23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURÎYET/3 Madenciler 'konser'haberi üzerine çoluk çocuk Zonguldak'ageldiler, kentte izdiham yaşandı Grevde karnavalŞÜKRAN KETENCİ ZONGULDAK — Madenci grevinin 16. gününde, Zongul- dak'ta yürüyüş ve miting degil, sanki karnaval vardı. Çok sayı- da konuk aydın, yazar, sanatçı, sendikacının katılımı ve sanat- çüann konserleri, hafta sonuna denk gelince madenciler, eşleri ve çocuklanyla kentin sokakla- rını hınca hınç doldurdular. Madencilerle dayanışma için gelen bir grup özürlü yurttaş en önde, Zonguldak dışından gelen aydın, yazar, sanatçı, sendikacı konuklar Genel Başkan Şemsi Denizer ile birlikte, Asma- Uzülmez'den gelen yurüyüş ko- luna girerek kent içinde vapılan kısa bir tura katıldılar. "İşci, ay- dın, sanatçı omuz omuza" slo- ganları ile karşılandılar. Grevdeki 48 bin maden işçisi ve Genel Maden-tş ile dayanış- ma içinde olan Türkiye Maden- Iş Sendikası Başkanı Hasan Hüseyin Kayabaşı, Türkiye Taş Kömûrü Işletmeleri'nde çalışan. Sanatçılarla el ele Madencilerle dayanışma için Zonguldak'a gelen aydın, yazar, sanatçı ve sendikacı konuklar, Genel Başkan Şemsi Denizer ile birlikte kentin içinde kısa bir tur attılar. Yürüyüşte "İşçi, aydın, sanatçı omuz omuza" sloganı atıldı. Konser iptal Zonguldak'ta sanatçıların konser vereceği hâberi üzerine büyük bir izdiham yaşandı. Damdan atlamak isteyen iki genç düşerek yaralandı. Kent içi ve dışından gelenlerin oluşturdugu büyük kalabalık nedeniyle konserler iptal edildi. 30 kasımdan bu yana iş yavaş- latma ve pasif direniş eylemleri yapan 28 bin 500 maden işçisi- nin grev hazırlığı içinde olduğu- nu bildirerek, "Yakında Türki- ye, ışıgı mumİa arayacak" dedi. Genel Maden-lş Başkanı Şemsi Denizer, geleneksel mi- ting konuşmasında uzlaşmaz ol- makla suçlandıklannı, çağnya uyup görüşmeye gjttiklerini, an- cak bugüne kadar yeni hiçbir teklif ile karşılaşmadıklannı an- lattı. Hâlâ dört ay öncesinin ra- kamlan ile oynanarak kamuo- yunun aldatılmaya çalışıldığını söyledi. Denizer işçilere, çalışan- lara insanca ücret, yaşama hakkı tanımayan siyasi iktidara karşı maden işçisi ve Zonguldak hal- kının gerekli mücadeleyi verdik- lerini belirterek, "Tiirkiye'nin her yerinde işçi sınıfının, Türk halkının da görevleri vardır. Bu- nun da adı genel grevdir" dedi. Damdan düşenler Kente, tanınmış yazar, sanat- çı, aydınlann geleceği haberi, her gün saatlerce yürüyüş yapa- rak gelen maden işçileri, ailele- ri ve yakınlarından önce Zon- guldak içindeki kadın ve çocuk- ların sendikayı sabah erken sa- atlerde fîilen işgal etmelerine yol açtı. Çocuklarla sabahtan tama- men dolan konferans salonu ka- pılan kapatılırken, damdan at- lamak isteyen 16 yaşlarında Sa- vaş Durmuş ve Ühan Zurnatı ad- lanndaki iki çocuk yere düşerek yaralandılar. Ağır yaralanan gençlerden biri ameliyata alındı. tzdihamın önlenememesi ne- deniyle güvenlik önlemi olarak, başkanın miting konuşmasın- dan sonra Edip Akbayram, Mehmet Giimüş, Hüseyin Başa- ran ve llhan İrem'in konserleri iptal edildi. Şişli Belediye Başkanı Fatma Girik, yürüyüş ve sendika ziya- retinde özeÜikle kadınların ilgi merkezi oldu. SHP lstanbul ör- gütü aynca kalabalık bir grup olarak pankartları ile yürüyüş yaparak madencilerin grevine destek verdi. 5 otobüsle gelen SHP'liler 11 kamyon gıda ve 10 milyon na- kit para yardımı getirdi. SHP ls- tanbul örgütünün hesabında ay- nca 50 milyon biriktiği bildiril- di. Madencilerin yürüyüşüne ka- tılan özürlülerin yazılı destek mesajında ise özürlülerin ço- ğunluğunun iş kazası sonucu sa- kat kaldıkları, yaşam koşulları- nın her gün biraz daha ağırlaş- tığı vurgulanarak, "Böylesi kah- redici yaşam şartlannın kaderi- miz olmadıgını çok iyi bitiyoruz. Onun için bugün burada emeftaı mücadelesini veren işçi kardeş- lerimizle tek viicut, tek ses ol- M » r l * » n r » i v « » At*&ti>&*> a r ö a l t ı I s t a n D u l d a Eminönü Yeni Ca- gözaltına alındığını belirtirken yasak yayınlar hakkında bilgi vermediler. Olayı iTAttU.CIlClj'c; U C S l C g C g U A C U U m j önünde bulunan kartpostal protesto etmek için aynı yerde dün sabah çiçek satan çeşitli halkevleri yönetki- satıcüan, önceki gün tezgâhlarına "Satışlann geliri Zonguldak'taki maden lerinden iki kişi daha siyasi şube ekiplerince gözaltına alındılar. Siyasi şube yet- işçilerinedir" yazılı pankartı astıktan sonra siyasi şube ekipleri tarafından go- kilileri, gözaltına alınan 5 kişiyle ilgili bir açıklama yapmaktan kaçınırken zaltına alındı. Siyasi şube yetkilileri, üç kişinin 'yasak vayın bulundurmaktan' aileler, endişe ettiklerini belirttiler. (Fotograf: Erdogan Köseoglu) Zonguldak'ta 'mükellefıyet' döneminden 3 emekli kazmacı ve madencilerle söyleşi 'Grev, sızılaranı azalttı'ERBİL TUŞALP ZONGULDAK — Yaşü bir madenci HayrnUah Taş. Kendi deyişiyle "yetmişi biraz geçiyor" yaşı. Arkadaşı Yusuf Karanfil "yetmise yakın." Dünya kana bulanmadan bir yıl önce 1938'lerde, "yevmiyesi 30 kurustan" inmişler ocağa. In- dirilmişler. Savaşın kömüre ge- reksinimi olduğu için, zorunlu olarak çahştınlmışlar. "Mukel- lefiyef'in acılanna birlikte kar- şı durmuşlar, kömür tozunu bir- likte solumuşlar. Hayrullah ile Yusuf tam 35 yıl kannca gibi ça- lışmışlar yerin altında. Tonlarca kara elmasta ahn terleri, emek- leri var. 1973'ten bu yana "gün- düz gözüyle" gökyüzünü görü- yorlar, oksijen soluyorlar, toz yutmadan yürilyorlar. Emekli yaşamlannı sürdürüyorlar. Hay- rullah Taş, ocaktan çıkuktan sonra 1973'te doğduğunu kabul ediyor, "Yaşun daha yirmiye vannadı" diye gülüyor. Hayrulah ile Yusuf iki eski ar- kadaş, iki eski dost. Yusuf yele- ğinin cebinden çıkardığı Serki- sofun kapağmı açıyor; Nazun'ı soruyor. "Geç kaldT diyor Hay- rullah. Oturanlar ayaklanıyor hep birden. San kazağı, yeşil ce- keti ve neredeyse gömleğinin ya- kalanna kadar uzanan sarkık yanaklanyla Nazım amca giri- yor kahveye. Çaycuma ilçesi, Ka- raman bucağı, Dağüstü köyti- nün mükellefıyet döneminden kalan son kazmacısı Nazım Er- yümaz'a "HoşgeMin" diyorlar bir ağızdan. Bir biblo gibi duruyor Nazım amca sandalyenin üstünde. Ko- caman ve güçlü elleriyle küçü- cük bir adam sanki, kazmacılık için yaratılmış gibi. Nazım Er- yümaz "1337 dofumlu", 69 ya- sında. Hayrullah ile Yusuf tan bir yü sonra inmiş ocağa. Bir sü- re sonra 150 kuruşa çıkmış yev- miyeleri. "MükeUefiyetin zor- luklan olmasa, iyi paraydı' di- yor Nazım Eryılmaz, 150 kuruşa. Her üçü de kendilerini grevci işçilerden sayıyorlar. Emekli ol- makla madenciliklerini noktala- yamayacaklannı söylüyorlar. Muhtann kahvesinde çay içip dertleşerek süren tekdüze ya- şam, grevle birlikte, onlar için renklenmiş. "Sohbetin tadının degiştigini" söylüyorlar. Her üçü de kendilerini Karadon'un kazmacı işçileri sayıyorlar. On üç gündür, sürekli "grevi, ocak- Madenci agzıyla anlatıyor gre- vin kaçınılmazlığını. "Goçürtme yöntemi" gib< önünde durulmaz bir iş ona gö- re Zonguldak'ta yaşananlar. Ocağın içini anlatıyor önce, uzun uzun; karanlığı, nemi ve havasızlığı. Göçürtmenin bir adı da "karatumba" madenci dilin- de. Zonguldak'ta karatumba var. "Tavanda var olan kömür da- manna bir metre çapmda bir de- lik açtınız mı, iş tamamdır. Kö- mür aşağıya doğru kendiliğin- den akar. Damann kalınlıgına göre tonlarca kömür, patlayan bir barajın sulan gibi çaglar, "Basaracaklar" diyor Hayrul- lah Taş; geçmişten korkmu- yorlar. "Devkt hepiraize borçlu" di- yor Yusuf Karanfil; "grevcilere ödesin borcunu!' Yeraltında ocakta Mükellefıyetten kalan emek- li kazmacılar Hayrullah, Yusuf ve Nazım'ın gözlerinin içi gülü- yor konuşurken. Açık acık ko- nuşuyorlar, hırıltılı göğüslerin- den yükselen kahkahalannı giz- lemeye gerek görmüyorlar. Kırsal alan yerleşimleri ocak- Af erin bizim oğlanlara Çaycuma ilçesi Karaman bucağı Dağüstü köyünün 'mükellefiyet', yani zorunlu çalışma döneminden kalan son kazmacısı Nazım Eryılmaz "Sonunda oldu" diyor. "Bunca yıl sonra hak aramanın yolu açıldı. Aferin bizim oğlanlara!" Goçürtme yöntemi Emekli madenciler, Zonguldak grevini 'karatumba' denen goçürtme yöntemine benzetiyorlar. Bu yöntemde kömür damarının altından bir metrelik delik açılınca tepede ne varsa aşağı bosalıyor... lan ve geJecegi" konuşuyorlar. Muhtann kahvesine daha erken geliyorlar, evlerine daha geç dö- nüyorlar. Kulaklan kirişte, Zon- guldak'tan iyi habeTİeT bekli- yorlar. Her üçü de havzanın 160 yıl- hk tarihinin, son elli yüının canh tanığıydılar. Yaşamlan boyunca boyle bir başkaldırıyı düşlemiş- lerdi hep. Böyle bir düşle yıllar- ca kazma sallamış olsalar da 48 bin işçinin, hep birden ocağa in- mediklerine kolay inanamamış- lardı başlangıçta. "En sonunda oldu" diyor Nazım Eryılmaz, "Bunca yü sonra olsa da hak aramanın yolu açıldı" diyor. asagıya akar. Deliğin çapı ve da- mann kahnlığı arttıkça, akış hızlanır. Göz gözü görmez, so- luk alınmaz, güriiltüden durul- maz olur ocak." Kendilerini grevci işçilerden saymanın somut bir gerekçesi de var. Can bağlan, kan bağlan var grevle, grevci işçilerle. Hayrullah Taş'ın oğlu Recep, Yusuf Karan- fıl'in oğlu Mehmet, babalannm bıraktığı yerlerden iz sürüyorlar- dı kömür damarlarında, greve çıkmadan önce. "En sonunda oMu" diyor Na- zım Eryılmaz; bunca yıl sonra olsa da hak aramanın yolu açıldı. lardaki uzmanhğa göre, yapılan işlere göre gerçekleşmiş. Çaycu- ma'nın Dağüstü, Şeyhoğlu, Ke- rimler, Ulubey, Burunkaya köy- lerinden kazmacılar gidiyor ocaklara. Beycuma'nın Kara- man, Keller, Sapca ve Hikme- toğlu köyleri domuzdamcılany- la ünlü. tster yeraltında ocakta, ister yeryüzünde kahvede olsunlar, herkes madencilik sorunlanyla yakından ilgili. "Dışarda on kürek atan biri, içeride beş kürek atamıyor" di- yor Hayrullah Taş; istim yetmi- yor, karnı doymuyor çünkü... İstim yetersizliği "ocaklara hava üreten kompresörüB eski- ligini, köhneliğini" anlatıyor. Açlık ise "yutulan kömür tozu- na karşı yetersiz beslenmeden" kaynaklanıyor, emekli işçiye göre. Ocaklardaki teknik donanı- mın "kompresörlerin, nakliyat motorlannın, bantlann, paletie- rin ve vinçlerin yaşlan" emekli kazmacılara göre "neredeyse kendi yaşlan" kadar. "Eski ve köhne yani" diyor Nazım Eryıl- maz, sarkık yanaklarında titre- yen gülüşünü saklamadan. Her kahvede bir baba var, oğ- lunun greviyle övünen. Her kah- vede bir oğul var, babasının geç- mişini yaşamak istemeyen. Çavuşlar Kahvesi'nde "knnı lağımcılıktan yüzde 62 malûlivetk" emekli tzzet Öztürk oğlu Sadullah'ın sağlıkla emek- li oluşuna seviniyor. Ocaktaki torununun greviyle gurur- lanıyor. Hatipler Kahvesi'nde Öyas K- lici'nin oğlu 24 yaşında, Hayri, ocağa ineli bir yü olduğunu söy- lüyor. "Kazmacı olarak emekli olamayacagını" düşünüyor. "Ölmek bizden, yemek onlardan" diyor. "BeUsdeki ip yarasım" gösteriyor. Kazmacı yedekleri "sarmalan beUerine dolayarak" dolaşıyorlar ocak- larda. Domuzdamcılar "300 mefreden direk" taşıyorlar, 300 metre yerin altında. Çaycuma'da, Beycuma'da grevci maden işçileri, yaşanan on yıllık deneyin zengin bir ge- lecekle süslenebileceğini gösteri- yor. Hayri Bilici, "ip varasının »zısının, hak aramanın güzelli- gınden her gün biraz daha azaldıgım" söylüyor. Babalar, oğullanmn sırtını sı- vazlıyor, belki ilk kez çocukla- nna "aferin" diyor. mak için tstanbul'dan geldik" denildi. SHP'lilerin adına lstanbul tl Başkanı Ercan Karakaş'ın des- tek açıklamasında bu grevin tüm işçilerin hak grevi olduğu ve iktidan sarsacağı vurgulandı. Yazarlar ve aydınlar tlhan Sd- çuk, Uğur Mumcu, Ali Sirmen, Muzaffer tzgü, Ahmet TeUi, tl- deniz Kurtulan, Haiak Gerger, Gencay Şaylan, Haldun özen, Hasan Kıyafet yürüyüşe katıhp, sendikayı ziyaret ederek maden işçilerinin yanında olduklannı vurguladılar. Sendika başkanlan düzeyinde Türkiye Maden-ls, Otomobil-tş, Likat-lş, Çelik-İş, Basın-lş'in katılımı yanında çok sayıda Türkiye'nin her yerinden gelmiş şube yöneticisi düzeyinde sendi- kaa dün Genel Maden-lş'i ziya- ret edip, yürüyüşe katılarak ma- den işçilerine destek verdi. Yurt dışında bulunan yazar Aziz Ne- sin, bir mesaj ile madencilerin soylu başkaldınsı, hak kavgası önünde saygı ile eğildiğini bildirdi. NöTLAR Madenci bağırdı: Padişah istifa! 7 yaşındaki işçi çocuğu Tanju, grevi şöyle tanımhyor: "Babamın harçlık vermemesi." ZONGULDAK (Cumhuri- yet) — Duyuldu ki "çarşıda şen- lik var." Edip Akbayram gele- cekmiş, turkü çığıracakmış. Hem de Fatma Girik de olacak- mış. Üzülmez deresinin yani basın- da toplandı bebeler, kadınlar, maden işçileri, önlerinde, köy düğünün simgesi Türk bayTağı, ardında, "ekmek, özgürlük, banş" pankartlan. Sessizce yü- rüdüler. Sessizliği yalnız çocuk- ların ince bağınşları bozdu... • Karadon'dan, Üzulmez'den,: Kozlu'dan indiler. Madenci hey- keli selamlandı, "lşçiler el ele, genel greve", "geliyor, geliyor madenciler geliyor", "Çankaya şaşırma, sabnmızı taşırma" di- ye diye... Zafer işareti ile coşku- yu dile getirdi, cadde kenarlann- da bekleşenlerle, yürüyenler. • Cadde tıklun tıkhmdı. Sa- kat arabalan ile gelenler en ön- deydi. Ardında Genel Başkan Şemsi Denizer, ardmda yazarlar, çizerler, aydınlar, sanatçüar... En arkada da bir insan seli. • Yürüyüş kolu Vali Konağı- na döndü. Karadeniz'le kucak- laştı, martı çığhklan kanştı slo- ganlara: "Çankaya'nın şişmanı, işçilerin düşmanı", "Yolumuz Ankara, hedefimiz Çankaya", "TRT onlann, meydanlar bi- zim..." • Kadınlar bekleşiyor, çocuk- lar omuzlarda, bir kuş uçup baksa yukarıdan, moru, alı, ye- şili, koşuyor sanacak. Bir gök- kuşağı, rengarenk bir uçurtma sanki sokaklardaki renk... • Sendikanın penceresinde Genel Maden-tş Sendikası Ge- nel Başkanı Denizer'in başı gö- züküyor. O ne uğultu, o ne dal- galanma, o ne alkış? Denizer, camdan "canlanm benim" di- yor, sokaklar dalgalanıyor: "Başkan, seninle ölüme de gi- deriz..." "Sflkele başkan düşecekler..." Denizer, konuklan tanıtıyor tek tek. En çok alkış Fato'ya. Madenci eşleri, çığlık çığhğa. • Denizer, geleneksel doğal mitingde soruyor: "Savaş istiyor musunuz?" Kalabalık inliyor: "Hayır!" "Anayasaya saygısı olmayanın adı nedir?" Yanıt hazır, "padişah.'' Arduı- dan "padişah istifa" sloganlan. DUTVKADA BUGUN AUSIRMEIV Çağını Yaşayabilecek mi? ZONGULDAK — Genel Maden-İş Sendikası binasında, başkanlık odasının bulunduğu katın koridorlarında ikibuçuk yaşında, sarışın, mavi gözlü bir çocuk koşuşturup duruyor. Herhalde bütün bir kenti kaplayan grevi de, maden işçileri- nin demokrasi ve insanca yaşam mücadelesinin de ayırdın- da değil. Ona her şey bir şenlik, belki de curcuna gibi geliyor. Sarı- şın mavi gözlü çocuk, Genel Maden İş'in Başkanı Şemsi De- nizer'in,yeğeni. Adı da, şu anda bütün Zonguldaklıların öz- lemıni dile getirıyor: Çağdaş. Evet, küçük Çağdaş, tüm insanlarının özlediği çağdaşlı- ğa çok uzak bir ülkede ve o ülkenin de yine çağdaşlığa çok uzak bir kentinde, Zonguldak'ta, çağdaşlık kavgasının orta- sında yaşayıp büyüyor... Zonguldak Türkiye'nin kömürünü sağlıyor. Ama kömür ya- taklarındaki maden işçisine ne çağdaş bir ücret ne de çağ- daş yaşam koşulları sağlayabilmiş. Şimdi çağı yakalamanın, insanca yaşamanın, demokra- sinin, süründürmeyecek, geçindirecek değil, kıt kanaat ya- şatacak bir ücretin savaşını veriyorlar tüm Zonguldaklılar. Zonguldak grevin başından beri, tek bir yürek, t6k bir yum- ruk, tek bir çığlık. Grev, maden işçilerinin değil; memurun, tüm işçinin, esnafın, aydının, öğretmenin, avukatın, kısaca- sı tüm Zonguldaklıların grevi. Birkaç gündür kent, sendikanın denetimi ve yönetiminde. Burada yaşanan, grevin ötesinde, demokratik bir halk ha- reketi. Burada cumartesi günü binler, on binler, örnek bir kararlılık, disiplin ve bilinçle yürüdüler, gösteriler yaptılar. Her hareket kendi liderini yaratıyor. Zonguldak'taki son grev de liderini yaratmış. Bu lider Şemsi Denizer. Bütün dünya radyo ve televizyonları her gün Türkiye'den Zonguldak'tan görüntüler veriyor. Yalnızca TRT, Zonguldak'- taki olaylar karşısında kör, sağır, dilsiz... "O kadar parayı vermeyin. kapatın madenleri" diyen kişi- nin tiyatroya gıtmesi TRT için haber oluyor da, Zonguldak1 ta on binlerin yaşam kavgası haber olmuyor. On binlerin yaşam kavgası artık Türkiye'deki demokrasî savaşımının ayrılmaz bir parçası, öncû eylemine dönüşmüş. Zonguldak, acılı, açlık kokan, buruk, ama şenlik yaşayan bir kent. Zonguldak'ta kadınlarla erkekler el ele, omuz omuza, kol kola, bu demokrasi savaşımına katılıyorlar. Çocuklar baba- larının, analannın yanında, önünde yürüyorlar. Sessizleştirilmış, depolitize edilmiş Türkiye'de, madenle- rin dibinden bir çağdaşlık ve demokrasi çığlığı yükseliyor. Ama Zonguldaklıların yazgılan öylesine çağın gensınde tu- tulmuş ki çağdışı, sorumsuz, tabansız kişilerce... Saat 12.30'da başlayan yürüyüşte Şişli Belediye Başka- nı Fatma Girik ile birlikte İlhan Selçuk'u, Uğur Mumcu'yu, Gencay Şaylan'ı ve beni konuk olarak en ön sıraya alıyor- lar. Cumhuriyet okurları, İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu'yu ellerindeki gazetelerini sallayarak selamlıyorlar. Gencay pankartlara bakıyor ve içini çekiyor: — Çağ atladık, dünya değişiyor diyorlar. Nerede... Bak- sana yıllardır ınsanlar hep aynı özlemle yürüyorlar ve aynı amaç için savaşım veriyorlar "Ekmek, barış, özgürlük." Gerçekten öyle. Yıllar yılı değişen bir şey yok Türkiye'de. Ekmek, barış ve özgürlük hâlâ uzak bir amaç gibi duruyor ve hâlâ insanlar ona ulaşmanın savaşımını veriyorlar. Eylemi yöneten sendikacı, sokakta yürüyen maden işçi- si, madende çalışmayan Zonguldaklı esnaf, kadını ve çocu- ğuyla tüm Zonguldak halkı, ekmeğin ancak özgürlükle, de- mokrasiyle, barışla aslanın ağzından koparılacağını biliyor, bu bilinçle hareket ediyor. Türk halkı açlık çekerek, acı çekerek, gözyaşı dökerek, ama kendi deneyimlertyie, yaşayarak, dömökrasinin, Özğûr- lüğün, barışın önemini, onsuz ekmek kavgası yapılamaya- cağını anlıyor; demokrasiye, özgürlüğe barışa sahip çıkma- nm, onlara ulaşmanın kavgasını veriyor. 1990'ın son günlerinde Zonguldak'ı görmek, Zonguldak'ı yaşamak gerek. 1990'ın son günlerinde Zonguldak'ta verilen savaşımın, yalnızca maden işçilerinin çok haklı ücret istekleriyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda bir demokrasi, özgürlük ve banş savaşımı olduğunu kavrayıp onlara destek vermek, savaşım- larmı, fütursuzca anayasa suçu işleyenlere karşı başarıya eriştirmek için kollan sıvamak gerek. Ancak tüm kişi, kurum ve kuruluşlar olarak bu alanda üs- tümüze düşeni yapabilirsek, Çağdaş bir gün çağını yaşaya- bilir. KISA KISA • Yeni Asya gazetesi yazarlarmdan Mustafa Kaplan'a "Atatürk'e hakaret" suçundan bir yıl hapis cezası verildi. Kaplan hakkında 12 Şubat 1989 tarihinde Uşak'ta "Yakın Tarihimiz" konulu konferansta yaptığı konuşma nedeniyle Uşak Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açümıştı. (ANKA) • İnsan Hakları Derneği lstanbul Şubesi'nce, İnsan Hakları Haftası kapsamında düzenlenen 'Kararnameler ve Anadil' konulu panelde, konuşmacılar, 413 sayıh kararnameyi eleştirdiler ve anadil gerçeğinin yasalarla değiştirilemeyeceğini bildirdiler. İstanbul Tabip Odası toplantı salonunda yapılan paneli Hüseyin Aygün yönetti, konuşmacı olarak da Dr. îsmail Beşikçi ile Av. Kanber Soypak katıldı. • Şımak'ın Cizre ilçesinde izinsiz gösteri yürüyüşü yapanlardan üçü tutuklandı. Cizre Cumhuriyet Savcılığı'ndan edinilen bilgiye göre önceki gün gözaltına alınan 6 kişi dün sabah mahkemeye çıkarıldı. Nöbetçi mahkeme, izinsiz gösteri yürüyüşü yaptıklan iddiasıyla üç sanık hakkında tutuklama kararı verirken üç sanığı da serbest bıraktı. (Cizre/AA) • Gazeteci Ahmet Turgut Yeşiltepe, dün Istanbul'da öldü. 1927 yılında Ordu'da Doğan Yeşiltepe, gazeteciliğe 1950 yılında Zafer gazetesinde başladı. Türk Haberler Ajansı'nın Ankara temsilcüiğini de yapan Yeşiltepe, Ekonomi, Medeniyet, Halkçı, Son Posta ve Tercüman gazetelerinde röportaj yazarlığı, istihbarat şefliği ve yazı işleri müdürlüğü görevlerinde bulundu. Ahmet Turgut Yeşiltepe'nin cenazesi, yarın Levent Camisi'nde kılınacak öğle namazından sonra toprağa verilecek. M İ L L İ P İ Y A N G O Y I L B A S I C E K İ L İ S İ N D E 2 Mercedes 200 E (Metdik) 2 BMWA. 5.18 İKHA 11 (Metdik) 9 Opel Vectra 1.8 GL-K 9 Renoult 21 (Opok) 16 Renault 11 TXE Flash (Opak) 16 Taunus2.0GTS 14 Hondo Gvic Sedan düz vites 14 Mazda 323 1.6 Sedan GLX M5 8 DoğonL 40 Renault 9 GTE Broadvvay (Opak) 16 Renault 12 Toros SW (Opak) 12 Renault 12 Toros Binek (Opak) 40 Kortol 5 Viteı 24 Sahin T O P L A M İ K R A M İ Y E 2 9 2 M İ L Y A R !
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle