Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Strateji 6 Ekim 2008/223 D Nejat ESLEN Emekli Tuğgeneral ünya Adası’nın, yani Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarından oluşan coğrafyanın merkezinde yer alan Türkiye, bu jeopolitik özelliği ile her zaman önemli bir ülke idi. Türkiye’nin önemli olmasının nedenlerinden biri de Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu coğrafyalarının merkezinde olması. Türkiye günümüzde,enerji zengini Ortadoğu, Hazar Havzası ve Orta Asya coğrafyalarından oluşan jeopolitiğin yeni ‘yaşam alanına’ komşu olması ve bu bölgeye giriş imkanları sağlayan veya olası girişimleri engelleyebilen coğrafi yetenekleri, Soğuk Savaş sonrasında oluşan güç boşluklarına, çatışma fay hatlarına, Irak, İran ve Kafkasya gibi kriz bölgelerine yakınlığı nedenleri ile de önem taşıyor. Türkiye, Batı ile Doğu arasında geçiş sağlama özelliğine de sahip ve bu yeteneği ile Batı’dan Ortadoğu’ya ve Kafkasya’ya, Kafkasya üzerinden de Orta Asya’ya açılma imkanları sağlayabiliyor.Türkiye, DoğuBatı ve KuzeyGüney eksenlerine gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi düşünülen enerji yolları ile Batı’nın enerji güvenliği için vazgeçilmez bir ülke ve coğrafi konumu ile Karadeniz’deki, Kafkasya’daki, Doğu Akdeniz’deki ve Ortadoğu’daki gelişmeleri etkileme yeteneklerine de sahip. Ayrıca, sahip olduğu genç ve dinamik nüfusu; İslam nüfusu ile birlikte laik ve demokratik siyasi yapısı; modern ve güçlü silahlı kuvvetleri; dinamik ekonomisi ile de Türkiye önemeli bir ülke. NATO üyeliği ve AB üyeliğine adaylığı da bölgesinde Türkiye’nin önemini artırıyor. Türkiye denge politikası yerine yeni dönemi tanımlamalı ve karar vermeli… ST R A T E J İ c 5 kendisini BaltıkDoğu AvrupaBalkanlarKaradenizKafkasyaOrta Asya hattında çevreleme gayretlerine Gürcistan’da dur diyen Rusya çok kutuplu dünya düzeninin ilk ciddi hamlesini başlattı. Gürcistan’a müdahaleden sonra Medvedev’in açıkladığı yeni stratejiye göre Rusya’nın tek kutuplu düzene tahammülü yok. Rusya, Rus vatandaşlarının yaşadığı başka bölgelere de gerektiğinde müdahale edebilecek. Ayrıca, yeni stratejiye göre, Rusya’nın ayrıcalıklı çıkarlarının olduğu bölgeler var. Bu, Rusya’nın Kafkasya’da, Kırım’da, Ukrayna’da ve Baltık bölgesinde gerektiğinde yeni inisiyatifler uygulayabileceği anlamına geliyor. Rusya’nın Gürcistan inisiyatifi ve bunu takiben Karadeniz’in gündeme gelmesi ile Türkiye, Batı ile Rusya arasında sıkışıp kaldı. Bölgede geleneksel denge politikasını sürdüren Türkiye, Karadeniz’de Rusya’ya, Kafkasya’da ise Batı’ya yakın politikalar sürdürebiliyor. Oysa, giderek ivme kazanacak olan yeni mücadele sürecini Türkiye’nin denge stratejileri ile sürdürmesi zor. Kendisini Batı jeopolitik eksenine ait kabul eden NATO üyesi Türkiye, AB üyeliğine layık görülmüyor. Atlantik ekseninin alternatifi ise Avrasya ekseni. Ancak, bu eksenin önde gelen taraftarları, Soli Özel’in ‘The German Marshall Fund of the U.S’ için kaleme aldığı ‘Will Turkey Opt Out?’ başlıklı yazısında belirttiğine göre, Ergenekon duruşması ile etkisizleştirildi veya nötralize edildi. Türkiye’deki gazetesinde bu kadar açık yazmasa bile, Soli Özel’in ifadelerinden, Ergenekon projesinin Türkiye’de Batı karşıtı Avrasyacıları etkisizleştirmeyi amaçladığını anlamak mümkün. Önümüzdeki dinamik süreçte, Türkiye üç önemli sorunu birlikte yaşayacak. Laikdemokratik rejimle ilgili riskler (Ilımlı İslam projesi) birinci sorunu oluşturacak. Bölücü terör ise Türkiye’nin klasik sorununu oluşturmaya devam edecek. Üçüncü sorun ise Türkiye’nin çok kutuplu düzene adaptasyon yeteneği ile ilgili olacak. Bizce üçüncüsü, Türkiye’nin en önemli ve zor sorununu oluşturacak. Çok kutuplu düzene hazırlık Türkiye, Soğuk Savaş sonrası oluşan güç boşluklarının ve çatışma bölgelerinin komşusu olması nedeniyle jeopolitik açıdan önemini koruyor. Ankara Karadeniz’de Rusya’ya, Kafkaslarda ABD’ye yakın duruyor. Yeni dönemde bu denge politikasını uygulamak zorlaşacağından Türkiye’nin çok kutuplu düzene hazırlık yapıp karar vermesi gerekiyor. dolduruluncaya ve yeni dengeler oluşuncaya kadar devam edecek ve bu gerginliklerin önemli bir kısmı Türkiye coğrafyasının etrafında gerçekleşecek ve Türkiye’yi etkileyecek. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ABD’nin NATO’yu da kullanarak TÜRKİYE ÖNEM KAZANIYOR Türkiye Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliğini çevreleyen ‘kenar kuşak’ üzerindeki konumu ile de önemli bir ülke idi. Geçiş sürecinin yaşandığı çok kutuplu dünya düzeni içinde ise Batı ile Doğu arasındaki potansiyel çatışmaların arakesitinde yer alacak olan Türkiye, bölgesinde ait olduğu taraf lehine jeopolitik dengeleri değiştirebilme yeteneği ile hem Batı (Atlantikçiler) hem de Doğu (Avrasyacılar) için giderek daha fazla önem kazanacak. Rusya’nın Gürcistan’a müdahalesi ile başlayan yeni gerginlik süreci, güç boşlukları Gürcistan’da çatışan Rus birlikleri... GELECEK ÇÖZÜMLEMESİ Çok kutuplu düzen, tek bir gücün (ABD) küresel liderliği üstlendiği, küresel gelişmeleri tek başına şekillendirmeye çalıştığı, kürsel ve bölgesel dengeleri denetlediği tek kutuplu düzen yerine, küresel güç ABD ile birlikte Çin, Rusya, Hindistan, AB gibi büyük güçlerin de etkin olduğu yeni bir düzen anlamına geliyor. Çok kutuplu düzene uyum sağlayabilmesi için Türkiye’nin öncelikle yeni jeopolitik sürecin, yani çok kutuplu düzeninin kendisi için ne anlama geldiğini, bu sürecin önemli aktörlerini (ABD, AB, NATO, Rusya, Çin, ŞİÖ) ve bu aktörlerle ilişkilerini, sürecin kendisi için hangi riskleri ve fırsatları beraberinde getirebileceğini tanımlaması gerekiyor. Ayrıca, Türkiye’nin yeni sürece adapte olabilmesi için, siyasi gelişmeleri parça parça coğrafyalar üzerinde değerlendirerek politikalar üretmek yerine öncelikle ‘Avrasya genişliğinde’ bir vizyon oluşturması ve jeopolitik dinamikleri bu genişlikte değerlendirerek inisiyatifler geliştirmesi de gerekiyor. Gerçekçi değerlendirmeler, zaman içinde, yeni sürecin denge politikaları ile sürdürülemeyeceğini ve jeopolitik şartların Türkiye’yi istese de istemese de ciddi yeni tercihlerle karşı karşıya bırakabileceğini gösterecektir. Yeni tercihler ise yeni bir jeopolitik kimliği ve jeopolitik cesareti gündeme getirebilecektir.