Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kurtuluş Gününde Trabzon
Prof. Dr. SEZER KOMSLOĞLU
B
ugün (24 Şubat) Trab-
zon'un kurtuluş günü.
1916 yılı basında başla-
yan Rusiann kıyı saldın-
lan, 18 Nisan 1916'da
şehrin düşmesine, eli si-
lah tuıan bürün evJatlarını cepheye yol-
larnış olan Trabzonlulann ise batıya ve
güneybatıya göçüne "muhacirük" yılla-
nn:n başlamasına neden oluyor.
Rus halkının savaştan bıkması, 'Kara
Pazar'. 1917'de Rusya'da başlayan ayak-
lanmalar, Kafkas cephesindeki çöküş
Rusiann Trabzon bölgesindeki egemen-
liginı etkihyor; 5 Şubat 1918'de Vehip
Paşa komutasındaki 3. Kafkas Ordu-
su'nun harekâtı ile işgalden tam 2 yıl son-
ra 24 Şubat 1918'de Trabzon'un kurtu-
luşu kutlanıyor. Işgalle birlikte bati ille-
rine göç edenler geri dönüyorlar; o yıl-
larda Mondros Mütarekesf nden sonra
parçalanan memleket topraklan üzerin-
de Trabzon'un payına da Pontus-Rum
imparatorluğu kurulması hayalleri düşü-
yor. O tarihlerde Trabzon'da yay ımlanan
iki Rum gazetesi Epuhi ve Farosianado-
lis bu alanda yaym yapmaktadır.
Millı birlik ve bütünlügü sağlamak ve
daha etkin hizmetler vermek amacıyla,
(daha sonralan -1947- Basbakan Yardım-
cısı ve Trabzon Milletvekili) Faik A. Ba-
rutçu ve arkadaslan. 1918'de Istiklal ga-
zetesini çıkanyorlar. Milli savunma ve
mücadele konusunda atılan bir başka
önemli adım, Trabzon Muhafaza-i Hu-
kuk-u Milliye Cemiyeti'nin kurulması
ve savaşıma önemli katkılar sağlaması-
dır. Kısa yakın tarihıne değindiğim Do-
ğu Karadeniz'in bu önemli merkezi, ilgi
beklemektedir. Trabzon, toplumsal ve
kültürel açıdan çok zengin bir tarihe sa-
hip olmasına karşın, ekonomik yönden
büyûk ükanıklıklaryaşamaktadır ve dur-
maksızın göç vermektedir. Nüfusun yüz-
de 62'si halen tanm toplumudur.
Oysa 100-150 yıl öncesine bakalım:
Fransız tarihçisi ChariesTeuer, 1800 yıl-
lannda Karadeniz'de buharlı gemilerin
kullanılmaya başlanmasından sonra
Trabzon'un Doğu'nun ticaret merkezi
durumuna geldiğini ve Tebriz'e gönderfl-
mek üzere Trabzon İskclesi'ne indiriien
balya sayısının ayda 32.000'i bulduğunu
yazmaktadır. 1848-50'h yıllarda Bayın-
dırlık Bakanı tsmail Paşa, ıki kez Trab-
zon'a geliyor; Trabzon'u Erzurum'a ve
öbür illere bağlayacak bir karayoluna şid-
detle gereksinim olduğunu belirtiyor.
Bununla birlikte Trabzon-Bağdat arası
bir yolun da projelendınldığıni okuyo-
ruz. O gûn bugün nice bayındırhk ba-
kanlan Trabzon'a geliyor ve yollar pro-
jelendiriyorlar. Bugün Sarp-Samsun ara-
sında var olan tek şeritli incecik bir yol,
Doğu Karadeniz'in altı ilini Türkiye'ye
bağlamaktadır ve gerçekten yürekler acı-
sıdır. Sabırlı Karadeniz halkı halen bek-
liyor.
Ibrahim Paşa'nm Trabzon Valisi oldu-
ğu yıllarda tarihçi ŞakirŞevket'in "Trab-
zon Tarihi" adlt yapıtı; o yıllarda ilde 6
medrese, 21 ilkokul. 1 Protestan okulu,
2 Katolik ve 1 Fransız kilisesi ve 44 ca-
minin olduğunu bildirmektedir.
1872'de ilçe olan Vakfıkebir (Büyük-
liman) mısır, yağ ve fasulye ihraç etmek-
tedir. Silah yapımı, Sürmene'de gemi ya-
pımı çok ileri düzeydedir. Bu zemin bu-
gün Sürmene ilçemize Su Ürünleri ve
Denizcilik Fakültesi'ni kazandırmış, bu-
rada yapılan çalışmalar. The Observer
gazetesinin ünlü araştırmacısı Neol Asc-
herson'un "Black Sea 1995" adlı eserin-
de referans alınmıştır.
Daha sonraki yıllarda ünlü Trabzon Li-
sesi, Beşikdüzü Köy Enstitüsü, Türki-
ye'nin kurumlasmasını tamamlamış en
güçlü üniversitelerinden biri olan Kara-
deniz Teknik Üniversitesi ve nihayet gu-
rur veren Trabzonspor hep övünç kayna-
ğımız olmaktadır.
Şündi Sovyetler Bırliği'nin dağılma-
sından sonra, 1988'de Sarp sınir kapısı-
nın açılması ile Doğu Karadeniz ve Trab-
zon çok ayn bir önem kazanmıştır.
Üç yıl önce Amerika'nın ünlü Forbes
dergisinde yayımlanan bir yazıda Sov-
yetler Birliği'nin dağılmasından sonra
Yunanistan'ın doğusundan Batı Çin'e
kadar 105 milyon insanın Türkçe konuş-
tuğu ve dıl bidiği açısından Türkiye'nin
önemi vurgulanıyordu. 1993 yıhnda in-
celemelerde bulunmak üzere, Istanbul ve
Ankara'dan sonra Trabzon'u seçen Avru-
pa Parlamanto Muhabirleri Derneği üye-
si gazeteciler, Trabzon'un yeni uluslara-
rası gelişmelenn en önemli kentlerinden
biri olduğunu, özellikle KEİB (Karade-
niz Ekonomik İşbirliği Bölgesi), Türk
cumhuriyetleri ile ilişkiler ve Kafkasya
açısından olaganüstü stratejik önemi bu-
lundugunu dile getirmişlerdir.
Sarp'ın açılması ile birlikte, onca yıl-
lık baskı rejimine karşın benliklerinden
hiçbir şey kaybetmeyen BDT (Bağımsız
DevletlerTopluluğu) halklan, Sarp giri-
şinden sonra Doğu Karadeniz'de ilk bü-
yük merkez olarak Trabzon'la karşılaş-
maktadır. Bu sayede Trabzon Havaalanı,
limanı, uluslararası boyutuna yeniden ka-
vuştu. Kapıdan Türkiye'ye bugüne kadar
3 milyonun üzerinde turist giriş yaptı.
1995 yılı içinde kapıdaki ticaret hacmi 4
tnlyonun üzennde gerçekleştı. 20'nın
üzennde turizm firması bölgede hizmet
veriyor. Bu örnekler birçok alanda ço-
ğaltılabilir. Talep edilen ticari mallann
büyük çoğunluğu İstanbul, Izmir, Anka-
ra ve Bursa gibi büyük şehirlerden böl-
geye gelmekte, dolayısıyla gelişmeler ül-
ke geneline yansımaktadır.
Bugünkü bu girdilerin dışında olayın
bir başka boyutu geleceğe yönelik bek-
lentiler olmalıdır. Kazakistan, dünyanm
en büyük krom üreticisi, Kırgızistan'da
önemli birdigital sanayii var, Türkmenis-
tan doğalgaz açısından dünyanın en zen-
gin ülkelerinden biri. Bugün bu toplum-
lar, dagılmadan sonra kendilerine yeni
çekidüzen veriyorlar ve ekonomilerini
toparlamaya çalışıyorlar. Bu insanlar on
yıl sonra, dil-din ve kültürel bağlanmız
nedeniyle "iyi-hoşgeldin" gördükleri
kentlerimize bu sefer eğitim, turizm, sağ-
lık amacıyla geleceklerdir, ekonomik gir-
diler daha büyük olacaktır.
Durum böyleyken konunun Nataşa-fu-
huş gibi yönlerinin gereksiz yere ön pla-
na çıkanlmasının ve son günlerde de Av-
rasya bunalımının vurduğu büyük darbe,
yeni ve dınamik çabalarla aşılmahdır.
Bugün BDT'ye açılmak isteyen tüm
dünya ticareti için Türkiye bir ön bölge
ve bu bölgenin merkezi Trabzon'dur.
Tüm hemşehrilerimizin kurtuluş günü
kutlu olsun.
ARADABIR
MEHMET AYDIN Emekli Yazın Öğr.
Yunanistan'ın Çıkarı
Dostluktadır...
"Ev alma, komşu al" diye bir atasözümüz vardır.
Ne yapalım ki Yunanistan'la yüzyıllardır komşu konu-
munda bulunuyoruz ve Yunanistan, Türkler'e karşı
bitmeyen bir kin kusmaktadır. Kıbrıs'ta, Ege'de ve
uluslararası platformlarda sürekli olarak Türklerie olan
ilişkilerini hep olumsuz bir çizgide sürdürüyor.
Kimi zaman, Lozan Antlaşması hükümleri çiğnenip
Batı Trakya'da yaşayan Türklerin etnik kimlikleri yad-
sınarak iyelik, eğitim ve özel yönetim haklan askıya
alınıyor. Ege'deki balıkçılanmız, sık sık taciz ediliyor.
PKK için ülkesinde kamplar kurup, onlann eğitilme-
sini üstleniyor. Bu tutumlann komşuluğa da insanlı-
ğa da yakışır bir davranış olmadığını düşünüyoruz.
Paris lokantalarında musakka baklava ve sütlaç gi-
bi Türk yemekleri, Grek yemekleri olarak tanıtılıyor.
Bir zamanlar, Türk güldürü ustalan olan Karagöz ve
Hacivat'a bile sahip çıkmaya kalkmışlardı. Trenle ya
da otobüsle Avrupa'ya giden yolculanmıza, gereksiz
zorluklar çıkarmayı hüner sayıyorfar.
Birincı Dünya Savaşı sırasında Türkler, dört yıllık bir
savaştan sonra çok yorgun düşmüşlerdi. Bu durumu
fırsat bilen Yunanlılar, kimi Batı devletlerinin de des-
tek kışkırtmasıyla Anadolu'ya asker çıkanp, ta Polat-
lı yakınlanna dek geldiler. Bu arada, Afyon köylerinin
başaktaki ekinlerini ateşe verip yaktılar. Köylerin or-
tak mallan olan küme sığırlannı toplayıp götürerek as-
kerierine kesim hayvanı için kullandılar. Bu yüzden,
ekini ve hayvanı elinden alınan Türk köylüsü, bir kış
mevsimini kıtlık ve açlık içinde geçirdi.
Bozgun sonunda Ege'ye doğru kaçan Yunanlılar,
geçtikleri yerleri ateşe verip halkı kana bulayarak git-
tiler. Uşak, Aydın ve izmir kentleri büyük ölçüde ya-
kıldı. Öyleyken Yunanlılardan Lozan Antlaşması'nda
bunca yıkımın tazminatı alınmadı.
Ikinci Dünya Savaşı sırasında Yunanlılar, Almanlar'a
yenilmişlerdi. Ülkelerinden kaçan Yunanlı asker ve si-
villeri; Trakya'da, Ege'de, hatta eskiden işgal ettikle-
ri Afyon'da hep konuk edip bağnmıza bastık. Izmir'in
Çeşme çevresi ve Reisdere köyünde pek çok Yunan-
lı ailenin, aylarca konuk kaldığı ve herkesin, evinde-
ki ekmeğini-aşını onlarla paylaştığı, yaşlılarca bugün
bile anlatılmaktadır. Yunanlılann kara günlerinde on-
lara birçok kez seve seve devlet katında da yardım
eli uzatılmıştır.
Bütün bunlara karşın her fırsatta, düşmanlıkla kar-
şı karşıyayız. Oysa bizimle dostluk Yunanistan'ın çı-
kannadır. Bizim amacımız, yalnız Yunanlılarla değil,
bütün komşulanmızla Atatürk'ün "Yurttabanş, dün-
yada banş " ülküsünü yaşatmaktır. Hiçbir ulusun top-
rağında gözümüz yoktur.
Halkımız buna yürekten inanıyor ve bu duyguya da
gölge düşürülmesini asla istemiyor.
Kooperatifçi Köylülerin Beklediği
ERDOĞAN KANTÜRER
Tarımsal Amaçlı Koop. Birlikleri Kurucu Genel Yönetim Kurulu Başkanı
K
öy kooperatiflerinin ve köy ko- rupa ve ABD); Tümünde tanmsal kooperatifle-
operatif birliklerinin KÖY-KO- rin çok güçlü olduğunu; tanmsa! kooperatiflerin
OP özgür ekonomik düzende çok güçlü olduğunu; tanmsal üretimin artmasın-
önemli işlevleri olması gerekir. da, tanm ürünlerinin pazarlanmasında. ve tanm-
Gerçekçi bir özgür ekonomi uy- sal sanayıde yüzde 50-yüzde 100 arasında söz sa-
gulaması ancak çeşıtli sektörler hibi olduklannı görürüz. (*)
operatif birliklerinin KÖY-KO-
OP özgür ekonomik düzende
önemli işlevleri olması gerekir.
Gerçekçi bir özgür ekonomi uy-
.gulaması ancak çeşıtli sektörler
arası yanşla olanakJıdır kanımızca. Özel sektö-
rün kendi arasındaki serbest ekonomik yanş bir
anlamda aldatmacadır.
Özgür ekonomik modelde güçlü olan kazanır,
bu doğaldır. Parası -anamalı- çok olanlann; şir-
ketler, holdingler ve derneklerde birleşmeleri de
bu nedenle doğaldır ve bu olusumun hükümet-
lerce bilinçli olarak bol kepçeden desteklendiği
de ortadadır.
Ancak ortadabirhaksızlık var ki yeniryutulur
gibi degil: Tanmsal gelismenin en önemli araç-
lan olan köy kooperatiflen ve bu kooperatiflerin
üst birlikleri KÖY- KOOP önemsenmiyor, unu-
tuluyor, bilinçli olarak unutturuluyor. Bu da ül-
kemiz tanmsal gelişmesını artan oranda engelli-
yor: Nerede kaldı kendine yetecek besini üreten
ülkeler arasındaki yerimiz? Eti, şekeki, en temel
ürünümüz buğdayı bile artık dışandan alıyoruz.
Bu, ülkemızdeki tanmsal gerilemenin en basit
göstergesi değil midir? Bu gerilemenin nedenle-
ri tanmsal köy kooperatiflerinin kösteklenme-
sinde aranmalıdır.
En gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde
de tanmsal gelismenin ana motoru tanmsal köy
kooperatifleridir. Evet, en gelişmiş ülkelerde,
basta süt ve ette olmak üzere üreticiler koopera-
tiflerin ve birliklerinin çatılan altında bir araya
gelip örgütlenerek tanmsal gelişmelerini sağlık-
h olarak gerçekleştirmişlerdir. Et, süt ürünleri, şe-
ker ve buğday aldığımız ülkelere bir bakalım (Av-
Tanmsal köy kooperatiflerine gerekli destek ve
ulusal gelirden hak ettiği pay aynlmazsa:
-Oreticiyi kalkındırmak olanaksız duruma ge-
lecektir.
-Tanm gelecekte de hammadde üretmeye mah-
kûm edılecektir.
-Üreticinin denerimi dışındaki düzende, üreti-
cinin piyasa ağırlığı korunamayacaktır.
- Tanmsal nüfusun azaltılması bugüne kadar
olduğu gibi yalnızca göç düzeneğiyle (mekaniz-
masıyla) gerçekleşecektir.
-Tanmın yeniden ve modem yapılanması ya-
tay ve dikey bütünleşmeyle mümkün olacağında
bu dönüşüm gerçekleşemeyecektir.
-GAT ve AB çerçevesınde tanm sektörünün
pazarlık gücü oluşamayacaktır.
Bu nedenlerle tanmsal köy kooperatiflerinin
desteklenmesi gerekir. Tersi durumda, ülkemiz
tanmsal gelişmesinin önü iyice kapatılmış ola-
caktır. Çünkü bugün ülkemiz üreticileri hammad-
de üretirdurumdadır. Hammaddenin yarattığı ar-
tı değer işlenmiş maddenin artı değerinden dü-
çüktür. Dolayısıyla pazarlık anında hep üretici
kaybetmektedir. Bu gerçek tanmın ve koopera-
tiflerin en önemli sorunudur. Türkiye'de tanmın
sorunlannı çözmeden ülkenin sonınlannı çöz-
mek olanaklı değildir. Tanmdaki sorunlann çö-
zümü ise tanmın gelişmesine bağlıdır. Tanmın
gelişimi de: Üretimi arttırmak ve üretimi değer-
lendirmekle olanaklıdır.
Üretimi arttırmak ve artan üretimi değerlendir-
mek için üreticilerin kooperaiflerde örgütlenme-
si, pazara girmesi ve tanmsal sanayiyle uyum
içinde bütünleşmesi gerekir. Bu durumda üreti-
cilerin yaşam düzeyini arttırmaya yönelik olarak
tanmsal kooperatifleşmeye ve kooperatif birlik-
lerinin tanma dönük sanayi atılımlanna destek
verilmelidir. Gerçek özgür ekonomi, tanmsal ko-
operatif sektör ile özel sektör arasındaki yanş-
mayla oluşabilir. Doğal ki bu yanş fiyatlarda den-
ge işlenmiş mallarda nitelik ve teknolojik geliş-
me sağlayacaktır.
Tanmın sırtından kazanılacak art değer'lerle
sanayileşmeyi gerçekleştirmeyi öne sürenlere de
bir sorumuz var: Hangi ülke tanmını geliştirme-
den sanayileşebilmiştir? Artık millet yutmaz...
Ülkemizin tanmının gelişmesi ülkemiz kalkın-
masmın da temel koşuludur. Değişen ve gelişen
dünya koşullanna ve bu arada gümrük birliğine
tanmsal alanda uyum sağlayabilmemizde tanm-
sal köy kooperatifleri, en vazgeçilmez sivil örgüt-
lerdir.
Tanmsal kooperatif örgütlenmenin yaygınlaş-
masıyla, tanmda üretim, tanmsal sanayıde işlen-
miş madde üretimi ve ticaretinın meydana getir-
diği artı değerlerden kooperatifçi köylüler hak et-
tiği payı alacak ve sonuçta kayıt içinde verimli
çahşan bir kooperatif sektör oluşacaktır. Bizler
üretici kooperatifçi köylü'lerin önde gelen özle-
midir bu... Köylülerin tanmsal kooperatiflerde
örgütlenmesinin önü açılmalı, tanmsal köy ko-
operatif birlikleri merkez birliğinın kuruluşu kp-
laylaştınlmalıdır.
Kooperatifçi köylüler, yenîilükümetten bu 6z-
lemlerimizin gerekleşmesi için çaba göstermesi-
ni, yani tanmsal köy kooperatiflerine ve koope-
ratif birliklerinin tanmsal sanayi yatınmlanna -
özel sektöre verdiği destek kadar- destek istiyor.
Fazla değil!...
TARTIŞMA
Mercümek Fınnda!
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
TOKTAMjŞ ATEŞ
DÜŞÜNCE
PARLAMENTOSU
Tuktanuş Ateş
DÜŞÜNCE
«Ü^LAMBIFOSU
*
ToktamışAteş, bu kitabmda 1995'lerin Türkiye'sini
birkaçjırçu darbesıyle resmetmeğe çalışıyor.
Fiyatı:100.000TL(KDV ıçınde)
Cumhuriyet Kitap Kulübü Çağ Pazariama A.Ş.
Türkocağı Cad. 39/41 (34334) Cağaioğlu-istanbul Tel:512 05 05 .
efah
Partisi'nin
büyük paralar
harcamasına
ve kapı kapı
.dolaşmasına
karşın aldığı oylann yüzde
21 'de kalması aydm
kesimın ıçını az da olsa,
ferahlatmıştır, ama kaygılar
kaybolmuş değildir. lktidar
yolunun, şu ya da bu
şekilde, Refah'a açılması
olasılığı herkesi
ürkütmekte, tedirgin
etmektedir. Aydınlanmızın
çoğu "gerekirse kanfa bir
biçimde iktidara gelmekten
ve demokrasiyi ortadan
kaldırmaktan" söz eden bir
partinm, iktidara gelirse bir
daha gıtmemekte diretme
ve dikta içinde olma
heveslerini görür gibi
olmaktalar. Vaktiyle HitJer
ve Salazar'ın da demokratik
yolla iktidara geldiği
anımsanmakta... Sadece bir
iki aydınımız, Refah
Partisi'nin iktidara gelse
bile, yıpranıp gideceğini,
Batı demokrasilerinde de
Hıristiyan partilerin
bulunduğunu
söylemekteler. Batı
ülkelerinde Hıristiyan
Demokrat partilerin
bulunduğu ve zaman zaman
da iktidara geldikleri
doğrudur. Ne var ki o
ülkelerdeki Hıristiyan
Demokrat partiler, adlannın
"Hıristiyan" olmasına
karşın din partileri
değillerdir. Demokrasiyi de
laikliği de özümsemiş
partilerdir. Iktidarda iken
Hıristiyanlık bilinci ile
hareket etmedikleri için
inancı olmayanlann oyunu
da alabilmeİctedirler. Bizim
Refah Partimizin ileri
gelenleri işe gelir gelmez
laikliği ve demokrasiyi
ortadan kaldınp şeriat
düzenini kuracaklannı
söylüyorlar. Amaçlannın
Türk halkını "ümmet''
haline getirmek olduğunu
diş gıcırdatarak her vesile
ile tekrar ediyorlar. Dinci
kesimimizin son yıllarda
u
Din adına yapılan her şey
mübahür, sevapür
r
düşüncesiyle -yalan ve iftira
dahil- her şeyi kendilerine
mübah saydıklannı sık sık
gördük. Son günlerde Refah
Partisi'nin kasadan olduğu
söylenen Mercümek adlı
kişi, Bosna'daki yetimlere
yardım perdesi altında
toplanan ve miktan
trilyonlara varan Türk
Lirası'nı zimmetine
geçirmekten mahkûm oldu.
Biz ise bu paralann yerine
ulaştığını sanıyorduk.
Çünkü Sayın Erbakan bunu
defalarca TV'de ilan
etmişti. Tersinin
kanıtlanması hepimiz için
büyük bir düş kınklığı oldu.
Gönül isterdi ki dinci
gazeteler de bizim
duygulanmızı paylaşsınlar
ve Mercümek'in dürüstlüğe
ters olan bu hareketini
reddetsinler. Oysa hepsi de
Mercümek yerine yargının
verdiği karan kınadılar.
Demek kı onlann gözünde
VEFAT
Merhume Hikmet Köprücü ile merhum Mehmet Köprücü'nün
evlatlan, Yaşar ve Hüseyin Köprücü'nün kardeşleri,
Ziynet Köprücü'nün sevgili eşi,
Memed Köprücü'nün sevgili babası
ENGEV KOPRUCU'yü
kaybettik.
Cenazesi 25 Şubat 1996 Pazar günü Teşvikiye Camii'nde kılınacak
öğle namazını müteakip toprağa verilecektir.
Dostlannın başı sağolsun.
Mercümek'in suç sayılan
tutumu mübah
sayılmaktadır. Peki ya
Refahlı milletvekillerimiz?
Bir süre önce Bosna'ya
yardım paralan konusunu
TBMM'ye getiren bir
bakanımızın üzerine
yürümediler mi? Ve bır süre
önce yine bu konuda soru
sormak isteyen bir
gazetecimizi "geDertmekle"
tehdit etmediler mi? Ya
Sayın Erbakan? lktidar
sandalyesine oturmak
istediğine göre partisini
ilgilendiren bu konuda bir
açıklama yapması
gerekmez mi idi? Bunu
beklemek Türk halkının
hakkı değil midir?
Demokrasilerde şeffaflık
temel kuraldu-, Eğer bir
partının milletvekilleri daha
iktidara gelmeden, kendi
partilerine ilişkin bir olayı
TBMM'ye getiren bir
bakanı dövmeye ve bu
konuda soru sormak isteyen
bir gazeteciyi de
"gebertmeye''kalkarlarsa,
iktidara geîdikten sonra
neler yapmazlar? Her parti
iktidara gelmek ister. Refah
Partisi'nin iktidara gelmek
istemesini de doğal
karşılıyoruz:
Düzen içinde olmak
koşuluyla. Buna güven
duyduracak tutumlarla...
Söz gelimi Refahlı
beledıyelerin, borcu var
diye hastanelerin suyunu
kesip hafız- Kuran
kurslanna parasız su
dağıtmalan önlenmedikçe
bu güven duyulmaz. Farklı
inançlara olan
vatandaşlanmıza içten sevgi
ve saygı duyduklanna
inandırmalılar.
Sacit Somel
Emekli Elçi
DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1995/311
Davacı S.S. Yalıkent Konut Yapı Kooperatifı vekili tarafından davalı Salih Işık aleyhine açılan kamu-
laştırma bedelinin arttınlması davasının yapılan açık yargılaması sırasında,
Davalı Şinnköy köyü Denızli adresinde oturan Salih Işık'ın adresi zabıta marifetiyle tespit ediieme-
mesi sebebıyle adına ilanen teblıgat yapılmasma karar verilmekle ışbu davalınm duruşma günü olan
1.3.1996 günü saat 09.00'da btzzat kendisi veya tutacağı bir vekılle davasını takıp ettirmesi, takip ettir-
mediği veya gelmediğı takdirde dava yokluğunda bitirileceği ve hüküm venleceğı hususu ilanen tebliğ
olunur.
Basın: 71434
ELAZIĞ1. ASLİYE HUKUK
HAKJMLİĞİ'NDEN
1995/395
Davacı Sait Kılıç tarafından davalılar Fuat Güzel vs. aleyhine açılan zorunlu geçit hakkı davasının mah-
kememizde yapılan açık yargılaması sırasında dahılı davalı tkrime lspir, göstenlen Elazığ ıli Yenimahal-
le Beyzade Sok. No: 15/A'daki adresinde bulunamamış, yapılan aramalara rağmen de adresi tespit edile-
medığınden dahılı davalı tkrime lspir 19.3.1996 günü saat 09.00'dakı yargılamaya gelmez veya kendisi-
nı bir vekille temsil ettırmedığı takdırde hakkındakı yargılamanın yokluğunda yapılıp karar verileceği teb-
ligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur.
Basın: 71896
PENCERE
Solda Aydınlanma!..
Yaşadığımız dönemde, Türkiye solu, üç sorunun
yanıtını açık seçik vermek zorunda...
1) Serbest piyasa, toplumun her sorununu çözer
mi?..
2) Kapitalizmin sömürücü içeriği silindi mi?..
3) Emperyalizm tarihe mi gömüldü?
Diyorlar ki:
1) Serbest piyasa her derde deva bir ilaçtır. De-
mokrasinin temeli ekonomik liberalizmdir. Sosyaliz-
min geçerli olduğu yerde demokrasi var olamaz;
çünkü, tarihin sonu neoliberal toplumla noktalandı.
2) Bilgisayardevrimiya da teknolojik devrimle ser-
maye öneminiyitirdi; 'bilgi' öne çıktı; kol gücü yeri-
ne kafa gücü geçti. Kapitalizm içerik değiştirdi; 'ser-
mayenin sömürüsü' savı artık geride kaldı.
3) Süper devlet Amerika, dünyayı sömürmek is-
temiyor; en zengin yedi devlet (G-7) ile birlikte
ABD'nin amacı, hammadde kaynaklannı denetle-
mek ve mazlum halklan sömünvek değil, dünyayı
hen\esin eşitlendiği tek pazara dönüştürmektir.
•
Sovyetler'in çöküşüyle Doğu-Batı bloklannın bir-
leşmesi öyle bir ortam yarattı ki 'tek pazar'6a ege-
menleşen sermaye güçlerinin ideotojisi, Türkiye gibi
ülkelerde solun davasını güçleştirdi.
Türkiye'de sol dağınık...
Paramparça...
Ancak bu dağınıklık önce kafalarda başlıyor, örgüt-
lere sonra yayılıyor.
Her şeyden önce kafalarda saydamlığı sağlamak
gerekiyor ki neyin ne olduğu ortaya çıksın, soldaki
partilerde sağcıların söz sahibi olması engellensin...
Bu işi yaparken 'kızmak, danlmak, öfkelenmek,
şinretleşmek, birbirini suçlamak' türünden aklı ve
sağduyuyu körleten sapkınlıklardan da korunmakta
yarar var. Eğer gerçekten bilgisayar devrimiyle kapi-
talizmin içeriği değiştiyse, sermayecilik sömürücü
niteliğinden sıyrıldıysa, mazlum halklar emperyaliz-
min sultasından kurtuldularsa, bilimsel gerçeklik bu
yönde değişime uğradıysa; soldan, sosyal demok-
ratlıktan, sosyalizmden vazgeçmek aklın gereğidir.
•
Türkiye için bu soruların, yalnız solda değil, sağda
da büyük önemi var.
Çünkü sağın ulusal kanadı, 'Balkanlar-Kafkasya-
Ortadoğu' üçgeni ortasında yer alan Türkiye'ye dö-
nük değer yargılarını bu üç sorunun yanıtlanna göre
ayarlayacaktır. ABD'nin Suudi Arabistan'da neden
konuşlandığı sorusu nasıl aydınlanacak?.. Kapita-
lizm içerik değiştirdiyse, dünyanın en stratejik böl-
gelerini elinde bulundurmak için sınırtanımaz harca-
malara niçin katlanıyor? Petrol fiyatlarını belirli bir
düzeyde tutabilmek amacıyla, ABD ve ortaklan, Or-
tadoğu'da Körfez Savaşı'nı neden üstleniyorlar?..
Az gelişmiş ülkelerle G-7 arasındaki uçurum neden
derinleşiyor?.. Yeryüzünde yakiaşık bir milyar insan,
bilgisayarlı kapitalizmin teknolojik devrim dönemin-
de niçin açlık coğrafyasını oluşturuyor?..
Sol -komünistler, sosyalistler, sosyal demokratlar-
bu sorulann yanıtlannı saydamlaştırdıkça, fikir yolla-
n aydınlanmış olacak...
•
Bu sorulann yanıtlannı aramak, Batılılaşmanın en
önemli ölçüsüdür.
Çünkü Batı uygarlığı, aklın ve bilimin yol gösterici-
liğinde insanlaşmanın gerçekleşeceğini savunur.
Avrupalı otmanın da bir başka yolu yoktur.
"Emperyalizm tarihe gömüldü, kapitalizm sömü-
rücü içeriğinden sıynldı, sermayenin doğası değiş-
ti" diyenler haklıysa, sol partilere de artık gerek kal-
mayacaktır. Sol partiler içindeki kafa karmaşası bel-
ki bu yöntemle aşılabilir.
Ne var ki Avrupa'da sol yükseliyor, elle tutulan bir
siyasal güç, varoluşunu hayata geçiriyor; Türkiye'de
ise kafalann karmaşası en sağcı fikirleri sol adına or-
taya atanları sol içinde barındırıyor; bu olgu, solu bö-
lük pörçük ediyor.
Solda 'aydınlanma'nın zamanıdır.
f Ç A G O A Ş Y A Y I N L A R I
İLHAN SELÇUK
DUVARIN ÜSTÜNDEKİ TİLKİ
3. Bası Çıktı!
230.000TL (KDViçinde)
f Ç A Ğ D A Ş Y A Y I N L A R I
HİKMET ÇETİNKAYA
KUZU POSTUNDA KURTFetuflah Hoca'nın Önlenemeyen Yükseişi
780 000TL. (KDV ıçınde)
Cumhuriyet Kıtap Kulübü Çağ Pazartama A Ş Türkocağı Cad. 39/41
Cağaioğlu-istanbul Tel:512 05 05