Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 1996 PAZAR
8 PAZAR KONUKLARI
İhracı istenen DYP Manisa Milletvekili Ayseli Göksoy
'Kancık sözcüğü
kişiye göre kullanılır'
REFAHYOL hükümetinin güvenoylaması sırasında 'ret' oyıı kullanıncapartisindekilerin
şimşeklerini üstüne çeken DYP Manisa Milletvekili Ayseli Göksoy, geçen lıafta içinde
RP-DYP koalisvonıı hakkında verilen gensorunun giîndeme ahnmasına destek verince,
ihracın eşiğine geldi. Kadınlar için yasak olmasına karşın 'pantolon 'la geldiği
Meclis 'tekı odasında Göksoy, gerek güvenoylaması gerekse vensorııdaki tutunnı
nedenivle başına gelenleh, neden Rr ile koalisyona karşı çîktığını sorulanmız üzerine
anlattı:
SÖYLEŞİIŞIK KANSU
- Siyaset yapmak için neden DYP'yi seçtiniz?
- 1964 yılında Türk Kadınlar Birlığfne girdim. Son I5yılıda.
burada genel başkan olarak geçirdim. Bu süre içinde
kacınların demokratik haklannı kullanabilmesı için uğraij
\erdim. Hıç milletvekilı olmayı düşünmemıştim: Tarısu
Hanım'ın davetıne icabet ettim. Tansu Hanım'ı. 'kurtlar
sofrası' denir ya. bu kadar erkeğin içinde. hele hele başbakan
olan bır kadın olarak takdir edıyordum. sevgiyle bakıyordum.
Çağrısını onur saydım.
- Milletvekili adaylığını kabul ederken, Tansu Çiller'e baa
koşullannızı iteri sürdünik mü?
- Partı erin yoluııu bile bilnıezdim. Hakikaten. para yatırmak
için Meşrutiyet Caddesi'ne gittim, meğer DYP Selanik
Çaddesi'ndeymış. Atatürk ılkelendir benim partım. Bunu
kendisine söyledım. Tansu Hanım. "Sizden beklediğimiz,
istediğimiz bu. Siri bunun için çağınyorum" dedi. Beni
rahatlattı bu sözler. Manisa'dan aday oldum \e seçildim.
- Yani bazı güvenceler almıştınız Sayın Çiller'den...
- Atatûrk ilkelerıne bağlı laik bir kadınım ve büyük bır kadın
grubunun başındayım. Tansu Hanım. bu ilkelerinıle çağırdı.
Tansu Hanım'ı çok kabahatli bulmuyorum. ANAYOL
hiikümeti kuruldu. çeşitli dedıkodular oldu. Ben onları
bilemem. Derken. Refah ıle koalısyon geldı dayandı.
Mecburdu. eli mahkûm olmuştu kurmaya. Çünkü. hükümetsız
kaimıştı iilke. "BizkurmasakANAPkuracak*'deniyordu.
- REFAHYOL hükiimetine gü\eno\ u vermediniz anıa...
- Yıllarca özgür. çağda> kadın olması için mücadele eden ben.
kadını bır yana koy up çarşafa giren bir kadının temsil ettiği bır
partiyi kabul edenıezdim. Ama. RP'yi takdir ediyorum.
Çünkü. kendı prensiplerıni. ıdeolojisini sonuna kadar
yüriıtüyor. Ama benim ideolojıme ters. Onun için kalkıp 'e\et"
diyemezdim. Bu olayı DYP'nin aleyhine görüvordum. nitekım
de son gelişmelerbenı haklı çıkardı.
- O zaman size baskı yapıldı mı?
- Tehdıtleraldım. Bir Şırnaklı millet\ekıli. benı 'toz etmek'le
tehdit etti. Meclis " ~~
lojmanlarındaki
kapıma yazılar yazıldı.
- Hem de milieftekili
lojmanlarındaki e\ ini/e
ö> k- ıni?
- E\ct. evet.
-Neyazmışlardı?
- Çok çırkın bir şey.
Geçen gün de bir
mılktvekıli beş aşağı
beş y ukan onu söy ledi.
'Ret' vereceğımi
söyledim. Bunun
üzerine bana Meclıs'e
gelmememi söylediler.
Gelmemek. benim
karakterime uygun
değil.
- Kim ""061016" dedi?
- Onu artık
söylemeyeyiın. Telkin
ettiler. Son ana kadar
sustum ben. Hissettim
kı. 'ret' \ereeeğimi
söylesem. evden bıle
çıkanıayaeağım. Son
gün kızımın e\ ine
gittim \e partiye
telefon edip "Ben
geliyorum \e
güvenoylamasında ret
vereceğim" dedinı
Meclis'teki odamda.
"Sizinle özel
konuşacağız. Tansu
Çiller sizinle
göriişecek'" dıye
sıkıştırdılar. Meğer
Tansu Hanım genel
kuruldaymış. Tansu
Hanım' ın bürosunu
aradım. Orada
televizyon açıktı
herhalde. oylamada
Istanbul'un sonuna
gelindiğini duydum.
Manisa'ya az kaîmıştı.
Manisa il başkanı \e
Şırnak millervekilleri
bana soda getirmek
için dışan çıkmışlardı.
Fırsat bilip odadan
fırladım. Bu kez.
Meclis'in döner kapısında. "Bir dakika bir şey söyle\eceğiz~
gibisinden.. ama. ben kendimi salona koşarak attım. Az daha
aeç kalsam ismim okunacak ve ben salonda olmayacaktım.
Daha sonra girsenı. kendimi anlatmam zor olacaktı. "Ret" der
demez. arkadan laf artılar. Cevabını verdım tabii. lafın altinda
kalmam. Biraz ıriyarı olduğum için fazla yaklaşamıyorlardı.
- O dönemde kendinizi Jeanne D'arc'a benzetmiştiniz.
- Jeanne D'arc kendini feda etmişti. tnandığım doğrultuda
sonuna kadar giderim. Arkada bıraktığım kariyerim \ar. Bır
anneanne olarak torunlanma. bir anne olarak kızlarıma kötü
örnek olmak istemem.
- Son günlerde çok tartışılıyor. Sizce ilkeli olmak. erkek olmay ı
gerektiriyor mu?
- Hayır. hayır. Toplumda "Kancık" diyorlar. Kancık. kadınla
eşdeğer bir kelime gibi. "Merfdeyinceerkekle eşdeğerbir
sözcük oluyor. Bunlar birer sıfat. Kişilere göre kullanılır. Bir
kişı merttir. bir kişi kancıktır. Ama. bu ister erkek. ister kadın
olsun.
- Pantolon giymişsiniz. Sayın Doğan Güre^'in gündeme
getirdiği eteklik giyme tartışmasına karşı bir tııium mu bu?
- İşin şakasındayız. Meclis'te pantolon yasak. Gelirken baktım
dolaba ne giyeyim diye. Pantolon gıydim. Biraz evvel. DYP
Konya Milletvekili Necati Çetinkaya ile karşılaştım. "Çok
şıksınız"dedi. Ben de. "Şık değilim. sadeee pantolonluyunı"
dedim.
- Gelelim, son gensoru önergesinin gündeme alınıp ahnmaması
oylamasında 'evet' demenize.
- Oylamanın yapılacağı gün. Günaydın gazetesinde bır haber
gördüm. Tenzih ederim kendini. haberde "Tansu Çiller. baa
milletvekillerini dosyalarla durduruyor" diyor. Doğan Güreş'ın
oğlu ile ilgili. Gencay Giiriin Hanım'ın tiyatrolarla ilgilı.
benim de Türk Kadınlar Birlıği ile ilgili dosyam varmış.
İnanın. bu beni resnıen çıldırttı. Gazeteyi kaptığım gibi
Meclis'e girdim. O haberi yazan kızı dava edeceğim. Bır
milletvekili bey söylemişona. Eğerodosyayı çıkaramazsa ben
başka bir dosyayı yutturacağım kendisine. Mutlaka. Böy le bir
AYSELİ GÖKSOY
1935, İstanbul doğıımlıı. Ankaru Zübevde Hanım Kı:
Teknik Okıılıı nu bitirdi. Türk Kadınlar Biıiiği nin uzun
süre genel başkanlığını sürdürdü. 1995 seçimlerinde
Manisa'danDYP Milletvekili seçildi. Ressam. evli, iki
çocıık annesi.
ha\adis çıktıktan ^onra. hiç kimse benden bir şey
beklememelıydi. Susarsam. dosyadan çekindiğimi
söyleyeceklerdi. Duydum ki. Gencay Hanım istifa etmiş.
tstifayı ricat gibi görürüm. Sonuna kadar fikırlerimle
mücadele ederek kalırım. Ama, istemiyorlarsa beni. Sayın
C'uınhurba^kanı'nın bır sözü var. "Demek ki neymiş?" Bu
partıde Atatürkçü kadınlara yer yok demekmı^.
- Dosya deyinee aklınııza Tansu Çiller ile ilgili dosyalar geldi.
Bunlar sizi hiç rahatsı/ etmedi mi?
- Ben ekonomıst değılım. Bu partide çok yeniyim. Birkımse
hakkındj görüş belırtnıem \anlı^ olur. Ama. benim olayımda
da. kimse o gerzek adam. "dosyalar" derken olmayan
şe>lerden söz etmis. Olmayan >e\leri de konu^an insanlar var.
Bız dedikoducu bir toplum olduk. Geçenlerde Hollanda'dan 15
hanım geldi. Tansu Hanıırfa götürdüm onlan. Herkes sandı ki.
bu son oylama içkı çağırdı. Halbuki. Tansu Hanım beni
çağırmadı. Bu hanımlar görü^mek istedi. ben randevu istedim.
- Yani oylamadan iince Tansu Çiller sizi çağırmadı.
- Çağırmadı. Herhalde tahnıın etmıştır. "Deüdiryapar"
demıstir. Hollanda"dan gelen hanımlar dediler ki:
"Hollanda'da baştaki bü> ükler siyaset \apar. öbürleri de onlan
dinler. oylannı \erirler." Halbuki biz. millet olarak siyaseti hep
beraber yapıvoruz. Onun ıçın bir sürü lat üretmeler.
dedıkodular olııvor. Milletvekıllen demilletin vekili
olnıuyorlar da. dedikodu vekilı gıbı oluvorlar. Meclis'ı çok
tarklı bııldum. Kişisel he>aplar fılan, enteresan yani.
- Çıkarlar mı öne çıkıyor?
- Bılemiyorum. Kendi partımde. dığer partilerde bu böyle.
Herkes bır ^eyler konu^uyor. açıkladığı fikirlerden "Buadam
budur" dıyorsuıuız. Sonra o ınsanın birdenbıre tam aksinı
konu^tuğunu görüyorsunuz. Bu. bana uvmuyor Bir insan ya
>iyah ya da beyaz derıhdır. Sı\ah denlı bir insantn. "Beyazım"
demesı kadar anlamsız bir >es yoktur.
- DYP'den ihracınız gündeme geldi.
- Ben. bu işleri yaparken ıhracı göze aldım. Çünkü. ihraçtan
korkarak hareket etsem. kendimi düşünüyor olurum. Hamama
giren terler. Açık bir ınsanım \nnemin bir latı \ardı. "Kızım.
boğaz dokuz boğumludur. 1 aflannı bu boğumlardan geçir"
derdi. Bende bu
boğumlar teşekkül
etmenıİ!). İçimdekı
hısler hep dışımdadır
- İhraç edilirseniz. ne
vapacaksınız?
- İhraç edilirsem.
havatın sonu gelmez.
Bırçok arkadaş
bağımsız oturuyor.
Ama. sonuna kadar
bağımsız kalmam.
Çünkü. boşlukta
dolaşmavı sevmem.
- Kendini/i nereye yakın
hissediyorsunuz?
- Eski ÇHP döneminin
çocuğuyujiı ben. Aılem.
Demokrat Parti
zamanında koyu
demokrattı. Çılgınca
Menderesçiydik.
Menderes asıldığında.
kara yaslar
bağlamıştım. Onun için
ben oradan »eliyorum.
- Bundan ANAP'a
gideceğiniz sonucu çıkar
mı?
- Yeni oluşumlar oluyor.
O olabilir. ANAP
olabilir. Bilemıyorum.
- .AJdıgınız tepkiler
nasıl?
- Kadınlardan olumlu
tepkı alıvorum.
Erkekler teletbnda
ağlıyor. Yallahi ve
bıllahı. size yeminle
söylüyorum. ağlıyor
adam. Arayan bir genç
adam. Atatürkçü
olduğunu söyleyip
kutladı beni. Ama
Atatürkçü derken.
tenzih ederim. DYP
Atarürk'e. laikliğe
inanan bir parti. Ondan
şüphe etmek ne benim
haddim ne de
başkasının.
- Son günlerde Sayın
Erbakan da "Atatürkçü
olduğunu' söylüyor.
- Hah. o komik. Kongreye. Atatürk'ün bir yamuk resmini
koymuşlar. Resmin altında oturan örtülü kızlar ile Atatürk
birbırıne baglanabilır mi? Bunlar çelişkı. aldatmaea. RP'nin
ideallerı var. ama bızimki çok avrı. "Laikliğin teminatıyız"
divoruz. ama laiklik elden gıdivor. Erbakan. "Türkiyesaneılı
bir değişim geçiriyor" dedi. Bu değıyrn değil. Türkive doğum
yapıyor. Ama. çocuk ters gelivor. anne de va ölecek ya da
sakat kalacak.
- Hangisi kurtanlmalı sizce?
- Ben. "Çocuğu sezaryenle çıkaralım" diyorum. Anne ölmesin.
Kadınlann altmcı duvgusu çok daha kuvvethdir. Hissediyorum
varını. Onun için rahatsızlığımı dile getirdim.
- Size. son oy lamada küfür edenler de oldu.
- D^•p"li arkada^ım işgüzarlık vaptı (DYP Çankın Milletvekili
Ahmet l'yanık'ı kastediyor). Üvanık değil. uyuyor garip. ne
dediğıni unutuyor. Ben. sonradan pişman olacağım bir şey
yapmam. Uyanık gibi söylediğimi daha sonra kıvırtmam.
- Duydunuz nıu o sözleri?
- Tabii. tabıı. O latlar üzerine kendisine "Terbiyesiz" dedim.
Onu niye söylemivor? Onu söylesin. O beyi hiç tanımam.
Maske gibi suratlı; uvur mu. uyanık mı bellı olmayan bir
adamcağız. Ben. kâğıda "evet"ı yazarken başımda dikiliyordu.
"Siz onu bırakın. öbür kâğıda hayır yazın" dedi. "Evet"
yazdım. götürdüm attım Arkamdan homurdanıp duruyordu.
Saffet Arıkan Bedük beni korumaya geldi. Halbuki benim
korunmaya ıhtiyacım yok. Sendelemişim filan. Yok öyle bir
^ey. Bana bıri şöyle vurduğu zaman. ben ona üç tane
atmazsam. rahat edemenı.
- Atar mıy dınız gerçekten?
- Aa. tabıı atarıın. Hiç >akam yoktur. Ben. böyle şeye pabuç
bırakmam Ben de Gencay Hanım gibi istifamı verip bir
yerlerde otururdum.
Hayır. ben mücadeleyi gözlerınin içine bakarak yaparım
insanın. kaçarak değil. Ben. asker kızıyım. Eşim de eskiden
askermiiî. Ben e\ lendiğimde asker değildi. ama bunlar benim
kitabıında vazmaz.
DYP'den istifa eden îzmir Milletvekili Gencay Gürün
'Aynı düşüneceksek
üniforma giyelim'
DYP'den istifa ederek muhalefetle birlikte "kabul oyıı " kullanan Gencay Gürün,
Türkiye 'nin tahhi boyunca uğradığı en büyük hakaret karşısında konıısmayı kabul
etmeyen parlamentonun haline üzüldüğiinü anlattı. Kendisini deneyimli bir politikacı
olarak görmeven Gürün, bövle bir dunnnda tüm parlamentonun giinlük poıitik
pragmatizmi bir tarafa bırakıp avağa kalkmasını ve bunun biitün ülkede yankılanmış
olmasını istediğini vurgııluyor. Bazı komdarda, 'daha az politik' görünmenin politik
açıdan uzıın vadede çok daha etkili olduğunu düşünen Gürün sorıılarımızı vanıtladı:
SÖYLEŞİ SERPİL GÜNDÜZ
- Sizce siyasi krizden çıkışın formülii ne?
-Ben kendimi tecrübeli bir politikacı saymıyorum. Belki
onun için arkadaşlarımın çoğundan farklı dü$ünüyorum.
Belki politik açıdan onlar benden daha doğru
düşünüyorlardır. Ben. Türkıye'nin içinde bulunduğu bu
durumda. büyük politik hesapları ve politik oportüniteleri
bir tarafa bırakıp sadece Türkıye'nin geleceğini düşünürsek
daha doğru hareket etmı^ oluruz sanıyorum. Bugünkü
matematikte ANAP'la DYP. artı CHP ya da DSP olması
gerekiyor. Bu dört parti de cumhurıyetin ilkelerıne bağlı
partiler. Refah Partisi deği^imci bır parti. Dolay ısıy la bu
dört partiden farklı bir felsefesi ve söylenıi var. Onun için
dört partinin bir araya gelmesi çok daha doğal. Bana
sorarsanız dördü de bir araya gelip yeni seçim kanununu ve
şu anda çok gerekli bazı reformlan yapıp yeni bir seçime
gidebilirler. Bir "ulusal uyuşma' kabınesı kurup çok gerekli
bazı kanunları çıkanp reformlan yapmaları gerekir. Bunu
söylemesi. y apmasından kolay.
- DSP'ye geçeceğiniz söyleniyor. Hangi partiyi kendinize
yakın görüyorsunuz?
-Hepsi söyleniyor: söylenebilır. Bu dört parti de
cumhuriyetın partileri. Fakat ben bu kararımı verirken hiçbir
şey düşünmedim. İlkelerim doğrultusunda böyle bir karar
vermeyi dü^ündüm sadece. Onun ıçın henüz hıçbır yönde
bir adım atmış değilim. Bir süre beklemek ıstiyorum. Hepsi
benim arkadaş.larıni.
- Siyaset dünyasına atıldıktan sonra sizi çok şaşırtan bir olay
oldu mu?
-DYP'nın Refah Partisi ıle koalisyon yapması benı çok
şaş.ırttı. Çünkü bütün seçim kampanyasını. "Refah'ı
durduracak parti biziz" teması üstüne kurmıı^tuk. Bundan
daha >asırtıcı bir s,ey olamaz herhalde.
- REFAHYOL'dan aynldığınız noktalar neler?
-Birles,tiğım nokta ne'.'.. Şınıdı bu. genel bir >ey değil.
Günlük politikalarla görülen bır sey bu. Ben. hem laikliği
zedelevecek olavları
görüyorum hem de asil
önemlisi. DYP'den
istifa etmemin nedeni
olan dıs. politikadaki
olaylan. Bunlan vahım
görüyorum. Beni dıs,
politika çok etkiliyor.
İçeride birtakım >eylerı
kendi kendimıze
düzeltebiliriz.
değiştirebilıriz.
Dışandaki
ilişkilerimizı ve
Türkiye'nin yerini
sarsarsak:
politikamızın rotasını
değiştirirsek bazı
şeyleri geri almamız
mümkün değil. Biz.
bundan 20 yıl kadar
önce Avrupa'ya girme
şansını o zaman
MSP'de olan
Erbakan'ın direnmesı
ile kaçırmıştık.
Yunanisian bas.v urduğu
vakit. bız de beraber
başvurmalıydık. 0
zaman ya ikimızı de
alırlardı. ya ikimizi de
almazlardı. Ama
zaman içinde bizi alma
ihtimali kuvvetliydı.
Bu fırsatı
kaçırmasaydtk bugün
Türkiye çok başka bır
konumda olurdu; hem
sosyal. hem ekonomik
olarak. Bir küçük hata
Türkiye'ye ne kadar
zaman kaybettirdi.
Belki de bir daha
yakalayamayacağı bir
fırsatı kaçırdı. Onun
için dış. politikada
yapılan hatalarbir
ülkenin geleceğini
etkileyecek nitelikte
oluyor. Ben ^u sırada
dış politikada
inanılmaz hatalar
görüyorum. Değil
Türkiye gibi bir dev let.
aşiretlerden kurulan Afrıka devletlerı bile böyle hatalar
yapmaz.
- Dışişleri ile Dışişleri Bakam'nın görüşü
Başbakan'la paralel mi?
-Kesinlikle Başbakan'ın görüşüyle paralel değil. Çünkü
Dısjîjleri Bakanı büyük bir tepki gösterdi Kaddafi'nin
davranışına. Oradaki büy ükelçimizi geri çektik. Bu da
enteresan. Başbakan. Dışişleri'nı hiç dinlemiyor. Gelen
telgraflan. uyanlan kaale almıyor. Dışişleri Bakanı ile
oturup konuşmuyor. Kendi kendine "^3 yıllık dış politikamızı
alabora etmeye çalışıyor. Bu da bana son derece tehlikeli
geliyor. Beni üzen şu oldu: bu parlamento. Türkiye'nin tarilıi
boyunca uğradığı en biiyiik hakaret karşısında. bu hakaret
üstüne konuşmay ı kabul etmedi.
Gensorunun gündeme alınıp alınmamasıydı oylanan. Böyle
bir hakaret karşısında konuşmay ı. tartışmayı bile istemedi
bızim parlamentomuz.
- Doğan Güreş'in "Oyumun rengini beğenmezseniz bana
etek giydirebilirsiniz™ gibi bir sözü var. Sizce Güreş. kadınlan
gü\enilmez mi görüyor?
-Hayır. Bu etek meselesi çok büyütüldü. Bazı tabirler
yerleşmiştir. Düsünülmeden söylenir. Biz birine 'acemi'
denz mesela. Bu 'Acem* olan İranlılara hakaret etmek için
söylenmemiştir. Bazı tabırlerimiz vardır. 'erkek gibi', 'erkek
sözü ver' şeklinde. Simdi femınizmın yükselme dönemi
ölduğu için bu kadınlan çok etkiliyor.
- Siz bu arkadaşlannızın karannı nasıl karşılıyorsunuz?
-Ben başkalan için çok fazla hüküm vermek istemem.
Sanıyorum onlar daha tecrübeli politikacı olduklan için
şöyle bir felsefeleri var: "Politika netice alma sanatıdır."
Sonuç alamayacağınız birgırışımde bulunmayın gibi bir
düşünceleri var. Bir 2ü kişi birbirlerinden emin olarak
oylamaya girselerdi başka türlü olurdu.
- D\ P'li küskünk'r, \eni (5luşumcular sizi aradılar mı?
-Onlar benim çok iyi dostlanm. Hüsamettin benim genç
kızlığımdan. öğrenciliğimden tanıdığım sevdiğim. saydığım
GENCAY GÜRÜN
Ortaöğrenimini İstanbul'da Dam de Sion da tamamladı.
Hııkıtk Fakültesi 'ni bitirdikten sonra London School of
Economics 'den lisansüstü diploma aldı. 1984 yılında
İstanbul Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni oldu.
Son seçimlerde DYP İzmir Milletvekili oldu.
bir insan. İsmet Bey.dünyanın en iyi ve dürüst bir insanı.
Gönensay ve Köstepen de öy le. Hepsini çok seviyorum, ama
ayrı bir şey. Şu anda bir kararım yok.
- Erkek çoğunluklu bir Meclis'te kadın olarak bir sıkıntınız
oldu mu?
-Ben Meclis'te saygıdan başka hiçbir şey görmedim
doğrusu. Saygılı. sevecen ilişkilerimiz oldu. Erkekler
birbirleriyle çok daha kolay kaynaşırlar. Kadınların az
olduğu yerde kadınlar yalnız kalabilir.
- Ayseli Hanım'a hoş olmayan şeyler vapıldı...
-Benim eleştırdığım şey şu: bız ayrı fikirlerde olup birbirine
saygı duymayı ve dost olmayı kolay başaramayan bir •
toplumuz. Meclis'te insanlar fikirlerını rahat söyleyebilmeli
ve başka türlü düşünebilmelı. Ama bu dostluklarını ve
birbirlerine saygılannı incitmemeli. Meclis'in anlamı bu.
Ingilizlerin birtabiri vardır... "Anlaşmamakkonusunda
anlaştık" derler. Bu çok güzel bir şeydır: bu bir sürtüşme
yaratmaz. Bizde de böyle olması lazım. Adeta parti
başkanının düşündüğünden ya da o anda öyle söylemesi
gerektıği için söy lediği ^eyden başka türlü düşünüyorsanız
birdenbire sürüden ayrılmış olursunuz. O zaman hepimizin
ay nı şey i düşünmesı gerekiy orsa üniforma giyeriz. '
"Ellerinizi kaldırın" deyınce kaldırırız. Ben daha tartışmalı,
daha sanıimi. daha çatışnıalı bir Meclis ve grup isterdim.
Ben diğer gruplarda söyiedıklenni beğendiğim
arkadaşlarımı alkışlıyordunı. Biraz garıpsendiğimi hissettim.
- Refah Partisi'nin kadınlara bakışı sizi etkiledi mi?
-Etkılemedı. Çünkü Refah'ın feKefesi bu. RP'yi tutan
kadınlara hayret ediyorum. Kadını ikincı sınıf bir vatandaş
olarak gören bir felsefeye hizmet eden kadınlara hayret
ediyorum.
- Türkiye'ye şeriat gelir mi?
-Biz bu kadar uyursak, bu kadar bilinçsiz olursak gelmemesi
için bir neden yok
- "Yedi büyükelçi. Avrupa trenini kaçırıyoruz uyansında
bulundular" Ne diyorsunuz?
-Türkiye ılk defa ciddi bır dev let ımajından uzaklamaya
başladı. En > etkili kişiler gerçekdışı bey anda bulundular. Bir
süre sonra bu
beyanların
gerçekdışı olduğu
gazetelerde
yayımlanıyor. Bu iç
politikaya dönük
olsa başka türlü;
"Kolkırılır, yen
içinde kalır" deriz.
Bu. dünyaya dönük
olduğu ıçın farklı.
Son "Almama'ya
davet edildim"
ifadesinin
Almanlar
tarafından
yalanlanması gibi,
Türkiye'nin
saygınlığını sarsan
ciddi bir ülke
olarak kabul
edilmesini
zorlaştıran
beyanlar var.
Çumhuriyet
tarihinde böyle bir
şey olmamıştır.
Dev let adamlan bu
kadar fütursuzca
hareket
etmemişlerdir.
Türkiye'nin dış.
polıtikası çok ciddi
çalışmalar sonucu
tespit edilmiş 73
yıllık sağlam bir
politikadır. Dış
politikanın
anahatları
korunmuştur. Ilk
kez Türkiye'nin
çıkarları hiçe
sayılarak dış
politika alabora
edimektedir.
Müslüman
ülkelerle bizim
gerçekten iyi olan
ilişkilerimiz
bozulmakta, buna
mukabıl bızım
ülkemizdeki
terorizmi
destekleyen
ülkelere kucak açılmakta.
- Ne olmalıy dı?
-Ben bu durumda tüm parlamentonun günlük politik
pragmatizmi bir tarafa bırakıp ayağa kalkmasmı ve bunun
bütün ülkede yankılanmış olmasını isterdim. Bunun
yapılmamış olması beni gerçekten büyük bir hayal
kırıklığına uğrattı. Türkler Araplardan çok farklıdır. Bizim
masallanmız lOOl Gece Masalları değildir. Bizim
öykülerimiz onur. gurur ve kahramanhk üstüne kurulmuştur.
Biz, Pembe İncili Kaftan öyküsüyle büyüdük. Türk
parlamentosunun böyle bir hakareti içine sindirmesi beni
son derece mutsuz etti. Ben bazı konularda daha az politik
gibi görünen biçimde hareket etmenin aslında uzun vadede
çok daha etkili bır politika olduğuna ınanmaya başladım.
-Sizin davranışım/ın politik oportüniteye aykin bir davranış
olduğunu mu söy lüyorusunuz?
-Benim davranışım öyle görünüyor. Acemi bır politikacının
hissi birdavranışı gıbı görünüyor. Bazen öyle net olaylar
v ardır kı. onlar karşısında politik tav izler v ermek uzun
vadede ülkeye çok daha fazla zarar verir diye düşünüyorum.
- Hükümetin böy le devam edeceğine inanı\«r musunuz?
-Ben inanmıyorum. Türkiye'nin çıkarlan açısından
gitmemesi gerekir. Bu yaralan daha büyük yaralar
izleyecektir. Kısacık zamanda yapılan hatalara bakın. Aynı
ciddiyetsizlik iç politikada da var.
- Bir çıkış yolu var mı?
-Her şeyin kökeninde eğitim yatıyor. Türkiye'nin henüz tam
olarak idrak etmediği konu bu. Çok hızlı ilerleyen Uzakdoğu
ülkeleri aynı şeyi yapıyor. Bireye ve eğitime yatınm
yapıyorlar. Kadınların yüzde 30"u okumayazma bilmiyorsa
onlann yetiştirdikleri evlatların düzeyi de. duyguları da nasıl
gelişır. Bızim verdiğimiz eğitim ne ölçüde onlann düzeyini
yükseltır. Türkıye'nin. eğitimi her şeyin önüne geçiren bir
politika benimsemesi lazım bence. Türkiye'nin en büyük
sorunu eğitim, külrür ve sanat konulandır. Bunlar hâlâ bır
teferruat »ibi aörünür. Her konunun altında bu vatar.