24 Aralık 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 6 Ekim 2008/223 ST R A T E J İ c 7 ilmelidir. Elektrikte de sanayiye konutlardan daha düşük fiyatlar uygulanmalıdır. kaliteyi olumsuz etkilemektedir. 150 metrekareden küçük konutlarda KDV oranı yüzde 1, büyük konutlarda yüzde 18’dir. Bu oran pratikte sorun olmakta, kayıtdışılığı özendirmektedir. Kağıt ve ürünleri: Maliyetin yüzde 80’den fazlasını oluşturan odun ve enerji kalemlerindeki fiyat artışları enflasyonun üstündedir. Avrupa ve Rusya’da maliyet çok daha düşüktür. Elektriğin fiyatı Avrupa ve ABD’ye oranla çok pahalı ve kalitesizdir. Sistem altyapısı iyileştirilmeli, kalite arttırılmalıdır. Elektrik ve doğalgaz satış fiyatı Türkiye’nin rekabet gücünü etkilememelidir. ‘YABANCIYA AYRICALIK’ Sermaye piyasası: Yabancı yatırımcılar vergi dışı bırakılırken, yerli yatırımcılar vergilendirilmektedir. KOBİ niteliğindeki şirketlerin sermaye piyasası ile ilişkileri güçlendirilmemiştir. Ürün borsaları ve lisanslı depoculuk sistemi uygulamada hayata geçirilmemiştir. Seyahat acentaları ve rehberler: Kıyı bölgelerindeki kontrolsüz büyüme, yapılaşma ve talep fazlası yatak arzı en büyük sorundur. Özellikle Akdeniz ve Ege kıyı bandındaki yatak arzının her geçen gün artması, arztalep dengesizliğine neden olmakta, bu da beraberinde istenen seviyede nitelikli turist olmamasına ve geri dönülmesi imkansız ciddi çevre sorunlarına sebep olmaktadır. Hava ve deniz limanlarının işletmelerinin özelleştirilmesinde tekelleşmeye karşı tedbirler hassasiyet ile uygulanmalıdır. ABD ve Fransa, İngiltere gibi AB üyesi ülkeler, bu gibi yerlerin yabancı firmalara satışını yasaklamışlardır. Doğal kaynaklar büyük bir ivme kazanarak hızla azalırken, turizm yatırımlarına kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar yapılmalıdır. Çünkü turizm geleceğimizdir ve turizmin geleceği de doğa ile uyumlu turizmdir. Sivil havacılık: Yapişletdevret (YİD) modeli uygulanan hava limanlarındaki yüksek meydan vergileri en büyük sorundur. Tüpraş’ın özelleştirilmesinden önce 5 dolar olarak ödenen yakıt rafine payı, günümüzde 21 dolara çıkmıştır. YİD modeliyle yapılan hava limanı/terminal ihalelerinde ihaleyi alan şirket maliyetlerini en kısa sürede amorti ederek kâra geçmek için yüksek ücretlerle alınan işletme hizmetlerinin yanı sıra, dönem sonuna doğru işletme hizmetlerinde kalite kaybı oluşmaktadır. Yatırım ve hizmet kaliteleri ihale aşamasında daha açık ve net cezai maddelerle kesinleştirilmelidir. Tekstil: Türkiye genelinde başta işçilik ve enerji maliyetleri olmak üzere mevcut üretim maliyetleri ile üretimin sürdürülmesi imkânsız hale gelmiştir. Bugün İstanbul’daki üreticiler, Hindistan, Pakistan, Mısır, Özbekistan, Türkmenistan ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi ülkelerdeki ucuz işçiliklere kaymaktadır. Toprak: Enerji maliyetlerinin yüksekliği üreticilere ciddi yükler getirmekte, inşaat maliyetlerini yükseltip sanayide bir durgunlaşmaya yol açmaktadır. Kayıtdışı ve denetimin yetersizliği haksız rekabete yol açmaktadır. Turizm: Turizm iyi bir seyir izlemekle birlikte turizmci düşük döviz kuru nedeniyle kâr edemez duruma gelmiştir. Kurun iyice düşmesi, başta otelci olmak üzere turizmciyi zora sokmakta, işletmeler gelir yaratamaz hale gelmektedir. KDV konusunda getirilen kolaylıklar da sonradan içki, amortisman ve yatlarda yapılan düzenlemelerle geri alınmıştır. Ulaştırma ve lojistik: Uluslararası taşımacılık sektöründe faaliyette bulunan sürücülere ülkemizdeki konsoloslukları tarafından Schengen vizesi verilmemekte, diğer birçok ülkenin vize temininde de benzer sorunlarla karşılaşılmaktadır. İhracatta artarken ihraç taşımalarındaki artış sınırlıdır. Nedeni Gümrük Birliği uyarınca Türk mallarına serbest dolaşım hakkı verilmesine karşın, bu malları taşıyan Türk araçlarına geçiş belgesine kota uygulanarak Avrupa yolları yasaklanmış olmasıdır. Yani geçiş belgesine kota uygulanmaktadır. Akaryakıt fiyatı içinde devletçe alınan ÖTV ve KDV’nin yüksekliği nedeniyle maliyetlerimiz olumsuz etkilenmektedir. Genelde belediyelerce tekel konumunda işletilen terminallere yüksek ücret ödenmektedir. Sektörler zorda... Kimya: Cari açık en büyük sorundur. İthal edilen ürünlerin Türkiye’de üretilmesi amacıyla uygun koşul yaratılması gerekmektedir. Ancak ÖTV gibi bazı yerel uygulamalar, üretimin durmasına, üreticilerin ithalatçı konuma geçmesine neden olmaktadır. Yatırım ortamı iyileştirilmelidir. Enerji fiyatları düşürülmelidir. Türk parasının değeri uygun seviyelere çekilmelidir. Entegre yatırımlar özellikle özendirilmeli, doğal kaynaklara yönelik kimya sanayinin özel teşviki sağlanmalıdır. Bilhassa yabancı yatırımcılar tüketim kimyasalları üretmekte, veya hazır tesisleri satın almaktadırlar. Kozmetik ve temizlik: Sağlık Bakanlığı sorumluluğunda bulunan kozmetik ürünler ile temizlik maddelerinin insan ve çevre sağlığı açısından gözetim ve denetimi yapılmamaktadır. Çünkü bakanlığın elinde yeterli sayıda denetim yapacak personel yoktur. Konfeksiyon ve hazır giyim: Özellikle Dünya Ticaret Örgütü’nün 2005 sonrası kotaların serbest bırakılmasından sonra istihdam, enerji, yakıt ve vergiler ile ilgili maliyetler, sektörü dünya ile rekabet edemez hale getirmiştir. Makina ve teçhizat imalatı: Gelişmiş ülkelerde uygulanan kamu alımlarında yerli mal alımına öncelik tanınması uygulaması kamu idarelerince etkin bir şekilde uygulanmamaktadır. Kamu alımları yerli üreticiyi desteklememektedir. Kayıtdışı ekonomi vergisini ödeyen ve standartlara uygun üretim yapanların yaşamasını engeller hale gelmiştir. Vergi ve SSK afları çalışma hayatındaki disiplini ve iş ahlakını olumsuz yönde etkilemektedir. Devlet ise vergi oranlarını yüksek tutarak bu konuyu adeta desteklemektedir. Tüm şirket borçlarının ertelenmesini önleyecek yasal tedbirler alınmalıdır. Denetlemede sürekliliğin sağlanması, cezai şartların ağırlaştırılması gerekmektedir. ‘YERLİ ÜRETİM GEREKLİ’ Ekonomide yabancılara sağlanan kolaylık, enerji ve işçilik maliyetlerinin yüksekliği, kamu alımlarında dahi yerli malı tercih edilmemesi, özelleştirmenin bazı sektörlere olumsuz etkileri teker teker raporlarda yer alıyor. Türkiye ekonomisinin sorun haritası niteliğindeki raporlar iyi irdelenmeli. Müteahhitlik hizmetleri: Yatırımlara bütçeden kaynak aktarılmamaktadır. Aşırı düşük teklifler verilerek üstlenilen hizmetler yarım kalmaktadır. Yurtdışı hizmetlerinde teminat mektubu temin edilememektedir. Türkiye’deki bankalar teminat mektubu vermekten kaçınmaktadırlar. Orman ürünleri: Mevcut durumda hammadde üzerinde bulunan yüzde 27 civarındaki vergi ve fon yükü AB standartlarına uygun olarak yüzde 5 seviyesine indirilmelidir. Yaygın bir kayıtdışılık mevcuttur. Cezayir ve İran Türkiye’ye yüksek oranda gümrük vergisi uygulamaktadır. Demiryolu yük nakli özendirilmelidir. Otomotiv: Yatırımlarla ilgili vergisel destek düzenlemeleri yetersizdir. Kurumlar Vergisi yüzde 20’den yüzde 2’ye düşürülmelidir. Otomotiv yan sanayi: Küresel araç firmalarının satışlarında yaşanan düşüşler nedeniyle yılın ikinci döneminde siparişlerde yüzde 520 aralığında düşüş yaşanmaktadır. Enerji ve hammadde girdi maliyetlerinde artışlar, nakit akışında sıkıntı yaşanmaktadır. Orta vadede bu durgunluk firmaları bir darboğazın içine çekmektedir. Uzun vadede kapanma ve iflaslar söz konusu olabilecektir. Perekendecilik: Kayıtdışı ekonomi kontrol altına alınamamaktadır. Faturasız belgesiz mal ve hizmet alımsatımı, sigortasız personel istihdamı, personel çalışma şartları ve sürelerinin ilgili kanunlara uymaması, vergi oranlarının ve SSK primlerinin yüksek olması, ‘devlete ödemektense çalışanıma öderim’ zihniyeti ile kaçak işçi çalıştırmanın olağan bir durum haline gelmesi sektörün önde gelen sorunlarıdır. Petrol ve ürünleri: Petrol piyasasında kaçak ve kayıt dışı faaliyetler alınan bazı önlemlere rağmen azalmakla birlikte devam etmektedir. Özellikle Doğu ve Güneydoğu hudutlarında olmak üzere tüm yasadışı akaryakıt faaliyetlerine karşı kuvvetli bir siyasi ve idari duruş sergilenmelidir. Kayıtdışı denetimleri gerçekleştirilmeli ve cezai işlemler yapılmalıdır. Seramik: Seramik sektörü yoğun enerji tüketen bir sektördür. Son sekiz yılda doğalgaz fiyatı dolar bazında yüzde 208,78, euro bazında 78,05 artmıştır. Yüksek tüketimi olan sanayicilere daha düşük fiyattan gaz ver ‘BATMA NOKTASI’ Medikal: Tıbbi cihazların KDV oranlarının 1.1.2005’den itibaren yüzde 8 olarak belirlenmesinin ithalatçıların lehine, imalatçıların aleyhine olması sorundur. Tıp fakülteleri medikal firmalara olan borçlarını geç ve düzensiz ödemektedir. Bu şekilde alacaklarını bir iki yıl geç alan firmalar iflasa sürüklenmektedir. Medikal firmalarının büyük kısmı batma noktasına gelmiştir. Mobilya: Kumaş yüzde 8 KDV ile alınmakta, ürün satışı yüzde 18 KDV ile yapılmakta, aradaki fark hep alacaklı olunmaktadır. İstihdam yükünün yüksek olması kayıtdışılığa da yol açmaktadır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear