08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 ŞUBAT1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 4 6 . U L U S L A R A R A S I B E R L İ N F t L M F E S T I V A L I ' N D E N N O T L A R F,estivalden şimdilik aklımızda ve gönlümüzde yer eden yapıtlan sıralarsak, Shakespeare'den yola çıkarak 1930'luyıllann hayali İngilteıesi'nde geçen, hırs, iktidar, ensest, fantezisi 'Üçüncü Richard'ı ya da Barry Sonnenfeld'in Hollywood sinemasıyla da dalgasını geçen, gangsterlik güldürüsü 'Get Shorty'si ileri sürülebilir. ; - 'Ahm Ayrnm peşmde koşuştıırurken SUNGU ÇAPAN BERLİN - Festivali yanladığımız bugün gözümüzü lapa lapa yağan kara açtık, kuzeyden gelen soğuk dalgası, okullann fîlan kapanmasına neden oldu, ama tabii festival sürüyor. Bizim Yeni Cami'yi mesken tutan hemcinslerinden farksız, festivalin kalbi olan Budapeşte Caddesi'nin önündekj, tüm yabancılann yön bulmakta keneriz aldığı, ünlü yıkık kiliseyle, alanını yuva belleyip sabah akşam fınk atan arsız güvercinlerie biz fesrival ahalisi, kara, rüzgâra filan aldırmadan göreve devam ediyoruz bittabü, malum "Show must go on!" ÖzellikJe yanşma filmlerini izlemeye gayret gösterdiğimiz, fırsat buldukça panorama bölûmünde de Benoit Jacquot'nun 'La FIDe Seule', Maurizio Pönzi'nın 'Italiani' ya da Pierre Sa/vadori'nin 'Le Apprentis'ı gibi, küçük çapli, ama son derece ilginç, bazı nefis filmleri keşfetmeye çalışrığımız46. Berün Film Festivali'nden şimdilik aklımızda ve gönlümüzde yer eden yapıtlan sıralamak gerekirse her halde Jane Austen klasiğinden Emma Tbompson'un senaryosunu yazıp oynadığı. Tayvan asıllı Amerikalı Ang Lee'nin yönettiği. iddialı, gözalıcı, yürek hoplatıci 'Sense and Sensibtlity- Akıl ve DııygıTyu değil de Shakespeare'den yola çıkarak 1930'lu yıllann hayali Ingilteresi'nde geçen, hırs, iktidaj, ensest, intikam, şiddet fantezisi 'Üçüncü Rkhard'ı ya da eski kameraman Barry Sonnenfeld'in Hollywood sinemasıyla da dalgasını geçen. sevimli John Travolta'nın yeniden doğuşunun yeni bir örneğı niteiiğindeki, Gene HackmaıTın da bütünüyle kendini yenilediği, bıldik klişeleri yerli yerinde kullanarak Pulp Fiction tarzı, eğlendirici, sürükleyıci, şen şakrak bir gangsterlik güldürüsü kotardığı, hoş 'Get Shorty'si (müzikler de Jim Jarmusch tayfasmdan John Lurie'ye aıt) ilen sürülebilir öncelikle sanınm. Avustralya ve Fransız yapımlan Çok sayıda reklam, belgesel çekmiş, 1970'ten beri çoğu filme katkısı olmuş, boş vakitlerinde ona epeyi para kazandınruş Newton'un Beşiği adlı, Rubik Küpleri benzen oyuncaklar icat etmiş, deneyimli bir usta sayılacak Ingilız sinemacı Rkhard Loncraine'in 'Richard Ill'üyle çizgi roman uyarlaması 'Addams Family' filmlerine burun kıvırdığımız eski kameraman- yeni yönetmen Barry Sonnenfeld'in şaşırticı film noir' güldürüsü 'Get Shorty'nin yanı sıra, genelde 1980'lerden itibaren çeşitli toplumsal AvustraJva sinemasından bukez duyarh, coşkulu bir drama nireltgindeki yenibir yönetmenin, John Hughes'in, flkfılm denemesi 'Wbat I Have Writtenda bir başka dikkate değer yanşma fiimiydi. Macar kadın yönetmen Ildiko Szabo'nun, 'Csajok- Bitches'i birtaJum ince buluş ve esprilerle sürüp giden, feminist söyleme sahip bir başka yanşma filmhdi. Bertrand Blier'nin her zamanki gibi \ine şoke edici bir öyküyü görüntülediği, fahişe-pezevenk çeşitİemesi olarak özedenebilecek '.Mon Homme-Erkcğim', kimiseyirciyi sa- londan kaçırtan, dişli ve oturakiı bir faııtezivdi. sorunlara dayanan güldürüleriyle tüm dünyada rağbet görmüş, Avustralya sinemasından bu kez duyarlı, coşkulu bir drama nıteliğindeki 'What I Have Written'da, bir başka dikkate değer yanşma fiimiydi. Gerçek mi, kurgu mu olduğu belirsiz. anılarla gizli arzulan ve gerçekleri harmanlayan. 3 ana karakterin bakış açısından anlatılan konusu, biçimci sinema dilı ve edebı tarzıyla ilgi çeken 'What I Have VVritten',yeni bir Avustralyalı yönetmenin, John Hughes'in, ilk film denemesiydi. Yanşmadaki 2 Fransız yapımından, Etie Chouraqui'nin 'Les Vfenteurs-Yalancuar'ı da benzer şekilde. yaratıcılığı özel yaşamlanyla fena halde kanştınlmış, biryapımcı (Sami Prey), tatminsiz, bıkkın bir yönetmen (Jean-Hugues Anglade), büyük bir yıldız \ Lorraine Bracco) ve mesleğe adım atan, sinema tutkunu, amatör bir senarist genç kız (Valeria Bruni Tedeschi) arasındaki karmaşık ilişkilere dayanan. finali çok uzatılmış bir konuyu hıkâye edıyordu. Ötekı Fransız filmiyse Bertrand BBer'nın her zamanki gibi yine şoke edicı bir öyküyü görüntülediği, fahişe-pezevenk çeşitlemesi olarak özetlenebilecek 'Mon Homme-Erkeğim', kimi seyirciyi salondan kaçırtan, dişlı ve oturakiı bir fanteziydi \e yönetmenin gözde oyuncusu küçük Anouk Grinberg'in de artık hem yaşça hem de yetenekleri, kapasıtesi bakımından iyice büyüdüğünü gözler önüne seriyordu. 4 dalda Oscar adayı olan, Sydney Pollack'ın yapımcılığını üstlendiği, Düğün Yemeği', 'Tatü TuzJu'nun Tayvanlı yönetmeni Ang Lee'nin Amenkalı. Kanadalı ve Ingiliz oyunculardan oluşan (Emma Thompson, Alan Rkkman, Hugh Crant, Kate VVûıslet) zengın bir kadroyla çektıği 'Sense and Sensibility', 18. yüzyıl Ingilteresi'nde. ansızın babalannı kaybeden Dashvvood ailesinin hikâyesiydi. Miras, ölen adamın ilk kansından olma oğluyla görmemiş kansı Fanny'de kalınca yaşlı bayan Dashvvood'la 3 kızı ortada kalır, dahası malikâneyi terk etmek zorunda kalarak yoksulluğa düşer ve ufak bir eve sığışırlar. Büyük kız Elınor (E. Thompson), Fanny'nin utangaç kardeşi Edward'a (H. Grant) tutkundur. Ancak öykünün kötü kalplı cadısı Fanny, kardeşini Elinor'la değil de varlıklı bir kızla başgöz etmek için Londra'ya postalar. Ortanca kız Marianne'inse (K. Winslet), iki talibi çıkar; melankolik Albay Brandon'la (Alan Rickman), güzel Marianne'la gönül eğlendiren, şıpsevdi yakışıkJı Londralı Willoughby (Greg Wise). Akıllı abla Elinor, evi çekip çevirirken Marianne'i yüzüstü bırakıp zengin bir kadınla evlenmek üzere çekip giden YVilloughby'nin ardından. Edvvard'ın da eski bir gençlik aşkının ortaya çıkmasıyla Elinorcuğun da iyice morali bozulur. Aşk açiMndan yataklara düşüp hastalanan güzel Marianne öldü ölecek derken, ablasıyla Albay Brandon'un sayesinde kurrulur. Yaşadıklan üzüntülerden iki kızkardeş de dersinı almıştır artık. Ömür boyu sürecek, uzun ve sağlam bir ilişki için Mananne sonunda albayı seçerken gençlik aşkı palavra çıkan utangaç, beceriksiz EdwarddaElinoradönecek ve'Sens* ' and Sensibility' iki kızkardeşin düğünüyle mutlu sona bağlanacaktır finalde. Macar kadın yönetmen Ildiko Szabo'nun, evlıliklerinden, maço kocalanndan. şiddetten geçılmeyen feci hayatlanndan bıkkın üç kadının, dayanışma içine girip yeni erkeklerle tanışacakJan yeni serüvenler yaşayarak sonunda ailesiz bir var olma biçiminde karar kılmalannı aniattığı 'Csajok- Bitches'i birtakım ince buluş ve esprilerie sürüp giden, feminist söyleme sahip bir başka yanşma fiimiydi festivalde. Eski oyuncu Ildiko Szabo'nun 'Fahişder'ini çokça önemsemek pek mümkün degildi sonuçta ne var ki. Geçmişte Berlin'de filmleri gösterilmiş Sally Fietd'le ünlü Kırgız yazar Cengîz Aytrnatov'a da özel ödül verilen festivalde yaklaşık 20 yıldır festivalin afişlerini hazırlayan Volker Noth'a aynı ödül (BerlinaJe Kamera) sunuldu. Alman grafik sanatına uygun. 'fineer bir fantezinin flrfinü' olan Volker Noth'un afışlerinden oluşan bir sergi de bizi festivalin geçmış yıllanna götürdü bu arada Sarkis 'in Beriin'deGaleri Gebauer und Günther'de açılan sergisi NECMİSÖNMEZ BERLİN - Beriin 'ın merkezinde bulu- nan Galerie Gebauer und Günther, yük- sek tavanlı eski bir binanın ikinci katın- da, Sarkis'in •Brennendes K' (Yanan K) ismini taşıyan son kişisel sergisini izle- yicilere sunuyor. Galerinin birbiri arka- sında ilerleyen 3 odasında yer alan 'Ya- nan K'yerleş/tirmesini (enstalasyon) gör- mek isteyen izleyicilerin, ayakkabılannı çıkarmalan gerekli. Çünkû Sarkis, 1992 yılında Mahabashi Museum'da (Japon- ya) açtığı sergiden beri geliştirdigi yeni bir sergileme tarzına dayalı olarak Ber- lin'de de 3 sergi mekânını, ön yüzü ye- şil, arkası kırmızı olan saten kumaşlarla kaplamış. Aslında sanatçı, kumaşlann kirlenip yırtılmaması için değil, izleyi- cinin farklı bir algı boyutuyla sergiyi iz- lemesi amacıyla ayakkabılannı çıkarma- suu istiyor. Alman seyircisi için zorlayı- cı bir durum bu. Ayakkabılan çıkardıktan sonra girilen ilk sergi-mekânda. pencerenin önüne ko- nulmuş olan büyük ekranlı bir televiz- yonda. Sarkis'in suluboya yaparken sa- dece ellerini ve suluboya kâğıdını gös- teren bir video filmi sürekli olarak oy- • .ıyor. Televizyonun ve videonun üstün- de yerdeki saten kumaşla örtülmüş, ama kumaşın kırmızı olan arka tarafi görülü- yor. Sarkis, üç mekânda aynı sergileme mantığını farklı video-imgeleriyle tek- rarlayarak adeta izleyicileri soğuk, nem- li. sisli Berlin'den; sıcalc, ışık dolu baş- ka bir mekâna doğru yolculuğa davet ediyor. Herodada sanatçıyı farklı bir su- luboya resmini yaparken gösteren video- imgelerinin ortak özelliği, yanan nesne- leri göstermesi. İlk odadaki imge, Sar- os'in suluboya kâğıdı üzerine koyduğu Kalbimizdeki ateşm pariadığı atdar sol elinin formunu tıpkı çocuklar gibi kurşun kalemle çizmesınden sonra kır- mızı renkle sanki yanıyormuşcasına alevler içinde boyamasını başından so- nuna dek izleyicilere aktanyor. Sağ ve solunda yeşil renldi sahne perdelennın yer aldığı, ortasında tse alev alev yanan 'K' harfinin yer aldığı ikıncı odadaki vı- deo-imgesinın en belirgin özelliği. atc- şin sıcaklığını televizyona bakan seyir- cinin yüzünde hissettirmesi. Son odada ise Sarkis'in Strasbourg"da Kreautenau Sokağı'ndaki küçük atöKesinin >andrğı görülü>or. Sergilerini daha öncekı ışlerinde kul- Iandığı temalar ve özyaşamına ait imge- ler üzerine kuran Sarkis'in Beriin sergi- si, gerçekte sanafçınm 1965'ten beri ge- liştirerek tartışmaya açtığı kavramlarla birlikte yorumlanabilecek özelliklere sa- hip. Bu yazı çerçevesinde bu özellikler- den sadece bir tanesini. sergi mekânı> la sergilenen işarasındakı 'sıcaklık-soğuk- luk' ilişkısini ele almak ıstiyorum. Sar- kis'in, sergi açtığı mekânlann geçmişi- ni. hangi amaç için kuilanıldıklan ve güncel fonksivonlarını araştınp bunu serginin arka planına sezdirmeden yer- leştiren ustaca biryaklaşımı vardır. He- le bu mekân kendisınin daha önce sergi açtığı bir yerse bir önceki serginin son sergiyi etkilemesi. daha önce başlatılan arkis, üç mekânda aynı sergileme mantığını farklı video-imgeleriyle tekrarlayarak adeta izleyicileri soğuk, nemli, sisli Berlin'den; sıcak, ışık dolu başka bir mekâna doğru yolculuğa davet ediyor. Her odada sanatçıyı farklı bir suluboya resmini yaparken gösteren video-imgelerinin ortak özelliği, yanan nesneleri göstermesi. bir sorgulamanın devam ettirilmesi ka- çmılmazdır. I992'de aynı galerinin bir önceki mekânında sergi açmasına rağ- men Sarkis, yeni sergisınde de sıcaklık- soğukluk ilişkisini derinden inceliyor. Berlin'in soğuk atmosferini yazının ba- şında kısaca betımlemiştim. Sarkis, bu iklım özelliklerini suluboyalannda yak- tığı ateşle, hanl hanl yükselen alevlerle değiştırmeyi, maddesel soğukluğa karşı kalpten sıcaklık oluşturmayı başarmış görülüyor. Sevim Burak, ölümsüz eseri 'Yanık Saraylar'da. ruhlan ve kafplen saran bir sıcaklığı, zengin metaforlarla de.stekleyerek kahramanlannın geçmişi ile bugünü arasında çok hassas bir den- ge oluşturuyordu. Sarkis'in Berlin'deki bu sergisinin davetiyesinde kanatlannı kapamış bir melek kanadı vardı. Her ne kadar sergide kullanılan görsel eleman- lararasında melekkre dair bir gönderme duyumsanmasa da suluboyalardan çıkan alevlerin *yaküğınesneler', Sarkis'in yıl- lardan beri ısrarla tekrarladığı motifleri- dir K harfi, birbirini ısıtan kırmızı ve ye- şil renldi eller, sanatçının atölyesınin rö- levesi. Bu temalarda hissedılen ortak nokta, sanatçının özgün ikonografîsinde 6O'lı yıllardan günümüze dek yorumla- dığı bellek kavramıdır. Sarkis, son yıllarda gerçekleştirdiği çalışmalannda'Bellek Trvatrosu'nu vnr- gulayarak geçmiş, bugün ve gelecek ara- sında ileriye-geriye dönüşlü olarak iler- leyen bir algılama sistemini kurmaya çalışıyor. tzleyicilerin sergiye girdik- lerinden sonra işleri daha iyi kavramalan için algılannı keskinleştirmeleri, en azmdan günlük yaşamı arkasında bırak- ması gerektiğine inanan Sarkis, Alman- lardan hiç alışık olmadıklan şekilde ayakkabılannı çıkarmalannı istediğinde gerçekte onlan Ortadoğulu bırgelenek- Ie tanıştınyor. Serginin içi ile dışını kesin olarak birbirinden ayırmaya yarayan bir girişim bu. Sergideki saten kuma§ üzerinde yürüyen izleyici, öncelikle mekânın soğukluğunu daha duyum- suyor; sonra da suluboyalardan çıkan alevlerin maddesel sıcaklığı değıl, birtür kalp sıcaldığını hedeflediklennı kav- rayabiliyor. Kalbimizdeki ateşin par- ladığı anlar, elbette âşık olduğumuz, birisini kendimizin vazgeçilmez parçası olarak gördüğümüz 'anlar'dır. Sarkis, Berlin'deki sergisinde bu anlan, stan- dartlan aşan bir duyarlılıkla ele alarak imgesel olanın altını çiziyor. DUŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Ölüm Sen Güzelsin Yazının başlığı Behçet Necatjgil'den değiştirerek yürütme... Yayınevinde zarfı açtım, içinden Ercüment Uça- n'nın Yırtıksız Sözler adlı kitabı çıktı: Ölümünden az önce, yeni kurulan 'Hera Şiir Kitaplığı' dizisinde ya- yımlanmak üzere Höseyin AJemdar'a verdiği, 'Ak kâğıda pınl pırıl basılacak' diye dört gözle beklediği kitap... Çeviriyorum sayfaları, şair inanılmaz bir coşku için- de, şiirlere bir ucundan girip öbür ucundan çıkmış. Dize araları, bölümler, büyük harfler, noktalama im- leri, boşuna aramayın öyle şeyten.Büyük bir hızla an- lattyor. Kimi yerde açık, kimı yerde kapalı. Onemli olan okuyanın anlaması değil, onun anlat- ması... Bir bakıyorsunuz şöyle sözler: "cumartesi günleri I çocukken anneannemle I beykozunyaltköysemtinde fpazara giderdik/acı yo- kuş yukan pazar I dönüşte kasaba uğrardık I etin ki- losu yirmi dokuz kunış I bir kilo et alırdık I ağzına ka- dar dolu Ikûfeci çocuğun /kûfesinin üstüne korduk" Bir bakıyorsunuz şöyle: "şiir sesi doru I güzel bir ata atlamış I toykuşunun havada dönüp / durup yükselip alçaldığı I haritala- nn ipliğini I dikiş makinelerinde I deli uçaklı çeker- ken I kırmızı balonlara I konmuş düş gibi I ipek ko- kulu san /yumağını çitlere sanyorduk I karakulaksu- yunun sırmaladığı I adresini duyamıyorvm I bale si- nema çini I müzik tiyatro resimli" Akşam evde çantamdaki kitapları boşaltıyorum masanın üstüne. Hüseyın Alemdar gerçekten ak kâ- ğıda pırıl pınl basmış Yırtıksız Sözler'i. "Otmeden görseydi Ercüment!.." diye geçiyor ak- lımdan. Oracıkta, masanın üstünde bir kitap daha duruyor: Kentin Küçük Sokağı... Sabri AJtınel'in ölümünden tam on yıl sonra okur önüne çıkan şiirieri... "Onurtu birgeride duruşla... Yalnızca şiirin gücü- ne yaslanarak..." Ne kadar günümüze aykın!.. Ne güzel!.. Ikisi de arkadaşım... Sabri yüksekokuldan, Ercü- ment spor alanlanndan. Birbirine hiç benzemeyen iki şair... Benzer yanla- n: Masanın üstünde yan yana duran bu özenle ba- SJİmış krtaplannı görmemiş olmalan... Birüzünçesintisi!.. Sevdiğim, içimde yaşattığım ne çok şair, ne çok sa- natçı 'korkusuz onun tırpanının önünde' çekip gitti- ler... Nereye? Arkada kalanlann düşlerine... Zaman dışına... Behçet Necatigil'in 'meyhane'si 'ölüm' olup geli- yor: 'ölüm sen güzelsin!..' Sabri Altınel, Ercüment Uçan'ya da İkinci Yeni'ye deuzak... 'Yoksulluğuniçi titriyor, örtülüyaralan', di- yen şairlerden... Ölçüye, uyağa yaslanarak ya da uyumlu dizeler çe- kerek, vurgularla belleklere çakılacak bir şiir de yaz- rrnyor. Biçimci değil. Söyleyiş oyunlanna düşkünlüa; ğü yok. Zekâ gösterilerinden özellikle kaçıyor. Şiirsel düşünceyle, şiirsel duyarlıkla yörieliyor şi- ire... ' Behçet Necatigil gibi, o da bir öğretmen}.. 'öğrendiğim ner şeyi öğrettim' demenir/ erincine ulaşmış, gene de şiirde düzyazı anlamcılığına yenik düşmüyor. Yoksullukla savaşın yarattığı yıkımları görüyor, umudunu yitirmemek için direniyor, sürekli insanoğ- lunun mutluluğunu düşlüyor, geleceğin şarkısını du- yuyor. Hepşiirie... Yaşamlan yağmalanmış insanlann, Ama incecik yürekleri YaraJı ve çıplak bir ışık evlerde (s. 21) Sabri Altınel 1985'te öldü. Demek ki Kentin Küçük Sokağı 'ndaki şiirler en az on yıl önce yazılmış. Şairin çok tutarlı bir dil beğeni- si olduğu görülüyor. Kitapta, ne ileri ne geri, bugün biie okurken insanı tedirgin eden tek sözcuk yok. İlgi çekmek için kılını bile kıpırdatmadan yıllarca sürdürülen bu ince işçilik karşısında ister istemez derin bir saygı duyuyor insan. Alessandpo Dionisi resim sergisi Kültür Servisi - Italya'nın önde gelen ressamlanndan Alassandro Dionisi'nin eserleri, 27 şubat - 10 mart tarihleri arasında Yunus Emre Kültür Merkezi Çetin Emeç Salonu'nda sergilenecek. Soynt ve figüratif dışavurumcu bir sanatçı olan Dionisi, ttalya ve ttalya dışında birçok kişisel sergi açmış, çeşitli ödüller kazanmıştır. Kültür Bakanlığı, Türk sinema tarihine ışık tutuyor Kültür Servisi - Kültür Bakanlığı, sinemanın 100. yılında Türk sinema tarihine ışık tutacak iki kitabın yayımını gerçekleştiriyor. Kültür Bakanlığı Telif Haklan ve Sinema Genel Müdürlüğü, bu yıl içinde Türk sinemasınm bugününe ve yannına ilişkin görüşlerin yer aldığı makalelerden oluşan " 100 Yılda Türk Sineması" kitabını yayımlarken Agâh Özgüç tarafindan hazırlanan "80. Yılında Türk Sineması" kitabının da genişletilmiş yeni basımını gerçekleştirecek. "100 Yılda Türk Sineması" kitabt, sinemanın farklı alanlannda üretımde bulunan kişilerin, kurumlann ve sinema örgütlerinin. kendi disiplinlerine ilişkin. Türk sinemasının bugününe ve yannına nasıl baktıklannı içeren makalelerden oluşuyor. Yargıtay'dan sanata saygı karan ANKARA (ANKA) - Yargıtay, sanatçının emeğinin değeriendinlmesine katkıda bulundu. 11. Hukuk Dairesi, ressam Şefik Bursalı'nın bir tablosunu, mirasçılanndan izin almadan, tanıtım için hazırladığı takvimlerde kullanan kuruluşu maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkûm etti. Dairenin karannda, sanat eserini izinsiz kullanmak, "haksız eylem" olarak tanımlandı. Yargıtayın karan dikkate alınarak yapılacak hesaplamada ressam Bursalı'nın izinsiz kullanılan tablosu nedeniyle ödenmesi gereken tazminatın 75 milyon lirayı bulacağı bildirildi. Yüksel Aydm resîm sergisi Kültür Servisi - Yüksel Aydın'ın resim sergisi 25 şubat tarihinde Ümit Yaşar Sanat Galerisi'nde açıhyor. 10 yıldır resim yapan, uzay-zaman içinde zaman yolculuğunda yansıyanlan ve paylaşılması gerekenlerin resimlerini yaptıgını söyleyen Yüksel Aydın. 1951 Iğdır doğumlu. Bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında 14 kişisel sergi açan ve birçok karma sergiye katılan sanatçının yapıtlan 15 mart tarihine kadar görüleb<Iir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle