Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyçt Maıbucılık vc Gazetecılık Turk Anomm Şırketı adma
Nldif Nadl 0 Gcnel Yayın Mudaru H a s u Ctnul. Mucssese MUdurü
Emınc Ipklıfil, Vaz] I;ı;n Muduru Okl» G o m s ı ı . # Habcı Merkezı
Muduru >ajçın Bffycr, Sa>fa Duzenı Yörurtmenı Ab Acar 0 Temstictler
A N k M « \ Ahntl Tın. 1ZMİR Hikjne* Çrtiııklya. <\DAN A Çttu 1 ıgtnoglıı
i, Poiı.'ka Crt.1 Bm—lS. Dıt HabcHc E ı m «•*!. Ekoımtı CMfb î n k u Is-Scndıtı $ * r n k ı m d . Kul'lii Ccbl l « B
Ulanbu! H a o d r Ktmml kmçmk. EJHrnı Gcaea« Ş*)İM. Vurt Habcrkn. Necdct DofM Spor Dauısırunı AbdaikMİır \accfaua.
Dtzı Yazılar K«Tm Çak*k*a ^njümu şatah AJpa* Duzekme ihiıHrt Vasa 0 hoordinaıor Ahnrt kanisaa 0 Mal
IJICT Lrot Ufcat 0 Uuhuefce Balral lcMff 0 Bulc* Pluitama Srfl OıMrtfcljıııtlı 0 Rfkıun Aj* Tor»B 0 Ek Ya>mljr
H*?a Akjol 0 Idarç Hnrtm (,wrr 0 tjleın» Oader Çetfk 0 BılgJ !>ifrm Nıfl I n l 0 Penond Sofl
>avw ATı/nı/u Başkan Nadr Nıdl
Okun Akbal. lılcıa «««r H u u
Ccatıl. HikmH ÇetMftt* Ok*y
G n t U i L|»r Maaca, İHMa
S**ç»fc AN Sir*ea Absa Tw
AZAVT ^ >a>w* Cumhunvn Matbaacilık «v G u e u a t t T A £ Turk Oca& Cad 39/41
HJJ4 lıt PK 246 lsmıbui Tcl !12 05 05 (20 Im) Tdn. 22246. F u II) 526 60 ' 2 0
Burotc Aakıre Zıya Gûkalp BU Inkılap & No 19 4 Tel 133 11 41-4- Telen 42344 fax <4) 133
0- 65 0 U—ir H Zw» Bh 1352 S 2 3 Tcl 13 12 30. Tria S23» Fu. |5U 19 5} 60
0 U u lnOM C«i 119 S. No I Kaı I Td 19 37 52 (4 b»c) Tete» 62155 F u ("D 19 23 7<
TAKVIM 16 ARALIK 1990 Imsak: 5 43 Guneş 7 15 Oğle- 12 04 Ikındı 14.23 Akşam 16 43 Yatsı: 18.10
Kaduıları şimdi
6
body'sarıyor
Sportmax, body'de pcmbe>i lercih etmiş.
Şu ara moda gene yeni arayışlar içinde.
Modacılar, vücudu kılıf gibi saran body'lerde
değişik havalar deniyorlar. Kimi Ferre gibi şal
desen body'lerde inciler taşlar kullanarak
abiye bir hava yaratıyor. Kimi Genny gibi
payetlerle kaplan desenleri işleyip 'vahşi
hava'yı gündeme getiriyor.
NECLÂ SEYHUN
Denk olmayan beraberlıkler, evlilikler için soylenir, değil mi?..
"Ayağmın pabucunu başına giydi!.." diye. Oylesine ters yani,
oylesine yakışıksız...
Ama oylesine yakışıksız mı gerçekten?.. Modaya bakarsamz değil.
Moda buyuk bir gonul rahathğı ile pabucu başa giydiriyor. Ayağjnın
pabucunu başına giyen, daha doğrusu giydıren modacılann başında
İtalyan kokenli bir zamanlann unlu, pek unlu modacısı Elsa
Schiaparelli gelir.
Elsa... Moda dünyasının buyuk çılgını! "Sivri" buluşlarda ustüne
yoktur. Chanel'in büyük rakibesi olan modacı, giyim dünyasına
bambaşka bir görüş açısı, bir espri getirmişti.
Oysa iddiasız başlamıştı mesleğe... Spor kıyafetler, süeterler, örgu
boneler. Sonra... Sonra aldı başım gitti... Yanında onu destekleyen
unlu dostlan Cocteau, Berard, Dali...
Otuzlu yıllar boyunca moda onunla ne çılgınlıklar yaşadı.
Schiaparelli'nin yaptığı VVindsor duşesinin giydiği "İstakoz" elbise,
rklerden esinlenen tum bir yaz koleksiyonu; dudak, çekmece şeklinde
cepler, pirzola ya da iskarpin şapkalar!..
Aklına ne eserse yapar, desteklenir de...
Bu renkli, esprili modayı savaş bitirdı. îkınci Dunya Savaşı... Ama
cok acılar çekilmişti, çok sular akmıştı köprulerin altından. Kimsede
o espriye uyacak gönül yoktu artık.
Modada daha başka bir dönemin başladığı yıllardı bunlar. Dicer'lu,
Fath'lı, Balmacin'li, Balanciaga'h yıllar. Şakaya; hafiflileğe yer yoktu
o yıllarda... Moda, dümeni akıl almaz bir şıklığa, bir zarafete, bir
ağırbaşulığa doğru kırmıştı... Altın yıllar...
Sonra 60'lar, 70'ler geldı... Uzayhlar, hıppıler de savdılar sıralarım...
80'lere doğru modada yeniden bir hava değişikliği oldu. Çılgın
fıkirlere doğru bir kayış... Bu konuda Karl Lagerfeld'in başı çektiği
söylenebilir hiç kuşkusuz. Elsa'nın yolunu tuttu modada o da.
Giydirirken şaşırtmayı sevdı. Schiaparelli pirzola ve iskarpin şapkalar
mı yapıyordu?.. Lagerfeld de kanape ve koltuklar yaptı... Insan
koltuğunu tepesinde taşırsa, onu bir başkasına kaptırmaktan korkusu
olmaz hiç kuşkusuz...
Loui XV, berjer koltuklar, kanapeler, sırma pusküller... Ya da eski
stil kocaman saatler, altın yaldızh elbiselerin goğsunde, dev
boyutlarda... Ya da tuvaletler boyunca Jnsanın böyle bir saatle
randevusuna geç kalma mazeretı varmı?..Kendisi boydan boyasaatken?
Ama Lagarfeld'in bundan da ilginç aksesuarları, îngiliz anahtarları,
çekıcler ve musluklardı hiç kuşkusuz...
Modacı şapkalarına takmıştı bunları aksesuar olarak. Omuzlara
iliştirmişti, kolye, küpe, kemer takası yapmıştı. Kocaman bir musluk
duşunun. Ucundan damlalar iniyor. İstanbul'un susuz muslukları gibi
değil. Musluğunu üstunde taşıdın mı, sağnak için bulut gözlemene ne
gerek var?..
Şu ara moda gene yeni bir arayış içinde. Modacılar vucudu kılıf gibi
saran body'lerde degişik havalar deniyorlar. Kimi Ferre gibi şal deseni
body'lerde inciler taşlar kullanarak abiye şık bir hava yaratıyor. Kimi
Genny gibi payetlerle kaplan desenleri işleyip "vahşi hava"yı gundeme
getiriyor... Kimi de Versace gibi Elsa'nın yolunu izliyor. Şıkır şıkır
taşlarla body'lerin üstune yelpazeler ve iskarpinler işlıyor. Yüksek
ökçeli guzelim pabuçlar... Aslında ne şık durur ayakta... Durur ama,
demode olur. Moda olan pabucunu ayağına değil sırtına giymek!..
Versace, body'lerin
uzerine şıkır şıkır
taşlaria yelpazeler
ve iskarpinler
işliyor.
Venturi'den san-kahverengi şık bir body.
Dayak yîyen
kadına
90günltik
sığınak
TÜREY KÖSE
tZMtR — Kocasından dayak
yiyen, sokağa atılmış, kimsesiz
kadınlara 90 günlttk bir
"kurtaluş " ya da "çaresizükJe-
rine90ganlükbirara"...
Istanbul'da belediyeler, kadın
kuruluşları tarafından açılan
"kadın sı|ınakJan"nın ardın*
dan, Türkiye'de ilk kez Izmir'-
de de bir "aile misafirhanesi"
açıldı. Kahramanlar'dakı Baş-
bakanlık Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu Aile
Misafirhanesi aslında bir "ka-
dın sıgınagı". Öyle "Ciimbür
cemaat ailderin" kaldığı bir yer
değil. Saat 17.30'dan sonra ka-
dınlardan birirun kocası bile ol-
sa içeri erkek aJınmıyor. Kapı-
da sabaha dek bekçı bekliyor...
40 kişilik kapasitesi bulunan
aile misafirhanesine gittiğimiz-
de buraya sığınan 5 kadırun gö-
nüllü çaJjşma için huzurevj ya
da baa hastanelere gittiğini öğ-
rendik. Günlük temizlik işleri-
nin yapılrnası için bir tek kadın
kalmıştı. Kurumda görevli sos-
yal hizmet uzmanı Filiz Urgnn
bu tek kadını yanımıza çağırdı-
ğında büyuk bir şaskınhğa ka-
pıldık. Aile misafırhanesinin bu
tek konuğu bir çocuktu. Fıliz
Urgun, G.Y.'nın 16 yaşında ol-
duğunu söyledi...
önce bu kuruma nasıl geldi-
ğini sorduk Denizlili G.Y.'ye:
"Beyimden aynldım. Benden
21 yaş buyüktü. Geçinemedik.
Eve başka bir kadın da geldi.
Beyim 'artık seni istemiyorum",
deyince kaçtım. Zaten babaan-
nem bcni ona zorla vermişti.
Evden kaçmca bir otobuse bin-
dim. Param cıkışmayma kacak
oldugumu anladılar. Kimligira
de yoktu. tzmir'de garajda po-
lise teslim ettüer. Onlar da beni
bnraya getirdiler."
G.Y. ile konuşmamız sırasın-
da iki kez "evlendiğini" öğre-
niyoruz, ama ikisi de "imam nı-
kahü". Şu anda 1.5 ayhk
hamile olan G.Y. yaşamının
bundan sonrasına ılişkin bek-
lentilen ile Ugili sorumuza da
şu karşıhğı veriyor:
"Şu anda tek dnşuncem, kur-
taj oinp knrtuimak."
Dünya Satranç Şampiyonası
Kasparov'dan
satranç klasigi
Puccini'nin bestelediği 'La Boheme', tstanbui Devlet Opera ve Baiesi nce çagdaş bir yonımla sergileniyor. (Fotoğraf: tbrahim Gunel)
Bohem yaşamından sahneler
Dört perdelik 'La Boheme' operasını yeni
biçimiyle sahneye koyan Yekta Kara'ya göre
"bohem kavramı günümüzde de var!'
AHU ANTMEN
Ünlu ttalyan besteci Giacomo
Puccini'nin, Henri Murger'nin
"Bohem Yaşamından
Sahneler" adlı romanından
esınienerek bestelediği "La Bo-
herae", lstanbul Devlet Opera
ve Balesı'nce cağdaş bir yorum-
la sahnelenmeye başladı. Dort
perdelik operayı yeni biçimiyle
sahneye koyan Yekta Kara,
Türkiye'de 1960'lardan bu ya-
na dönem dönem sahneye ko-
nulan "La Boheme"e cağdaş
bir yorum getirmenin "hem yö-
netmen, hem oyuncnlar, hem de
seyirci açısudan zorunlu" oldu-
ğunu söylüyor.
"La Bobeme" ilk kez
1896'da Torino'da sahnelenmiş-
ti. Eleştirmenlerin tepkisini al-
masına karşın izleyici tarafın-
dan çok beğenılmişti. Eleştir-
menler, geleneklerden uzak, us-
telik içinde hiç oyle "muthis
olaylar" buıunmayan "bohem
bir yaşam bicimi"ni müzikle an-
latmaya çalışan bu operayı ya-
dırgadılar ilk başta. Gerçekten
de hiçbir "olay" yok "La Bo-
heme"de. 1830'lann Parisi'nde,
parasız pulsuz dört sanatçı ruh-
İu gencin sade yaşantısı v ar...
Yekta Kara, "botaenT'in her
zaman var olduğunu söyleyerek
bunun "La Boheme"ı gunumu-
ze getirebilen olgu oiduğunu an-
latıyor: "La Boheme'i belli bir
döneme özgu kabul etmek yan-
lış bir yaklaşım kanımca. Belki
dorugunu 19. yuzyılda yaşamış,
ama 'bohem' kavramı giınıı-
muzde de var. Ben La Boheme'i
'gençligin sesi' olarak degerien-
djriyorum. Ona çağdaşlaşarma-
ya karar vermemin bir nedeni de
bu."
Henri Murger'nin 1846'da bir
Fransız gazetesinde tefrika edi-
len "Bohem Yaşamından
Sahneler" romanı aslında bir
çeşıt otobıyografi Murger, ken-
di gençhğinde yaşamış oldukla-
rını aktarmış romanına. Hatta
romanın başkişilerinden Rodol-
fo, Murger'den başkası değil.
Dolayısıyla Yekta Kara'nın de-
dıği gibi Puccini'nin de kendı
gençliğiyle "özdeş" görerek
bestelediği "La Boheme", bir
"gençlik yapıtı".
1830'lardan 1990'lann Pari-
si'ne gelindiğınde "çagdaş bir
La Boheme" de değiştirılmesi
gereken buyuk değışiklikler or-
taya çıkıyor. Operanın, muziği
hariç her şeyin az çok değiştiril-
diğinı anlatan Yekta Kara,
"simge"lere dokunulmadığını
aniatıyor:
"Birinci perde mum ışıgında
geçer. Mumu sönen genç kız,
ışık istemek iızere komşusu Ro-
dolfo'ya gelir. Ama günümüz
Parisi'nde elektrik var tabii...
Dolayısıyla oyunumuzda da
var. Ama oyunda o mum ışıgı
sahnesinı' tumüyle dışiamak ola-
naksızdı. çonkıi yapıta özgu çok
sitngesel bir şey. Bu yiizden
elektrikler kesiliyor... Oyundan
önce yaptıgım ön hazırükta bu-
nu araştırdım, Paris'te de za-
man zaman elektrikler kesiliyor-
muş... Dolayısıyla yine mum is-
temek iızere gelivor genç kız.
Yani olay aynı, ama öncesi bi-
raz faridı."
Cağdaş "La Bobeme'deki
giysiler de günumuze uygun. Bu
arada bir yenilik de, Pans so-
kaklarında gecen ikincı perdede
bir grup "heavy metalci"olma-
sı. "Onlar da var. Bugun Paris'-
te onlar da sokağın bir parçası"
diyor Yekta Kara.
"La Boheme"de orkestrayı
İtalyan şef Renato Palnmbo yo-
netiyor. Dekorlarını Erkut
UzeUi, kosiumlerinı Figen Ko-
yunoflu, ışığını Ahmet Defne'-
nin hazırladığı operada başhca
rolleri Cemalettin Kunıgbllu,
Süha Yıldız, Payam Koryak,
Ruhsar Öcal, Suat Ankan, Se-
dat öztoprak, Gül Sabar, Muj-
de Turan, Sevil Yarar, Nejat
Boren, Kenan Dağaşan, Necat
Pınazoğlu, NUgiın Karagulle, II-
hami Uyanık, Erkan Tezcan,
Cem Şenler paylaşı>orlar.
Dünya Satranç
Şampiyonası'nın 20. *
oyununda rakibi
Karpov'u mükemmel
bir saldın planıyla
yenen Kasparov,
maçta çok büyük
avantaj sağladı.
Kasparov, muhteşem
oyunuyla hem satranç
tarihine bir 'klâsik'
kazandırdı, hem de
11-9 öne geçti.
Haber Merkezi — Dunya Sat-
ranç Şampıyonu Gari Kasparov,
Fransa'nın Lyon kentınde devam
eden unvan maçında, 20. oyun-
da rakibi Anatoli Karpov'u bir
kere daha mağlup ederek çok
önemli bir avantaj sağladı.
Bu oyunda 'inanılmaz' bir
performans gösteren Kasparov,
bir dizi taş fedasıyla besledıği
saldınsını, karşı konulması ola-
naksız bir mat saldırısına dö-
nüşturdu. Karpov butun gucu-
nu ortaya koyup, kendini savun-
maya çalıştıysa da, sonuç olarak
sadece mat olmaktan kurtula-
bildı. Aldığı butun taşları
'zorunlu' hamleler yuzunden
fazlasıyla geri vermek durumun-
da kalan Karpov, ilerlemiş piyo-
nunun terfi şansının da kalma-
dığını gorerek terk karannı ha-
keme bildırdı. Kasparov'un 26.
hamlede başlayan saldınsı, 31.
hamlede(Şh2U) mükemmel bir
kombınezon haline aldı ve 41.
hamlede Karpov'un oyunu terk
etmesiyle noktalandı. Oyun sat-
ranç tarihine buyük ihtimalle bir
'klasik' olarak geçecek.
Bu sonuçla skor 11-9 Kaspa-
rov lehıne oldu. Maçın sonuç-
lanmasına sadece dört oyun ka-
la, Kasparov'un unvanını koru-
mak ıçın bir galibiyete ya da ıkı
beraberlığe ıhtıyacı var. Galıbı-
yetlere 1, beraberliklere yarım
puan verılen maçta artık Kar-
pov'un ışı çok zor. Eskı şampı-
yonun kalan dort oyunun uçun-
de kazanması, bırınde de en
azından beraberlik yapması ge-
rekıyor. 12-12 beraberlik duru-
munda Kasparov unvanını koru-
yacak.
Siyah (K.\RPOV)
a b c d e f g h
Beyaz (KASPAROV)
SON DURUM
20. OYUN
Beyaz Siyah
KASPAROV KARPOV
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
3İ.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.
40.
41.
e4
Af3
Fb5
Fa4
0-0
Kel
Fb3
c3
h3
d4
Abd2
a4
Fc2
cxd4
Fbl
d5
Ka3
Kae3
Ah2
b3
bxa4
Fb2
Axe4
Kg3
Ag4
Axh6
Af5
Vg4
Vh4 +
Axh6
Şh2
Ag5
Ke8
Vxh6 +
Af7 +
Fxf5
Fxg6 +
Kxa8
Kb8
Fe4 +
Fxd5 +
eS
Ac6
a6
Af6
Fe7
b5
d6
0-0
Fb7
Ke8
Ff8
h6
exd4
Ab4
c5
Ad7
f5
Af6
Şh8
c4
fxe4
Afxd5
Ke6
Ve8
c3
cxb2
Fc8
Kh6
gxh6
Ve5
Vf6
Ff5
Vxh6
Şh7
Vg6
Şg7
Fe7
a5
Antalya
yardım bekliyor
• ANTALYA (Cumhuriyet
Biirosu) — Antalya'da
önceki gtin meydana gelen
şiddetli rüzgâr, hortum ve
yağmur sonunda felce
uğrayan hayat normale
dönüyor. Hortumun geçtiği
ve zarar verdiği bölgelerdeki
"hortumzedeler" kimden ve
nasıl yardım alacaklarım
bilememenin şaşkınhğı
içindeler. Yetkililer ise
yardımın nasıl yapılacağı
konusunda prosedür
aramaya başladılar. Yapılan
son incelemelerde zarann 2
milyar lirayı bulduğu
bildirilirken Halim Akça
isimli kız çocuğunun da sel
sulanna kapılarak hayatmı
kaybetmesı ile ölu sayısının
3'e yükseldiği ifade edildi.
Karikatürcüler
Derneği seçinıi
• Haber Merkezi —
Karikatürcüler Derneği'nin
17. genel kurulu dün
yapıldı. Gazeteciler
Cemiyeti'nin Burhan Felek
Konferans Salonu'nda
yapılan seçimler sonunda
yeni yönetim kurulu
belirlendı. tsmail Gulgeç
(başkan), Erdoğan Bozok
(genel sekreter), Muhittin
Köroğlu (sayman), Ercan
Akyol (üye) ve Nazım
Akman (üye) yönetim
kuruluna seçildıler.
Denetleme kurulu da Ferit
Avcı, Cem Kenan öngü ve
Ali Kâmil Uzun'dan oluştu.
Uludağ'da kar
• BURSA (AA) —
Uludağ'da kar kalınlığı dün
25 santimetreye ulaşırken
kayak meraklıları
hanrlıklarını yapmaya
başladılar. Meteoroloji
yetkililerinden aiınan bilgiye
göre önceki gün 16 santim
olan kar kalınlığı, dün
oteller bölgesı ve kayak
pistı alanında 25
santimetreye ulaştı,
Uludağ'ın zirvesinde sis ve
kar yağışı devam ederken
dağda, "kayak hazırlıklan"
hızlandı. Haftasonu tatili
ya da bazı kuruluşların
duzenledigi toplantılara
katılmak uzere Uludağ'da
bulunan çok sayıda kişi,
pist çevresınde kayarken
telesiycj ve teleksi sistemleri
de çalıştınlmaya başlandı.
Uludağ'da hava sıcaklığı
dün eksi bir derece oldu.
Horlama
tedavisi
• ANKARA (ANKA)
Horlamanın lazerle tedavi
edildiği bildirildi. Fransız
bilim adamlanmn, anestezi
gerekmeden ve hastaneye
yatmadan horlamayı kısa
süre içinde tedavi
edebildikieri açıklandı.
Fransa'da yayımlanan
Saence Et Vıe dergisinde
yer alan haberde, Fransız
bilim adamlarının
karbondioksit lazeri ile kısa >
sürede küçuk dilleri
buharlaştırdıklan belirtildi.
Sarılık aşısı
• ANKARA (ANKA) —
Bir süredir piyasada
sıkıntısı çekilen sarılık
(hepatıt-b) aşısının,
yarından itibaren satışa
sunulacağı bildirildi. Sarılık
aşısı sıkıntısına,
Ankara'daki Dr. Refık
Saydam Merkez Hıfzıssıhha
Enstitusu'ndeki kontrol
testlerinin uzaması yol açtı.
Dünya Sağhk örgutü'nün,
sanlık aşıları için
öngörduğü testlerden biri
olan "şempanze testi"nin,
ithalat sırasında Fransa'daki
Merieux Enstitüsü
tarafından gerçekleştırildiği,
ancak Dunya Sağhk
örgutu'nun, "Aşılann
testlen, milli sağlık otoritesi
tarafından yapılır"
şeklindekı göruşü
dolayısıyla bu testlerin bir
kez de Türkiye'de yapılması
gerektiği savıyla aşıların
Hıfzıssıhha'da da teste
alındığı bildirildi.
Bakü'ye uçak
seferi
Siyah
terkeder
• ANKARA (ANKA) —
Ulaştırma Bakanı Cengiz
Tüncer 1991 yüında
Azerbaycan'ın Baku şehrine
her pazartesi günu Türk
Hava Yolları'nın uçak
seferleri duzenleyeceğini
açıkladı. Tuncer, THY
yetkilileri ile Azerbaycan
Sivil Havacıhk ve Soyyet
Havayollan yetkilileri
arasında yapılan görüşmeler
sonunda Baku'ye uçak
seferleri duzenlenmesinin
kararlaştınldığını açıkladı.
Tüncer, Baku seferlerinin
kalkış ve iniş saatlerinin
Avrupa ve Amerıka
uçuşlanna bağlantı verecek
şekilde düzenleneceğini
belirterek şunlan söyledi.