Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Strateji 6 Ekim 2008/223 ağımsızlığımızın ve üniter devlet yapımızın tehdit altında olduğu, ulusal direncin dış güçler tarafından yok edilmeye çalışıldığı bu duyarlı dönemde Lozan Barış Antlaşması’nın anlam ve değeri her geçen gün daha büyük önem kazanmaktadır. Lozan Barış Konferansı tutanaklarını ve belgelerini büyük bir titizlikle dilimize çeviren, 1977 yılında yitirdiğimiz bilim ve düşünce adamı, bilge insan Prof. Seha L. Meray’ın önce Cumhuriyet gazetesinin 24 ve 25 Temmuz 1974 tarihli sayılarında yayımlanan, daha sonra “İnsanca Yaşamak” başlıklı kitabında da yer alan “Lozan” başlıklı iki denemesi aradan otuz dört yıl geçmesine karşın güncelliğini korumakta, günümüzün siyasi gelişmelerine ışık tutması açısından da önem taşımaktadır. Prof. Seha L. Meray, tutanakların çevirisini yaptığı 1969 yılında Lozan kahramanı İsmet İnönü ile tanışır. Kendisinden tutanaklara bir önsöz yazması istemi ile bir randevu talep eder. 14 Mart 1969 günü saat 17.30’da Pembe Köşk’ün kapısını çalar. O gün Prof. Meray ile İnönü arasında ilginç olduğu kadar tarihsel önem taşıyan, günümüze de ışık tutan uzun bir söyleşi başlar. B Daver DARENDE Emekli Diplomat Yazar Lozan anıları günümüz için de ibret belgesi niteliğinde… ST R A T E J İ c 11 LOZAN’IN ÖNEMİ İnönü, Prof. Meray’a “Lozan’da neler görüyorsun, önemli saydıkların neler?” sorusunu yöneltir. Prof. Meray soruyu altı başlıkta toplayarak şöyle yanıtlar: 1 Bağımsızlığımıza, egemenliğimize toz kondurmamak 2 Hukukun üstünlüğüne saygı, 3 Demokratik anlayış, dünya kamuoyuna güveniş, 4 Barışçılık, 5 Ulusumuza inanç ve güven, 6 Ulusun yakın ve uzak çıkarlarını hiçbir zaman gözden kaçırmayan devlet adamlığı. (24 Temmuz 1974 Cumhuriyet) Prof. Meray’ın sözlerini dikkatle dinleyen İnönü, şöyle konuşur: “Yapıldıktan elli yıl sonra yaşayan başka anlaşma, antlaşma biliyor musun? Al Birinci Dünya İsmet İnönü Lozan Aanlaşması’nı imzalarken... Savaşı’nı bitiren antlaşmaları, hangisi yaşıyor bugün? Lozan için tarih ne der bilemem, ama, tarihin diyeceğine boynumuz kıldan ince!” İnönü, “Bir çay içelim” dedikten sonra yeniden Lozan anılarına döner ve şöyle konuşur: “O zamanki şartları düşünmek gerek, olup biteni kavramak için. Bir Reşit Paşa vardı; Osmanlı idaresinden kalma. Namuslu, tecrübeli bir adamdı. Beni ziyarete geldi. ‘Ne tavsiye edersiniz, nasıl davranalım?’ diye sordum kendisine. Şöyle karşılık verdi: “Hiçbir şey tavsiye edemem. Hiçbir İPLOMASİ DİLİ tavsiyeye ihtiyacınız yok. Senin söylediklerini, ben İnönü bir ara dış yardım konusuna değinir ve şöyle dahil, hiç birimiz söyleyemeyiz. Biz Osmanlı nesliyiz. konuşur: Sen yolundan şaşma!’ Güç verdi bu sözler bana.” (İn“Dış yardıma çok dikkat etmeli, dış yardım kendi sanca Yaşamak Seha L. Meray. Hil Yayınları, 1974, kazancı için, sömürmek için gelir. Zararsız gelen dış Sayfa: 154.) yardıma diyeceğim yok. Bizim tecrübemiz hep böyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında yeni dönemin eskisinden farklı olacağı her alanda kendini göstermiştir. Lozan’da süren müzakerelerde bu kullanılan diplomatik dilde dahi kendini göstermiştir. Görüşmelerde Türk tarafını temsil eden İnönü, çevirmenin sözlerini yumuşatarak çevirdiğini anlayınca, doğrudan kendi söylediklerinin geçerli olmasını sağlamıştı. Bu Osmanlı diplomasisinden ayrılıyordu. Günümüzde ise Osmanlı diplomatik tavrına dönüş gözleniyor… İnönü’den diplomasi dersi D oldu. Ya Düyunu Umumiye, ya bugünkü gibi. İlk yıllarda Ruslardan çok az bir şey almıştık; o iyiydi.” (İnsanca Yaşamak, sayfa 155, Seha L. Meray) Prof. Meray ile İsmet İnönü arasında söyleşi devam eder. Prof. Meray’ın “Konferansta hep Fransızca mı konuştunuz?” sorusunu, İnönü gülerek şöyle yanıtlar: “Evet. Fakat bu konu da heyetimiz için mesele oldu. Benim Fransızcamın yetersiz olduğunu, diplomasi dili olmadığını söylediler. Benim Türkçe konuşmamı heyette yabancı dili kuvvetli olanların, Fransızca’ya ya da İngilizce’ye çevirmesini istediler. Heyette gerçekten iyi yabancı dil bilenler vardı. Bir süre istedikleri gibi yaptık: Ben Türkçe söyledim, onlar çevirdiler. Fakat, gördüm ki, tam çevirmiyorlar; söylediğimi, olduğu gibi, söylediğim gibi vermiyorlar.” İnönü bu sözlerden sonra derin bir nefes alır, günümüze de ışık tutacak konuşmasını şu sözlerle sürdürür: “O zaman anladım ki, onların diplomasi dili dedikleri birikmiş Osmanlı ezikliğinin ifadesinden başka bir şey değil! Bundan sonra hep ben konuştum yine, o bildiğim Fransızcamla!” (İnsanca Yaşamak, Lozan I, Sayfa: 153) Lozan kahramanı İnönü’nün 1969 yılında Pembe Köşk’te Prof. Seha L. Meray’a anlattıklarını yakın geçmişte ve günümüzde devletin kaderini elinde tutmuş, kapalı kapılar ardında ülkemizin yaşamsal önemdeki sorunlarını karşıtlarıyla müzakere eden kaç devlet adamımız önemser? Lozan kahramanı İnönü’nün bu sözleri kimi devlet adamlarımız için bugün de bir ders niteliğindedir. Yeter ki devlet adamlarımız bu sözlerden ders çıkarabilsinler. Lozan Barış Konferansı tutanaklarının önsözünde İnönü eşitliğimizi kabul ettirme çabalarını, egemenliğimizi koruma ve savunma kaygılarımızı, Lord Curzon’un manevralarını nasıl önlediğini anlatır. Prof. Meray, Lozan Antlaşması’nın Türkiye için önemini vurgularken Cumhuriyet gazetesinin 25 Temmuz 1974 tarihli sayısında yer alan aşağıdaki sözleri günümüze ışık tutması açısından dikkat çekicidir: “Karşımızdakiler, ‘manda’, ‘fetih hakkı’, ‘koruma’, ‘açık kapı’ ‘nüfuz bölgeleri’, ‘kapitülasyonlar’… gibi, çökmekte olan XIX. Yüzyıl uluslararası sömürü düzenini sürdürme hevesindeydiler. Yeni Türkiye, ulusların geleceklerini kendilerinin saptamaları hakkını, bağımsızlığı, eşitliği savunmaktaydı.” Uluslararası sömürü düzeni ne yazık ki sona ermedi. Lozan Antlaşması’nın değerini, geçerliliğini bugüne kadar özenle korumaya çalıştık. Acaba bundan sonra koruyabilecek miyiz? Emperyalizmin temsilcilerinin Türkiye’de sömürge valileri gibi dolaştıkları bu duyarlı dönemde, ne acıdır ki Sevr’i diriltmeye, Lozan’ı delmeye çalışan bir süreç yaşanıyor, ulu önder Atatürk’ün 85 yıl önce reddettiği mandacılığa, sömürüye karşı koymanın, ulusal benliğimizi, bütünlüğümüzü korumanın, tarihsel emellerini gerçekleştirmek için her türlü çabayı harcayan emperyalizmin temsilcilerine gerekli yanıtı vermenin zamanı gelmedi mi?