Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24ŞUBAT 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
JMumcu cinayeti nedeniyle aranan Şefik Polat, 1 Ekim 1993'te de Almanya'ya iltica talebinde bulunmuş
j4Imanya Polat'ın iadesine sessizANKARA (CumhuriyetBürosu)- Ga-
zetemiz yazan Uğur Mumcu ve öğret-
men SıddıkTan'ın öldürülmesi olaylan-
•a kanştığı gerekçesiyle Türkiye 'de ara-
nan Şefik Polafın 1 Ekim 1993"te Al-
manya'ya iltica talebinde bulundiiğu or-
taya çıktj.
Polat'ın, Mumcu'nun cinayetinin iş-
lendiği tarihin hemen ardmdan Bat-
man'a gittiği, ağustos ayında da 11 bin
AJman Markı karşılığında Almanya'ya
vize aldığı öğrenildi. Türkiye'de cinayet
suçundan aranan Polat'ın iltica istemini
kabul eden Almanya'nın, Türkiye'nin
konuyla ilgili sorulanna henüz yarııt ver-
mediğine dikkat çekildi.
Mumcu'nun 24 Ocak 1993 'te kartledi-
lişi ile ilgisı olduğu nedeniyle Devlet Gü-
venlik Mahkemesi (DGM) tarafindan
aranan Islami Hareket Örgütü (İHÖ) *k>
ra şûrası üyesı" olan Şefik Polat'ın, 20
Agııstos 1993 tarihjnde Almanya * ya gi-
riş yaptığı ve 1 Ekim 1993 tarihimde de
bu ülkeye iltica talebinde bulunduğuöğ-
renildi. Almanya'nın kuzeyinde Schles-
weig-Holstein eyaletine bağlı OMen-
burg kentinde iltica talebinde bulunan
Polat, 30 sayfalık iddianamesinde, ken-
dini Kürt kökenli ve PKK sempatizanı
olarak göstermeye çalıştı. Polat, iddiana-
mesinde, kapatılan Demokrasi Partisi
(DEP) üyesi birarkadaşı olan Hasan Ka-
ra'nın 1993 yılında öldürülmesinın ar-
dından, kendi can güvenliğinin de tehli-
UĞUR MUMCU SUtKASTIMN 37. AYI...
Suikastın çözümü yeni hükümete kaldı
AiNKARA (Cnmharijet
BürosuI - Gazetemiz yazan
Vğur Mnmcu'nun öldürüldü-
ğü bombalı suıkastm üzerin-
den 37 ay geçmesine karşın,
olayınçözümlenmesme yöne-
tik biçbir sotnut geiişnıe sag-
lanamadı. Olayın meydana
geldiği 24 Ocak 1993 tarihin-
den bu yana işbaşma gelen 6
hökümet, suikastı aydınlatma-
yı başaramazken, gözier, ku-
rulması beklenen yenı hükü-
mete çevrildı. Suikastın kilıt
adamı olarak açtklanan Isfemi
Hareket Örgütü (tHÖ) "lcra
Şûrası" üyesi Şefik Polat' tn
Türkiye'ye iadesinin, soruş-
turmadaki düğümün çözülme-
sinde etkili olacağı bildirildi.
Mumcu suikastınmgerçek-
lestiriidigi 24 Ocak 1993 tari-
hinde, olayın aydınlatiîması-
nın, **hükümetin namus bor-
ca" olduğunu açıkJayan hükü-
met yöneticılen birbır köşele-
rine çekilirken, katilierin bu-
lunması yönünde hiçbir adıni
atılamadı. Olayvn meydana
geldiği tarihte işbaşında bulu-
nan Süfeyman Demird başba-
kanhğmdaki DYP-SHP ko-
alisyonunun yetidlî bakanlan,
katilierin en İcısa sürede yaka-
lanacağı konusunda açıklama-
larda bulundular. Bu açıkla-
tnalar, Demirel'in Curnhur-
baskam secilmesınin ardın-
dan. Tansu Çilier ve Erdal
İnönö'nün lıderliğindeki
DYP-SHP hükümetinın yetki-
lılerince de yinelendi. Ancak
herhangı bır sonuç elde edıle-
medi. înönü'nün SHP lıderli-
ğındcn ayrılması ve soldaki
SHP-CHPbirleşmesi sürecin-
de kurulan 3 koaüsyon hükü-
metı ite Çilier başkanhğında
oluşturulan kısa süreli aztnlık
hükümeti de Mumcu suikasö-
nın çözümü konusunda somut
bir adım atamadı. Mumcu su-
ikastı ile ilgili dosyalar "çefik
dolaptar"a kaJdınhrken, so-
ruşturma da kilitlendi. Mum-
cu suikastınm yenıden ete
aiınması ve soruşturmamn ye-
niden tıtizlikle sürdürülmesı
ıçin gözier. kurulması bekle-
nen hükümete çevrildi.
kede olduğu savıyla Almanya'ya iltica
etmek istediğinı bildirdi. iHÖ'de "Ke-
rim" kod adıyla bilinen Polat, Alman-
ya'ya gelebilmek için bir "şebekeye" 11
bin Alman Markı rutannda para ödedi-
ğini de belirtti. iltica talebı kabul edılen
Polat'ın Oldenburg yakınlannda bir
kentte yaşadığı vurgulandı.
Polat. iddianamesinde, Hasan Ka-
ra'nın öldürülmesinın ardından Bat-
man'da bir süre gızlendiğini, sonra da ls-
tanbul üzerinden özel birhavayolu şirke-
tiyle Almanya'ya kaçtığmı kaydetti.
Polat'ın Batman "da gizlenmeye başla-
dığı tarihin, Mumcu'nun öldürülmesi-
nin ardına rastlaması dikkat çekti. Uğur
Mumcu'nun ağabeyi Ceyhan Mumcu.
cinayetle ilgili soruşturmanın sürdürül-
düğü dönemde, katıllenn Batman'da
saklandıklannı kaydetmişti. Polat'ın il-
tica başvurusu ile ilgilenen Oldenburg
hâkımmin, Polat'a adının kanştığı Mum-
cu ve Tan cinayetleriyie iigili hiçbir so-
ru sormaması da dikkat çektı.
Şefik Polat, Uğur Mumcu'nun katle-
dilmesinden iki gıin sonra tutuklanmış,
ancak hemen sonra serbest bırakılmıştı.
1991'de Batman Insan Haklan Derneği
üyesi öğretmen Sıddık Tan'ın öldürül-
mesi nedeniyle de rufuklanan Polat, da-
ha sonra serbest bırakılmıştı.
Eskı DGM Cumhunyet Başsavcısı
NusretDeroiral, Mumcu'nun öldürülme-
sinin ardından yaptığı bir açıklamada,
tHÖ üyesi olan Ekrem Baytap, Mehmet
Zeki Deniz, Şefik Polat, Hezih Bevret ve
fhsan Deniz'ın cınayetın çözümlenme-
smde "kilit adam" olduklannı açıkla-
mıştı.
Cumhuriyet'e bilgi veren diplomatik
kaynaklar, Almanya'nın Türkiye'nin Po-
lat'ın iltıcası ile ilgili sorduğu sorulara
henüz biryanıt vermediğini bildirdi. Po-
lat'ın durumu ile ilgili olarak Alman Iç
tstihbarat Örgütü'nden bilgi istendiğini
anımsatan kaynaklar, "Kişisel Bilgilerin
Korunması Kanunu" nedeniyle bu tüî
konularda sorulan hiçbir soruya yanıt
alınamadığını belirttiler. Kaynaklar, şu
görüşleri dile getirdiler:
"Şefik Polafın durumu gibi konular-
da hep bu kanun karşımıza çıkıyor. Al-
man makamlanndan henü/yanrt alama-
dık. Aslında bu kanundan dolayi hiç ya-
nrt vermeyebilirler. Alman>a'da birtakım
avukat \e hukuk danışmanlan. Polat gi-
bi insanlann Almanya'da kalabilmeleri-
ni sağlamak için bir endüstri olu$turdu-
lar. Alman anayasasındaki bütün açıkla-
n bulup iltica taleplerinin kabul edilme-
sini sağhyoıiar."
Türkiye'nin Almanya Büyükelçisi
V'olkan Vural, iki ülke arasında imzala-
nan 10 Mart 1995 "suçlu değjşimi" pro-
tokolüne göre. DGM tarafindan aranan
Polat'ın iade edümesi gerektiği bildiril-
mîşti.
Ancak söz konusu protokolün yürü-
mediği; protokol kapsamına giren 40 ki-
şiden hiçbirinin henüz Türkiye'ye ıade
edilmediğinı anımsatan Vural, bu duru-
mun iki ülke arasında rahatsızlıklara ne-
den olduğunu kaydetmişti.
T
Mumcu'nun ailesinden dava
Devletin kusurunu
yargı belirleyecek
ANKAR4 (Cumhuriyet
Bürosu) - Bombalı suikast
sonucu yaşamını yıtiren ga-
zetemiz yazan Uğur Mum-
cu'nun katilleri hâlâ buluna-
mazken, devletin. suikastın
önlenememesındeki kusuru
ve sorumluluğu, olaydan 37
ay sonra, yargı önünde sor-
gulanacak. Mumcu ailesi-
nin, 2 yıl önce. Içışleri Ba-
kanlığı hakkında, "\azan-
mızuı öldürülmesinde ihmal
ve ağır hizmet kusuru bulun-
duğu" gerekçesiyle açtığı
maddı ve manevi tazmınat
davasınm duruşması, gele-
cek ay yapılacak.
Ankara 4. tdare Mahke-
mesî, yazanmızın eşi GüMai
Mumcu'nun kendisı ve ço-
çuklan Özgür Mumcu ile
Özge Mumcu adına. yazan-
mızın öldürülmesinde hiz-
met kusuru işlediği savıyla,
bakanlık aJeyhıne açtığı da-
vamn duruşması için, 5 Mart
1996 tarihine gün verdi. Ya-
zanmızın eşi ve çocuklan
adına toplam 35 milyar lira
rutannda maddi ve manevi
tazminat istemiyle açılan da-
vada. "Mumcu'nun terörün
hedefi olduğu ve devlet tara-
findan korunduğuna inandı-
nldıgı halde korunmadığı"
savı ele alınacak.
Mumcu'nun kardeşleri
avukat Ceyhan Mumcu ile
Beyhan Gürson'un manevi
tazmınat istemiyle 1 yıl ön-
ce açtıkları davada, Ankara
8. idare Mahkemesi^ ıdare-
rün (Içişlen Bakanlığı) "sos-
\al risk ilkesine göre, ölümle
doğan zaran tazminle yü-
kümlü olduğu"nu karara
bağlamıştı. Bu nedenle
Mumcu'nun kardeşlerine
5'er milyon lira rutannda
manevi tazminat ödenmesi-
ni hükme bağlayan mahke-
menin karannda, ıdarenin
terörolayını "sosyalriskilke-
snje göre tazminle yükümlü
oldugu" belirtilmişti.
Ankara 8. Idare Mahke-
mesi tarafindan 7 ay önce
verilen kararda, Içişleri Ba-
kanlığı. "kolektif sonımlu-
luk anlayışı gereği ve sos>al
risk ilkesi uvannca. önle-
meklc yükümlü olduğu hal-
de önleyemediği zararlan,
nedenseilik bağı aranmaksı-
zm tazmin etmekie" yüküm-
lü kılınmıştı Devlete. terör
olaylannın zarannı tazmin
ederek "toplumla pa>laş-
ma" yükümlülüğünü getiren
kararda, Mumcu'nun öldü-
rülmesi ile doğan zarann ne-
deninın "toplumun bireyi ol-
maktan" kaynaklandtğı vur-
gulanmıştı. Kararda, îdare-
nin "kolektif sorumJuluk"
anlayışi gereği ve "sosyal
risk" ilkesi uyannca, "önle-
mekie vükümlü oldugu hal-
de önlevemediği zararlan,
nedenseJlik bağı aranmaksı-
zuı tazmin etmesi gerektiği''
kaydedılmişti. Devletin,
Mumcu'yu korumakla yü-
kümlü olduğu halde, bu yü-
kümlülüğünü yerine getir-
medigi için kardeşlerine 5'er
milyon lira tutannda mane-
vi tazminat ödenmesi hük-
me bağlanmıştı.
Davanın tarafı olan Içişle-
ri Bakanlığı da karara iriraz
ederek Danıştay'a temyız
basvumsunda bulunmuştu.
Tazminat mıktannı çok bu-
larak. karan temyiz eden ba-
kanlık. ıdarenin "kendi ey-
lem ve işlemJerinden doğan
zaran ödemekleyükümlü ol-
duğunu" savunmuştu.
Ceyhan Mumcu ve Be>-
han Gürson da 5'er milyon
lira tutanndaki manevn taz-
minatın "duyulan acının kü-
çümsenmesi ve görevlilerin
işlerini savsaklamaiannı
ödüllendirmek anlamına gel-
diginiv
' savunarak. Danış-
tay'a temyiz başvurusunda
bulunmuşlardı.
Sümerbank işçileri Şeker Bayramı'ıu davul zumalarla halay çekerek geçirdL (Fotoğraf: SABİT ÖZKESER)
ÖzelleştirilenSümerbank'ın işçisiöfkeü
SABİT ÖZKESER
ADANA - "Atatürk'ün kurduğu kuruluşu
yok ediyorlar. Bu fabrika zarar etmiyor,
ettiriliyor. Ölürüz de fabrikayı teslim
etmeyiz" diyor özelleştirilen Sümerbank Bez
Fabrikası işçisi. Devlet tarafindan "zarar
ediyor" gerekçesiyle Adana'daki Yüksekbaş
Holding kuruluşuna 480 milyar liraya satılan
Sümerbank Bez Fabrikası önüne Atatürk'ün
fotoğrafı ile *İ$imizi istiyoruz" yazılı pankartı
asan işçiler, ramazan bayramını burada
karşıladılar. Fabrikanın özelleşririlmesinden
sonra "işten çıkanlma" korkusu yaşayan
825 işçi, fabrikada sürekJı olarak nöbet
tutuyor. 28 Ocak 1996 günü üretimi
durdurulan fabrikadan bir an bile aynlmayan
işçiler, bayram süresince çocuklanyla birlikte
davul-zurna eşliğinde halay çekerek
az da olsa morallerini düzeltmeye
çalışıyorlardı.
Fabrikanın 1990 yılına kadar yüzde 98
randımanla çalıştığını vurgulayan işçiler, son
beş yılda zarar ettirildiğini ileri sürerek
"Fabrikamız 1990 yıüna kadar yüzde 98
randımanla çalışırken sürekli kâr edrvordu.
Ödül dahi alan fabrikamız kâr payından işçisi
ile memuruna teşvik primi veriyordu. Dörtte
bir randımanla çalıştiğı zaman bile kâr eden
fabrikamız, son beş yıida zarar etarfidi" dıye
tepkilerini dile getiriyorlar.
"Atatürk'ün kurduğu bir kaie yıküamaz"
diyen işçiler, "Avrupa''da özelleştirme
yapıhrken önce altyapısı oluşturulur ve işçinin
'iş güvenüği' sağlamr. Ancak burada böyle
değiL Bizi kedi yavrusu gibi sokağa aOyorlar.
Ölürüz de bu fabrikayı teslim etmeyiz"
diyorlar. İşçilerin üye olduğu Türk-Iş'_e bağlı
Teksif Yavuzlar Sendikası yöneticisi Ozcan
Yüce, fabrikanın değerinin 2 trilyon lira
dolayında olduğunu, ancak buranm 480
milyar lira gibi komik bir paraya satıldığmı
öne sürerek şunlan söylüyor:
"Fabrikanın satışınm iptali için dava açük.
Çünkü burası birilerine peşkeş çekilivor.
Araştnrma yaptırdık. Sadece buranm arsası
780 milyar lira crvanndadır. İşçiler olarak bae
sanlmasuu istedik. Burada işçilerin tazminat
paraa toplam 750 miKar lirayı buluyor. Bu
fabrikayı satın alan Yüksekbaş Holding daha
önce Adana'daki SEK'i satarak işçüeri kapı
önüne kovdu ve tazminatlannı da parça parça
ödedi. Hatta adamlaruun üç işçiyi
biçakladığuıı duyduk. Adana mUletvekillerinin
bepsine durumumuzu anlattık ve satışınm
iptali için ellerinden geleni yapacaklanna dair
söz verdüer. Hükümetin kurulmasını
beklediklerini söykdiler. 26 şubatta fabrikada
sa\ ım. 28 şubatta ise teslim olacağmı duyduk.
Kesinlikle 'iş güvenliği' sağJanmadan bûmyı
teslim etmeyeceğiz.''
Önceki hafta DSP Adana milletvekilleri
Memet Büyükyıbnaz ve Yavuz Bildik
tarafindan ziyaret edilen Sümerbank işçileri
bayramın üçüncü gününde de MHP Genel
Başkan Başdanışmanı SaKh Gökçe'yi
yanlannda gördüler. Hem DSP'lilerden hem
de Gökçe'den destek sözü alan işçiler, bir
hayli umutlu gözüküyorlar.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Refah Şeriatçı mı?
llk panik 1994 Martı'ndaki yerel seçimlersonrasın-
da yaşanmıştı. Kendi beklediklerinin çok altında ol-
masına karşın, özellikle Ankara ve Istanbul büyükşe-
hir belediye başkanlıklarını almalan ve pek çok il mer-
kezinde yerel yönetımleri ele geçirmeleri, toplumu-
muzun laik kesimlerinde "şeriat geliyor" endişesi ya-
ratmıştı. Ama sonra görüldü ki; şeriat falan gelmiyor.
Gelen farklı birtakım insanları temsil eden ve bir kıs-
mı dindar, bir kısmı da din istismarcısı bir kadro.
Aradan geçen süre içinde kimin ne olduğu daha iyi
anlaşıldı. Ama 1994 öncesindeki yerel yönetimler öy-
lesine yıpranmıştı ki; bunların genellikle becerisizlik-
leri bir türiü ortaya çıkmadı. Ve zaten insanlar öylesi-
ne korkular içine girmişlerdi ki; bu korkuları gerçek-
leşmeyince fazla bir eleştiri de getirmediler ve getir-
mıyorlar. Örneğin Istanbul'da İSKİ, su fiyatlannı kat-
lamış. "Olsun" deniyor, "şeriatgelmediya"...
Toplu ulaşım fıyatları da katlanmış. Gene "Olsun"
diyorlar, "bakın bayramlarda bedava taştyoriar"...
Sokaklar delik-deşik, doğru dürüst yürümenin bi-
le kimi bölgelerde imkânı yok. Yanıt gene "Olsun",
"doğalgaza geçiliyor, elbette kimi zahmetleri ola-
cak"...
Yani şeriat korkusu içinde olanlar, şeriat gelmedi-
ğini görünce inanılmaz bir hoşgörü sahibi oldular.
Oysa ki aynı hosgörü CHP'li yerel yönetimlere gös-
terilseydi belki de bu korkular hiç yaşanmazdı. Ney-
se, artık bunlar çok geride kaldı. Ama zavallı Ergun .
Göknel, sanki o dönemin tek suçlusu ve kusurlusuy-
muş gibi, hâlâ hapiste. Adamı neredeyse unutturdu-
lar. Doğrusu bu bir adalet ayıbı...
Ikinci bır şeriat korkusu, Aralık 1995 sonrasındaki
parlamento aritmetiğiyle başladı. Oylann yüzde 21 'i-
ni alarak pariamentodaki en büyük parti olan Re-
fah'ın, Islam şeriatını getireceğini sandı kimileri. Doğ-
rusu Erbakan Hoca da münasebetsiz kimi "çıkışlar-
la" bu korkuları tahnk etti. "Islam dinan" gibisinden,
"Iran rejimine övgülerdüzmek' gibisinden tavır ve tu-
tumları, bu konudakı kuşkuları iyice arttırdı.
Işin doğrusu Refah Partisi, bir şeriat partisi falan de-
ğildir. Refah Partisi'nin getirmeyı öngördüğü düzenin
de şeriatla falan ilgisi yoktur. "Adildüzen" adını ver-
dikleri düzen; çağdışı ve ipe-sapa gelmez bir düzen-
dir ve ne "uygulanabiiiriiği" vardır ne de Islamiyetle
bir ilgisi. Ve bu özellikleriyle Türkiye'de düzeni değiş-
tirebilecek bir "alternatif" olmaktan da çok uzaktır.
Kimi çevrelerde, Refah'ın aslında bir şeriat partisi
olduğu, fakat takıyye yaparak bunu sakladığı ve eğer
gücü ele geçirirse şeriat düzeni taleplerini dile geti-
receğı konusunda bir inanç ve korku var. Ben bunun
tam tersini düşünüyorum.
Bence Refah'ın şeriatla falan ilgisi yok. Ama kimi
çevrelere gizli bir şenatçı görüntüsü veriyoriar ve asıl
takıyyeyi o zaman yapıyorlar. Eğer Refah bugün "^e-
riatçı" bir partı olarak ortaya çıksa bugün aldığı oy-
lann yansını bile alamaz. Ve Refah'ın yö'neticileri, bu-
nun pekala farkında ve bilincindedir.
Refah, günümüz Türkiyesi'nde Doğu ve Güneydo-
ğu'da, ortaçağ ilişkileri içinde unuttuğumuz ve ken-
dini "dine vurmuş" kitlelerin partisidir.
Refah, günümüz Türkiyesi'nde, büyük kentlerin va-
roşlannda tutunmaya çabalayan ve "uyum zortuğu"
içindeki insanlann partisidir. Yaşadığı düzende refah
payı almaktan umudu olmayan ve farklı bir seçenek
arayışı içindeki kitlelerin umududur.
Refah, sürekli "itilip-kakılan" ve "horianan" insan-
lann düzene başkaldırışlarıdır. Eğer sürekli olarak di-
le getirdikleri parti sloganlanna ve seçmende yarat-
mak istedikleri imaja bakarak soğukkanlı çözümle-
meler yaparsak bunu görmemek için kör olmak ge-
rekir.
Bu "eziklik"ve "dışlanmışlık"sadece seçmenlerin-
de değil, Refah'ın yönetici kadrolannda da vardır. Ve
laık cumhuriyetin olanaklarıyla eğitimlerini sürdüren,
fakat sürekli "ikinci sınıf insan" muamelesini gören
bu insanlar, kendi ruhlanndaki isyan ve kompleksle-
ri kullanarak geniş kitlelerin duygulannı da tahrik ede-
bilmekte ve oylannı alabilmektedirler.
Bunların çoğu için "IsJamiyet" adil bir düzen için
anahtar değil, sığınmak zorunda kalmış olduklan bir
"kaie"dir. Muhalefetteyken söyleyecekleri çok şey
vardır. Fakat iktıdardayken, yapabilecekleri hiçbir şey
yoktur. Tabii "yandaşlanna" devlet olanaklannı peş-
keş çekmekten başka...
Çağdaş ve laik cumhunyetimizi bu insanlara karşı
savunmak için yapmamız gereken şey, bu insanlann
peşinden giden kitlelere, "makul" ve "doğru" seçe-
nekler sunmaktır. Yaşadığımız günlerin asıl sorumlu-
lan, Atatürkçülük adına "solu ezmekle" övünen kimi
dar görüşlülerdir. Liberalizm ve özgürlükçülük adına
ülkeyi tam bir "yağma sofrasına" çeviren hırsız ve
uğursuzlardır.
Bir zamanlar sosyal demokratlar Istanbul'un gece-
kondu semtlerinde yüzde 50'nin üzerinde oy alırlar-
dı. Şimdi sandıklardan Refah çıkryor. Acaba neden?
Refah Partisi, milletvekillerinin desteğini alarak okul sayısını 1000'e çıkarmayı hedefliyor
Amaç9
imam-hatipli eumhurbaşkanı
CCD 18. yılını kutluyor
AYŞE YILDIRIM
RP hükümete gelir gelmez TBMM'nin
dörtte birini oluşruran imam-hatipli millet-
vekillerinin desteği ile 565 olan ımam-ha-
tip lisesi sayısını bine çıkarmayı planlıyor.
550 sandalyeli Meclis'te 83'ü RP'li toplam
137 imam-hatip mezunu milletvekili bulu-
nuyor.
Devlet içinde kadrolaşmayı hedefleyen,
bakanhk pazarlığını da bu doğrultuda yapan
RP. Istanbul Belediye Başkanı Recep Ta>-
\ip Erdoğan'ın "Bu ülkede imam-hatipli
Cumhurbaşkam da olacak" idealini ger-
çekleştirmek için öncelikJe imam-hatip li-
selerinin sayısını arttırmayı amaçlıyor. Ko-
alisyon pazarlığı öncesinde özellikîe îstan-
bul'da çeşitli dini kurum ve kuruluslann
temsilcileriyle biraraya gelen RP'li millet-
vekillen ve yöneticileri bu konuda çeşitli ta-
ahhütlerde bulundular.
Imam Hatıp Lıseleri Mezunlan ve Men-
suplan Derneği (ÖNDER) Başkanı tbra-
him Solmaz, tstanbul'da yeni öğrenim dö-
nemine yetiştirilmesi planlanan 12 imam-
hatip lisesinin yapımmm sürdüğünü belir-
tiyor. Bu okullann tamamlanmasıyla bir-
liİcte Istanbul'daki imam-hatip lisesi sayısı
da27'den 39'a çıkacak. Halen bu okullar-
da okuyan öğrenci sayısı 60 bin civannda.
tbrahim Solmaz, imam-hatip lisesi me-
oınlannın devlet kadrolannda yeterince ye-
•almadığını bunun nedenin ise sözlü sınav-
arda sorulan "nereden mezunsun" soru-
sundankaynaklandığınıbelirtıyor "Buyüz-
den hâkimlik. savcılık, büvükeîçilik sınavla-
rmda imam-hatip lisesi mezunlan eteniyor"
diyen Solmaz, yeni hükümetten sınavlarda
bu sorunun kaldınlmasını isteyeceklerini
söyledi.
Bugün Türkiye genelinde 23'ü Anadolu
imam-hatip lisesi olmak üzere 565 imam-
hatip lisesi bulunuyor. Bu okullarda öğre-
nim gören öğrenci sayısı ise 500 binin üze-
rinde. DYP Genel Başkanı Başbakan Tan-
su ÇiHer'm 24 Aralık seçımlerine 10 gün ka-
la şube şeklinde açılan imam-hatip liseie-
rine "bağımsız okul" statüsü tanımasından
cesaret alan dini çevreler Türkiye genelin-
de 200 okulun daha yapımına başladı.
RP ise iktidara gelir geunez, bu okullann
sayısını binin üzerıne çıkarmayı planlıyor.
Bu konuda RP milletvekillerinin grupta ka-
rar aldıklan da ıleri sürülüyor.
Bağcılar lmam Hatip Lisesi ile Kadırga
Öğrenci Yurdu'nu yaptıran Ensar Vakfı
Başkanı Ahmet Şişman, "davalanna Mec-
Bs'teki 137imam-hatipliparlamenterin des-
tek olacağmı" belirtiyor.
550 sandalyeye sahip TBMM'nin dörtte
birini oluşturan imam-hatip kökenli 137
milletvekilinm bu konuda RP'ye destek ver-
mesi beklenirken Milli Eğitim Bakanlığı
Din Eğitimi Işleri Daire Başkanlığı da bu
durumdan $ikâyetçi. Ancak ellerinden bir-
şey gelmemesinden yakınıyorlar. Çok prog-
ramlı liselerde valilenn "suuf açtığını be-
lirten bir yetkıli, " B K birsev yapanuyoruz.
12 Eylül'den sonra vaülere sınrf açma yetki-
si tanındı. Biz müfettiş gönderiyoruz, uygun
görülürse açdıyor" diyor.
RP'nin 400 yeni imam-hatip projesinden
de rahatsız olduğu öğrenilen Din Işleri Da-
ire Başkanlığı'nın "Elimizde hiç kurumu-
muzyok" dediği belirtiliyor.
Bu nedenle de söz konusu liselerin çeşit-
li dini vakıf ve dernekler taraftndan açılma-
sı gündeme geliyor. Yetkililere ise sadece bu
okullara onay vermek düşüyor.
Bu vakıf ve şirketler yurt içinde olduğu
kadar yurt dışında da dinsel ağırlıkh okul-
lann açılmasına büyük önem veriyor. Sade-
ce FethuJlahGulen'inyurtiçive dışında 135
okulu, 400'ü aşkın da yurdu bulunduğu be-
lirtiliyor. Bunun dışında 1995 sonu verile-
rine göre 2 vakıf ve 12 şirket yurtdışında 9
ünjversite, 121 tane de lise açmış.
Bu durum Milli Güvenlik Kurulu'nu da
rahatsız etmişti. Bu okullarda Afganistan,
Pakistan, îran ve Suudi Arabistan'dan geti-
rilen öğretmenlerin ders vererek "rejun ih-
racatı"yaptığını belirten Milli Güvenlik
Kurulu, üç sene önce Milli Eğitim Bakan-
lığf ndan bu okullarda eğitim verecek gö-
revli yetiştirmesini istemişti. Içel Bozya-
zı'da kurulan okulda Hollanda'ya eğitim
vermeleri için gönderilecek öğrencilere din
eğitimi veriliyor. MGK aynı uygulamayı
Almanya ve Avusturya için de istedi ancak
Bakanlık, büyük meblağ tuttuğu, imkanla-
nnın ise yetersiz olduğu gerekçesiyle bu
projeyi genişletmedi.
Dinsel Ağırlıkh Şirket, Vakıflann
Yurtdışında Kurduklan Okul ve Üniversiteler
Ktırucusu
Çağ Öğretım Itetışim A.Ş.
TürkDü
»
s
lyası Araştırmaları Vakfı
1 n
ı n
*
Fetih A.Ş.
Ertuğrul Gazi AŞ.
Feza Gazetecilik (EFLAK)
Slim A.Ş.
Başkent Eğftım Yayın Ticaret AŞ.
SematA.Ş.
Şe(aleA.Ş.
Serhat Eğitim Öğretım Hizmetleri A.Ş.
Islam ve Milli Kültür Hizmet Vakfı
Gulıstan Eğrtım Yayın Ticaret A.Ş.
Samanyolu A.Ş.
Sema Eğitim Hızmetlen A.Ş.
Fezalar Eğitim A.Ş.
Asr Ticaret
Ûlke
Kınm
Moğolıstan
Yakutıstan
Buryad
Tuva
Hakas
Pakistan
Azerbaycan
Azerbaycan
Tatanstan
Kazakıstan
KırgEistan
Çuvaşıstan
Romanya
Moldova
Tatanstan
Çuvaşistan
Kazakıstan
Özbekıstan
Türkmenıstan
Kırgızıstan
Tacıkıstan
Başkurdıstan
Romanya
Amavutluk
Fas
Ukrayna
Kuzey Irak
Ukrayna
TOPLAM
Okul sayısı
1
3
1
1
1
1
1
8
3
6
5
1
1
1
1
5
1
28
20
14
10
5
4
2
2
1
1
1
1
130
'Bütün gazeteciler
örgütlü olmalı'
ANKARA (Cumhurivet
Bürosu) - Çağdaş Gazeteci-
ler Derneği (ÇGD), 18. ya-
şını kutluyor.
ÇGD Genel Başkanı
Mustafa Ekmekçi. derneğın
19
7
8 yılından beri demokra-
tik ve çağdaş bir yayıncılık
anlayışımn basında egemen
olması için mücadele ettıği-
ni belırterek, "GazetecingJn
onurunu korumaya devam
edecegiz'' dedi.
Tekelci basının promos-
yon ile ayakta kalmaya çalış-
tığma dikkat çeken Ekmek-
çi, şu görüşleri dile getirdı.
"Anrak çalışankr. emekçfler,
gazeteciler bu çemberi kıra-
caklardır. Tarihin bizeöğret-
tikleri bunun gerçekleşeceği-
ne olan inancımızı pekiştiri-
yor. Tüm gazetecileri örgüt-
İü olmaya çağuı>oruz. Kur-
tuluşun yotu budur. İletişim
hakkında gazeteciler kadar
toplumun her kesinıinin sa-
hip çıkmasıyla demokrasi
ülkede daha güçlü biçimde
yerleşecektir."
ÇGD'mn "1995 YıhBaşa-
nlı GazetecileriÖdünenr
de
27 şubat sah günü sahiple-
rine venlecek. SSK Sosyal
Tesısleri'nde düzenlenecek
"Basın Gecesi"nde, ÇGD
Onur Ödülü'ne layık görü-
len yazar Yaşar Kemal'üı
ödülünü geçen yılın onur
ödülü sahibi Türkiye İnsan
Haklan Vakfı Başkanı Yavuz
Önen verecek. Ödül alan di-
ğer gazeteciler şöyle:
Lğur Mumcu Gazetecilik
Ödülü: Lğur Mumcu Araş-
ıırmacı Gazetecilik Vakfi.
Haber Ödülü: SonerGü-
rel (Milhyet- Vali Skandalı),
Atilla Aş'ut (Siyah Beyaz-
Muska Gibi Reçete), Şirin
Sümer (Evrensel-Merkez
Bankası Skandalı).
Araşürma-tnceleme Odü-
lü: Koraj' Düzgören (Güney-
doğu yazılan), Doğan Akm
(Cumhuriyet- Çiller haber-
len). Mustafa Sönmez (Eko-
norrli haberlen}.
Röportaj Odülleri: A.
Rezzak Oral-Burhan Elis
(Mıllıyet-Kalmak mı Zor,
Dönmek mi Zor), Hasan Uy-
sal (Siyah Beyaz-Sıvas yazı-
lan). ;.
TV Haber Program Odü-
lü: Tayfun Talipoğlu (atv-
Bam felı).
TV ProgramÖdülü: Ned-
ret Çatay (TRT-2-Gündem-
de Sanat Var).
Rad>-o Program Ödülü:
Beldan Kalabaük (TRT An-
kara Radyosu-Durum, So-
run Çözüm Programı).