08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Kurtuluş Gününde Trabzon Prof. Dr. SEZER KOMSLOĞLU B ugün (24 Şubat) Trab- zon'un kurtuluş günü. 1916 yılı basında başla- yan Rusiann kıyı saldın- lan, 18 Nisan 1916'da şehrin düşmesine, eli si- lah tuıan bürün evJatlarını cepheye yol- larnış olan Trabzonlulann ise batıya ve güneybatıya göçüne "muhacirük" yılla- nn:n başlamasına neden oluyor. Rus halkının savaştan bıkması, 'Kara Pazar'. 1917'de Rusya'da başlayan ayak- lanmalar, Kafkas cephesindeki çöküş Rusiann Trabzon bölgesindeki egemen- liginı etkihyor; 5 Şubat 1918'de Vehip Paşa komutasındaki 3. Kafkas Ordu- su'nun harekâtı ile işgalden tam 2 yıl son- ra 24 Şubat 1918'de Trabzon'un kurtu- luşu kutlanıyor. Işgalle birlikte bati ille- rine göç edenler geri dönüyorlar; o yıl- larda Mondros Mütarekesf nden sonra parçalanan memleket topraklan üzerin- de Trabzon'un payına da Pontus-Rum imparatorluğu kurulması hayalleri düşü- yor. O tarihlerde Trabzon'da yay ımlanan iki Rum gazetesi Epuhi ve Farosianado- lis bu alanda yaym yapmaktadır. Millı birlik ve bütünlügü sağlamak ve daha etkin hizmetler vermek amacıyla, (daha sonralan -1947- Basbakan Yardım- cısı ve Trabzon Milletvekili) Faik A. Ba- rutçu ve arkadaslan. 1918'de Istiklal ga- zetesini çıkanyorlar. Milli savunma ve mücadele konusunda atılan bir başka önemli adım, Trabzon Muhafaza-i Hu- kuk-u Milliye Cemiyeti'nin kurulması ve savaşıma önemli katkılar sağlaması- dır. Kısa yakın tarihıne değindiğim Do- ğu Karadeniz'in bu önemli merkezi, ilgi beklemektedir. Trabzon, toplumsal ve kültürel açıdan çok zengin bir tarihe sa- hip olmasına karşın, ekonomik yönden büyûk ükanıklıklaryaşamaktadır ve dur- maksızın göç vermektedir. Nüfusun yüz- de 62'si halen tanm toplumudur. Oysa 100-150 yıl öncesine bakalım: Fransız tarihçisi ChariesTeuer, 1800 yıl- lannda Karadeniz'de buharlı gemilerin kullanılmaya başlanmasından sonra Trabzon'un Doğu'nun ticaret merkezi durumuna geldiğini ve Tebriz'e gönderfl- mek üzere Trabzon İskclesi'ne indiriien balya sayısının ayda 32.000'i bulduğunu yazmaktadır. 1848-50'h yıllarda Bayın- dırlık Bakanı tsmail Paşa, ıki kez Trab- zon'a geliyor; Trabzon'u Erzurum'a ve öbür illere bağlayacak bir karayoluna şid- detle gereksinim olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte Trabzon-Bağdat arası bir yolun da projelendınldığıni okuyo- ruz. O gûn bugün nice bayındırhk ba- kanlan Trabzon'a geliyor ve yollar pro- jelendiriyorlar. Bugün Sarp-Samsun ara- sında var olan tek şeritli incecik bir yol, Doğu Karadeniz'in altı ilini Türkiye'ye bağlamaktadır ve gerçekten yürekler acı- sıdır. Sabırlı Karadeniz halkı halen bek- liyor. Ibrahim Paşa'nm Trabzon Valisi oldu- ğu yıllarda tarihçi ŞakirŞevket'in "Trab- zon Tarihi" adlt yapıtı; o yıllarda ilde 6 medrese, 21 ilkokul. 1 Protestan okulu, 2 Katolik ve 1 Fransız kilisesi ve 44 ca- minin olduğunu bildirmektedir. 1872'de ilçe olan Vakfıkebir (Büyük- liman) mısır, yağ ve fasulye ihraç etmek- tedir. Silah yapımı, Sürmene'de gemi ya- pımı çok ileri düzeydedir. Bu zemin bu- gün Sürmene ilçemize Su Ürünleri ve Denizcilik Fakültesi'ni kazandırmış, bu- rada yapılan çalışmalar. The Observer gazetesinin ünlü araştırmacısı Neol Asc- herson'un "Black Sea 1995" adlı eserin- de referans alınmıştır. Daha sonraki yıllarda ünlü Trabzon Li- sesi, Beşikdüzü Köy Enstitüsü, Türki- ye'nin kurumlasmasını tamamlamış en güçlü üniversitelerinden biri olan Kara- deniz Teknik Üniversitesi ve nihayet gu- rur veren Trabzonspor hep övünç kayna- ğımız olmaktadır. Şündi Sovyetler Bırliği'nin dağılma- sından sonra, 1988'de Sarp sınir kapısı- nın açılması ile Doğu Karadeniz ve Trab- zon çok ayn bir önem kazanmıştır. Üç yıl önce Amerika'nın ünlü Forbes dergisinde yayımlanan bir yazıda Sov- yetler Birliği'nin dağılmasından sonra Yunanistan'ın doğusundan Batı Çin'e kadar 105 milyon insanın Türkçe konuş- tuğu ve dıl bidiği açısından Türkiye'nin önemi vurgulanıyordu. 1993 yıhnda in- celemelerde bulunmak üzere, Istanbul ve Ankara'dan sonra Trabzon'u seçen Avru- pa Parlamanto Muhabirleri Derneği üye- si gazeteciler, Trabzon'un yeni uluslara- rası gelişmelenn en önemli kentlerinden biri olduğunu, özellikle KEİB (Karade- niz Ekonomik İşbirliği Bölgesi), Türk cumhuriyetleri ile ilişkiler ve Kafkasya açısından olaganüstü stratejik önemi bu- lundugunu dile getirmişlerdir. Sarp'ın açılması ile birlikte, onca yıl- lık baskı rejimine karşın benliklerinden hiçbir şey kaybetmeyen BDT (Bağımsız DevletlerTopluluğu) halklan, Sarp giri- şinden sonra Doğu Karadeniz'de ilk bü- yük merkez olarak Trabzon'la karşılaş- maktadır. Bu sayede Trabzon Havaalanı, limanı, uluslararası boyutuna yeniden ka- vuştu. Kapıdan Türkiye'ye bugüne kadar 3 milyonun üzerinde turist giriş yaptı. 1995 yılı içinde kapıdaki ticaret hacmi 4 tnlyonun üzennde gerçekleştı. 20'nın üzennde turizm firması bölgede hizmet veriyor. Bu örnekler birçok alanda ço- ğaltılabilir. Talep edilen ticari mallann büyük çoğunluğu İstanbul, Izmir, Anka- ra ve Bursa gibi büyük şehirlerden böl- geye gelmekte, dolayısıyla gelişmeler ül- ke geneline yansımaktadır. Bugünkü bu girdilerin dışında olayın bir başka boyutu geleceğe yönelik bek- lentiler olmalıdır. Kazakistan, dünyanm en büyük krom üreticisi, Kırgızistan'da önemli birdigital sanayii var, Türkmenis- tan doğalgaz açısından dünyanın en zen- gin ülkelerinden biri. Bugün bu toplum- lar, dagılmadan sonra kendilerine yeni çekidüzen veriyorlar ve ekonomilerini toparlamaya çalışıyorlar. Bu insanlar on yıl sonra, dil-din ve kültürel bağlanmız nedeniyle "iyi-hoşgeldin" gördükleri kentlerimize bu sefer eğitim, turizm, sağ- lık amacıyla geleceklerdir, ekonomik gir- diler daha büyük olacaktır. Durum böyleyken konunun Nataşa-fu- huş gibi yönlerinin gereksiz yere ön pla- na çıkanlmasının ve son günlerde de Av- rasya bunalımının vurduğu büyük darbe, yeni ve dınamik çabalarla aşılmahdır. Bugün BDT'ye açılmak isteyen tüm dünya ticareti için Türkiye bir ön bölge ve bu bölgenin merkezi Trabzon'dur. Tüm hemşehrilerimizin kurtuluş günü kutlu olsun. ARADABIR MEHMET AYDIN Emekli Yazın Öğr. Yunanistan'ın Çıkarı Dostluktadır... "Ev alma, komşu al" diye bir atasözümüz vardır. Ne yapalım ki Yunanistan'la yüzyıllardır komşu konu- munda bulunuyoruz ve Yunanistan, Türkler'e karşı bitmeyen bir kin kusmaktadır. Kıbrıs'ta, Ege'de ve uluslararası platformlarda sürekli olarak Türklerie olan ilişkilerini hep olumsuz bir çizgide sürdürüyor. Kimi zaman, Lozan Antlaşması hükümleri çiğnenip Batı Trakya'da yaşayan Türklerin etnik kimlikleri yad- sınarak iyelik, eğitim ve özel yönetim haklan askıya alınıyor. Ege'deki balıkçılanmız, sık sık taciz ediliyor. PKK için ülkesinde kamplar kurup, onlann eğitilme- sini üstleniyor. Bu tutumlann komşuluğa da insanlı- ğa da yakışır bir davranış olmadığını düşünüyoruz. Paris lokantalarında musakka baklava ve sütlaç gi- bi Türk yemekleri, Grek yemekleri olarak tanıtılıyor. Bir zamanlar, Türk güldürü ustalan olan Karagöz ve Hacivat'a bile sahip çıkmaya kalkmışlardı. Trenle ya da otobüsle Avrupa'ya giden yolculanmıza, gereksiz zorluklar çıkarmayı hüner sayıyorfar. Birincı Dünya Savaşı sırasında Türkler, dört yıllık bir savaştan sonra çok yorgun düşmüşlerdi. Bu durumu fırsat bilen Yunanlılar, kimi Batı devletlerinin de des- tek kışkırtmasıyla Anadolu'ya asker çıkanp, ta Polat- lı yakınlanna dek geldiler. Bu arada, Afyon köylerinin başaktaki ekinlerini ateşe verip yaktılar. Köylerin or- tak mallan olan küme sığırlannı toplayıp götürerek as- kerierine kesim hayvanı için kullandılar. Bu yüzden, ekini ve hayvanı elinden alınan Türk köylüsü, bir kış mevsimini kıtlık ve açlık içinde geçirdi. Bozgun sonunda Ege'ye doğru kaçan Yunanlılar, geçtikleri yerleri ateşe verip halkı kana bulayarak git- tiler. Uşak, Aydın ve izmir kentleri büyük ölçüde ya- kıldı. Öyleyken Yunanlılardan Lozan Antlaşması'nda bunca yıkımın tazminatı alınmadı. Ikinci Dünya Savaşı sırasında Yunanlılar, Almanlar'a yenilmişlerdi. Ülkelerinden kaçan Yunanlı asker ve si- villeri; Trakya'da, Ege'de, hatta eskiden işgal ettikle- ri Afyon'da hep konuk edip bağnmıza bastık. Izmir'in Çeşme çevresi ve Reisdere köyünde pek çok Yunan- lı ailenin, aylarca konuk kaldığı ve herkesin, evinde- ki ekmeğini-aşını onlarla paylaştığı, yaşlılarca bugün bile anlatılmaktadır. Yunanlılann kara günlerinde on- lara birçok kez seve seve devlet katında da yardım eli uzatılmıştır. Bütün bunlara karşın her fırsatta, düşmanlıkla kar- şı karşıyayız. Oysa bizimle dostluk Yunanistan'ın çı- kannadır. Bizim amacımız, yalnız Yunanlılarla değil, bütün komşulanmızla Atatürk'ün "Yurttabanş, dün- yada banş " ülküsünü yaşatmaktır. Hiçbir ulusun top- rağında gözümüz yoktur. Halkımız buna yürekten inanıyor ve bu duyguya da gölge düşürülmesini asla istemiyor. Kooperatifçi Köylülerin Beklediği ERDOĞAN KANTÜRER Tarımsal Amaçlı Koop. Birlikleri Kurucu Genel Yönetim Kurulu Başkanı K öy kooperatiflerinin ve köy ko- rupa ve ABD); Tümünde tanmsal kooperatifle- operatif birliklerinin KÖY-KO- rin çok güçlü olduğunu; tanmsa! kooperatiflerin OP özgür ekonomik düzende çok güçlü olduğunu; tanmsal üretimin artmasın- önemli işlevleri olması gerekir. da, tanm ürünlerinin pazarlanmasında. ve tanm- Gerçekçi bir özgür ekonomi uy- sal sanayıde yüzde 50-yüzde 100 arasında söz sa- gulaması ancak çeşıtli sektörler hibi olduklannı görürüz. (*) operatif birliklerinin KÖY-KO- OP özgür ekonomik düzende önemli işlevleri olması gerekir. Gerçekçi bir özgür ekonomi uy- .gulaması ancak çeşıtli sektörler arası yanşla olanakJıdır kanımızca. Özel sektö- rün kendi arasındaki serbest ekonomik yanş bir anlamda aldatmacadır. Özgür ekonomik modelde güçlü olan kazanır, bu doğaldır. Parası -anamalı- çok olanlann; şir- ketler, holdingler ve derneklerde birleşmeleri de bu nedenle doğaldır ve bu olusumun hükümet- lerce bilinçli olarak bol kepçeden desteklendiği de ortadadır. Ancak ortadabirhaksızlık var ki yeniryutulur gibi degil: Tanmsal gelismenin en önemli araç- lan olan köy kooperatiflen ve bu kooperatiflerin üst birlikleri KÖY- KOOP önemsenmiyor, unu- tuluyor, bilinçli olarak unutturuluyor. Bu da ül- kemiz tanmsal gelişmesını artan oranda engelli- yor: Nerede kaldı kendine yetecek besini üreten ülkeler arasındaki yerimiz? Eti, şekeki, en temel ürünümüz buğdayı bile artık dışandan alıyoruz. Bu, ülkemızdeki tanmsal gerilemenin en basit göstergesi değil midir? Bu gerilemenin nedenle- ri tanmsal köy kooperatiflerinin kösteklenme- sinde aranmalıdır. En gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de tanmsal gelismenin ana motoru tanmsal köy kooperatifleridir. Evet, en gelişmiş ülkelerde, basta süt ve ette olmak üzere üreticiler koopera- tiflerin ve birliklerinin çatılan altında bir araya gelip örgütlenerek tanmsal gelişmelerini sağlık- h olarak gerçekleştirmişlerdir. Et, süt ürünleri, şe- ker ve buğday aldığımız ülkelere bir bakalım (Av- Tanmsal köy kooperatiflerine gerekli destek ve ulusal gelirden hak ettiği pay aynlmazsa: -Oreticiyi kalkındırmak olanaksız duruma ge- lecektir. -Tanm gelecekte de hammadde üretmeye mah- kûm edılecektir. -Üreticinin denerimi dışındaki düzende, üreti- cinin piyasa ağırlığı korunamayacaktır. - Tanmsal nüfusun azaltılması bugüne kadar olduğu gibi yalnızca göç düzeneğiyle (mekaniz- masıyla) gerçekleşecektir. -Tanmın yeniden ve modem yapılanması ya- tay ve dikey bütünleşmeyle mümkün olacağında bu dönüşüm gerçekleşemeyecektir. -GAT ve AB çerçevesınde tanm sektörünün pazarlık gücü oluşamayacaktır. Bu nedenlerle tanmsal köy kooperatiflerinin desteklenmesi gerekir. Tersi durumda, ülkemiz tanmsal gelişmesinin önü iyice kapatılmış ola- caktır. Çünkü bugün ülkemiz üreticileri hammad- de üretirdurumdadır. Hammaddenin yarattığı ar- tı değer işlenmiş maddenin artı değerinden dü- çüktür. Dolayısıyla pazarlık anında hep üretici kaybetmektedir. Bu gerçek tanmın ve koopera- tiflerin en önemli sorunudur. Türkiye'de tanmın sorunlannı çözmeden ülkenin sonınlannı çöz- mek olanaklı değildir. Tanmdaki sorunlann çö- zümü ise tanmın gelişmesine bağlıdır. Tanmın gelişimi de: Üretimi arttırmak ve üretimi değer- lendirmekle olanaklıdır. Üretimi arttırmak ve artan üretimi değerlendir- mek için üreticilerin kooperaiflerde örgütlenme- si, pazara girmesi ve tanmsal sanayiyle uyum içinde bütünleşmesi gerekir. Bu durumda üreti- cilerin yaşam düzeyini arttırmaya yönelik olarak tanmsal kooperatifleşmeye ve kooperatif birlik- lerinin tanma dönük sanayi atılımlanna destek verilmelidir. Gerçek özgür ekonomi, tanmsal ko- operatif sektör ile özel sektör arasındaki yanş- mayla oluşabilir. Doğal ki bu yanş fiyatlarda den- ge işlenmiş mallarda nitelik ve teknolojik geliş- me sağlayacaktır. Tanmın sırtından kazanılacak art değer'lerle sanayileşmeyi gerçekleştirmeyi öne sürenlere de bir sorumuz var: Hangi ülke tanmını geliştirme- den sanayileşebilmiştir? Artık millet yutmaz... Ülkemizin tanmının gelişmesi ülkemiz kalkın- masmın da temel koşuludur. Değişen ve gelişen dünya koşullanna ve bu arada gümrük birliğine tanmsal alanda uyum sağlayabilmemizde tanm- sal köy kooperatifleri, en vazgeçilmez sivil örgüt- lerdir. Tanmsal kooperatif örgütlenmenin yaygınlaş- masıyla, tanmda üretim, tanmsal sanayıde işlen- miş madde üretimi ve ticaretinın meydana getir- diği artı değerlerden kooperatifçi köylüler hak et- tiği payı alacak ve sonuçta kayıt içinde verimli çahşan bir kooperatif sektör oluşacaktır. Bizler üretici kooperatifçi köylü'lerin önde gelen özle- midir bu... Köylülerin tanmsal kooperatiflerde örgütlenmesinin önü açılmalı, tanmsal köy ko- operatif birlikleri merkez birliğinın kuruluşu kp- laylaştınlmalıdır. Kooperatifçi köylüler, yenîilükümetten bu 6z- lemlerimizin gerekleşmesi için çaba göstermesi- ni, yani tanmsal köy kooperatiflerine ve koope- ratif birliklerinin tanmsal sanayi yatınmlanna - özel sektöre verdiği destek kadar- destek istiyor. Fazla değil!... TARTIŞMA Mercümek Fınnda! ÇAĞDAŞ YAYINLARI TOKTAMjŞ ATEŞ DÜŞÜNCE PARLAMENTOSU Tuktanuş Ateş DÜŞÜNCE «Ü^LAMBIFOSU * ToktamışAteş, bu kitabmda 1995'lerin Türkiye'sini birkaçjırçu darbesıyle resmetmeğe çalışıyor. Fiyatı:100.000TL(KDV ıçınde) Cumhuriyet Kitap Kulübü Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41 (34334) Cağaioğlu-istanbul Tel:512 05 05 . efah Partisi'nin büyük paralar harcamasına ve kapı kapı .dolaşmasına karşın aldığı oylann yüzde 21 'de kalması aydm kesimın ıçını az da olsa, ferahlatmıştır, ama kaygılar kaybolmuş değildir. lktidar yolunun, şu ya da bu şekilde, Refah'a açılması olasılığı herkesi ürkütmekte, tedirgin etmektedir. Aydınlanmızın çoğu "gerekirse kanfa bir biçimde iktidara gelmekten ve demokrasiyi ortadan kaldırmaktan" söz eden bir partinm, iktidara gelirse bir daha gıtmemekte diretme ve dikta içinde olma heveslerini görür gibi olmaktalar. Vaktiyle HitJer ve Salazar'ın da demokratik yolla iktidara geldiği anımsanmakta... Sadece bir iki aydınımız, Refah Partisi'nin iktidara gelse bile, yıpranıp gideceğini, Batı demokrasilerinde de Hıristiyan partilerin bulunduğunu söylemekteler. Batı ülkelerinde Hıristiyan Demokrat partilerin bulunduğu ve zaman zaman da iktidara geldikleri doğrudur. Ne var ki o ülkelerdeki Hıristiyan Demokrat partiler, adlannın "Hıristiyan" olmasına karşın din partileri değillerdir. Demokrasiyi de laikliği de özümsemiş partilerdir. Iktidarda iken Hıristiyanlık bilinci ile hareket etmedikleri için inancı olmayanlann oyunu da alabilmeİctedirler. Bizim Refah Partimizin ileri gelenleri işe gelir gelmez laikliği ve demokrasiyi ortadan kaldınp şeriat düzenini kuracaklannı söylüyorlar. Amaçlannın Türk halkını "ümmet'' haline getirmek olduğunu diş gıcırdatarak her vesile ile tekrar ediyorlar. Dinci kesimimizin son yıllarda u Din adına yapılan her şey mübahür, sevapür r düşüncesiyle -yalan ve iftira dahil- her şeyi kendilerine mübah saydıklannı sık sık gördük. Son günlerde Refah Partisi'nin kasadan olduğu söylenen Mercümek adlı kişi, Bosna'daki yetimlere yardım perdesi altında toplanan ve miktan trilyonlara varan Türk Lirası'nı zimmetine geçirmekten mahkûm oldu. Biz ise bu paralann yerine ulaştığını sanıyorduk. Çünkü Sayın Erbakan bunu defalarca TV'de ilan etmişti. Tersinin kanıtlanması hepimiz için büyük bir düş kınklığı oldu. Gönül isterdi ki dinci gazeteler de bizim duygulanmızı paylaşsınlar ve Mercümek'in dürüstlüğe ters olan bu hareketini reddetsinler. Oysa hepsi de Mercümek yerine yargının verdiği karan kınadılar. Demek kı onlann gözünde VEFAT Merhume Hikmet Köprücü ile merhum Mehmet Köprücü'nün evlatlan, Yaşar ve Hüseyin Köprücü'nün kardeşleri, Ziynet Köprücü'nün sevgili eşi, Memed Köprücü'nün sevgili babası ENGEV KOPRUCU'yü kaybettik. Cenazesi 25 Şubat 1996 Pazar günü Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip toprağa verilecektir. Dostlannın başı sağolsun. Mercümek'in suç sayılan tutumu mübah sayılmaktadır. Peki ya Refahlı milletvekillerimiz? Bir süre önce Bosna'ya yardım paralan konusunu TBMM'ye getiren bir bakanımızın üzerine yürümediler mi? Ve bır süre önce yine bu konuda soru sormak isteyen bir gazetecimizi "geDertmekle" tehdit etmediler mi? Ya Sayın Erbakan? lktidar sandalyesine oturmak istediğine göre partisini ilgilendiren bu konuda bir açıklama yapması gerekmez mi idi? Bunu beklemek Türk halkının hakkı değil midir? Demokrasilerde şeffaflık temel kuraldu-, Eğer bir partının milletvekilleri daha iktidara gelmeden, kendi partilerine ilişkin bir olayı TBMM'ye getiren bir bakanı dövmeye ve bu konuda soru sormak isteyen bir gazeteciyi de "gebertmeye''kalkarlarsa, iktidara geîdikten sonra neler yapmazlar? Her parti iktidara gelmek ister. Refah Partisi'nin iktidara gelmek istemesini de doğal karşılıyoruz: Düzen içinde olmak koşuluyla. Buna güven duyduracak tutumlarla... Söz gelimi Refahlı beledıyelerin, borcu var diye hastanelerin suyunu kesip hafız- Kuran kurslanna parasız su dağıtmalan önlenmedikçe bu güven duyulmaz. Farklı inançlara olan vatandaşlanmıza içten sevgi ve saygı duyduklanna inandırmalılar. Sacit Somel Emekli Elçi DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1995/311 Davacı S.S. Yalıkent Konut Yapı Kooperatifı vekili tarafından davalı Salih Işık aleyhine açılan kamu- laştırma bedelinin arttınlması davasının yapılan açık yargılaması sırasında, Davalı Şinnköy köyü Denızli adresinde oturan Salih Işık'ın adresi zabıta marifetiyle tespit ediieme- mesi sebebıyle adına ilanen teblıgat yapılmasma karar verilmekle ışbu davalınm duruşma günü olan 1.3.1996 günü saat 09.00'da btzzat kendisi veya tutacağı bir vekılle davasını takıp ettirmesi, takip ettir- mediği veya gelmediğı takdirde dava yokluğunda bitirileceği ve hüküm venleceğı hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 71434 ELAZIĞ1. ASLİYE HUKUK HAKJMLİĞİ'NDEN 1995/395 Davacı Sait Kılıç tarafından davalılar Fuat Güzel vs. aleyhine açılan zorunlu geçit hakkı davasının mah- kememizde yapılan açık yargılaması sırasında dahılı davalı tkrime lspir, göstenlen Elazığ ıli Yenimahal- le Beyzade Sok. No: 15/A'daki adresinde bulunamamış, yapılan aramalara rağmen de adresi tespit edile- medığınden dahılı davalı tkrime lspir 19.3.1996 günü saat 09.00'dakı yargılamaya gelmez veya kendisi- nı bir vekille temsil ettırmedığı takdırde hakkındakı yargılamanın yokluğunda yapılıp karar verileceği teb- ligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 71896 PENCERE Solda Aydınlanma!.. Yaşadığımız dönemde, Türkiye solu, üç sorunun yanıtını açık seçik vermek zorunda... 1) Serbest piyasa, toplumun her sorununu çözer mi?.. 2) Kapitalizmin sömürücü içeriği silindi mi?.. 3) Emperyalizm tarihe mi gömüldü? Diyorlar ki: 1) Serbest piyasa her derde deva bir ilaçtır. De- mokrasinin temeli ekonomik liberalizmdir. Sosyaliz- min geçerli olduğu yerde demokrasi var olamaz; çünkü, tarihin sonu neoliberal toplumla noktalandı. 2) Bilgisayardevrimiya da teknolojik devrimle ser- maye öneminiyitirdi; 'bilgi' öne çıktı; kol gücü yeri- ne kafa gücü geçti. Kapitalizm içerik değiştirdi; 'ser- mayenin sömürüsü' savı artık geride kaldı. 3) Süper devlet Amerika, dünyayı sömürmek is- temiyor; en zengin yedi devlet (G-7) ile birlikte ABD'nin amacı, hammadde kaynaklannı denetle- mek ve mazlum halklan sömünvek değil, dünyayı hen\esin eşitlendiği tek pazara dönüştürmektir. • Sovyetler'in çöküşüyle Doğu-Batı bloklannın bir- leşmesi öyle bir ortam yarattı ki 'tek pazar'6a ege- menleşen sermaye güçlerinin ideotojisi, Türkiye gibi ülkelerde solun davasını güçleştirdi. Türkiye'de sol dağınık... Paramparça... Ancak bu dağınıklık önce kafalarda başlıyor, örgüt- lere sonra yayılıyor. Her şeyden önce kafalarda saydamlığı sağlamak gerekiyor ki neyin ne olduğu ortaya çıksın, soldaki partilerde sağcıların söz sahibi olması engellensin... Bu işi yaparken 'kızmak, danlmak, öfkelenmek, şinretleşmek, birbirini suçlamak' türünden aklı ve sağduyuyu körleten sapkınlıklardan da korunmakta yarar var. Eğer gerçekten bilgisayar devrimiyle kapi- talizmin içeriği değiştiyse, sermayecilik sömürücü niteliğinden sıyrıldıysa, mazlum halklar emperyaliz- min sultasından kurtuldularsa, bilimsel gerçeklik bu yönde değişime uğradıysa; soldan, sosyal demok- ratlıktan, sosyalizmden vazgeçmek aklın gereğidir. • Türkiye için bu soruların, yalnız solda değil, sağda da büyük önemi var. Çünkü sağın ulusal kanadı, 'Balkanlar-Kafkasya- Ortadoğu' üçgeni ortasında yer alan Türkiye'ye dö- nük değer yargılarını bu üç sorunun yanıtlanna göre ayarlayacaktır. ABD'nin Suudi Arabistan'da neden konuşlandığı sorusu nasıl aydınlanacak?.. Kapita- lizm içerik değiştirdiyse, dünyanın en stratejik böl- gelerini elinde bulundurmak için sınırtanımaz harca- malara niçin katlanıyor? Petrol fiyatlarını belirli bir düzeyde tutabilmek amacıyla, ABD ve ortaklan, Or- tadoğu'da Körfez Savaşı'nı neden üstleniyorlar?.. Az gelişmiş ülkelerle G-7 arasındaki uçurum neden derinleşiyor?.. Yeryüzünde yakiaşık bir milyar insan, bilgisayarlı kapitalizmin teknolojik devrim dönemin- de niçin açlık coğrafyasını oluşturuyor?.. Sol -komünistler, sosyalistler, sosyal demokratlar- bu sorulann yanıtlannı saydamlaştırdıkça, fikir yolla- n aydınlanmış olacak... • Bu sorulann yanıtlannı aramak, Batılılaşmanın en önemli ölçüsüdür. Çünkü Batı uygarlığı, aklın ve bilimin yol gösterici- liğinde insanlaşmanın gerçekleşeceğini savunur. Avrupalı otmanın da bir başka yolu yoktur. "Emperyalizm tarihe gömüldü, kapitalizm sömü- rücü içeriğinden sıynldı, sermayenin doğası değiş- ti" diyenler haklıysa, sol partilere de artık gerek kal- mayacaktır. Sol partiler içindeki kafa karmaşası bel- ki bu yöntemle aşılabilir. Ne var ki Avrupa'da sol yükseliyor, elle tutulan bir siyasal güç, varoluşunu hayata geçiriyor; Türkiye'de ise kafalann karmaşası en sağcı fikirleri sol adına or- taya atanları sol içinde barındırıyor; bu olgu, solu bö- lük pörçük ediyor. Solda 'aydınlanma'nın zamanıdır. f Ç A G O A Ş Y A Y I N L A R I İLHAN SELÇUK DUVARIN ÜSTÜNDEKİ TİLKİ 3. Bası Çıktı! 230.000TL (KDViçinde) f Ç A Ğ D A Ş Y A Y I N L A R I HİKMET ÇETİNKAYA KUZU POSTUNDA KURTFetuflah Hoca'nın Önlenemeyen Yükseişi 780 000TL. (KDV ıçınde) Cumhuriyet Kıtap Kulübü Çağ Pazartama A Ş Türkocağı Cad. 39/41 Cağaioğlu-istanbul Tel:512 05 05
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle