Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ
10 DIZIYAZI
"Çabukvekararlıbiradım"
7
964-! 974 yıUan Kıbns
Türkleri için en ıstıraplı
devreoldu. 1964yılmda
Kıbns Türkleıine saldınlar
yer yer devam etti. 15 Ocak
1964 tarihinde toptanan III.
Londra Konferansı, Türklenn can ve
mallannı güvenlık altına alabılecek bır
karar alamadı. Kıbns'ta bu görevi
yapabilecek bir NATO banş kuvvetinin
kurulmasını Makarios kabul etmedi.
Nıyetı uyuşmazlığı Birleşmiş Mılletler'e
taşıyıp "Garanti Antfaşmasrnm
gecersizhğını Güvenlik Konseyi'ne
kabul ettırmektı. Türkıye uyuşmazlığın
Güvenlik Konseyi'ne gıtmesini
ıstemiyordu. Ancak Kıbns'taki saldınlan
durdurmak için elinde hava
kuvvetlerinden başka hazır bir ku\~vet
yoktu. Çaresizlikten Güvenlik
Konseyı'ne gitmeyi kabul etti.
Güvenlik Konseyi, uyuşmazlığı 26 Şubat
1964 tarihinde ıncelemeye başladı.
Konsey. 4 Mart 1964 tarihınde bir banş
ku\\etmın kurulması ve bir
arabulucunun tayın edılmesine karar
verdı. "Garanti Andasmasrnı geçersiz
saymadı. Ama banş kuvvetinin
kurulmasını Kıbns hükümetinin
kabulüne bağladığı için yetkısı sınırlı, bu
yüzden etkjsiz bır banş gücünü Kıbns'a
gönderdi. Tayin edilen arabulucu da bir
çözüm bulamadı. Makarios, hedefine
varabilmek ıçın Yunanistan'da
Karamanlis'ın ıktidardan çekilmesınden
sonra başbakan olan baba Papandreu ile
Zünch anlaşmasını ortadan kaldırmak
için ittifak yaptı. Sovyetler Birliği de
Makarıos'u bu yolda desteklemeye
başladı. Kıbns'taçatışmalar
durmuyordu. Üstelık Yunanistan.
Kıbns'a sıv ıl elbiselı asker göndermeye
başladı. Bu durumda Türkıye, haziran
başında Kıbrıs'a ku\ vet çıkarma karan
almaya mecbur kaldı. Çıkarma, ABD
Başkanı Lyondon B. Johnson'ın mesajı
üzenne enelendı. Johnson, İnönü ve
Papandreu'yu NVashington'a davet etti.
Arabulucu olmak ıstedi. Papandreu,
İnönü ıle görüşmeyı kabul etmedi.
Amenka. baskilanna devam etti.
Papandreu. BM şapkası altında olmak
şartıyla ABD Dışışlen bakanlanndan
Dean Acheson'ın aracılığı ıle Cenevre'de
Türkıye ıle dolaylı görüşmeler
yapılmasına sonunda razı oldu.
Cenevre"de ödün karşılıgı ENOSİS
yapılması görüşüldü. Ödün olarak
Acheson'ın önerisı ıle Türkiye'ye
Kıbns" ın Karpas bölgesınde 400
milkarelik, egemenlığı altına girecek bir
yer venlecektı. Yüzölçümü ve egemenlık
konulannda bir anlaşmaya vanlamadı.
Papandreu'yu deviren albaylar cuntası,
Türkıye ıle ödünlü ENOSİS
görüşmelenne tekrar başlamak istedi.
Başbakan Demirel ıle Yunanistan
Başbakanı Kolias,9-10 Eylül 1967
tanhlerinde Keşan ve Dedeağaç'ta
buluştular. Evvelce yapılmış gizli
görüşmelerde, ödün olarak Türkiye'ye
iki üs verilmesi pazarlık edılmişti. lki
başbakanın konuşmalannda üsler
konusunda gene bir anlaşmaya
vanlamadı.
Kıbns kurtarıldı
Albaylar toplantıdan sonra baskı için
Kıbnslı Türklere karşı saldınlar
düzenledıler. Türkıye'nin tepkisı
karşısında bir sonuç alamadılar.
Makarios'un 1971 yılı Haziran ayında
Moskova zıyaretinde Sovyetler
Birliği'nden silah satın alması da
Türkıye'nin tepkılennı üzerine çektı.
Makarios. bu silahlan Türklere karşı
kullanamadan BM kuvvetıne teslim
etmek zorunda kaldı. Makarios'un cüreti
Türkiye'ye yeniden tedbirler aldırdı.
Türkiye, Kıbns'a çıkarma yapma
hazırlıklannı hızlandırdı.
Bu arada Makarios'un cunta ile de
ilişkıleri bozuldu. Makarios, albaylann
buyruklannı dinlememeye başladı. Hatta
Yunanistan Devlet Başkanı Ghbikis'e 2
Temmuz 1974 tarihinde bir mektup
yazarak Milli Muhafız Birliği'ndeki
Yunan subaylann gerı çekilmesıni istedi.
Makarios'un mektubu basına da
açıklandı. Atına'daki albaylar çileden
çıktılar \e hemen Makarios'un ortadan
kaldırılmasına karar verdiler. Makarios'a
karşı suikast yaptırdılar. 15 Temmuz
1974 tanhınde Devlet Başkanlığı
binasına ateş açtırdılar. Makarios arka
kapıdan kaçtı. Ingılız üslerinden New
York'a BM'ye uçtu. Güvenlik
Konseyi'ne Yunanistan'ı şıkâyet etti.
Makanos'tan boşalan koltuğa Türk
düşmanı ve katili Sampson oturtuldu. Bu
oldubittinm Türkıye tarafından kabul
edilmesi mümkün değıldi.
Başbakan Bfilent Ecevit, hızlı ve kararlı
davrandı. llk önce müdahale için
lngiltere'nın işbirlığini aradı. Olmayınca
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendi başına
Kıbns'a çıkmalanna karar verdi. Türk
kuvvetleri 20 Temmuz 1974'te Kıbns'a
ayak bastılar. Türk toplumunu yok
olmaktan kurtardılar. Aradan yirmi
yıldan fazla zaman geçti. Bugün de
karann gerekli, haklı ve yararlı olduğunu
düşünmeye devam ediyorum. Kıbns'a
Türk askeri bırliklerinin çıkanlması iki
kademeli olarak planlanmıştı. llk önce
bir köprü başı tutulacak, sonra siyasi
görüşmelere gırişilecek, anlaşma
sağlanamazsa köprü başı Türk bölgesi
olarak genişletilecekti. llk çıkarmadan
sonra üç garantör devlet, Türkiye.
Yunanistan ve Ingiltere, 25 Temmuz
1974'te Cenevre'de toplandılar. Acele
konular üzennde görüşüldü.
Ankara
SUAT BİLGE 7
• Makarios hedefine varabilmek için
Yunanistan'da Karamanlis'in iktidardan
çekilmesinden sonra Başbakan olan
baba Papandreu ile Zürin Antlaşması'nı
ortadan kaldırmak için ittifak yaptı.
• Başbakan Ecevit hızlı ve kararlı
davrandı. Türk toplumunu yok
olmaktan kurtardı. Aradan 20 yıldan
fazla zaman geçti. Bugün de kararın
gerekli, haklı ve yararlı olduğunu
düşünmeye devam ediyorum.
Yunanistan, Türk birliklerinin gen
çekilmesini, Türkiye ise Türklerin can ve
mal güvenliğinin sağlanması üzerinde
ısrar ettiler. 30 Temmuz 1974 tarihinde
bir ateşkes anlaşması kabul edildi.
Yayımlanan ortak bildiride Kıbns'ta iki
muhtar yönetimın fiilen mevcut olduğu
kabul edildi. 8 ağustosta Ikınci Cenevre
Konferansı toplandı. Yunanistan,
Türkıye'nin ateşkes anlaşmasını
bozduğunu, Türkıye ise Türk köylerinin
ışgal altında tutulduğunu ilen sürdüler.
10 ağustosta Kıbns Türk ve Rum
toplumlannın liderlerinın katılmalan ile
Ikinci Cenevre Konferansı genışletıldı.
Görüşmelerde Kıbns'ın gelecekteki
statüsü hakkında bir anlaşmaya
vanlamadı. Denktaş ve Güneş'in iki ve
çok bölgelı bır yönetim önerilerinı
Yunanistan ve Kıbns Rumlan kabul
etmediler. Güneş'in kantonal önerisinde
öngörülen adanın yüzde 17
yüzölçümündekı Türk ana kantonunun
ilke olarak boşaltılmasına da
yanaşmadılar. Bir oyalama taktiği
uygulamaya çalıştılar. Türk köprübaşının
önüne maym döşendığı gıbı duyumlar
alınınca dar bir alanda sıkışan türk
birliğinin önünün açılması ve Türk
mübadelesi sağlandı. "De facto" durum
"dejure" oldu. Kıbns'm geleceği
hakkında Türk ve Rum toplumlan
arasında doğrudan doğruya veya BM
aracılığı ile bitmez tükenmez görüşmeler
yapıldı. Bu görüşmelerden ilki ile
sonuncusunu kısaca belirteceğim.
Denktaş, yeniden başkanlığa dönen
Makarios ile 1977 yılı Ocak ve Eylül
aylannda iki defa Lefkoşa'da BM Genel
Sekreteri WaWheim'ın da katılması ile
görüştü. Bu toplantılarda iki lider, dört
ilke üzerinde anlaşmaya vardı:
1- Kıbns. bağımsız, tarafsız, iki toplumlu
federal bir cumhuriyet olacaktır.
2- tki toplumun her birinin yönetımi
altında kalacak toprak, ekonomik yaşam
veya üretim ve mütkiyete göre
belirlenecektir.
3- Seyahat. yerleşme ve mülk edinme
hürriyetleri gibi ilkeler, iki toplumlu
federal sistem ve Kıbns Türk toplumu
ıçın ortaya çıkabilecek bazı pratik
güçlükler ışığında tartışılacaktır.
4- Merkezi federal hükümetin yetki ve
görevleri, devletin iki toplumlu niteliği
göz önünde tutularak Kıbns'ın
bütünlüğünü koruyacak kadar olacaktır.
Bu dört ilke, Kjbns Cumhuriyetı'nin dış
öngörmektedir. Federal devletin yürütme
organı Zürih anayasasından pek farklı
değildir. Cumhurbaşkanı ve
yardımcısının geri çevirme ve veto
haklan saklı tutulmuştur.
Yasama organmda iki meclisli sisteme
geçilecektir. Senato ve Millet Meclisi
olacaktır. Senatoda Türk ve Rumlar eşit
sayıda, Millet Meclisi'nde ise Türkler
yüzde 30, Rumlar yüzde 70 oranında üye
ile temsil edileceklerdir. Anayasa
Mahkemesi yerine bir Yüksek Mahkeme
kurulacaktır. Mahkemelere Türk ve Rum
hâkimleri eşit sayıda katılacaklar,
başkanlık dönüşümlü olacaktır.
Adadaki Türkiye ve Kıbnslı Türk,
Yunanistan ve Rum birliklerinin sayı ve
silahlan eşitlenecek ve bunlar teftiş
altında tutulacaklardır. Gali tasansı
hakkında eski tartışmalar tazelenmiştir.
Bir anlaşmaya vanlırsa sonuç ayn ayn
Kıbnslı Türk ve Rum kamuoylanna
sunulacaktır. Oylama hakkında kimse
iyımser değildir. Adayı gezen eski ABD
Atina Büyükelçisi Stearns, Türk ve
Rumlann daha ziyade ekonomik
konularda işbirliği yapmak ıstedıklennı
söylemektedir. Kıbnslı Rumlann
Zorla kurulan
federasyonlarda zor ortadan
kalkınca ayrılmalar
başlamıştır. Sovyetler Birliği
ve Yugoslavya dağılmıştır.
Çekler ile Slovaklar birbirleri
ile anlaşarak ayrılmışlardır.
Dünyada bu gelişmeler
olurken Kıbns'ta federasyon
kurulmasından ne yarar
beklendiği belii değildir.
A K D E N I Z
Baf
KIBRIS RUM KESIMI
bölgesinin kurulması için Kjbns'ta ikinci
harekât başlatıldı. CenevTe Konferansı
dağüdı. Türk bırlikleri, adanın yaklaşık
yüzde otuzdan fazla bır bölgesini kontrol
altına aldıktan sonra harekâtı 15
ağustosta durdurdular. Kıbnslı Rumlar.
adada hiçbir şey olmamış gibi
da\Tandılar ve Türk ana kantonunu
boşaltmayı kabul etmeyerek büyük bir
durum değerlendirme hatası yaptılar.
Ecevit'in banş çağnlanna Karamanlis
yanıt vermediğı için olaylann sıcağı
sıcağına hemen bir çözümüne
vanlamadı. Bu yüzden adadaki "de
facto" durum günümüze kadar süregeldi.
Türkiye'nın Kıbns'ta Türk bölgesini
kurması. adadaki Türklenn Türk
bölgesine sığmmalan. Rumlann Türk
bölgesinden kaçmalan birçok insani
sorunlar doğurdu. Bunlar, Denktaş ile
Klerides arasında adada ve Viyana'da
yapılan toplantılarda çözümlendi.
Toplantılarda, Türkler bakımından
vanlan en önemli ve kalıcı anlaşma. 2
Ağustos 1975 tarihli olanıdır. Bu
anlaşma ile Türk ve Rumlann
görünüşünü aynen devam ettiriyor, iç
statüsünü federal bir yönetime
bağlıyordu. tlkeler aynntılı olarak
saptanamadı. Rumlar mevcut ara smınn
lehlerine değişmesi için boyuna ödün,
Türkler de federal yönetimde eşitlik
istediler. Karşıhklı istekler
dengelenemedi. Türkler. Rumlara güven
duymamakta ve bunu açıkça dile
getirmektedirler. İki toplum arasında
güveni arttırmak için Maraş'ın Rumlara
ve Lefkoşa hava meydanınm Türklere
açılması konulan da arada
görüşülmektedir.
En son BM'nin şimdiki genel sekreteri
Butros GaB adına da yeni bir tasan
hazırlanmıştır. ABD, evvelce Başkan
Carter yönetimi sırasında "Nimetz
Planı" diye bir çözüm tasansı
hazırlamıştı. Bu tasan Rumlar tarafından
reddedilmişti ve kınanmıştı. Şimdi
hazırladıklan tasarılan genel sekreterin
düşünceleri olarak sunmayı daha ihtiyatlı
bulmaktadırlar. Gali tasansı. temelde iki
bölgesi birbirleriyle kaynaşmış bir
federal devlet kurulmasını
Türkleri ortaklığa kabul etmemeleri.
Türkleri geçmişte kendi varlıklarına
sımsıkı sanlmaya itmiştir. Türk toplumu,
varlığını devam ettirebilmek için şartlann
müsaadesi ve ihtiyaçlan ıle orantıh
olarak örgütlenmişler ve kendılerini
yönetme becerisi ve alışkanlığını
kazanmışlardır. Kıbns'a muhtariyet
verilmesi düşünülmeye başlandığı
zaman, Türkler 1948 yılında "Türk Işleri
Komisyonırnu kurdular. Bu komisyon
evkaf, müftülük. aile kurumu, eğitim ve
şeriye mahkemeleri konulannda öneriler
hazırladı. Önerilerinin çoğunluğu. Vali
Sir Wuıster tarafından kabul edilip
yürürlüğe kondu. Daha sonra hazırlanan
muhtariyet tasanlannda Türk işleri daima
ayn tutulup kendi yönetimlerine verildi.
Kıbns Cumhuriyeti Rumlar tarafından
ele geçirilince Türkler yönetimden
dışlandılar. Türkler kendi işlerini görmek
için ilkönce bir "GeneJ Komite"
kurdular. Bozulan anayasa düzeninin
yerine konulması gecikınce Türkler,
1987 yılı sonunda "geçkâ Türk
yönetimini" örgütlediler. Böylelikle
anayasadan Türk kurumlan olarak
öngörülmüş yasama, yürütme ve
yargıdan arta kalan parçalan
birleştirilerek bir çeşit devlet kuruldu.
Anayasadan ümit kesilince yönetimin
başındaki "geçjci" niteliği 1971 yılı
Nisanı'nda kaldınldı. Artık kalıcı bir
Türk yönetimi oluşmuştu. Ancak Türkler
öbek öbek birbırlerinden kopmuş
bölgelerde yaşadıklan için bütün Kıbns'ı
kapsayan seçimler yapılamıyordu. 1974
banş harekâtından sonra Türkler kuzeyde
toplandılar. Seçımler yapıldı ve 13 Şubat
1975 tarihinde "Kıbns Türk Federe
Devleti" ilan edildi. Kurulan yönetime
Kıbns'ta federal bir devlet kurulması
beklentisi içinde bu devletin bir kanadı
olarak iyi niyetle federe devlet dendi.
Kibns Rumlan bu beklentiyi de boşa
çıkardılar. Rumlann boyuna
beklenilmesinin anlamı kalmayınca
Türkler, 15 Kasım 1983 tarihinde
"Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti''ni ilan
ettiler. İyi de oldu. Kıbns Türklerinin
adadaki örgütlenmelerini, gelişmelerin
kronolojisi içinde değerlendirmek
gerekir. Türkler daima kendilenne
Rumlann evvelce yaptıklan kötülük.
haksızlık ve saldınlanna tepki
göstennişler ve savunmalannı sağlamak
için örgütlenmısjerdır. Kıbnslı Türklenn
hareketleri meşrudur ve kurduklan
devlet, milletlerarası hukuka uygundur.
Türkiye'den başka devletlerin Kuzey
Kıbns Türk devletinı tanımamalan
keyfidir. takdirin kötüye kullanılmasıdır.
Ada bölünmesın diye Türk devletini
tanımamaktadırlar. Adayı Rumlar
bölmüştür. Türkler de bölünmeyi
kabullenmişlerdir. Bölünmeyi
tanımamak gerçekçi değildir. Kıbns
cumhuriyetini yıkan Rumlar ile bu
cumhuriyeti korumaya çalışan Türklere
farklı davranış, hukuki ve siyasi
bakımdan ayırt edici bir davranıştır.
Sonuç
Adada birbirinden dil, din, ırk ve kültür
bakımından farklı ıkı toplum; Türk ve
Rumlar vardır. Bu yüzden Kıbns
uyuşmazlığına şımdiye kadar
"federasyon" bıçiminde bir çözüm
düşünülmüstür. Zürih Anlaşması
görüşülürken Türkiye. federasyon
kurulmasını istemiştir. Ancak o zaman
Türkler ve Rumlar iç içe yaşadıklan için
federasyonun coğrafya dayanaği yoktu.
Ikı cemaate dayanan bir cumhunyet
kurulması ıle yetinildi. 1975 anlaşması
ile Türk ve Rumlar mübadele edilince
federasyonun ıkı coğrafya bölgesi oluştu.
Bu gelişmeye rağmen adanın bütününe
Türkleri ortak etmemek için Rumlar bir
federasyonun kurulmasını
oyalamaktaduiar. Gerçekte Türkler de
geçirdikleri tecrübelerden sonra bir
federasyon kurulmasını gönülden
ıstememektedirler. Toplumlann isteyerek
bir federasyon kurmalan için aralarında
ortak menfaat ve amaçlann var olması
gerekir. Kıbns'ta böyle bir durum yoktur.
Federasyon kurmaya milletlerarası
politikanın gerekleri olarak
itilmekteduier. Dünyada farklı milliyetli
toplumlardan oluşan gönüllü
federasyonun çekiciliği azalmaktadır.
Federasyonu oluşturan toplumlann
menfaatlan ve haklan zamanla
farklılaşınca federasyonda geçimsizlikler
çıkmaktadır. Belçika ve Kanada'daki
gelişmeler ümit verici değıldir. Zorla
kurulan federasyonlarda zor ortadan
kalkınca aynlmalar başlamıştır. Sovyetler
Birliği ve Yugoslavya dağılmıştır. Çekler
ile Slovaklar birbirleri ile anlaşarak
aynlmışlardır. Dünyada bu gelişmeler
olurken Kıbns'ta federasyon kurmadan
ne yarar beklenildiği belli değildir.
Kıbns'ta "de facto" durum, bir
federasyonun kurulmasını
güçleştirmektedir. 1974'te sıcağı sıcağma
bir anlaşmaya vanlamadığı için Türk ve
Rum bölgesindeki yönetimler ayn
yaşamaya alışmışlar, yeni siyasi menfaat
smıflan oluşmuştur. Durum
kemikleşmiştir. lki bölgede de demokrasi
vardır. Olağanüstü bir değişme
olmadıkça demokrasilerde kemik kırmak
güçtür. Kıbns. Osmanlılann ve
îngilizlenn egemenliğı altında
yönetilirken Türk ve Rumlar iç içe
yaşamışlardır. Ada, Rum çoğunluğuna
bırakılınca bu düzen korunamamıştır.
Şimdı iki toplum yan yana, ayn olarak
yaşamaktadır. tki toplum da ortaklığı
devam ettirememişlerdir. Ortaklık,
Rumlar tarafından çoğunluk haklannın
kaybolması biçiminde görülmektedir.
Türkler de ortaklığı Rumlann egemenliği
aracı olarak görmektedirler. Bu durumda
Kıbns'ta kalıcı bir çözüm, Türk ve Rum
toplumlannın yan yana ayn
yaşamalanndan geçmektedir. Aynlık, iki
toplum arasında zamanla yerleşecek
güvenliğe göre ekonomik işbirliği ile
azaltılabilir. Hatta iki toplum arasında
ikili veya çok taraflı para, gümrük gibi
birliklere gidilebilir. Kıbnslı Rumlar,
Yunanistan. Türkler ise Türkiye ile
bütünleşmek isterlerse bu istekleri
onlemek bugünkü milletlerarası politik
şartlar içinde yararlı ve mümkün değildir.
lsteklerin gercekleşmesi, Türkiye ve
Yunanistan arasındakı ilişkilerin
düzelmesıne yardımcı olabilir. Bağımsız
Kıbns Cumhuriyeti, Türkiye ve
Yunanistan arasında dostluk zincirine ek
bir halka olarak düşünühnüştü.
Sorumsuz Rum ve Yunan liderleri,
dostluğu düşmanlığa dönüştürdüler.
Kıbns Cumhuriyeti'nin ortadan
kaldınlması, evvelce yapılan hata ve
kusurlan da ortadan kaldırabilir.
BİTTİ
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL
Belge getirmeseın, kıdem tazıııiııatuıı ödenmeyecek
SORL: Ozel bir şirkette sigortalı çahşıyorum. Slgorta başlangıcım 1970 y>
lıdır. 25 Mİım doldu. Emekli olnıava hak kazandığımı öğrendim ve
emekli olmak için başvuruda bulundum. .\ncak bir sorun çıkn. Iş-
veren. sigortadan emekli aylığı bağlandığına dair bir belge istiyor.
Belge getirmezsem kıdem tazminaüını ödemeyecek. Emekli avlığı
bağlanması uzun bir süre gerektiriyor. Oysa ben kıdem tazminatı-
mı hemen almak istivorum. Bu belgev i işverene \ermem şart mı?
(S.T.)
YANIT: tş Yasası'nın 14. maddesi uyannca, "Bagb bulunduklan ka-
nunla kurulu kurum veya sondikalardan yaşhlık. emeklilik \tya malullük
aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla iş sözJeşmesini bozan işçinin kı-
dem tazminaündan faydalanabilmesi için a>lık veya toptan ödemeye hak
kazanmış bulunduğunu >e kcndisine aylık bağlanması \eva toptan ödeme
yapılması için yaşhlık sigortası bakımından bağb bulunduğu kuruma ve-
ya sandıga müracaat etmiş oiduğunu belgelemesi şartür."
Yasa uyannca. ışverenin kıdem tazminatını ödeyebilmesi için işçinin
yaşhlık aylığı almaya hak kazandığını ve bu aylığı almak için başvuruda
bulunduğunu işverene aldığı belge ile kanıtlaması gerekmektedir.
İş Yasası'nın kıdem tazmınatına ilişkin 14. maddesinde öngörülen ko-
şullara uymayan işveren ve işveren vekillerine yasanın 98. maddesi ile ol-
dukça ağır cezalar getınlmiştir.
"D) 14'üncü madde hükümlerine aykın harekette buhınarak kıdem
tazmkıatının öngörülen esaslar dışında \eya saptanan miktar veya tavan
aşilarak ödenmesi için emir veya talimat veren >eya bu yolda hareket eden
ozel veya kamu kurumu veya kuruluşlann yönetim kurulu üyeleri, genel
müdür.müessesemüdürii,ınuhasebemüdürü gibi yetkilisorumlulan hak-
kında. fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç teşkil etmediği takdirde alt
aydan iki seneye kadar hapis \« yirmi bin liradan eUi bin liraya kadar ağır
para cezası hükmolunur. Kanuna aykın olarak fazla ödenen miktann da
aj nca Hazine khine resen tahsiline karar verilir."
Konuile ilgili Yargıtay karar özeti:
(*) "ÖZET: Sandıklardan yaşlıbk. emeklilik veya malullük ayhğu yahut
toptan ödeme almak amacıyla iş akdini fesheden işçinin kendisine aylık bağ-
lanması için yaşhlık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya
sandığa müracaatta bulunduğunu işverene belgelemesi şarttır. İşverenin
kıdem tazminan ödeme yükümlülüğü, fesihten itibaren geriye gitmemek
kaydryla, bu betgenin kendisine verildigi tarihten başlar. Faiz ödeme yü-
kümlülüğü de anılan belgenin verildiği tarihten itibaren gecen süre için söz
konusudur." (Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi, 29.11.1990 Tarih
1990, 12432 Esas 1990.12654 Karar)
(*) Kaynak: Yargıtay Kararlan Dergisi, Haziran 1991, sayfa 869
POLİTİKA VE ÖTESt
MEHMED KEMAL
Tuvalet Demeyin...
Ankara'da Anafartalar Caddesi'nin sonunda, Eski
Adliye'nin önündeki meydancıkta Asri Helalar vardı.
Hem helalar vardı hem de buraya semt olarak "Asri
Helalar" denirdi. Cumhuriyet her şeye asriliği getirir-
ken helaya da getirmişti. Hela, tuvaletin kibarcasıy-
dı. Helanın ilkadı memişhaneydi. Memişhane kubat
kaçtığından hela denmişti. Bu yerlere yakın yerlerde
helalar vardı; ama onlara hela denmez, memişhane
denirdi.
Daha modern düşünenler helaya 'zero zero', 'çift
sıfır', 'papazınevi', 'fuva/ef'derierdi.Sonradantuva-
lete gidip gelmeler, "Papaya gidiyorum" gibi deyiş-
lere kadar uzandı.
Asri hela epeyce sürdü.
Asri, asırdan gelmedir: Asnn sonuna bir şapkalı ı
kcndu (eskiler yay-ı nisbî derler) ve sıfat oldu.
Anafartalar'a asri helalar denince esnaf biraz rahat-
ladı; sıkışan, yer altındaki helalara koşuşurdu. Birini
Anafartalar'da seyirtir gördünüz mü bilesiniz ki asri
helalara gidiyordur.
Sonradan kentin belli yerlerine asri helalar yapılın-
ca Anafartalar'daki helalann fiyakası da bitti. Işhan-
lannın, yazıhanelerin içine helalar yapıldı. Hela sıkın-
tısı bitti mi diyeceksiniz, belli bir oranda bitti. Siz Do-
ğu ülkelerinde hela sıkıntısı biter mi sanıyorsunuz...
Anhası var, minhası var, bilmem kimin de bir kenef
davası var...
Taksim Meydanı'nda bir tuvalet var. Ama bu yet-
miyor, daha konforlu bir tuvalet yapmak istiyorlar.
Gösterilen gerekçe, "Taksim bölgesınde çok sayıda
kilise var; camiyok. Bu eksikliği gidermek için birca-
miyaptırmak gerekir."
Önce tuvalet yapılırsa ardından cami yapılması ko-
laylaşır. Çünkü o yerde bir otomobil parkı var. Oto-
mobil parkı yapılan yerde bir cami neden yapılmasın?
işte çarşılı cami projesi böyle oluşuyor. Ardından
çağdaş bir tuvalet projesi ekleniyor. Kimi sokak için-
de ve mahalle arasında modern WC kabinleri var.
Her türtü ihtiyacı karşılamak için modern kabinler ni-
çin yapılmasın? Hatta yapılacak kabinin ultra-mo-
dern olması bile isteniyor. Tuvalet, anıtın tam yanı ba-
şına konuyor. Hele tuvaletlerden birisi anıtın orta ye-
rine konuyor. Böylesi bir yeğleme uzunca düşünül-
müştür. Bugün Cumhuriyet Anıtı'nın yanı başına tu-
valet dikenler, yarın belki de tüm ulusal degerterin içi-
ne dikerler.
Doğu Karadeniz kıyılarında turla geziye çıkmıştık.
Batum, Foti, Soçi gibi kıyı kentlerini dolaşıyorduk.
Foti'ye gelmiştik. Yol arkadaşlanmızdan bir öğret-
men hanım, Foti'ye uğradığımızda, "Şair Abdülhak
Hâmitburada konsolosluketti" dedi. Kimimiz anım-
sadı, kimimiz yeni öğrendi.
Foti'de mola verdik.
Hanımtar tuvalet sordular. Kulübe gibi bir yeri gös-
terdiler. Giren hanımlar burunlannı tutuyorlar, girme-
leriyle fırtamalan bir oluyordu. Ünlü Foti'de doğru dü-
rüst bir tuvalet yoktu. Bir otelin tuvaletine kendilerini
zor attılar.
Tuvalet deyip geçmeyin; büyük bir uygarlık işidir.
BULMACA SEDAT YİŞAYAS
1 2 3 4 5SOLDANSAĞA:
1/ Aydın'm Söke
ılçesinde ünlü bir 1
antik kent... tlen-
me, beddua. II *•
Sarp bölgede ku- 3
rulmuş Kafkas
dağ köylerine ve-
rilen ad... Muhte-
mel. 3/ Süsü ve
göstenşı olma-
yan... Adlan aynı
olanlardan her bı-
ri. 4/ Cılız, zayıf.
5/ManavgatÇayı
üzerindeki baraj.
61 Eski Mısır'da güneş tann-
sı... Cesur, yürekli. II Bir tür
domino oyunu... İçine sulu
şeyler konulan kap. 8/Deter-
jan üretiminde kullanılan li-
neeralkol benzen'in kısa ya-
zılışı... Duman lekesi... Bir
gösterme sıfatı. 9/ Hiçbir
üreticı çalışmada bulunma-
dan, yalnızca mülkünün ge-
liriyle yaşayan kimse.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Doğa güzelliklerini, çoban
ve kır yaşantısını işleyen yapıtlara verilen ad. 2/ lskambil-
de bir kâğıt... Muharrir. 3/ Yaptığı bir ışin verdiği ters so-
nuçtan üzüntü duyan kimse... ABD profesyonel basketbol
liginin simgesi. 4/Fazla bön, avanak. S/Japon lirik dramı...
Başka bir bitkinin üzerinde biten, ama asalak olmayan bit-
kı.ö/Birilimiz... Birnota. 7/Lenfdüğümleriyangısı.8/Üs-
tün bir yetkinin gücünü simgeleyen değnek... Bir elçiliğe
bağlı uzman. 9/ "Aptal, sersem" anlamında argo sözcük...
Kenar süsü.
CAĞDAŞ YAYINLARI
Necati Cumalı
VİRAN DAGLAR
Makedonya 1900/2.Kitap
Necati Cıımab
VİRAN DAĞLAR
CUMALI, vüzyıhn başında vaşanan gerçek bir
MAKEDONYA DESTAN1 sunuyor bu romamyla
350.000 TL(KDV içinde) 478 sayfa
Cumhuriyet Kitap Kulübu Cağ Pazarlama A.Ş.
Türkocağı Cad. 39/41 (34334) Cağaloğlu-istanbul Tel:512 05 05
Romanlarınız ve ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel.: 554 08 04