26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÛL 1995 PERŞEMBE A HABERLER "YıMırım diiştii: 2 ;er şehit oktu • AĞRI (AA) - AğrTnın _ Çemçe Yaylası'nda teröristlere yönelik m operasyonlarını sürdüren "'güvenlik kuvvetlerine " yıldınm isabet etmesi sonucu 2 er şehit oldu. 6 er yaralandı. Çemçe ı?Yaylası'nda arazide yemek -'.yiyen gûvenlik kuvvetlennin üzerine düşen yıldınm Muharrem Bıçakçı ve Halit Akyol adlı erlerin yaşamını "•.yıtirmesine yol açtı. •. Yetkililer. yaralılann sağlık durumlannın endışe venci • ;olmadığını bildirdiler. Kayıp tablolara soruşturma ^ B ANKARA '[(Cumhuriyet Bürosu) - "- Kültür Bakanı Ismail Cem, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü sorumluluğunda çeşitli •""birimlerde vaşanan kayıp tablo ıddialannın soruşturulması için Teftiş Kurulu Başkanlığf nı . görevlendirdi. Ismail Cem. Istanbul Resim ve Heykel Müzesi'nden. sergilenmek üzere gönderilen 467 v yapıtın durumlannın belirlenmesi ıçın ayn bir inceleme yapıldığını bildirdi. Akıntürk yargılanıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM'de 7 Ağustos 1995 günü meydana gelen \e Plan Bütçe Komısyonu Başkanı. DYP Samsun Milletvekili • llyas Aktaş ile sekreteri Fatma Akıntürk'ün ^ yaralanmasıyla sonuçlanan olayla ilgilı davanın - duruşmasına. Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dün ' , başlandı. Savcılık, Fatma • Akıntürk hakkında „ ruhsatsız sılah taşımak ve j>bulundurmak suçlanndan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açmış. tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralama suçundan ise takipsizlik karan •vermişti. Mahkeme - .başkanı. duruşmaya -,(gelmeyen Fatma . ^Akıntürk'ün bir sonraki duruşmaya katılması için duyuru yapılmasına karar vererek duruşmayı erteledi. Murtaza Demir'e ceza • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu}- Ankara 2 Asliye Ceza Mahkemesi, Sıvas "olaylan davası ile ilgıli verilen karar hakkında yorumda bulunduklan gerekçesiyle Pır Sultan = Abdal Derneğı Genel ^ Başkanı Murtaza Demır ve 'dernek dergisinin Sorumlu s Yazıişleri Müdürü Metin Kuzugüdenlioğlu'na. l'er ay hapis, 420'şer bın lira da para cezası verdi. Mahkeme. hapis cezalannı paraya çe\ irerek erteledi. Her öğrenciye yunt • ANKARA (Cumhuriyet • Bürosu) - Eğitimcıler Derneğı (Eğıt-Der). zorunlu eğitımin bir an önce 8 yıla çıkanlması ve yükseköğretim •kurumlanna yerleştirilen bütün öğrencilenn yurtlara alınması için imza kampanyası başlattı Eğit- Der Genel Başkanı .ı- Mustafa Gazalcı. imza vMcampanyasının bugün •< Milli Eğıtim Bakanlığı - önündesaat 12.00'de başlatılacağını belirterek 'öğrenci ve velilere kampanyaya katılma '' çağnsında bulundu. TBMM, resepsiyonsuz açılacak -•ANKARA -«•XCumhuriyet Bürosu) - '•TBMM. bu yılkı yasama 1 çalışmalanna, "hava "' koşullarının bahçede bir '"resepsıyon verilmesine jjuygun olmadığı" "!' gerekçesiyle "resepsiyonsuz başlayacak. î," TBMM Genel Kurulu, ı^anayasada yapılan son t\ değişikliklergereği, 1 i,I.ekimde saat 14.00"te o Anıtkabir'e çelenk konarak ,-saygı duruşunda •ı, bulunulacak ve ardından saat 15.00'tegenel kurul -' toplanacak. Resepsiyonsuz , açılışa, Meclis'in bir ay ''• geç açılıyorolması ve 1 ekimde akşam saatlerinde •' verilecek bir kokteyle hava "'koşullarının uygun '/•olmayacağı gerekçe 1 gösterıldi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, milli ve manevi değerlere dayanan eğitimin ve hukuk öğreniminin muhakkak yenilenmesi gerektiğini söyledi: EMnsel ağırbk güçleniyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa _Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden. hukuk sısteminde çekilen sıkıntılann temelinde, iyi hukukçu yetiştirememe sorununun yattığını belirterek "Hukuk öğretiminin yenilenmesi, gözden geçirilmesi zonınJuluğu açıkür. Hatta kaçınılmazdır" dedi. Türkiye'deki eğitim sisteminin. "milli ve manevi değerler söylemi'"ne dayandığını vurgulayan Özden. "Dinsel ağırtığın giderek güç kazandığı bir ortam düşündürücüdür, uzücüdür" dedi. Düşünce suçuna yine ceza • Âmâ avukat Eşber Yağmurdereli 2014 yılına kadar hapis yatacak. Haber Merkezi- Sam- sun 2. Agır Ceza Mahke- mesi tarafından müebbet ağır hapse çarptınlan ve 1978"den 1991 tarihine ka- dar 13 yıl hapis yatıp şart- lı tahlıye olan âmâ avukat Eşber Yağmurderelı'nin şartlı tahlıyesı kaldınldı İnsan Hakları Derneğı Is- tanbul Şubesi'nin mıtin- ginde yaptığı konuşmadan dolayı 1994 yılında Istan- bul DGM tarafından 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptı- nldığı için şartlı tahliyesi kaldırılan Yağmurdereli, 5 Mart 2014 tarihine kadar cezaevinde yatacak. Istanbul DGM'nin kara- n üzerine Eşber Yağmur- dereli'nin dosyası, müeb- bet hapis cezasını veren Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ye- niden ele alındı. Mahke- menın 29.5.1995 tarihinde' verdiğı kararda şöyle de- nildi: "Açık kimliği bulu- nan hükümlü Mehmet Eşber Yağmurdereli'nin şartlı tahliye müddeti içerisinde suç işlediği an- laşılmakla, TCK'nin 17. maddesi uyarınca ikinci suç tarihi olan 8.9.1991 tarihi ile bihakkın tahli- ye tarihi olan 5J.2014 ta- rihleri arasındaki müd- detin aynen çektirilmesi- ne karar verildi." Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesı'nın karan geçen günlerde Yağmur- dereli'ye göndenldı. • Özden, "Hukuksal düzenlemelerle uygulamalarda çekilen sıkıntı- lann kaynağında, iyi hukukçu yetiştirememe olgusu yatmaktadır. Hukuk öğretiminin yenilenmesi, gözden geçirilmesi zorunluluğu açıktır. Hatta kaçınılmazdır" dedi. Yekta Güngör Özden. Türkiye Felsefe Kurumu Bülteni'ndc İsmail Demirdöven imzasıyla yayımlanan söyleşide, hukuk, eğitim ve medyaya ilişkin gözlemlerini. eleştirilerini ve çözüm önerilerini anlatti. Uzmanlık gereken birdalda yozlaşmanın en önemli nedeninin. yeterli olmayan görevliler ve yetkililer olduğunu savunan Ozden, >unları söyledi "Hukuksal düzenlemelerle uygulamalarda çekilen sıkıntılann kaynağında, iyi hukukçu yetiştirememe olgusu yatmaktadır. Hukuk öğretiminin yenilenmesi, gözden geçirilmesi zorunluluğu açıktır. Hatta kaçınılmazdır. Eğitim yoluyla çözümlenecek sorunlar, öncelik taşımaktadır. Kurallar ve kurumlann yararlı olmasL anlayiş, kavrayış yeterliliğini gerekli kılmaktadır. Düşünmesini öğrenmek, ivi düşünmek, iyi yorumlamak \e etkin uygulamak, başarının koşuludur." "Sistem, bilimseüikten uzak" Özden. ülkedekı eğitim politikasının "milli ve manevi değerler" söylemıne dayandığını savunarak sistemin, bilimsel olmaktan çole duygusal görünümde olduğunu söyledi. Eğitimin bilgi, bilinç. çalışma, sorumluluk, denetim dizgesini. yöntemın savunulacak yanı kalmadığını \urgulayan Özden. "ÜstelikTdinsel ağıriığın giderek güç kazandığı bir ortam düşündürücüdür, üzücüdür" dedi. Özden. gençlere Atatürk'ün Söylev'ini mutlaka okumalannı önererek açıklamalannı şöyle sürdürdü: -Yazgıcı bir anlayışı iterek, nitelikli yetişmeye özen göstererek, ahlaka \e adalete önem \ererek. insan ve haklan konusunda sürekli duyartı davranarak ve kendini yenileyerek \ ürümeli, koşmalıdır. Türkiye'yi Türkiye \apan ilktierin bilincinde olmalı, ulusal değeriere \e \arlıklara sahip cıkmalu Atatürk'ün Sö\le\"ini mutlaka okumalıdır." DSP Genel Başkanı Bülent Eeevit ile eşi Rahşan Ecevit, \azar ve yöneticilerimi/le bir süre sohbet etti. Ecevit çeşitli konulardakigörüşlerini dile getirdi. (Fotoğraf: UGUR GÜNYÜZ) DSP Genel Başkanı Ecevit, Cumhuriyet'i ziyaret etti 'Promosyon savaşı tehlikelT tstanbul Haber Servisi- DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, hükümetin dış politikada '•Amerika'ya teslımiyetçi'" bir tavır içinde olduğunu savundu. Başbakan Tansu Çiller'ın dış politika "üslubunun yanlış olduğunu" belirten Ecevit. u Gümrük biıüğinde oMuğu gibi bazı şeylere önem verdiğini belli ediyor \e pazariık şansını azaltıyor" dedi.Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit Istanbul Milletvekili Hüsamettin Özkan ve Istanbul ll Başkanı Erdoğan Toprak'la gazetemızi ziyaret eden DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, yazar ve yöneticılerimizle bir süre sohbet etti. çeşitli konulardaki görüşlerini dile getirdi. Basında son yıllarda gittikçe artan promosyon savaşının tehlikeli boyutlara ulaştığına dikkat çeken Bülent Ecevit, Meclis'te grupları bulunmadığı için konuyu gündeme getiremedıklerinı söyledi. Iki kutuplu dünyada Türkiye'nin jeopolitik durumunun azalması beklenirken daha da artmasına dikkat çeken Ecevit, buna karşın dış politikada •'Amerika'ya teslimiyetçi" bir çizgı içinde olunduğunu söyledi. Başbakan Tansu Çüler'in "'dışanyla kişisel ilişkilerinin" iyi olduğunu ve "iyi İngilizce konuştuğunu" belirten Ecevit. "Buna karşın sonuç sıfir" dedi. Çiller'in dış politika "üslubunun >anlış olduğunu" ifade eden Ecevit. şunlan söyledi: "Bazı şeylere önem verdiğini belli ediyor, yakalanıyor. Gümrük biriiği. petrol boru hattı 0bi konulan iç politika malzemesi yapıyor. Türkiye için önemini anlatıyor ve pa/ariık şansını azaitıyor. Zaafını belli ediyor. Gümrük biriiği konusunda pazariık konusunu hiç kullanamadı." Türkiye"de solun içinde bulundugu duruma da değinen Ece\ it. "Solun yeniden tanımlanması gerekir. Dünya değil Türkiye açısından" diye konuştu 'MafŞalaşan kesim' Konuşına \apmak için çağnldıgı yerlerde, siyasal konulara giımediğinı ve ulusal ve siyaset üstü içerikte konuşmalar yaptığını kaydeden Özden. şöyle devam etti: "İnsan haklan, hukuk devleti. demokrasi. yargı bağımsızlığı, anayasa yargısı, Atarürk ilkeleri. İaiklik konulannda andımın gereğini gözeterek uvancı konuşmalar yaptım. Atarürk"ü ve laikliği anlatmama kaHanamayanlar, beni gerçekdışı biçimde suçladılar ve yakışıksız biçimde eleştirdikr. Medyanın mafyalaşan kesimu komünist, Kürtçü ve şeriatçı olmadığun için, hakkımda \alan yayınlar yaptı." Özden. kasıth yayınlann Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na yeniden seçilmesinı engellemek amacıyla yapıldığını da sözlerine ekleyerek "Beni kendi amaçlanna engel sayanlar. kötüleyip karalamayi seçtiler" dedi Ruhi Su, mezan başmda anıldıIstanbul Haber Servisi- Ünlü halk ozanı Ruhi Su, ölümünün 10. yıldönümünde düzenlenen tören ve etkinliklerle anılıyor. Ruhi Su için dün Zıncirlikuyu'daki mezan başmda bir anma töreni düzenlendi. Törene Ruhi Su'nun eşi SıdıkaSu, tşçı Partısi Genel Başkanı Doğu Perinçek. şaır Ataol Behranıoglu, şair Suna Aras, sanatçı SadıkGürbüz, Grup Yorum, Grup Kutupyıldızı, Ruhi Su Dostlar ICorosu ile çok sayıda öğrenci. sanatçı ve aydın katıldı. Törende söz alan Sıdıka Su. Ruhi Su'nun müzik. sanat dünyasına, toplumsal ve siyasal yaşamımıza, insandan, halktan ve emekten yana yeni sesler getırmek için yaşadığını söyledi. Su'nun bir müzık adamı olmasının yanında çağının ve ülkesinin sorumluluğunu yüklenmiş bir aydın olduğunu da vurgulayan Sıdıka Su. "Ruhi Su'yu yîtireli 10 yıl oldu. Bu yıl aynca onun eseri olan Ruhi .Su Dostlar Korosu'nun da 20. yıldonünıü... Su gibi akıp giden bu zaman dilimi içinde onun, müziğimize ve sanat yaşamımıza getirdiği bakış gelişti, yay gınlastı" dedi. Törende daha sonra söz alan Rasih Nuri İieri de Ruhi Su'nun her zaman halkının yanında olan, halk müziğinin gelişmesi için çalışan bir sanatçı olduğunu belirttı. Şair Ataol Behramoğlu ise Ruhi Su'nun seçkin ve aynı zamanda toprak kadar, su kadar, halk kadar doğal ve sade bir insan olduğunu söyledi. (Fotoğraf: HÜLYA TOPCU) PERŞEMBE ORHAN BURSALI Sahipsizliğin Yeni Sahipleri "Bir kentin yaşamının rüzgâra bağlı olması nere- de görülmüştür" diyor Yatağan Belediye Başkanı Sadi Özcan. Rüzgâr esmeyince, Yatağan'daki ter- mik santralın bacalarından çıkan kükürt dioksit gazlan yörede yaşayanları yoğun biçimde zehirie- meye başlıyor. Muğla Vaüsi Lale Aytaman devreye giriyor ve santralın bir ünitesı durduruluyor. Asıl olay bundan sonra başlıyor._ Gazetemizin Muğla muhabiri Özcan Özgür'ün haberinden oğreniyoruz ki, santraldan sorumlu TE- AŞ Genel Müdürlüğü ile Valilik arasında yoğun bir teîefon trafiği yaşanıyor. Ankara'da oturan Genel Müdür Sayın Mustafa Turan "Ortada kaygı verici bir durum yok... Meteorolojik bir olayla karşı karşı- yayız" diyor. Meteorolojik olay dediği, rüzgânn es- memesi. Rüzgâr esmeyince, kükürt dioksit gazlan, kül ve yoğun radyasyon Yatağan halkı üzerine yo- ğunlaşıyor. Ancak Mustafa Bey için önemli olan üretimin sürmesi. O, Türkiye'nin genel elektrik üretiminden sorumlu. Aynca, bir ünitenin durdurulup açılmasıy- la 6 milyar lira zarara uğramaktan şikâyetçi! • • • Olay, devlet ile özellikle yöresel toplumun çıkar- ları arasındaki çatışmalann giderek daha çok belir- ginleştığinin ve daha çok gündeme geldiginin açık birörneği. Devlet, toplumdaki etkin odaklann ekonomik, kültürel ve siyasal çıkarlarının uzlaştığı bir örgüt. Yani bir anlamda siyasal, ekonomik ve küttürel çı- kar ve rant dağılımının odağı. Türkiye gibi ülkelerde devlet örgütü, tüm ülkenin özel ve genel çıkariann- dan iyice soyutlanabilmekte ve ülke zararına bir ör- güte dönüşebilmekte. Yatağan, bu konuda.tipik ömeklerden biri. Devletin yönettığı termik santralın canlı ve cansız bütün doğayı öldürdüğü saptanmış durumda. Ann- dırması, pahalı diye yapılmıyor. Santral, rüzgâr es- mediğinde Yatağan'ı aniden hasta ediyor; ancak rüzgâr estiğınde de bütün Türkiye'yi ağır ağır öldü- rüyor. Devlet, Yatağan'a masraf etmeye veya santralı kapatmaya niçin ve hangi çıkarlar adına yanaşmı- yor? Ülkenin genel çıkariarı adına mı? Ülkenin ge- nel çıkarlan, bölgenin ve bölge halkının gözden çı- kartılmasını mı öngörüyor? Ulkenin genel çıkarlan ne demek? Ülke.elektriksiz mi kalacak? (Böyle bir şey yok tabii!) Ülkenin elektriksiz kalabileceğini varsaysak bile, bunun bedelini Yatağan halkı niçin ödesin? Bundan çıkarı ne? • • • Merkezi kararlar ve merkezi bürokratlarla, yöre- sel yönetimlerin veya bir bölgede yaşayanlar ara- sındaki çıkar çatışması giderek daha kaçınılmaz oluyor. Aslında tek örnek Yatağan değil. Bu örnekleri her yerde yaşıyoruz. istanbul'u ele alalım. Su havzalarınm talan edilmesi, ormanlann yok edilmesi, denizlerin kirlenmesi Istanbulluların bü- yük çoğunluğunun zaranna. Istanbullu denıze gire- miyor. Sağlıklı deniz ürünleri yiyemiyor. Susuz kalı- yor, pis su içiyor veya temiz suya tonla para ödü- yor. Buna karşılık, devleti etkileyen veya devleti yö- neten güçlerin çıkarlannın bileşkesi; denizlerin kir- lenmesini, ormanların yok edilmesini, su havzalan- nın peşkeş çekilmesini öngörüyor! Veya devlet de- nen aygıtın ortak güçleri ve yöneticileri, ellerine ge- çirdikleri ülkenin ortak kasasını, kendi çıkarlannın öngördüğü yerlere harcıyor. • • • Özetle, ortada bir sahipsizlik durumu var. Yatağan sahipsiz. Istanbul'un denizi, suyu, do- ğası sahipsiz. Izmit Körfezi sahipsiz. Tarih ve kültür sahipsiz. Gökova sahipsiz. Sahiller sahipsiz. Bod- rum gibi tatil yerleri sahipsiz. Atmosfer sahipsiz. Doğa sahipsiz. Ağaçlar, bitkiler, balıklar sahipsiz... Toplumlar, merkezi ve yerel resmi yönetimlerin sahipsiz bıraktıkları bütün bu alan ve konulann ye- ni sahiplerini yaratıyor ve yaratmalıdır. Bunlar, çeşitli göniülü örgütlerdır Sivil toplum kuruluşlandır Başka bir adla, hükümet dışı ör- gütlerdir. Bu örgütler tamamen kendi alanlannın ve konu- larının öz çıkarlannın savunucusudurlar ve üçüncü bir güç olarak ortaya çıkmaktadırlar. Varoluşlarını da bağımsız kimliklerine borçludur- lar. • • • Sahipsizliğin bu yeni sahipleri konusunu sür- düreceğiz... DEP'lilerin kader duruşması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapatılan DEP'in eski milletvekilleri Hatip Dicle, Leyla Zana. Ahmet Türk, Orhan Doğan. SIITI Sakık. Selim Sadak. Sedat Yurtdaş ve Bağımsız Milletvekili Mahmut Alınak ile ilgilı. Ankara 1. No'lu Devlet Gûvenlik Mahkemesi nin (DGM) verdiği karann. temyız duruşması bugün yapılıyor. DGM'nin karan. Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Demirel Tavil ile üyeler Kenan Güven, Meter Kaban, Nuri Ok, Muhittin Mıhçak. Yılmaz Turan ve Süleyman Erkan tarafından değerlendirilecek. Heyetten, DGM'nin karanna onama çıkması halinde, halen cezaevinde bulunan sanıklar, cezalannı çekmeye devam edecekler. NOTLAR / ORAL ÇALIŞLAR D YP grubunun şahinlerinden bıri- sı olarak tanımlanan Coşkun Kırca ile uzun bir sohbet yaptık. Kırca'ya gümrük birliğini(GB). Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) 8. maddesini sordum. Aldığım cevap- lar ilginçti. Kırca, Avrupa Parlamentosu'nun çoğunlu- ğunun Türkiye'nın GB'ye gırmesini şiddetle arzuladığını söylüyor. TMY'nin 8. maddesinin tamamen kaldınl- ması yönünde bir baskıy la karşı karşıya olma- dıklannı da sözlerine ekliyor ve sonra, ama di- yor ve şunları anlatıyor: -Avrupa Parlamentosu'nun GB Raportörü tspanyol MilletvekiliCarlosCarnero'ylaiJçsa- at görüştüm. Basında çıkanın aksine Carnero, konuya son derece hâkim. Ciddi bir insan ve iyi hukuk biliyor. Yanında da güçlü bir hukukçu- lar ekibi var. Bize söylediği şu: Avrupa tnsan Haklan Sözleşmesi'nin 10. maddesi ülke bü- tünlüğü söz konusu olduğunda bu bütünlüğü korumak amacıyla bazı özgüriüklere sınırla- nıalar getirilebiür. Burada ciddi bir tehdit var- sa bu sınııiamalar kaydmın düşükiüğünü de unutmay alıın. Ancak bu maddenin getirdiği SH nırlamalar,demokratik bir cumhurh etin esas- tarına aykın olamaz diyor." Kırca, Güneydoğu'daki savaş nedeniyle ül- Coşkun Kırca, 8. madde ve gümrük biriiği ke bütünlüğünün ciddi ciddi bir tehdit altında olduğunu düşünüyor. Ancak. TMY'nin 8. maddesinin demokratik bir cumhuriyetin esas- lanna uygun olmadığı inancında. Kırca'yagö- re suçla ceza arasında bir denge yok.Uygula- nan ağır para cezalannın ve ağır hapis cezala- nnın kabul edilemez düzeyde olduğunu vur- guluyor. Hele şiddeti açıkça savunmayan. bölücülü- ğü açıkça dile getirmeyen ve kasıt içermeyen hallerde verilen cezalan savunmak mümkün değil diyerek DGM uygulamalarının Avru- pa'da yarattığı rahatsızlığa dikkat çekiyor. Kır- ca'nın. Avrupalılann Türkiye'de düşünce öz- gürlüğü aleyhindeki uygulamalara gösterdiği tepkiyi büyük ölçüde haklı gördüğü anlaşılı- yor. Kırca, bir süre önce gazetelere de yansıyan çözüm formülünü daha da gelıştırmiş. 8. mad- de ile ilgilı değişiklik önerisi. Alman Anaya- sası'nın 18. maddesini temel alıyor. Bu mad- de. ülke bütünlüğünün tehdit altında olması halinde basın ve ifade özgürlüğüne uygulana- cak kısıtlamalan ele alıyor. Alman Anayasa- sı'nın 18. maddesine göre. bu hallerde uygu- lanacak cezalar, belli hak mahrumıyetleriyle sınırlı. Ama hapis veya para cezası yok. Örne- ğin. bu suçları işleyenler. kamu hürriyetlerin- den, seçılme hakkından. dernek kurma hakkın- dan \e«hatta mülk edınme hakkından yoksun bırakılabiliyor Kırca. Alman Anayasası'nda- ki bu haklardan ömür boyu yasaklanmayı yu- muşatarak 1-3 yıl sınırını getirmeyi ve mülk edinme hakkının ortadan kaldınlmaması ge- rektiğini öneriyor. Bunlar, Kırca'nın önerileri. Kendi ifadesine göre, DYP grububu öneriyi kabul edecek. Bu- nu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Kırca'nın görüşlerini neden bu kadar ayrın- tılı anlattığım merakedilebilir Coşkun Kırca, DYP grubunda.sertlıkyanlısı olarak dikkat çe- ken ısımlerden bıri. Örneğin DEP'lilerin Vlec- lis'tenatılmasındaaktifbırroloynamıştı. Kır- ca. aynca Batı'nın Türkiye ile ilışkılen gelış- tınnesınde demokratik değışımler ve insan haklan konusundakı ısranna sert tepkıler gös- teren şahinler kanadının etkılı bir s'özcüsü ola- rak ön plana çıkıyordu. Şımdı Avrupa ile ilış- kilerin gehştirilmesınde daha yumuşak bir tu- tum ıçıne i Bunlan 1 önemli işaretler olarak değerlendi- rebilıriz. DYP grubunun en sert muhaliflerin- de bile bir tavır değişıkliği olduğunu söyleye- bilınz Siyası durum saptaması açısından he- saba katılması gerekir. Bir başka nokta ise özellikle basında Ba- tı'dan gelen heyetlere karşı işkembeden atılan suçlamalardn". Örneğin bir günlük gazetenin bırkaç gün ön- ce GB raportörü ile ilgilı başlığı, masamın üze- rinde duruyor. Başlık aynen şöyle: "Gümrük buiiğinin bilgisiz raportörü." Raportörle 3 sa- at konuşan Kırca ise Carnero'nun bilgilı ve konuya son derece hâkim. ciddi bir diplomat olduğu inancında. Sızce çalakalem yazan ga- zete mi doğru yazıyor. yoksa Kırca mı, ne der- sinız? Kırca'nın 8. maddenin değiştirilmesineıliş- kın önerilerini demokrat cumhuriyet ilkelen- ne dayandırmasını. kendi hesabıma doğru bul- muyorum. Hakkında TMY'nin 8. maddesine göre 2 yıl hapis ve 250 milyon lira para ceza- sı venlmış olan ve bu kararın 4 ekimde Yargı- tay 9 Dairesf nde ele alınacağı biryargılama- nın muhatabı olarak bu değişiklik, benim le- hıme bazı sonuçlardoğurabilir. Ama. Türkiye'nin ciddi birbölünme tehdi- ti altında olduğu tezine dayanılarak 8. madde- nin savunulmasını kabul etmek mümkün de- ğildir. Çünkü ortada bir bölünme tehditi yok. Devlet içinde savaş yanlısı bazı güçlerin belki hatalı. belkı kasıtlı sürdürdükleri ve terörü kar- şılıklı olarak tırmandıran bir cinnet ortamı var. Cıddı demokratik adımlarla çözülebilecek bir sorun. ızlenen akıl almaz şiddet polıtikalany- la çözümsüz hale getiriliyor. Türkiye, yasalannı demokratikleştirmek ve büyük ölçüde 12 Eylül'den miras kalan gerici kurumlaşmayı bir an önce değiştirmek zorun- dadır. Ülke artık bu kadar geri bir yasal siste- mi kaldırmıyor. tşte emekçiler, işte memurlar, ışte gençlık. kimse bu yapının böyle gitmesin- den memnun değil. Daha da önemli bir nokta ise, bu yasal de- ğişiklikleri engelleyen 12 Eylulcü kafanın de- ğışmesi veya değiştirilmesi. Özgürlük ve de- mokrasi düşmanı bu kafa, 15 yıl içinde her şe- yi ıçinden çıkılmaz hale getirdi. Güneydoğu'da günde 25-30 kişinin ölümüne yol açan savaş da. yazanı çızenı düşman gören anlayış da ay- nı kafanın ürünü. Asıl bundan kurtulmak zo- runday ız. Ve bunu bir an önce yapmak zorun- dayız Her şey. her geçen gün bu kafa yüzün- den daha da kötüye gidiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle