28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SYFA CUMHURİYET 26 MART 1995 PAZAR DIZIYAZI Bitmeyen cinselctynmcıhk CaraZetkin'in (1857-1933)Kopenhang'da 1910'da tolanan İMnci Ulııslaramsı Kadın Konfemnsı 'ndaki ö'erisini başlanıç olamk kabul edersek 8 Mart Diinya Eıdınlan Günü, 85yıldır kutlanmaktadır. Bu, bir ba/ama kdın sorumınun temelindeyer alan cinsel ayrımcıhğın hnüz çözümlenmediğinin bir göstergesidir. Çünkü, her 8 mrtta, cinsler arası eşitsizlikşu veya bu boyutta, gündemde yrini alır. Doğal olamk 1910 lardan buyana gerek ükelerin kendi düzeyinde, gerekse uluslararası boyutlarda pek çok kazamm söz konusudur. Ama bir mifyarlık tslam dünyasındaki yüz milyonlarca kadın, dinsel kaynaklı yasa ve geleneklerdeyer alan bu eşilsizliğin hskacında yaşamaktadır; dahası bu eşitsizliğeyasalarıyla son vermis pek çok Batılı ülkede de ayrımcıhğın bir başka boyutta, bir başka biçimde sürdüğünü de görmekteyiz. Örneğin, Prof. Dr. Türkan Saylan 'ın belirttiğine göre itimiAvrupa ülkelerindeki üniversitelerdeprofesörlüğeyükselmiş bilim kadınlanmn oranı geneldeyüzde 1 'miş, yüz erkek profesöre karşı bir kadın pmfesör!.. Öteyandan feminist hareketin eşitlik isteklerini bir çözüm saymayan, ancak Marksist temel ilkelerle çözüme ulaşılacağını ileri süren toplumlarda da cinsel ayrımcılığın tam anlamıyla ortadan kalkmadığı bilinen bir gerçektir. Gerek Sovyetler Birliği 'nin dağılmasından önce, gerekse günümüzde, bu ülkelerin iist düzeyyöneticileri arasında kadın görevlilerin azlığı ya dapariamentolarında kadın üyelerin parmakla sayılacak kertede olması bu kanmın delillerinden biridir. Aynca bu ülkelerde başlayan •dinselyapılanmalann ve dinsel abmlann gitgide artması, aynı durumun dünyanın başka bölgelerinde de görülmesi, buyeni oluşumun cinsel ayrımcılığı ne konuda etkileyeceği söz konusudur. Kadınabiçilenrol: Yardımcıhk3aşta cinsler arası işbölü- mi olmak üzere, bir bakıma ciısler arası bir sınıflama ya- parak bunu hükûmleştiren tdtannlı dinlerin bu konuda nder getırdiklerini özgün kaynaklanndan yani Ahdı Ank. Ahdi Cedit ve Ku- ras'dan yapılan aktarmalarla yeiiden anımsatmanın gere- ğiıe inanıyoruz. Gerek tarihsel sıralama, gerekse kaynak olma dikka- te ilındığında ilkin Musa di- ninin, sonra Hıristiyanlığın, daha sonra da Müslümanlı- ğın kutsal kitaplanndan alı- nan özgün örneklerle konu ortaya konacaktır. Ama önce, üç dinde de or- tak olan kimi temel özellik- len belirtmek gerekirse: Her üç din de Tann'dan gelen ile- tiyi alıp bunu halkına ulaştı- ran bir elçinin, yani erkek bir peygamberin varlığını ve bu iletilerin toplandığı kutsal bir kitabın oluşmasıdır diyebili- riz. Aynca, Tann'dan gelen bu "vahy"ler yalnızca insanla Tann arasındaki tinsel ilişki- leri düzenlemekle kalmaz; insanla ınsan arasındaki nes- nel ilışkilen. daha açık bir anlatımla, insanın günlük ya- şamını en ince aynntılanna, örneğin, mutfağından yatak odasına dek uzanarak düzen- ler. Işte bu düzenlemeler her üç dinde de "şeriat"adı altın- da toplanır. Demek ki bir "ts- lam şeriaü" olduğu gibi bir u Musaşeriaa"ndan, bir "Hı- ristiyan şeriatı"ndan da söz edilebilir. Anlaşılacağı gibi her üç dinde de "şeriat", biri yaşam alanını düzenleyen "dürrya- sal kurallar", öteki ise dinın özünü oluşturan "inanç ve îradet kuranarTndan oluşur. Şeriatın "inanç ve ibadet" kurallan o dinin kendisini ta- nımladığı, ortaya koyduğu için özellikle de "inanç ku- raUan" dinlerin değişmez dogmalandır. lnananlann yaşamını düzenleyen "dün- yasal kuraUar"ın bir kısmı ise her üç dinde de oluştuk- lan ilk zamanlardan başlaya- rak yüzyıllar boyunca değişi- me uğramışlar ya da ihtiya- ca uygun biçimde yorumlan- mışlardır. • Tektannlı üç dinde, kadının yaşamının ve toplumsal konumunun belirlenip açıklanmasının temelindeki oluşum kadınm yaradılış biçimidir. Tann, Adem'in yalnız yaşamasını sakıncalı bulduğu ve ona bir yardımcı gerektiğine karar verdiği için kadını yaratmıştır. •Tann, bütün canlılan türlerine, cinslerine göre dişi ile erkeğini ayn ayn, birbirlerinden bağımsız olarak nasıl yarattığını Tekvin'de belirtir. Ne var ki bu birbirinden bağımsız, ayn ayn yaradılmayı Tann insanın dişisi için benimsememiştir. Kadınlara özgü yasaklar Mikelanj, Adem'in yaradılışını böyle betimliyor. Tann'nın, Adem'in yalnız yaşamasını sakıncalı bulması, aynca ona bir yardımcı gerektiğine karar vermesi, kadının yaradılış nedenini oluşturacaktır. Ancak Tann'nın Adem için düşündüğü ve uyguladığı, "suretimizde, benzeyişimize göre" yaratma kadın için uygulanmaz. Ote yandan, her üç dinin şeriatında da yalnızca kadın kullanna öz- lsrail oğullanyla Tann 'nın yaptığı anlaş- kalım. Ilk satır: "Allah, başlangıçta gök- gü kimi yasaklann ve yaptınmlann yer madır. Bu kutsal kitap. 39bölümden, da- leri ve yeri yaratü" tümcesinden oluşur. Bu anlatım evrenin oluşumunun sonuç-aldığı görülüyor. Bunlar doğal olarak şe- riatlann "dünyasal kuraUar" alanına aıt- tir; ne var ki bu kurallar için şu veya bu nedenle geçerli olan "değ^im" ya da ih- tiyaca göre "yorum" kadmlarla ilgili hü- kümlere hemen hemen hiç uygulanma- mıştır. Özellikle lslam şeriatı buna en çarpıcı örnektir. Bu özet açıklamalardan sonra tektan- nlı herüç dindeki kadın kullara özgü ya- saklan, yaptınmlan kutsal kitaplardan örneklerle sergilemeye geçebiliriz. Az önce yazıldığı gibi tarihsel sırayı iz- lersek ilk önce Müsa dininin kutsal kita- bı Ahdi Atik'ten başlamak gerekir. Ahdi Atik, "eski antiaşma" demektir. Ahid'den yani antlaşmadan kastedilen. lsrail oğullanyla Tann'nın yaptığı anlaş- madır. Bu kutsal kitap. 39bölümden, da- ha doğrusu, 39 kitaptan oluşur. tlk 5 ki- taba "pentatek" ya da "Musa'nın Beş Kftabı" denir ve bunlan Tann'run Mu- sa'ya yazdırdığı kabul edilir. Yaygın adı ise tbranicede "yasa" anla- rnına gelen *tora" sözcüğünden türetilen Arapça "Tevrat"tır. Geri kalan 34 kita- bın içindepeygamber Davut'a indirilen "Zebur" ve Peygamber Kral Süley- man'ın "Vaiz ve Meseflen" adlı kitapla- n da yer alır. Bu yazı dizisi boyunca aktanlacak ör- nekler genelde TevTat'tandır. Yeri geldik- çe Süleyman'ın MeseUeri'nden de alıntı- lara başvurulacaktır Artik şimdi Tevrat'ın "Tekvm" yani "Doğuş" adı verilen birinci kitabına ba- landığı altıncı güne dek sürer, altıncı gü- ne gelince. Tann:u surerimizde,benzeyi- şimize göre insan yapalım"der Yaratıcı- nın bu isteği, bu sözü ilk bakışta insan- da, her iki cinsi de eş koşullarda biçim- lendireceği izlenimini uyandınr. Oysabi- lindiği gibi önce: "Aflah yerin topragm- dan adamı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini iifledi; Adem yaşayan can oldu. Ve Rab Allah Aden'de bir bahçe dikti ve yaptığı adamı oraya kovdu."' Evet böyle diyor ilk kitabın ikinci bölümünün 7 ve 8'inci ayetleri. Görüldüğü gibi kadın henüz ortalarda yoktur. Tann "Adem" adını verdiğı bu ilk insanla söyleşiye başlar, ona bahçedeki ağaçlann meyvelerinden biri dışında hepsinden yararlanabileceğini bildirir. Meyvesi Adem'e yasaklanan "iyOîk ve kötülüğü büme ağacrdır. Günler böyle geçerken Adem"in canı sıkılmaya başlar ki Tann: "Adem'in yal- nız obnası iyi değüdir" der, aynca ona bir "yardımcı" gerektiğine de karar verir ve bunu: "Kendisine (Adem'e) uygun bir yardımcı yapacağun" diyerek bildirir. Aranan yardımcı bulunamayınca... Böylece Tann'nın. Adem' in yalnız ya- şamasını sakıncalı bulması, aynca ona bir yardımcı gerektiğine karar vermesi, kadının yaradılış nedenini oluşturacaktır. Öte yandan, Tann'nın Adem için düşün- düğü ve uyguladığı: "sureti- mizde, benzevişimize göre" yaratma kadın için uygulan- maz. Ilkin Adem'e yardımcı- sını kendi bulmasına izin ve- rilir. Tann yarattığı her türden hayvana ad vermesi için on- lan Adem'e getirir. Adem. bu yaratıklan bir yandan ad- landınrken bir yandan da gözden geçirir, onlann ara- sından kendine yardımcı arar. Bu durum, "Adem bü- tün sığırlara ve göklerin kuş- bruıa ve her kır hayvanma ad koydu, fakat Adem için kendine uygun yardımcı bu- lunamadı" tümcesiyle Tek- vin'in 2/20 ayetinde belirtilir. Demek ki artık kadının yaradılma zamanı gelmiştir. Bunun için Tann, Adem'i derin bir uykuya daldınr, usulca kaburga kemiklerin- den birini alır, yerini etle ka- paür, gerisi Tevrat'ta şu tüm- ce ile bitirilir. "Ve Allah Adem'den aldığı kaburga ke- miğinden bir kadın yaptı ve onu Adem'e getirdi." Adem nasıl bütün hayvanlara ad koymussa, kadının adını da şöyle koyar: "Ve Ademdedi: Şimdibu benim kemiklerim- den kemik ve etimden ettir; buna Nisa denilecek, çünkü, insandan alındı." (2/24). Üstten türetilen ast Tann, bütün canlılan tür- lerine, cinslerine göre dişi ile erkeğini ayn ayn, birbirle- rinden bağımsız olarak nasıl yarattığını Tekvin'de belir- tir. Ne var ki bu birbirindan bağımsız, ayn ayn yaradıl- mayı Tann insanın dişisi için benimsememiştir. Bu durum kadına "bir ayncalık tanın- ması" gibi yorumlanamaz. Çünkü böyle birtutum kadı- nın yaradılma nedeni olan "Ademi yalnızüktan kurtar- ma ve ona yardımcı olma" biçimindeki Tann isteğini görmezlikten gelmek olur. "Yardımcının" belirmesi doğal olarak onun bir üste bağlıhğını da getirir. Hele astın, üstten türemesi bu ba- ğımlılığı büsbütün pekiştirip arttıracaktır. lşte tektannlı üç dinde, ka- dının yaşamının ve toplum- sal konumunun belirlenip açıkJanmasının temelinde bu oluşum yatar: Kadının ya- ratıhşbiçimi. '•Ükgünah" ise Musa dini ile Hınstiyanlıkta kadın kurallann değerlendi- rilmesinde rol oynayan ikinci olgudur. Bunun da oluş ve gidişini yine Musa'nın birinci kitabı Tekvinden izleyelim. Adem ile Nisa, Aden bahçesinde "lyiDk ve kötülüğü bilme ağacı"na dokunmadan yaşamlannı sürdürürlerken, "Ku- hay- vaniannm en hDekân olan yuan" Nisa'ya bu ağacın meyvesinden yemesini önerir ve, "Ondan yediginb gün gözleriniz açı- lacak, i>tyi ve kötüyü bilerek Allah gibi olacaksmız" der. Bu öneriyi dinleyen kadının davranı- şını Tekvin'denokuyalım: "Agacm mey- vesinden aku, yedi ve kendisiyle beraber kocasına da verdi, o da yedi. İkisinin de gözleri açıldı ve kendilerinin çıplak ol- duklanru bUdiler." (3/6). Yarın: ilk günah. ilk ceza NEVŞEHtR 1. tCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖDEME EMRtNtN tLANEN TEBLİĞÎ Dosya: 1994^3056 Alacaklı: Lale Un Fab. San. ve Tic. A.Ş. Vekili: Av. H. YaşarOğuz Borçlu: Mahmut Düzgün, adresi meçhul Borç miktan: 40.000.000 TL. ve masraflan. Yukanda yazılı borcunuzdan ötürü adınıza düzenle- nen ödeme emrini havi tebilgat bila tebliğ mde edilmış olup zabıtaca adresinizin tespıti de mümkün olmadı- ğından ödeme emrinin ilanen tebliğine karar verilmiş- tir. Borcunuzu işbu ilanın gazete ile yayımı tarihinden itibaren yasal 10 günlük süreye takdiren 10 gün ilave- sı ile 20 gün ıçinde ödemeniz, bu süre içinde mal be- yanında bulunmanız. Senedin kambiyo senedi olmadığı veya altındaki im- zanın size ait bulunmadığı veya borçlu olmadığıruz ve- ya borcun ödendiği veya ertelendiği veya zamanaşvmı- na uğradığı iddiasında iseniz ilanın gazete ile yayımı- nı müteakip yasal 5 günlük süreye 5 gün ilavesi ile 10 gün ıçerisınde tcra Tetkık Mercii Hâkımlıği'ne bir dı- lekçe ile başvurmanız ımzaya dair ıtırazınız var ise ay- nı süre içinde lcra Tetkik Mercii Hâkımhği'ne yapma- nız. Aksı halde ışbu ödeme emrinin yayımı tarihini ızle- yen 10. gün sonunda takibin kesinleşeceğinin bilinme- si. Belirtilen süre içinde mal beyanında bulunmamak veya aykın beyanda bulunmanın ilanın neşri gününü müteakip 20. günün sonunda cezaı mesuliyetınızı ge- rektireceği tebliğ ve ilan olunur. 23.2.1995 Basın: 12116 NEVŞEHtR 2. ÎÇRA VE tFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖDEME EMRİNtN ÜLANEN TEBLİĞÎ Dosya: 1994/1521 Alacaklı: Dedeman Madencilik ve Tur. San. ve Tic. A.Ş. Nevşehır Vekili: Av. H. Yasar Oguz. Atatürk Bulvan - Nevşehir Borçlu: Turgay Dağlıoglu, adresi meçhul Borç miktan: 77.000.000 TL. Yukanda yazılı borcunuzdan ötürü adınıza düzenle- nen ödeme emrini havi tebilgat bila tebliğ iade edilmiş bulunduğundan zabıtaca adresinizin tespiti de mümkün olmadığından ödeme emrinin ilanen tebliğine karar ve- rilmiştir. Borcunuzu işbu ilanın gazete ile yayımı tarihinden iti- baren yasal 10 günlük süreye takdiren 10 gün ilavesi ile 20 gün içinde ödemeniz, bu süre içinde mal beyanında bulunmanız. Senedin kambiyo senedi olmadığı veya altındaki im- zanın size ait bulunmadığı veya borçlu olmadığınız ve- ya borcun ödendiği veya ertelendiği veya zamanaşımı- na uğradığı iddiasında iseniz ilanın gazete ile yayımını müteakip yasal 5 günlük süreye 5 gün ilavesi ile 10 gün içensınde tcra Tetkik Mercıı Hâkimliği'ne bir dilekçe ile başvurmanız, imzaya dair ıtirazınız var ise aynı süre için- de lcra Tetkik Mercii Hâkimliği'ne yapmanız. Aksi halde ışbu ödeme emrinin yayımı tarihini izle- yen 10. gün sonunda takibin kesinleşeceğinin bilinme- sı. Belirlenen süre içinde mal beyanında bulunmamak veya aykın beyanda bulunmanın ilanın neşri gününü mü- teakip 20. günün sonunda cezaı mesuliyetınizi gerekti- receği tebliğ ve ilan olunur. 28.2.1995 ' Basın: 12602 PENDİK 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1991/80 Karar No: 1995/31 Hâkkn: Yalçın Erkmen 18598 Kâtip: Nalan Yılmaz Davacı Arsa Ofısi Genel Müdürlüğü tarafindan da- valılar aleyhine açılan tescil davasımn yapılan yargıla- malan sonunda: Mahkememizden verilen 7.2.1995 gün ve 1991/80 esas, 1995 '31 karar sayılı ilamımız ile davalılann 1445/6200 hisselerinin bulunduğunu ve Pendik ilçesi, Şeyhli köyü, 2 pafta, 1061 parsel sayılı taşınmazda da- valılara isabet eden 1445/6200 hissenin toplamı 9.617.174.-TL. karşılığında davacı Arsa Ofısi Genel Müdürlüğü adma tapuya tesciline karar verilmiştir. Mahkememiz tarafindan adresi tespit edilemeyen ve duruşma günü ve saati ilanen tebhğ edilen davalılara karanmız davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen teb- liğ olunur. 17.2.1995 Davalılann en son adresi ve isimleri: 1 - Nizamettin Yılmaz Bankalar Cad. Keban Sok. No: 18 Tamirhane Cevizli/Kartal 2- Ahmet Soydaş Güngören Soğanlı Cad. Atilla Sok. No: 24 Bakırköy 3- Ahmet Gündem Aybastı Kazası Çakırlı Mah. 4 Yol PTT-Ordu Basın: 11144 HAYDARPAŞA GİRİŞ GÜNIRÜK MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Gümrüğümüzce Kas- tor Gıda Sanayi ve Tica- ret Ltd. Şti. adına tescil- li 14079 sayıh 09.04.1992 tarihli giriş beyannamesinden kay- naklanan 36.170.000.- TL. (10.574.000.-TL. Gümrük Vergisi, 6.038.000.- TL. Katma Değer Vergisi, 7.O5O.OOO.- TL. Damga Resmi, 1.587.000.-TL. Belediye Hissesi, 3.871.000.-TL. Rıhtım Resmi, 7.050.000.-TL. Destekleme Fiyat Istik- rar Fonu) gelir eksiği ile ilgili olarak yapılan teb- ligatımız adres yetersiz- liği nedeniyle iade edil- diğinden ve tebligata sa- rih başkaca adres bulu- namadığından, tebligat yerine kaim olmak üze- re 7201 sayılı kanunun 28. ve 29. maddeleri ge- reğince ilanen tebliğ olu- nur. Basın: 12545 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Kim Kimi Yönetiyor? Yakup Kadri Karaosmanoğlu'yla çoğu telefonla gö- rüşür, konuşurduk. Yakup Kadri Bey (1889-1974) zaman zaman ısteklerde bulunur: - Yazının biryerinde, şöyle şöyle birşeyyazarmısın? der- di. Sakın benim adımı yazma ha! dıye eklerdi. - Hay hay efendim! - Bak, ben sana şunu yazar mısın, bunu yazar mısın di- yonım ya, Yahya Kemal de, benimyaptığım gibi, bıze söy- lerdi. O zaman bızim sûtunumuz vardı! - Tabıi efendim! Yakup Kadri, bir gün şöyle dedi: - yazının bir yennde, Feşmekân Bey'in faşist olduğunu yazar mısın? Nasıl olsa, satır arasında yazı yazmayı bilıyordum. Ka- palı mı kapalı biçimde yazdım, gıtti! Ama, ben bugün Yakup Kadri Bey'den değil de, onun amcasının oğlu olan Fevzi Lütfu Karaosmanoğlu ndan (1900-1978), onun Şeref Bakşık'a anlattıklarından söz edeceğim. Şeref Bakşık, yıllarca Izmır'de Demokrat Izmir gazete- sinde genel yayın yönetmenliği yapmış, politikaya atıldık- tan sonra, CHP'de Bülent Ecevit'in ıstifasından sonra ge- nel yazmanlığa getınlmış bir kışı. Izmir'e her gıdışımde. ne yapar eder, onu ararım. Aramazsam, bir eksiklık duyarım. Izmir'de son görüşmemiz sırasında, söyleşi koyulaştı. O sıralar basında "50. hûkumet mi, 51. hükümet mi?"tarüş- maları süruyor, köşe yazarian soluklannı. mürekkepterini tüketiyorlardı. Sabah'ta Güneri Cıvaoğlu, Süleyman Bey'leTansu Hanım arasındaki olayı Celal Bayar-Adnan Menderesilişkisine benzetiyor. Menderes'in Celal Ba- yar'dan çekindiği gibi, Tansu Hanım'ın da Süleyman Bey'den öyle çekindiğini vurgulamaya çalışıyordu. Biz de Şeref Bakşık'la söyjeşiyoruz. Şeref Bakşık anlatıyor: "Demokrat Izmir'in genelyayın yönetmenıyım. Fevzi Lût- fû Karaosmanoğlu'nun Menderes'lerden Bayar'lardan ip- lerini kopardığı bir aşama, 1957-1958 yıllan olabilir. Fevzi Lûtfü Bey, gazeteye gelırgıderdı, sıyasal olaylar görûşülür- dü. O sırada da Adnan Menderes ile Celal Bayar'm hangi- sinin Demokrat Partı'yi daha iyi kontrol ettiği, Adnan Men- deres mı Celal Bayar'dan etkıleniyor, Menderes mı Bayar'ı idare edıyorsorusu kamuoyunu ılgılendirir, meşgul ederdi. Kimisi iplerin Adnan Menderes'te olduğunu söylerdı. Ce- lal Bayar için bir 'Sultan Resafbenzeîmes/n/ yapahardı. - O, orda oturuyor, cumhurbaşkanhğını yapıyor, bir çe- şit cumhurbaşkanlığı keyfını surdürüyor, bütün rol Adnan Menderes'te tezi vardı. Bir dığer görûş şuydu: - Celal Bayar bir kurttur. aslında o perde arkasında, bü- tün o kışkırtmalan yapan, mucadelenın planını, projesını ya- pan odur. Bu teze de inanan vardı, öteki teze de. Kamu- oyu gibi ben de merak ederdım. Fevzi Lütfü Karaosmanoğ- lu gazeteye geldiği bir gün, bunu ona sormayı uygun gör- düm. PolıtıkaTiın çok yakmında bir ınsandı, hatta Adnan Menderese karşı biroyla genel başkanlığı kaybetmiş adam- dı... - Onu bilmiyorum, genel başkan adayı oldu mu? • - Şöyleydi: Demokrat Parti, 1950'de iktidara geldiğiza- '• man Cumhurt&şkanı Celal Bayar, Menderes'e Başbakan-, lıkgörevini verince, 'Genel başkan kim olsun?'sorunu Yö- netim Kurulu'nda görüşüluyor. fEski Başkan Celal Bayar Cumhurbaşkanı olunca, DP Genel Başkanlığı boşalmış olu- yordu). Kurulda bir oy farkla, DP Genel Başkanlığı 'nı Ad- nan Menderes elinden alıyor. llginç bırşey, Fevzi Lütfü Ka- raosmanoğlu kendisine oy vermıyor, Adnan Menderes ise kendine oy venyor. Bu, anılarda, kitaplarda vardır. Fevzi Lüt- fü Karaosmanoğlu, DP'de binncı planda yer almış bir kişi. Hükümette, Genel Yönetim Kurulu 'nda hep görev almış bir kişi. Ona sordum: - Kamuoyunda iki düşünce var, hangisi hangisini yöne- tiyor? Menderes mi Bayar'ı yönetiyor, Bayar mı Mende- res'i? - Menderes Celal Bayar'ı idare eder! dedi. - Bana bir ömek verebilir mısiniz, bu yargınızın oluşu- muna yol açan örnek olay var mı'> - Var, gözümün önünde cereyan etti! Köşkteydi. Adnan Menderes 7e Celal Bayar btr tarhşmaya tutuştular. Nasıl bir tartışma, bılemezsin. Adnan Menderes tartışmadan sonra, Başbakan olarak, Cumhurbaşkanı 'na kapıyı çarpıp gıttı! Bu da yetmez, kapıyı çarpıp giderken, Celal Bayar'm rahatlık- la duyabileceği bir biçimde bağırarak:' ittıhat Terakki kapı- cısından cumhurbaşkanı olurşa, ışler işte böyle olur!' cte- di. Bunun üzenne çıktı gittı. Dahası var: Aydın 'a gıtti, birhaf- ta kadar orada kaldı, gelmedı Ankara 'ya. Bir hafta sonra gel- di havaalanında Adnan Menderes'i Celal Bayar karşıladı, büyûk bir ilgiyle. Daha ne istıyorsun? Ben de o zaman tereddütle karşıladım, dedım ki: - Sayın Karaosmanoğlu, bırisi fevrı tabiatlı, tepkisini gös- teriyor; öteki soğukkanlı, sabırla onu kontrol edebıliyor. Gerektiğinde, nerede ıpi kullanacağını bilebılecek mevki- de bir adam. Erteliyor duygulannı. susuyor. Onun o öfkeli tabıatına mizaç koyduğu ıçın, onu sakinleştıriyor, sonra- dan ve ışte, susuyor, havaalanında yine karşılıyor, kimi ka- palı odalarda övgüler, onurtandırmalar. taktiklerini uygulu- yor ama, sonunda, fırtına dındikten sonra, işte 'Sen şöyle- sin, sen böylesin' diye, öve öve hatta, bir belli planın için- de o kontrol ediyor, o etkıliyor, o yönlendınyor olabilir... Ya- ni, o gösterdiğinız tartışma. Adnan Menderes'in Celal Ba- yar'ı yönettığinı anlatmaz bana göre. Fevzi Lûtfü Bey, benim bu tahlilıme katılmadı: - Hayır, yanlış değerlendinyorsun, O. onu idare edi- yoıided/... Bu, burada bitti, zaman geldı, 27 Mayıs oldu. Ardından ben milletvekili oldum. Ismet Paşa 'yla Pembe Köşk'te ko- nuşuyoruz. Aynı konuyu Ismet Paşa 'ya sordum. Fevzi Lüt- fü Bey'in görüşlenni, kendiyorumlanmı anlattım. Paşa, bü- yük bir dikkatle dinledi: - Bana göre, senin analizın doğrudur. dedi. Ben böyle dunjmlarda şu tahlili yaparım. Bakanm: Adnan Mende- res 'in yapısı nasıl bir tabıat? Celal Bayar'm nitelikleri nedir? Sonunda sormuşumdur, Celal Bayar'm tabiatı mı Adnan Menderes'in tabıatına hükmeder, yoksa öteki mı? Ve Ce- lal Bayar'm tabiatı Adnan Menderes 'in tabıatına hükmede- cek tabiattır. Ben bu yöntemle bu yargıya varmışımdır. Son- ra, Yassıada duruşmalan da kimin kıme hükmedeceğinik'a- nıtlamıştır..." Şeref Bakşık'a anlattıklanndan dcrtayı çok teşekkür et- tim... B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDANSAĞA: 1/ Âşık olmaktan duyulan korku. II Cehennem... Saf- ran, amber ve misk kanştınla- rak yapılan güzel birkoku.3/Vanl- mak istenen bir amaca doğru. ge- çilmesi gereklı " dönemlerden her j biri... Asya'da bir ırmak. 4/ Zırh ya 8 da silah... Iskam- q bilde bir kâğıt. 5/ Anadolu evlerinin bazılann- da oda kapılannın üstüne eş- ya koymak için yapılan ufak oyuk. 6/Uzaklık ışaretı... Ad kavmi hükümdan Şedadd ta- rafindan cennete benzetıle- rek yaptınlan efsanevi bah- çe. 7/Dört Halife'nin sonun- cusu... Devnlınce yol göste- ren çok olur. 8/ Hint ınanışın- da aşk tannsı... Az sözle çok şey anlatma. 9/ Amberbalığı- na verilen bir başka ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Soyundan gelmen kımse... Bangladeş'in para binmı. 2/ Bir çeşit börülce... Üç bentten oluşan bir Batı şıiri türü. 3/ Asma kütüğü... Cstü kapalı ola- rak anlatma. 4/Yurdumuzun bir bölümüne verilen ad... Ev- rensel alıcı olan kan grubu 5/ Toprak, kum ya da saınan ele- meye yarar iri delikli kalbur. 6/ Bir nota... Beyaz mermer- de bulunan sert kısım. II Daha çok ipekten yapılan uzun Ja- pon kemeri... Küçük çocukları korkutmak ıçın uydurulmuş yaratık. 8/ Katranla kıldan yapılan \e kalafat ışlennde kul- lanılan bir tur macun... Demet. 9/Yunan mıtolojisinde gök- kuşağı tannçası ve tannlann habercisı... Ağzımızdaki diş- lerin bir bölümüne verilen ad.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle