Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net Rusya ile ABD arasında kıyasıya mücadele… C S TRATEJİ Bugün gelinen noktada, Ruslar Doğu Avrupa’dan tamamen çekildikleri gibi, Balkanlar’daki Barış Gücü birliklerini bile çekmiş durumdadırlar. Karadeniz çevresinde halen Ukrayna ve Ermenistan’da askeri üsleri vardır. Gürcistan ve Moldova’da sadece merkezi hükümetlerin kontrolü altındaki topraklardan çekilmişlerdir. Moldova ve Gürcistan’ın fiili olarak kontrollerinin bulunmadığı, sırasıyla Dinyester bölgesi ve Abhazya ile Güney Osetya’da BDT Barış Birlikleri adı altında Rus askerleri bulunmaktadır. Rusya aynı zamanda Azerbaycan’daki Gebele dinleme üssünü de elinde bulundurmaktadır. Ancak Rusya, daha doğuda, Hazar’ın öte tarafında ise daha güçlü hale gelmekle beraber, Asya’nın Güneyi ve Güneydoğusu ile Pasifik’te aynı olanaklara şimdilik sahip gözükmemektedir. Orta Asya’dan ABD’yi büyük ölçüde çıkarmayı başaran Rusların kalıcı bir başarı elde edip bölgede tek etkin güç olması hususu öncelikle Afganistan’ın ve hatta Pakistan’ın geleceği ile ilgilidir. İç dinamiklerindeki problemlerden dolayı, Orta Asya’daki geçici Amerikan varlığına göz yummuş olan Ruslar, kendi güçlerinin ötesindeki, köktendinci akımlar, terörist gruplar, çeşitli isyankar gruplar, uyuşturucu ve nükleer malzeme kaçakçılığı gibi Orta Asya’daki baş edemeyecekleri dış dinamikler nedeniyle de bu varlığı belli bir süre kabul etme zorunluluğunda kalmışlardır. Ayrıca, bir süre, dengeleme konusunda ne yapacaklarını bilemeyen Orta Asya Cumhuriyetleri’nin eski yöneticilerinin Rusya’yı dengelemek için koz olarak ABD’yi kullanmış olmaları gerçeği de mevcuttur. Ne var ki, ABD’nin, sözde demokrasi vaadi ile gerçekte ise ekonomik güç elde etmek için Orta Asya Cumhuriyetleri’nde kendine tabi yöneticileri işbaşına getirme çabalarıyla girdiği yanlış politik yol çabuk açığa çıkmış ve bu süreç küresel güç ABD’nin bu bölgeden hızla dışlanmasına neden olmuştur. ABD’nin Orta Asya’da varlığını sürdürdüğü 1990’lı yıllardan 2002 yılına kadar, Kırgızistan ve Özbekistan’da üsler edindiğini, Tacikistan’ın Amerikan uçaklarına hava alanlarını açtığını, Türkmenistan ve Kazakistan’ın da hava sahalarını ABD’ye açtıklarını görüyoruz. Bu dönemde Orta Asya’da yaklaşık 10.000 Amerikan personelinin varlığı söz konusu olmuştur. Ancak 2003 yılından sonra, ABD’nin Sivil Toplum kuruluşları eliyle kışkırttığı karışıklıklar ve Gürcistan, Ukrayna ile Kırgızistan’daki renkli devrim girişimleri sonucu, Çin ve Rusya’nın da bölge ülkelerini ŞİÖ ile harekete geçirmeleriyle 2005 ve sonrasında ABD’nin Orta Asya’daki hızlı adımları yavaşlamaya başlamış hatta durma noktasına gelmiştir. ABD, Özbekistan’daki Hanabad’dan çekildikten sonra Orta Asya’daki varlığını ancak Kırgızistan’daki Manas üssüyle ve işgal ettiği Afganistan topraklarında sürdürebilmektedir. Kırgızistan’ın topraklarındaki ABD varlığına Afganistan sorunu çözülene kadar izin vereceği düşünülmektedir. Afganistan sorununun ise ancak ABD’nin Orta Asya’dan çekilmesiyle çözümlenebileceğini düşünürsek ABD’nin söz konusu sorunu hiçbir zaman çözmek istemeyeceğini söylemek hiç de yanlış olmayacaktır. Hele bugünlerde Pakistan’daki belirsizlik ve nükleer güç olan bu ülkenin geleceğinin büyük ölçüde Afganistan’daki gelişmelere bağlı olması ABD’nin Afganistan sorununu daha uzunca bir süre çözmek istemeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Çünkü sorun çözülürse bölge ülkeleri ABD’ye "buralarda ne arıyorsun" sorusunu yöneltebileceklerdir. Orta Asya Cumhuriyetleri’ndeki tek Amerikan üssü olan Manas’ın ABD’ye getirdiği mali yüke karşın Amerikalıların A vrasya’nın kalbi sayılan Türkistan ve Hazar çevresi üzerinde ve özellikle bu stratejik bölgeyi çevreleyen geniş alanda iki büyük güç, ABD ve Rusya Federasyonu’nun yakın ve ileri karakol noktaları kurma yarışı sürüyor. Geçmişte Çarlık Rusyası açık denizlere çıkamama ve kıta içine hapsolma gibi bir fobiye saplanmıştı. Bu nedenle de Osmanlı İmparatorluğu ile 10’dan fazla savaşa girişerek sıcak denizlere inme girişimlerinde bulundu. Sovyet Rusya, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da açık denizlere istediği anlam ve rahatlıkla çıkamadıysa da Varşova Paktı üyesi ülkelerde kurduğu askeri üslerle nüfuz alanlarını genişletti. 19601970’li yıllarda ise dünyanın çeşitli yerlerinde ve özellikle ABD ile onun müttefiklerinin yakınlarında üsler edinme stratejisine ağırlık verdi. Bunlardan biri olan Küba’daki üssü nedeniyle de az daha Üçüncü yakınlarında stratejik üsler edinmemesi için Polonya ve Dünya Savaşı’nın çıkmasına ramak kalmıştı. Soğuk Çek Cumhuriyeti örneklerinde olduğu gibi askeri tehdit Savaş döneminde Sovyet Donanmasının giderek yöntemlerini de kullanabilmekte ve hatta bu tehditlerini güçlenmesi, onu ileri karakol ve ikmal merkezleri tesis nükleer tehditle de güçlendirmektedir. etmeye ayrı bir strateji çerçevesinde yöneltti. Bu Rusya Federasyonu’nun ABD tarafından kuşatılma bağlamda SSCB, Mısır, Suriye, Libya, Tunus, Yemen, hissine kapılmaya başlaması ve Putin’in işbaşına gelip, Yugoslavya, Vietnam ve Angola gibi ülkelerde askeri petrol gelirleriyle yeniden güçlü bir Rusya yaratmasının tesisler kurdu. Ne var ki, Varşova Paktı’nın yıkılması ile zamansal örtüşmesi ABD’nin Afganistan’ı işgali ile önce İkinci Dünya Savaşı’nda kurmuş olduğu Doğu doruk noktasına ulaşmıştır. Batı’da NATO’ya ve Avrupa’daki üslerini terk etti. dolayısıyla ABD’ye üsler kaptıran Ruslar aynı Rusya Federasyonu olarak askeri gücünü şimdilerde gelişmenin Afganistan bahanesiyle Amerikalılarca Orta toparlama çabasında olan Rusların halen eski Sovyet Asya’da gerçekleştirilmesinden müthiş ürkmüşlerdir. Cumhuriyetleri ve Doğu Bloku ülkelerinde 25 kadar Ancak bir süre sonra başarılı bir karşı atakla ve askeri üssü bulunmakla beraber, uzak karakolları olan ABD’nin de hiç tanımadığı ancak tanıdığını zannettiği Küba’daki Lourdes ve Vietnam’daki Cam Ranh üslerini Orta Asya’da Amerikalılara kısa bir süre nefes alma kapatmış olması doktriner olarak bu ülkenin artık olanağı tanıdıktan sonra da onları saf dışı etmişlerdir. uzaklarda değil, kendi yakın çevresindeki durumunu sağlamlaştırma ve özellikle Amerika’ya Kırgızistan’daki buralarda koz vermeme stratejisine yöneldiğini Rus üssü... gösteriyor diyebiliriz. Çünkü bugün için Rusya artık atakta değildir. Hatta rahatlıkla söyleyebiliriz ki bir anlamda Rusya Amerika’nın kendisini kuşatmakta olduğu psikozu içindedir. Özellikle bütün eski Varşova Paktı üyesi ülkelerin NATO’ya girerek Rusya’nın içlerine uzanan NATO/ABD kolları yaratmaları Rusları tedirgin etmektedir. Hele Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya girebilecekleri endişesi ve daha da ötesi şimdilik pek lafı edilmese de gelecekte Azerbaycan’ın NATO’ya girme olasılığı Rusların uykusunu kaçırmaktadır. Nitekim Rusların, Çek Cumhuriyeti’ne radar, Polonya’ya füzesavar sistemlerinin NATO, daha doğrusu Amerika tarafından konuşlandırılacak olmasından dolayı koydukları sert tepkiler de bundan ileri gelmektedir. Rusya, bugün çevresinde, Batı’nın daha fazla siyasal ve askeri kazanım elde etmemesi için ekonomik, siyasi ve askeri taktikler uygulamakta ve adeta bu uğurda savaş vermektedir. Rusya bu bağlamda ekonomik anlamda; enerjiyi silah olarak kullanmakta; eski uydularını, onları petrol veya doğalgaz vermemekle ya da pahalı fiyattan vermekle tehdit etmektedir. Rusya tüm bunlara ek olarak Türkistan’daki eski cumhuriyetlerinin doğal kaynaklarının açık denizlere ulaşmasını engelleme tehdidini de öne sürmektedir. Siyasi bağlamda ise, Bağımsız Devletler Topluluğu, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üzerinden eski müttefik veya uydularını etkilemektedir. Yine Türkiye ile birlikte ABD’ye karşı, Karadeniz’in Amerikan güçlerinden uzak tutulması konusunda gerçekleştirmiş olduğu işbirliği benzeri siyasi yöntemleri de çıkarları doğrultusunda kullanmaktadır. Askeri olarak da, Batı’nın çok Avrasya’da üs yarışı ABD tarafından çevrelendiği kaygısı taşıyan Rusya, batısında ve güneyinde ciddi kayıplar vermiş durumda. Bu kayıplarını şimdilik Orta Asya’da göğüslemiş gibi görünüyor.