24 Aralık 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

22 ovyetler Birliği’nin dağılmasıyla yalnız ve istikrarsızlıklarla dolu bir kadere mahkum edilen Doğu Avrupa ve Kafkasya ülkeleri, 21. yüzyıl ile beraber adları dünya siyasetinde birdenbire sıklıkla telaffuz edilmeye başlanan kayıp figüranlar olarak bugünlerde yeniden hararetli tartışmalarda yerlerini almaya başladılar. Rusya Devlet Başkanı Dmitry Medvedev’in sözleriyle “Rusya’nın 11 Eylül’ü” olarak anılan RusyaGürcistan savaşı, bu mahzun sonlarıyla neredeyse yirmi senedir can çekişen Avrasya ülkelerinin gelecekte girebileceği olası bir hâkimiyet alanına ayna tutması açısından uzun vadede uluslararası statükoya meydan okuyan ve dikkatle analiz edilmesi gereken bir gelişmedir. Kafkasya’da patlak veren bu son savaş, dünyaya gücünü ispatlama dürtüsünü tatmin etmek için kanlı bir yol seçmiş süper güçlerin, sayıları binlerle ifade edilen ölüler pahasına gerçekleştirdiği ben merkezci bir düelloya sahne olmuştur. İlk etapta bu hâkimiyet kavgasının taraflarından biri gibi görünen Güney Osetya, savaşın hızla boyut değiştirmesinin ardından çok geçmeden etkisiz bir unsura dönüştürülmüş, kendisiyle aynı kaderi paylaşma potansiyeli taşıyan diğer defakto (fiili) bağımsız cumhuriyetleri nasıl bir gelecek beklediği konusuna ışık tutmuştur. S Aylin YARDIMCI TUSAM Kafkasya ve Yakındoğu Araştırmaları Masası ‘Kayıp figüranlar’ dönemi Rusya’nın ‘vatandaşlarını koruma’ yaklaşımının Moldova boyutu… ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 6 Ekim 2008/223 MOLDOVA’NIN ‘OSETYA’SI Gürcistan savaşının ardından bağımsızlıklarını ilan eden Güney Osetya ve Abhazya benzeri bir başka özerk yönetim de resmi olarak Moldova sınırları içerisindeki fiilen bağımsız Transdinyester Cumhuriyeti’dir. Bu cumhuriyet de tıpkı Güney Osetya ve Abhazya gibi SSCB’den bağımsızlıklarını ilan ettikten kısa bir süre önce referandum yapmış ve yüzde 97 gibi bir oy oranıyla bağlı olduğu Moldova’dan ayrılma kararı almıştır. Moldova’nın doğusunda, Dinyester ırmağı ve Ukrayna arasında kurulmuş olan bu yönetimin siyasi temelleri, İkinci Dünya Savaşı İgor Smirnov döneminde yaratılan Moldova’nın kuruluşuna kadar inmektedir. Savaş öncesi MolotovRibbentrop Paktı ile Beserabya bölgesi Sovyetler Birliği’ne bağlandıktan sonra, merkezi Sovyet yönetimi Dinyester ırmağının doğusunu ve Beserabya’yı da içine alan bölgede Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Etnik ve kültürel olarak Romenlerle çok yakın olan Moldovalılar, SSCB yönetimi boyunca Rus, Ukraynalı, Gagavuz ve Bulgar kökenli azınlıklarla birlikte yaşamışlardır. Ancak Stalin döneminde başlayan Ruslaştırma politikalarının bir sonucu olarak Rus dili ve Kiril alfabesinin resmileştirildiği cumhuriyette, gruplar arası etnik çatışmalar 1989 yılında başlamıştır. 31 Ağustos 1989’da kabul edilen bir dil kanunuyla dilbilimsel açıdan Romence’nin aynısı olan Moldova dilinin Latin alfabesiyle yazılmasına ve resmi dil olarak kabul edilmesine karar verilmiştir. Bu gelişmeye Rusça konuşan azınlık sert tepki göstermiş ve olay Moldova’nın Romanya’ya katılmak istemesiyle telaşa düşen Transdinyester Rusları’nın 1990 yılında Moldova’dan bağımsızlığını ilan etmesine kadar varmıştır. Romanya bayrağının neredeyse aynısı olan Moldova bayrağına karşı, kendi bayrağında eski SSCB izlerini taşıyan orakçekiç bulunduran ve gerek SSCB, gerekse Rusya Federasyonu’nun yönetim biçimini andıran bir tür “süper başkanlık sistemi”nin hüküm sürdüğü Transdinyester Cumhuriyeti, bugün Rusya’nın Avrasya coğrafyasındaki en büyük kozlarından birisidir. NATO ve AB gibi Soğuk Savaş döneminin çift Rusya’nın Avrasya’da geriletilmesi politikasına Moskova’nın karşılık verebileceği coğrafyalardan biri de Moldova… TransDinyester bölgesindeki Ruslar bağımsızlıklarını ilan etmiş durumdalar. Bölgede yaşayanlar, TANINMA İSTİYOR RusyaGürcistan savaşının ardından Rus pasaportu taşıyor. Moldova, Transdinyester sorununun Moldova açısından tehlike oluşturması, yalnızca tahminlere dayanan Gürcistan’da yaşananların başına bir olasılık olmanın ötesindedir. Transdinsyester, Abhazya ve Güney Osetya liderlerinin 14 Haziran gelmemesi için Moskova’dan 2006’da yayımladıkları ortak bir bildirgede, bu üç cumhuriyetin bağımsızlıklarının tanıtılması tehdit içerikli ‘öğütler’ alıyor. konusunda ortak hareket edeceklerini açıklamaları kutuplu dünya düzeninden kalma ekonomik ve kolektif güvenlik örgütleriyle hala Rusya’yı çevreleme ve izole etme politikası sürdüren Batı dünyası, özellikle Doğu Avrupa ve Kafkasya ülkelerini, Rusya’ya karşı kurduğu ittifaklara dâhil etme konusunda bugünlerde oldukça kararlı görünmektedir. Bu konuda Moldova’nın NATO’nun Barış İçin Ortaklık Programı’na katılması, genişleme programı çerçevesinde yine Moldova’nın sınır komşusu olan Ukrayna’ya ve Gürcistan’a yeşil ışık yakılması ve Gürcistan savaşının hemen ardından ABD’nin Polonya ve Çek Cumhuriyeti ile bir füze kalkanı antlaşması imzalanması büyük anlam taşımaktadır. Bu hamleler, artık bariz bir üslupla ikinci kutbu oluşturmaya aday Rusya’ya karşı Batılı güçlerin telaş içerisinde gardını aldığını göstermektedir. Gittikçe kızışan bu satranç oyunun coğrafi olarak tam ortasında yer alan Moldova, Transdinyester Cumhuriyeti ile üzerinde anlaşamadığı toprak sorunu dolayısıyla Rusya için stratejik açıdan biçilmiş bir kaftan olarak görülebilir. Moldova, gerek bir AB ülkesi olan Romanya’nın, gerekse NATO’ya girmesine ramak kalan Ukrayna’nın sınır komşusu olması dolayısıyla Rusya’nın tam da ihtiyacı olan jeopolitik bir koz görünümündedir. Bu ülkeyle toprak sorunları yaşayan Transdinyester halkının çoğu Rus pasaportuna sahip etnik Ruslardan oluşması ise ayrı bir avantajdır. Zira bu durumun ülkede hâlihazırda asker bulundurmakta olan Rusya’ya, tıpkı Güney Osetya’da yaşandığı gibi “vatandaşlarını koruma” mazeretiyle askeri müdahale ve kontrol sağlama bahanesi vermesi işten bile değildir. ve dünya kamuoyundan destek beklediklerini belirtmeleri, önemli bir ayrıntıdır. Zira bu cumhuriyetlerden ikisinin bağımsızlığı Gürcistan savaşı sonrası Rusya tarafından tanınmış ve ortak hareket ettikleri Transdinyester Cumhuriyeti’nin de kendileriyle birçok benzer noktaya sahip olması dolayısıyla, Rusya’dan aynı desteği bu üçüncü cumhuriyetin de paylaşıp paylaşmayacağı kafaları karıştırmıştır. Transdinyester Devlet Başkanı İgor Smirnov’un, Güney Osetya ve Abhazya örneklerinin Transdinyester’in de Rusya tarafından tanınması için çok uygun bir zemin oluşturduğunu öne sürmesi, bölge yönetiminin niyetini açıkça ortaya koymuştur. Bununla birlikte “Transdinyester Savunucuları Birliği”nin Güney Osetya’ya her türlü askeri yardımı yapacağını açıklaması da dikkat çeken başka bir nokta olmuştur. Kısacası, Rusya’nın Kafkasya’da başlattığı bağımsızlık tanıma sürecinin eski Sovyet bölgesindeki diğer problemli bölgelere de sıçraması, NATO’nun hızla genişlemesi ve buna karşılık Rusya’nın saldırganlaşması neticesinde olanaksız gözükmemektedir. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Dmitry Medvedev’in, Moldova yönetimine “Gürcistan’ın yaptığı hataları yapmaması” doğrultusunda verdiği tehditkâr öğüt, Moldova’dan bağımsızlığını kabul ettirmeye çalışan Transdinyester’in Rusya tarafından tanınma ihtimalini akla getirmektedir. Güney Osetya ve Abhazya’da yaşananların Transdinyester’e yansıyıp yansımayacağını ise Moldova hükümetinin tavrı belirleyecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear