23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT 1996 CUMARTESİ 10 DIZIYAZI "Çabukvekararlıbiradım" 7 964-! 974 yıUan Kıbns Türkleri için en ıstıraplı devreoldu. 1964yılmda Kıbns Türkleıine saldınlar yer yer devam etti. 15 Ocak 1964 tarihinde toptanan III. Londra Konferansı, Türklenn can ve mallannı güvenlık altına alabılecek bır karar alamadı. Kıbns'ta bu görevi yapabilecek bir NATO banş kuvvetinin kurulmasını Makarios kabul etmedi. Nıyetı uyuşmazlığı Birleşmiş Mılletler'e taşıyıp "Garanti Antfaşmasrnm gecersizhğını Güvenlik Konseyi'ne kabul ettırmektı. Türkıye uyuşmazlığın Güvenlik Konseyi'ne gıtmesini ıstemiyordu. Ancak Kıbns'taki saldınlan durdurmak için elinde hava kuvvetlerinden başka hazır bir ku\~vet yoktu. Çaresizlikten Güvenlik Konseyı'ne gitmeyi kabul etti. Güvenlik Konseyi, uyuşmazlığı 26 Şubat 1964 tarihinde ıncelemeye başladı. Konsey. 4 Mart 1964 tarihınde bir banş ku\\etmın kurulması ve bir arabulucunun tayın edılmesine karar verdı. "Garanti Andasmasrnı geçersiz saymadı. Ama banş kuvvetinin kurulmasını Kıbns hükümetinin kabulüne bağladığı için yetkısı sınırlı, bu yüzden etkjsiz bır banş gücünü Kıbns'a gönderdi. Tayin edilen arabulucu da bir çözüm bulamadı. Makarios, hedefine varabilmek ıçın Yunanistan'da Karamanlis'ın ıktidardan çekilmesınden sonra başbakan olan baba Papandreu ile Zünch anlaşmasını ortadan kaldırmak için ittifak yaptı. Sovyetler Birliği de Makarıos'u bu yolda desteklemeye başladı. Kıbns'taçatışmalar durmuyordu. Üstelık Yunanistan. Kıbns'a sıv ıl elbiselı asker göndermeye başladı. Bu durumda Türkıye, haziran başında Kıbrıs'a ku\ vet çıkarma karan almaya mecbur kaldı. Çıkarma, ABD Başkanı Lyondon B. Johnson'ın mesajı üzenne enelendı. Johnson, İnönü ve Papandreu'yu NVashington'a davet etti. Arabulucu olmak ıstedi. Papandreu, İnönü ıle görüşmeyı kabul etmedi. Amenka. baskilanna devam etti. Papandreu. BM şapkası altında olmak şartıyla ABD Dışışlen bakanlanndan Dean Acheson'ın aracılığı ıle Cenevre'de Türkıye ıle dolaylı görüşmeler yapılmasına sonunda razı oldu. Cenevre"de ödün karşılıgı ENOSİS yapılması görüşüldü. Ödün olarak Acheson'ın önerisı ıle Türkiye'ye Kıbns" ın Karpas bölgesınde 400 milkarelik, egemenlığı altına girecek bir yer venlecektı. Yüzölçümü ve egemenlık konulannda bir anlaşmaya vanlamadı. Papandreu'yu deviren albaylar cuntası, Türkıye ıle ödünlü ENOSİS görüşmelenne tekrar başlamak istedi. Başbakan Demirel ıle Yunanistan Başbakanı Kolias,9-10 Eylül 1967 tanhlerinde Keşan ve Dedeağaç'ta buluştular. Evvelce yapılmış gizli görüşmelerde, ödün olarak Türkiye'ye iki üs verilmesi pazarlık edılmişti. lki başbakanın konuşmalannda üsler konusunda gene bir anlaşmaya vanlamadı. Kıbns kurtarıldı Albaylar toplantıdan sonra baskı için Kıbnslı Türklere karşı saldınlar düzenledıler. Türkıye'nin tepkisı karşısında bir sonuç alamadılar. Makarios'un 1971 yılı Haziran ayında Moskova zıyaretinde Sovyetler Birliği'nden silah satın alması da Türkıye'nin tepkılennı üzerine çektı. Makarios. bu silahlan Türklere karşı kullanamadan BM kuvvetıne teslim etmek zorunda kaldı. Makarios'un cüreti Türkiye'ye yeniden tedbirler aldırdı. Türkiye, Kıbns'a çıkarma yapma hazırlıklannı hızlandırdı. Bu arada Makarios'un cunta ile de ilişkıleri bozuldu. Makarios, albaylann buyruklannı dinlememeye başladı. Hatta Yunanistan Devlet Başkanı Ghbikis'e 2 Temmuz 1974 tarihinde bir mektup yazarak Milli Muhafız Birliği'ndeki Yunan subaylann gerı çekilmesıni istedi. Makarios'un mektubu basına da açıklandı. Atına'daki albaylar çileden çıktılar \e hemen Makarios'un ortadan kaldırılmasına karar verdiler. Makarios'a karşı suikast yaptırdılar. 15 Temmuz 1974 tanhınde Devlet Başkanlığı binasına ateş açtırdılar. Makarios arka kapıdan kaçtı. Ingılız üslerinden New York'a BM'ye uçtu. Güvenlik Konseyi'ne Yunanistan'ı şıkâyet etti. Makanos'tan boşalan koltuğa Türk düşmanı ve katili Sampson oturtuldu. Bu oldubittinm Türkıye tarafından kabul edilmesi mümkün değıldi. Başbakan Bfilent Ecevit, hızlı ve kararlı davrandı. llk önce müdahale için lngiltere'nın işbirlığini aradı. Olmayınca Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendi başına Kıbns'a çıkmalanna karar verdi. Türk kuvvetleri 20 Temmuz 1974'te Kıbns'a ayak bastılar. Türk toplumunu yok olmaktan kurtardılar. Aradan yirmi yıldan fazla zaman geçti. Bugün de karann gerekli, haklı ve yararlı olduğunu düşünmeye devam ediyorum. Kıbns'a Türk askeri bırliklerinin çıkanlması iki kademeli olarak planlanmıştı. llk önce bir köprü başı tutulacak, sonra siyasi görüşmelere gırişilecek, anlaşma sağlanamazsa köprü başı Türk bölgesi olarak genişletilecekti. llk çıkarmadan sonra üç garantör devlet, Türkiye. Yunanistan ve Ingiltere, 25 Temmuz 1974'te Cenevre'de toplandılar. Acele konular üzennde görüşüldü. Ankara SUAT BİLGE 7 • Makarios hedefine varabilmek için Yunanistan'da Karamanlis'in iktidardan çekilmesinden sonra Başbakan olan baba Papandreu ile Zürin Antlaşması'nı ortadan kaldırmak için ittifak yaptı. • Başbakan Ecevit hızlı ve kararlı davrandı. Türk toplumunu yok olmaktan kurtardı. Aradan 20 yıldan fazla zaman geçti. Bugün de kararın gerekli, haklı ve yararlı olduğunu düşünmeye devam ediyorum. Yunanistan, Türk birliklerinin gen çekilmesini, Türkiye ise Türklerin can ve mal güvenliğinin sağlanması üzerinde ısrar ettiler. 30 Temmuz 1974 tarihinde bir ateşkes anlaşması kabul edildi. Yayımlanan ortak bildiride Kıbns'ta iki muhtar yönetimın fiilen mevcut olduğu kabul edildi. 8 ağustosta Ikınci Cenevre Konferansı toplandı. Yunanistan, Türkıye'nin ateşkes anlaşmasını bozduğunu, Türkıye ise Türk köylerinin ışgal altında tutulduğunu ilen sürdüler. 10 ağustosta Kıbns Türk ve Rum toplumlannın liderlerinın katılmalan ile Ikinci Cenevre Konferansı genışletıldı. Görüşmelerde Kıbns'ın gelecekteki statüsü hakkında bir anlaşmaya vanlamadı. Denktaş ve Güneş'in iki ve çok bölgelı bır yönetim önerilerinı Yunanistan ve Kıbns Rumlan kabul etmediler. Güneş'in kantonal önerisinde öngörülen adanın yüzde 17 yüzölçümündekı Türk ana kantonunun ilke olarak boşaltılmasına da yanaşmadılar. Bir oyalama taktiği uygulamaya çalıştılar. Türk köprübaşının önüne maym döşendığı gıbı duyumlar alınınca dar bir alanda sıkışan türk birliğinin önünün açılması ve Türk mübadelesi sağlandı. "De facto" durum "dejure" oldu. Kıbns'm geleceği hakkında Türk ve Rum toplumlan arasında doğrudan doğruya veya BM aracılığı ile bitmez tükenmez görüşmeler yapıldı. Bu görüşmelerden ilki ile sonuncusunu kısaca belirteceğim. Denktaş, yeniden başkanlığa dönen Makarios ile 1977 yılı Ocak ve Eylül aylannda iki defa Lefkoşa'da BM Genel Sekreteri WaWheim'ın da katılması ile görüştü. Bu toplantılarda iki lider, dört ilke üzerinde anlaşmaya vardı: 1- Kıbns. bağımsız, tarafsız, iki toplumlu federal bir cumhuriyet olacaktır. 2- tki toplumun her birinin yönetımi altında kalacak toprak, ekonomik yaşam veya üretim ve mütkiyete göre belirlenecektir. 3- Seyahat. yerleşme ve mülk edinme hürriyetleri gibi ilkeler, iki toplumlu federal sistem ve Kıbns Türk toplumu ıçın ortaya çıkabilecek bazı pratik güçlükler ışığında tartışılacaktır. 4- Merkezi federal hükümetin yetki ve görevleri, devletin iki toplumlu niteliği göz önünde tutularak Kıbns'ın bütünlüğünü koruyacak kadar olacaktır. Bu dört ilke, Kjbns Cumhuriyetı'nin dış öngörmektedir. Federal devletin yürütme organı Zürih anayasasından pek farklı değildir. Cumhurbaşkanı ve yardımcısının geri çevirme ve veto haklan saklı tutulmuştur. Yasama organmda iki meclisli sisteme geçilecektir. Senato ve Millet Meclisi olacaktır. Senatoda Türk ve Rumlar eşit sayıda, Millet Meclisi'nde ise Türkler yüzde 30, Rumlar yüzde 70 oranında üye ile temsil edileceklerdir. Anayasa Mahkemesi yerine bir Yüksek Mahkeme kurulacaktır. Mahkemelere Türk ve Rum hâkimleri eşit sayıda katılacaklar, başkanlık dönüşümlü olacaktır. Adadaki Türkiye ve Kıbnslı Türk, Yunanistan ve Rum birliklerinin sayı ve silahlan eşitlenecek ve bunlar teftiş altında tutulacaklardır. Gali tasansı hakkında eski tartışmalar tazelenmiştir. Bir anlaşmaya vanlırsa sonuç ayn ayn Kıbnslı Türk ve Rum kamuoylanna sunulacaktır. Oylama hakkında kimse iyımser değildir. Adayı gezen eski ABD Atina Büyükelçisi Stearns, Türk ve Rumlann daha ziyade ekonomik konularda işbirliği yapmak ıstedıklennı söylemektedir. Kıbnslı Rumlann Zorla kurulan federasyonlarda zor ortadan kalkınca ayrılmalar başlamıştır. Sovyetler Birliği ve Yugoslavya dağılmıştır. Çekler ile Slovaklar birbirleri ile anlaşarak ayrılmışlardır. Dünyada bu gelişmeler olurken Kıbns'ta federasyon kurulmasından ne yarar beklendiği belii değildir. A K D E N I Z Baf KIBRIS RUM KESIMI bölgesinin kurulması için Kjbns'ta ikinci harekât başlatıldı. CenevTe Konferansı dağüdı. Türk bırlikleri, adanın yaklaşık yüzde otuzdan fazla bır bölgesini kontrol altına aldıktan sonra harekâtı 15 ağustosta durdurdular. Kıbnslı Rumlar. adada hiçbir şey olmamış gibi da\Tandılar ve Türk ana kantonunu boşaltmayı kabul etmeyerek büyük bir durum değerlendirme hatası yaptılar. Ecevit'in banş çağnlanna Karamanlis yanıt vermediğı için olaylann sıcağı sıcağına hemen bir çözümüne vanlamadı. Bu yüzden adadaki "de facto" durum günümüze kadar süregeldi. Türkiye'nın Kıbns'ta Türk bölgesini kurması. adadaki Türklenn Türk bölgesine sığmmalan. Rumlann Türk bölgesinden kaçmalan birçok insani sorunlar doğurdu. Bunlar, Denktaş ile Klerides arasında adada ve Viyana'da yapılan toplantılarda çözümlendi. Toplantılarda, Türkler bakımından vanlan en önemli ve kalıcı anlaşma. 2 Ağustos 1975 tarihli olanıdır. Bu anlaşma ile Türk ve Rumlann görünüşünü aynen devam ettiriyor, iç statüsünü federal bir yönetime bağlıyordu. tlkeler aynntılı olarak saptanamadı. Rumlar mevcut ara smınn lehlerine değişmesi için boyuna ödün, Türkler de federal yönetimde eşitlik istediler. Karşıhklı istekler dengelenemedi. Türkler. Rumlara güven duymamakta ve bunu açıkça dile getirmektedirler. İki toplum arasında güveni arttırmak için Maraş'ın Rumlara ve Lefkoşa hava meydanınm Türklere açılması konulan da arada görüşülmektedir. En son BM'nin şimdiki genel sekreteri Butros GaB adına da yeni bir tasan hazırlanmıştır. ABD, evvelce Başkan Carter yönetimi sırasında "Nimetz Planı" diye bir çözüm tasansı hazırlamıştı. Bu tasan Rumlar tarafından reddedilmişti ve kınanmıştı. Şimdi hazırladıklan tasarılan genel sekreterin düşünceleri olarak sunmayı daha ihtiyatlı bulmaktadırlar. Gali tasansı. temelde iki bölgesi birbirleriyle kaynaşmış bir federal devlet kurulmasını Türkleri ortaklığa kabul etmemeleri. Türkleri geçmişte kendi varlıklarına sımsıkı sanlmaya itmiştir. Türk toplumu, varlığını devam ettirebilmek için şartlann müsaadesi ve ihtiyaçlan ıle orantıh olarak örgütlenmişler ve kendılerini yönetme becerisi ve alışkanlığını kazanmışlardır. Kıbns'a muhtariyet verilmesi düşünülmeye başlandığı zaman, Türkler 1948 yılında "Türk Işleri Komisyonırnu kurdular. Bu komisyon evkaf, müftülük. aile kurumu, eğitim ve şeriye mahkemeleri konulannda öneriler hazırladı. Önerilerinin çoğunluğu. Vali Sir Wuıster tarafından kabul edilip yürürlüğe kondu. Daha sonra hazırlanan muhtariyet tasanlannda Türk işleri daima ayn tutulup kendi yönetimlerine verildi. Kıbns Cumhuriyeti Rumlar tarafından ele geçirilince Türkler yönetimden dışlandılar. Türkler kendi işlerini görmek için ilkönce bir "GeneJ Komite" kurdular. Bozulan anayasa düzeninin yerine konulması gecikınce Türkler, 1987 yılı sonunda "geçkâ Türk yönetimini" örgütlediler. Böylelikle anayasadan Türk kurumlan olarak öngörülmüş yasama, yürütme ve yargıdan arta kalan parçalan birleştirilerek bir çeşit devlet kuruldu. Anayasadan ümit kesilince yönetimin başındaki "geçjci" niteliği 1971 yılı Nisanı'nda kaldınldı. Artık kalıcı bir Türk yönetimi oluşmuştu. Ancak Türkler öbek öbek birbırlerinden kopmuş bölgelerde yaşadıklan için bütün Kıbns'ı kapsayan seçimler yapılamıyordu. 1974 banş harekâtından sonra Türkler kuzeyde toplandılar. Seçımler yapıldı ve 13 Şubat 1975 tarihinde "Kıbns Türk Federe Devleti" ilan edildi. Kurulan yönetime Kıbns'ta federal bir devlet kurulması beklentisi içinde bu devletin bir kanadı olarak iyi niyetle federe devlet dendi. Kibns Rumlan bu beklentiyi de boşa çıkardılar. Rumlann boyuna beklenilmesinin anlamı kalmayınca Türkler, 15 Kasım 1983 tarihinde "Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti''ni ilan ettiler. İyi de oldu. Kıbns Türklerinin adadaki örgütlenmelerini, gelişmelerin kronolojisi içinde değerlendirmek gerekir. Türkler daima kendilenne Rumlann evvelce yaptıklan kötülük. haksızlık ve saldınlanna tepki göstennişler ve savunmalannı sağlamak için örgütlenmısjerdır. Kıbnslı Türklenn hareketleri meşrudur ve kurduklan devlet, milletlerarası hukuka uygundur. Türkiye'den başka devletlerin Kuzey Kıbns Türk devletinı tanımamalan keyfidir. takdirin kötüye kullanılmasıdır. Ada bölünmesın diye Türk devletini tanımamaktadırlar. Adayı Rumlar bölmüştür. Türkler de bölünmeyi kabullenmişlerdir. Bölünmeyi tanımamak gerçekçi değildir. Kıbns cumhuriyetini yıkan Rumlar ile bu cumhuriyeti korumaya çalışan Türklere farklı davranış, hukuki ve siyasi bakımdan ayırt edici bir davranıştır. Sonuç Adada birbirinden dil, din, ırk ve kültür bakımından farklı ıkı toplum; Türk ve Rumlar vardır. Bu yüzden Kıbns uyuşmazlığına şımdiye kadar "federasyon" bıçiminde bir çözüm düşünülmüstür. Zürih Anlaşması görüşülürken Türkiye. federasyon kurulmasını istemiştir. Ancak o zaman Türkler ve Rumlar iç içe yaşadıklan için federasyonun coğrafya dayanaği yoktu. Ikı cemaate dayanan bir cumhunyet kurulması ıle yetinildi. 1975 anlaşması ile Türk ve Rumlar mübadele edilince federasyonun ıkı coğrafya bölgesi oluştu. Bu gelişmeye rağmen adanın bütününe Türkleri ortak etmemek için Rumlar bir federasyonun kurulmasını oyalamaktaduiar. Gerçekte Türkler de geçirdikleri tecrübelerden sonra bir federasyon kurulmasını gönülden ıstememektedirler. Toplumlann isteyerek bir federasyon kurmalan için aralarında ortak menfaat ve amaçlann var olması gerekir. Kıbns'ta böyle bir durum yoktur. Federasyon kurmaya milletlerarası politikanın gerekleri olarak itilmekteduier. Dünyada farklı milliyetli toplumlardan oluşan gönüllü federasyonun çekiciliği azalmaktadır. Federasyonu oluşturan toplumlann menfaatlan ve haklan zamanla farklılaşınca federasyonda geçimsizlikler çıkmaktadır. Belçika ve Kanada'daki gelişmeler ümit verici değıldir. Zorla kurulan federasyonlarda zor ortadan kalkınca aynlmalar başlamıştır. Sovyetler Birliği ve Yugoslavya dağılmıştır. Çekler ile Slovaklar birbirleri ile anlaşarak aynlmışlardır. Dünyada bu gelişmeler olurken Kıbns'ta federasyon kurmadan ne yarar beklenildiği belli değildir. Kıbns'ta "de facto" durum, bir federasyonun kurulmasını güçleştirmektedir. 1974'te sıcağı sıcağma bir anlaşmaya vanlamadığı için Türk ve Rum bölgesindeki yönetimler ayn yaşamaya alışmışlar, yeni siyasi menfaat smıflan oluşmuştur. Durum kemikleşmiştir. lki bölgede de demokrasi vardır. Olağanüstü bir değişme olmadıkça demokrasilerde kemik kırmak güçtür. Kıbns. Osmanlılann ve îngilizlenn egemenliğı altında yönetilirken Türk ve Rumlar iç içe yaşamışlardır. Ada, Rum çoğunluğuna bırakılınca bu düzen korunamamıştır. Şimdı iki toplum yan yana, ayn olarak yaşamaktadır. tki toplum da ortaklığı devam ettirememişlerdir. Ortaklık, Rumlar tarafından çoğunluk haklannın kaybolması biçiminde görülmektedir. Türkler de ortaklığı Rumlann egemenliği aracı olarak görmektedirler. Bu durumda Kıbns'ta kalıcı bir çözüm, Türk ve Rum toplumlannın yan yana ayn yaşamalanndan geçmektedir. Aynlık, iki toplum arasında zamanla yerleşecek güvenliğe göre ekonomik işbirliği ile azaltılabilir. Hatta iki toplum arasında ikili veya çok taraflı para, gümrük gibi birliklere gidilebilir. Kıbnslı Rumlar, Yunanistan. Türkler ise Türkiye ile bütünleşmek isterlerse bu istekleri onlemek bugünkü milletlerarası politik şartlar içinde yararlı ve mümkün değildir. lsteklerin gercekleşmesi, Türkiye ve Yunanistan arasındakı ilişkilerin düzelmesıne yardımcı olabilir. Bağımsız Kıbns Cumhuriyeti, Türkiye ve Yunanistan arasında dostluk zincirine ek bir halka olarak düşünühnüştü. Sorumsuz Rum ve Yunan liderleri, dostluğu düşmanlığa dönüştürdüler. Kıbns Cumhuriyeti'nin ortadan kaldınlması, evvelce yapılan hata ve kusurlan da ortadan kaldırabilir. BİTTİ ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL Belge getirmeseın, kıdem tazıııiııatuıı ödenmeyecek SORL: Ozel bir şirkette sigortalı çahşıyorum. Slgorta başlangıcım 1970 y> lıdır. 25 Mİım doldu. Emekli olnıava hak kazandığımı öğrendim ve emekli olmak için başvuruda bulundum. .\ncak bir sorun çıkn. Iş- veren. sigortadan emekli aylığı bağlandığına dair bir belge istiyor. Belge getirmezsem kıdem tazminaüını ödemeyecek. Emekli avlığı bağlanması uzun bir süre gerektiriyor. Oysa ben kıdem tazminatı- mı hemen almak istivorum. Bu belgev i işverene \ermem şart mı? (S.T.) YANIT: tş Yasası'nın 14. maddesi uyannca, "Bagb bulunduklan ka- nunla kurulu kurum veya sondikalardan yaşhlık. emeklilik \tya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla iş sözJeşmesini bozan işçinin kı- dem tazminaündan faydalanabilmesi için a>lık veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu >e kcndisine aylık bağlanması \eva toptan ödeme yapılması için yaşhlık sigortası bakımından bağb bulunduğu kuruma ve- ya sandıga müracaat etmiş oiduğunu belgelemesi şartür." Yasa uyannca. ışverenin kıdem tazminatını ödeyebilmesi için işçinin yaşhlık aylığı almaya hak kazandığını ve bu aylığı almak için başvuruda bulunduğunu işverene aldığı belge ile kanıtlaması gerekmektedir. İş Yasası'nın kıdem tazmınatına ilişkin 14. maddesinde öngörülen ko- şullara uymayan işveren ve işveren vekillerine yasanın 98. maddesi ile ol- dukça ağır cezalar getınlmiştir. "D) 14'üncü madde hükümlerine aykın harekette buhınarak kıdem tazmkıatının öngörülen esaslar dışında \eya saptanan miktar veya tavan aşilarak ödenmesi için emir veya talimat veren >eya bu yolda hareket eden ozel veya kamu kurumu veya kuruluşlann yönetim kurulu üyeleri, genel müdür.müessesemüdürii,ınuhasebemüdürü gibi yetkilisorumlulan hak- kında. fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç teşkil etmediği takdirde alt aydan iki seneye kadar hapis \« yirmi bin liradan eUi bin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur. Kanuna aykın olarak fazla ödenen miktann da aj nca Hazine khine resen tahsiline karar verilir." Konuile ilgili Yargıtay karar özeti: (*) "ÖZET: Sandıklardan yaşlıbk. emeklilik veya malullük ayhğu yahut toptan ödeme almak amacıyla iş akdini fesheden işçinin kendisine aylık bağ- lanması için yaşhlık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaatta bulunduğunu işverene belgelemesi şarttır. İşverenin kıdem tazminan ödeme yükümlülüğü, fesihten itibaren geriye gitmemek kaydryla, bu betgenin kendisine verildigi tarihten başlar. Faiz ödeme yü- kümlülüğü de anılan belgenin verildiği tarihten itibaren gecen süre için söz konusudur." (Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi, 29.11.1990 Tarih 1990, 12432 Esas 1990.12654 Karar) (*) Kaynak: Yargıtay Kararlan Dergisi, Haziran 1991, sayfa 869 POLİTİKA VE ÖTESt MEHMED KEMAL Tuvalet Demeyin... Ankara'da Anafartalar Caddesi'nin sonunda, Eski Adliye'nin önündeki meydancıkta Asri Helalar vardı. Hem helalar vardı hem de buraya semt olarak "Asri Helalar" denirdi. Cumhuriyet her şeye asriliği getirir- ken helaya da getirmişti. Hela, tuvaletin kibarcasıy- dı. Helanın ilkadı memişhaneydi. Memişhane kubat kaçtığından hela denmişti. Bu yerlere yakın yerlerde helalar vardı; ama onlara hela denmez, memişhane denirdi. Daha modern düşünenler helaya 'zero zero', 'çift sıfır', 'papazınevi', 'fuva/ef'derierdi.Sonradantuva- lete gidip gelmeler, "Papaya gidiyorum" gibi deyiş- lere kadar uzandı. Asri hela epeyce sürdü. Asri, asırdan gelmedir: Asnn sonuna bir şapkalı ı kcndu (eskiler yay-ı nisbî derler) ve sıfat oldu. Anafartalar'a asri helalar denince esnaf biraz rahat- ladı; sıkışan, yer altındaki helalara koşuşurdu. Birini Anafartalar'da seyirtir gördünüz mü bilesiniz ki asri helalara gidiyordur. Sonradan kentin belli yerlerine asri helalar yapılın- ca Anafartalar'daki helalann fiyakası da bitti. Işhan- lannın, yazıhanelerin içine helalar yapıldı. Hela sıkın- tısı bitti mi diyeceksiniz, belli bir oranda bitti. Siz Do- ğu ülkelerinde hela sıkıntısı biter mi sanıyorsunuz... Anhası var, minhası var, bilmem kimin de bir kenef davası var... Taksim Meydanı'nda bir tuvalet var. Ama bu yet- miyor, daha konforlu bir tuvalet yapmak istiyorlar. Gösterilen gerekçe, "Taksim bölgesınde çok sayıda kilise var; camiyok. Bu eksikliği gidermek için birca- miyaptırmak gerekir." Önce tuvalet yapılırsa ardından cami yapılması ko- laylaşır. Çünkü o yerde bir otomobil parkı var. Oto- mobil parkı yapılan yerde bir cami neden yapılmasın? işte çarşılı cami projesi böyle oluşuyor. Ardından çağdaş bir tuvalet projesi ekleniyor. Kimi sokak için- de ve mahalle arasında modern WC kabinleri var. Her türtü ihtiyacı karşılamak için modern kabinler ni- çin yapılmasın? Hatta yapılacak kabinin ultra-mo- dern olması bile isteniyor. Tuvalet, anıtın tam yanı ba- şına konuyor. Hele tuvaletlerden birisi anıtın orta ye- rine konuyor. Böylesi bir yeğleme uzunca düşünül- müştür. Bugün Cumhuriyet Anıtı'nın yanı başına tu- valet dikenler, yarın belki de tüm ulusal degerterin içi- ne dikerler. Doğu Karadeniz kıyılarında turla geziye çıkmıştık. Batum, Foti, Soçi gibi kıyı kentlerini dolaşıyorduk. Foti'ye gelmiştik. Yol arkadaşlanmızdan bir öğret- men hanım, Foti'ye uğradığımızda, "Şair Abdülhak Hâmitburada konsolosluketti" dedi. Kimimiz anım- sadı, kimimiz yeni öğrendi. Foti'de mola verdik. Hanımtar tuvalet sordular. Kulübe gibi bir yeri gös- terdiler. Giren hanımlar burunlannı tutuyorlar, girme- leriyle fırtamalan bir oluyordu. Ünlü Foti'de doğru dü- rüst bir tuvalet yoktu. Bir otelin tuvaletine kendilerini zor attılar. Tuvalet deyip geçmeyin; büyük bir uygarlık işidir. BULMACA SEDAT YİŞAYAS 1 2 3 4 5SOLDANSAĞA: 1/ Aydın'm Söke ılçesinde ünlü bir 1 antik kent... tlen- me, beddua. II *• Sarp bölgede ku- 3 rulmuş Kafkas dağ köylerine ve- rilen ad... Muhte- mel. 3/ Süsü ve göstenşı olma- yan... Adlan aynı olanlardan her bı- ri. 4/ Cılız, zayıf. 5/ManavgatÇayı üzerindeki baraj. 61 Eski Mısır'da güneş tann- sı... Cesur, yürekli. II Bir tür domino oyunu... İçine sulu şeyler konulan kap. 8/Deter- jan üretiminde kullanılan li- neeralkol benzen'in kısa ya- zılışı... Duman lekesi... Bir gösterme sıfatı. 9/ Hiçbir üreticı çalışmada bulunma- dan, yalnızca mülkünün ge- liriyle yaşayan kimse. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Doğa güzelliklerini, çoban ve kır yaşantısını işleyen yapıtlara verilen ad. 2/ lskambil- de bir kâğıt... Muharrir. 3/ Yaptığı bir ışin verdiği ters so- nuçtan üzüntü duyan kimse... ABD profesyonel basketbol liginin simgesi. 4/Fazla bön, avanak. S/Japon lirik dramı... Başka bir bitkinin üzerinde biten, ama asalak olmayan bit- kı.ö/Birilimiz... Birnota. 7/Lenfdüğümleriyangısı.8/Üs- tün bir yetkinin gücünü simgeleyen değnek... Bir elçiliğe bağlı uzman. 9/ "Aptal, sersem" anlamında argo sözcük... Kenar süsü. CAĞDAŞ YAYINLARI Necati Cumalı VİRAN DAGLAR Makedonya 1900/2.Kitap Necati Cıımab VİRAN DAĞLAR CUMALI, vüzyıhn başında vaşanan gerçek bir MAKEDONYA DESTAN1 sunuyor bu romamyla 350.000 TL(KDV içinde) 478 sayfa Cumhuriyet Kitap Kulübu Cağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41 (34334) Cağaloğlu-istanbul Tel:512 05 05 Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel.: 554 08 04
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle