Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 Barış ADIBELLİ Ankara SBF. Uluslararası İlişkiler Böl. badibelli@yahoo.com Avrasya’da 2008’in gündemi… C S TRATEJİ coğrafyasının en önemli ve belirleyici aktörlerinden olan Çin’i dışlamıştır. Çin, bütün bu gelişmelere karşı kendi politikalarını ortaya koymuştur. 17. ÇKP kongresinin medyaya yansımayan kapalı oturumlarında özellikle Çin’in yeni bölgesel açılımları tartışılmıştır ve bu yönde bir takım kararlar alınmıştır. 08 yılı Çin dış politikası açısından oldukça hızlı başladı. Çin’in 2007 yılının son çeyreğinde ve özellikle 17. ÇKP Kongresinin ardından başlattığı yeni diplomatik atak etkisini yeni yılda da sürdürmeye devam ediyor. Son bir yıl içerisinde uluslararası politikada yaşanan hızlı gelişmeler Çin’in de kendi politikaları açısından bir takım ayarlamalara gitmesine neden oldu. Her şeyden önce Çin, Soğuk Savaş sonrası oluşturmuş olduğu bölgesel dengeleri yeniden kurmak zorunda kaldı. Rusya’nın 2007’de yeniden askeri bir kutup olarak ABD ve NATO’nun karşısına çıkması aslında Çin’i sınırlayan en önemli gelişme olmuştur. Rusya’nın giderek askeri gücünü ABD’yi dengeleyecek bir seviyeye yaklaştırması Çin’i ekonomik bir süpergüç konumuna doğru itmeye başladı. Çin, yeni silahlanma yarışına oldukça temkinli bakıyor. ABD’nin bir şekilde kendi dışında askerî açıdan durumdadır. Pekin, bu değerlendirmeyi oldukça dengelenmesi Çin için olumlu görülüyor. Bunun önemli buluyor. Zira Rusya, açığı kısa sürede kat nedeni ise, askerî açıdan denge mekanizması edecektir. Bu da gösteriyor ki, olan Çin’in Rusya’yı kurmanın oldukça büyük riskler içermesi olarak kısa sürede askeri açıdan alt etmesi "şimdilik" gösterilebilir. Zira ülkenin bütün ekonomik mümkün değil. kaynaklarının bu yönde seferber edilmesi bile Çin’in geleneksel söylemi, barış içerisinde bir gerekebilir. Çin yönetiminin bu konuda pek aklından arada yaşama ve barış içerisinde kalkınmadır. Ancak çıkarmadığı örnek ise 1980’lerde Reagan yönetiminin hemen belirtmek gerekir bu durum, Çin’in bir "B Yıldız Savaşları projesiyle Sovyetler Birliği’ni içine planı"nın olmadığı anlamına gelmemektedir. Çin, en çektiği ekonomik açıdan oldukça pahalı olan kötü senaryoya göre de hazırlık yapmaktadır. Çin, her rekabettir. Bu rekabetin sonucunda Sovyet ekonomisi ne kadar ABD ve Rusya ile iyi ilişkiler içerisinde olsa çökmüştür. Çin, aynı riski yaşamak istememektedir, da, her iki ülkenin de Çin’i kuşatmaya çalıştıklarının oysa Rusya’nın şu an için enerjiden kazandığı para ile da farkındadır. Özellikle, geçtiğimiz yıl yapılan bu silahlanmayı finanse edebilecek gücü vardır. Hazara kıyısı Bulunan Devletler Toplantısında Ağırlıklı olarak yatırım sektörüne bağlı olması Rusya’nın sergilemiş olduğu "büyük kardeş" rolü ve nedeniyle gerek iç, gerekse dış istikrar Çin açısında İran’a yönelik olan açılımları, açıkça Avrasya önemlidir. Çin açısından bu silahlanmanın riski ise Rusya ile tarihten gelen birçok anlaşmazlıklar ve rekabettir. Her ne kadar sınırlar belirlendi dense de, hâlen Çin ve Rusya arasında resmi bir anlaşma imzalanmadı. Daha önemlisi Moğolistan sorunu da halen çözülemedi. Çin, Moğolistan’a bugün dahi dış Moğolistan olarak bakmakta ve bu bölgenin tarihsel olarak kendisine ait olduğunu savunmaktadır. Kısacası, iki ülke arasındaki sorun olasılığının yüksek olmasıdır. Dolaysıyla, Çin, bu sorunların herhangi birinin bahane edilerek Moskova ile karşı karşıya gelinmesinden çekinmektedir. Çin ordusunun hazırladığı bir rapora göre 2005 yılı itibariyle Rusya, Sovyet dönemindeki küresel gücün yüzde sekenine ulaşmış Singh’in Pekin ziyaretinden... 20 Çin bağlantısızlara Z yöneldi 1995’te Rusya’nın zayıf olduğu varsayımı üzerine Çin’in hazırladığı Orta Asya Planları iflas etmiş görünüyor. Rusya’nın etkinleşmesi, Pakistan’ın ABD’ye yaklaşması Pekin’i yeni seçeneğe itti. ORUNLU İTTİFAK Kuşkusuz, Çin’in en önemli kararları son yıllarda biraz boşladığı Asya Pasifik bölgesine yönelik olmuştur. Çin açısından Japonya’nın adımları önemlidir. Ancak daha önemli bir konu Hint okyanusunda kimin sözü geçeceğidir. Çin açısından Hint Okyanusu sadece ABD’nin boy göstereceği bir yer değildir, bölgeyle Rusya da yakından ilgilenmektedir. Putin’in Akdeniz ve Pasifik filosuna ilişkin yaklaşımı yeni dönemde Pekin yönetiminin bir Çin gölü olarak gördüğü stratejik deniz yollarının ve enerji sevkıyat güzergâhının geçtiği Güney Çin Denizine bitişik sularda küresel güçlerin olacağı anlamına gelmektedir. Hint Okyanusunda kısmen de söz sahibi olmadığı sürece Çin, enerji sevkıyatını güvence altına alamayacaktır. Japonya, son yıllarda bu gerçeğin farkına varmış olacak ki, Çin’le özellikle askeri alanda işbirliği sürecini başlatmış durumdadır. Japonya’da artan milliyetçilik giderek ABD’den ayrı Japonya’nın kendi kaderini kendisinin belirlemesi fikrini güçlendirmektedir. Şinzo Abe ile başlayan bu süreci Çin çok iyi değerlendirmiştir. Geçtiğimiz yıl Nisan ayında Çin Başbakanının Japonya’yı ziyaret etmesiyle başlayan süreç aslında küresel politikanın önümüzdeki dönemde Asya eksenli olacağı izlenimini vermektedir. Pekin’deki oyun kuruculara göre Japonya’nın Çin’e karşı ürettiği tehdit tahmin edilebilir, hatta ölçülebilir. Buna karşın Hindistan’ın ürettiği tehdidin gerek niteliği gerekse tahmin edilebilirliğinin bilinmesi mümkün değildir. Bu nedenle Hindistan’ın dünya politikasındaki duruşu tam net değildir. Örnek vermek gerekirse, Hindistan’ın hem Rusya, hem de ABD ile yakın ilişkileri bulunmaktadır. Bu nedenle, Hu Jintao liderliğindeki 17. Çin hükümetinin 2008 yılı için temel hedefi Hindistan ile yeni bir dönemin başlatılmasıdır. Hu Jintao’nun ilk beş yıllık görev süresinde daha çok ılımlı bir diplomasi izlenmesine rağmen ikinci döneminde daha atak bir dış politika izleyeceğinin mesajını vermektedir. Bunun temel nedeni alsında Rusya’nın son iki yılda Putin liderliğinde özellikle gelişmekte olan ülkelerin sözcülüğünü Çin’in elinden alması olmuştur. 2000’li yıllarla birlikte Çin’in temel hedefi Batı’nın her alanda "öteki" olarak kabul ettiği ülkeleri himayesi altına almaktı. Fakat Rusya’nın ABD’ye karşı sert duruşu ve Çin’in ekonomik programı nedeniyle Washington ile karşı karşıya gelmekten kaçınması bu sonucu