03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyçt Maıbucılık vc Gazetecılık Turk Anomm Şırketı adma Nldif Nadl 0 Gcnel Yayın Mudaru H a s u Ctnul. Mucssese MUdurü Emınc Ipklıfil, Vaz] I;ı;n Muduru Okl» G o m s ı ı . # Habcı Merkezı Muduru >ajçın Bffycr, Sa>fa Duzenı Yörurtmenı Ab Acar 0 Temstictler A N k M « \ Ahntl Tın. 1ZMİR Hikjne* Çrtiııklya. <\DAN A Çttu 1 ıgtnoglıı i, Poiı.'ka Crt.1 Bm—lS. Dıt HabcHc E ı m «•*!. Ekoımtı CMfb î n k u Is-Scndıtı $ * r n k ı m d . Kul'lii Ccbl l « B Ulanbu! H a o d r Ktmml kmçmk. EJHrnı Gcaea« Ş*)İM. Vurt Habcrkn. Necdct DofM Spor Dauısırunı AbdaikMİır \accfaua. Dtzı Yazılar K«Tm Çak*k*a ^njümu şatah AJpa* Duzekme ihiıHrt Vasa 0 hoordinaıor Ahnrt kanisaa 0 Mal IJICT Lrot Ufcat 0 Uuhuefce Balral lcMff 0 Bulc* Pluitama Srfl OıMrtfcljıııtlı 0 Rfkıun Aj* Tor»B 0 Ek Ya>mljr H*?a Akjol 0 Idarç Hnrtm (,wrr 0 tjleın» Oader Çetfk 0 BılgJ !>ifrm Nıfl I n l 0 Penond Sofl >avw ATı/nı/u Başkan Nadr Nıdl Okun Akbal. lılcıa «««r H u u Ccatıl. HikmH ÇetMftt* Ok*y G n t U i L|»r Maaca, İHMa S**ç»fc AN Sir*ea Absa Tw AZAVT ^ >a>w* Cumhunvn Matbaacilık «v G u e u a t t T A £ Turk Oca& Cad 39/41 HJJ4 lıt PK 246 lsmıbui Tcl !12 05 05 (20 Im) Tdn. 22246. F u II) 526 60 ' 2 0 Burotc Aakıre Zıya Gûkalp BU Inkılap & No 19 4 Tel 133 11 41-4- Telen 42344 fax <4) 133 0- 65 0 U—ir H Zw» Bh 1352 S 2 3 Tcl 13 12 30. Tria S23» Fu. |5U 19 5} 60 0 U u lnOM C«i 119 S. No I Kaı I Td 19 37 52 (4 b»c) Tete» 62155 F u ("D 19 23 7< TAKVIM 16 ARALIK 1990 Imsak: 5 43 Guneş 7 15 Oğle- 12 04 Ikındı 14.23 Akşam 16 43 Yatsı: 18.10 Kaduıları şimdi 6 body'sarıyor Sportmax, body'de pcmbe>i lercih etmiş. Şu ara moda gene yeni arayışlar içinde. Modacılar, vücudu kılıf gibi saran body'lerde değişik havalar deniyorlar. Kimi Ferre gibi şal desen body'lerde inciler taşlar kullanarak abiye bir hava yaratıyor. Kimi Genny gibi payetlerle kaplan desenleri işleyip 'vahşi hava'yı gündeme getiriyor. NECL SEYHUN Denk olmayan beraberlıkler, evlilikler için soylenir, değil mi?.. "Ayağmın pabucunu başına giydi!.." diye. Oylesine ters yani, oylesine yakışıksız... Ama oylesine yakışıksız mı gerçekten?.. Modaya bakarsamz değil. Moda buyuk bir gonul rahathğı ile pabucu başa giydiriyor. Ayağjnın pabucunu başına giyen, daha doğrusu giydıren modacılann başında İtalyan kokenli bir zamanlann unlu, pek unlu modacısı Elsa Schiaparelli gelir. Elsa... Moda dünyasının buyuk çılgını! "Sivri" buluşlarda ustüne yoktur. Chanel'in büyük rakibesi olan modacı, giyim dünyasına bambaşka bir görüş açısı, bir espri getirmişti. Oysa iddiasız başlamıştı mesleğe... Spor kıyafetler, süeterler, örgu boneler. Sonra... Sonra aldı başım gitti... Yanında onu destekleyen unlu dostlan Cocteau, Berard, Dali... Otuzlu yıllar boyunca moda onunla ne çılgınlıklar yaşadı. Schiaparelli'nin yaptığı VVindsor duşesinin giydiği "İstakoz" elbise, rklerden esinlenen tum bir yaz koleksiyonu; dudak, çekmece şeklinde cepler, pirzola ya da iskarpin şapkalar!.. Aklına ne eserse yapar, desteklenir de... Bu renkli, esprili modayı savaş bitirdı. îkınci Dunya Savaşı... Ama cok acılar çekilmişti, çok sular akmıştı köprulerin altından. Kimsede o espriye uyacak gönül yoktu artık. Modada daha başka bir dönemin başladığı yıllardı bunlar. Dicer'lu, Fath'lı, Balmacin'li, Balanciaga'h yıllar. Şakaya; hafiflileğe yer yoktu o yıllarda... Moda, dümeni akıl almaz bir şıklığa, bir zarafete, bir ağırbaşulığa doğru kırmıştı... Altın yıllar... Sonra 60'lar, 70'ler geldı... Uzayhlar, hıppıler de savdılar sıralarım... 80'lere doğru modada yeniden bir hava değişikliği oldu. Çılgın fıkirlere doğru bir kayış... Bu konuda Karl Lagerfeld'in başı çektiği söylenebilir hiç kuşkusuz. Elsa'nın yolunu tuttu modada o da. Giydirirken şaşırtmayı sevdı. Schiaparelli pirzola ve iskarpin şapkalar mı yapıyordu?.. Lagerfeld de kanape ve koltuklar yaptı... Insan koltuğunu tepesinde taşırsa, onu bir başkasına kaptırmaktan korkusu olmaz hiç kuşkusuz... Loui XV, berjer koltuklar, kanapeler, sırma pusküller... Ya da eski stil kocaman saatler, altın yaldızh elbiselerin goğsunde, dev boyutlarda... Ya da tuvaletler boyunca Jnsanın böyle bir saatle randevusuna geç kalma mazeretı varmı?..Kendisi boydan boyasaatken? Ama Lagarfeld'in bundan da ilginç aksesuarları, îngiliz anahtarları, çekıcler ve musluklardı hiç kuşkusuz... Modacı şapkalarına takmıştı bunları aksesuar olarak. Omuzlara iliştirmişti, kolye, küpe, kemer takası yapmıştı. Kocaman bir musluk duşunun. Ucundan damlalar iniyor. İstanbul'un susuz muslukları gibi değil. Musluğunu üstunde taşıdın mı, sağnak için bulut gözlemene ne gerek var?.. Şu ara moda gene yeni bir arayış içinde. Modacılar vucudu kılıf gibi saran body'lerde degişik havalar deniyorlar. Kimi Ferre gibi şal deseni body'lerde inciler taşlar kullanarak abiye şık bir hava yaratıyor. Kimi Genny gibi payetlerle kaplan desenleri işleyip "vahşi hava"yı gundeme getiriyor... Kimi de Versace gibi Elsa'nın yolunu izliyor. Şıkır şıkır taşlarla body'lerin üstune yelpazeler ve iskarpinler işlıyor. Yüksek ökçeli guzelim pabuçlar... Aslında ne şık durur ayakta... Durur ama, demode olur. Moda olan pabucunu ayağına değil sırtına giymek!.. Versace, body'lerin uzerine şıkır şıkır taşlaria yelpazeler ve iskarpinler işliyor. Venturi'den san-kahverengi şık bir body. Dayak yîyen kadına 90günltik sığınak TÜREY KÖSE tZMtR — Kocasından dayak yiyen, sokağa atılmış, kimsesiz kadınlara 90 günlttk bir "kurtaluş " ya da "çaresizükJe- rine90ganlükbirara"... Istanbul'da belediyeler, kadın kuruluşları tarafından açılan "kadın sı|ınakJan"nın ardın* dan, Türkiye'de ilk kez Izmir'- de de bir "aile misafirhanesi" açıldı. Kahramanlar'dakı Baş- bakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Aile Misafirhanesi aslında bir "ka- dın sıgınagı". Öyle "Ciimbür cemaat ailderin" kaldığı bir yer değil. Saat 17.30'dan sonra ka- dınlardan birirun kocası bile ol- sa içeri erkek aJınmıyor. Kapı- da sabaha dek bekçı bekliyor... 40 kişilik kapasitesi bulunan aile misafirhanesine gittiğimiz- de buraya sığınan 5 kadırun gö- nüllü çaJjşma için huzurevj ya da baa hastanelere gittiğini öğ- rendik. Günlük temizlik işleri- nin yapılrnası için bir tek kadın kalmıştı. Kurumda görevli sos- yal hizmet uzmanı Filiz Urgnn bu tek kadını yanımıza çağırdı- ğında büyuk bir şaskınhğa ka- pıldık. Aile misafırhanesinin bu tek konuğu bir çocuktu. Fıliz Urgun, G.Y.'nın 16 yaşında ol- duğunu söyledi... önce bu kuruma nasıl geldi- ğini sorduk Denizlili G.Y.'ye: "Beyimden aynldım. Benden 21 yaş buyüktü. Geçinemedik. Eve başka bir kadın da geldi. Beyim 'artık seni istemiyorum", deyince kaçtım. Zaten babaan- nem bcni ona zorla vermişti. Evden kaçmca bir otobuse bin- dim. Param cıkışmayma kacak oldugumu anladılar. Kimligira de yoktu. tzmir'de garajda po- lise teslim ettüer. Onlar da beni bnraya getirdiler." G.Y. ile konuşmamız sırasın- da iki kez "evlendiğini" öğre- niyoruz, ama ikisi de "imam nı- kahü". Şu anda 1.5 ayhk hamile olan G.Y. yaşamının bundan sonrasına ılişkin bek- lentilen ile Ugili sorumuza da şu karşıhğı veriyor: "Şu anda tek dnşuncem, kur- taj oinp knrtuimak." Dünya Satranç Şampiyonası Kasparov'dan satranç klasigi Puccini'nin bestelediği 'La Boheme', tstanbui Devlet Opera ve Baiesi nce çagdaş bir yonımla sergileniyor. (Fotoğraf: tbrahim Gunel) Bohem yaşamından sahneler Dört perdelik 'La Boheme' operasını yeni biçimiyle sahneye koyan Yekta Kara'ya göre "bohem kavramı günümüzde de var!' AHU ANTMEN Ünlu ttalyan besteci Giacomo Puccini'nin, Henri Murger'nin "Bohem Yaşamından Sahneler" adlı romanından esınienerek bestelediği "La Bo- herae", lstanbul Devlet Opera ve Balesı'nce cağdaş bir yorum- la sahnelenmeye başladı. Dort perdelik operayı yeni biçimiyle sahneye koyan Yekta Kara, Türkiye'de 1960'lardan bu ya- na dönem dönem sahneye ko- nulan "La Boheme"e cağdaş bir yorum getirmenin "hem yö- netmen, hem oyuncnlar, hem de seyirci açısudan zorunlu" oldu- ğunu söylüyor. "La Bobeme" ilk kez 1896'da Torino'da sahnelenmiş- ti. Eleştirmenlerin tepkisini al- masına karşın izleyici tarafın- dan çok beğenılmişti. Eleştir- menler, geleneklerden uzak, us- telik içinde hiç oyle "muthis olaylar" buıunmayan "bohem bir yaşam bicimi"ni müzikle an- latmaya çalışan bu operayı ya- dırgadılar ilk başta. Gerçekten de hiçbir "olay" yok "La Bo- heme"de. 1830'lann Parisi'nde, parasız pulsuz dört sanatçı ruh- İu gencin sade yaşantısı v ar... Yekta Kara, "botaenT'in her zaman var olduğunu söyleyerek bunun "La Boheme"ı gunumu- ze getirebilen olgu oiduğunu an- latıyor: "La Boheme'i belli bir döneme özgu kabul etmek yan- lış bir yaklaşım kanımca. Belki dorugunu 19. yuzyılda yaşamış, ama 'bohem' kavramı giınıı- muzde de var. Ben La Boheme'i 'gençligin sesi' olarak degerien- djriyorum. Ona çağdaşlaşarma- ya karar vermemin bir nedeni de bu." Henri Murger'nin 1846'da bir Fransız gazetesinde tefrika edi- len "Bohem Yaşamından Sahneler" romanı aslında bir çeşıt otobıyografi Murger, ken- di gençhğinde yaşamış oldukla- rını aktarmış romanına. Hatta romanın başkişilerinden Rodol- fo, Murger'den başkası değil. Dolayısıyla Yekta Kara'nın de- dıği gibi Puccini'nin de kendı gençliğiyle "özdeş" görerek bestelediği "La Boheme", bir "gençlik yapıtı". 1830'lardan 1990'lann Pari- si'ne gelindiğınde "çagdaş bir La Boheme" de değiştirılmesi gereken buyuk değışiklikler or- taya çıkıyor. Operanın, muziği hariç her şeyin az çok değiştiril- diğinı anlatan Yekta Kara, "simge"lere dokunulmadığını aniatıyor: "Birinci perde mum ışıgında geçer. Mumu sönen genç kız, ışık istemek iızere komşusu Ro- dolfo'ya gelir. Ama günümüz Parisi'nde elektrik var tabii... Dolayısıyla oyunumuzda da var. Ama oyunda o mum ışıgı sahnesinı' tumüyle dışiamak ola- naksızdı. çonkıi yapıta özgu çok sitngesel bir şey. Bu yiizden elektrikler kesiliyor... Oyundan önce yaptıgım ön hazırükta bu- nu araştırdım, Paris'te de za- man zaman elektrikler kesiliyor- muş... Dolayısıyla yine mum is- temek iızere gelivor genç kız. Yani olay aynı, ama öncesi bi- raz faridı." Cağdaş "La Bobeme'deki giysiler de günumuze uygun. Bu arada bir yenilik de, Pans so- kaklarında gecen ikincı perdede bir grup "heavy metalci"olma- sı. "Onlar da var. Bugun Paris'- te onlar da sokağın bir parçası" diyor Yekta Kara. "La Boheme"de orkestrayı İtalyan şef Renato Palnmbo yo- netiyor. Dekorlarını Erkut UzeUi, kosiumlerinı Figen Ko- yunoflu, ışığını Ahmet Defne'- nin hazırladığı operada başhca rolleri Cemalettin Kunıgbllu, Süha Yıldız, Payam Koryak, Ruhsar Öcal, Suat Ankan, Se- dat öztoprak, Gül Sabar, Muj- de Turan, Sevil Yarar, Nejat Boren, Kenan Dağaşan, Necat Pınazoğlu, NUgiın Karagulle, II- hami Uyanık, Erkan Tezcan, Cem Şenler paylaşı>orlar. Dünya Satranç Şampiyonası'nın 20. * oyununda rakibi Karpov'u mükemmel bir saldın planıyla yenen Kasparov, maçta çok büyük avantaj sağladı. Kasparov, muhteşem oyunuyla hem satranç tarihine bir 'klâsik' kazandırdı, hem de 11-9 öne geçti. Haber Merkezi — Dunya Sat- ranç Şampıyonu Gari Kasparov, Fransa'nın Lyon kentınde devam eden unvan maçında, 20. oyun- da rakibi Anatoli Karpov'u bir kere daha mağlup ederek çok önemli bir avantaj sağladı. Bu oyunda 'inanılmaz' bir performans gösteren Kasparov, bir dizi taş fedasıyla besledıği saldınsını, karşı konulması ola- naksız bir mat saldırısına dö- nüşturdu. Karpov butun gucu- nu ortaya koyup, kendini savun- maya çalıştıysa da, sonuç olarak sadece mat olmaktan kurtula- bildı. Aldığı butun taşları 'zorunlu' hamleler yuzunden fazlasıyla geri vermek durumun- da kalan Karpov, ilerlemiş piyo- nunun terfi şansının da kalma- dığını gorerek terk karannı ha- keme bildırdı. Kasparov'un 26. hamlede başlayan saldınsı, 31. hamlede(Şh2U) mükemmel bir kombınezon haline aldı ve 41. hamlede Karpov'un oyunu terk etmesiyle noktalandı. Oyun sat- ranç tarihine buyük ihtimalle bir 'klasik' olarak geçecek. Bu sonuçla skor 11-9 Kaspa- rov lehıne oldu. Maçın sonuç- lanmasına sadece dört oyun ka- la, Kasparov'un unvanını koru- mak ıçın bir galibiyete ya da ıkı beraberlığe ıhtıyacı var. Galıbı- yetlere 1, beraberliklere yarım puan verılen maçta artık Kar- pov'un ışı çok zor. Eskı şampı- yonun kalan dort oyunun uçun- de kazanması, bırınde de en azından beraberlik yapması ge- rekıyor. 12-12 beraberlik duru- munda Kasparov unvanını koru- yacak. Siyah (K.\RPOV) a b c d e f g h Beyaz (KASPAROV) SON DURUM 20. OYUN Beyaz Siyah KASPAROV KARPOV 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. 29. 30. 3İ. 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. 40. 41. e4 Af3 Fb5 Fa4 0-0 Kel Fb3 c3 h3 d4 Abd2 a4 Fc2 cxd4 Fbl d5 Ka3 Kae3 Ah2 b3 bxa4 Fb2 Axe4 Kg3 Ag4 Axh6 Af5 Vg4 Vh4 + Axh6 Şh2 Ag5 Ke8 Vxh6 + Af7 + Fxf5 Fxg6 + Kxa8 Kb8 Fe4 + Fxd5 + eS Ac6 a6 Af6 Fe7 b5 d6 0-0 Fb7 Ke8 Ff8 h6 exd4 Ab4 c5 Ad7 f5 Af6 Şh8 c4 fxe4 Afxd5 Ke6 Ve8 c3 cxb2 Fc8 Kh6 gxh6 Ve5 Vf6 Ff5 Vxh6 Şh7 Vg6 Şg7 Fe7 a5 Antalya yardım bekliyor • ANTALYA (Cumhuriyet Biirosu) — Antalya'da önceki gtin meydana gelen şiddetli rüzgâr, hortum ve yağmur sonunda felce uğrayan hayat normale dönüyor. Hortumun geçtiği ve zarar verdiği bölgelerdeki "hortumzedeler" kimden ve nasıl yardım alacaklarım bilememenin şaşkınhğı içindeler. Yetkililer ise yardımın nasıl yapılacağı konusunda prosedür aramaya başladılar. Yapılan son incelemelerde zarann 2 milyar lirayı bulduğu bildirilirken Halim Akça isimli kız çocuğunun da sel sulanna kapılarak hayatmı kaybetmesı ile ölu sayısının 3'e yükseldiği ifade edildi. Karikatürcüler Derneği seçinıi • Haber Merkezi — Karikatürcüler Derneği'nin 17. genel kurulu dün yapıldı. Gazeteciler Cemiyeti'nin Burhan Felek Konferans Salonu'nda yapılan seçimler sonunda yeni yönetim kurulu belirlendı. tsmail Gulgeç (başkan), Erdoğan Bozok (genel sekreter), Muhittin Köroğlu (sayman), Ercan Akyol (üye) ve Nazım Akman (üye) yönetim kuruluna seçildıler. Denetleme kurulu da Ferit Avcı, Cem Kenan öngü ve Ali Kâmil Uzun'dan oluştu. Uludağ'da kar • BURSA (AA) — Uludağ'da kar kalınlığı dün 25 santimetreye ulaşırken kayak meraklıları hanrlıklarını yapmaya başladılar. Meteoroloji yetkililerinden aiınan bilgiye göre önceki gün 16 santim olan kar kalınlığı, dün oteller bölgesı ve kayak pistı alanında 25 santimetreye ulaştı, Uludağ'ın zirvesinde sis ve kar yağışı devam ederken dağda, "kayak hazırlıklan" hızlandı. Haftasonu tatili ya da bazı kuruluşların duzenledigi toplantılara katılmak uzere Uludağ'da bulunan çok sayıda kişi, pist çevresınde kayarken telesiycj ve teleksi sistemleri de çalıştınlmaya başlandı. Uludağ'da hava sıcaklığı dün eksi bir derece oldu. Horlama tedavisi • ANKARA (ANKA) Horlamanın lazerle tedavi edildiği bildirildi. Fransız bilim adamlanmn, anestezi gerekmeden ve hastaneye yatmadan horlamayı kısa süre içinde tedavi edebildikieri açıklandı. Fransa'da yayımlanan Saence Et Vıe dergisinde yer alan haberde, Fransız bilim adamlarının karbondioksit lazeri ile kısa > sürede küçuk dilleri buharlaştırdıklan belirtildi. Sarılık aşısı • ANKARA (ANKA) — Bir süredir piyasada sıkıntısı çekilen sarılık (hepatıt-b) aşısının, yarından itibaren satışa sunulacağı bildirildi. Sarılık aşısı sıkıntısına, Ankara'daki Dr. Refık Saydam Merkez Hıfzıssıhha Enstitusu'ndeki kontrol testlerinin uzaması yol açtı. Dünya Sağhk örgutü'nün, sanlık aşıları için öngörduğü testlerden biri olan "şempanze testi"nin, ithalat sırasında Fransa'daki Merieux Enstitüsü tarafından gerçekleştırildiği, ancak Dunya Sağhk örgutu'nun, "Aşılann testlen, milli sağlık otoritesi tarafından yapılır" şeklindekı göruşü dolayısıyla bu testlerin bir kez de Türkiye'de yapılması gerektiği savıyla aşıların Hıfzıssıhha'da da teste alındığı bildirildi. Bakü'ye uçak seferi Siyah terkeder • ANKARA (ANKA) — Ulaştırma Bakanı Cengiz Tüncer 1991 yüında Azerbaycan'ın Baku şehrine her pazartesi günu Türk Hava Yolları'nın uçak seferleri duzenleyeceğini açıkladı. Tuncer, THY yetkilileri ile Azerbaycan Sivil Havacıhk ve Soyyet Havayollan yetkilileri arasında yapılan görüşmeler sonunda Baku'ye uçak seferleri duzenlenmesinin kararlaştınldığını açıkladı. Tüncer, Baku seferlerinin kalkış ve iniş saatlerinin Avrupa ve Amerıka uçuşlanna bağlantı verecek şekilde düzenleneceğini belirterek şunlan söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle