Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DIŞ Rehn: Türkiye’nin süreci kritik Dıe Welt/ 21 Nisan 2008 Alman Die Welt gazetesinden Christoph Schiltz'in, AB Genişleme Sorumlusu Olli Rehn ile yaptığı söyleşi TürkiyeAB ilişkileri hakkında bir fikir verebilir… SCHİLTZ: Sayın Rehn, Avrupa Birliği'ne daha kaç ülke üye olacak? REHN: AB, Batı Balkan devletlerine, gerekli şartları yerine getirmeleri halinde üyelik sözü verdi. Ayrıca, Türkiye'yle üyelik müzakerelerine devam ediyoruz. Ancak, Türkiye'nin önünde, üyeliğe kadar henüz uzun bir yolu var. Reform rotasında kararlılıkla devam ederse Türkiye'nin 10 ila 15 yıl arasında AB üyesi olabileceğini tahmin ediyorum. SCHİLTZ: Birliğin sınırları nerede? REHN: Yeni AB Reform Antlaşması uyarınca, demokrasi ve hukuk devleti gibi değerlere saygı gösteren her Avrupa ülkesi üyeliğe başvurabilir. Ancak bu, her ülkeyi kabul etmek zorunda olduğumuz anlamına gelmez. Diğer yandan, haritada bir çizgi veya önümüze bir perde Rehn çekerek kapıyı temelli kapatmamız da yanlış olur. Avrupa'nın sınırlarını ebediyen belirlememeliyiz. Bu şekilde AB stratejik seçeneklerini yitirir. SCHİLTZ: Yani Rusya da günün birinde AB üyesi olabilir mi? REHN: Rusya mı? Moskova'nın üyeliğe ilgi duyduğunu sanmıyorum. Rusya'nın süper güç olma hedefi AB üyeliğiyle bağdaşmaz. Ancak Rusya'yla daha iyi ilişkilere sahip olmak istiyoruz. Fakat sizin sorunuz yalnızca teorik, günümüze baksak daha iyi olur. SCHİLTZ: Bakalım tabii... Rusya şu sıralar AİHM'in reforma tabi tutulmasını engelliyor. Bu da, şu anda bile 100 binden fazla davayla uğraşmakta olan hakimlere daha fazla yük binmesine yol açıyor. REHN: Bu kabul edilebilir değil. Şansölye Merkel'in Rusya'ya AİHM'nin reforma tabi tutulması için yardımcı olması yönündeki çağrısını kesinlikle destekliyorum. Avrupa'daki insan haklarının korunmasına ilişkin tüm sistem AİHM'ye dayalıdır. Hakimlerin makul çalışma koşullarına ihtiyaçları var. Bu aynı zamanda AB üyeliğine aday olan veya olmak isteyen ülkelerin reform süreçleri için de önemlidir. SCHİLTZ: AB'nin 10 yıl sonra kaç üyesi olacak? REHN: Müneccim değilim, yalnızca genişlemeden sorumlu komiserim. SCHİLTZ: Hırvatistan ne zaman AB üyesi olacak? REHN: Hırvatistan önümüzdeki aylarda adalet reformunu, yolsuzlukla mücadelesini ve gemi inşaat sektörüne ilişkin reformunu hızlandırırsa, katılım BASINDAN Karamanlis C S TRATEJİ 21 müzakerelerini 2009 yılında tamamlayabiliriz. Bu durumda, Hırvatistan 2011 yılının sonunda Avrupa Birliği'nin 28. üyesi olabilir. SCHİLTZ: AB, üye adayı Türkiye'den ne bekliyor? REHN: Türkiye şu anda, katılım müzakerelerine başlandığı 2005 yılından daha kritik olduğu söylenemeyecek bir dönemden geçiyor. Her yanda yeni bir uzlaşı kültürü gelişir ve gerekli reformlar hızlandırılırsa, Türkiye bu dönemden güçlenmiş demokratik kurumlarla çıkabilir. SCHİLTZ: Bu, somut olarak ne anlama geliyor? REHN: Herkes için ifade özgürlüğü olmasını bekliyoruz. Kadın hakları ve azınlık haklarının korunmasını bekliyoruz. Bunun için çaba göstermek gerekiyor, kadercilik değil. Hiç kimsenin çözümün gökten düşeceğine güvenmemesi gerekir. SCHİLTZ: Türkiye'deki başsavcının talep ettiği gibi, iktidar partisi AKP yasaklanacak olursa, AB nasıl tepki gösterecek? REHN: Kötümser olmayalım. AKP'nin yasaklanması reform sürecine zarar verir. SCHİLTZ: Türkiye'yle sürdürülen üyelik müzakerelerinde 2005 yılından bu yana 35 faslın yalnızca 6'sı açıldı. Müzakere başlıklarının açılmasına ne zaman devam edilecek? REHN: AB, Türkiye'yle müzakerelerinde haziran ayında iki fasıl daha açmayı öngörüyor. Bunlar, ticari işletme hukuku ile fikri mülkiyet hukukudur. Yılın ikinci yarısında ise, Fransa'nın AB Dönem Başkanlığı sırasında özellikle enerji konularında daha başka müzakere fasıllarının açılması öngörülüyor. AB'nin kritik dönemlerde de Türkiye'nin üyelik perspektifinden yana olması önemlidir. Ancak bunun için de, Türkiye'nin inandırıcı bir şekilde reform rotasında devam etmesi şarttır. SCHİLTZ: 27 AB üyesinden yalnızca 18'i Kosova devletini tanıdı. Avrupa Birliği Kosova'yla nasıl bir sözleşme imzalayacak? REHN: Kosova'nın bir Avrupa perspektifi var. AB bu yeni devlete ekonomik ve sosyal gelişiminde yardımcı olmak istiyor. Bunun için örneğin Kosova'yla hangi şekilde ticari sözleşmeler imzalayabileceğimize dair yollar bulmalıyız. SCHİLTZ: Sırbistan'la bir yakınlaşma sözleşmesinin mayıs ayında gerçekleştirilecek parlamento seçimlerinden önce imzalanması neden bu kadar önemli? REHN: Sırbistan'ı Avrupa yolunda tutmak istiyoruz. İstikrar ve Ortaklık Anlaşması'nın (SAA) imzalanmasıyla, AB'nin Sırbistan'ın Avrupa perspektifinden yana olduğu yönünde güçlü bir sinyal verilmiş olur. Önemli olan husus şudur: SAA, ancak Sırbistan Lahey'deki BM Savaş Suçluları Mahkemesi'yle tam işbirliği gösterdiği takdirde imzalanacaktır. SAA'nın imzalanması, Belgrat'ın şartları yerine getirmemesi gerektiği anlamına gelmeyecektir. Karamanlis: Göçmen sorunu zorluyor Margaretha Kopeinig Der Kurier/ 16 Nisan 2008 Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis’in Avusturya’da yayımlanan Der Kurier gazetesine verdiği söyleşi şöyle: KOPEİNİG: Kıbrıs meselesinde gevşeme söz konusu... KARAMANLİS: Nihai hedef adanın yeniden birleşmesi. Yunanistan ikili görüşmelere yeniden geçilmesini destekliyor. BM Güvenlik Konseyinin kararları iki bölge ve iki toplumlu bir federasyon çerçevesi çiziyor. Bu federatif devlet AB'nin ilke ve değerleriyle de uyum göstermelidir. KOPEİNİG: Kısa bir süre önce Türkiye'ye bir ziyaret yaptınız. Yunanistan ile Türkiye arasındaki düşmanlık yatıştı mı? KARAMANLİS: İlişkilerimizin tamamıyla normalleşmesinden yanayız biz. Son yıllarda iki ülke arasındaki iklimde belirgin iyileşmeler kaydedildi. KOPEİNİG: Türkiye, AB'ye katılım konusunda yeteneklerini kazanmak ve böylece profilini oluşturmak bakımından yeterince çaba sarf ediyor mu? KARAMANLİS: Türkiye istekli bir biçimde Avrupa standartlarına uyum sağlama çabalarını bir rotaya oturtmuştur. Ancak, çabaların çıkıştaki dinamizmi kayboldu. Türkiye'nin AB'ye üye olabilmesi için yerine getirmesi gereken kriterler var. Ortada kolay olmayan bir süreç söz konusu. KOPEİNİG: Peki AB Türkiye'nin üyelik perspektifini yeniden gözden geçirmemeli midir? KARAMANLİS: Kamuoyunda ve bellibaşlı bazı üye ülke yönetimlerinde kuşkular artıyor, hatta Türkiye'nin üyelik perspektifi hususunda mukavemet de kendini gösteriyor. Ancak, biz Türkiye'nin bütün kriterleri eksiksiz olarak yerine getirdiği takdirde bunun tam üyelikle neticelendirilmesi gerektiğini söylüyoruz. KOPEİNİG: Türkiye ile Kıbrıs meselesinde bazı belirgin hareketlenmeler görüyor musunuz? Türkiye ne zaman limanlarını açacak? KARAMANLİS: Maalesef Türkiye bugüne kadar buna gereken anlayışı ortaya koyamadı. Erdoğan'a Kıbrıs'ın Türkiye'ye karşı yapıcı olduğunu ifade ettim. Limanların açılması tabiidir ve müzakereye açık değildir. AB, 2008 sonlarında durumu yeniden gözden geçirme yükümlülüğüyle kendini bağlamıştır. Umarım Türkiye, yükümlülüklerini o zamana kadar yerine getirir ve hoş olmayacak sonuçlardan kaçınır. KOPEİNİG: AB, sınırlarını çizmeli midir? KARAMANLİS: Bu, geleceği ilgilendiren önemli bir meseledir ve uzun vadeli olarak ele alınmalıdır. AB sonsuz genişleyemez. Büyük bir Avrupa da etkin bir biçimde işleyebileceği ve güçlü olabileceği netliğe kavuşturulmalıdır. Elbette ki Birliğe katılmanın sadece coğrafi bir boyutu yok. Üye olmak isteyen her adayın belli başlı değerlere inanıp inanmadığıyla ve bunları uygulamasıyla da ilgilidir.