Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 Cihangir DUMANLI cdumanli@hotmail.com Yeni ABD kara harekatı doktrininin öngörüleri… S ilahlı kuvvetlerin nasıl kullanılacağı, kuvvet kullanmayı planlayanların nasıl düşünecekleri (ne düşünecekleri değil), harekatın doğasının nasıl görüldüğü, harekatın icrasındaki temel prensipler ve komutanların sevk ve idarede kullanacakları metotlar "doktrin" denilen temel yayınlarda belirtilir. ABD Kara Kuvvetleri (ABDKK), 11 Eylül 2001 terörist eyleminden sonraki ilk harekat doktrinini Şubat 2008’de yayınlamıştır.(1) Sahra talimnamesi (field manual FM) 3–0 adı ile yayınlanan bu doktrin, Afganistan ve Irak harekatlarından elde edilen deneyimlere dayanmaktadır. Bu yazıda FM30’ın kısa bir özeti verilmektedir.(2) ABDKK Eğitim ve Doktrin (TRADOC) Komutanı Org. Wallace, talimnamenin ön sözüne, "ABD’nin savaşta olduğunu" belirtmekle başlamaktadır. Komutan’a göre ABD; devletler, devlet dışı aktörler ve bireyler arasında bir "sürekli çatışma" (persisting conflict) dönemine girmiştir ve bu durum devam edecektir. Daha önceki savaşlarda halkı çatışma bölgelerinden ayırmak esas iken, zamanımızdaki savaşlarda halk arazinin bir parçası olmuştur, askerler halkın içinde savaşacaklardır ve gelecekteki çatışmaların başarısını belirleyen şey halkın desteği olacaktır. Gelecekteki çatışmaların yerini, süresini ve niteliklerini kestirmek güçleşmiştir. Artık savaşlar sadece askeri güç kullanılarak kazanılmamaktadır. Zafer ulusal gücün tüm unsurlarını (ekonomik, diplomatik, askeri ve bilgi gücü) kullanmakla elde edilebilir. Muharebeleri kazanmak önemlidir fakat yeterli değildir. Sivil ortamı şekillendirmek, halkı ve seçilmiş kitleleri bilgilendirmek de aynı derecede önemlidir. İstikrar harekatı (stability operation) muharebe harekatı kadar önemli hale gelmiştir. Bilgi üstünlüğü savaşların kaderini belirleyici olacaktır. Ancak teknolojik gelişmeler askerin ve komutanların önemini azaltmamış, artırmıştır. Başarı, inisiyatif kullanabilen ast birlik komutanlarına ve askerlere bağlıdır. Bu da, astlarla üstler arasında karşılıklı güven ortamının geliştirilmesini gerektirmektedir. Bilgi teknolojileri komutanlara her seviyedeki faaliyetleri izlemek olanağını verdiğinden, komutanların astların işlerine müdahale etme eğilimlerini artırmıştır. Bundan kaçınılmalıdır. 11 Eylül saldırılarının ardından ABD, ilk harekat doktrinini geçtiğimiz şubat ayında yayımladı. Doktrinin önsözünde ABD’nin savaşta olduğu vurgusu yapılıyor, önümüzdeki dönemde savaşın alacağı şekil ve alınması gereken önlemler tartışılıyor. Doktrinde savaşların ‘sürekli çatışma ortamı’nı gündeme getirdiğine dikkat çekiliyor. HAREKAT ORTAMI Gelecekteki savaşların harekat ortamı pek çok faktör tarafından şekillendirilecektir. Bunların başında küreselleşme gelmektedir. Küreselleşme refahı artırmaktadır, fakat refah belli bir azınlığın elinde toplanmakta, büyük bir kesim ise küreselleşmenin risklerini ve zararlarını yüklenmektedir. Bu eşitliksiz dağılım varsıllar ve yoksullar (haves and havenots) arasındaki farkı artırmakta, bu da çatışmaların kaynağını oluşturmaktadır Küreselleşme, aynı zamanda devlet dışı (non state) aktörlerin sayısını ve etkinliğini artırmaktadır. Diğer iki ucu keskin bıçaklardan biri de teknolojidir. Teknolojik gelişmeler bir yandan insanların ve canlıların yaşam kalitesini artırırken, diğer yandan bu canlıları yok etmek isteyenlere de yeni olanaklar sağlamaktadır. Ürün maliyetlerinin düşmesi, ürünlerin kullanımlarının kolaylaşması ve küresel ekonomi içerisinde her yerde bulunabilirliği, öldürücü ürünlerin istikrarsız devletler ve aşırı grupların eline geçmesini kolaylaştırmaktadır. Harekat ortamını şekillendiren diğer bir faktör, gelişmekte olan ülkelerdeki nüfus artışıdır. Bazı az gelişmiş ülkelerin nüfusları 2020 yılında ikiye katlanacaktır. Bu genç nüfus patlaması istikrarsızlıklara yol açacak, köktenci (radikal) gruplar tarafından kullanılmaya hassas bir kitle yaratacak ve yönetim problemlerine neden olacaktır. Nüfusun genel olarak artışının yanında, şehirlerdeki nüfusun artması da gelecekteki harekat ortamını etkileyecektir. 2015’de dünya nüfusunun yarısı, 2030’da ise yüzde 60’ı şehirlerde yaşıyor olacaktır. Bu durum organize suçları işsizliği, halinden memnun olmayan insanların sayısını artıracak ve aşırı grupların kötüye kullanacakları bir ortam yaratacaktır. Artan nüfusun enerji su ve gıda gereksinmeleri çatışmalara neden olacaktır. 2030 yılında enerji üretimi enerji tüketimini karşılayamayacaktır. 2015’de dünya nüfusunun yüzde 40’ı su fakiri bölgelerde yaşayacaktır. İklim değişikliği, doğal afetler ve bulaşıcı hasalıklar gelişmekte olan ülkeleri daha zor koşullara sokacaktır. Halen yılda 5 milyon insan bulaşıcı hastalıklardan ölmektedir. Harekat ortamını şekillendiren diğer bir gelişme kitle imha silahlarının (KİS) yayılması ve terör örgütlerinin eline geçme olasılığıdır. Halen 1100 adet terör örgütü bulunmaktadır. Bunlardan bazıları KİS’e sahip olmak peşindedir. 1993’den bu yana nükleer ve radyoaktif malzemenin yetkisiz kişilerin eline geçtiği 662 olay meydana gelmiştir, Bu olaylarda 3700 ton zenginleştirilmiş uranyum kaybolmuştur. Bu, binlerce nükleer silah yapmaya yeterlidir. Devletler, uluslar, ulus aşırı aktörler, devlet dışı kuruluşlar; gücün küresel dağılımını, egemenlik anlayışını ve harbin karakterini değiştirmeye gayret edeceklerdir. ABDKK gelecekte dört çeşit tehditle karşı karşıya kalacaktır: (küreselleşmenin bu gerçekçi eleştirisini ABD 1. Geleneksel (klasik) tehdit: Devletlerin düzenli talimnamesinde okumak ilgi çekicidir C.D.). 2015 orduları, yılında, tamamına yakını gelişmekte olan Güney 2. Gayrinizami (irregular) tehdit: Terörizm, yarıkürede olmak üzere, dünyada 2,8 milyar insan ayaklanma ve gerilla savaşı gibi asimetrik tehditler, yoksulluk sınırının altında yaşıyor olacaktır. Bu 3. Felaket getirici (catastrophic) tehdit: Nükleer, insanlar aşırı gruplar tarafından kullanılmaya açıktır. biyolojik, kimyasal ve radyolojik silahlar, Afganistan’da bir okulda 4. Yıkıcı (distruptive) görev yapan ABD askerleri... tehdit: ABD’nin teknolojik üstünlüğünü azaltacak yeni teknolojilerin geliştirilmesi. Yakın muharebenin önemi devam etmektedir. Gelecekte yakın muharebelerin çoğu meskun mahallerde yapılacaktır. Gelecek harekat ortamı daha karmaşık (kompleks) olacaktır. Ortam bilgi ile dolacak, medya her yerde olacaktır. Eylemler ve bu eylemlerin gönderdikleri mesajlar harekatın ayrılmaz bir parçası olacaktır. Çünkü başarı için eylemlerden çok algılamalar önem kazanacaktır. C S TRATEJİ Sürekli çatışma ortamı