedir, ben de bilmiyo-
rum. Fakat hafta sonlannda, herkesin eğlendıği ya da
dinlendiği günlerde, demir parmaklık arkasındaki in-
sanlan görüşmecisiz bırakmak, bence çift katlı bir
adaletsizlik...
Bayramlar hafta sonlanndan farklıdır. Çünkü bay-
ramlarda görüşme vardır. Üstelik de açık görüşme-
dir bu... Açık görüşmede yakınlarınızı kucaklayabilir,
çocuğunuzu kucağınıza alıp sevebilirsiniz... Maltepe
Cezaevi'ndeki günlerde, en çok uğraş verdiğim ko-
nulardan bıri, çocuklara her seferinde açık görüş uy-
gulanması gerektiği; gerekçem ise, çocuklann bütün
toplumun mali olduğu ve onlara, anne ya da baba-
sıyla, tel örgü, demir parmaklık ya da cam bir bölme
arkasından görüşme saçmalığını yaşatmaya kimse-
nin hakkı olmadığı idi... Sadeceyöneticilerin değil, ba-
zı arkadaşlann bileanlayışsızlığına rağmen, bu konu-
da bir başan elde edecek gibi olmuştum da... O gün-
lerdeki bir başka şiirim, "Görüşme Günû", o sıralar-
da iki buçuk yaşındaki kızımın, tel örgüler arkasında-
ki ilk görüşmemızde yaşadığı şaşkınlık ve duygu ka-
nşıklığından esinlenmiştir: "Çocuğumla tel örgüler
konuldu aramıza/Kalın tel örgüler, iki sıra/'Saklanma
baba...' dedi çocuğum/Sitemle, çırpınan bir bakış-
la..."
• • •
Buca Cezaevi'ndeki olaylaria ilk işaretlerini veren,
Ümraniye Cezaevi'nde güvenlik güçlerinin işlediği ci-
nayetler sonrasında patlayan cezaevi ayaklanmala-
n, siyasi tutuklu ve mahkûmlann durumunu toplumun
gündemine getirmişti... Geçen ayın ikinci haftasında
tutuklu ve hükümlülerin 36 maddelik isteklerinin Ba-
kanlıkça kabulü sonucunda Sağmalcılar'daki direniş
sona ermiştı... Cezaevlerinde şimdilik bir sükûnet
gözlemleniyor... Bu ne kadar sürebilecek? Siyasi tu-
tuklu ve mahkûmlann, "Insan gibiyaşamak istiyoruz"
diye özetlenebilecek istekleri yerine getirilmeye baş-
landı mı? Bana SağmalcHar Cezaevi'nden yazan Ha-
cer Ankan, beni kendilerini ziyarete ve olup bitenle-
ri ilk elden görüp öğrenmeye çağınyor: "Cezaevinde
yaşananlan kendi cephemizden anlatabilmek ger-
çekten de kolay olmuyor... Istersenizyaşananlan ilk
elden dinleyebilir, gelişmeleri daha yakından izleye-
bilir, öğrenebilirsiniz... Yaşananlan, yaşadıklarımızı
sizinle paylaşmak istiyoruz. Sizin de bildiğiniz gibi ba-
zı duygulan kelimelere dökmek çok zordur, o anlar
sadeceyaşanır... "Cezaevlerinden aldığım mektuplar-
da, siyasi tutuklu ve hükümlülerin, hayranlık uyandı-
ncı bir dayanışma ve direniş duygusu taşıdıkian göz-
lemleniyor... Yöneticileri çileden çıkaran da bu olsa
gerek... Oysa, insanın kendi onurunu en güç şartlar-
da da korumaya çalışmasının suç ya da yasak oldu-
ğu, herhangi bir kitapta yazılı değil...
•••
Dün gece TV'de Uludağ'dan görüntüler vardı...
Başta Sayın Başbakanımız ve Sayın eşi, yöneticile-
rimiz, sonradan görme burjuvalanmız ve zenginleri-
miz, çocuklar gibi eğlenıyor, dokuz günlük bayram ta-
tilinin tadını çıkanyorlardı... TV kanallannda göreme-
diklerimiz ise, dünyanın kimbilir hangi köşelerinde, han-
gi sıcak adalarda ya da kayak merkezlerindeydiler...
Bu arada, açık gönüşün yasaklanmasını cezaevi önün-
de topluca kınayan siyasi tutuklu ve hükümlü yakın-
lannıngörüntüleriniizledik... Dokuz günlük tatilde ço-
cuklar gibi eğlenen ve bunu dünyanın gözü önünde
yapmaktan çekince duymayanlar, cezaevindekilerden
ve yakınlanndan insanca bir dokunuş sevincini esir-
gemişlerdi...
• • •
Hatice Ankan'a, öteki siyasi tutuklu ve hükümlüle-
re mektuplarından ötürü teşekkür ederim. "Cumhu-
riyet"\n sütunlannda ve gerektiğinde başka olanak-
larla da onların ve yakınlannın isteklerini, sorunlannı
yansıtmak istiyorum... Ziyaretlerine de elbette gele-
ceğim... Onlann orada insanca yaşama koşullanna
sahip olmaları, bizım dışardaki insanlığımızın hiç kuş-
kusuz ki en temel ölçülerinden biridir.
Konya
işkence zanlısı polislerle
bir doktor yargılanıyor
KONYA (Cumburiyet)-
Konya'da geçen yılın
kasun
ayında kimliği belirsız kişi-
lerce yakılan tlkezgj Kita-
bevi sahibi Mustafa Poy-
raz'a işkence yaptıldan ile-
ri sürülen iki polis \e işken-
ce izlerini raporunayazma-
dığı bildirilen bir doktorun
yargılanmasına pazartesi
günü Konya 1. As ıye Ce-
za Mahkemesi'ndt başla-
nacak.
llkezgi Kitabevı nin ya-
kılmasıyla ilgili, da.ayı sav-
saklamakla suçlan^n Cum-
huriyet Savcısı Rctep Su-
erhakkında Adalet Bakan-
lığı'na yapılan başoırudan
sonra dava açılabüü.
Pazartesi günü Konya 1.
Asliye Ceza M
si'nde görülmeye başlana-
cak davada, llkezgi Kitabe-
vi'nin yakılması olayını so-
ruştururken gözaltına alı-
nan kitabevi sahiplerinden
Mustafa Poyraz'a işkence
yaptıklan belirlenen Komi-
serSedat Keskin ile polis
memuru Nihat Akbaş,
TCK'nin 245. maddesine
muhalefetten yargılanacak-
lar.
Ayru mahkemede sağlık
ocağı doktorlanndan Mu-
rat Tosun da TCK'nin gö-
revi ihmali kapsayan 230.
maddesinden yargı önüne
çıkacak. Doktor Murat To-
sun, Devlet Hastanesi'nde
belirlenen işkence izlerini
raporuna almamakla suçla-
nıyor.