Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 ARALIK 1990 CUMHURİYET/21
HAVA DURUMU TÛRKIYE'DE BUGÜN
MetoorokflsieriGanelMü-
dûrttOOMan * » , M p p gûre bû-
tün Mtgriar çok buk/tkı, Marmara.
Ege, AMeniz, Iç Anadokı, Ba* ve
Om Kandeniz le Ooflu ve GOney-
doOu Anadokı^un b t t a yaOşlı ge-
çacek. ftfclar yer yer e&* ve sû-
raM ofenak tore yaflmur v« safla-
n * pMnde otacak. HAM SICAK-
U â ftnkın b * hasiıi^arinden bi-
ı» ntzienmBbe loble \e loöostan 4 ılâ 6 kuvvetınde saatte 16
ȉ 27, Bat AJaJenc ve Ejede 7-8 kuvvetinde saatte 3^40
»kSl!Z vetosa çac*. Rû^r güney y^lerden ta« ara ara «1a kuvMîttB
ştfdinde esecek Oe- esecek, gffl kûçûk dalgaH atacaK.
B*dk
Btnooı
Bdfc
Bokı
Buna
ÇamMoto
Çorum
Denzf
«P WHyartakır B 13° (PltoiBa
11° 9°E*n« Y 10» 5°KM«ş
13° 7°Eranc» Y 7» 2°M«rsn
10° 5°Eraırvm V fP-f Mujta
5° 1°Eslo?«h» V «» 8°Mu»
1° 4°6>zanlap B 12° e°NıQde
19° 12° Gnsun Y 17° 12° Ortu
16°12'Gûn*5h««Y 10° 2°«B
10° T> Samsun
9° 5°S»rt
12° «°Smop
14° 9°Snw
10° 5°HaUdri
Y 14° 9°ls{Mrta
Y 12° 8°lstanM
Y V 8°bı«r
B 7» 2°K*s
B 8° 7>Kasanwnu Y
Y 9° «°K«Mfi Y
Y 1Z° e°KjrtJar«l Y
Y V <*"(anfk Y
Y 8° «°KBWı»« Y
Y t3° mialJlya Y
0°1»(i
fttsg*
2°Zonoutt*
- A-jpk B-buluflıı Ogûneşlı K-lorit
DÜNYA'DA BUGÜN
Kahıre •''
BULMACA
8
SOLDAN SAĞA:
1/ Hücum... Tibet
sığın. 2/ Su düzeyin-
deki sıra kayalar...
Avuç içi. 3/ Çok iri
ve zehirsiz bir ydan...
Yurdumuzda bir pet-
rol bölgesi. 4/ Osmi-
yum elementinin
siragesi... Bir fotoğ-
rafın, bir desenin,
bir karikatürün gös-
terdiği ya da temsil
ettiği şeyi belirten
yan. 5/ Güneydoğu
Asya'da yaşayan bir
maymun. 6/ öğe...
Bir organımız. 7/ Don, şalvar... Gös-
teriş. 8/ Osmanh devletindeki sivil
rütbelerden biri... Yurdumuzun ba-
tısında bir körfez. 9/ Elli şiniklik ta-
hıl ölçeği... Zayıf, cılız.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Genellikle yetişme koşullarını in-
celemek amacıyla değişik türlerden
yabanıl ağaç, ağaççık ve çalılann de-
neysel yetiştinlmesine ayrılmış park
ya da alan. 2/Izmir yakınlannda an-
tik bir kent... Uzun tüylü bir süs köpeği. 3/ Baston... ölüm.
4/ Türkçede ilgi adılı.. Tibetlilerde ve Moğollarda Buda rahibi.
5/ Birim zamandaki titreşim sayısı. 6/ Gizli görevli... tlenme,
beddua. 7/ Bir işte yardımcı olarak çalışan erkek... Katışıksız,
saf. 8/ 1leri gelenler... Güç emek, çaba. 9/ Yelkenleri yerlerine
çekmekte kullanılan halatların genel adı.
60 YÎL ÖNCE Cumhuriyet
Tasarruf haftası
KMIIN I.KMK
Şosoo ve lâstıklennı
JADRAT
16 ARALIK 1930
Milli tasarruf ve yerli mallan
haftasının üçüncü günu olan dün
de halkımız; ayni alâka ile
şehriraizin muhtelif mahallerinde
yerli mallannı teşhir eden
mağazalann vitrinlerini tetkik
etmişlerdir. Bu suretle yerli
mallanmızın nefasetini daha iyi
anlıyan halkımız; beğendikleri
vitrinler için bu mağazalara uğrıyarak reylerıru ıstımai
etmişler ve mübayaatta bulunmuşlardır.
Ticaret odasının tevzi ettiği 5 bin rey pusulasınm
magazalarda sarfından sonra hıfzedilen diğer 5 bin rey
pusulasının da halk tarafından tarnamen istimal edildiği
anlaşıimıştır. Bunun üzerine ticaret odası dün tekrar kâfi
miktarda pusula tab ve tevzi ettirmiştir.
Diger Uraflan mekteplerde bu hafta hayat bilgisi
dersleri, tasarruf ve hayat bilgisi dersleri, tasarruf ve yerli
maOar mevzuu etrafında tedris ve mes'ele, misaller
tasarruf vazife ve borçlarımızdan intihap edilmektedir.
Türk Ocağında dün saat dörtte kadın, erkek toplanan
halka yerli mallar fihni gösterümiştir.
30 YEL ÖNCE Cumhuriyet
Kozludaki infilâk
16 ARALIK 1960
Kömür lşletmeleri Kozlu Bölgesi Incir Harmanı
bölümünün 5 inci kartiyesinde bu gece saat 03 sırasında
21 madencimizin şehit olmasıyle neticelenen büyük bir
grizu infüâkı olmuştur.
Grizu sahası Acılık, Leonidis ve Haapetro damarlarını
içine almaktadır. Kurtarma ekiplerinin infilâk
sahasındaki devamlı çaüşmaları neticesinde 61 kişilik
mevcuttan 28'i sağ, 12'si ağır yaralı ve yaralı olarak
kurtarılabümişlerdir.
Hâdise mahalline derhal gelen Zonguldak Valisi Tevfık
Sargut, Zonguldak C. Savcılan, Işletme Umum Müdürü,
Müdür Muavini ile Bölge Müdürü tahkikat ve tahliye
ameliyesiyle bizzat meşgul ohnaktadırlar.
tnfilâk'rn sebebi anlaşılamamış olmakla beraber kazma
dareleri sonunda meyadan gelen kıvılamlardan çıktığı
tahmin edilmektedir.
Yanarak feci bir şekilde ölenlerin cesetleri peyderpey
cıkanlmaktadır.
ölenlerin büyük bir kısmı Ereğlinin Sofular diğer kısmı
ise Ayvatlar Yılanca, Oğubeyler köyü halkındandır.
Zonguldak Teşkilât hastahanesine kaldınlan Tevfik
Sevim, Osman Şirin, Mustafa Sert, Halil Sorhan, Kâzım
Çetin, Yaşar Arslan isimli ağır yaralılardan ikisinin
komaya girdiği büdirümiştir.
Kozlu Amele Dispanserinde tedavileri yapılahlar
şunlardır: Şaban Orhan, Feyzullah Çelebi, Mahmut Usta,
Rıza özcan.
Dispanserde tedavi edilenler arasında bulunan Başçavuş
Rıza özcan basını suya sokarak ölümden kurtuhnuş
fakat akli muvazenesini kaybetmiştir.
Aynı bölge ve bölümdeki en büyük infilâk 1948 yıhnda
olmuş ve 49 kişi ölmüştü.
G E Ç E N Y I L B U G Ü N C u m h î
General Pinochet
16 ARALIK 1989
Şili'de dün cumhurbaşkanJığı ve parlamento için seçim
yapıldı. Secimler, 16 yıldır Şili'yi baskıa bir rejimle
yöneten General Augusto Pinochet'ye "son" mesajı da
taşıyor. Şili halkı, 1973 yıhnda Salvador AJlende'nin
devrilmesiyle başlayan "Pinochet diktatörlüp"nü, dün
sandık başına giderek noktaladı.
DÜZELTME: ~
• Cumhuriyet DERGİ'nin bugünkü kimi nüshalarında
Annağanlı Bulmaca sayfasında, bir önceki haftanın
bulmaca metni yer almıştır. Okurlarımızdan özür
dileriz.
AÇIKLAMA
• 16 Kasım 1990 tarihli gazetenizde "Üniversite
Kararlı" adlı manşet yazıstnın devamında ve 28 Kasım
1990 tarihli gazetenizin Uğur Mumcu imzası "Gözlern"
adlı köşesınde kişilik haklarımı ve güvenlığimi tehlikeye
düşürecek tarzda ismime yer verildiğini görmüş
bulunmaktayım. Sözü edilen olayla uzaktan yakından
bir ilgim olmadığı gibi özellikle 16 kasım tarihli
gazetenizde açıklamalarda bulunan Sayın Nejat
Kaymaz'ı da geçmişte veya bugün herhangi bir
sebepten dolayı tanımam. Bu itibarla Sayın Nejat
Kaymaz'ı tehdit etmem söz konusu değildir. Ciddi
olarak tanınan gazetenizde tekzibimin kamuoyuna
duyurulmasını dilerim.
NAİM AYDOĞDU
TÂRITSMA
Yutttaşm Oyunu Aluıeaya Dek?
Yurttaşın oyunu alıncaya dek onu biraz adam yerine
koyuyorsun; oyunu bir kez kaptın mı ondan sonra bir
şımanyorsun ki eh, seni tanıyabilene aşk olsun!
tşine geldiği zaman Tann'ya inanmak,
ona sığınmak en büyük günahtır. Seni o
yüksek makamlara Allah mı oturttu? Al-
dıgın seçmen oylannı gökten sandık sandık
Tann mı gönderdi? Seçilinceye dek yurtta-
şın oyunu alabilmek için bin bir türlü yola
başvuruyorsun. Ya var olan partilerden bi-
rine giriyorsun ya da halkı kandırmakta da-
ha etkili olur diye yeni (!) bir partinin ku-
rucuları arasına katılıyorsun. Secim çalış-
malannı hep ne için yapıyorsun? Halkın
oyunu almak için değil mi? Propaganda ko-
nuşmalarını gerek kitle iletişim araçlarıyla
gerekse alanlarda kürsülere çıkarak halk
için yapmıyor musun? Kentlerın en gözde
yerlerinde -seçmenle daha^sıkı bir iletişim
kurabilmek için- seçim buroları kurmuyor
musun? Kapah salon toplantılan, delege-
lere, hatırlı seçmenlere verdiğin şölenler,
davullu-zurnalı-kornalı seçim konvoylan,
gazetelerdeki çarşaf çarşaf duyurular hep
ne için? Yurttaşın elinden oyunu kapmak
için değil mi? O oyu alabilmek için büyük
harcamalan göze alıyorsun. (Hesaplamış-
lar; bir seçime girebümek için -1989
fiyatlanyla- en az yüz milyon lirayı gözden
çıkarmak gerekiyormuş.) Sonuç, yine de
güvenceli değil. Onca harcamaya karşın se-
çilememek de var hesapta. Bu seçimde aday
olabilmek için en az yüz milyon lirayı göz-
den çıkarabilmesi için insanın en az iki üç
yüz milyon liralık bir serveti olması gere-
kir. Oysa, ulusu temsil edebilecek, ülke yö-
netimıni daha önceki seçilmişlerden çok da-
ha guzelce, yetkince üstlenebilecek, iyi eği-
tilmiş, erdemli, topluma saygılı, tüm yaşa-
mını onun esenliğine adamış binlerce aydın
yurttasımız olduğu halde, bunlardan aca-
ba kaçının kırk elli milyon liralık mal var-
hğı vardır, kaçı bir seçime aday olarak ka-
tılabilmek için beş on milyon liralık bir gi-
deri göze alabilir (ya da bu kadarlık bir pa-
rayı denkleştirebiür)? Seçime aday olarak
katılanlar zenginler, seçilenler zenginler!
Başka bir seçimde yine onlar katılıyor, yi-
ne onlar seçiliyorlar. Eğitim, kültür ve er-
demce zengin; ancak, paraca yoksul yurt-
taşlann yalnız seçme haklan var gerçekte;
yalnız bu haklannı kullanabiliyor, onlan da
ister istemez zengin adaylan seçmek için de-
ğerlendirebiliyorlar. Yasalarda yazılı olan
bir de seçilme haklan var, fakat bu -
göstermelik- haklannı kullanabilmeleri
mürnkün değildir. Paraca yoksul, eğitim-
ce orta düzeyde olan ancak ulusun sonın-
larını görebilen, sezgisi güçlü, sağduyulu
yurttaşlann 'kamutay'a (ulusal meclis), ye-
rel meclislere seçilerek birer kamu sözcüsü
olabilmeleri yurdumuzun bugünkü koşul-
lannda bir düştür. (Buna da demokrasi di-
yorlar! Varhklılann demokrasisi!)
Evet, yurttaşın oyunu alıncaya dek onu
biraz adam yerine koyuyorsun; oyunu bir
kez kaptın mı ondan sonra bir şımanyor-
sun ki eh, seni tanıyabilene aşk olsun! "Ne
oldum delisi" derler sizler gibilerine. "Ben
neymişim be!" havalanna, önemli adam
pozlanna bürünüveriyorsunuz. "Ben hesa-
bımı Allah'a veririm!" demeye başhyorsun!
Yurttaşı adam yerine koymak artık geçmiş-
te (seçim öncesinde) kaldı, değil mi? Seçim
öncesinde efendiliğini berümsediğin yurttaş
seçim sonrasmda senin kulun kölen, teba-
an mı oluyor?
SELÇUK YÖNEL ESENLİK
Özel Yılbaşı Programı
Yeni ytia Ege'nm incisi Izmir'degirmeyi diifuraiyorsamz
Gtizel bir ytibaşı geçirmek için. ytüardır Okhtğu gibi yine
bizi tercih edeceğinize inamyoruz.
Bu amaçla; siz değerli misafırkrimize uygn*fiyatlariaaşa-
ğıdaki seçeneklen sunuyonız.
5 gün yarım pansiyon iki kişilik odada bir
• 3 gün yarım pansiyon iki kişilik odada bir
kişi Creenhouse'da nostaljik müzik eşliğin-
• 1 OCAK 1991 SABAH KAHVALT5I ŞAMPANYAU BRUNCH ŞEKUNOE
VERtECEKTiR
• 15 YAŞINA KADAR ÇOCUKLARA İLAVE YATAK UCBET5İZO«
• YIBAŞI CECESIIÇ1N ÖZEL EÛ.ENCELI KREŞİMIZ VAROR
• TÜRK HAMAMI-SAUNA VE TENIS KORTUNA ClPrş UCRETSİZDR
• TALEP EÖLDCI TAICTftDE. EFE5 MERVEMA.SA VE 8ERCAMA
TURLARI DtZENLENIR
r
MQT ENA2 2 CUN KALMAK KAYCIVLA CUNOE «
AN FfYA* . ı C OEVAM E'MElTEDtR
Amerika'daki mesleki çahşmaları ile oğunduğumuz
oğlumuz
Elektronik Y. Miihendis
ZAFER GÜLÜM
(Saint Joseph 1977 mezunu)
Boston'da geçırdiğı elim otomobil kazası sonucu vefat
etmiştir. Cenazesi 17 aralık pazartesi günu öğle
namazını muteakip Levent Camii'nden kaldırılarak
Aşiyan'daki aile kabrine defnedilecektir. Acımız
sonsuzdur.
TEYZELERİ MES'ADET - FAHİR
MÜNEVVER ÜNSAL BAR1Ş
MESLDE ÇAKIROĞLU GÜLÜM
YERYUZUSIYASI HABER-YORUM DERGISI
ÇIKTI I
111. 144300 TELLKS: 52341 EJfSTR rAX258695 IZMIR
THE SHELL COMPANY
OF TURKEY LIMITED
35 yaşını aşmamış, ileri derecede ingilizce
bilen, askerlik hizmetini tamamlamış, en az
üç yıllık deneyime sahip
AVUKAT
aramaktadır.
Başvurulann ayrıntılı özgeçmiş ve fotoğ-
rafla birlikte, telefon numaraları da belirtile-
rek en geç 25 Aralık 1990 Salı gününe
kadar
"Personel Müdürlüğü (PNT/A)
P.K. 24 80312
Mecidiyeköy / İSTANBUL"
adresine İngilizce yazılı olarak yapılması
rica olunur.
Başvurular gizli tutulacaktır.
ÜÜYERYÜZÜ J MAZLUM-DER KURULUYOR!
Mazlum-Dcr / Mehmet Pamak
IHD / Nevzat Helvacı
Temcl Hak ve Hürriyetler Dcmc^i/
Recaı Kutan
lnsan hakları üzenne sorulanmıza
cevap vendıler
J TCK313.-315.MADDELER
Devenın dogru olmayan yerlennden
3 ZONGULDAK ALLAHU
EKBER DtYOR!
Zonguldak Maden / IsUnbul,
Coca Cola, lnceler Boya, Topkapı Vıtamın / Ankara,
Tepe Mobilya grevlerı.
Zi KONTRGERİLLANIN MASKESİ DÜŞTÜ!
KontrgeriHa "Din devrimine k«rşı mücadele ediyoruz " dıyor.
^ İNTtFADA 4 YAŞINDA!
Fılıstin Islâmî direnışının dörduncu yılında, Istanbul, Ankara,
Konya'da dayanışma eylemleri yapıldı.
ü MÜSLÜMAN GENÇLİK'SAVAŞA HAYIR' DİYOR
Müslumanlar ancak Allah yolunda savaşır!
Bayinizden isteyiniz!
Shell
Dr. Nilgün Yıldız
ile
Dr. Tamer Akbulut
evlendiler.
Kadıköy 14.12.1990
BEBEĞE
BAKACAK
BAYAN
ARIYORUZ.
Tel: 340 25 63
O
EMPCRYALİZME VE OLİGAR^IVE KABŞI
MÜCADELE
ZONGULDAK DIRENIYOR
TÜM TÜRKİYE ZONGULDAKTIR
İT Zongutdak maden işçileri ışçi sınıfının mucadelesinde ye-
ni bir sayfa açtı Siyasi iktidar Zonguldak'tan yukselen sesi
baskıve tehditle boğmaya çalışıyor. Buna karşın maden iş-
çılerınin sesi halkın sesi olarak yukseliyor "GENEL GREVI
ORGUTLEYELIM". HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ" Bu ses hal-
kın sesidir Bu ses bizim sesimizdir. Destekleyelim
t 6 Kasım boykotuyla YOK'e indırilen şamardan sonra
IYÖ-DEB de kapatıldı Faşizm universitelere saldırmaya baş-
ladı Yoğunlasan saldınlar karşısında İYÖ-DER'li oğrenciler:
"FAŞİZMİN SALOIRILARINI BOŞA ÇIKARMAYA
KARARUYIZ
1
diyorlar
10. SAYIMIZ ÇIKTI
Bodrum yat limanında kiralık dükkânlar.
İst. Tel: 346 92 98 - 396 23 49
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
22 Yıl Önce, Zonguldakta...
13 aralık perşembe günkü, "Zonguidakta Çarpan Yürek..."
başlıklı "Ankara Notlan"nda, 1968 yıhnda, yine Zonguldak-
taki maden işçilerinin bir olayına değinmiş, "...Sonra anlata-
cağım, 1968 yılında yine Zonguldak'taki bir işçi direnişi,
Zonguldak halkı desteklemediği için kırılmış gitmişti. Olayı
izlemeye giden gazeteciler dövülmüşler, fotoğraf makinelerı
alınmıştı. O zaman Milliyet'teydım. Başınataş gelen gazete-
ciler arasında ben de vardım. En ağır yaralımız Hüseyin Ezer-
di; foto muhabiri Rıza Ezer'in babası..." demtştim.
Bugün, o günlere dönüp nasıl taşlandığımızı aniatmak is-
tiyorum: Aradan 22 yıl geçmiş, olay dün gibi belleğimde; yi-
ne de Meclis kütüphanesinden gazeteleri getirtsem iyi
olacak, diye düşündüm. 6 Şubat 1968 günlü Milüyet'in bi-
rinci sayfasında, tek sütuna bir başlık: "3eş gazeteci niçin
dövüldü?"; haberde de şöyle deniyor:
"Kömür havzasındaki olayiarı izlemek üzere Dilaver böl-
gesine gitmekte olan beş gazeteci ve bindikleri aracın şofö-
rü, yollarını kesen boykotçu işçilerden bazılan tarafından taş
ve sopa yağmuruna tutulmuş ve çeşitli yerlerinden yaralan-
mışlardır.
Boykotçu işçilerle görüşmek üzere Ankara'dan özel bir
araçla yola çıkan gazetemiz muhabiri Mustafa Ekmekçi, fo-
to muhabiri Asaf Uçar, Ulus muhabiri İsmail Baitactoglu, fo-
to muhabiri Hüseyin Ezer, TRT Zonguldak muhabiri Fahri
Hüsrev Yücel ve araan şoförü Hilmi Dönmez, Dilaver'e yak-
laştıkları sırada boykotçu işçilerle karşılaşmışlardır. Gazete-_
cilerin bindiği otomobilin yolunu kesen bin kadar maden
işçisi, otomobilin etrafını çevirmişler ve "Gidin buradan, ne-
yimizi çekeceksiniz?" diye bağırarak saldırmışlardır. Gaze-
tecilerki, "Biz gazeteciyiz. İsterseniz resim de çekmeyelim,
ama biz sizin derdinizi öğrenmeye geldik" demelerine rağ-
men işçilerden bazılan, gazeteciiere taş ve sopalarla saldır-
mışlardır. Arabayı terk ederek kaçan gazetecilerden Ulus foto
muhabiri Hüseyin Ezer yere düşmüş, bir süre sürüklenmiş
ve çeşitli yerlerinden yaralanmıştır. Olay sırasında kendisini
kaybeden Ezer'i, Zonguldak Emniyet Müdürü kurtarmiştır. Di-
ğer gazeteciler de bir kılometre süren kovalamaca sırasında
çeşitli yerlerinden taş ve sopalarla yaralanmışlardır. Bir po
lis cipi ile hastaneye kaldınlan gazetecilen Zonguldak Valisi
aramış ve kendilerine "Geçmiş olsun" demiştir.
Olay arasında gazetecilerin fotoğraf makinelen de ellerin-
den ahnarak parçalanmıştır.
Bu arada bir grup işçi, arkadaşlannı yatıştırmaya çalışmıştir.
Zonguldak'ta bazı kişiler, "polisin zaman zaman işçilerin
aralanna fotoğraf makinesi bulunan kimseleri soktuğunu ve
bu şahıslann çektiğı fotoğraflann mahkemede delil olarak kul-
lanıldığını öne sûrmüşler, "işçilerin gazetecileri de bu polis-
lerden sanarak saldırdığını sandıklarım" soylemişlerdir.
Dovülmemizle ilgıli haber bu. O olayda, kaçarken başıma
gelen taşlar, pinpon topu gibi başımdan sekip gidiyordu. Yüz
metreyı öyle hızlı koşmasaydım, ölüp gidecektim kuşkusuz.
İşçiler, tepeyi tutmuşlar, "isyan" etmişlerdi. O tepeye kimse-
nın yaklaşamadığını sonra öğrenecektik. Çalışma Bakanı Ali
Nailı Erdem'le, Devlet Bakanı Müftüoğlu'nu, tutsak olarak ya-
kalamak istemişler, bakanlar güç kurtulmuşlar. Öğüt vermek
için gelen müftüyü, görevli polisleri taşa tutmuşlar, göz aç-
tırmamışlar. Bizden önce de gazeteci Yalçın Kılan dövülmüş.
Biz Ankara'dan, bunlardan habersiz yola çıkıp doğruca olay
yerine gidiyoruz. Ne bılelim? Bir baktım, daha arabadan iner
. inmez, bini aşkın işçi, bize doğru geliyor, filmlerdeki gibi ağır
' ağır. Gelişleri pek iyi değil. Karşıma gelene:
— Biz, dedim gazeteciyiz! Sizin sorunlarınızı izlemeye gel-
dik!
— Gidin buradan!
Ulus'un foto muhabiri Hüseyin Ezer, söze karıştı:
— Bu, Mustafa Ekmekçi! Hep sizin haklarınızı savunur, bi-
lirsiniz! . m,- >.
— Gidin buradan! T . -\; ••:^--.&J
Orası dağbaşı; bin boynuma asılıp, fotoğraf makinemi ka-,
yışından koparıp aldı! "Durun ne yapıyorsunuz?" bile deme-
dim; pabuç pahalanmıştı. Geri dönüp arabamıza binmek
istedik. Onun da çevrildiğini gördük. Kaçmaktan başka yol
yoktu. Koşuyoruz, ama tepeden aşağı inip, yol üstünde, yi-
ne taş yağmuruna tutuyorlardı. Arkadaştarım neredelerdi, yi-
tirmistim. Tepeyi inince, bir ikisi ile bulustuk. Benim kafamda
yumrular vardı. Kiminin başı kanıyordu. Kim götürdü bilmi-
yorum; sayrıevine götürüldük. Başımıza tentürdiyot sürüldü.
Hüseyin Ezer'in başı sanlıydı, hocalara döndük. O halimizle
gülüyorduk. Hüseyin Ezer:
— Ben, Ekmekçi nasıl olsa aramızda. O işçilerden yana,
kurtarırız! diyordum olmadı, diyor, için için öfkeleniyordu. 8
şubat günlü Mılliyet'e yaralı yaralı haber yazdırmışız. Başlık
yedi sütuna şöyleydı:
"Toplusözleşme görüşmelerinin uzaması üzerine ocakla-
ra girmeyen işçi sayısı 25 bini buldu ve bir grup Zonguldak'a
yürüdü. Sendika basan işçiler gazla dağıtıldı. -Binayı tahrip
eden işçiler polise mukavemet etti- Dünkü olaylar sırasında
basın mensupları dövüldü... Mustafa Ekmekçi ve Nejat Muh-
sinoğlu Zonguldak'tan bildiriyor..."
Eski Çalışma Bakanı, CHP Genel Sekreteri Ecevit, "Ola-
yın sorumlusu hükümettir" diyor, AP hükûmeti ise olayların
sendika kışkırtmasından çıktığını söylüyordu. Olaylar sırasın-
da dovülen, tekmelenen, yerlerde sürüklenen Ulus foto mu-
habiri Hüseyin Ezer, "Benı dövenleri affettim" diyordu.
Hüseyin Ezer, başımızdan geçenleri şöyle anlatıyordu "Ulus"
ta:
"...Gazeteciyiz, dedik. Dertlerinizi duyurmak için getdtk. İs-
teklerinizi gazetelerimıze yazacağız."
İşçilerden bir tanesi, "Git bakkala sor derdimizi" diye ce-
vap verdi.
Bu sırada, "Dövsenize!" diye bağıranlar oldu. Sayılan 80'in
üzerindeydi. Aniden üzerimize sakjırdılar. Kaçmak istedik. Ko-
şarken bir genç paltoma yapıştı. Yere düstüm. 2-3 kişi aya-
gımdan sürüklemeye başladı. Binanın önündeki çukurdan
aşağıya attılar ve vurdular, vurdular, vurdular... Daha sonra
emniyete gittiğimde, "Davacı mısınız?" diye sordular. "Hayır"
dedim. Kimden davacı olacaktım? Bana hücum edenler, hak-
lan verilmeyen kişilerdi. Bunlar, ekmek parası için hayatları-
nı tehlikeye sokan, gün ışığından uzakta çalışan kişilerdi.
İnsanlık haysiyetine yaraşır bir yaşayış seviyesi sağlamaları
gerekirdi..."
Zonguldak Valisi o zaman, Sabri Sözer'di. Ankara'dan ta-
nıyordum, dostumdu. Telefonda sitem ediyor, "insan geldi-
ğini haber vermez mi?" Haberim olsaydı, sizi olaylara
göndermezdim" diyordu.
Aradan 22 yıl geçti; şimdi 1990'da, yine Zonguldak'ta grev
var; 22 yılda, sendikacılar, işçiler daha bir bilirtçlenmişler; halk
çoğunluğunun, basının desteğini almadan, başarıya ulaşa-
mayacaklarını anlamışlardır. Orgütlü halk desteği olmadan,
her şey gibi grevler de başarıya ulaşamaz.
Ancak ANAP hükümetinin duyarsızlığından, işçi tedirgin-
dir, halk tedirgindir; memur, emeklı tedirgindir. Bu tedirginli-
ğini demokratik direnişlerle, protestolarla dile getirmektedir.
Işçinin.haikın kararlı davranışı da yöneticileri işkillendirmekte.
Hacı TÖ, Zonguldak Ereğlisi'ne yapacağı geziyi iptal etti; iyi
etti!
Ne diyordu işçiler:
— Çankaya'nın şişmanı, işçilerin düşmanı!
Ankara'ya çağrılan sendika başkanı Şemsi Denizer'in gö-
rüşmelerinden pek bir şey çıkacağa benzemiyor. Gözleye-
lim bakalım...
ADİL CAYMAZ'ı
(ÇETECİ)
kaybettik.
Ailesinin ve sevenlerin başı sağolsun.
ANKARAU DOSTLARI ADEVA
MUHARREM UĞUR, ORHAN
TOLA, ADNAN CAYMAZ