Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 1996 PAZAR
HABERLER
Atruş kampını
kapatma hazırlığı
• DİYARBAKIR
(Cumhurivet) - Turkıye'nin
girişimlen sonucu. Kuze>
Irak'takı rakip Kürt
gruplarından Irak Kürdistan
Demokratik Partisi'nin
(IK.DPıdenetımıaltmda
bulunan bölgede PKK'nin
faaliyet gösterdıği Atruş
kampının kapatılacağı
bildirıldı. Bırleşmi:}
Mılletler Mültecıler Yüksek
Komiserliği de kontrolü
altında bulunan Atru^'un
kapatılması ıçin çalışmalar
yaptığmı bıldirdi. Geçen yıl
başlannda Türkiye'den
Kuzey lrak"a gıdeıı birgrup
Kürt kökenlı Türk
vatandaşı. Atruş kampında
bannıyor.
Cezaevinde 6
tabanca
• İstanbul Haber Servisi -
Bayrampaşa Cezae\ i'nde
adli tutuklulardan llhami
Yılmaz'ın ölümü \e bazı
tutukluların yaraianmasiyla
sonuçlanan olavlardan sonra
yapılan aramalarda 6 sılah.
10 cep telefonu. 11 batary a.
40 mermi. bir gram esrar ıle
çok sayıda delicı ve kesıcı
silah bulunduğu belııiıldi
Geçen aylarda sılahlannı
cezae\ ı yönetimine te>linı
eden adli tutuklu \e
hükümlülenn \erdıkleri
sözde dunnadığına dıkkat
çeken istanbul Cumhuriyet
Başsavcısı Ferzan Çiticı.
"Bu nedenle olaylara kanşan
kişıler farklı cezac\ lerıne
sevk edildiler" dedı.
Ali Nesin'den
polise protesto
• İstanbul Haber Servisi -
Geçen >ıl yaşamını > ıtıren
yazar Azız Nesin'ın oğlu Alı
Nesin. babasının sağlığında
düzenlemevi düşündüğü
"Köktendıncilığe Karşı
Aydınlanma Uluslararası
Konferansı'nın hazırlık
çalışmalan nedenıvle
düzenlenen toplaniinın
güvenlik güçlerince
izlenmesıni protesto ettı.
Bilgi Üni\ersıtesı ögretim
üyesi Prof. Dr. Alı Nesin
yaptığı yazılı açıklanıada.
ba/ı dernek. \akıf
temsilcıleri ıle aydınların bır
araya gelerek konteransı
düzenleme çalışmalan için
68'lilerVakfıLokalı'nde
yaptıkları toplantıya gelen
polislerin kendilerini
sorguladığını; bu ve benzerı
hukuk dışı uygulamaları
kınadığını söyledi.
Sosyal demokrat
kimlik
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP"de >önetıme
alternatif arayışa yönelen.
feshedilen SHPnin son
Genel Başkanı\eCHP
Samsun Mılletvekili Murat
Karayalçın. sosyal demokrat
kimliğin yeniden
tanımlanmaMiıı istedi.
"Solun katili. siyaset yapma
biçimi" diyen Karayalçın.
"Hükümet
uygulamalanmızda. insanlar
kendilerini doyuran sonuçlar
alamadı" görüşünü dile
getırdi. Sosyal Demokrat
Konferansı Eğıtici
Yetıştirme Programı.
Karayalçın'ın açış
konuşmasıyla başladı.
Çiller'in kadın
toplantısı
• ANKARA (Çumhurivet
Bürosu)-DYPlideri.
Başbakan Yardımcısı \e
Dışişleri Bakanı Tansu
Çiller. partiMnın Ankara ıl
kadın komisyonları
toplantısında yaptığı
konuşmada. "Bilim çağına
kadınlann damgasını
\urmasını istiyorum Biz
hem laikliğin. henı
demokrasinin sahibiviz"
dedi. Çiller. kadınlara "Hem
bav rağımızı. hem camıy ı
Avrupa'nın ortasına kadar
taşımaya hazır mısınız?"
diye seslendi.
Ögretmenlerin
görev süresi
• ANKARA (Cumhurivet
Biirosu)- Mılli Esitim
Bakanhğı. öğretmenlerin
özlük haklarının
iyileştirilnıesi amacıyla
hazırlanan personel yasa
tasarısı taslağından sonuç
alınamaması üzerine. yeni
birtaslak hazırladı. Taslakta.
ülke genelinde bütün hizmet
bölgeleri için öğretmenlenn
görev süresi 3 v ıl olarak
belirlendi. Öğretmenlerin
atandıkları ıldekı göre\
yerlerinin belirlenmesı ıçin
"görev yeri belırleme
kurulu"nun oluşturulması
öngörülen taslakta. bakanlık
merkez örgütüne yapılacak
atamalarda vönetıcılik
formasyonu koşulu
aranması da hüknıe
bağlandı.
Halk, potansiyel suçlu olarak görülmekten, yataklık yaptıklan önyargısından bunaldığını söylüyor
'Devlet terörü istemiyoruz'
Bölgedeki şidderin sonuçları en
çok çocukları etkiliyor.
ALPER BALLI
TUNCELİ - Tuncelıli. PKK terörünün yanı
sıra de\ let baskısından da bunaldığını \ urgulu-
yor. Kendisıne "potansiyel terörist ya da terö-
risteyardım ve yataklık eden" dıye bakılmasın-
dan yılmış. Tuncelı'de incelemeîer yapan CHP
heyetinden tstanbul Milletvekili Algan Haca-
loğlu. köylülere soruyor: "Sizgıdanızıterörör-
gütlerine veriyor musunuz?"
Köylülerin yanıtı öfkeli bir soru: "Ben ken-
dim bulamıyorunı ki yemeye, örgüte niye vere-
yim?"
Adan köyünden Sel\i Sakar. kendisine bir
poşet un \erıldiğini anlatarak "Bu unu çocuğa
nasıl vereyim? Gücümüz >etmiyor. Siz de çoluk
çocuk saliibisiniz. 500 bin lira için 9 memur do-
laşıyoruz. Çocuklanm bir hafta aç kaldı. Bitlis
Hizan'da asker bir oğlunı \ar. 9 aydır haber ala-
mıyorum" dıye konuşuyor. Tunceli Pülümür
karayolu 50 kilometre. Güvenlik gerekçesiyle
kapalı. Pülümür'den çıkan yurttaşlar 500 kilo-
tnetrey i dolaşarak Tunceli'ye ulaşmak zorunda
kalıvorlar. Tunceli Beiedıye Başkanı Mazlum
Arslan. askerlerin kendilerini tanıdıklarını. üst
düzey komutanların telsiz anonsuyla geçmele-
rine izin \ermesine karşın. askerler tarafından
engellendiklerini ve keyfi uygulamalarla bek-
letildiklerini anlatıyor. Arslan. milletvekillerı-
nesorunlannıaktanrken "Halk, PKK terörü is-
temiyor, ama aynı halk devlet terörü de istemi-
yor" diye konuştu.
Bölgede balıkçılık potansıyelı var. Alabalık
en fazla üretılen balık. Yurttaşlar balık a\ laya-
rak karnını doyurmak istiyor. Jandarmanın sa-
at 15.00'e kadar av lanmay a ızın vermesı yurt-
taşlan çileden çıkarmış. Bir balıkçı. isyan edi-
yor:
"Bize, balık av lavacağımız saatte izin verilmi-
>or. Ben sabahtan saat öğleden sonra 3'e kadar
ne avlavavım. Bize i/in vermiyorlar, özel tim di-
namitle balık av lıyor." Bır muhtar ıdareden yar-
gıya bütün yetkililere başvuru yaptıklarını be-
lirterek bundan sonra Genelkurmay Başkanına
yadaCumhurbaşkanı'nasoruniarınıanlatacak-
İarını. başarılı olmazlarsa intihar edeceklerini
söyledi.
Hozat Belediye Başkanı Celal Doğan. ilçe bi-
nasında vapılan toplantıda. "Geçmişte iktidar
olduğumuzda bu sorunlara sıcak şekilde eğilme-
diniz. Ovsa insanlar bu partive sahip çıktılar.
Bize sahip çıkın" dedi. Doğan. Tunceli'nin di-
ğer milletvekili Kamer Genç'in İçişleri Baka-
nı Mehmet Ağar'ın bölgeyi ziyaretinde. "Ka-
mer be>. ne dersiniz? Köye dönüşe izin verelim
mi? Zamanı geldi mi" sorusuna. "Hayır henüz
zamanının geldiğini düşünmüyorum" yanıtını
verdiğini anlattı.
Hozat'ta köyleri boşaltılan 200'e yakın y urt-
taş 3 yıl sürey le Belediye Düğün Salonu'nda bir
arada kalmışlar. Bir hafta önce bır kısmı Tun-
celi dışındaki kentlerde bulunan yakınlarının
yanına sığınmışlar. Bugün Düğün Salonu'nda
bır aile yaşıyor. "Ekti ailesi." l yaşındaki kızı
Hasret. eşi Songül ve annesı Besi ile Hıdır Ek-
ti... Koçkorulca köyünden göçetmişler. l50baş
havvanları köyde kalmış. Hasret. babası asker-
deyken doğmuş. adı oradan gelivor. Köyde 90
kavak ağacı var, onları kesip satsalar kışın ra-
hatlayacaklar. 25 kilometre uzaklığa yol ol-
madığı eerekçesiyle izin verılmiyor. Bekliyor-
lar...
ArasKargogre\i500.gününüdoldurdu. DİSK e bağlı Nakli\at-İ!> Sendikası Ge-
nel Başkanı AliRıza Küçükosman.bakanlıkdü/e>indedeolmaküzerebulunduk-
lan bütün girişimlerden sonuç alamadıklannı sövledi. Grevin başlamasından bu yana me\simler geçtiğini ve bir gün otsun gre\ yerini terk
etmcdiklerini vurgulayan Küçükosman, "Cumhurbaşkanına kadar çıktık ama bir sonuç alamadık" dedi. (Fotoğraf: KADER f LGLA)
İHD Genel Başkanı Akın Birdal
' Savunucıılar savunmasız'ANKAR.A(Cumhuriyet Bürosu)-İnsan Hak-
ları Derneği( İHD) Genel Başkanı Akın Birdal.
Türkiye'de invan hakları savunuculannın. >.a-
\ unmasızolduğunu söyledi. Birdal. "Dilinden.
dininden. kültüriindcn. cinsiyetinden, ulusal ve
sınıfsal kimliğinden ötürü ezilmiş, zulüm gör-
müş. reddedilmiş, aşağılanmış halkların ve
grupların haklarına önceliğimiz bundan bövle
de kararlılıkla sürdürülecektir" dedi.
İHD'nin 6. Olağan Genel Kurulu. çalışmala-
nna Altındağ BeTediyesi Yunus Emre Kültür
Merkezi'nde dün başladı. Genel kurulda konu-
şan İHD Genel Başkanı Akın Birdal. 10 vıl ön-
ce derneğin kurulmasını gerekli kılan nedenle-
riıı bugün daha da ağırlaştığını ve çoğaldığını
belirterek "İHD, bağımsızdır, ama taraflıdır.
Emekten. barıştan ve özgürlükten yana bir du-
ruş almıştır" diye konuştu Birdal. Türkiye'de
düşüncelerindendolayı sanatçılann veyazarla-
rın mahkûm edildiğini kaydederken. Başbakan
Yardımcısı Tansu Çiller'in. demokratikle>me-
ye ilişkin yaptığı son açıklamaların "Avru-
pa'nın gözünü boyamava" yönelik olduğunu
söyledi. Birdal. şunları söyledi:
"Çiller, bu açıklamasını yaptığı gün, güvenlik
güçlerince işkence sonucu öldürülen gazeteci
Metin Göktepe'nin davası başlıyordu. Metin
Göktepe'nin öldürülmesinin üzerinden 284
gün geçmişti. Suçüstü yakalanan güvenlik
güçlerinin davası güvenlik gerekçesi ile Ay-
dın iline taşınıyor. yine aynı gerekçe ile suç
zanlılarının duruşmada bulunması verine.
talimatla ifadelerinin istenmesi yoluna gidi-
liyordu. Açıklamanın yapıldığı avnı günler-
de sanatçı, barış ve insan hakları savunucu-
su Şanar \urdatapan tutuklanarak cezaev i-
ne tıkıldı. İ \emiz olmasından onur duvdu-
ğumuz dünvaca ünlü Vaşar Kemal'in cezası
Yargıtav'ca onandı. Gazeteci Ragıp Du-
ran'ın cezası onavlandı. Gazeteci AlperGü-
müş cezaevine atıldı. İnsan hakları savunu-
cusu üvemiz ve şu anda cezaevinde bulunan
Ayşe Zarakolu ile gazeteci-vazar Ertuğrul
Kürkçü ve bir sövleşiden ötürü gazeteci-ya-
zar Çetin Altan hakkında davalar açıldı. Şu
anda düşüncelerinden ötürü siyasetçi, dü-
şün, bilim insanı. gazeteci-vazar. sivil top-
lum örgütlerinin vöneticileri ve üyeleri ol-
maküzere 157 kişicezaevindedir. Budurum-
da. Tansu Çiller'in açıklamasının bir inan-
dırıcılığı olabilir mi?
Zincirlikuyu
Biltin
Toker
toprağa
veriliyor
• İstanbul'a Kent
Dinamikleri
Enstitüsü'nü kazandıran
Biltin Toker. son
zamanlarda Küba
Dostları Derneği'nin de
kuruluş çalışmalanna
önderlik ediyordu.
İstanbul Haber Servisi -
Perşembe günü geçirdigi
bir kalp spazmı sonucunda
yaşamını yitiren kent ve
çevre sorunları uzmanı S.
Biltin Toker. bugün öğle
namazından sonra Şışli
Camii'nde yapılacak ce-
naze töreninin ardından
Zincirlikuyu Mezarlı-
ğı'nda toprağa verılecek.
Prof. Dr. Nurettin Sözen
döneminde İstanbul Bü-
yükşehir Beledıyesi "Baş-
kanlık Danışmanı" olarak
da görev yapan Biltin To-
ker. evli ve bırçocuk baba-
sıydı.
"24. 10. 1996 Perşembe
günü Mimarlar Odası ile
Galata Derneği'nin Gala-
ta Kulesi karşısındaki ta-
rihsel kent dokusu yıkım-
larını kınamak amacıyla
düzenledikleri basın top-
lantısına da katılan Biltin
Toker, eski mimari çevre-
yi gözden çıkaran 5 yıldız-
lı birotel projesinin "ken-
te karşı suç" oluşturduğu-
nu söylemişti. Toplantıdan
sonra yine Galata'da ken-
di kurduğu "Kent Dina-
mikleri Enstitüsü" çalış-
malarına giden Toker. ay-
nı gün geçirdigi kalp spaz-
mına yenik düşerek yaşa-
mını yitirdi. Cenazesi bu-
gün toprağa verilecek olan
Biltin Toker, bir süredır
Küba Dostlan Derne-
ği'nin kuruluş çalışmala-
nnı da sürüdürüyor ve ay-
rıca Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti'nce yayımlanan
"Bizim Gazete" için haf-
talık bir kent ve çevre so-
runlan sayfasının hazırlık-
lannı da yapıyordu.
Sözlerivevüzüçar-
pıtılmamış halivle
Sevil Akdoğan.
Hiçbir şey gerçek kadar inamlmaz
değildir.'' Dostoyevski
Çiklet çiğnemeyi sevmem. Ne
çocukluğumda ne gençliğimde ne
de yaşlılığımda çiklet çiğnedim.
Benim çocukluğumda zaten mis
kokulu sakızlar vardı, ben çiğne-
mezdim ama kokusunu severdim.
Gençliğimde. aynı bugünkü Rus-
ya'da olduğu gibi, devletimiz tek
parti diktatörlüğünden kurtulup
çok partili 'demokratik' döneme
geçti. Bugün de Türkiye'de görül-
düğü üzere, ne kadar çok parti var-
sa, o kadar çok demokrasi vardır. En demokratik ül-
ke olarak Amerika'nın izinde gelişmiş gelişmemiş. ba-
ğımlı bağımsız, tüm dünya ülkeleri kaz adımı demok-
rasi yolunda ilerler.
ilk kaz adımını. adı üstünde, bu ülkeye demokrasi-
yi ilk getiren parti attı. Onca yoksulluk içinden yete-
nekli bir halk yaratmayı başarmış Atatürk devletçiliği-
nin pabucu, sadık bir 'piyon'u için kesenin ağzını aç-
maktan kaçınmayan Amerika'nın, artık iyice serbest-
leşmiş serbest piyasamıza sürdüğü Marshall dolarla-
rı nedeniyle. dama atıldı. Nasıl bizim paşalarımız var-
sa, Amerika'nın da generalleri var. General Marshall,
Uzak ve Yakındoğu'daki piyonlarını yerli yerine yerleş-
tirmek için yaptığı askeri planlarında hiç kuşkusuz Tür-
kiye için de bır yer ayıracaktı.
Ben yine lafı uzattım, sözü çiklete getirmek istiyo-
rum. Pek doğaldır, Amerikan dolarlarıyla birlikte Ame-
rikan çiktetleri de serbest piyasayı sardı. Çikletin bir
özelliği vardır. Sizin ağzınızdan çıkmasa bile. başka-
larının ağzında çiğnene çiğnene iyice kirlendikten son-
ra gelıp, ustunuzeyapışıverir. Elimi kurtarayım derken
etekliğe yapışırlar, sonra bir bakarsınız saçınıza, başı-
nıza da bulaşmış. Bilmiyorum, böyle bir 'olay' yaşa-
dınız mı? Böyle çok ağızda çığnenmiş kirli bir çikleti
Gerçek
temizlemenin tek biryolu vardır: Saçınızı başınızı yol-
mak.
Sayısız soruşturmalarıma yazdığım savunmaların
birinin sonunda şöyle yazmışım: "Ben bir araştırma-
cıyım. Olaylan dışardan izlemeyi yeğlerim. Hatta ken-
dimibile." Son 'olay'da da öyle yaptım. Memnuniyet-
le gördüm ki yalnız 'çağdaş yaşamımızda' değil. med-
ya alanının yönetiminde de Amerikan standartlarına u-
laşmışız. En 'kanlı, canlı' haberler, kamuoyu kaçırma-
sın diye önceden reklamlı olarak veriliyor. Öyle yoğun
bir iletişim ağı kurulmuş ki basın ve TV'nin derin ha-
ber kanalları, görülmemiş bir 'birlik ve beraberlik' için-
de çalışıyor. Serbest piyasanın vazgeçilmez unsuru
olan rekabete bile gerek kalmamış. Basın ve TV yek-
vücut olmuş, sanki tek bir ağızdan konuşuyor. Ben bir
türlü bu kadar çağdaşlaşamıyorum. Zaman benim için
daha ağır akıyor. Yaşın gereği.
Meşum perşembe günü öğleden sonra oğlum ara-
yıp "Televizyondasın" dediğinde bayağı şaşırdım.
"Nasıl olur, bugün benim boş günüm. burada evde
otuıvrken nasıl televizyona çıkarım" diye hayretle sor-
dum. "Dün de okulda fazla bir şey olmadı. Yalnız bır
öğrenci ağlayarak sınıftan çıktı ve arkadaşları tarafın-
dan teselli edildi."
"Yanlış anlaşılma" oldu denmiş. Bu nasıl bir yanlış
anlaşılmadır. bir türlü akıl sır erdiremiyorum: düşünü-
yorum.acabaiddiaedildiğigibigerçekten "ruhsalbu-
nalım" mı geçiriyorum. "bunadım" mı, yoksa ÜİH'nin
öğretmenlerodasındasöylendiği gibi sonunda "kacır-
dım" mı? Vargücümleanımsamayaçalışıyorum: "O"
derste hemangi bir kitabı, deften yere düşürüp kaza-
ra da olsa, üstüne bastım mı diye? O zaman öğrenci-
lerim, birden kendilerini meslek dersinde sanıp yere
düşenin Kuran olduğu kanısına kapılabilirdi. Burada
bır yanlış anlaşılma'olabılirdi. Ama Kuran'ı ben okut-
muyorum, bu öğrencilere ya da 'taleba'ya Kuran'ı siz
okutuyorsunuz.
Burada hiçbir yanlış anlaşılma ojamaz Dr. (Dr. unva-
nını 'işletme'öen almıştır) Ahmet Ünsür, herşey apa-
çık ortada. Ben yalnız felsefe öğretmeni değilim. Ay-
nı zamanda sizin kadar bu konuda da Dr. unvanı al-
mayı hak etmiş bir mantık öğretmeniyim. Ve benim
mantık bilgim diyor ki bir insan kendi söylediği yalanı
yalanlarsa. hiçbir şekilde 'doğruyu' söylemiş olmaz.
Sadece yalan söylediğini evetlemiş olur. Buna man-
tıkta ikili negasyon denir. Sıradan kişilerin aklını gere-
ğınden fazla karıştırdığı için çifte negasyon normal du-
rumlarda ve normal yaşamda kullanılmaz.
Yanlış anlaşılma var, ama o Kuran'ı çiğnememle il-
gıli değil. televizyonun karşısına çıkıp benim yerime ka-
muoyuna duyurmak gereğıni duyduğunuz cümlemde.
Sınıfta kullandığım cümle, mantıktaki adıyla 'olana ay-
kırı'b\rise önermesiydi. TV heyecanından olsa gerek,
siz cümlenin başını alıp sonunu söylemeyi unutmuş-
sunuz.
Cümleyi kurduğum sırada, yerde süngere dönmüş,
iri, sarı malta taşlarına bakıyordum. Bu taşları bu ka-
dar aşındırmak için kimbilir kaç bin kişi benden önce
bu 'hücre 'de volta attı diye düşünüyordum. "Allah her
yerde ise pekâlâ bu malta taşlannın üzerinde de ola-
bilir ve ben de üzerine basıyorolurdum, bu da büyük
bir gaflet ve günah olurdu."
Sizin bir 'işletme' olarak tanımladığınız o binanın
duvarlarında ve yerlerinde acı var. insanın insana çek-
tirdiği acı. Ama sizin bunu görebildiğinizi sanmam.
Boşuna bir inkâr cümlesine dönüştürmeye çalıştığı-
nız sözümü şimdi buradan var gücümle haykınyorum.
O yüzden büyük punto ile yazılacak: İNSANIN ACI
ÇEKTİĞİ HER YERDE ALLAH VARDIR. YA SİZ
NERDESİNİZ?
Taşıdığım iki soyadına da layık olamadığım için, be-
nim gibi ters birine yaraşır biçimde imzamı, adımı ters-
ten yazarak atıyorum.
MIKRO
DIIVÇ TAYANÇ
Gaflet... Dalalet... Ve
Bir "devlet" suçlamasıdır almış gidiyor. Uçanın,
uçurulanın da suçlusu devlet: uçuranın. uçurtanın
da! Oysa devlet öyle somut bir varlık değil; soyut
bir kavram. Somutlanması. ancak kendisini oluş-
turan "erkler" ile olası; yasama. yürütme ve yargı.
Yasamayı, "egemenliğin kayıtsız koşulsuz sahi-
bi ulus" adına ve onun seçtiği Türkiye Büyük Mil-
let Meclisi üstleniyor. Yürütmeyi üstlenen hükümet,
bu işlevini TBMM'den aldığı yetkiye dayanarak ye-
rine getiriyor. Yargıyı üstlenen adalet mekanizma-
sının işlevini yerine getirebilmesi ise TBMM'nin çı-
karttığı yasaları koruyup uygulamakla yükümlü hü-
kümetlerin oluşturduğu adalet sistemi içindeki Türk
mahkemelerinin "bağımsız"lığına bağlı.
Devletin işleyişi de, somutlanışı da bunlara da-
yandırılıyor ve "anayasa" ile "güvence" altında tu-
tuluyor...
Diğerbirdeyişle: neTBMM anayasaya uygunsuz,
aykırı ya da anayasayı "delici" yasalar çıkartabili-
yor; ne hükümetler, TBMM'nin anayasa çerçevesin-
deki yasaları kendılerınce yorumlayıp uygulayabil-
me sorumsuzluğuna yönelebiliyor ne de yargı or-
ganlarının çalışma ve kararları böylesı bir sorumsuz-
luk doğrultusunda "bağımlılık" altına alınabiliyor!
Kuşkusuz bütün bunlar. Türkiye Cumhuriyeti dev-
letinin anayasasındaki "Hiçbirdüşünce ve mülaha-
zanın Türk milli menfaatlannın, Türkvarlığının, dev-
leti ve ülkesiyle bölünmezlığinın, Atatürk milliyet-
çiliği, ilke ve inkılaplan ve medeniyetçiliğin karşısın-
da korunma göremeyeceğı ve laiklik ilkesinin ge-
reğı olarak kutsal din duygulannın devlet işlerine ve
politikaya kesınlıkle kanştınlamayacağı(...j" hük-
münce oluyor!
Dahası, anayasada yeri olmasa da yasama, yü-
rütme ve yargının denetımini üstlenen bir dördün-
cü erk daha yaşıyor; basın!
V*»
Pekı; bütün bunlar oluyor da nasıl olup da bugü-
nün Türkiye Cumhuriyeti'nde olduğu gibi "olmu-
yor'l
Olup da olmuyor; çünkü "ulusun istencini" yan-
sıtarak ulusu temsil etmekle yükümlü TBMM'yi
oluşturan sıyasal partıler, ulusun değil, çıkargrup-
larının temsilcileri olmak "gafletine" düşüyor... O
gafletle, kendi ıçinde çıkar kavgalarına girişip en ol-
madık çıkarcıların TBMM çatısı altında hükümet
oluşturmasına da geçit veriyor...
Gafletle kurulan çıkar hükümetleri; bir yandan
kendilerini hükümet eyleyen çıkar gruplarının çıkar-
larını, beri yandan da kendi kişisel çıkarlarını "ko-
rumak", vede "to//amak"uğruna "da/a/erıçinedü-
şüyorlar...
Gaflet ve dalalet el ele verince, yargıyı çıkarcıla-
rın çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye ve yön-
lendirmeye sıvanıyorlar...
Çıkarcıların ve çıkarlarının korunup kollanmasına
yönelik yasalar "bağımsız" Türk mahkemelerinin
ellerini, kollarını bağlıyor...
Dördüncü "erk"e gelince... Eeee, yasama ve de
yürütmeyi kendi çıkarlarının zulasına atıp da yargı-
yı şekillendirmeye kalkan çıkarcılar basını boş bı-
rakacak değil ya! Onu da çıkar ortağı eyleyip "med-
ya "laştırıyor Medya da çanağını yalayıp işbirlikçi-
likle gafletını dalaletleştiriyor!
Gaflet ve dalaletin el ele verip ulaştığı bu nokta-
da, hiçbir anayasal devletin hesaba katamayacağı
bir diğer erk (!) ortaya çıkıveriyor: "Beşinci kol!"
"Beşinci kol", bir yandan "paylaşamamış olma-
yı" içine sindiremeyen yabancı devletlerin emelle-
rinı gerçekleştirmek için Türkiye'yi yeni Sevrlerin
deneme tahtası yapıyor: beri yandan da ümmetçi-
likten bölücülüğe, özgürlüksüzlükten mafyalaştır-
maya gaflet ıle dalaleti "toplumsalcinnete" körük-
letiyor...
Gaflet ve dalaletin el ele koyuldukları yolun so-
nunda en karanlık ufuk beliriyor: Hıyanet!
Böyle oluyor da olunca ne oluyor; suçlular, dev-
leti suçluyor!
Ana fikir: Telaşlanan suçlu. sığınacak karanlık
arar.
Ana fikrin ana fikri: Gaflet ve dalaletin, suçlula-
rın telaşı içınde hıyanete sarılmaya çabaladığı an-
da; ulus. kayıtsız koşulsuz sahibi olduğu egemen-
liği koruyup kollamak zorundadır.
'Onur kırıcı uygulama'
Avukatlar cezaevlerine
terlikle girebiliyor
ANK.ARA (Cumhurivet
Bürosu) - Ankara Merkez
Kapalı Cezaevi'nde mü-
vekkillerivle görüşmeye
giden av ukatlar. cezaev i gi-
rişine konulan "elektronik
kontrol aleti" ıle arandık-
tan sonra ayakkabıları çı-
kanlıp terlık venlerek ıçe-
nye alınmaya başladılar.
Çağdaş Hukukçular
Derneği Ankara Şube Baş-
kanı Av ukat Kâzım Genç.
cezaev indekı bu uygula-
maya tepki göstererek
"Son derece onur kırıcı
olan bu davranış, meslek-
taşlarımızın görevini yap-
masına olanak bırakma-
maktadır. Av ukatlık Yasa-
sı'na da avkın olan bu uv-
gulamava derhal son veril-
melidir" dedı.
Genç. konu ıle ilgili dün
yaptığı yazılı açıklamada.
Ankara Nierkez Kapalı Ce-
zaev i'ndeki bu uvgulama-
ya bır hafta önce başlandı-
ğını bıldirdi. Genç. açıkla-
masında şunları kaydettı:
"Bir hafta önce başlavan
uygulama. biz avukatlar
açısından onur kırıcı ve
mesleki çalışmamızı engel-
levici bir uvgulamadır. Ce-
zaev i girişine konulmuş bu-
lunan ' elektronik kontrol
aleti' sinval verdikçe avu-
kat arkadaşlann üzerlerin-
deki anahtarlık. kemer, kol
saati. kolve, cep telefonu,
avakkabı, metal düğmeli
etek. ceket vb. eşvalann çı-
kanlması talep edilmekte-
dir. Müvekkili ile görevinüı
gereğini vapmak üzere gö-
rüşe giden meslektaşları-
mızdan. elektronik kontrol
aletinin sinval vermesi ne-
deni ile bav ve bayan ayrunı
v apmadan. ayakkabısuu çı-
kararak terlik giymesini,
ceketini çıkartmasını iste-
mek ve bunlan vapmadığı
takdirde müvekkili ile gö-
rüşmesine izin vermemek.
onur kıncı bir davranıştır.
Görevini v apmasına da ola-
nak bırakmamaktadır.
Av ukatlık Yasası'na da ay-
kırı olan bu uvgulamaya
derhal son verilmelidir. İda-
renin. cezaev i ile ilgili bazı
sorunların çözümünde gö-
rev imi/i \apmav ı engelleyi-
ci kararlar almasını ve uy-
gulamasını kabul etmek
olanaklı değildir."