24 Aralık 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 6 Ekim 2008/223 ST R A T E J İ c İngiliz borsası da zorda... 17 karşılaştırıldığında az gözükebilir (nedeni belli, İtalya’ya gelen yıllık turist sayısı 50 milyondur. Burada iki etmen söz konusu: biri, dünya tarih ve sanat kalıtının yüzde 60’ı İtalya’da saklı; ikincisi de Vatikan’dan ötürü yapılan dinsel amaçlı turizmdir) ama İngiltere, ABD, Fransa, Almanya ve İtalya ile birlikte turizm gelirinde en çok kazanan, turizm harcamalarında da en çok harcayan ülkeler arasında ilk sıraları paylaşan bir ülkedir. Burada önemli nokta turizm için yapılan harcamanın turizm gelirinden fazla oluşudur. Londra’daki müzeler ve sanat galerilerine bir sanat dergisinde mutlaka çok yer ayrılması ve ayrıntılı biçimde yazılması gerekir diye düşünüyorum. Ancak burada British Museum’da gördüğüm İznik çinileri ve ünlü Xanthos sunağını anmadan edemeyeceğim. Osmanlı’nın cömertçe armağan ettiği ve daha sonraları yağmacıların kapıp götürüp sattığı, koruyamadığımız sanat yapıtları… Bir an dava açıp geri alsak diye düşündüm ama aklıma geldi; başları hep Batı’ya dönük bu sanat yapıtlarının; gidecekleri yerleri biliyorlar. Karun Hazineleri ne oldu ki? Çocuk yaştan insanlar bu konuda da eğitiliyorlar. İngiltere için eğitim çok önemli. Eğitime ayrılan pay bütçenin yüzde 13. Bu da yaklaşık 68.060 milyon sterlin eder. Bizde ne kadar? Eğitimi her alanda ve her yaşta ırk, din, dil ayrımı yapmaksızın veriyorlar. Müzede bir tablonun önünde öğretmenlerini can kulağıyla dinleyen ya da yerlere uzanmış o tablonun benzerini yapmaya çalışan irili ufaklı öğrenci gruplarına bakıp çocukların içinde daha çok siyah, kıvırcık saçlı öğrencileri gördüğünüzde bu saptamayı yapmanız daha kolay oluyor. Daha çok, diyoruz çünkü 1995’ten başlayarak nüfusta 3’te 1 oranında göçmen nüfusu artışı saptanmıştır. Bunun en büyük nedeni olarak göç ve göçün sonucunda yapılan evliliklerden doğan çocuk sayısının artışı gösterilmektedir. Göçmen nüfusu oluşturan toplumlar arasında yüzde 32 Afrikalı, yüzde 40 oranında Asyalı, Hintli, Pakistanlı ve Somalililer var. EKONOMİ 2006 yılına göre ekonomik verilere bakıldığında, gayrisafi yurtiçi hasılası 2.351.9 milyar dolar; kişi başına düşen gelir 39.198 dolar; ekonomik büyüme oranı yüzde 2.6 ; enflasyon yüzde 2.3; ihracat 447.7 milyar dolar; ithalat 597 milyar dolar. Ekonomi ve dış ticaretteki gelişmelere bağlı olarak dış ticaret açığının büyüme hızı değişmektedir. Örneğin, bir önceki yıla göre dış ticaret açığı 2004 yılında yaklaşık yüzde 27 artarken, 2005 yılında yaklaşık yüzde 3 azalmıştır. İngiltere AB üyesi olduktan sonra Avrupalı ortaklarıyla ticareti artmış ve ABD’nin ticaretteki payı azalmıştır. İngiltere’nin mal ithalatı içerisinde önemli paya sahip ülkeler arasında yüzde 36’lık payı ile AB ülkeleri; yüzde 11.7’lik payı ile AsyaPasifik ülkeleri; yüzde 8’lik payı ile Kuzey Amerika ülkeleri gelmektedir. İngiltere 2004 yılı istatistiklerine göre Dünya Ticaret Örgütü üyesi ülkeleri arasında mal ticareti büyüklük sıralamasında yaklaşık 464 milyar dolarlık ithalat değeri ile beşinci sırada; 347 milyar dolarlık ihracat ile sekizinci sırada yer almaktadır. Bu verilere göre mal ticaretinde dünya ithalatının yüzde 4.9’u; dünya ihracatının yüzde 3.8’i İngiltere tarafından yapılmaktadır. İngiltere dünya hizmet ticareti büyüklük sıralamasında 136 milyar dolarlık hizmet ithalatı (ki bu, dünya hizmet ithalatının yüzde 65’dir) ile üçüncü; 171 milyar dolarlık hizmet ihracatı (dünya hizmet ihracatının yüzde 8’i demektir) ile ikinci sırada yer almaktadır. Kişi başına düşen yıllık gelir yaklaşık 40.000 dolar. Eşit dağıtılıyor mu? Kapitalist bir ülke için bu soruyu Nüfus yapısı giderek karmaşıklaşan İngiltere’de Asya, Afrika kökenlilerle yerli halk bir arada yaşıyor. Toplumsal disiplinden ödün verilmesi söz konusu değil. Ulaşımdaki düzen ve sanata verilen önem gıpta ile bakılmasını sağlıyor… Mesai arası dinlenen İngilizler sormak gereksiz ama bizdeki sosyal adaletsizliği ve ayrıcalıklı sınıfların boyutsuz kazanç ve harcamalarını orada aramak da yersiz. Okumuş, eğitilmiş, okuduğunu anlamış, bilgili, görgülü bir toplum İngiliz toplumu. Kesinlikle cahil değil. Esenlikli, mutlu ve huzurlu. Arkalarında güvenebilecekleri bir devlet olduğunun ayrımında olan bir toplum. Ne ki devletin de topluma yansıyan zorlukları ve sorunları var. Örneğin, 2007 yılından başlayarak İngiltere’nin tamamında kredilerdeki sıkıntıdan ötürü tüketici eğiliminde anlamlı bir karmaşa yaşanmaktadır. Bu eğilim 2008 yılında İngiltere’nin tamamına oranla Londra’da daha yüksektir. Tüketici eğilimindeki bu düşüşler zayıflayan bir ekonominin göstergesidir. 2008 yılının ilk üç ayında İngiltere’de toplam yerli üretim yüzde 0.4’ü aşarken aynı dönemde yıllık büyüme oranı yüzde 2.8’den yüzde 2.5’e gerilemiştir. Bu değerlendirmeye göre 2008 ve 2009 İngiltere’de ekonomik büyümenin zayıf olacağını ve bunu da kredilerde yaşanan sorunlara ve uluslararası koşulların kötüye gitmesine bağlayanlar var. Kredide yaşanan sıkıntılar nedeniyle kredi kuruluşları kredi riskini yeniden fiyatlandırmış ve ailelerin, firmaların kredi alımını azaltma yoluna gitmişlerdir. İngiltere’nin diğer finans merkezlerine oranla Londra’nın daha büyük bir finans merkezi olmasından ötürü kredideki bu sıkıntılar Londra finans piyasasını daha fazla etkilemiştir. GELECEĞE GÜVEN Rakamlar böyle diyor ve bugünlerde batan bankaları da bir gösterge ama gene de İngiltere’nin kolay kolay sarsılmayacak bir ekonomik ve toplumsal yapısı var. Çünkü kapitalist düzende yaşanan küresel kriz önünde sonunda bizim gibi ülkelerin başına patlar. Kent içinde hektarlarca yeşil alana sere serpe uzanmış yatan yerli ve göçmen yurttaşlarının yüzünde geleceklerine güvensizlik işareti olabilecek bir iz yok. Kalabalıkların doldurduğu modern yapıdaki konser salonu, Royal Albert Hall, koruma altına alınmış tarihsel yapılar ve Wimbledon tenis turnuvası… Bunlar, kafamın gerisindeki ülkem açısından baktığımda kıskandığım ve özendiğim güzellikler oldu. Ama bizim de İngilizleri kıskandıracak güzelliklerimiz var. Fazıl Say’ın o günlerde Londra Wigmore Hall’deki konseri dinleyenleri çok etkiledi. Gurur vericiydi. Tüm salon ayakta alkışladı Fazıl Say’ı ve üç kez “bis” yaptırttı. Ben de övündüm. İngilizlerin akçası varsa bizim de Fazıl Say’ımız var, dedim içimden. Ne ki daha çok Fazıl Say’lara gerek duyduğumuz bugünlerde İngiltere’de açılan şeriat mahkemelerine baktıkça İngiltere’nin Avrupalılığını tartışmak gereğine inanır oldum. Not: Teknik bilgiler için Sevda Velidedeoğlu ve Can Adabağ’a teşekkür ederim.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear