Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 EKİM1996PAZAR CUMHURİYET SAYFA
• • • I
KULTUR 15
KUSBAKISI MEMET BAYDUR
Özgür Düşünce ve EleştirTnin Sefaleti
Sajın Memet Fuat, Adam Sanat'ın
ekım savısında Yaşayan Kültürier baş-
lıklı ılgınç yazısına. Selahattin Hilav'ın
Diderot ile d'Alambert'in ünlü yapıtla-
rı Ansiklopediyi tanıtan incelemesinin
son satırlanv la başlamış. Sav ın Hilav 'ın
yazdıklan şövle: "Önıegin Türkiye'de.
özeilıkle Cıtnı/nıriyet döneminde. resmi
ideoln/inin tenıeli okmık positivizmin
yuni MW benimsenıniş olan Aydınlun-
ma. heınenhemenboyııtlanmlanbirtcı-
nesine. vani laiklığe indirgennüs; Av-
limlanma nın özgürdüşünce ve eleştiri
gibi öieki remel boyutlan. resmi ideolo-
finin mutlak kı^ıtlumasınu ugramıştır.
Halkın cuhil olduğuıuın ve bunıın biıi-
cik remel nedeninin dinde aıvnmusı ge-
rektiginın düşünülmesi: akıl ögretme
vohıyla bılgilendinne. enıir verme ve
haskı yupınu gibı tutumlurnı dugal bir
davranış halinegelnıesine \ ol açmıştır.
KemlNnden başkasına tahammül ede-
meyen bu gcırip Aydınlanma cınlayışı;
körii köriine inaııma ve savunma bakı-
mıiHİan. yuni bıçim\el (formeb açıdan
aralarındu iıiçbir furk bıılıınmayan.
ttma körii köriine tnandıkları ve suvun-
duklun vcırlıklar ve göıiişler bakınnn-
dan, yuni içeriksel açıdan birbirlerin-
den ayrılan 'ilericiler' ve 'gericiler'
arasınılaki karşırlıgı <,ürekli ularak bes-
lemiş; manevi vesiyasalalanda tam bir
anlayışsızlık. imıl ve çözümsüzlük do-
ğunmıştıır ve bu. Türkiye'de Aydınlan-
ma nın başma gelen kiirü serüvenler-
den sadece bir tanesidir."
- Sayın Fuat. Sa>ın Hilav'ın yazdıkla-
rına ilginç vorumlargetiriyor. Bunlardan
ikisı şöyle: "Avdınlanmavı bütün boyut-
Lınvlabenimsesevdik çagdaşlaşma vo-
iııihhıyüzeyde kalmayan bırgelişme va-
fardık. (...) Aydmlunmayı biitün boyııt-
lanvla benimsesevdik. çuğdaşluşmuyı
buşkularını laklit ederek değil. kendi
varatıcılıgımtzla gerçekleştiriıdik. (...)
Ö zaıtıan. çagdaşlaşma. istenmediğin-
de çıkanp uıılacuk bir giysi gibi görün-
mez. değışikliğın dışımızda değil. içi-
hıizde (ilduğtı bılınırdi "
• ••
; Bu görü^lere katılmamak haksızlık
olur. Şapkadan önce. kafanın ıçındeki o
eizemli gn madde (bevin) değişmeüy-
• Şapkadan önce. kafanın
içindeki o gizemli gri madde
(beyin) değişmeliydi. Buysa
özgür düşünce ve sonsuz
eleştiriyle mümkündür ancak.
Nâzım'ı hapse atıp suçsuz
olduğu halde yıllarca kilit
altında tutan, Sabahattin Ali'yi
öldüren, aydmlarına korkudan
sobalarda kitap yaktıran, lsmail
Beşikçi ve benzeri aydınları
sürüm sürüm süründüren,
emekli generalleri büyük devlet
adamı ve düşünür konumuna
yerleştirip alkışlayan, Yaşar
Kemal'i yargılayan, Metin
Göktepe kuşağını döverek,
kurşunlayarak, itip kakarak yok
yerine koyan. gözü para ile
dönmüş bir düzenin "bir eli
Kuran'da, öbür eii
bilgisayarda" duran eciş bücüş
üyeleri olmazdık o zaman
belki. Düşünce ve eleştiri
özgürlüğünü başından
benimseseydik.
di. Buysa özgür düşünce ve sonsuz eleş-
tiriyle mümkündür ancak.
Psâzıın' ı hapse atıp suçsuz oldugu hal-
de yıllarca kilit altında tutan, Sabahat-
tin Ali'yi öldüren. aydınlarına korkudan
sobalarda kitap yaktıran. İsnıail Beşikçi
\e benzeri aydınlan sürüm sürüm sürün-
düren, emekli generalleri büyük devlet
adamı ve düşünür konumuna yerleştirip
alkışlayan. Yaşar Kemal'i yargılayan,
Metin Göktepe kuşağını döverek, kur-
şunla>arak, itip kakarak yok yerine ko-
yan. gözü para ile dönmüş bir düzenin
"bir eli Kuran da. öbür eli bilgisayar-
da "duran eciş bücüş üyeleri olmazdık o
zaman belki. Düşünce \e eleştiri özgür-
lüğünü başından benimseseydik. Yara-
tıcılık ve eleştinnin önü bu kadar yam-
yamca kesilmesevdi. bu ülkenin düşü-
nürlerine. aydınlanna. yazarçizerlerine.
eli kalem tutan herkese bu denli acıma-
sız bir baskı uygulanmasaydı.. biz de
çağdaşlaşma yolunda yüzeyde kalma-
yan bir gelişme vaşardık.
Öyle olmadı. Düşünenleri öldürdük.
hapsettik. seslenni kıstık. Cumhurive-
tin kuruluş yıllarının heyecanlı kadrola-
nndan bugün başımızdaki yönetıcilere
kadar geldik yetmış v ıl gibi kısa bir za-
manda.
Artık göğsünüzü gererek komünist.
ırkçı. kafatasçı. Marksist - Leninist. fa-
şist ya da yenı dünya düzenını anla>an.
globalleşmevi çözümlemış bir vuppıe
olduğunuzu. şeriatçı olduğımuzu. her^e-
> ı söv lev ıp ıddia edebilirsıniz Kım>ele-
rın kılı kıpırdamaz. Bövleee. başkaları-
nın bize gıvdirdiği bir kostümü benım-
seyerek "çağdaşlaştık" hep beraber.
Savın Hılav 'ın. bu yazının başındakı
satırlannın sonuna doğru.korkutucu. ür-
perticibirsaptaması \ar. Memleketimiz-
de sağcılarla solcuların büyük kısmının
bir anlamda birbirlerine benzediklerini
söylüyor Sayın Hılav İnanılan ve savu-
nulan dünya görüşleri bir yana. ınanma
ve savunma biçinıleriyle birbirlerini
anımsatan insanlar.
Bu saptamanın da doğru olduğunu dü-
şünüvorum nicedır. Devrimci olmavı
kendi kişılik sonınlanna indirgemiş bir-
çok ınsan ile her nıeseleyi din ya da ırk
anahtarnla çözeceğine inanan insanla-
rın arasında bir akrabalık, biçimsel bir
düşence bırliği olduğu ortada.
Birdesan basınımızdandestekgören,
özellıklebüyük kentlerde. hangı ideolo-
ji\i savunursabavunsun. kişisel çıkarını
her şeyin önünde gören bir kalabalığın
varlığını da hesaba katmak gerekivor.
On altı yıl önceki darbenin •'başarısı-
nın"anahtan budurbirazda. Solun. ünı-
versitelerin, düşünce \e eleştiri özgürlü-
ğünün üstüne birbalyozgibi inerken bir-
birine benzeyen insanların aklını karış-
tırmak ve yapay düşman kamplar varat-
mak.
• • •
Bu aklı kanşık kişilerden biri de 12
Mart öncesi Dev-Genç Genel Başkanı
olmuş, Deniz Gezmiş'lerle, Mahir Ça-
yan'larla Amerikan empervalizmine
karşı savaştığını zannetmiş, benim yaş
kuşağımdan bir "sofcu". Ertuğrul Kürk-
çii'den ve çevirip Belge Yavınlanndan
yayınladığı bir kitaptan söz edivorum.
Hiltermann adlı Amerikalı bir zat-ı
muhterem -SUahTrajısferjeri/l'luslara-
rası HukukunTürkiye'de İhlali" adlı bir
kitap yazıyor. Merkezi Amerika'daolan
Insan Hakları Gözetleme Kurumu ya-
yımlıyor. Türkiye filan umurlarında de-
ğil adamlann.
Maksat. her fırsatı kullanarak Orta-
dogu'da Amerikan varlığını güçlü tut-
mak. Buna alet olan ise eski devrimci-
mız. Yeni dünya düzenı böyle işliyor \e
gördüğünüz gibi globalleştikçe global-
leşiyoruz. Son otuz yılı olaylann içinde
yaşayan bir insanın memleketteki yan-
lışlıklan ve yanılgılan eleştirmek için
Amerika Birleşik Devletleri'ne gerek-
sinimi olmamalıydı. Ama oluvor işte.
Tutunabilmek için her rürlü desteği dü-
şünmeden kucaklayan yeni bir insan ti-
pi.
Bu yazıyı. yine Sayın Memet Fuat"tan
bir alıntıyla bitirmek istiyorum. Bir yıl
kadar önce Cumhuriyet'te. bu sa> fada
yayımlanan biryazısından kımi satırlar:
"Mtırx ın anamalcıhk üzerine yaz-
dıklanndan toplumsalcı isçilerin mi.
voksa kentsoyhıların nıı daha çok vurar-
landıklarını hep merah ederim. Günü-
müzde sag ile solun bazt dııruınlarda iç
içe geçtigigöriilüyor. Enıekçilerden. dü-
zenin çilesini çekenlerden, ezilenlerden
vana olanlur ile işverenlerden. düzenin
kaymağını vivcnlerden. ezenlenlen va-
na olanlan birbirinden ayırmakla zor-
lanıvor insan.
Bu arada bol bol da \alan söyle-
nivor..."
Omer Kavur, 'zaman'ın izini bu kez 'Akrebin Yolculuğu' ile sürüyor
6
Zaman'a karşın var olanlar
Ocak ayında yanan, İtarya'nm tarihi opera bina-
sı La Fenice"in restorasyonu 1999'a dek sürecek.
Anka Kuşu'nu
diriltme çabalan
Kiiltür Servisi - Asıl sorun para değil. hiçbır
•zaman da olmadı. Geçen ocak ayında yanan
İtalya'nın tanhi operabinası La Fenice için mil-
yonlarca liret toplandı, insanlar bu güzelim mi-
rasın yok olup gitmemesi için benzeri az görü-
lür bir dayanışma örneği sergilediler.
Sorun. bınanın geçmışını >ansıtabılecek bir
restorasyonla eski haline geri dönüp döneme-
yeceği. Başka bir devişle küllerinden yeniden
doğacak Anka Kuşu'nun yıne eski görkemine
sahip olup olmavacağı... Anka Kuşu. butipyan-
gınları daha önce de gördü. 1836 yılında yanan
neo-klasik tarzın görkemli ömeklerinden biri
olan tarihi tı\ atro binasından şimdiki haline dö-
nüştürülen La Fenice. 1902"de aniden çöktü.
Son yangmdan sonra restorasyon çalışmalan-
na başlayan vetkililer çalışmalann 1999'a dek
süreceğini belirtiyor.
Tarihçilere göre binanın restorasyonu çok na-
zik bir konu. Tcimileri orijinali Antonio Selva
tarafmdan inşa edilen binanın 1937'de çağdaş
birgörüntü kazandırmak amacıyla restore edil-
mesini büyük bir hata olarak değerlendiriyor.
Gelelim son duruma... La Fenice'in onanmı
ve restorasyonu için sadece Avrupa Birliği ül-
kelerinden değil. Kanada, Hong Kong. lsrail,
Japonya ve Kore'den işinin ustası pek çok mü-
hendis. mimar ve teknik ekip görev yapacak.
Hergrup kendi listesini ve projesini oluşturup
restorasyon projesi sunumunu yapacak. 1997
yılının mart ayında projeyi üstlenmeyi kimin
kazandığı açıklanacak.
Her takım profesv onellerden oluşmak zorun-
da. Pekiva Kanada'nın mimarlan yada Japon-
va'nın akustik uzmanları diğerlerinden daha
iyiyse? Vetkililer. ~Ozamanişebaşlamamızne-
rede>se 30 yılı bulur" yorumunu getiriyorlar.
Restorasyonun en zor b'ölümünü balkon bölü-
mündeki resimli duvarlann ve tavanın inşaatı
oluşturuyor.
En küçük artıstik bir hata bütün projeyi mah-
vedebilecek olduğu için aslına sadık kalınma-
sınabüvük özen göstenlecek. Proje yetkilileri,
"Söz konusu olan, milimi miline her şeyi a\-
m şekilde\apmak değil, gözetilmesigereken
nokta aslına sadık olmakla sanatsal kaliteyi
belli bir dengede tutmak" diyorlar.
PUVGL DURGUN
Ömer Ka\ur, altı yıl aradan sonra
kamera arkasına geçtigi 'Akrebin \b\-
culuğu' adlı yeni filminin çekimlen-
ni, Mudurnu' Göynük'te sürdürüyor.
Çekimleri ızlemek üzere Istanbul'dan
3.5 saat süren bir yolculuğun sonun-
da Göynük'e ulaşıyoruz.
Bolu sınırlan içindeki 4 bin nüfus-
lu bu sakin kasaba. sokaklarındaki
tek tük insanlan. yeşil ve sannın içi-
çe geçtigi kavak ağaçlanyla sonbaha-
nn hüznünü yaşıyor.
Ömer Kavur ve film ekibi bizi
Göynük Otel'inde karşıladıktan son-
ra çekimlerin gerçekleştirileceği
'GölköyOteli'ndeki hazırlıklara baş-
lıyorlar.
Göv nük. kasabayı kuşbakışı gören
bir tepeye inşa edilmiş, 70 küsur yıl-
lık saat kulesi. daracık, insansız so-
kakları. Safranbolu evlerini andıran
mimariyapısı veeşsizdoğası ilezen-
gin birgörsel malzeme sunuyor. 'Me-
kân benim filmlerimde başrol oyun-
cusu kadar önemlidir"diyen Omer
Kavur'un neden Göynük'ü seçtiğmi
anlamak zor değil...
Fantad ya da doğu masalı
tadında bir üslup
Mekânın fılmlerinde başrol o\ uncu-
su kadar önenıli olduğunu vurgula-
van Ömer kavur, 'Akrebin \blculu-
ğu'nun çekimlerini Göynük'te sür-
dürüyor. Kavur, çoğumuz için alışıla
gelmiş knlıplar içinde algılanan za-
nıanı sorguluyor.
Kasabaya saat onarmaya gelen bir
saatçi ustasının ev li bir kadınla olan
ilişkisini konu alan. zamanın olmadı-
ğı. geçmiş ve geleceğin iç içe girdiği
gerçeküstü özellikler taşıyan bır tut-
kunun övküsü 'Akrebin Yolculuğu'.
Kav ur'un altı yıl aradan sonra kame-
ra arkasına geçtigi bir Macaristan-
Türkiye ortak yapımı olan fılm, Eu-
rimages ve Efes Pilsen desteğini ar-
kasına almış.
Macit Koperile Ömer Ka\Tjr'un or-
tak senaryosundan beyazperdeye ak-
tanlacak 'Akrebin Yblculuğu'nun
başrol oyunculan Şahika Tekand ve
Mehmet Aslantuğ. Oyuncu kadrosu-
nu Tuncel Kurtiz, Macit Koper, Nü-
vid Özdoğru, Arzu Kuv aş, Aytaç Ar-
man, Rana Cabbar ve tabii saat ku-
lesi tamamlıyor.
Kavur. kasabanın simgesi haline
gelen saat kulesini 'Gizli Yüz'ün ön
araştırmalarında keşfetmiş. Bu araş-
tırmalar sırasında yöreyi iyice tanıma
olanağı bulan Ömer Kavur. 'zaman'ı
konu alan bir çalışmanın içine girdı-
ğinde mekânla olan bu tanışıklığın
kendisine çok büyük avantajlar sun-
Filmde kasabaya saat
onarmaya gelen saatçi ustası nı
Mehmet Aslantuğ ve ilişkiye
girdiği evli kadını Şahika
Tekand ovnuvor
duğunu söylüyor. Saat kulesi filmin
en önemli unsuru.
Cumhurıyetle neredeyse aynı yaş-
ta olan kule. aslında Kurtuluş Sava-
şı'nı simgeleyen zaferanıtı olarak di-
kilmış. sonraları saat kulesi olarak
kullanılmış.
Son virmi yıldır işleven saati ise
birsüredirçalışmıvor. Film ekibi. sa-
ati onarım için Istanbul'agöndenniş.
Bö> lelikle saat onarılıp geri getirildi-
ğinde. sadece filmde kullanılmakla
kalmayıp kasabalının da işine yara-
cak.
Ancak kulenin filmdeki işlevi salt
bir zaman göstergesi olmakla sınırlı
değil: berabennde 'zaman'kav ramı-
nın paradoksal boyutuna da gönder-
mede bulunuyor. Geçimini saat ta-
mirciliğiyle yani •zaman'ı onarmak-
la sağlayan bir adamın zamanın unu-
tulduğu bir kasabada içine düştüğü
'zamansızlık' ortamı bu paradoksal
duruma işaret ediyor.
"Bir fantezi ya da doğu masallan-
nın tadını veren bir üslup yaratmaya
çabşıyoruz" diye anlatıyor Ömer Ka-
vur.
'Gizli Yüz'den bu yana izini sürdü-
ğü 'zaman'ı yeniden gündeme geti-
ren 'Akrebin Yolculuğu'. vönetme-
nm deyişiyle 'çoğumuz için alışıla-
gelmiş kalıplar içinde algılanan za-
manı' sorguluyor.
"Zaman asİında nedir? Akreple
yelküvanın belirlediği saatler dilimi
midir yoksa insan yaşamlannın için-
de çok daha geniş bir yer alan bir kav -
ram mıdır? Yaptığımız, zamanı alışı-
lagelmiş kalıplar dışında düşünmeye
çalışmak.»"
Gezginci saat tamircisinin
zamanötesi ö\ küsü
Şahika Tekand ve Mehmet Aslan-
tuğ ise bir yandan çekim hazırlıkla-
nnı sürdürürken bir yandan da soru-
lanmızı yanıtlamaya çalışıyorlar.
Filmde. saat kulesinin sahibesi Es-
ra'yı canlandıran Tekand senaryovıı
'gezginci bir saat tamircisinin zama-
nötesi övküsü' diye özetliyor.
Ömer Kavur'un \aşanan 'an'a ve
dünyaya bakışı doğrultusunda, za-
mana rağmen kalanlan ve gidenleri
gündeme getirdiğini anlatan Tekand,
bütün insanca duygulann zamana
rağmen yaşayabileceğini belirtirken
'belki rüm bu nedenlerle bu bir inat
filmi1
diyor.
Tekandın 'Son yıllarda okudu-
ğum en iyi senaryolardan biri* diye
tanımladığı öykü. Ömer Kav ur sine-
masının ayırt edilebilir özelliği olan
insan-mekân-tarih-sistem ilişkilerı-
ni yeniden irdeliyor.
Ömer Kav\ır ile ilk kez aynı seti
paylaşan oyuncu Mehmet Aslantuğ
ise filmin 'zaman'a daır düşüncele-
rimizi yeniden yoklarken belli kalıp-
larla tanımladığımız yaşamlarımız
hakkında yeterince sorgulama yap-
madığımızı düşünüyor.
"Bizler havatımızı irdelemek ko-
nusunda biigi birikimden yoksunuz.
Bunun için de zaman yeniden ve
yeniden tekraıianan t»ir daire gibi
bizim için".
'Sanat, sözcük
oyıınıına döııüştü'
Eskişehir Festivali bir dünya prömiyeriyle sona eriyor
Kültür Servisi -12 ekim tari-
hinde şef Naci Özgüç yöneti-
minde Biikent Senfoni Örkest-
rası eşliğinde Jdil Biret, Suna
Kan ve SelmaGökçen'ın solist
olarak katıldığı muhteşem bir
konserle açılan II. Uluslararası
Eskişehir Festivali. bugün bir
dünya prömıverıyle sanatsever-
lere veda ediyor.
Kapanış konserinde ünlü şef
ve besteci Betin Güneş'ın 'Kla-
rinet Konçertosu". dünvada ilk
kez Ensemble Mondiale Vavlı
Çalgılar Orkestrası tarafından
seslendirilerek dinleyicilerı
farklı bir kültür yolculuğuna çı-
karacak.
*\\elt der Musik' ya da Mu-
sicder\Velt". Müzik Dün>ası>a
da Dünva Müzığı. Ensemble
Mondiale'nin varoluş felsefesi-
nı olu^uıruvor. Betin Güneş'in
Köln Senfoni Orkestrası üyele-
riyle birlikte kurduğu bu oda or-
kestrasının varoluş nedeni mü-
zik dünyasıvla dünya müzıkle-
rini bir araya getirmek ve kay-
naştırmak. Repertuvarlarında
farklı ülkelerın çağdaş eserleri-
ne yoğun biçimde ver vererek
dinleyiciyi ve müzisyenlerı
farklı kültür yolculuklanna çı-
karan Ensemble Mondiale. kîa-
sik bestecilerin eserlerine de ay-
nı sıklıkta yer verıyor.
1996 >ılında Betin Güneş'in
'Pivano Konçertosu ' başta ol-
mak üzere Aulis Sallineh v e Je-
an Sibelius'un eserlerinden oiu-
şan bir CD yapan Ensemble
Mondiale bu akşamki progra-
mında. GustavHolst'un 'St. Pa-
ulSuitiOp. 29So.2', gigııe, os-
tinato, intermezzo ve the darga-
sonfFinale), Betin Güneş'in
'Klarinet Konçertosu
(Clanstr)'. eclatant. funebre.
gaiment. Bela Bartok'un Rıı-
men Danslan'. ve Ferit Tü-
zün'ün 'Esimiler' adlı vapıtla-
nnı seslendırecek.
Güneş'in 'Klarinet Konçer-
tosu'nda topluluğa solist olarak
Seiçuk Şahinoğlu eşlik edecek.
Kültür Senisi - The Ob-
ser\ er gazetesının kültür sa-
nat eki The Observer Rev ı-
e\\'un 13 Ekim !9<?6 tarıhh
sav ısında Salnıan Rüşdi'nın
"anlamsız sanat'a ılışkin bır
vazısı vavımlandı.
Rüşdı. çağımız sanatının
Dadaızm"den bu \ ana görül-
memış derecede 'anlamsız-
laştığı'nı iddıa ederek pek
çok sözcük ov ununa başv u-
rulduğunu sövlüyor. Rüşdi
ıkı örnek verıyor yazısında:
Sinemalarımızda halen gös-
tenmde olan 'Trainspottîng'
ve yeni Broadvvay oyunla-
rından '\irgil is Still the
Frogboy' (Türkçeye 'Vırgıl
Hâlâ Bır Kurbağaçocuk' dı-
ve çevnlebılır).
Ovun. ne Vlrgil'ı ne de
kurbağaları anlatıvor. Başh-
ğın esm kavnağı. Long Is-
land'dakı duvar graffıtılerı.
"Luis Bunuel. şöyle demiş"
dıve başlıvor vazısına Rüş-
di. "bilgisizlik.nesneleretut-
kuyla bakışımızın biricik
dürtüsüdür. Trainspotting'i
de sırf adından ötü'rü \ere
göğe sığdırama\anlar var.
Anthonv Borgess'in 'Oto-
matık Portakal'ını oku>an-
lar ya da en azından Stanley
Kubnck'in avnı adlı filmini
izlevenler Borgess'in bu tu-
haf ismi sıkiıkla kullanılma-
>an bir halk deyiminden al-
dığını tahmin edebilirler mi
acaba?"
"Luis Bunuel ve Salvador
Dalı 1928'de sürrealizmin
klasiği di.vebileceğimiz En-
dülüs Köpeğ]' için birlikte
kamera ardına gectiklerin-
de elbette Endülüslü köpek-
lerden söz etmevi düşünme-
mişlerdi" dıve devaın ediyor
Rüşdı.
"Tıpkı Taranrino'nun
Rezerv uar Köpeklen' 0bi.
Ne rezerv uar ne de köpekler
burada söz konusu olan.Ö>-
le\sc Veni Anlaşıimazlıklar
çağına hoşgeldiniz!"
Ancak kimılerı bu veni
duruma adapte olabılnıi^
değil. Belkı de ıçımızden
bırilen Lou Reed'ın şu ünlü
nasıhatını aklının bir
köşesınden hıç çıkarmıyor:
"*Siz siz olun şakın adı "\n-
nenızın Mutfagı' olan bir
verde \emek vemeve kalk-
mavın. L nutmavın. sözcük-
ler anlamlarından çok şe>
vitirdiarnk."
İzııik ıııaşrapa
bugün müzayedede
Kültür Servisi- Antık Eş-
va Müzayede Organızas-
vonları ve Ticaret Anonım
Şirketi'nin 180. müzayede-
si buaün saat 14.00'te
Svviss^Otel Balo Salo-
nu'ndagerçekleşecek. Mü-
zavedede her biri eksperler-
ce tıtıziikle seçılen çok de-
ğerlı250esersatışasunula-
cak. Bu eserlerin en önem-
lılerınden biri Türkive'de
ilk kez satışa sunulacak
olan 16.yy. Iznık Seramık
Maşrapa. Kütahyalı Ibra-
hımdıveadlandınlan mavı-
beyazlznikseramığı. 1495-
1525 yıllan ara^ında tarıh-
lenıyor.
Benzerlerı Sev res
Seramık Müzesi.
Londra Victona ve Al-
ben .Vluseum. Topkapı
Saravı Müzesi ve Sad-
berk Hanım Müze-
>ı'ndeveralan müzelik
eser. şeffaf sır altı, bo-
yun bölümünde ikı sı-
ra sülüs, şışkin gövde-
devse zencerek bor-
'dürleriyle sınırianmış
rumili stilize bitkisel
motiflerle süslenmiş.
Müzayedede yer
alacak diğer eserler
mobilya, porselen. Os-
manlı gümüşleri. toın-
bak. hat ve tablo ana
başlıkları altında top-
lanıvor. Tablolar ağırlıklı
olarak oryantal konulu olan
tablolar. ünlü Rus deniz res-
samı Ivan Konstantino\iç,
Ayvazovski, ünlü oryanta-
Jıst Richard Karİoıich
Zommer, Feli.\ Ziem.
Adolphe Bachnıan. Sal-
vatore Galacicco v e Ama-
deo Preziosi imzalı. Satışa
sunulacak olan. Malta Köş-
kü'nden çıkma. François
Prieur Bardin imzalı
90x150 bovutlarındaki
'Tophane ve Boöaz' konu-
lu tablo 1899 tanhli.
Türk ressamlann tablo-
lanysa Hüseyin AvniLifij,
İbrahim Safi, Eşref Cren,
İbrahim Çallı, Nazlı Ece-
vit. Şeref Akdik ve Hoca
Ali Rıza ınizalı. Özgün Av-
rupa cam eşvalar arasında.
ünlü cam ustası Emile Gal-
le ıınzalı vazo \e 'plafoni-
ere'. 'cameo teknığı" deni-
len hıdroflonk asıt indirge-
me yöntemı kullanılarak
çok katmanlı olarak üretıl-
1111).
Fransiz kökenlı mobilya-
lar Barok. Rokoko ve \eo-
Klasik tarzda tasarlanmış
çoğunlukla altmv ıldız Mva-
malı vıtnn. masa. sekreter
ve oturma gruplanndan
oluşuvor.
İznik seramik maşrapa.
Müzayedede ver alacak
olan, Sev res porselen va-
zo. 1872 Alman Potschap-
pel damgalı av kırı formda-
ki küp. Sultan Abdülhamıt
tuğraîı leğen ve Jbrik. Sul-
tan Abdülazız. Sultan Ab-
dülmecid ve Sultan II.
Mahmut tuğralı gümüş tat-
lı takımları. buhurdan ve
giilaptanlar da katılanları
etkilevecek değerde. Kısa
bir süre önce kaybettıgimiz
Zeki Müren'in ressam İb-
rahim Safi tarafından tu-
vale aktarılan gençlik döne-
mine ait bir ponresi de An-
tik A.Ş.'nin 180. müzaye-
desinda satışa sunuluvor.
Tiyatroya genç kan
Kültür Servisi - Yeni se-
zon venıliklergetirdi. Bun-
dan dört av önce kurulan
Mimus Kültür \vSanal Olu-
şumu'nun. çoğunluğu Müj-
dat Gezen Tıyatro Merkezi
öğrencılennden oluşan kad-
rosu. WillGlicknıaa'Jostph
Stein ımzah ıkı bölümiük
•\avru Kuşlar'la ilk kez ız-
levıcı karşisına çıktı.
Eski tıyatro tutkunları Se-
lahattin Düzbasan. Hilmi
Kayaer s e İrfan Tahsin Sek-
men'ın •bir delilik edip'. tı-
yatro kurma karanyla şekil-
lenen Mimus Kültür ve Sa-
nat Oluşumu, ilk oyunlan-
nın galasını geçen akşam
Şişlı Gazanfer Özcan - Gö-
nül ClküTıyatrosu'ndager-
çekleştırdiler.
Betül .Mardin v e Sevil L s-
tel tarafından dilımıze çev-
rilen '\'a>TU Kuşlar'. hıç ev -
lenmemış kızkardeşiv ie ya-
şayan üç çocuk annesı Peg-
gy'nm yıllar sonra kendini
beğenen binsını bulup ev-
lenmeye karar verişıni anla-
tıvor.
Bu dııvgusal komedi,
Peggv 'nın hapıstekı oğulla-
rının kaçıp gelmesiyle hız
kazanıyor. Böv lelikle Peg-
gy'nın planlan. tam da 'yav-
ru kuşlanna" uygun bır ba-
ba bulduğuna inanmışken
bu beklenmedık olav la suv a
düşüvor.
'Yavru Kuşlar', daha ön-
ce 19^3-7
4 sezonunda Nisa
Serezli-Tolga .Askıner Tiyat-
rosu'nda sahnelenmış. Bu
oyunda rol alan sanatçılar-
dan. Sevil Lstekin. İsnıet Ls-
tekin ve Seiçuk L'luergüven
de galaya katılanlar arasın-
dav-dılar.
Ovun sonrasında Serezli
ve Aşkıner alkışlarla anıldı.
Galada.Mimus Kültür ve
Sanat Oluşumu kurucuları-
nı, cesaretlerınden örürü
kutlayan ovun vönetmenı
Çetin Akcan. gençlere el \ e-
rıp onları v önlendıren tıyat-
roculara v e özellikle de Hal-
dun Dormen'e teşekkürlerı-
nı sundu.
Gençlenn performansını
görmek için galaya gelen ti-
vatrocular arasında ,\li POv-
razoğlu. Hadi Çaman, Savaş
Dinçel v e Füsun Erbulak da
bulunuyordu.
"Yavru Kuşlar'ın vönet-
menı Dormen Tıyatro-
su'ndan Çetin Akcan. ovu-
nun dekor v e kostümlerinıy-
se Istanbul Şehir Tivatrola-
n'ndan Barış Dinçel" ha-
zırlamış.
Çoğu Müjdat Gezen Sa-
nat Merkezi 'nden çıkan
ovuncular: Ceren Erginsoy,
Vblkan Girgin. Murat Kıhç.
Nalan Kuruçim. Alper KuL
Deniz Salnıan. Birgül Sek-
men. Lmit Taşdöğen. Kı-
vanç Tiner ve Ozlem Tür-
kad. desteklevenler bulun-
dukça genç oyuncuların ti-
yatroya sahıp çıkacağını ka-
nıtlıyorlar.
Mimus. vaş ortalaması
yirmılerdedolaşan vetenek-
li oyuncu kadrosuyla. son
yıllarda tıvatrolanmızdaor-
taya çıkan genç yetenek açı-
ğını kapatmava kararlı gö-
rünüyor.
'YaMu Kuşlar'. bu hafta-
dan başlayarak Şışlı Gazan-
fer Özcan-Gönül Llkü Tı-
vatrobu'nda hafta ıçı salı ve
çarşamba günleri saat
21.15'te, cumartesı günle-
riyse 18.00'de ızleyenlerin
karşısına çıkacak.