28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EYLÜL1995 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE. OKTAY EKlNCt Nail Çakırhan'ın Ula ımmarisinde >arattığı Ak>aka'daki evin verandasınâan göriınıiş. f 1940lardan bu m yana süregelen JL bir dostluğun özvenli ve yaratıcı çabalanyla ne kadar sevüdığıni acaba büiyor mu? Ama bu sevgi, öyle sıradan ve sadece söylemde kalan, içeriksiz, içtenliksiz ve göstermelik türden değil, Halet Çambel ve Naıl Çakırhan, yanm yüzyılı aşkmdır Anadolu kültürlerinin tarihsel birikimini korumak. sürdürmek ve bu ülkenin hazinesi olarak geleceğe tüm görkemiyle aktarmak üzere, deyim yerindeyse el ele, gönül gönüle ve sanki her gün yeni başhyorlarmış gibi coşkuyla çahşıyorlar... Yaşamlarını Anadolu kültürlerine adayan sevdalı kahramanlar: Asrın dayanışması Halet ÇambelfleNaiLÇaLarhanO zamankı adı u Gökabad"olan ş.ımdı- kı Gokova da NailÇakırhan doğduğunda, 20 vüzvıl başlıvalı henuz 10 vıl olmuştu Berlin'de Halet Çambel doğduğunda ıse sadece 16\ıl Şımdı bu ıkı Anadolu uv garhklan se\ - dalısının \anm yuzvılı aşkındır bırlıkte sürdürduklen kultür seru\enme akıt almaz CANYÜCa'DEN NAİLÇAKIRHANİÇİN ALÂDAN BÂL "Yuksek Mımardan geçılmeyen bu ülkede Yuksek olmayan mımar Bır tek Mımar Sınan var" dıyor- dum + bır ıkıncısı var Yuksek olmayan bır mımar NAlL V "Yüksekler*, yukseklerden atıp kendıknnı Çatlasınlar patlasmlar' (Gokvokuş-Can Yücel/de vavınlan- 19H4) savaşlann. katlıamların \e yağmanın ya- rattığı toz duman ıçersınde tanık olmaya çalışan şu genlımh yuzvıhnbıtmesıne sa- dece 5 vıl var Ama 85 vaşındakı Naıl Çakırhan \e 79 yaşındakı Halet Çambel sankt herşeye y ı- ne "henuzbaşlr*orlarmış''gıbı ıçtenhk do- lubırcoşku ıçersınde Arnavutkoy dekıev- lennde varınlannı programhyorlar Halet Çambel'ın gönlu Çakırhan'da ama akh Karatepe'de 1947'den bu yana sur- durduğu \e Anadolu'dakı Son Hitiüer'ın Toro^lar'ın güneyınde yer alan 3000 yıl oncesıne aıt uygarhklann gun ışığına çı- kartıp dünyava tanıttığt kazılardakı yenı gelışmelen denetlemekuzere, kımbılır ka- çıncı kez Kadirii ye gıtme hazırlığı yapı- yor Tanhı yalıdakı yıllann huzurunu taşı- yan koltuklann, kanepelenn ve sehpalann üzennde yıne Karatepe'ye taşınacak ra- porlar belgeler ve dosyalar. sankı hareket gününu sabırsızlıkla beklıvorlar Naıl Çakırhan' ın da gönlu elbette Halet Hanım'da ama onun da aklı, son rahatMz- lığmdan otüru bırkaç aydır ılgılenemedığı Arnavutkoy'dekı restorasvonunda \e el- bette Gokova'dakı burnunda tuten evı ıçın tasarladığı "•muze" proiesmde Edebıyat dunvamızın NailVsı. mımar- lık dunvamızın ıse "alajir ustası Naıl Ça- kırhan, bıraz daha dınlenıp sıcaklan atlat- tıktan sonra guz aylarında soluğu Akyaka koyunde alacak 1983'te kendısıne Ağa Han Mimarük Odulu'nu kazandıran, ge- leneksel yore mımansıyle 1970'lerdeyap- tığı evının bahçesınde, yıne y ıllardır v ore- sel yapı geleneğıvle urettığı bınalannı ve yaş.amı boyunca hızmet ettığı kulturel de- ğerlen sergılevecekbırmuzekurmavabaş- layacak Aslmda Naıl Çakırhan ınmımar- lık yaşamındakı "ilk tanıştığı proje"de bır muzeydı 1940'da Halet Çambel le evlen- dıkten sonra.•sadece güzel ve avdınhk du- şuncelı bır arkeolog hanımla değıl avnı zamanda \nadolu' nun zengın tarıhıyle de yasamını bırleştırdiğını elbette kı çok ıvı bıhyordu Nıtekım, çok geçmeden Kadırlı yakın- lanndakı Karatepe bulunduğunda. Adana yolculan arasında bu tarihsel yerleşmeyı Halet Çambel'le bırlıkte bulan Ord Prof Dr Bossert'm yanı sıra Naıl Çakırhan da katıldı Kendı deyımıyle o yıllarda zaten "âyas göruşleri" nedenıyle tstanbul da pek ış bulamayan Naıl V hem eşıyle, hem de tanhle bırlıkte olmayı yeğlıyordu 1950'lerde Karatepe'dekı kazılarda bu- lunan vapıtlann > ıne avnı >erde kurulacak bır "açık hava müzesinde" sergılenmesı gundeme gelınce Naı! Çakırhan'ın da "alavlımimartakserûveninrbaşlatacak ılk olanak doğmuş, oldu Projenın aslı ltalyan- lara aıttı \e Turkıye'de ve Karatepe de o yıl ıçın olanaksızdı Tek çare. aynı projenın "betonarme golgrfikler" şeklınde ınşa edilmesıvdı Mımar Turgut Cansever projeyı beto- narme olarak yenıden tasarlay lıp. Naıl Ça- kırhan da Halet Hanım'a yardım etmek ıçın "bunu biz yaparn" deyınce. 1950'h vıllann sonlarında Turkı>e'm ılk açık ha- va muzeM \e vıne ılk genış saçaklı "çıp- lak beton" uvgulaması. Toroslann tepe- •.ınde gerçekleşmış oldu tzlevenvıllarda Naıl Çakırhan'laTurgut Cansever ınbu"munariguçbirligi" Can- sever ın Ertur \ener le bıriıkte tasarladı- ğı Ankara dakı Turk Tarih Kurumu bına- smm yapımmda da surdü Bu bına. daha sonra 1980'dekı ıtk Ağa Mımarlık Odul- len'nde Turkıve'den seçılen yapıtlar ara- sında da yer aldı 1 %0'lardakı bu uvgula- mada Çakırhan m gosterdığı ozen ve us>- talık oylesıne dıkkat çektı kı, bunu goren Almanlar, büyukelçılığın karşısında yap- tıklan Alman Okulu bınasınt da yıne Ça- kırhan'ıngerçekleştırmestnı ıstedıler Us- telık *Alman"olmalanna rağmen Naıl Bey'eonceden "avans" bıle vererek Öte vandan Halet Çambel ıçın de vıne 196O'lı vıllar oldukça yoğun ve uretken geçtyor- du Naıl Bev Ankara'da mımarlık üzenne O R T A K Y A Ş A M Y K Ü L E R İ Türkiye^ıım oraır duyduğu bir buhışma Gökova vakınlanndakı Ula ılçesinden tanın- mii bır aılenm çocuğu olan NailÇakırhan ılk ve ortaokulu Muğla'da okudu O yıllardakı genç edebıyat oğretmem Necati Be>. Ege'nın bu aydın kentınde aynı anda 'AkyoT ısımh bır de a} lık dergı çıkanvordu Necati Bey 'ın ıler- leyen vıllardakı evlılığınden doğan Tansuısım- lı kızı da 1990"larda Turkıye've başbakan ola- caktı Naıl Çakırhan ın kültvır alanında yoğunlaş- ması ı>e lıse vıllannda ba^ladı Muglada lı^e olmadığı ıçın ortaoğrenımıne Kom-a'da devam eden Naıl Çakırhan, 1927 de henuz 17 yaşın- dayken 'Kervan* ısımh bır dergı çıkardı Aynı dergıde ılk şıırlen de \ a> ımlandı Bır gun. dergının venı bır sayısı Naıl Çakır- han'ı oldukça üzmuştu lsmının sonuna dızgı sırasında yanhşhkla *V harfi gelmış., şıırın al- tındakı ımza 'ISail \? olmuştu ÖğTetmenı du- rumu fark edınce u Sakın uzulme'" dedı "Bun- dan sonra edebiyat çevTekrinde adın Nail V. ohır" dıve tesellı ettı O gunden sonra da Naıl Çakırhan edebıyatımızdaNaıl V ımzasıvlata- nmdı IConyadan lstanbul aiisemezunugenç bir şair* olarak gelen Naıl Çakırhan Resimli \y dergı- sınde çalışmaya başlavınca Nânm Hikmet'le tanıştı ve dostluklan ılerledı Bursa Hapıshanesı'nde 2 5 yıl bır- lıkte hapıs de yattılar tkı genç şaır bu ortak senıvenle- nnde o denlı kaynaştılar kı, 1930'da ünlu '1+1=1' adlı ortak kıtapları vavımlandı Ne var kı o yıllann solcular uzenndekı dayanılmaz baskılanndan bunalan Naıl Çakırhan, vıne 1930'larda Moskova'v a gıttı Orada ekonomı uzenne ünıversıte oğ- renırru görurken gönlünükaptırdığı guzel Ruskızı Taj- yfe'le evlendı 1935 tekı bu evlılıkten doğan oğlu Ru- dık 1994"te, annesı ıse 19^8'deöldüler Çakırhan her ıkısını de Turkıye'ye döndukten sonra hep aramış bır- kaç kez de gıdıp kucaklama olanağını buimuştu 1937'de SovyetlerBırlığı'nmyabancılan sınırdışıet- mesı uzenne ulkeye dönen Naıl Çakırhan 1940'da Ha- letÇambel'le tanıştı ve evlendı itaturk'un >akın arka- Nail Çakırhan-Hakt Çambel daşlanndan HasanCemüÇamberm kızı olan Halet Ha- nım. babasının gore\ı nedenıyle Berîin'de doğmuş (1916), ılk oğrenımını yıne Almanya'da yaptıktan son- ra orta oğrenımını istanbul Arnav utkö> \menkan K.ız Kolejı ve Galatasaray Lısesı'nde tamamlamıştı Aynı zamanda 'eskrim' sporu yaptığı ıçın v e 1936"da- kı Berlın 01ımpı>atlan'nda kadm sporcu olarak bu dal- da Turkıve'yı temsil ettığınden Atatürk'ün de büyuk sevgısını kazanan Halet Çambel, Fransızhükumetınden burslu olarak Pans'te vükbek oğrenımme başladı 'On \s\a dilleri' uzennde uzmanlaşıp 'Ecole du Louvre' okulunda doktorasına başlamışken. 11 Dünya Savaşı nedenıvle 1939'dayurdadöndu Daha öğrencıyken de 1935 te Boğazkoy, 1938'de Ankara-Roma termlen \e Malatya. Aslantepe arkeoloıık kazılanna katılmıştı 1940'dalstanbulLnıversıtesı'ndeOrd Prof Dr Bos- sert'ın yanında asıstan olan Halet Çambel'le. aynı yıl- larda Zekeriya ve Yılcbz Sertel'ın çıkardıklan "Tan' gazetesınde vazarlık yapan Naıl Çakır- han ın kısa surede ev lılığe donuşen arkadaşlık- lan. ozellıkle *kız tarafı'nca başlangıçta tep- kıvlekarşılanmı^tı Buyuzdenaıleyehaberve- nlmeden gerçekleşen 'guli' bır nıicâh torenm- den sonra Halet Çambel \e Naıl Çakırhan, >ıl- lar sonra sadece yakınlarmın değıl hemen her- kesın öv guyle soz ettıklen bır 'jaşam dayanış- masının' ılk zorlu donemlerıne başladılar Bu >ıllarda Naıl Çakırhan ûnlu Sansaryan Han'da polıs tarafından 6 a\ tutulduktan sonra SultanahmetCezaevi'nde de vakla^ık 4yıl yat- mı^tı Halet Çambei ıse bır vandan eşının sağ- lığı ve ıhtıvaçlanyla ılgılenıvor öbûr yandan 1944 te doktorasını, 1947'de de" doçenthğını vererek. arkeolojı dunyasına henuz kazandırdı- ğı Karatepe'dekı kazılann ılerlemesı ıçın çalı- şıyordu 1950 lerden sonra da Naıl Çakırhanbu uygarlık hızmetıne kazı alanındakı hızmet bı- nalannın vapımına yardım ederek katıldı Naıl Çakırhan'ın ılk karısından olan oğlu Rudık"ten ıkı kız torunu \ ar Rusya'dakı bu to~ runlardan da avnca bırer kız v e bırer erkek ola- rak dort "torununun çocuğu' var "'Buvuktorunumun kızı 17 vaşında. >akında evlenirse torunumun torununu gorecegjfn*'dıyenNaıl Çakırhan, 18 vel9 yuzyılMuğ- la yoresı mımansının guzellıklennı 21 yuzyıla taşımış olmanın huzurunu yaşıyor Kendı de>ımıyle 'sırdaşıve canvoldaşı' olan Halet Çambel ıse ıtk kansı Tayyıs le çekılenfotoğraflançıkanpbızegOitenrken,arkeolojıye olanbağhlığınınkökenındekı 'v-üksekinsansev0â' san- kı bakışlanndan okunuyor HaletÇambel. UluslararaM Prehıstorva Bılımsel Kon- seyı Daımı Danışma Kurulu'nda Turkıye temsılcısı 1964"ten bu >ana Alman Arkeolojı En^tıtusu asıl uve- M 1979 dan bu yana 'Amerikan Philosophıcal Soci- et> 'nın ılk \e tek Tiirk üyesı 1995'te de Türk Bilimler ^kadcmisi'ne şeref uyesı olarak seçıldı Natl Çakırhan ve Halet Çambel dayanışması.Turkıye ıçın nebü>ûkşereP Toroslar'da yaşayan bir efsane \EZİH BAŞGELEN Ya^adığımız topraklann ınsanhk tanhı- nın bılınen en eskı yerleşımlennden gunü- mîae, dunya arkeoîojısınde ozgun bır \en ve onemı vardır Anadolu uygarhklarının ve arkeolojı bılımının Turkıye'nın gelece- ğı açısından taşıdığı önemı en ıyı gozlem- leyen Atatflrk: 1933'te. Konvadan Başba- kan tnonü've çektığı telgrafmda "Ancak memleketımı/in hemen her tarafında em- salsız defınekr halmde \atmakta olan ka- dîm medeniveteserlcrinın ılerde tarafimız- dan mev dana çıkanlarak ilmi bır surette muhafaza ve tasnineri \e geçen devirlerin surekli ihnıalı vıızunden pek harap bir ha- le gelmi^ olan abıdelenn muhafazaları ıçin mu/e muduriuklerine ve hafrhat ışlennde kullanılmak uzere arkeoloji mutehassısla- nna kat'ı lu/unı vardır" dıyerek bu gerçe- ğı \e hedeflennı belırlemektedır Bu ne- denle arkeolojı, 1950'lere kadar dev let po- lıtıkasında ve hukumet programında özel bır yer almış. uzmanlann yetıştınlmesıne ayn bır önem venlmıştır Cumhunyetın ılk yetışen arkeolojı kuşa- ğınm ıçınde HaletÇambel'ın farkh bır ye- n ve ozellıklen vardır Ülkemızde prehis- torvabılımının uluslararası knterler çerçe- vesınde kunılup gehşmesı, eğıtımdebılım- sel metodolojının, kazılarda modern tek- nıklerın uygulanmasmda, prehıstorya la- boratuvannın kurulup gelışmesınde, muze semınerlennın yapılmasında. TÜBlTAK'a bağlı Arkeometn Cnıtesı'nm kurulmasın- da ve ozellıkle genç kuşakların en ıvı şe- kılde yetışmesmde HaletÇambel'ın önem- lı bır pavı vardır Bu nedenle yaşamını ada- dığı lÖ Edebıyat Fakültesı Prehıstorya Anabilım Dalı ve Laboratuvan. günümuz- de yurtıçmde ve özellıkle yurtdışında bu- yuk saygınlığı olan, çalışmalan ılgıyle ız- lenen, araştırmalanyla ulkemız arkeolojı- sının gurur kaynağı ender kuruluşlanmız- dan bındır Bütun bunlann yanı sıra Gu- neydoğu Anadolu Tanhoncesı Araştırma- lan Karma Projesı (Çayonu Kazılan), Ke- ban Bölgesı Tanhı Eserlen Kurtarma ve Değerlendırme Projesı ve \şağı Fırat Kur- tarma Kazılan projelennın hayata geçınl- mesınde, ba^anyla uygulanmasında onun buyük emeğı vardır CumhunyetTurkıyesı'nın bu ınançlı. oz- verıh ılkelı. ıdealıst arkeolojı kuşağının oncükadın üvelennden Halet Hoca'nın ya- şamında, 1940"larda Bossert tarafından bu- lunan görkemlı Geç Hıtıt merkezı Karate- pe a>n bır >er tutar 1945 lerden ıtıbaren Kadırlı yakınlannda, Toroslar'ın bu ulaşıl- ması zor koşesınde olağanüstu çabalarla yapılan kazılan Th Bossert ve L.Bahadır Alkım ıle bırlıkte yıllarca surdürmüş, on- lann olumünden sonra buradakı çalışmala- n gunümuze kadar kesıntısız, buyuk bır öz- venyle getırmıştır 50 vülık bu tnanılmaz emeğm ve ilgınm sonunda bınlerce parça haltndekı eşsız kabartmalar ve heykeller onanlabılmış. ve ortaya çıkan eserlenn oz ortamında sergılendığı ve korunduğu. ulke- mızdekı kendı turundekı ılk açık hava mu- zesı kurulabılmıştir Bölgede Arslantaş Ba- rajı'nın yapımı gundeme geldığmde ıse kurduğu ekıple baraj alanında su altında kalacak bolgedekı tanhı ve dogal değerle- nn belgelenmesını sağlamıştır Her anı ınanç, sevgı, bılgı ve erdemle örulu bu v anm asırlık ınsanhk seruv enının sonucu. Toroslar'ın bukesımını gezenlenn görduklen gıbı. Halet Hoca. bugun yorede yaşayan bır efsanedır btrıkımlennı gelıştınrken. Halet Hanım da bır yandan Karatepe kazılannahız venvor. obur yandan ıse İstanbul Lnıversıtesı nde *Prehistor>aKürsusunu"kuruvordu Do- çentlık ünvanını 1947 de almasma karşm 1960'ta profesor olan Halet Çambel. 1962 ve 1963 de Almanya'dakı Saarbnıcken UnKerstesi'ne ders verdıkten sonra don- duğu Turkıye'de bugun Anadolu'nun bın- lerce yılhk "tarih Öncesr uvgarlıklannın araştırılıp belgelendığı en onemlı kurum- lanndan btnnı ulkesıne kazandınyordu Yıneoyılarda(l%5-1966)tllerBanka- sı'nca açılan Adana NanmPlan Yanşma- sı ıçın Adana'dakı sıv ıl mıman v e arkeolo- jık değerlerın belgelenmesı çalışmasını vöneten Halet Çambel. 1967'den sonra a>- nı çabay ı bu kezKeban Barajı bolgesınde- kı tarıhı eserlenn ve oren yerlennm belge- lenerek kurtanlması ıçın gosterdı Takv ımler 1970'lere doğru yaklaştığın- da. Çakırhan ve Çambel ıkılısının ılgıoda- ğı artık Gokova oluyor. "ilerle>en vaşla- nnda" hem dınlenıp, hem de yıne çalış- mak ıçın şımdıkı Akyaka koyunde ın$a edeceklen evm arsasını bırlıkte beğenıyor- lardı Bu arsadabırkaç yıl sonra vaptığı ve Muğla'ın lila ılçesınden Ali Duru ve Ca- fer Karaca adlı ustalann da emeklenv le katıldıklan geleneksel tarzdakı evlennın çok beğenılıp, 1983'dekı Ağa Han Ödul- len "tarOşmasına rl da neden olacağmı el- bette kı hıç tahmm bıle etmeven Naıl Ça- kırhan vme bu evıyle Akyaka yı da za- manla betonlaşmaktan kurtaracak olan asıl mımarlık vaşamına boylece başlamış olu- yordu 1970 lı ve80'lıyillardaHaletÇam- bel yıne Karatepe'de ve ustelık 1984'de \OK tarafından emekh sayılmasına rağ- men yoğun kazı çalışmalannı surdurur- ken Naıl Çakırhan da Akyaka ve Goko- va-Datçabölgesinde ev lennın, yoresel mı- marıye uygun olmasını ısteyen dostlanna çok savıda bına yaptı Onuençokuzenve geçenlerdekı görüşmemızde de yıne soz etmekten kendısını alamadığı. olav ıse 1983 de Ağa Han Odulü'nu aldığında ba- zı tanınmış mımarlann buna karşı çıkmış ve dahası "bu adam solcudur"dıyerek ödulu verecek olan Kenan Evren'e ve Ke- rim Ağa Han'a torenden once haber gon- dermı^ olmalanydı Çakırhan. >akın yılla- ra dek bu genlımh olayın kahramam olan ısımlen pek dıle getırmedı Mımarlar Oda- sı tstanbul Şubesf nce oncekı \ıl kendısı- ne venlen "onurplaketi" ıçın duzenienen törende bıle 10 vıl öncekı unutulmaz anı- sına neden olanlar ıçın sadece susmayı yeğlemıştı Nevarkıbusongoruşmemız- de olayı yenıden anlatırken artık "aynn- tılan"da vurgulamayı yeğlıyordu 1983'dekı ödul torenı tstanbul'da v apılma- dan once "aralannda Prof. Muhteşem Gi- rav,Prof. Feridun Akozan gibı isimlerin de buluiHİuğunu öğrendun" dedığı kımı mı- marlık hocalan, dönemın devlet başkanı KenanEvren'ı aramışlarv e geçmışte "ko- munist" olduğubılınen bır kışıye ödül ver- memesı ıçın uvarmısjardı Dahası, bu uyan uzenne İstanbul Em- nıyet Mudurlüğu'nde v ıne torenden önce, "önlem" almakuzere "değerlendirmefer" yapılmu, ancak Kenan Evren'ın "70 ya- şındaki bir adam Turkıye've odul kazan- dırmış,bunu mesele yapmaym'1 şekhnde- kı tutumu uzenne de Natl Çakırhan toren gunu Dolmabahçe Sarayı na gıdebılmıştı Çakırhan. Evren'm Marmans'e yerleştık- ten sonra da vaktıyle odul belgesmı kendı elıyle verdığı evı gormek tçın Akyaka'ya geldığını anlatıyor \e daha sonra bırkaç kez yıne Evren'ın bu kez kendısıyle tanış- mak uzere aynı zıyaretlen yaptığının ozel- lıkle bıhnmesını ıstıyor 1983'dekı odule tepkı goteren ve "ihbarcıhkyapan"mımar- lara ıse en ıyı yanıtı Can V ucel ın verdığı- nı duşunuyor Can Yucel'vn Naıl Çakır- han'la ılgılı yazdığı "AladanBala" adlı şı- nnın ver aldıği "Gökyokuş" adlı kıtabını tam bu sırada kıtaphktan bulup bıze getır- me gorevı de her zamankı gıbı yıne Halet Çambere dusüyor Evet Bugunlerde Halet Hanım, bır yan- dan yenıden Karatepe yolculuğu ıçın son hazırlıklan vaparken, obür yandan geçen aylarda Moskova'da goz amehvatt olan Naıl Çakırhan'a ıstedığı yazıları ve belge- len bularak, yanm vüzyıldır hıç akbama- vandayanışmayısevgıylesurdurüyor Na- ıl Çakırhan da "E>lül sonundaki Muğla Şenliğj'neberabergj<lelinî'"dıyor Ağa Han ödülu olarak aldığı parayla restore ettığı Muğla Beledıyesı'ne aıt tanhı Konakaltı Han'dakı kendı adı venlen ahşap salonda, Beledıye Meclısı toplantılarının da ne den- lı "tarihe sgygı" ıçınde ge<;tığını gorebıl- mek ıçın ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bir Kez Daha: Hangi Burjuva Kültürü? Bır zamanlar yonetımımde çıkan "Yaıko Çevtn" dergısının 14 sayısı (Eylul-Ekım 1983) ıçın yazdığım "Hangı Burjuva Kültürü''" başiıklı gınş yazısında, ozellıkle 197O'lı yıllardan başlayarak çok moda olan "Kahrolsun burjuva kulturu ve s/nıft'"sloganının ge- reksız olduğunu çunku Turkıye'de boyle bır sınıfın, dolayısıyla da boyle bır kulturun hıçbır zaman oluş- madığını belırtmıştım Bu goruşumu pekıştırmek ıçın de şu saptamalan yapmıştım "Burjuva kulturu, bur- iuva sınıfının kulturudur 'yozlaşmış burjuva anlayı- şı', once yozlaşabtlecek bır burjuva anlayışıntn var- lığını şart koşar, sık kullanılan 'burjuva duyartılığı' dtye bır duyariılığm olabılmesı ıçın de bır burjuva at- mosfennın varlığı gereklıdır " Bu genel saptamanın ardından, ulkemizdekı duru- ma ılışkın olarak şu goruşlere yer vermıştım "Tarı- hınde bır 'burjuva' sınıfına hıçbır zaman sahıp olma- mış bır ulkenın kültur yaşamında, toplum yaşamın- da bu kavramlann kullanılabılmesı olası mıdır? De- ğıldır elbet Turkıye'de ne kentleşme olgusu bır bunuva sınıfının kokenını oluşturabılecek bıçımde gerçekleşmıştır, ne de Batılı anlamda bır kapıtalıst duzen egemen olmuştur Burjuva sınıfının kaynak- lanabıleceğı kentleşme surecı, kentlenn dışardan gelenlerce yalnızca kalabaiıklaşmasından çok ote bır anlam taşır, gelıp yerieşen bırey, kentı yalnızca geçımı ıçın bır savaş alanı olarak görduğu sürece, ıçınde yaşadığı kentı benımsemesı, onun kent ola- rak yaşamına katılması dıye bır şey de elbet söz ko- nusu olmayacaktır Hele bellı bır eğıtım duzeyı ek- sıklığı varsa, bu durum o kışı varlıkh olduğu zaman da sürecek, başka deyışle kentı kent olarak umur- samamak konumu o zaman da ortadan kalkmaya- caktır Kentsoyluluk (burjuvazı), hem çok sayıda ku- şağı ıçıne alan bır sureç, hem de kuşaktan kuşağa bellı bır kultur aktanmı sonucu ortaya çıkar Istan- bul'da, Tanzımat'tan başlayarak ve levanten köken- lı bır kesım elıyle gerçekleştınlen bur/uva yaşam bı- çımı goruntulen, bu kesımın etkınlığtnı yıtırmesıyle bırlıkte kısa zamanda ortadan kalkar. Cumhunyet Turkıyesı'nde ozgun bıçem gelıştıren çok sayıda de- ğerlı mımann yetışmesıne karşın, kentlere bu sanat- çılann zevkı değıl, kalfa ve muteahhıt zevksızlığı ege- men olur Çunku kentlerde yaşayanlarda, guzel bır çevrede yaşama gereksınımı doğmuş değıldır he- nuz " Bu yazı o zamanlar bazı eleştırılerle karşılaşmıştı Örnegın Turkıye'de de bır "mıllı buquvazı"n\n ya da -artık 1 - bır "sanayı buquvazısı"n\n -adı ne olursa ol- sun 1 - bır "burjuva sınıfının "vartığından soz edılebıle- cegı soylenmıştı Bu eleştınlerle belırtılmek ıstenen nokta, ozetle, artıkTurkıye'de de bır variıklı sınrfın bu- lunduğuydu Vartıkiı sınrf ıle "burjuva sınıfı "nı -hele kulturel bır olgu nıtelığıyle 1 - ozdeş saymanın yanlış- lıklan uzennde burada duracak değılım Benım bu- radakı amacım, 1983'te kaleme aldığım yazıda ozel- lıkle burjuva kulturu bağlammda yaptığım saptama- lann, aradan on ıkı yıl geçmesıne karşın geçeriılığını -ne yazık kı'- bugun de koruduğunu ornek vererek gostermek Bılındığı -ya da bılınmesı gerektığı 1 - uzere, bunu- va sınıfının en belırleyıcı ozeltıklennden bırı, vanlan bellı bır aşamadan sonra gerek sanatı, gerekse sa- nat koruyuculuğunuyaşamının onsuz olunamaz oge- len arasına katmış oluşudur Hem kendı yaşamını, hem de çevresını, başka deyışle ıçınde yaşadığı ken- tı sanat yoluyla da zengınleştırmek, elbet gostenş ve reklam amaçlanndan busbutun kopuk bır tutum de- ğıldır, ancak zaman ıçersınde kendı yaşamında sa- natsız olamamak, sanatın ve sanatçıların varlıklannı surdurebılmelerı, yenı sanatçıların yetışebılmesı ıçın yapılan gınşımlere gucu oranında katkıda bulunmak, burjuva ınsanını belırieyen temel nıtelıkler arasmda- dır Batı'dakı pek çok sanat kurumunun ozel vakıflar ve demeklerce ayakta tutulması, bu arada sanat oğ- rencılen ıçın çok kabarık sayıda venlen ozel burslar, hep boyle bır yaşam anlayışından kaynaklanmakta- dır Yalnızca bu açıdan bır karşılaştırmaya gıtmek bı- le, ulkemizdekı variıklı sınıfın boyle bır burjuva kultu- runden çok uzak olduğunu gostermeye yeteriıdır. Turkıye'de varlıklı kesım tarafından yılda kaç sanat oğrencısıne burs venlmektedır? Kaç yazarın projesı desteklenmektedır'' Bugune kadar sozu edılen ke- sım tarafından kaç konser, tıyatro ve opera salonu yaptınlmıştır^1 Kaç tıyatro topluluğunun ve orkestra- nın kuruluşuna katkıda bulunulmuştur^ Çoğaltılabı- lecekbu turden sorulara alınacak yanrtlar, Turkıye'de kulturel kımlığını de edınmış bır burjuva sınıfının ne olçude bulunduğunu açıkça ortaya çıkaracaktır 1994 yılında Anadolu Unıversıtesı Devlet Konser- vatuvarı Tıyatro Oyunculuğu Bolumu'nu bıtıren bır gencımız, Antalya'da çalışırken dunyaca unlu tıyat- ro adamı Jerzy Grotovvski'nın o sırada Turkrye'de bulunan asıstanı tarafından çok yeteneklı bulunur ve eğrtımını ılerietmek uzere Grotovvski'nın itatya'dakı tı- yatro okuluna çağnlır Bır yıl sureyle bu okulda eğrtı- mını boğaz tokluğuna surduren bu gencımız, bır ay kadar once başarısı bızzat Grotovvskı'nın ımzasıyla belgelenmış olarak Turkıye'ye donup, kalan bır yıllık eğıtımını daha ınsanca koşullarda tamamlamak ıçın çeşıtlı yeriere burs başvurusu yapar Kendı done- mınde butun dunyadan bu okula kabul edılen ıkı kı- şıden bırı olan bu yeteneklı gencımız, ulkesınde her yerden gerı çevnlır ve sonunda eğıtımını çok zor ko- şullarda tamamlamak uzere daha doğrusu sonuna kadar dayanabıleceğınden bıle emın olmaksızın yı- ne Italya'ya doner Bu arada gostenşlı kultur merkez- lennden bınne sahıp buyuk bır ozel fınans kuruluşu- na yaptığı başvuru da "yerıne getınlmesme ımkân bulunamadığı" gerekçesıyle gen çevnlmıştır' Bu ge- n çevırmenın asıl gerekçesı, hıç kuşkusuz bır gence tıyatro bursu vermenın, o gencımız dunyaca unlu bır tıyatro okulunda okuyacak olsa bıle, reklam amaç- lan açısından pek çekıcı ve çarpıcı olmamasıdır' Turkıye'nın "sözde bunuvazıstntn" sanat koruyu- culuğu bugun ıçın gerçek anlamda bır bunuva sını- fının kultur ve sanatı doğallıkla ıçeren, sanatsal et- kınlıkler ıçın altyapı kurma kaygusu guden yaşam bı- çımıyle ılıntısız, çoğu kez salt reklam amaçlanyla sı- nırlı bır gosterışten başka bır şey değıtdır , Kısa metrailı film yanşması ANKARA (ANKA) - İstanbul Fotoğraf ve Sınema Amatörlen Derneğı'nm (İFSAK)duzenledığı 17 Ulusal Kısa Fılm Yanşması'na başvurular başladı Ocak 1995 tanhınden sonra çekılmış. 20 dakıkayı aşmayan sınema ve v ıdeo fılmlennın katılabıleceğı yanşmay a son başvuru tanhı, 31 Aralık 1995 olarak behrlendı Sayı ve konu smırlaması gozetılmeyen yarışmamn seçıcı kurulu, Antrakt dergısı yaym yonetmenı Huseyın Kuzu. senanst Ahmet Soner, tıyatro oyuncusu Gulsen Tuncer, tFSAK yonetım kurulu uyesı Sınan Turan ve yonetmen Artun Yeres'ten oluşuyor Dereceye gıren fılmler, Uluslararası İstanbul Kısa Ftkn Gunlen'nde Turkıye'yı temsıl edecekler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle