24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 1995 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI Sol gösterip sağvurmakTerör ve anarşi kontrolden çikmış. ABD Büyükelçisi'nin makam otomo- fcilinin yakılması ve ABD'li denızcıle- nn denize atılmalan. ekonomınin tı- lanması, bürokratlann ve memurlann pasif direnişe geçmeleri. TBMM'nin ribannı giderek vitirmesi. demokratik ktle kuruluşlannın ve aydınlann ikti- dann karşısında yer almalan, Başba- kan Demirel ve yakınlannın yolsuzluk iddialannın gündemden düşmemesı... Bütün bunlar klasik darbe gerekçele- nydi... Darbeler içın gerekli "darbe eğUim ve eğhiıni''ne sahip Türk Silahlı Kuv- vetleri'nin böyle bır fırsatı kaçırması beklenemezdi. Yalnız burada önemli olan, kamuoyunun arzuladığı yöndeki bir darbenin her şeyi berbat edebilece- ğiydi. Tûrkiye'de o günün koşullann- da her birey \e örgüt kendi çıkarlan doğrultusundaki bir darbeye destek ve- recek bir havaya girmişti. Fakat çalı- şanlann. öğrencilerin. demokratik kit- le örgütlerinin istediklen, antı-emper- yalist ve Atatürkçülük sınırlannı aşan bir devrimdi. Darbeden yana tavır ko- yan ordu içindekı genç subay lar, Demi- rel yönetimine kesin karşıydılar. Tü- müyle dışa bağımlı ithal ikâmesini amaç'ayan montaj sanayiı. asker ve si- vil bürokrasi ile sıkı ilişkıler içindeydi ve ordunun bir sol darbe yapmayacağı inancındaydı. Altında Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ın. Kara Kuvvetleri Komutanı FarutGürler'in, Deniz Kuv- vetleri Komutanı Celal Eykeoğlu'nun, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'un imzalan bulunan üç madde- lik "muhtıra" 12 Mart 1971 günü sa- at 13.00'teki TRT haber bülteninde ilk haber olarak okundu. Ertesi günü gazetelerde "12 Mart MuhbrasPna destek verenler arasında TÖS'ün. TMGT'nin. Dev-Genç'ın. Devrimci Avukatlar Derneği'nin, Türk-!ş ile DİSK'in, Milli Birlik Gru- bu'nun ve pek çok demokratik kitle ör- gütünün bulunmasını hiç kimse yadır- gamadı. Sadece ve sadece CHP'de Bü- lent Ecevit ve bir grup arkadaşı muhtı- raya karşı çıktılar. Oysa 12 Mart Muhtırası ile birlikte Türk Silahlı Kuwetleri'ndeki Atatürk- çü ve devrimci pek çok üst rütbeli su- bay emekliye sevk edilmiş. hatta içle- rinden bazılan gözaltına alınmışlardı. Kamuoyunun beklediği darbe. üç maddelik bir muhtıra ile gerçekleştiril- mişti. Fakat bu darbenin sol gösterilıp sağ olduğunu görüp anlayabilmek içın uzun süre beklemeye gerek kalmaya- caktı. Aslında muhtıranın yayımlandı- ğı gün. altındaki "Memduh Tağmaç" imzası hangi amaca yönelik olduğunu göstermeye yetiyordu. Nitekim Mem- duh Tağmaç'ın" Zamanı getdiğjnde ge- reken yapılır" sözü birer birer bırer planlı biçimde yerine getinlip sıkıyö- netim ilan edilmiş. demokratik haklar askıya alınmış. TİP kapatılmış. anaya- sa değiştirilmiş, her türlü demokratik ve sol düşünceye sansür konulmuş. toplu tutuklamalar başlatılmış, ışken- cehaneler kurulmuş, haşhaş ekimi ya- saklanmış. ve VVashington'un çızdiği dış politika kulvanna girilmiştir. Burada birparantez açıp sol ışıgı ta- mamen söndürmek amacına yönelik 12 Mart olayının en ince aynntılanna kadar planlanmış, programlanmış bir oyun olduğunu anlatabilmek ıçin. dev- rimcilerin sorgulanması amacıyla ön- ceden hazırlanıp düzenlenmış MİT- CIA işbirliğinin ürünü işkencehanele- rin nerelerde kurulduğunu.Süleyman Genç'ten aktanyoruz: tSTANBUL: Erenköy'deki MtT ts- tanbul Bölge Başkanlığı sorgu yen Zi- verbey Köşkü. Harbiye Merkez Komu- tanhğı'ndaki ek yapı. Sansaryan Han'ın 3. katındaki sorgu yeri. lstan- bul Emniyet Müdürlüğü'nün Gayrette- pe'deki binasının ikinci katı. ANKARA: Ankara Emniyet Müdür- lüğü'nün 6. katı. Bahçelievler son du- raktaki Özel Kolej. Bahçelievler 4. Cadde'deki 20 numaralı bina. Mamak 28'inci Tümen'deki özel işkencehane. Mamak Muhabere Okulu'nun Keçikı- ran tepesindeki radyo binası. Etimes- gut Güvercinlik Jandarma Komando Taburu içindeki MİT Ankara Bölge Teşkilat binası. DİYARBAKIR: Eski tutukevi. Mer- kez tnzibat Şubesi. Diyarbakır Narko- tik Büro. Eski tutukevi civanndaki ikinci tabur. Vilayet Konağı. TRT'nin yanındaki MİT Merkezi. tZMtR: Hilal Karakolu arkasındaki ahırlar. Izmir Emniyet Müdürlüğü Bi- ritıci Şube. Süleyman Genç, 12 Mart sonrası Türkiye'de uygulanan işkence sistem- leri ile Yunanistan'da cuntanın iktidara gelmesınden sonra yaşananlar arasın- daki aşın benzerliğe de dikkat çekip "Bıçağın Sırtıntaki Türkiye"' kitabında şöyle diyor ""Yunanistan'da ve 12 Mart'ta Türki- ye'dtki aynı uygulama benzerliklerinin nedeni. Ğ. Papadopulos'un evlem or- taklanyla. Türkhe'deki kontrgeriHa kunıculannın darbe yapma. örgütlen- me ve işkence yapma tekniklerini öğ- rendikleri jerin aynı okul ve avnı mer- kezler olmasıdır." Yarın:Darbeler, Demirel'in can simidî Darbeler ve Darbeciler • 1971'e gelindiğinde herkes bir beklenti içindeydi. Bu yüzden 12 Mart Muhtırası'na pek çok demokratik örgütün destek vermesini kimse yadırgamadı. Sadece Ecevit ve bir grup arkadaşı muhtıraya karşı çıktılar. Oysa darbenin gerçek yüzünü görüp anlamak için uzun süre beklemeye gerek kalmayacaktı. • Önce sıkıyönetim ilan edildi, demokratik haklar askıya alındı, TİP kapatıldı, anayasa değiştirildi, her türlü demokratik ve sol düşünceye sansür konuldu. Toplu tutuklamalar başlatıldı, işkencehaneler kuruldu, haşhaş . . „ „ _ _ _ ~ V T T m riSY ekimi yasaklandı ve adım adım VVashington'un çizdiği dış NECDET ONUR ş*/ nnlitika k. ılvanna nirilHİpolitika kulvanna girildi. Ünlü 12 Mart Mutitırası'nın tam metni: Cumhuriyeti korumak ve kollamak üzere... Komutanlartarafmdan Cumhurbaşkanı'na. Cum- hunyet Senatosu Başkanlığı'na. Mıllet Meclisi Baş- kanlığı ile TRT Genel Müdürlüğü'ne gönderilen ve 12 Mart 1971 günü saat 13.00'teki TRT haber bül- tenine ilk haber olarak okunan muhtıra metni söy- leydi: 1. Parlamento ve hükümet süregelen tutum. gö- rüş ve icraatı ile yurdumuzu anarşi. kardeş kavga- sı, sosyal ve ekonomık huzursuzluklar içine sok- muş. Atatürk'ün bize hedef verdiği çağdaş uygar- lık seviyesine ulaşmak ümidıni kamuoyunda yitır- miş ve anayasanın öngördüğü reformlan tahaİckuk ettırememış olup Türkiye Cumhuriyetı'nın gelece- ğı ağır bir tehlike içine düşürülmüştür. 2. Türk milletinin ve sinesınden çıkan Silahlı Kuvvetler'in bu vahım ortam hakkında duvdugu üzüntü ve ümıtsizliğı giderecek çarelerin partiler üs- tü bir anlayışla Meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek ve anayasanın öngördüğü reformlan Atarürkçü bir görüşle ele ala- cak ve inkılap kanunlannı uygulayacak kuvvetli ve ınandıncı bir hükümetin demokratik kurallar için- de teşkili zaruri görülmektedır. 3. Bu husus süratle tahakkuk ettinlemediği tak- dirde Türk Silahlı Kuvvetleri. kanunlann kendisi- ne vermiş olduğu Türkiye Cumhunyeti'ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek ıdareyi doğ- nıdan doğruya üzerine almaya kararlıdır. Bılgilerinize. Memduh Tağmaç Orgeneral Genelkurmay Başkanı ve Milli Güvenlik Kurulu üyesi Faruk Gürter Orgeneral K.K.K. ve Milli Güvenlik Kurulu üyesi Celal Eykeoğlu Oramıral Dz K.K. ve Milli Güvenlik Kurulu üyesi Muhsin Batur Orgeneral Hv. K.K. ve Milli Güvenlik Kurulu üyesi Gereğı ıçin: Cumhurbaskanı'na Cumhuriyet Senatosu Başkanlığı'na Millet Meclisi Başkanlığf na TRT Genel Müdürlüğü'ne 12 Mart öncesi olaylar tırmanırken, özellikle ABD karşıtı gösteriler dikkat çekiyordu. Olaytara bir de hükümet ve Meclis'teki tıkan- ma eklenince, ortam "darbe eğilim ve eğrtimi"ne sahip Türk Silahlı Kuvvetleri için uygun hale geliyordu. İ 68 kuşağı ve 12 Mart/oRAL ÇALIŞLAR rîjı buyuk orgutçu: hacıt 12 Mart'ın en ateşli günleri. Ma- mak Askeri Cezaevi'nın koridorların- da DenizGezmişher zamanki neşesiy- le bağınyor: "Arkadaşlar, bugün ger- çek liderimizi tutukladılar. Işte, yol göstericimiz ve önderimiz Sacit yol- daş." Deniz'in omuzunda. etrafa şaşkın- lıkla bakan. yeni tıraşlı, kısa boylu bi- nsi oturuyor. Deniz önde. arkasında 10-15 kişilik bir topluluk, sloganlar atarak bizim koğuşa doğru geldiler. Deniz'in omuzundakı, bizım Siya- sallı Sacit. Etliye sütlüye kanşmayan. kendı halindeki Sacit'in Deniz'le. ce- zaevıyle ne ilgisi olabilirdi ki? Ama o dönemde o kadar abuk sabuk tutukla- malar yapılıyordu ki, sonunda piyan- go bizim Sacit'e isabet etmişti. Şakalaşmalar ve hoşgeldin faslı bit- tikten sonra Sacit yanıma geldi. Sinir- lerini yatıştıracak. normale dönecek şeyler söyledim. Sonra başına gelen- leri anlattı: Sacit. Siyasal Bilgiler'ı bitırdikten sonra Maliye Bakanlığı'nda denetçi olarak çalışmaya başlamış. 1971 Ha- zıranı'nda da Diyarbakır ve yöresinin denetiminı yapıyorlarmış. Tam o gün- lerde Mahir Çayan v e Hüseyin Ceva- •Okuldan arkadaşı Hüseyin Cevahir'in ölümü üzerine bir arkadaşına telefon eden Maliye Bakanlığı memuru Sacit, Diyarbakır Emniyeti için bulunmaz bir nrsattır. Polısler büyük bir av ele geçirmenin keyfi içinde Sacit'i konuşturdukça konuştururlar. Sonuçta ortaya inanılmaz bir örgüt ve bu örgütün yiğit önderlerinden Sacit çıkar. hir istanbul'Maltepe'de sıkıştınlırlar. Çatışmada Hüseyin Cevahirölür. Ma- hir yaralı olarak ele geçiriür. Sacit. Hüseyın'in ve Mahir'in okuldan yakın arkadaşlan. Hüseyin'ın ölümü Sacit'i çok sar- sar. Diyarbakır'daki otelden. Hüse- yin'le ortak arkadaşlan olan bır yakı- nına telefon eder. olayın sıcaklığı için- de tepkilerini dile getirir ve ağlar. Son- ra yatağına uzanır. Gece yansına doğru Sacit'in odası- nı polisler basar ve onu gözaltına alır- lar. Onu ihbar edenin iddiasına göre Sacit büyük bir anarşisttir. Mahir Ça- yan ve Hüseyin Cevahir'in yakın ar- kadaşı olmasından daha büyük bir de- lil bulunabilir mi° Iddiaya göre gece telefonla örgütle teması kurmuş ve ta- limatlan bildinniştir. Bu ihbar üzerine Diyarbakır Emni- yeti'ne getirilen Sacit. büyük ışken- celere uğrar. Sacit bır albayın oğludur. Ihtimamla el bebek gül bebek büyü- tülmüştür. Naif bır yapısı vardır. Po- lıste bu kadar ağır bir suçlama ile kar- şılaşması onu altüst eder. O koşullar- da ne yapabilir ki? Üstelik Mahir ve Hüseyin' in arkadaşı olduğu da doğru- dur. Bu iddiayı hemen kabul eder. Ama esas zorlu aşama. Mahir'in ba- şında bulunduğu THKP-C örgütüyle ilgili sorulara v enlecek yanıtlardadır. Önce bu saçma iddiayı reddeder. An- cak zarif ve nann yapısıyla baskılara daha fazla dayanması mümkün olmaz. Bır süre sonra iddia edilen her şeyı ka- bul etmeye girişir. Ancak her iddiayı yalnızca kabul et- mek yetmez. Bazı bilgiler de vermesi gerekir. İşkence arttıkça önce örgütü nasıl kurduğunu anlatır. Daha sonra okul arkadaşlan olan ve yakından ta- nıdığı THKP-C'nin liderleri Mahır Çayan. Yusuf Küpeli ve Hüseyin Ce- vahir'le eylemlerı nasıl planladığını ıtiraf eder. Polisler ıse büyük bir av ele geçirmenin keyfi içinde Sacit'i konuş- turdukça konuştururlar. Ortaya inanıl- maz bir örgüt ve bu örgütün yiğit ön- derlerinden Sacit çıkar. Sacit anlatırken ipin ucunu iyice ka- çınr ve Denizlerin örgütü THKO ile Mahirlerin örgütü THKP-C'yi de bir- birine kanştınr ve bir anda iki örgü- tün lideri de oluverir. Polisler de yüz- lerce sayfalık bu saçmasapan ifadeyi büyük bir ciddiyetle daktiloy a geçirir- ler. Bu ıfadeyle birlikte Sacit, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'na gönde- nlir ve örgüt yöneticisi olduğu gerek- çesiyie tutuklanır. Sacit'in albay baba- sı. bu saçmalığı aydınlatmak ve oğlu- nu kurtarabilmek amacıyla oradan oraya koşturur. Ortada ipe sapa gel- mez bir ifade ve inanılmaz işkencele- re uğramış bir gariban vardır. Buna rağmen Sacit tam 6 ay hapiste kaldı. Tahliye olduğunda olayın şokunu daha atlatamamıştı. Yarın: Erbakan ve arkadaşlarının af kazığı İLAN ERENKÖY GİRİŞ GÜMRÜK MÜDLIRLÜĞÜ'NDEN Gümrüğümüzce Gepsa Gıda Gıyim thr. ve lth. Paz. San. A.Ş. adına ışlem gören 33569 sayılı 10.6.1985 günlü giriş beyannamesinden kaynaklanan gehr eksiği ile ilgili olarak Danıştay 7. Daıre Başkanlıöı'nın E: 1989 1799. K: 1993'2094 sayılı 24.5.1993 günlü karan lehimıze sonuçlanmıştır Bu neoenle 3.855.720. -TL. gelir eksığinin tâhsıl zaman aiimına uğramaması nedenıyle başkaca bır adresi bulunamadığından müdürlüğümüz saymanlık müdürlügüne ödenmesı teblığ olunur Basın: 10696 ESKİŞEHİRASLtYE4.HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1994-993 KararNo: 199545 Davacı Davut Sevkıcan tarafından davalı Nüfus Müdürlüğü aleyhine açılan soyadı düzeltimi dava- sının yapılan açık yargılaması s>onunda; Davanın kabulü ile Konya Tuzlukçu ılçesi Köklüce Köyü c: 046'02, s: 23. k: 47'de nüfiısa kayıtlı da\acı Veysel ve Hatıceoğlu !957doğumlu Davut'un nüfus kütügünde Sevkıcan olan soyadmın Sev- gıcan olarak düzeltımine karar verilmiştir. ilan olunur. Basın: 10287 ANKARA NOTLARI Olenlere Yazık Değil mi? "Çalışanlann Ortak Sesi-Demokrasi Platformu" pazartesi- salı günleri yaptığı toplantılarda, Istanbul Gaziosmanpaşa olay- larını görüştü. "Demokrasi Platformu 12 Mart Gaziosmanpaşa Katliamını Lanef//yor"başlıklı şu açıklamayı basına ve televiz- ycKilara duyurdu: "Yıllardır her türlü terör, egemen güçlerin baskı ve sömürü- lerinin devamını ve gizlenmesini sağlamak için kullanılmakta- dır. 12 Mart 1995 günü Gaziosmanpaşa'da yenı bir Sıvas kat- liamı yaşanmış ve süregelmekte olan terör ve faili meçhul ci- nayetler serisine bır yenisi daha eklenmıştir. Içsavaş tahriki olarakgördüğümüz bu saldın, demokratikleş- me önlemlerinin hayata geçmesi, 700 bin ışçinin toplusözleş- me görüşmelerinin yapılması, kamu çalışanlannın sendikal hak- lannın tartışılması ve genişletilmesisürecini engellemeyi ve de- mokrasi dışı müdahalelere ortam hazın'amayt amaçlamaktadır. Bu sûreciengellemeye çalışanlar, Tünkiye 'de gelişmekte olan demokratikleşme hareketinı baskı altında tutmayı amaçlamış- lardır. Saldırganlar, çoğunlukla Alevi yurttaşlanmızın bulunduğu kahvehane ve pastaneleri tarayarak masum halkı katletmişler- dir. Güvenlik güçleri katliama seyircı kalmış, bu tutum doğal ola- rak halkta tepki uyandırmıştır. Bu tepkileryoğun acılann üriinüdür, ancak tam da saldırgan- lann istediği ortama katkı sunma tehlikesini de taşımaktadır. Bu nedenle Demokrasi Platformu, halkı uyanıklığa, serin- kanlılığa ve geleneksel kardeşlik duygulannı canlı tutmaya da- vet etmektedir. Oiaylan sağduyu ve hoşgörü ile karşılamayarak daha da tır- mandıran ve yeni ölümlerin, yaralanmalann ve baskılann so- rvmlusu olan güvenlik görevlilerini kınıyor, yasalyetkilerini aşan güvenlik güçlerinin bu tutumlanyla suç işlediklerini anımsatı- yor, uygulamalan ile yeni olaylara neden olmamalannı ve poli- sin demokratıkleşmesıni istiyoruz. Ülkede halkın güvenliğini sağlamaktan bihnci derecede so- rumlu Içişleri Bakanı'dır. Bu nedenle, bu katliam ve sonrasın- daki ölümle sonuçlanan oiaylan değehendirmedekı ve olayla- ra müdahaledekiyanlı ve yanlış tutumu karşısında kendisini der- hal istifaya davet ediyoruz. insan haklanna dayalı, demokratik, laik, sosyal hukuk devle- ti olabilmenın birinci koşulu, halkın can güvenliğini sağlamak ve ülkede iç banşı korumaktır. Bu nedenle olayın yaratıcısı olan örgüt, birey ve görevlilerin tez elden saptanmasını sağlayacak ciddi birsoruşturmanın başlatılması ve bu türolaylann asıl kış- kırtıcısı olarak gördüğümüz ve devletin içine yuvalanmış bazı karanlık güçlerin ortaya çıkanlmasını ve bunlardan hesap so- njlmasını; Aynca, evlerde operasyonlann durduaılmasını, normal ya- şama dönülmesi için sokağa çıkma yasağının kaldınlmasını, hal- kın beslenme ve sağlık gereksinmelerinin karşılanmasını, ger- çek ölü ve yaralı sayısının açıklanmasını istiyoruz." Açıktama buydu. Sabahın saat 10'unda toplanıp, basına ya- pılacak açıklamaya son biçimı verilmiş, saat 11 .fJO'de de Tür- kiye Mimar Mühendis Odalan Birlıği (TMMOB) binasının beşin- ci katında, açıklamayı bekleyen basın ileTV muhabirierine okun- muştu. Açıklamayı TMMOB Başkanı Yavuz Önen okudu. YavuzOnen'in sağında Türk-fş Genel Başkanı Bayram Me- ral, solunda ÇGD adına ben, benim yanımda da Zıraatçılar Derneği Başkanı Ibrahim Yetkin, Prof. Alpaslan Işıklı, katıla- bilen başkanlar vardık. Önce gazetecilerden sorular geldı: - Bu açıklamadan başka eyleminiz var mı? Başbakanlık'a si- yah çelenk koyacaktınız, ne oldu? - Çelenk konusunu şımdi aşağıya inip değerlendirec'eğiz, yanıtını verdi Yavuz önen. Büyük salon, gazetecilerden başka bir gün önce olduğu gıbı, Demokrasi Platformu üyesi olmayan, çeşitli kuruluşlann temsilcilerınce doldurulmuştu. Biri: - Sız eylem filan yapmıyorsunuz, satışa getinyorsunuz! de- di. Yavuz Önen karşılık verdi ona: - Kimseyı satışa getırmıyorduk, ama kimseyi kışkırtmak da istemiyorduk... Birbaşkası: - ,;•, - Ben gidiyooım! diyordu, sokağa gıdıyordu! ' Sokağa gıtmek isteyene ne diyebilirdik ki? Sokağa dökülmeyı bekleyen kalabalıklar, Demokrasi Platfor- mu'ndan bekledığini bulamamış gibiydı. Arkadaşlann kimi iki gün süren toplantılann tümüne katılmamışlar mıydı? Katılanları, belleğımde kaldığınca, söyle sayabilirim: Bayram Meral fjürk-lş Başkanı), Ibrahim Şahin(DlSK Böl- ge Temsılcisi), Yıldınm Kaya (Kamu Çalışanlan Konfederasyon- İaşma Kurulu). Gündüzkı toplantıya Yıldırım Kaya katılmışken, akşamüstü Eğıtim-Sen'den Ayhan Sanhan katıldı; TMMOB'den Yavuz Önen (Başkan), Hasan Metin (T. Veteriner Hekimlerı Bırliğı Başkanı). Alpaslan Işıklı (Öğretım Uyeleri Der- neği), Şenal Saruhan (Çağdaş Hukukçular Derneği), Musta- fa Ekmekçi (Çağdaş Gazetecıler Demeği), ÇGD adına geç va- kit Ali Tartanoğlu da katıldı. Ibrahim Yetkin (T. Ziraatçılar Der- neği), Rıza llıman (Halkevleri Genel Yazmanı), Demokrasi Plat- formu'nun üyelerinden Akın Birdal (İHD Başkanı), ilk gün ka- tıldı, ikinci gün duruşması olduğu içın katılmadı. Türk Tabibleri Birlıği, Türk Diş Hekimlen Birtiği, Türkiye Mali Müşavirier Birlıği (TÜRMOB) sürekli katılıriarken, bu toplantılara gelememişterdi. Bu arada Pırsultan Abdal Kültür Demeği Genei Başkanı Mur- taza Demir ile Hacıbektaş Velı Derneği Genel Başkan Yardım- cısı Ali Doğan, konuk olarak toplantıya katılmayı istemişlerdi, katıldılar. Gerçekte, 14 kuruluştan oluşan "Çalışanlann Sesi-Demok- rasi Platformu", 1993 Ekimi sonunda kuruldu. Önemli olaylar- da, görüşlenni açıkladı, sesini duyurmaya çalıştı. Yukandaki toplantıdan, açıklamalardan sonra, Başbakanlık'a 'siyah çe/en/c'konup konmaması konusunda tartıştık aşağıda. Siyah çelenk hazırdı, gözümüze bakıyordu. Ben, çelenk kon- masına da karşıydım. Açıklama, söz yetmiyor muydu? O sıra- da birşey oldu: Kapı önünde bekieşen polis şeflerinden biri, Em- niyet Müdür Yardımcısı, Bayram Meral'le görüşmek istemişti. Tartışma sırasında Bayram Meral dışan çıktı, geldi. Bayram Me- ral: - Biz Başbakanlık'a siyah çelenk koyacağız, arkadaşlar öyle istiyor! deyince, polis şefi: - Çelengi koyun, bır engel çıkarılmayacak, yanıtını vermiş. "Yalnız", demiş, "kalabalıklarla yürümeyin, yalnız başkanlargit- sin!" Hemen çelengi alıp çıktık, Başbakanlık'a koyduk kara çelen- gi. Çelengi koymasak, basında belkı açıklamamız da çıkmaya- caktı. Bizden sonra Kızılay'da olayiar oldu. Su sıkmalar, coplar çalıştı. Şöz havada mı kalmıştı? Olenlere, eziyet görenlere yazık değil miydi? BULMACA 1 2 3SOLDAN SAGA: 1/ Akarsulann seviyele- rini yükseltmek. sulan toplamak ya da başka yö- ne çevirmek için yapılan bent. 2/Eli işe yatkın, be- cenkli... Ray üzerinde iş- leyen bir taşıma aracı. 3/ Zarara uğrama tehlike- si... Serçeden korkanın ekmemesi gereken. 4/ tkaz... "Bın yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu / Bin yıl sürecek zanne- dilen sesidir bu" (Yahya Kemal). 5/ Bir büyük yetke sahibini perde arkasından yöneten kimse. 6/Birnota... Soyundan geli- nen kimse. 7/ Kansının ihanetine uğTamış erkek... Kuzu sesi. 8/ Ya- bancı... "Dost. metres" anlamında argo sözcük. 9/ Amaçlanan sonuç... Kum adacığı. YUKARIDAÎV AŞAĞIYA: 1/ Halk dilinde kuru ıncire verilen ad... Bir oyun ya da filmde aniden yaratılan komik durumlar. 2/ Pierre Loti'nin bır romanı. 3/ Sibirya'nın kuzeyınde yaşayan bir halk. 4/ Bır cıns serçe... Bır bağlaç. 5/ Satrançta bir taş... Asya'da bir ülke. 6/ Istatistikte, bir grup veri içinde en sık rastlanan değere verilen ad... Köpek. II "Çalmak, aşırmak" anlamında argo söz- cük. 8/Takımada... Güzel kadın. 9/Cisimlen, bileşime ya da ay- nşıma uğratarak niteliklerini belirtmede kullanılan madde... Rey.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle